..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yaþamýn tanýmý yoktur. -Halikarnas Balýkçýsý
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Toplum > Sedat Akýncý




5 Ocak 2008
Devinim... (Hareket) Üzerine...  
Sedat Akýncý
Devinim insan zekasýnýn tanýmladýðý en temel üç felsefi kategoriden biridir..Felsefe tarihi bir anlamda devinim kavramýnýn ve onun dile getirdiði nesnel gerçekliðin sorgulanýp anlaþýlmaya çalýþýlmasýnýn tarihidir..


:DCAJ:

Devinim..


Maddenin varolma biçimi: Genel anlamýyla her türlü deðiþmeyi dile getiren devinim kavramý, oluþ ve varlýk kavramlarýyla eþ anlamlý olarak deðerlendirilebilir. Metafizik-Ýdealist düþünme yöntemi; maddeyi ve uzay-zamaný mutlak saydýðý gibi, devinimin de mutlak olduðunu varsayar ve devinim kavramýný diðer baðýntýlarýndan kopararak mutlak olarak ele alýr.

Einstein, Genel Baðýntýlýlýk kuramýný dayandýrdýðý ilkeyi açýklarken þunlarý söylüyordu. “Doðayý anlamak ve tanýmlamak için, kendi keyfimize göre seçtiðimiz bir koordinatlar sistemini kullanmamýz zorunlu olsa bile, doða yasalarýnýn, bizim seçtiðimiz bir hareket biçimiyle baðýmlý olmamasý gerekir.” Einstein’in iþaret ettiði gibi doða yasalarý, bizden baðýmsýz, nesnel gerçekliktir. Bizler doða yasalarýnýn farklý devinim biçimlerini, farklý biçimlerde tanýmlayabiliriz, ama o yasalar bizim farklý anlayýþla yaklaþtýðýmýz devinim biçimlerinden baðýmsýz yasalardýr. Eþ deyiþle insan düþüncesinden baðýmsýz yasalardýr. Newton’un çekimgücü adýný verdiði yasa, bir devinim yasasý olarak, ancak evrensel baðýntýlýlýk içinde çalýþýr. Bu baðýntýlýlýk tüm hareket biçimlerini içerir. Bu da bize devinimin mutlak olmadýðýný tanýtlar. Bu durumu en kýsa yoldan yön kavramý üzerinden gözlemleyebiliriz. Biz coðrafi bir bölgenin nerede olduðunu tarif ederken; örneðin, Ýzmir’in batýda olduðunu söylüyorsak, burada batý sözcüðünü güneþi koordinat alarak söylemiþ oluyoruz. Güneþ koordinat alýnarak bakýldýðýnda Ýzmir batýdadýr ama, güneþe göre Ankara’nýn batýsýndadýr. Oysa ayný bakýþla, Ege Denizinin doðusundadýr. Buradan anlýyoruz ki yön kavramý saltýk deðildir ve görelidir. Bu örneði devinim kavramýyla birlikte tüm alanlarda yineleyebiliriz. Evrende her þey, baþka her þeye göredir. Alt, üste göre, ileri, geriye göre, yanlýþ, doðruya göre, altýn, bakýra göre, su, havaya göredir. Tüm bu görelilikler, bir baðýntýlýlýklar sistemi içinde oluþurlar. Bir nesnenin devinimi, bir baþka nesnenin devinimine göredir. Nesnelerin biçimlerini oluþturan fark, devinimlerinin farklý oluþundandýr. Eðer tüm nesneler ayný biçimde devinebilseydiler, hepsinin ayný biçimi almalarý gerekirdi.
Devinim, ilk felsefi düþünme süreçlerinde, varlýðýn temel bir özelliði deðil de onun karþýtýymýþ gibi algýlanýyordu. Devinimin, gerçek olup olmadýðý, felsefenin ilk dönemlerinden baþlayarak, Hegel’e kadar gelen süreç içerisinde çok önemli bir tartýþma konusu olarak ortaya çýkmýþtýr. Devinimin, baþlangýç olarak, basit bir yer deðiþtirmeyi içeren, mekanik tanýmý vardý. Bu tanýma göre evreni oluþturan nesneler, önceden kendilerine verilmiþ bir devinimle ve önceden belirlenmiþ bir biçimde yer deðiþtiriyorlardý. Devinim, her an, her olgu ve her olayda tüm gerçekliðiyle insanlarýn gözleri önündeydi. Her þey sürekli olarak devinim ve deðiþme halindeydi. Bu gerçekliði göz ardý edemeyen insan düþüncesi, tüm bu olanlarýn gerisinde bir deðiþmezlik bulunabileceði varsayýmýyla, devinimi ve deðiþimi, aldatýcý bir görünüþ olarak kabul etmek zorunda kalmýþtý.
Parmenides’e göre devinimsizlik her þeydi ve devinim bir kuruntudan ibaretti. Parmenides’in bu düþüncesine karþý Herakleitos, devinimin her þey olduðunu ve deðiþmezliðin bir kuruntu olduðunu ileri sürmüþtür. Pitagoras, Demokritos, Anaksagoras gibi düþünürler, varlýðýn devinimsiz olduðunu ancak onun iliþkilerinin devinimli olduðunu savunmuþlardýr. Devinimin inkar edilemez gerçekliði karþýsýnda ise bu kez devinimi baþlatan bir ilk devindirici arayýþýna giriþildi. Bu ilk devindiriciye Anaksagoras nous, Aristoteles devinmeyen devindirici adýný verdi. Daha sonraki süreçlerde bu devinmeyen devindiricinin adý tanrý olacaktýr.
Devinimin en yalýn biçimi olan Mekanik devinim anlayýþý þu soru üzerinde þekilleniyor; Doðadaki tüm nesneler belirli biçimlerde var oluyor, bu biçimler arasýndaki farklýlaþmanýn nedeni nedir?
Leukippos ve Demokritos doðayý, farklý niceliklerden oluþmuþ nesneler bütünlüðü olarak görüyorlardý. Onlara göre evren sonsuz geçmiþten sonsuz geleceðe kadar birbirine çarpan, birbirini iten atom yýðýnlarýndan oluþmaktaydý. Her þey bu çarpma ve itmeyle gerçekleþen yer deðiþtirme deviniminin zorunlu bir düzenliliði içinde var oluyordu. Yoktan var olma ve vardan yok olma diye bir þey yoktu. Her þey bu çarpma ve itme devinimiyle birleþen ve ayrýlan maddesel atomlardan oluþuyordu. Bu oluþma ilksiz ve sonsuzdu. Atomlar sonsuz boþluk içinde birbirinden ayrýlmýþ, biçim, büyüklük, duruþ, sýralanýþ bakýmýndan birbirinden farklý olarak boþlukta sürükleniyor, birbirleriyle çarpýþýyor, bir bölümü birbirinden uzaða atýlýrken bir baþka bölümü, biçimlerin, büyüklüklerin, duruþ ve diziliþlerin simetrisine göre birbirlerine örülüp bir arada kalýyorlardý. Görüldüðü gibi Leukippos ve demokritos maddeci atom anlayýþlarý bakýmýndan evrensel devinimin açýklanmasýný, çarpma ve itme olarak tasarlýyorlardý. Evrendeki her þey, baþka her þeye çarparak veya iterek devinimi oluþturuyordu. Bu ise evrensel nedensellik anlayýþýný gerektirir. Eðer bir nesne bir baþka nesneye çarparak onu devindiriyorsa, (kendisi çarpma yeteneðini kazanmýþ demektir ki bu daha önce kendisine bir baþka nesne çarpmýþ anlamýna gelir) bu onun deviniminin nedeni olmak demektir. Kendisine bir þey çarpan nesne ise çarpanýn sonucu olur. Eðer evrende devinim bu þekilde gerçekleþiyorsa, çarpan ve çarpýlan, eþ deyiþle neden ve sonuç ortaya çýkar. Evrensel devinimin bu þekilde algýlanmasý, bir ilk nedeni ve bununla birlikte son amacý gerektirir ki bu da düþünceyi kaçýnýlmaz olarak tanrýsal iradeye, yani metafiziðe, yani idealizme götürür. Çünkü, çarpma eylemiyle yer deðiþtiren nesnenin kendisi deðiþmez. Kendisi deðiþmeyen bir þeyin varlýðýndan söz etmekse durgunluðun var olduðunu kabul etmek olur ki böylesi bir düþünce, bilimsel düþüncenin dýþýnda kalýr. Mekanik devinim anlayýþý, evrenin tüm olgu ve olaylarýný bir nedensellik zinciri içerisinde açýklama anlayýþý olarak karþýmýza çýkmaktadýr. Bu anlayýþa göre tüm evren devasa bir makine gibi çalýþmaktadýr. Elbette ki bu makinenin bir çalýþtýrýcý olmasý gerekir ki bu da tanrýnýn kendisidir. Devinim bu makineye dýþarýdan verilmiþtir, maddenin özgücü deðildir. Bu nedenle de evrensel oluþma aþamalarý birbirinin içinden çýkmaz ve yanyana dizili bir durumda oluþur. Bu da evrendeki tüm deðiþmelerin diyalektik deðil, mekanik bir yapý içerdiði anlamýna gelir. Leukippos ve Demokritos’un maddesel atomlardan baþka bir gerçek tanýmýyor olmalarýna karþýn, evrensel oluþumu, mekanik devinimin yalnýzca çarpma ve itme etkisiyle açýklama çabalarý, devinimin maddenin özgücüne dayalý olmadýðýný ve dýþarýdan verilmiþ olduðunu içerdiði için zorunlu olarak idealizme kucak açmak zorunda kalmýþtýr. Onlarýn atomcu mekanik anlayýþlarýnýn, bu nedenle daha sonraki süreçlerde, maddeyi ilk devindiren dýþsal gücün tanrýsallýðý ileri sürülmekle idealist mekanik bir anlayýþa dönüþmesi kaçýnýlmaz olacaktý.
Leukippos ve Demokritos ikilisinin ortaya attýðý atomcu mekanik devinim anlayýþý, Epikuros, Lucretius, Gassendi, Bacon’la geliþimini sürdürmüþ, ve en olgun biçimini Fransýz düþünürü Descartes’ta gerçekleþtirmiþtir.
Descartes, þöyle düþünüyordu; Ben, þu ana kadar bende oluþmuþ bulunan tüm düþünceleri bir kenara koyarsam ve düþünme sürecini yeniden baþlatýrsam, baþlatacaðým yeni düþünce zincirinin arasýna yanlýþ düþünceleri karýþtýrmazsam doðru bilgiye ulaþabilirim. Çünkü tüm düþünceler birbirinden doðar ve birbirleriyle baðýmlýdýrlar. Öyleyse ilk yapmam gereken þey, tüm bilgilerime þüpheyle bakmam gerekliliðidir. Her þeyden þüphelenmeye hakkým vardýr. Þüphelenemeyeceðim bir tek þey varsa, o da þu an þüphelenmekte olduðumdur, þüphelenmek bir düþünme eylemidir, öyleyse þüphelenmek düþünmek demektir, þüpheleniyorsam demek ki düþünüyorum, düþünmek demekse var olmak demektir ki bu da var olduðum anlamýna gelir.- Düþünüyorum öyleyse varým- Descartes, felsefesinin temellerini böyle kuruyor. Ona göre düþünmek var olmak demektir.
Yukarýdaki kýsa açýklamadan anlaþýlacaðý gibi, Felsefenin temel sorunu olan ruh mu maddeyi yaratýr, madde mi ruhu yaratýr sorusuna, Descartes’in cevabý ruh maddeyi yaratýr biçiminde oluyor. Benden yola çýkarak felsefeye yeni bir anlayýþ getiren Descartes, düþünüyorum öyleyse varým diyerek, düþünce, madde diyalektik birlikteliðinde düþünceyi maddenin önüne geçirerek ve maddeyi onun ardýlý olarak deðerlendiriyor.
Descartes’ýn yenilik olarak ileri sürdüðü ikinci þey ise madde ve madde olmayaný kesinlikle birbirinden ayýrmasýdýr. Ona göre iki temel gerçeklik vardýr. Ruh ve beden..Descartes’in kendine özgü bir kesinlikle saptadýðý bu iki ayrý gerçeklik, fizikle metafiziðin alanlarýný kesin olarak ayýrmýþtýr. Fizik anlayýþýnda maddenin kendiliðinden yaratýcý gücünü görmüþ ve mekanik devinimi onun yaþamsal eylemi olarak düþünmüþtü. Fizik anlayýþýnýn içinde madde tek gerçek, varlýðýn ve bilginin biricik kaynaðýdýr. Yaþadýðý dönem bakýmýndan, toplumsal yaþamda gittikçe önem kazanmaya baþlayan makineleþme, onun için uyarýcý bir kesinliði ve deðiþmezliði dile getirmektedir. Bozuk olmayan bir makine, daima, belli nedenlerle devinerek ayný sonuçlarý vermektedir. Öyleyse tanrýlýk düzeni de içine alan evren, bir makine düzeni içinde olmalýdýr. Her düzen bir makine düzeni, her devinim de mekanik devinim olmalýdýr. Öyleyse devinim bir yer kaplama ve bir yer deðiþtirme eylemidir. Yer kaplama, maddenin temel niteliðidir; yer kaplamayan madde olamaz. Bu yersiz madde olmak demektir, öyleyse maddesiz de yer olamaz. Bundan da zorunlu olarak þu sonuç çýkar ki, evrende maddesiz yer yani boþluk ve yersiz madde yani atom yoktur. Öyleyse evren maddeyle doludur ve devinim maddenin kendiliðinden yaratýcý gücüdür. Bu zorunlu sonuç katýksýz maddeci bir anlayýþtýr. Evrende atom yoktur demekle maddenin sonsuzca bölünebilirliðini dile getiren Descartes, çaðdaþ bilime uç vermekle Tarihsel ve diyalektik materyalizmin geliþmesine önemli katkýda bulunmuþtur.
Descartes’in ileri sürmüþ bulunduðu hem materyalistleri, hem de idealistleri geliþtiren bu fikirleri, onun ikici yapýsýndan kaynaklanmaktadýr. Bu ikici yapý içerisinde idealizm her zaman ön plana çýkmýþ onu idealizmden yana tavýr sergilemeye koþullandýrmýþtýr. Descartes akýlcý ve idealist bir düþünürdür. Bütün gerçeklerden þüphe etmiþ olmasýna karþýn, aklýndan þüphe etmemiþ, maddi gerçekliði bir kenara býrakarak, tüm gerçekleri yeniden aklýyla kurmaya çalýþmýþtýr.
Buraya kadar izini sürdüðümüz devinimin mekanik algýlanýþýndan öðrendiðimiz tek þey mekanik yer deðiþtirme deviniminde, yeri deðiþenin kendisinin deðiþmediðidir. Örneðin cama atýlan bir taþ camý kýrar, kýrýlan camýn ve atýlan taþýn kendiliklerinde bir deðiþme olmaz. Deðiþme olmadýðý gibi geliþme de olmaz. Her þey nasýl varsa öyle kalýr. Gerçekte ise mekanik devinim, devinimin sonsuz çeþitliliði içinde bu çeþitlerden yalnýzca bir tanesidir.
Devinimin evrensel gerçekliðini düþünce anlamýnda ve idealist bir yaklaþýmla ortaya koyan büyük Alman düþünürü Hegel’den sonra geliþen tarihsel ve diyalektik materyalizm öðretisi, devinimi maddenin varlýk biçimi ve bir özgüç olgusu olarak ortaya koymuþtur. Diyalektik materyalist yöntem; doðada, toplumda ve bilinçte gerçekleþen tüm olay ve olgularý devinimleriyle birlikte anlama yöntemidir. Bu yöntem izlendiðinde de gerçekleþen olgu ve olaylarýn tarihsel durumlarýný irdelemek zorunluluðu ortaya çýkar. Evrendeki her þeyin bir geçmiþi, bir þimdisi ve bir geleceði vardýr. Her þey doðar, geliþir ve ölür. Hiçbir olgu ve olay geçmiþinden ve geleceðinden koparýlarak yalnýzca þimdisiyle deðerlendirilemez. devinimin niceliksel yaný büyüme, niteliksel yaný geliþmedir. Madde kendiliðinden devinim demektir. Maddesiz devinim olmayacaðý gibi, devinimsiz de madde olmaz. Devinim kavramý, maddenin kendiliði olarak, yer deðiþtirmeden düþünceye kadar bütün deðiþme süreçlerini dile getirir. Devinim, maddenin sonsuz çeþitliðine uygun olarak, sonsuz biçimlerde gerçekleþir. Isý, ýþýk, elektrik dalgalarý, biyolojik ve fizyolojik süreçler, kimyasal süreçler ve sonsuzca baþkalarý hep devinim biçimleridir.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn toplum kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Yasa Üzerine...
Diyalektik Üzerine...
Felsefe ve Þiir
Uzam...
Ýçtenlik...
Eðitim ve Felsefe Ýliþkisi Üzerine Bir Deneme...
Uzay ve Zaman Üzerine...
Düþünce Üzerine...
Düþünce Üzerine Bir Deneme
Felsefe Nedir...

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Sanal Sanrýlar... [Þiir]
Diyalektik Dizeler [Þiir]
Diyalektik Dizeler [Þiir]
Diyalektik Dizeler [Þiir]
Diytalektik Dizeler [Þiir]
Diyalektik Dizeler [Þiir]
Yeryüzü... [Þiir]
Diyalektik Dizeler... Esrik 1 [Þiir]
Sevmek... [Þiir]
Kaldýrým Taþlarý [Þiir]


Sedat Akýncý kimdir?

Felsefe ve þiirle uðraþýyorum. Tarihsel ve diyalektik materyalist felsefe ozel ilgi alanimdir.

Etkilendiði Yazarlar:
Serol Teber..Friedrich Engels..Orhan Hançerlioðlu..Aydýn Çubukçu..Anton Cehov..Sabahattin Ali..Nazim Hikmet..Dostoyevski..Ilya Ehrenburg..


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Sedat Akýncý, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.