..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
En güzel özgürlük düþü, hapishanede görülür. -Schiller
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Sanat ve Sanatçýlar > Yûþa Irmak




10 Ocak 2008
Meriç Saðcý Mýydý Solcu Mu? Mütefekkir mi, Mütercim mi?  
Yûþa Irmak
Bu soru dilime vird oldu haftalardýr soruyorum kendime gerçekten cemil meriç kimdi?! Cemil Meriç bana göre en büyük fikir iþçisi idi. Kültür semamýzýn ‘münzevi yýldýzlar'ýndan biri Cemil Meriç'tir. Ne hazindir ki, adeta unutuldu bu büyük mütefekkir yeni nesil tarafýndan. Halbuki o, kendini irfana adayan bir fikir adamý idi... Tanzimattan beri devamlý bir arayýþ içerisinde olan intelijansiyamýzla paralellik arz eden, fýrtýnalý, daðdaðalý müthiþ bir macera. Ýmandan þüpheye, þüpheden inkara, inkardan maddeciliðe ve nihayet tekrar aslýna rücu eden bir hayat. Biraz daha yakýndan tanýmak için ruh dünyasýna girelim isterseniz. Çünkü, “Bir adamý tanýmak için, düþüncelerini, acýlarýný, heyecanlarýný bilmemiz lazým hiç deðilse. Hayatýn maddi olaylarýyla kronoloji yapýlabilir ancak. Kronoloji, aptallarýn tarihi.”


:DEHG:
Bu soru dilime vird oldu haftalardýr soruyorum kendime gerçekten cemil meriç kimdi?! Cemil Meriç bana göre en büyük fikir iþçisi idi. Kültür semamýzýn ‘münzevi yýldýzlar'ýndan biri Cemil Meriç'tir. Ne hazindir ki, adeta unutuldu bu büyük mütefekkir yeni nesil tarafýndan. Halbuki o, kendini irfana adayan bir fikir adamý idi... Tanzimattan beri devamlý bir arayýþ içerisinde olan intelijansiyamýzla paralellik arz eden, fýrtýnalý, daðdaðalý müthiþ bir macera. Ýmandan þüpheye, þüpheden inkara, inkardan maddeciliðe ve nihayet tekrar aslýna rücu eden bir hayat. Biraz daha yakýndan tanýmak için ruh dünyasýna girelim isterseniz. Çünkü, “Bir adamý tanýmak için, düþüncelerini, acýlarýný, heyecanlarýný bilmemiz lazým hiç deðilse. Hayatýn maddi olaylarýyla kronoloji yapýlabilir ancak. Kronoloji, aptallarýn tarihi.”

Evet, Cemil Meriç'in Gençliði ve Þahsiyetinin Teþekkülü ile ilgili mini bir baþlýk altýnda yaþadýðý þeyleri araþtýrma zahmetine girmek durumunda kaldým. Kendisi, 1916 Hatay doðumlu bir muhacir çocuðudur... Ailesi Balkan Savaþlarý esnasýnda Yunanistan’dan hicret etmiþ. Çocukluk yýllarý pek parlak deðil, çevresiyle uyumsuz bir yapýdadýr. Babasý hep çatýk kaþlý, annesi hep mýzmýz, kasabanýn çocuklarý hep korkunç. Bol bol dayak yemekte, hep hakarete uðramakta. Gözleri de 6 numara miyop, durumundan bir hayli muzdarip: “Þikayet edeceðim kimse yok. Mektep bahçesinde çocuklar oynuyor, ben yine yalnýzým ve yabancýyým, yabancý yani düþman. Dilim baþka ve gözlüklerim var, kendimden utanýyorum.”

Ýlk mektebi bitirdikten sonra Antakya Sultanisi’ne kayýt yaptýrýr. Fransýzca’yý mükemmel seviyede bilmekte, Ýngilizce’yi anlamakta, Arapça’yý ise kendi tabiriyle sökmektedir. Düþman bir dünyada dostsuz büyümüþ, daima baþka, daima yabancý... Hasta bir gurur, pencerelerini dýþ dünyaya kapayan bir ruh... Düþman bir çevrede ister istemez kitaplara sýðýnýr: “Yaþamak için kendime bir dünya inþa etmek zorundayým. Anlýyorum ki zalim ve kýyýcý bir gerçekten kurtulmanýn tek çaresi reel dünyadan kitaplarýn dünyasýna sýðýnmak.” Lisede iken sýnýfta karaladýðý üç beþ sayfa, hocasý Lami Bey’in çok hoþuna gider ve umulmadýk iltifatlara mazhar olur. Artýk daha çok okumaya, daha çok yazmaya baþlamýþtýr. Liseyi bitirene kadar kompozisyonlarda hep birincidir. Türkçesi zengindir, çünkü çok okumuþtur. Yaptýðý temrinler yazý kabiliyetini bir kat daha geliþtirir. Yazý hayatýnýn ilk gurur darbesini lise 3’te yer. Tarihle ilgili 15/20 sayfalýk bir kompozisyon karalar, 20 üzerinden 7 alýr. Anlar ki aklýna geleni yazmak, 'yazmak' demek deðildir. Yine bu günlerde Yenigün Gazetesi’nde ilk yazýsý yayýnlanýr: Geç Kalmýþ Bir Muhasebe... Ardýndan Karagöz’de þiirler yazar. Onun için edebiyat, þiir demektir. Nabi’ye, Fuzuli’ye, Nedim’e meftundur. 18 yaþý tecessüsünün yýldýzlara yelken açtýðý çaðdýr, fetih ve macera çaðý. Onbirinci sýnýfta okuduðu Madde ve Kuvvet hayatýný deðiþtirmiþtir. Çevresindekiler inanýp inanmadýklarýný bilmemektedirler, o ise inanmadýðýný bilmektedir artýk. Ateizm bir kaledir onun için. Nazým’ý da o yýllarda okur, okur ama anlamaz ve sevmez; “Nazým bir davanýn kanatlarýnda yükseldi, þairi mitoslandýran uðradýðý zulümler oldu.” der. Kapital, anlamasa da okuduðu kitaplar arasýndadýr. Zola’yý sevmektedir, çünkü Zola dinsizdir. Balzac’a da hayrandýr ama Hýristiyani tarafý onu rahatsýz etmektedir. Buchner, Nordau ve Marx onu mistisizmden öylesine soðutmuþlardýr ki vaaza benzeyen her düþünceye kulaklarýný týkar. 1939’da Hatay’da evi aranýr, akabinde nezaret ve hapis. Mahkemede marksist olduðunu haykýrdýðýnda aslýnda tek iþçinin bile elini sýkmýþ deðildir. “Allahsýz bir çölde akýp giden baþýboþ bir ýrmaktýr” gençliði...

Ýstanbul’a ilk geliþinde fetih ümitleriyle dopdoluydu. adeta bir gazaya koþmaktaydý. Ama umduðunu bulamamýþ, yýllarca aç kalmýþtý Ýstanbul’da. Açtý, gurbetteydi ve tekti. Ruhun açlýðý... Anlaþýlmayan bir kalp, anlaþýlmayan bir kafa ve anlaþýlmayan bir vücut... Bütün hayatý vermekle geçmiþti; bilgisini, zamanýný, kalbini... Kendisinin olmayan bir dava yüzünden damgalandý. Ve uðrunda çarmýha gerildikleri onu taþladý. Bir pansiyon odasýndaydý, koca þehirde yapayalnýz, kültürüyle yalnýz, ýzdýraplarýyla yalnýz. Nihayet bir taþralý tecessüsüyle sürüklendiði bu gürültülü dünyadan kitaplarýn asude inzivasýna iltica etmiþti. Kitap bir limandý onun için. Kitaplarda yaþadý ve kitaptaki insanlarý sokaktakilerden daha çok sevdi. Kitap onun has bahçesiydi. Hayat yolculuðunun sýnýr taþlarýydý kitaplar. Ayrý bir dil konuþuyordu çaðdaþlarýyla. Gurbetteydi; vataný Don Kiþot’un Ýspanyasý'ydý. Ýstanbul’da çýkan ilk yazýsý Honore de Balzac olur (1941).

1942’de Ýstanbul’da Fevziye Menteþoðlu’yla tanýþýr ve evlenirler. Bir kadýn ilk defa onun adýný taþýmaya razý olmuþtur: “Hayatým bir trajedidir. Birinci perde evleninceye kadar geçen zaman. Yýldýzsýz, Allahsýz, cývýltýsýz, katran gibi bir gece. Výcýk výcýk ýzdýrap. Birkaç þehri fethe yeten bir enerji yel deðirmenlerine saldýrmakla harcanýr. Ýkinci perde izdivaçla baþlar. Daha büyük, daha derin, daha uzun acýlar. Fakat vahalarý olan bir çöl bu ve göðü yýldýzlarla dolu; çocuklarým, kitaplarým...” Ýþi yoktu, parasý yoktu, dostu yoktu... Daha çok çalýþmak zorundaydý. Kitap bitmeden para vermiyorlardý, kitap bitmiyordu. 1947’e Ýstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Fransýzca derslerine girmeye baþlar. Talebe periþandýr. Dilini unutan bir nesil, yabancý dili nasýl sevsin ki? 38 yaþýnda gözlerindeki miyopun artmasý sonucu kör olur Cemil Meriç. Yurt dýþýnda baþarýsýz bir dizi ameliyat geçirir, netice hüsran. Acýlarýný dev aynasýnda büyüten rezil bir haysiyeti vardýr: “Gözlerimi yani her þeyi kaybetmiþtim. Tekrar çarka takýldým. Ölümü bir münci olarak arýyordum. Meselelerimi ancak o çözebilirdi, korkak olduðum için intihar edemedim. Vazifelerim bitmiþti... Beklediðim hiçbir þey yoktu. Yazdýklarým hiçbir yanký uyandýrmamýþtý. Ne yazacaktým?”

60’lara kadar tecessüsünün yöneldiði tek kutup Avrupa’ydý. Coðrafyasýnda Asya yoktu. Hint onun için Asya’nýn keþfi olmuþtu. Kolomb Asya’yý ararken Amerika’yý bulmuþ, o ise Avrupa’yý incelerken Hint’le karþýlaþmýþtý. 1964’te Bir Dünyanýn Eþiðinde yayýnlandý, fakat pek raðbet görmedi: “O kitaba harf harf hayatýmý iþledim. 4 yýlým sayfa oldu. Hint rüyalarýmla, hicranlarýmla benim. Benim türbem. Bugün ziyaretçisi yoktu bu türbenin, yarýn olacak mý?” Ayný yýllarda Ýstanbul Üniversitesi’nde Sosyoloji dersleri vermeye baþlar. Talebe hoca münasebetlerini asilleþtirmeye çalýþýr: “Ben insan haysiyetine yakýþmayan bu talebe hoca komedyasýný kudret ve kabiliyetim nispetinde asilleþtirmek hayaline kapýldým. Örneðim yoktu. Ýrfan, topraðý diþlerimle ve týrnaklarýma kazarak yedi kat yerin dibinden çýkarmýþtým. Hoca öðretmen oldu, talebe öðrenci. Öðretmen ne demek? Ne soðuk, ne haysiyetsiz, ne çirkin kelime. Hoca öðretmez, yetiþtirir, aydýnlatýr. Öðrenci ne demek? Talebe isteyendir; isteyen, arayan, susayan.”

Üstad politikaya da itibar etmemekte ve politikanýn kurtarýcýlýðýna inanmamaktaydý. “Önünde bir çok yollar var: Politika bunlardan biri. Belki en aldatýcýsý olduðu için en cazibi. Mutlakýn ve sonsuzun rüyasý. Mukaddes bir abes. Bana sorarsan kütüphanene dön, yani kitap ol, aydýnlan ve aydýnlat. Neden Ýþçi Partisi’ne girmiyorsun? Girmem, çünkü benim yerim kütüphane. Ben ýþýk arayan, aydýnlanmak ve aydýnlatmak isteyen bir insaným. Politikanýn kurtarýcýlýðýna inanmýyorum.”

68’lere kadar insanlýðýn düþünce tarihini tavaf eden bir þakirtti Cemil Meriç. Düþünmüyordu, baþkalarýnýn neler düþündüðünü öðrenmeye çalýþmaktaydý. Uzun süren bir çýraklýk bu. Ne saðdaydý artýk, ne de solda; münzevi bir aydýndý o. Zaten iki kesim de kendisini dýþlamaktaydý: “Sað okumuyor. Boþuna baðýrýyorum. Sol diyalogdan kaçýyor, küskün. ‘Ötüken’in bastýðý kitap okunmazmýþ. Peki siz basýn! Cevap yok. Bu çemberi kýrmak mümkün deðil. Son tahlilde, hudutlu imkanlarýmýzý isteyene bekletmekten baþka çare yok. Sol, saðýn gösterdiði dostluðu göstermiyor. Ýhanet etmiþiz. Neye ve kime?” Kullandýðý dil sebebiyle sol onu dýþlamaktaydý. Fakat her þeye raðmen o, “kamusa uzanan eli namusa uzanmýþ” sayar ve kendi öz kültürünün kelamýný kullanmaktan asla vazgeçmez.

1970’lerden itibaren gerçek bir entelektüeldir artýk ve tomurcuk halindeki düþünceleri çiçeklenmeye baþlamýþtýr. 1974’te yayýnlanan Bu Ülke’yi þöyle takdim eder: “Bu sayfalarda hayatýmýn bütünü, yani bütün sevgilerim, bütün kinlerim, bütün tecrübelerim var. Bana öyle geliyor ki, hayat denen bu mülakata bu kitabý yazmak için geldim; etimin eti kemiðimin kemiði.” 1978’de Umrandan Uygarlýða ve Maðaradakiler; 1980’de Kýrk Ambar... “Kýrk Ambar bir mefhumlar kabusu, derbeder ve daðýnýk bir ansiklopedi. Baþka deyiþle, kurmak istediðim büyük abidenin birkaç sütunuyla birkaç odasý.” Ardýndan diðerleri: Bir Facianýn Hikayesi, 1981; Iþýk Doðudan Gelir, 1984; Kültürden Ýrfana, 1985; Jurnal I, 1992; Jurnal II, Sosyoloji Notlarý ve Konferanslar, 1993... Bunun yanýnda yabancý dillerde neþredilen birçok eseri de dilimize kazandýrýr. Fakat ilk yazýlarýyla son yazýlarý arasýnda büyük bir fark yoktur. Aðaç dal budak salýp büyümüþtür o kadar.

Üslubu ve Fikirleri

Tokatlayan, uyandýran, gebe býrakan bir üslup. Müthiþ çarpýcý ifadelerle perdeyi açar, tonu hiç düþürmez, yapraklar ellerinizden kayýp gidiverir. Çok aðýr temalardan bahisler açmasýna, derin tahlillere giriþmesine raðmen sýkýlmazsýnýz, dýþ dünyayla irtibatýnýz kopar ve yazýnýn bittiðinin farkýna bile varmazsýnýz. Fildiþi kulesine kurulur, kendinden son derece emin bir þekilde sýralayýverir hükümlerini. Bu Ülke’de seyeran ederken ayaklarýmýz yerden kesilivermiþtir. Yakamýzdan tutup silkelemiþtir bizi adeta. Türk insanýnýn uyuþan þuuruna alevden mýzrak gibi saplanacak bir ifade yaratmak istiyordu. Cemil Meriç, bütün birikimi, bütün çalýþmasý, bütün anlama cehdi, aylarca süren okumalar, yýllar boyu þekillenen düþünceler sonucu vardýðý hükümleri, “cüruflarýndan” temizledikten, elmasý kömürden ayýrýp yonttuktan, iþledikten sonra, kadife bir mahfaza içinde okuyucusuna sunan bir kuyumcu, bir sanatkar. Öðretmek endiþesinden çok öðrendiðini, özümsediðini, biraz da gururla, bazen kibirle çaðdaþlarýnýn suratlarýna fýrlatan maðrur bir yazar. Karþýmýzda ürperten, coþturan, tedirgin eden nefis bir üslup, imbikten geçirilmiþçesine damýtýlmýþ bilgi damlalarý, inci taneleri gibi pýrýl pýrýl. Karanlýklarý devirmek ve aydýnlýk bir çaðýn kapýlarýný açmanýn en mükemmel silahý kalemdir ona göre. “Sözle yazýyla kazanýlmayacak savaþ yok... Kalem sahiplerine düþen ilk vazife: telaþ etmemek, öfkelenmemek, kin kýþkýrtýcýsý olmamak. Halký okumaya, düþünmeye, sevmeye alýþtýrmak. Bir kýlýcýn kazandýðý zaferleri baþka bir kýlýç yok edebilir. Kalemle yapýlan fetihler, tarihe mal olur, tarihe, yani ebediyete...” Ona göre gerçek entelektüel, gerçek münevver, önce ülkesinin haklarýný, düþman bir dünyaya haykýrmakla görevliydi. Þu veya bu sýnýfýn ideologu ve demagogu olmadan ülkesinin bütününü bütün ülkelere karþý müdafaa etmeliydi. Her þeyi kendi gözüyle görmeli, hakikatleri pervasýzca çaðýnýn suratýna fýrlatmalýydý. Tanzimatla birlikte insanýndan kopan aydýnýmýz ne kendini tanýmaktaydý ne Avrupa’yý. Ýnsanýndan kopan intelijansiyamýzýn hali suya nakýþ çizmeye benzemekteydi. Halbuki apayrý bir medeniyetin çocuklarýydýk. Düþman bir medeniyetin, bambaþka ölçüleri olan, çok daha eski, çok daha asil. “Bütün Kur’an’larý yaksak, bütün camileri yýksak, Avrupalý'nýn gözünde osmanlýydýk; osmanlý yani Ýslam; karanlýk, tehlikeli, düþman bir yýðýn! Avrupa maddeciliðine raðmen Hýristiyan’dý; saðcýsýyla solcusuyla Hýristiyan. Hýristiyan için tek düþman bizdik: Haçlý ordularýný bozgundan bozguna uðratan korkunç ve esrarlý kuvvet. Genç cüce, müselsel zilletler sonunda ihtiyar devin zaaflarýný keþfetti; ahde vefa, civanmertlik, merhamet... Aþaðýdan aldý, hulus çaktý, yaltaklandý ve... nihayet alt etti devi. Cenk meydanlarýnda deðil, yatak odalarýnda kazanýlan bir zaferdi bu. Zavallý Türk aydýný... Batýlý dostlarý alýnmasýnlar diye hazinelerini gizlemeye çalýþtý. Sonra unuttu hazineleri olduðunu, düþmanýn putlarýný takdis etti, hayranlýklarýný benimsedi. Ve nihayet dev papaðanlaþtý...”

Bu kadar fýrtýnalý, soluk soluða, muzdarip ve sorumluluklarý aðýr bir hayatýn tekalifine daha fazla tahammül edemeyen Meriç, 1984’te önce beyin kanamasý ardýndan felç geçirir. Kendisini yataða mýhlayan uzun bir hastalýk sonucunda 13 Haziran 1987’de, kýzý Prof. Dr. Ümit Meriç Yazan'ýn ifadesiyle, 'Muhammed! Sevgilim!...’ diyerek vefat eder. Vefatýnýn üzerinden 14 yýl geçmesine raðmen –Türkiye’de az bir kesim müstesna– halen anlaþýlamamýþtýr Cemil Meriç. Hayatýný ‘öðrenmek ve öðretmek’ þeklinde hulasa eden; bizi, Batý'yý ve Doðu'yu çok iyi tanýyan; günümüz Avrupa’sýnýn geliþim safhalarýný ve kültürel temellerini çok iyi bilen bu fikir adamý ne dün anlaþýlabildi ne de bu gün. Ne diyelim, hiç olmazsa yarýn anlaþýlmasý dilek ve temennisiyle... Ýþte Cemil Meriç böyle birisiydi...Hiç bir cenah tarafýndan malesef anlaþýlamadý... anlaþýlamayacak...



Kaynaklar
Doç. Dr. Yusuf Doðaner




http://twitter.com/yusairmak
https://www.facebook.com/yusairmak
yusairmak@hotmail.com



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn sanat ve sanatçýlar kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Büyük Þairlerin Þiirleri Nasýl Okunur?
Þiirin Þifresi Nasýl Çözülür?
Pavese’nin Yaþama Uðraþý
Aydýn ve Politikacýlarýn Savaþý Neden Bitmez?
Niçin Yazýyorsunuz?
Mahþere Uzanan Sevgi: Rüveyda Ya da Ýkinci Mona Rosa
Sanat Anlayýþýmýz ve Fuhuþ Sektörü!

Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Sefil Tarihçilerimiz!
Tarihimizi Aydýnlatan Bir Kitap
Edebiyat Düþüncesi Üzerine…
Kýlýçdaroðlu Tayyip Erdoðan’ýn ‘muhalif’i mi, Yoksa, ‘mefhum - U Muhalif’i mi?
Baþörtülü Cadýlar
"Tufandan Önce" Kitabý Üzerine Notlar
Dilin Düþündürdükleri
Hasretin Sebebi: Ýlham
Cihan Harbi Yahudiler ve Türkler
Portrait Of May Sartoris Tablosu'nun Düþündürdükleri

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Sakin Bir Acý [Þiir]
Geldim [Þiir]
Sözün Çiçeði [Þiir]
Gözbebeði Turþusu [Þiir]
Bir Hicran Naðmesi [Þiir]
Sevgiliye Hasretle [Þiir]
Geceye Kâside [Þiir]
Benimle Ölür Müsün? [Þiir]
Beste-i Nigar [Þiir]
Bilemezsiniz [Þiir]


Yûþa Irmak kimdir?

Felsefe ve edebiyat aþýðý! Yayýncý, gazeteci ve kitapsever. . .


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Yûþa Irmak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.