Zamaný gelen bir düþüncenin gücüne hiçbir ordu karþý koyamaz. -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
Ýnsanlar çok garip yaratýklardýr. Yaþadýklarý kýsacýk dönem boyunca hep birþeyler isterler. Kimisi isteðine ulaþýr, kimisi ulaþamaz. Ama herkes birþeyler ister. Ýstekleri olmadýðýný iddia eden bir insan bile huzurlu, sakin ve kesintisiz bir hayata sahip olmayý istediði için hayatýný “sadece ihtiyaçlar” kapsülüne sýðdýrmaya çalýþmýþtýr. Peki neden? Oysa ki istemek lanetli birþey. Ýnsan amacýna ulaþýnca durmuyor ki... Daha fazla, daha fazla, daha fazla... Dünyevi hýrsýna hakim olamayan tek varlýðýz þu dünyada... Bir bitki güneþi, suyu, havayý gerektiði kadar kullanýr, hayatta kalmaya yetecek kadar. Bir hayvan da öyle... Bir köpeði düþünelim. Siz önüne en iyi yiyeceði koyun, en saf en temiz suyu getirin, herþey mükemmel olsun; tam köpeðinizin istediði gibi... Ama o doyduðu yerde duracaktýr. Aç gözlülük insana has bir özelliktir. Size sorsam “Bu evin sahibi olmak ister misin?” “Hayýr!” der misiniz? Þu karþýdaki gökdeleni hediye etsem geri çevirir misiniz? Ya da mevki versem size? Genel müdürlük, baþbakanlýk, cumhurbaþkanlýðý... Peki Tanrý olmak istemez misiniz? Ýnsanoðlunun aç gözlülüðünün sýnýrý yoktur. Kendini en iyi yetiþtirmiþ ve kendi temel iç güdülerini dizginlemiþ bir insan bile bilinç altýnda mutlak hakimiyeti arar. Tarihte en büyük katliamlar, savaþlar neden olmuþ? Güç için, hakimiyet için. Herþeyin sahibi olma arzusu için... Peki neden? Ýnsanlar neden ona buna saldýrmadan kendi sahip olduklarý yerde normal bir yaþam sürmeyi tercih etmemiþler? Ýþte bu noktada þuan hayatýmýzdaki herþeyi kontrol eden unsura geliyoruz. Aç gözlülük insana öðretilmiþtir. Týpký korku, sevgi, nefret gibi... Duygular insana öðretilmiþtir. Bir annenin çocuðuna “Seni seviyorum.” Demesi sevgi kavramýnýn þekillenmesinin baþlangýcýdýr. Çocuk sevginin ne olduðunu öðrenmez. Sadece aile bireylerinin “sevildiðini” öðrenir ve onlarý “sever”. Sonralarý baþka insanlara bu duyguya benzer birþey hissettiðinde onlara “Seni seviyorum.” der. Ama sevginin ne olduðunu asla bilemeyeceðiz. Çünkü karþýmýzdaki “Seni seviyorum” derken belki de ap ayrý þeyler hissediyor. Ayný þeyi hissettiðimizi nereden biliyoruz da insanlar bize “Seni seviyorum” deyince mutlu oluyoruz? Nefret için de geçerli bu.Ama bütün bu duygularýn ötesinde beni en çok þaþýrtan “korku” kavramýnýn günümüzde bile hala öðretiliyor olmasý. Ýnsanýmýzýn en büyük hatasý bu sanýrým. Salonu yeni toparlamýþ bir anne (muhtemelen misafir bekliyordur) çocuðun orayý daðýtmasýný istemez. Salonun kapýsýna yönelen çocuk adýný ilk defa duyduðu bir kavramla karþýlaþýr: “Salona girme! Öcüler var!”. Ýlginç tabi. Anne günü kurtardý ama çocuðun bütün geleceðini deðiþtirdiðinden haberi yok tabi. “Öcü” nedir? Kötü birþey herhalde. Bir de çocuklarý yiyormuþ. Hatanýn büyüklüðüne bakar mýsýnýz! Bir insan evine güvenmezse nereye güvenecek? Elbette ki çocuk büyüdüðünde “öcü” diye birþey olmadýðýný (ki belki vardýr) öðrenecek ama bilinç altýndaki “ev” figürü artýk kirli. Daha sonralarý evden kaçmasý (muhtemelen kendini yanýnda güvende hissettiði ve kendisi de evdeki öcülerin kurbaný bir kýz ya da erkek arkadaþla) zaten çok normal deðil mi? Peki karanlýktan korkmak? Bir ebeveynin yapmasý gereken bir numaralý þey aydýnlýkta belleðe kaydedilmiþ bir odayý zifiri karanlýkta çocuðun elinden tutarak dolaþmak, aynalara bakmak, dolaplarýn içine bakmak. Ancak günümüzde karanlýk, öcülere bir numaralý destek. Halbuki tek fark birinde maddeler var olan ýþýðý gözümüze iletirken diðerinde ýþýk olmadýðý için ayný maddelerin gözümüze ýþýk iletememesi. Karanlýk ve aydýnlýk birbirinin ikiz kardeþidir. Bu karanlýkta saklanan öcüler hikayesi suçlarýn da bir numaralý sebebi. Suçlular karanlýkta saklanmýþ öcüleri bir türlü göremedikleri için karanlýðýn mükemmel bir kamuflaj olduðuna karar vermiþ ve geceleri suç iþlemeye baþlamýþ insanlardýr. Yazýk, alt tarafý bir salon daðýlacaktý... O annenin haberi var mý acaba gece iþlenen cinayetlerde kaç kiþinin hayatýna mal olduðundan :) Asla “ufacýk çocuk” kompleksine girip çocuðu küçümsemeyin. Gördüðünüz gibi suç, duygular ve “korku” öðretilmiþtir.Týpký aç gözlülük gibi. Köpek örneðime dönmek istiyorum. Ýnsan oðlu safken, hiçbir þey öðrenmemiþken o anlattýðým köpekten hiçbir farký yoktu. Ýki farklý çocuk düþünelim. Ýþtahlarý ayný olsun. Birincinin önüne yemek koyalým, yemeyi býraktýðýnda tabaðý kaldýralým. Ýkinci çocuk yemeyi býraktýðýnda; “Ama olur mu? Aç aðzýný! Ham yap. Arkandan aðlar,rüyana girer sonra, günah! (insanlar kontrolü ele almak istediklerinde karþý tarafý günahla tehdit ederler, bu da dinin saptýrýlmasýnýn en acý kanýtýdýr)” diyelim, yemeði bitirsin. Bunu her gün her öðün için tekrarlayalým. Bu çocuklar yetiþkin olduklarýnda birinci saðlýklý, formda bir insan olurken ikincisi hayatta kalmak için deðil damak zevkini tatmin etmek için yiyecektir. Hangimiz buzdolabýný açýp dakikalarca boþ boþ bakmayýz ki? Sadece yemek deðil konu. Ýlki bütün ihtiyaçlarýný karþýlayacak, hiçbir þeye ihtiyacý kalmadýðýnda duracaktýr, hiçbir þeye ihtiyacý olmadýðý için de mutlu olacaktýr. Yani yaþama amacýna ulaþtý. Ýkincisi hayatý sömürecektir. Ýhtiyaçlarýný karþýlayacak ama bununla yetinmeyecek, daha çok, daha çok, daha çok isteyecektir. Daha sonra istemek ve elde etmek de ihtiyaç haline gelecektir, istediði þeylere ihtiyaç duyduðunu düþünecektir. Bu asla tamamlayamayacaðý bir kýsýr döngüdür. Tamamlayamadýðý için de mutlu olamayacaktýr ve yaþama amacýný gerçekleþtiremeden göçüp gidecektir. Üstelik bütün dünyevi hýrslarýyla elde ettiði hiçbirþey onunla gelmeyecek, ait olduklarý yerde, “dünya” da kalacaklardýr. Kefenin cebi yoktur ne de olsa. Günümüzde kimimiz düzelmeye çalýþýyoruz kimimiz denemiyoruz bile. Bazýlarý farkýnda bile deðil. Oysa ki nasýl da boþa bir uðraþtýr bizimki. Zaten mutlu olmak için yaþadýðýmýzý çok geç fark ediyoruz hatta kimileri ölüme beþ kala... Ýnsanoðlu saf ve temiz doðar, zamanla kirlenir ve geri kalan zamanýný arýnmaya çalýþýrken harcar... Mutlu olmaya, yani yaþamaya, ise vakit kalmaz...
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © shadow, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |