>> Ad�m�z e�k�ya bellenmi�se gere�ini yapmal� insan. Dengeler ad�na �retilen ne varsa �st�m�zde karabasand�r. Oyunbozan direngenli�inden ba�kas� de�il s�zlerimiz. Global sava� makinesi insan� ve do�ay� kirletmek i�in kavl etmi�se dahas� bunu h�r d�nya ad�na yapmak gibi masum tarza oturmu�sa vakti gelmi�tir b�t�n kavramlar� yeni ba�tan tan�mlamaya. Sen tan�mlayam�yorsan, tan�mlanm�� bir nesne olarak ya�ayacaks�n her daim. Tan�mlanm�� ve ucuzlat�lm��… Dengeler ad�na vuruluyorsak, dengeler ad�na �ocuklar�m�z ve kad�nlar�m�z uygar d�nyan�n seyirli�ine terk ediliyorsa. Dengeler ad�na kamusal dedikleri at meydanlar�ndan g�r�nt�y� bozuyor i�in kovuluyorsak, sat�l�yorsak ekmek paras�na, titriyorsak lo� sokaklarda, k�pr� atlar�nda, cesedimiz kaskat� kesilmi�se �ukurun birinde; k�n�nda �ekilmi� bir han�er ���lt�s�yla g�rtla��n� temizlemeli haramzade semirgenlerin. Duy ac�y� ve k�r karanl�klarda at�lan ���l� nas�l kaybolur ve ate� nas�l bir y�re�i kavurur; duy ve inle k�pekler gibi… Bu bahisi siz a�t�n�z. Ama kapatmak bize d��ecek mutlaka. Ruhuna al�akl�k yuva yapm�� soytar�lar, �anl� bir tarihi karanl�k suretlerin elinde oyuncak yapt�. Bir millet ki hi�bir zaman k�le olmad� ve bilmez de ne demektir u�akl�k yapmak. Ama y�ntemlerimiz �a�c�l, ince ayarl� ve sa�mal. Kavramlar�n�zla ku�at�rs�n�z her �eyi. Her �ey san�rs�n ki yerli yerinde. Piyasa �artlar�na ayarlanm��t�r; �ek, senet, d�viz, borsa biraz da… Namusunuz ve nam�n�z d�vize endeksli tahvillere muadil. Ve y�r�yorsunuz yery�z�nde kibirli ve le�e konan kargalar gibi t�n�yorsunuz saraylar�n�za sonra. “Kervan�n konaklad��� yere ula�t� Ebu Sufya’n�n, bir grup m��rik haberci. Dediler, ey Mekke’nin ulusu Ebu Sufyan! Muhammed Ba�l�lar� Bedir kuyular�na ula�t�, bizimle gelmeyecek misin? Hay�r, dedi Ebu Sufyan, kervala, yola devam edece�im! Ya �erefin dediler O’na. Parmaklar�n� uzatt� ve g�sterdi; benim �erefim kervanlar�m�n s�rt�nda!” �erefi kervan�n s�rt�nda olanlarla onurunu y�reklerinde ta��yanlar aras�ndaki fark ne kadar da derin." - T�m internet yazarlar�n� geni� bir okur kitlesiyle bulu�turan, bug�ne kadar d�nyada yap�lm�� en geli�mi� ve kapsaml� edebiyat portal�.">
..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Güzel birþeyin fazlasý harika olabilir -Mae West
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Þiir > Baþkaldýrý > YOLCU DERGÝSÝ




29 Aralýk 2007
Kara Yazýlar  
BÝR SAVAÞCIDIR KALBÝM!

YOLCU DERGÝSÝ



:BJFC:
FERHAT KALENDER'ÝN YENÝLGÝ YAZILARI

" VÝCDAN AYAKLANMASI "

- 42 yaþýnda KARA bir kadýn
insanlýða onuru hatýrlatýyor.
bir kadýn
hem de siyahi
anglosakson kibrini yerle bir ediyor.
insanlýk- kadýn - siyahi - amerika
yeryüzü;
siyah bir tende özgürlüðü soluyor.
adý: rosa parks;
ve annemiz hacer'e ne kadar da benziyor...

BÝZÝ BURADA BEKLE!

Adýmýz eþkýya bellenmiþse gereðini yapmalý insan. Dengeler adýna üretilen ne varsa üstümüzde karabasandýr. Oyunbozan direngenliðinden baþkasý deðil sözlerimiz. Global savaþ makinesi insaný ve doðayý kirletmek için kavl etmiþse dahasý bunu hür dünya adýna yapmak gibi masum tarza oturmuþsa vakti gelmiþtir bütün kavramlarý yeni baþtan tanýmlamaya. Sen tanýmlayamýyorsan, tanýmlanmýþ bir nesne olarak yaþayacaksýn her daim. Tanýmlanmýþ ve ucuzlatýlmýþ…
Dengeler adýna vuruluyorsak, dengeler adýna çocuklarýmýz ve kadýnlarýmýz uygar dünyanýn seyirliðine terk ediliyorsa. Dengeler adýna kamusal dedikleri at meydanlarýndan görüntüyü bozuyor için kovuluyorsak, satýlýyorsak ekmek parasýna, titriyorsak loþ sokaklarda, köprü atlarýnda, cesedimiz kaskatý kesilmiþse çukurun birinde; kýnýnda çekilmiþ bir hançer ýþýltýsýyla gýrtlaðýný temizlemeli haramzade semirgenlerin. Duy acýyý ve kör karanlýklarda atýlan çýðlý nasýl kaybolur ve ateþ nasýl bir yüreði kavurur; duy ve inle köpekler gibi…
Bu bahisi siz açtýnýz. Ama kapatmak bize düþecek mutlaka. Ruhuna alçaklýk yuva yapmýþ soytarýlar, þanlý bir tarihi karanlýk suretlerin elinde oyuncak yaptý. Bir millet ki hiçbir zaman köle olmadý ve bilmez de ne demektir uþaklýk yapmak. Ama yöntemlerimiz çaðcýl, ince ayarlý ve saðmal. Kavramlarýnýzla kuþatýrsýnýz her þeyi. Her þey sanýrsýn ki yerli yerinde. Piyasa þartlarýna ayarlanmýþtýr; çek, senet, döviz, borsa biraz da… Namusunuz ve namýnýz dövize endeksli tahvillere muadil. Ve yürüyorsunuz yeryüzünde kibirli ve leþe konan kargalar gibi tünüyorsunuz saraylarýnýza sonra.
“Kervanýn konakladýðý yere ulaþtý Ebu Sufya’nýn, bir grup müþrik haberci. Dediler, ey Mekke’nin ulusu Ebu Sufyan! Muhammed Baðlýlarý Bedir kuyularýna ulaþtý, bizimle gelmeyecek misin? Hayýr, dedi Ebu Sufyan, kervala, yola devam edeceðim! Ya þerefin dediler O’na. Parmaklarýný uzattý ve gösterdi; benim þerefim kervanlarýmýn sýrtýnda!”
Þerefi kervanýn sýrtýnda olanlarla onurunu yüreklerinde taþýyanlar arasýndaki fark ne kadar da derin.

KALAN DEVRÝMCÝ BÝR SÝLÜETTÝ!

Demli bir çayý karýþtýrdým ve pembe dünyalar allak bullak oldu. Konuktur ciðerime hem nergiz kokusu hem nikotin buðusu. Azad ettim mahallemin köpeklerini, özlediðimde tv seyrediyorum, haberler, þovlar, sulu sepken durumlar.
Parmaklar beni gösterir, avuçlarýndan alýn teri damlayan ojeli týrnaklar; tebbet yeda ebi leheb! Karanlýðýn rahminde rakseden çýlgýn bir kelebeðim ben, kanatlarýn rengarenk. Yoluma dikilen cüsseli cesetler, ciðeri beþ para etmez, sokaðýmýn kedilerine emanet.
Öcüler menüsünde birinci sýradaki korkuyum ben. Bozguna sürgün edildim, sakalým kirli, katran karasý.
Buradayým hem orada. Tatlý rüyalarýn tam ortasýna saplanan öfkeden mýzrak! Zulmün yakasýna yapýþmýþ maðrur bir gülüm ben. Bol ýþýklý beþ yýldýzlý salonlarýn parlak büyüsüne sokaklarýmýn iflah olmaz çamurunu sývayacaðým mahir bir usta gibi. Dinleyin ve korkun bu çamurun büyüttüðü acýyý ve çýðlýðý. Gözbebeklerimdir fünyesi çekilmiþ bomba; bakýþlarým çýplak ve soðuk, her an tetikte.
Üzerime salýnan mavi kanlý hukukun panzehiri dolaþýyor damarlarýmda; Annemin göðsünden emdiðim kutsal adalet! Ve merhamet, saðýr vicdanlarýn kalýn duvarlarýný parçalayýp karþýnýza dikilecek. Gözetleyin beni, takýlýn peþime.
Ayaklarým nasýrlý; Kýzýldeniz’in kumsalýný adýmlýyor gibi sýcak ve devingen. Bilir beni iyi bilir þeytan uygarlýðý ve sentetik müminleri ve kibrin bataðýnda yine de tedirgindir sürüngenler.
Zamanýn kalbi benim, ruhum özgürlüðün ve ezilmiþliðin yol arkadaþý. Medya plazalarýn, köhne ekranlarýn ve soysuz buyurganlýðýn çok iyi bildiði þeydir bu, Elimin tersi kaþýnýyor! Yumruklansýn kýz kardeþim mektep kapýlarýnda, maaþ kuyruðunda can versin ihtiyar, umut iþkenceden geçsin, bilinç tutuklansýn. Öfkemin mayasý tutsun ve kabarsýn.
Gündüzün aydýnlýktýr ceketimin astarýnda. Delikanlý, el- etek öpmez hýrçýn bir devrimciyimdir gece. Kelimelerin ve cümlelerin derin nutuklar tanrýsýna kurban edildiði bir ülkede itirazýn diliyle konuþmayý öðrendim. Suretim kayýtlarda þüpheli, iflah olmam.
Yüreðimin sesine koþuyorum. Yazýklanma kahýr gömleðimin yakasýndaki kirdir yýkasan da çýkmaz. Ne kaldý ki düþler bahçesinden devþireceðim yepyeni bir gün doðumuna.

KÝTABIN SÖYLEDÝÐÝ...

Kitabý’nýn önünde; “ Ýsyan Ahlaký” isimli kitabýnýn önünde baðdaþ kurup þu satýrlarý dinledik; Nureddin TOPÇU Usta’dan;

“ Ýsyan, insanlar arasýnda bir dostluk baðýnýn ortaya koyduðu bilgidir, bu bilgi, bir ölçüde ben ile baþkasýný sýrdaþ hale getirir.

Ýsyan, aþk içinde sonsuza atýlarak bedenini ve ruhunu hiçe sayarcasýna ýzdýraba adanan harekettir.

Ýsyan, kurtarýcý Mutlak’ýn eþiðinde bile, insaný elleriyle havada mutlak’ýn hareketlerini diler vaziyette tutan duadýr.

Ýsyan, insan kalbini kendi ihtirasýnýn ve merhamet düþüncesinde küçümsenmiþ ihtiraslarýn üstünde tutarak, ona evrensel bir sorumluluðun yüklediði yüce görevi hatýrlatan baðýþlamadýr.

Ýsyan ýþýktýr.
Ýsyan deðiþimdir.
Ýsyan mistiðin tavrýdýr.

Bizim Allah’ýmýz, isyanýn Allah’ýdýr!”

Eyvallah kutlu usta!
Aldýk alacaðýmýzý revan olduk yola…
Ardýmýzdan kalbimizi kalbi bilen gelsin…. Vesselam!

KATÝL ARAMIZDA!

Felluce ve daha nice yurdumuzun maktulü sinsi bir gölge gibi yanýbaþýmýzda. Çocuklarýmýzýn gýrtlaðýndan akýtýlan kola da katil. Oturma odamýzýn baþköþesine kurulmuþ renkli ve sýrnaþýk cilveleriyle çocuklarýmýzýn ruhlarýný ele geçirmeye çalýþýyor. Alýþkanlýklarýmýza dadanýyor, düþlerimizi talana yelteniyor. Afganistan’da binlerce masum çocuðu doðrayan katil, ýþýklý neonlardan akýtýyor bu kez zehirini. Dilimizi kirleten, reflekslerimizi körelten, düþünme biçimimizi dönüþtüren ve seri numaralar yapabilen bir katille karþý karþýyayýz. Bizzat þeytanlaþmýþ bir katil bu! Global mezbahalar kuruyor ve buna özgürleþtirmek diyor. En özgür insan bedeni deþilmiþ insan ona göre. Ve biz seyrediyoruz. Bir ip cambazýný seyreder gibi bu boðazlanma sahnelerini. Çünkü aklýmýzý baþýmýzdan almýþ bir katil bu, kalbimize dadanýyor. Bu þeytanlaþmýþ katilin içimize düþürdüðü vesvese, þeksiz, þüphesiz ona iman etmemiz.
Katil aramýzda!
Cinayetlerini dayattýðý kanlý hukuka göre iþliyor. Sonuçta hep o haklý çýkýyor. Yeryüzünde kurmaya çalýþtýðý korku imparatorluðu önünde tek bir engelden baþkasýný görmüyor ve bunu ifþa ediyor: Müslümanlar! Çünkü katilin akýl hocasý þeytan, çok iyi biliyor; kimdir mülkün sahibi! Ve kimdir yeryüzünün varisi!
Kalbimiz ýsýnýyor, yeryüzü ýsýnýyor...

EBUZER

Kimdir bu çaðýn Ebu Zerr’i kardeþim? Kim savaþa durur, çaðdaþ, özgür, ilerici ve dahi çanak yalayýcý ikonlara… Yetimin hakkýný kim korur? Kimdir vicdanýný hiçbir hesapla kirletmeden hesap sorma yürekliliðini sýcak bir namlu gibi göðsünde taþýyacak olan? Yanýk bedenlere, buðday baþaðý saçlarý okþayacak merhamet eli nerde? Kimdir, parlak, cilalý, kaypak ve konjonktürel albenileri Muhammedi duyarlýlýkla hesaba çekecek…
Egemen gücün ulusal ve uluslar arasý þeytanlarýyla gýrtlaðýmýza basmaya yeltendiði bir zaman aralýðý bu.
Her gün biraz daha onursuzlaþan, kiþiliksizleþen ve kemiksizleþen ve en acýsý yüreðinde yeni sürgün gibi devrim taþýyanlarýný lime lime öðütmeye hazýrlanan dünya. Güç dengeleri arasýnda unufak olan kimlikleriyle kaybetmenin verdiði acýyý ‘piyasa’ denilen yüzsüz ve düzenbaz oyunun içerisinde kazanca tahvil etmeye çalýþan adamlarýmýz. Kiþilik buharlaþmasýyla konformizmin hizaya soktuðu duyarlýlýklar þimdi ilgilerimizi, sevgilerimizi ve inanma gücümüzü beþ para etmez bir metaya dönüþtürüyor. Söz tükeniyor ve geriye kalan postmodern evhamlardan baþkasý deðil…
Öyleyse kimdir bu kahredici yöneliþi durduracak olan kardeþim!
Sen kimsin?

DÝRÝ TUTUN KALBÝNÝZDE ÖFKEYÝ

Bu ülkede baþörtüsü sorunu diye bir sorun yoktur! Bu ülkede mesele insan kalitesidir! Salt aklýný kullanarak iþleri düzene koyacaklarýna inananlarla, kalbiyle düþünen ve akledenler arasýndaki çelmiþkidir bu! Genç kýzlarýn saçlarýný göstermeleri kadar basit bir duygusallýkla vatan kurtardýklarýný sananlarýn küçük beyinlerine kazýdýklarý faþist þablonlarýn bir ülkeye nerelere getirdiklerini seyrediyorsunuz.
Sizi gördük ve iliklerine kadar tanýyoruz bayým! Kudretiniz mazlum milletten emdiðiniz güçle kaimdir. Ve kuvvetiniz aç ve aciz býraktýðýnýz bu halka yeter!
Haydi savurun bakalým tehditlerinizi bir kerecik olhsun efendilerinize! Global dünyanýn basit ve sýradan bir figürü olmaktan öte nedir ki þahsiyetiniz! Utanma ve ar perdesi yýrtýldýðýndan beri yüzlerinizden herþeye vurdumduymaz ve aymazsýnýz. Kaç dolara tekabül eder kasýlmalarýnýz? Bu topraðýn çocuklarýna ekþittiðiniz suratlarýnýzýn dünya piyasalarýndaki deðeri nedir bayým! Ýstediðiniz baþörtüsü müydü? Bakýn yüreklerimize kazýdýk onu! Bakýn ve çýldýrýn! Ve her þeyden önemlisi unutmamayý öðrendik. Ve hiç bir þeyi unutmayacaðýz! Çocuklarýmýza öðreteceðiz ve iþaret parmaklarýmýzýn ucunda olacaksýnýz! Ýþaret parmaklarýmýzýn menzilinde! "Bunlar" diyeceððiz; "Geleceðimizi soyup, geleceðinizi karartmak isteyenler" Tanýyýn bunlarý, çok iyi tanýyýn; " Tebbet yeda Ebu Leheb!" Haydi her þafakta ve her gecede tekrar edin; " Tebbet yeda Ebu Leheb!"
Bir gün yargýlanacaksýnýz. Ýnsanlýðýnýza ihanetten yargýlayacak sizi vicdanlarýmýz! Hükmünüz verilece ve 'deðmez' diyeceðiz! Boþ kütükler gibi yýkýlacaksýnýz kahrýnýzdan. Musa'nýn Firavunu muhatap kabul ettiði kadar bile karþýlýðýnýz yok bizde. Sizden yana baktýðýmýzda gördüðümüz loþ ve koyu bir karanlýk!
"Geri dönün, dedi Musa; O kibirlenmekte olanlar size hayat hakký tanýmýyorlarsa, geri dönün ve evlerinizi gelecek için hazýrlayýn!"
Biz hazýrýz, evlerimiz hazýr!
Haydi kalpleri diriltmeye!

ÝYÝ BÝLÝRÝZ!

Biz bu katilleri iyi tanýrýz. Biz bu katilleri ve onlarýn yeryüzünün her tarafýný fesada boðan izdüþümlerini iyi biliriz!
Mavi kanlý hukuklarýný üstümüzde dolaþtýrarak efelenmelerinin ne anlama geldiðini de! Ýnandýðýmýz deðerlere sataþýrlarken salgýladýklarý nefreti ve hýnçlarýnýn bu ülkeyi ne hale getirdiðini bizden daha iyi hisseden kimdir? Bunlar kimlik ve kiþilik katilleri… Tükenmekte olan soylarýna gözyaþý ve acý kuleleri armaðan edebilmek için ateþe verdikleri deðerlerin bitmez tükenmez bir veludlukla her dem karþýlarýna dikileceklerini bilemeyecek kadar da acizdirler!
Hiçbir þeyi unutmayacaðýz; asla! Kutlu atalarýmýzýn emaneti olan bu ülkeyi kirli iþtahalarýnýn harman yeri haline getirmelerini…Yeryüzünün onuruna sahip çýkan bir avuç güzelliði çirkin tezgahlarla ezmeye çalýþtýklarýný… Ýnancýný yüceltenleri okul kapýlarýnda yok saydýklarýný, boðmaya çalýþtýklarý çýðlýklarý… Milyonlarca insan açlýk sýnýrýnda boðuþurken kendilerine bahþedilen imkanlarla her türlü þarlatanlýðý modern zamanlarýn gerekleri olarak dünyaya dayatmaya çalýþmalarýný… Asla unutmayacaðýz!
Sizleri çok iyi belledik bayým! Sizleri; þeytanýn havarilerini…
Þimdi tüm güzelliðimizle bekliyoruz; “Tüm güzelliðimizle ve öfkemizle!”



ORDAKÝ!

Yalan! Yeryüzünün halklarýna kocaman ve sinsi yalanlarýný yutturmaya çalýþýyor global makine. Yüzyýllar boyu doðuya çevrilen kem gözlerle mazlum halklarý iliklerine kadar sömürmeyi ve köleleþtirmeyi adet haline getiren bu kurmaca zihin þimdi her türlü aracýyla Müslüman halklarýn üstüne geliyor. Ultra donanýmlý savaþ makinalarýyla Müslüman kaný doyumsuzluðu üzerinden yeni bir dünya oluþturmaya çalýþýyor.
Dönüp bak tarihin son yüzyýlýna! Kimlerin diþleri arasýndan sýzýyor kan. Kimler bu çaðýn canavarlarý? Kim ki Amerika ile kolkola girmiþ ise girmiþ demektir yýlanýn koynuna! Kim ki bu büyük þeytanýn yalanlarýna çanak olmuþsa geleceðine ihanet etmiþ demektir. Kim ki bu mavi kanlý hukukun boyunduruðunda yaþamayý içselleþtirmiþse, geçirmiþ demektir boynuna global tasmayý!
Þimdi yönümüze istikamet vermek zamaný.
Þimdi yürü devrimin damarlarýna, kalbin yeniden ýsýnsýn. Kudüs vakti kadar vakur bir bilinçle yücel üzerinde yeryüzünün. Þimdi sana ihtiyacýmýz var, þimdi sende sorumluluk var!
Þimdi söyle sende ne var!


MESELÝN MESELESÝ

Son kurþunu da yataðýna sürün ve bizi düþtüðünüz yerde bekleyin. Kaldýðýmýz yerden devam edeceðiz. Çünkü hiçbir baharýmýz solgun olmadý ama yorgun bir ülkenin vebali boynumuzda. Yaralarýmýz halâ kanýyor; iþte bu yaþam belirtisi! Dediði gibi þairin; “Velhasýl onlar vurdu biz büyüdük kardeþim…”
Rüzgarlarýn en haþini þehre inendir, yüzümüzü yalar geçer. Ve biz çýlgýn kahkahalarýmýz deli bakýþlarýmýzla basmayý öðreniyoruz kentin þah damarýna. Kirli pasaklý görüntümüzle göz zevklerinin içine kusacaðýz serseri yanlarýmýzý. Siz ey þehrin palyaçolarý…Öðreneceksiniz bizimle birlikte yaþamayý… Ya öðreneceksiniz ya da nefretlerinize gömüleceksiniz. Ve biz meseller okuyacaðýz baðdaþ kurarak küflü kalýn kitaplarý serip meydanlarýnýza. Ýþte biri; kadim bir bilgeden;
“ Konfiçyüs, Thai Daðý’nýn eteklerinde gezinirken aðlayan bir kadýn görür. Öðrencilerinden Tze-Lu, kadýnýn yanýna giderek neden aðladýðýný sorar.
Kadýn; “ Çok acý çekiyorum. Bu çevrede bir kaplan var, önce kaynatamý parçalayýp yedi. Sonra kocamý, þimdi de oðlumu öldürdü.” Der.
Konfiçyüs söze karýþýr ve “ Öyleyse niçin baþka bir yere gitmiyorsun?” diye sorar.
Kadýn þu ilginç yanýtý verir; “ Çünkü barada insanlara baský yapan bir devlet yok!”
O zaman bilge Konfiçyüs öðrencilerine þunlarý söyler;
“ Kadýncaðýz haklý çocuklarým. Baský yapan devletler kaplandan daha korkunçtur, bunu hiç unutmayýnýz.”


KUKLANIN MEVSÝMÝ OLMAZ

Biz buradayýz, bir yere gittiðimiz de yok. Üzerinde doðrulduðumuz toprak, mavisini kuþandýðýmýz gökyüzü yüreklerimizden tutuyor. Biz buradayýz ve her kentin tam ortasýndan bakýyoruz dünyaya. Ýçimizde kardelen ýlýklýðýnda bir sürgün besliyoruz, nefesimiz ýlýk bir bahar çaðrýsý...
“Hedefini delip geçmezse kýlýçla mýzrak
Dönüp yaralar kendi sahibini…”
Bu, atalardan, Endülüs’ün kahraman evlatlarýndan bize düþen kutlu söz içinde yol aldýðýmýz hali ne kadar da güzel açýklýyor. Adaleti ve özgürlüðü “ kuklalardan” dileniyorsanýz, hedefinizi baþtan yanlýþ koymuþsunuz demektir. Oysa “kuklacýnýn” hiçbir zaman böyle bir niyeti olmamýþtýr ve olmayacaktýr da. Dilenme halindeyseniz direnme bilinciniz tahrip olmuþ demektir. Böylesi bir duyarga sefaletten baþka bir iþe yaramaz. Dünün, kendilerini dava delisi gençleri olarak takdim edenler þimdilerde geçmiþlerine kahýr ve iðrenmiþlikle bakýyorlarsa, bilin ki onlarýn dünde fazla bir anlamlarý yoktu zaten. Siz kendinizi sonsuz bir sevdanýn adanmýþlarý deðil de kuru bir ideolojinin baðlýlarý olarak görürseniz, elbette sizleri bir arada tutar gibi görünen ideolojik bað koptuðunda dünyada bir anlam ifade etmediðinizi görürsünüz. Ve belleðinize tutuþturulan verili dünyanýn söylemleriyle yaþanmýþ olaný yargýladýðýnýzda elinizde kalan piþmanlýktan baþkasý deðildir. Dünü hiçbir þey diye adlandýrdýðýnýzda bu gün de hiçsiniz demektir. Dün, ideolojik saplantý ve takýntý halinde olanlar, bu gün liberal demokratik podyumlarda kendilerinin ne kadar da zararsýz uysal olduklarýnýn gayreti içerisine girmiþ bulunuyorlar. Ne denir ki, devam edin öyleyse kukladan merhamet dilenmeye…
Oysa biz her zaman burada olacaðýz… Dün buradaydýk, bugün buradayýz ve yarýnda burada olacaðýz. Aþk ehli ile kuru akýl ehli arasýndaki ince çizgidir bu…
Öyleyse biz iþimize bakalým…
Farkýnda olan bir bilinç halindeysen haydi gir kolumuza, dokun kelimelerimize… Haydi ayaða kalk düþ önümüze…

SÝYAH VE BEYAZIN GÜNCESÝ

Melon þapkalý ve papyonlu “ciddi” adamlar
Ucu görünmez salonda, paha biçilmez kristal avizelerin altýnda
Birbirlerine yapay gülümsemeler fýrlatýyorlar.
Melon þapkalý ve papyonlu “ciddi” adamlardan Türk olaný
“ Ýyi gider bilirim ” diyor, votkayla Rus havyarý; Ama ben rakýyý tercih ederim…
“Ne de olsa milli!”
Millidir bizim baylar “Ülkenin bölünmez bütünlüðüne” gömdüklerinde kafalarýný!
Dansa kaldýrdýklarýnda, çýtkýrýldým kavalyelerinin her dönüþleri
dünya barýþýna ulvi katkýlar saðlar…
Deodorant ve parfümle karýþýk tuzlu terler birikir fýraklarýnýn yakalarýnda “ komþularýmýzla iyi iliþkiler ve karþýlýklý menfaatler adýna…”
Her þey halledilmiþ ve pürüzler giderilmiþ olarak anlaþmalar dökülünce beyaz sayfalara…
Gönül huzur içerisinde herkes çekilmiþtir artýk kendileri için ayrýlmýþ süit odacaklarýna…
Tarih, onur ve vefa karantina altýndadýr nasýl olsa…

Bir baþka yerinde yeryüzünün,
Karanlýk aydýnlýða gebe kalmaktadýr oysa… Ve bunu kimse fark etmez seherin nabzýný tutanlardan baþka…
Bir melek dokunur, parmaðý tetikte bir Çeçen savaþçýsýnýn sað omuz baþýna. Düþlerini kanatlarýna yatýrmýþ bir kartal havalanýr yüreklerin þahikasýna o an.
Ve Þeyh Þamil’in ruhu rüzgarlarla el ele verip Kafkas daðlarýný aþarak, Rus ayýlarýyla koyun koyuna cilveleþen papyonlu “ millilerimizin” rüyalarýný basmaya gelir.

MEVSÝMLERLE GELEN

Ne yapabilirsiniz ki cennetini yüreklerinde taþýyanlara… “Ateþin sahipleri” ne yapabildi ki… Hiçbir þeyinize ortak yapamayacaksýnýz yarýnýn aydýnlýk yüreklerini… Soygunlarýnýza kutsal idoller giydirip üzerimizde korku heyulalarý estirdiðinizde sandýnýz ki yok olup gideceðiz. Etiketten baþka bir þey deðilsiniz… Kazýndýðýnda kasýlmýþ karanlýktan baþka neyiniz çýkar altýndan. Kendi ülkemizde üçüncü sýnýf insan muamelesi görmek gücendirmez bizi. Çöreklendiðiniz sayfiye yerlerine “ Köpeklerin ve baþörtülülerin girmesi yasaktýr!” afiþlerini asmanýz inciltmez. Bilim hokkabazlýðý yapmaktan baþka bir iþe yaramayan kiliselerinizden, üniversitelerinizden aforoz edilmek dokunmaz bize. Milli sýnýrlar içinde vataný bölünmez bir cinnet yapmanýz da.
Kaos ve karmaþa yaðlý enselerinize yeni katmanlar katmak için en çaðcýl yöntemdir.
Ama biz sakiniz. Bu toprakla yürek yüreðe verdik seyrediyoruz olan biteni. Seyrediyoruz efendilerinizin önünde sergilediðiniz aþaðýlanmayý ve sefaleti... Kimmiþ þimdi “ iktidara sahip olup gaflet, dalalet hata ihanet içinde olanlar…” Kimmiþ “ Þahsi emellerini
müstevlilerin þahsi emelleriyle tevhid edenler…” Bunu çok iyi biliyoruz.
Ne yapabilirsiniz ki cennetini yüreklerinde taþýyanlara… Sürgünü hicret, hapsedilmesi halvet ve öldürülmeyi þehadet belleyenlere…
Ýþte hala buradayýz ve tüm mevsimler bizi soluyor…

BÝR SAVAÞÇIDIR KALBÝM!

Savaþçý þaha kalkan ve kiþneyen kýsraðýnýn sýrtýnda ufku görünmez denize baktý. Afrika’yý doðudan batýya geçmiþti. Deniz ki okyanus, kudurgan dalgalarý atýnýn toynaklarýný okþuyordu. Döndü, süvarilerine haykýrdý; “ Varlýðýmýn Sahibine yemin ederim ki, þu koca derya kesmeseydi önümü, O’nun adýný dünyanýn sonuna kadar ulaþtýrýrdým!” Adý Ukbe B. Nafi idi.
Bir baþka zaman bir baþka savaþçý, yoldaþlarýyla akýntýsý güçlü boðazý küçük gemileriyle geçerken, karþý taraftaki münbit topraðýn kokusu ciðerlerine kadar iþliyordu. Öyle bir toprak ki, kalbinde dünyanýn en güzel medeniyeti fýþkýracaktý. Gemilerden inmeye baþladýlar fevc fevc ve emir verdi savaþçý; “Yakýn bütün gemileri; Ýnkýlabýmýz Allah’adýr!” Adý, Tarýk B. Ziyad idi.
Haçlý sürülerinin kuþattýðý Antakya þehri. Yüzbinlerce aç köpek saldýrýyor avuç içi kadar bir kente. Direniþ kýrýlamayýnca uzayýp giden zaman tüketiyor Haçlýlarýn yiyeceklerini. Önlerine gelen her þeyi yemeye baþlýyorlar. Batýlý vakanüvistler akla gelebilecek her þeyin yenildiðini yazýyorlar. Bu da yetmiyor. Bugünki çaðdaþ batýlýnýn atalarý civar köylerdeki Müslüman çocuklarýný toplayarak kazýklara geçirip ateþte piþirerek yiyorlar. Sonunda emelleri gerçekleþiyor. Antakya gibi ele geçirdikleri her bölgeye kan kusturuyorlar. Ve kutsal Kudüs! Ahalisi paramparça ediliyor.
Yine bir savaþçý, kalbinin içine iþleyen aðýtlarla büyüyor; gökyüzüne bakarak, gözyaþlarýný içine akýtarak.. Daðlar ve çöller aþýp tepelerden en yükseðine konuyor. Batmakta olan güneþin acý kýzýllýðý Kudüs’ü karanlýklar içinde karanlýða gömüyor. Bir tek savaþçý fark ediyor bunu o an ve yanýndakilere haykýrýyor; “ Vallahi bu can bu tende yalnýzca bu kutlu þehrin aydýnlýða kavuþmasý için duruyor!” Adý Selehaddin Eyyubi idi!

Ya sen: Kimsin?



   



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Derman Arýyorsan Derdine Dön! [Öykü]
Morgun Son Delikanlýsý [Öykü]
Yolcu Dergisi 76. Yürüyüþü: "Gökyüzüne Bak!" [Eleþtiri]
Ferhat Kalender Söyleþisi [Eleþtiri]


YOLCU DERGÝSÝ kimdir?

dergi, kalbi olan bir dergi. . . .


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © YOLCU DERGÝSÝ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.