En büyük mutluluk ve en büyük sýkýntý anlarýnda sanatçýya gereksinme duyarýz. -Goethe |
|
||||||||||
|
Hemen hiçbir okulda olmayan tiyatro salonunda ise yine hemen hiçbir ilkokul öðrencisine nasip olmayan gösteriler, filmler, oyunlar izlerdik. Biz de tiyatro oynardýk. Birinci sýnýftayken, yani okula daha yeni baþlamýþken bir oyunda küçük bir rol vermek istediler bana. Yalnýzca bir kez ‘hiiç’ diyecektim. Utanýp diyemediðim için beni oynatmadýlar ama sýnýfým büyüdükten sonra baþ rolleri hep bana verdiler. Tecrübeliydim artýk çünkü. Bir oyun için oyuncu seçiminde öðretmenimin baþka bir öðretmene “Aaa, bizim bir de Sinan’ýmýz vaar…” deyiþini hatýrlýyorum. Ýki de oyun hatýrlýyorum. Cýrcýrböceði Ýle Karýnca (Cýrcýrböceði bendim, haylazlýk yapan bir çocuktum) ve Vatan Yahut Silistire. Ýkisi de didaktik oyundu. Cýrcýrböceði çaldý saz Bütün yaz Derken kýþta geldi çattý Seninkinde þafak attý Baktý ki yok hiç yiyecek Ne bir sinek ne bir böcek Kalktý karýncaya gitti Yandý yakýldý ah etti Karýncanýn yanýtý: Maden yazý sazla geçirdiniz Þimdi de oynayýn biraz Çok insafsýzmýþ karýnca ama anlamýný pek fazla düþündüðümü sanmýyorum. Oyunun birinde kötü adamý oynatmak istediler oynamadým, kapris yaptým. Baþka bir oyunda yere oturup bir þeyler toplamam gerekiyordu. Arkada oturan seyirci çocuklar beni görmek için ayaða kalktýlar. Dikkatim daðýldý, oyunu býrakýp “ne oluyor?” gibisinden onlara bakmaya baþladým. Ýþte benim oyunculuðum bu kadardý. Ýlkokul iki veya üçüncü sýnýftaydým. Okumayý öðrenmiþtim. Ýlk heveslerimden biri, her çocuk gibi resimli kovboy kitaplarý okumaktý. Bilincim vardý, yani kendimin farkýndaydým ama o yaþta pek derinlemesine düþündüðümü söyleyemem. Üstelik kötü bir çocuktum fakat bu belli olmuyordu. Annem babam boþanmýþ olsa da þýmarýktým, kaprisliydim, merhametsizdim. Bunlar daha eski alýþkanlýklarýmdý. Acýnacak durumumun farkýnda deðildim. Bunu þimdi söylüyorum. Kendimi þimdi kötü bir çocuk olarak deðerlendiriyorum. Tembeldim de ama kafam çalýþýrdý. O yüzden okul öðretmenleri beni zamanla tanýdýlar. Bir gün okulumuzun bahçesine bir nedenle sandalyeler atýlmýþ, tanýdýk tanýmadýk öðretmenler ve onlarýn yakýnlarý toplanmýþtý. Beni ortalarýna alýp sorular sormaya baþladýlar. Aklýmýn erdiði kadar yanýtlar veriyordum. Neler diyordum bilmiyorum ama yabancý bir öðretmen çok hoþlanmýþ olacak, ayaðýný kaldýra kaldýra þaþkýnlýk sesleri çýkararak gülüyordu. Bu aklýmda kalmýþ, çünkü ayaðýný kaldýrdýkça bir yerime gelecek diye korkuyordum. Ne sordularsa bilmiyorum, laf lafý açtý, bir konuk genç kýz bana Tommiks Teksas okumayý sevip sevmediðimi sordu. “Seviyorum” dedim. O da “Bende onlardan çok var, istersen gelip okuyabilirsin” dedi. “Peki” dedim, sevindim. Evi okulun biraz ilerisindeydi. Bir gün annemden izin alýp gittim. Yabancý bir eve gitmek için izin almak gerekiyordu. Annemin sözünden hiç çýkmazdým. Döverdi çünkü. Neyse o ayrý konu. Abla gülerek kapýyý açtý. Ev, Saray caddesi üzerinde yine Fransýzlardan kalma, yüksek kapýlý, taþ ve betondan yapýlmýþ iki katlý, bitiþik düzen bir evdi. Yerler duvardan duvara kýrmýzý halýyla kaplanmýþtý. Hatta merdivenler bile. Ýlk kez yabancý bir yere tek baþýma gidiyordum. Benden 10-15 yaþ büyük olan bu abla beni bir büyük gibi aðýrlýyordu. Öðretmen deðildi. Kýsa kýzýl saçlarý makyajsýz duru bir yüzü vardý. Üst kata çýktýk. Burasý aþaðýyý gören, kapýsý olmayan, raflar ve kitaplarla dolu bir yerdi. Tam oda denemezdi. Abla resimli kitaplarý gösterdi. Ýçlerinden birini seçip okumaya baþladým. Kitap güzeldi ama ben çevremle ve beni çaðýran abla ile daha çok ilgili idim. Ne çare ki oraya resimli kitap okumaya gelmiþ 8-9 yaþýnda bir çocuktum. Kitabý okudum, bitirdim, çayýmý içtim, bisküvileri yedim ve vedalaþýp gittim. Bu bir kez oldu yalnýz. Bir daha gitmedim. Çünkü orasý çok hoþuma gitmiþti. Çok heyecanlanmýþtým. Bir daha gidersem sanki bir büyü bozulacaktý. Böyle bir huyum var benim. Hâlâ sürer. Kitap önemli deðildi. Kafam baþka yerlerdeydi. Beni neden çaðýrdý?.. Bu abla kimdi?.. Ne kadar güzel bir ev… Ne kadar çok kitap… Bu hava yaþadýðým yerlerden ne kadar farklý… Ablanýn yüzü gülmüyor ama kýzmýyor da. Tabi ya, ben olmasam iþine bakacaktý. Þimdi benimle oturuyor. Baþka bir þey vardý, o güne kadar varlýðýndan haberdar olmadýðým, bilmediðim ve tam olarak da anlayamadýðým... Ne olduðunu bilmesem de artýk varlýðýný seziyordum. Dünyanýn gerçekleriyle yüzleþmek, travmalar geçirmek için biraz daha zaman vardý. Daha ortaokula, liseye baþlamam gerekiyordu. Ben o gün ilk kez, o kýrmýzýlý evde, gerçek anlamda düþünmeye baþladým. 10.Mart.2008
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Mehmet Sinan Gür, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |