Iþýk verirseniz, karanlýk kendiliðinden yitecektir. -Erasmus |
|
||||||||||
|
Göreceli olan bu aktarým eksikliðinin nedeni ne olursa olsun sonucu aynýdýr, kültürün unutuluþu ve yok oluþu… Sabantoy, ekinlerin büyümeðe baþladýðý, topraðýn yeþerdiði ve tabiatýn yeniden canlandýðý, baharýn uyandýðý dönemi temsil eder. Etimolojik olarak saban, tarlada öküzlerin çektiði ve insan kuvveti ile bastýrýlarak tarlanýn sürülmesine yarayan bir tarým aletidir. Genel adý karasabandýr. Toy ise, Orta Asya’da yaþayan Türklerin kullandýðý ve anlam olarak düðün, eðlence anlamlarýný kapsayan ve karþýlayan bir kelime olarak karþýmýza çýkmaktadýr. Bu iki kelimenin bileþimi olan Sabantoy, ayný zamanda Nevruz’un taþýdýðý anlamý da kendi içerisinde taþýyarak özde, sabanýn bitirildiði ve tarlalarýn meyvelerini vermeye baþlayacaðý dönemi karþýlayan bir þölendir. Bahar ve baharý karþýlama þölenidir. Türklerin kültürlerinde, yaþadýklarý coðrafyalarýn tümünde ve neredeyse tarih boyunca baharýn geliþi kutlana gelmiþtir. Türk, belli bir ýrka mensup birçok boyu, birbirine yakýn kültürleri temsil eden bir terimdir. Dolayýsýyla ayný ýrka mensup olan ama farklý coðrafyalarda yaþayan ve benzer veya farklý kültürlere sahip olan bu milletler baharýn geliþini de farklý isimlerle kutlamýþlardýr. Azeriler, Kazaklar ve Karapapaklarda “Ergenekon Bayramý” adýný alan dönem Altay Türklerinde “Cýlgayak Bayramý”, Gagavuzlarda “Ýlk Yaz”, Kumuk Türklerinde “Yaz Baþ”, Türkmenlerde ‘’ Teze Yýl ‘’ , Baþkurt Türklerinde “Ekin Bayramý”, Doðu Türkistan’da “Yeni Gün, Baþ Bahar’’, Uygur Türklerinde “Yeni Gün”, yine Kazaklar ve Karapapaklarda “Teyekemeb”, Karaçay-Balkar Türkleri “Gollu, Gutan, Saban, Sabantoy, Tegri ve Toy”, Hakas Türkleri “Cýlsýrtý ve Ulu Kün”, Mogay Türkleri ile Nogay Türkleri “Sabantoy” olarak adlandýrmýþlardýr. Dünyada bilinen ve yaygýn kullanýlan ismi ise Nevruz ve Yeni Gün’dür. Baharýn geliþi Türklerin, gerek çok tanrýlý gerek tek tanrýlý inanç sistemlerinde gerekse þamanist veya sonradan benimsenen din olan Ýslam’a uyarlanarak kutsi bir anlam verilmiþtir. Bu olgu sadece Þamanist ve Ýslam Türklerine özgü deðil, ayný zamanda Yahudi ve Hristiyan Türk kavimlerinde de görülmektedir. O’na (Nevruz-Sabantoy) yüklenen anlamýn dýþýnda Türkler hayatlarýný da buna göre düzenleme yoluna gitmiþlerdir. Bilinen adý ile Nevruz, eski takvimlerde yýlýn ilk günü olarak kabul edilmiþtir. Bu gün ayný zamanda baharýn da ilk günüdür. Tarih kayýtlarýnda Oðuz Kaðan’ýn bu günü kutsal saydýðý ve Uygur duvar resimlerinde bu konu ile ilgili resimlerin varlýklarý bilinmektedir. Bir efsaneye göre Türk illerinde yaþayan bir Han varmýþ. Bu Han’ýn Aslan Beg adýnda bir oðlu varmýþ. Yaþý büyüdükçe serpilen Aslan Beg delikanlý olmuþ. Günlerden bir gün, bir gölün kýyýsýnda gezen Aslan Beg, orda bembeyaz bir kuðu gibi bir kýz görüyor ve ona aþýk olmuþ. Babasý olan Han ise O’nun baþka bir kýzla evlenmesini istiyormuþ. Bu nedenle bir þölen tertiplemiþ ve Aslan Beg’in görüp beðenmesi için her yöreden birçok kýzlar getirtmiþ. Aslan Beg bunlarýn hiç birini beðenmemiþ ve aþýk olduðu kýzla evlenmekte ýsrar etmiþ. Babasý bunun üzerine oðlunu zindana attýrmýþ. Zindandan bir þekilde kaçmayý baþaran Aslan Beg, sevdiði kýzý aramak için yine ayný yere gitmiþ. O’nu bulmuþ ve arzuladýðý mutluluða kavuþmuþ. Derler ki , O’na kavuþtuðu gün baharýn baþlangýcý olan gündür. Ve o günden sonra bu kutlu gün þölenlerle kutlana gelmiþtir. Bu efsane baharýn baþlangýcýyla Nevruz’la, ilgili birçok efsaneden birisidir sadece. Bu günde Hz. Adem’in yaratýldýðýna inanýlýr. Yine bu günde dünyanýn yaratýldýðýna, Hz. Nuh’un gemisinin tufan sonrasý karaya oturduðuna, Yunus Peygamber’in balýðýn karnýndan kurtulduðuna, Türklerin Ergenekon’dan çýktýðýna, Hz. Muhammed (SAV)’e bu günde peygamberlik geldiðine, Hz. Ali’nin bu günde halife olduðuna inanýlýr. Baharýn baþlangýcý olarak kabul edilen ve çeþitli þölenlerle kutlanan bu dönem sadece bir güne atfedilmemiþtir. Nevruz, belli bir günde, 21 Mart’ta kutlanýyor olmasýna karþýn Nevruz’la baðlantýlý olarak Navruz ayýnda baharýn geliþini, bereketini, güzelliðini kutsamak adýna baþka günlerde de þölenler tertiplenmiþtir. Bunlardan biri de Sabantoydur. Sabantoy’un kutlandýðý dönemlerde Nogaylar bu gün için, öncesinden hazýrlýklar yapýlmaya baþlar ve evleri temizlerlermiþ. Kadýnlar ve çocuklar için yeni kýyafetler alýnýr veya dikilirmiþ. Bu günün önemine atfen yapýlan hazýrlýklar titizlik içerisinde yürütülürmüþ. Yörelere göre farklýlýk gösteren uygulamalara karþýn genelde þölenlere katýlanlara aþ hazýrlanýrmýþ. Küçük çocuklar sabahtan, köy içerisindeki haneleri dolaþmaya baþlarlarmýþ. “Býzým anay tura, tura tilki tonu kiye tura, bizge yavluk bere tura” gibi maniler söyler ve hediyelikler alýrlarmýþ. Bu hediyelikler kiminde yumurta, ekmek, et iken kiminde o günün koþullarýna göre çocuklarý sevindirecek küçük oyuncaklar veya eþyalar oluyormuþ. Köyün belli bir meydanýnda toplanan halk burada at üzerinde yarýþarak, mýzrak ve ok atarak, çeþitli yarýþmalar tertip ederlermiþ. Yarýþmalarý kazananlar onurlandýrýlýrmýþ. Oyunlarýn oynandýðý bu þölende türküler ve maniler de söylenirmiþ. Genç kýzlar ve erkekler çalgýlar eþliðinde oyunlar oynarlarmýþ. Bu türkülerden biri de Cavýn Cýrý Türküsü’dür. CAVIN CIRI TÜRKÜSÜ Cav cav cavýným Balaban bolsýn kavýným Þölde egin on bolsýn Köyde ambarlar tolsýn Cavýn cavsýn tarlaga Darý biyday arpaga Körinmesin boyýndan Babam orak þalganda Cavýn cavsýn koraga Cemiþ þeþek soganga Eki kartop bir minsin Böleþkende okkaga Köy aldýnda konakay Boyý bolsýn kamýþtay Oný körip kuwansýn Tavýk pepiþ hem torgay Nevruz veya Sabantoyla ilgili olan ve o günlerde söylenmekte olan türküler ve manilerin hepsi günümüze deðin ulaþabilmiþ deðillerdir. Zaman içerisinde unutulanlarýn yaný sýra halk edebiyatýmýzda türkü veya mani formunda yer bularak günümüze kadar ulaþabilenler oldukça azdýr. Bu dönemlerle ilgili kültürel bilgilere, günümüze kadar ulaþan türkü ve maniler de ýþýk tutmaktadýr. Sabantoy, yeni yetiþen gençler için yeni sayýlabilecek bir kavramdýr. Nedenine gelince; 1920’li yýllardan 1991 yýlýna kadar geçen zaman içerisinde gerek ülkemizde gerekse Türklerin yaþadýðý coðrafyalarda, adý ister Nevruz olsun ister Sabantoy olsun ister Tepreþ olsun, resmi makamlar ve dolayýsýyla devlet protokolünde kendilerine yer bulamamýþlardýr. Dönemin Sovyet Rusyasý’ndaki baský rejimi nedeniyle hayat bulamayan bu adetler, ayný etkilerden dolayý Romanya’da, Bulgaristan’da, Batý Trakya’da ve diðer bölgelerde de ya görmezden gelinmiþ yada baský ile unutturulmak istenmiþtir. Baský rejimine pek maruz kalmayan ülkemizde ise durum hiçte farklý deðildir. Ki, bu baský rejimlerinde yaþananlardan daha düþündürücü bir durumdur. Türkiye’yi vatan olarak seçen ve burada yaþamaya baþlayan Nogaylar da benzer akýbetlerle karþýlaþmýþlardýr. Kendi örf ve adetlerini uzun bir süre korumayý baþaran Nogaylar, bir süre sonra zamana ve günün koþullarýna karþý koyamayarak, yaþatmaya çalýþtýklarý gelenek ve adetlerin bazýlarýný unutmaya baþlamýþlardýr. Bunlardan biri de Sabantoy’dur. Uzun bir dönem kutlanmayan bu bayram yakýn bir tarihte büyük özverilerle yeniden yaþatýlmaya baþlanmýþtýr. Sabantoy’un elimizde, net olarak tarihsel sürecini gösteren bir yol haritasý mevcut deðildir. Ne zaman kutlanmaya baþlanmýþ, nasýl geliþmiþ ve neler yapýlmýþ; bunlar tam olarak dönem dönem bilinmemektedir. Ancak Sabantoy’un bu gün ki sosyolojik iþlevi, taþýdýðý anlamdan daha önemlidir. Her þeyden önce, yitirilmekte olan bir millet bilincini yeniden diriltme yönünde; kaybolmaya baþlayan bir dili tekrar canlandýrma yönünde; unutulan bazý örf ve adetleri yeniden günümüze taþýma yönünde iþlevler ve misyonlar yüklenmiþtir. Sonuç itibarý ile geçmiþe yönelik kültürel araþtýrmalarýn yoðunlaþtýrýlmasý ve buna paralel olarak bu yapýlan araþtýrmalar ve çalýþmalar ile Sabantoy’larýn iþlevselliði artýrýlmalýdýr. Bu, toplumsal katýlýmý artýracaðý gibi, unutulan ve unutulmaya baþlanan kültürel deðerlerimizi yeniden canlandýracaktýr. 08.02.2008 Kaynaklar: 1- Nevval SEVÝNDÝ www.nevvalsevindi.com 2- turkuler.com 3- mehmetbasbug.com 4- Nogay Türklerinde Nevruz Bayramý Ramazan KEREYTOV - Mariyam BULGAROVA - Celalettin ERBAY 5- Doç. Dr. Necati DEMÝR http://www.byegm.gov.tr/yayinlarimiz/ANADOLUNUNSESI/202/AND13.htm 6- Prof. Dr. Ensar ARSLAN e-kaynak: http://www.akmb.gov.tr/ata/metinler/v.5.htm http://turkoloji.cu.edu.tr/HALKBILIM/52.php
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Hakan BENLÝ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |