Sanat hem bir coþma, hem bir yadsýma iþidir. -Camus |
|
||||||||||
|
KABADAYILIK DA GÝTTÝ ELDEN NETEKÝM… Kentin ikinci derecedeki kalabalýk caddesinde pusulasýz ve rotasýz öylesine yürürken, birbirine karýþan ve birbiriyle yarýþan binlerce sesin yoðrulduðu uðultunun arasýnda, öteki sesleri egale eden tanýdýk ve ilginç bir ses, bir tespih þakýrtýsý çarptý ansýzýn þair dalgýnlýðýma… Birden kafamý kaldýrýp sesin geldiði yere ve kiþiye baktýðýmda, þapkalý, þalvarlý yumurta topuklu pala býyýklý irikýyým bir adamla karþýlaþmayý beklerken, omzunda, okul çantasý, gene ayný omzunda gitarý, sað elinde iri taþlý ve albenili bir tespih bulunan ve tespihi þakýr þakýr sallayan bir genç kýzla karþýlaþtým. Ýçimden “kadýnlarýn el atmadýðý bir kabadayýlýk kalmýþtý, onu da erkeklerin elinden alýyolar” diye söylenerek ve gülümseyerek cakayla yürüyen, kabadayý kýzýn ardýndan hayretle bakakaldým… Bu manzarayý aþýp gene tuhaf duygularla yürürken, birden çocukluðumdan kalan o caddeler sokaklar ve insanlar canlanýverdi gözümde… 70’li yýllar, bir gün okumak için, köyden þehre inmiþtim. Babamýn ellerine sýký sýkýya sarýlarak ürkek ürkek gözlerle ve adýmlarla gene ayný kentin ayný caddesinde yürüyordum… Cadde ve sokaklarda, o zamanlar sayýlarý oldukça az kenarlarý kare kare süslü, tek tük taksiler, kýrýk dökük dolmuþlar, kamyonlar… O zamanýn evleri de çoðunluðu kerpiç ve ahþap, kapýlarý tokmaklý cumbalý evlerdi sadece nüfusun yoðun olduðu yerlerde apartmanlar, çok katlý iþ hanlarý mevcuttu. Býrakýn köyleri, þehirlerin bugünkü tabiriyle varoþ yerlerinde bile elektrik enerjisi yoktu. Ýnsanlar günlük ihtiyaçlarýný mütevazý bakkal dükkanlarýnda karþýlýyorlardý. Býrakýn bugünkü pek çok devasa marketleri, marketlerin adý bile yoktu… Manavlarda ise, þimdiki gibi, kivi, ayva, brokoli, Hindistan cevizi þöyle dursun, bazý manavlarda portakal ve mandalina bile bulunmazdý. Þeker, sigara, tüp gaz ve gaz yaðý kuyruklarý halký adeta canýndan bezdirmiþti… O yýllarda cadde ve sokaklarý dolduran insanlara gelince, kendi halinde, mütevekkil, mütevazi, nazik ve azami derecede birbirine saygýlý, yoksul, yoksun ama mutlu insanlardý… Yüzlerde tebessüm, yüreklerde dobra dobra sevgi, kazançlarda bereket, eþlerde sadakat vardý. Eski püskü de olsa tertemiz giysiler ve boyalý pýrýl pýrýl kunduralar giyilirdi… Kadýnlar öbek öbek büyük gruplar halinde bir yere toplanýr, saatlerce neþeyle þen kahkahalarla söyleþirlerdi. Ýþ sahasý çok olduðu için erkeklerin çoðu özellikle kamuda çalýþýrdý… Genç kýzlar, maksi denilen týrnaða kadar uzun etekler giyerlerdi… Ýstanbul, Ankara, Ýzmir gibi þehirlerde mini etekler yaygýndý. Doðudaki muhafazakar illerde ise, maksi, midi etekleri ve fistanlar giyilirdi. Þimdi olduðu gibi kot pantolon saltanatý yoktu. Kýzlar, televizyon, cep telefonu, internet vs. görsel teknolojik iletiþim araçlarý olmadýðý için, resimli cep fotoromanlar okurlardý habire… Hem öyle olur olmaz her yerde okuyamazlardý. Bu aþk hikayeli mini kitaplarý, aðabeylerinden ve babalarýndan gizli okurlardý… Genç kýzlarýn romanlardan baþka, en popüler hobilerinden biri de radyo dinlemekti. Bugün olduðu gibi kentlerde ve kasabalarda öyle onlarca özel radyo istasyonu yoktu. Hatta özel radyonun adý saný yoktu… O kýzlar, sokaklarda yüksek sesle konuþmaz, fýkýr fýkýr gülmez, babasýnýn yanýnda ayak ayaküstüne atmaz ve gene sokaklarda sigara içmezlerdi. Türkiye’nin sesi ve polis radyosu adlý radyolarý dinlerlerdi. En sevilen sanatçýlar Barýþ Manço, Nilüfer, Ajda Pekkan, Erkin Koray gibi bugün de popülerliðini koruyan sanatçýlardý… O zamanlar, pek çok müzik parçalarý kaydeden kasetler ve cd ler yoktu. Sadece tek bir sarký kaydý alabilen plaklar vardý… Eðlenip dans etmek isteyenler, taþ plaklarda yankýlanan birkaç dakikalýk bir müzik sesiyle yetinmek durumundaydýlar. Biten plaklarý ikide bir deðiþtirmek zorunda kalmak, gençleri adeta hayatýndan bezdirirdi. Derken bazý evler televizyonlarla tanýþtýlar. Günde birkaç saatlik siyah-beyaz yayýn cana minnet bilinirdi. Salý günleri haberlerin ardýndan Türk filmleri yayýnlanýr, insanlar, hýsým akrabaya konuk-komþuya doluþup çýt çýkarmadan huþuyla haftada sadece bir kez izlenme þansý bulunan filmleri seyrederlerdi. O zamanýn deli kanlýlarý da, hakeza çok saygýlý ve edeplilerdi. Kýzlarýn býrakýn çantalarýný kapýp kaçmak ve onlarýn yanýnda sövüþmek, onlarla konuþup birþeyler sormak için bile dakikalarca hazýrlýk yapar, onlara nasýl hitap ederlerse daha uygun olur diye düþünür, ezilir büzülür, öyle konuþurlar yahut konuþmaya çalýþýrlardý… Sevgiler gerçek, iliþkiler çok doðal ve seviyeliydi… O günlerde gençler, oldukça geniþ paçalý, Ýspanyol paça pantolonlar ve geniþ yakalý gömlekler, ceketler, pardösüler ve paltolar giyerlerdi… Yakalar rüzgarlarda, flamalar gibi hýþýr hýþýr dalgalanýrdý… Uzun saç ve uzun favül býrakan gençlerin futbol, satranç, dama, kitap gibi eðlenceleri vardý. Nazik ve kibar gençlerdi; En hippi kýlýklý olanlarýnda bile, terbiye, saygý, edep ve seviye vardý… Þimdi olduðu gibi en eften püften sebeplerden patlak veren taþlý sopalý ve silahlý kavgalar yoktu… O yýllarda, kavgalar, kargaþalar, kapkaçlar, kalleþlikler, bencillikler olmadýðý gibi cadde ve sokaklarýmýzý istila eden Ýngilizce ve muhtelif ecnebi dillerinde çevremizi kirleten, tabelalar da yoktu… Hele, o zamanlar, üçbeþ kuruþ uðruna yahut cehaleti sebebiyle, din deðiþtiren, Müslümanken Hýristiyan olan mürted ve nasipsizler hiç yoktu… Sözlerimi o günlerin en popüler sanatçýlarýndan biri olan, Erkin Koray’ýn nefis bir þarkýsýnýn sözleriyle baðlayayým: Cambaz olduk bak hepimiz, Ýp üstünde kaderimiz, Gülüyoruz hep çaresiz Gün ola harman ola… Yahut o güzel yýllarý ve günleri yadetmek babýnda; bir diðer þarkýsýnýn sözleriyle: Öyle bir geçer zaman ki… Dediðim aynýyla vaki…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Cafer ÞAHÝN, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |