..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Aðlamak da bir zevktir. -Ovidius
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Beklenmedik > fýrat taþ




9 Þubat 2008
Mavi Düþlerde Umuda Yolculuk  
mavi düþlerde umuda yolculuk

fýrat taþ


Kalkýyor, pencereye doðru yürüyor... Çýplak ayaklarýndan zeminin serinliðini hissediyordu. Bir de gözlerine gelen güneþ ýþýklarý olmasa !..


:BJHF:
Mavi Düþlerde Umuda Yolculuk

Sabah olmuþ, evin perdeleri içerden hafifçe sýyrýlarak yeni gelen günle beraber güneþ ýþýklarýnýn huzmeleri içeri doluyordu. Yavaþ yavaþ aydýnlanan çevreyle birlikte pembe bir duman gibi süzülen ýþýk, yataðýnda umarsýzca yatan Mehlika’nýn beyaz tenine doðru yol alýyordu. Yatakta bir sað bir sol döndükten sonra gözlerini hafifçe araladý... Doðruldu yerinden ve koyu maviliðe gitti yeþil gözleri. Sonunu getiremediði deniz karþýsýndaydý þimdi... Çoðu zaman olduðu gibi, Tanrý’nýn kaleminden çýkan bir noktanýn üzerinde yaþamak zorunda olduðu gerçeði sabahýn kutsal huzurunu silivermiþti yine. Büyük ve bembeyaz bir kaðýt üzerinde bir nokta vardý ama; kaðýtta baþka noktalar, belki harfler, belki de lekeler varken neden kendisi o kahrolasý noktadaydý... Bu cevapsýz soruyu çok fazla düþünmüþtü; oysa kendisini bekleyen iþleri de düþünmeliydi. Hemen kahvaltýsýný yapmalý; sonra keçileri saðmalý; taþ fýrýný yakýp akþamdan hazýrladýðý hamurlarý piþirmeliydi.

Kalkýyor, pencereye doðru yürüyor... Çýplak ayaklarýndan zeminin serinliðini hissediyordu. Bir de gözlerine gelen güneþ ýþýklarý olmasa !..

Yaþlý anne ve babasýyla yaþýyordu. Yaþamý bu iki ihtiyarla sýrtlamak onbeþ’inde bir kýz için gerçekten zordu. Akla gelebilecek günlük bütün iþleri yapardý. Keçileri saðardý, ekmek piþirirdi, bazen babasýnýn atölyesine gider keresteleri doðramasýna yardým ederdi... En çok sevdiðiyse hayvanlarý daðýn en yüksek tepesine çýkarýp otlatmaktý. Orada saatlerce uzanýr, gökyüzüyle denizin birleþtiði muhteþem maviliði yeþil gözleriyle seyre dalardý. Bazen belli belirsiz bulut kümelerine takýlýrdý gözleri... Yamaçtan denize doðru uçan martýlarý özgürlüðe doðru giden yol göstericiler olarak hayal ederdi çoðu zaman. Parmaklarýyla denizin en uzak noktasýný iþaret eder ve ‘iþte mavi düþlerimde umuda yolculuk edip gideceðim yer’ derdi. Küçük þeylerden büyük mutluluklar elde eder, zamanýnýn bir kýsmýný da türlü türlü düþüncelerle maviyle yeþilin birleþtiði bu koyda geçirirdi...

Annesinin seslenmesiyle birden irkilen Mehlika, baþýný yasladýðý camdan çekerek ve biraz da kýzarak ‘efendim anne’ diyebildi sadece. Bu, düþlerinden ilk uyandýrýlýþý olmamýþtý elbette ki. Ama yine de onlarý bir gün gerçekleþtireceðine inanýyordu. Mavi bir çarþaf gibi önünde uzanan denizden gözlerini ayýrarak annesinin yanýna gittiðindeyse aklýný dün görmüþ olduðu ufak mavi nesne kurcalýyordu. Bir keresinde de Tahir’le hayvanlarý otlatýrken bu nesneyi görmüþlerdi ama ne olduðuna bir türlü anlam verememiþlerdi. Bir daha ‘karþýma çýkar’ diye oraya üç kez daha gitmiþti ama hiçbir þey görememiþti.

Bu küçük köyde kendisine en yakýn gördüðü, en azýndan akranlarý arasýnda en çok sevdiði kiþiydi Tahir. Onunla belli günlerde kýra çýkar, hayvanlarý otlatýr, Tahir’in yanýk sesinden türküler dinler, kimi zaman eþlik eder, kimi zaman da derin iç çekerdi. Eðer bir gün evlenecekse bu evleneceði kiþi Tahir olmalýydý kanýsýnca.

Hayalle gerçeðin keskin ayýrýmýnda olmak... Hayallerden geniþ bir evren yaratmýþ olmanýn haklý ve mutlu gururunu yaþamak Mehlika için büyük bir avuntuydu. Kimi zaman uçsuz bucaksýz hayal aleminde gezinmek, kimi zaman gerçeðin sert ve acýmasýz tokatlarýný yüzünde hissetmek, kimi zaman da en kesif hüzünlerle derin yürek kervanlarýnda göðün düþsel maviliðini bir kulaçla gezinmek... Mehlika’nýn hemen hemen her gün dalýp gittiði hayal âlemi bu zýtlýklarla doluydu.

Günlük sýradan iþlerle uðraþma vakti çoktan gelmiþti. Kahvaltýsýný yaptýktan sonra koyunlarý otlatmak için yola koyulma vakti gelmiþti. En çok sevdiði tepeye doðru yola koyulduðundaysa güneþ tepelerin arkasýndan iyice yükselmiþ, sýcaklýðýný hissettirmeye baþlamýþtý.

Denizin üzerinden pembe bir duman gibi yükselip Mehlika’nýn ipeksi saçlarýna dolanan ve saçlarýný havada sallandýran rüzgâr, nedense bugün bir baþka esiyordu. Pembe, bu koskoca evrende Mehlika için sadece yalnýzlýðý çaðrýþtýrýyordu. Pembe ‘benim için yalnýzlýktýr’ derdi her zaman. Güvenmezdi aþka çaðýran neon ýþýklý bakýþýna... Bir keresinde Tahir ona pembe bir gül vermiþti, ‘bu bizim için’ demiþti. Mehlika onun ne anlama geldiðini anlayamamýþtý. Bizim için demekle neyi kast etmiþti sorusuna kafasýnýn takýldýðý çok olmuþtur Mehlika’nýn. Parlak ve safi olan yüzü belli ki adýndan gelmekteydi. Çünkü yüzü, adýyla özdeþti Mehlika’nýn. Ay gibi parlak bir yüzü vardý onun...

Epey yol aldýktan sonra nihayet tepeye varmýþtý. Hayvanlar biraz aþaðýda, düzlükte otlanýyordu. Bunu fýrsat bilen Mehlika çimenlerin üzerine uzanarak hayalle gerçeðin keskin ayýrýmýndaki düþlerine dalývermiþti. En çok istediði bu kahrolasý noktadan bir gün evvel gitmekti. Baharýn mistik kokan havasýný ciðerlerine kadar soluyor, içini burkan en küçük bir anýmsamada çimenleri elleriyle yerinden yoluyordu. Bulut kümelerinden türlü türlü manalar çýkarýyordu. Tepesinde uçan martýlara bakýp ‘özgür olduðunuzu mu zannediyorsunuz’ demekle aslýnda, küçük bir köyde hayatýnýn sonuna kadar yaþayacak olmanýn üzerinde býrakmýþ olduðu etkiyi bir nebze olsun azaltmak istiyordu.

Zamanýn acýmasýzlýðýný bir tokat gibi ensesinde hissediyordu her zaman. Alaaddin’in sihirli lambasýndan çýkan iyilik perisinden/cinden bir ‘uçan halý’yý o kadar arzuluyordu ki... Ya da ‘beyaz atlý prens’in gelip onu ata bindirip baþka diyarlara götürmesini hiçbir þeyi istemediði kadar istiyordu.

Yine o mavi nokta. Kalkýyor, noktaya doðru hýzla ilerliyor... Tepenin arkasýndan gökyüzüne doðru havada sallanarak yükseliyordu. Adýmlarýný sýklaþtýrdý. Merakla ona doðru koþmaya baþladý Mehlika. Noktanýn kuyruðunu da görebiliyordu artýk. Mavi nesne, nokta olmaktan çýkmýþ, daha belirgin bir hal almýþtý. Bu hayatýnda görmüþ olduðu en güzel uçurtmaydý.

Bütün insanlar gibi Mehlika’nýn da ulaþmayý amaçladýðý mutluluk sanýrým, duygulardan oluþmuþ bir daðýn zirvesi, en keskin, en sivri yeridir. Herkesin özlediði o özgürlük aný... Zamaný unutturan ölüme aldýrmayýþ... ‘Yüreði bir güvercin ürkekliði’nde deðildi ama, duygulardan örülü o eþsiz hayal adasýna ulaþmak için güvercin olmayý çok isterdi. Aslýnda istekleri gerçekleþmeyecek kadar imkansýz deðildi ama, düzene ayak uydurma adýna ‘bu köhne uydurmalýk’ herkesi yiyip bitirdiði gibi onu da yemiþti. Ve...

Olanca gücüyle koþmuþ, tepeye ulaþmýþ, tepenin en yüksek yerinden uçurtmayý izlemeye baþlamýþtý Mehlika. Gözleri, ilkin, bir gemi görme umuduyla denize doðru kaydýysa da, sahilin, gözlerinin gördüðü en uzak noktasýnda birkaç karaltýdan baþka bir þey görmedi. Çocuklar uçurtmalarýný özgürce uçurmanýn sevincini yaþýyorlardý. Mehlika ise hayal kýrýklýðý yaþýyordu. ‘Keþke bir gemi olsaydý da beni de alýp götürseydi buralardan’ diye geçiriyordu içinden. Gözlerinden iki damla yaþ süzülmüþtü. Dudaklarýnda onlarýn tuzunu hissediyordu Mehlika. Tuzu ayarýnda gözyaþlarý deðildi bunlar...

Avazý çýktýðý kadar çocuklara doðru baðýrmaya baþladý. Elleri havada gayri ihtiyari sallanýyordu. Mesafeye meydan okurcasýna, küfür dolu iltifatlarla baðýrýyor, gözyaþlarýna engel olamýyordu. Onu taþýmakta zorluk çeken dizleri daha fazla dayanamadý ve yere yýkýldý. Dizlerinin üzerine çökmüþ vaziyette elleriyle gözyaþlarýný silmeye baþladý. Yerinden kalktý. Yaralý yüreðiyle tepeden aþaðýya doðru inmeye baþladý. Güneþ, denizin üzerinden Mehlika’ya doðru kýzýl ýþýk huzmelerini göndererek batmaya doðru gidiyordu.

Ve battý...





Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Neden? [Deneme]


fýrat taþ kimdir?

kekeme edebiyatýn çokdilli çocuðu


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © fýrat taþ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.