..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Dünyaya geldiðinden, dünyada bulunduðundan, dünyadan gideceðinden hoþnut olan bir kimse görmedim. -Namýk Kemal
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Toplum > Yûþa Irmak




3 Aðustos 2007
Ey Aðlamak Unuttuk Seni  
Ey Aðlamak Unuttuk Seni

Yûþa Irmak


Esasen bu konu, içi boþ sözle deðil; ancak göz denen nimetin akýttýðý bengisu ile anlatýlabilir! Ve yaþadýðýmýz Dünya düzeni, materyalizm, kapitalizm; insanýn tüm manevi deðerlerini, ananelerini, kalbini ve ruhunu ziru zeber etmiþ. Ne kibarlýk, ne hassasiyet ve dahi duygulu olmak gibi nitelikler; zamanla deforme olarak yerlerini çýkarcýlýk, pragmatizm ve eyyamcýlýga, hatta hayyamcýlýk gibi melanetlere terketmiþ. Her þey, aðýrlýðý ve hacmi kadar kýymet buluyor, maddi zevk ve materyalist deðerden baþka ölçüler geçerli kabul edilmiyor günümüzün modern dünyasýnda. Haya-günah tanýmayan bu ortamda, gözyaþý dökmek, ayýp sayýlan bir-iki þeyin baþýnda yer almakta... Bunca zulüm ve periþanlýðýn, anasýný aðlattýðý kimseler, bir þekilde aðlama hürriyetini kullanmaya kalksa, alay konusu olacaktýr eminim: “Erkekler aðlamaz gardaþým!” “Þuna bak hele karýlar gibi aðlýyor.” Sanki günümüzdeki kadýnlar, özellikle erkeklerle beraber çalýþan, okuyan bayanlar sadece aðlama hakkýna sahipmiþ gibi...


:CFIF:
Esasen bu konu, içi boþ sözle deðil; ancak göz denen nimetin akýttýðý bengisu ile anlatýlabilir! Ve yaþadýðýmýz Dünya düzeni, materyalizm, kapitalizm; insanýn tüm manevi deðerlerini, ananelerini, kalbini ve ruhunu ziru zeber etmiþ. Ne kibarlýk, ne hassasiyet ve dahi duygulu olmak gibi nitelikler; zamanla deforme olarak yerlerini çýkarcýlýk, pragmatizm ve eyyamcýlýga, hatta hayyamcýlýk gibi melanetlere terketmiþ. Her þey, aðýrlýðý ve hacmi kadar kýymet buluyor, maddi zevk ve materyalist deðerden baþka ölçüler geçerli kabul edilmiyor günümüzün modern dünyasýnda. Haya-günah tanýmayan bu ortamda, gözyaþý dökmek, ayýp sayýlan bir-iki þeyin baþýnda yer almakta... Bunca zulüm ve periþanlýðýn, anasýný aðlattýðý kimseler, bir þekilde aðlama hürriyetini kullanmaya kalksa, alay konusu olacaktýr eminim: “Erkekler aðlamaz gardaþým!” “Þuna bak hele karýlar gibi aðlýyor.” Sanki günümüzdeki kadýnlar, özellikle erkeklerle beraber çalýþan, okuyan bayanlar sadece aðlama hakkýna sahipmiþ gibi...

Televizyon programlarý komedi aðýrlýklý; hem de en sulu ve cývýk cinsinden. Müstehcenlik de komedinin ayrýlmaz ikizi. Filmler, diziler, stand-up ve talk showlar hep güldürme ve eðlendirme amaçlý sözde etkinlikler. Magazin programlarý ve Televole’ler en çok prim alan programlar. Tabii, komedyenler de heykelleri dikilmesi gereken büyük sanatçýlar... Uçaða binmekten korkan ve ölümü de o yüzden olan bir aktörün filmi, hem de ayný kanalda belki yüzyetmiþ sekiz kez seyirci önüne konulabiliyorsa, bunun paranoyayla ilgili olduðunu düþünmek gerekir; egemen güçler tarafýndan pompalanan toplumsal paranoya... Aðlamayý þöyle saða alýn, gülmeleri bile samimiyetsiz bu "kocakarýda". Sahte, yapmacýk, formalite icabý ve rol gereði. Güldürmeler de tuzu biberi...

Kahkahayla güleriz aðlayýpda gözleri kör edecek halimize. Filmler, fýkralar, þarký ve türküler, halkýn hayat felsefesini yansýtan toplum aynalarý. Bunlara bakarak toplum hakkýnda deðerlendirme yapabilirsin ey okuycu. Buyrun size taze olmasada bazýlarýnýn halen diline dolanmýþ bir iki þarký sözü: “Aðlama, aðlat! Yoksa zehir olur bu tatlý hayat.” “Aðlama deðmez hayat, bu gözyaþlarýna!” (Sahi gülmeye deðer mi dersiniz dostlar?!) Ve nükte ile karýþýk deðerlendirme yapýlýr: “Aðlatmayý soðan bile becerir; ama siz hiç güldüren meyve, sebze gördünüz mü?” Tamam, soðan, mirasçýlarý ve hüznü tanýmayanlarý bile aðlatýr; demek tabiat aðlamaya yardýmcý, doðayla, fýtratla uyum isteniyorsa, buna uyulmalý. Yalnýz, soðan aðlatýyor da; vatandaþýmýzý soyup arkasýndan kahkaha ile böðüren aðlatmýyor, insanýmýza söven aðlatmýyor mu? (Aðlatýyorsa, aðlatanýn; aðlatmýyorsa, aðlamayý unutanýn sorgulanmasý gerekmiyor mu?)

Ýnce, nazik, zarif yürekliliðe yer yoktur, bu madde endeksli “kocakarýda”; ayakta kalmak istiyorsanýz granit kalpli olacaksýnýz, bakmayacaksýnýz kimsenin yalvarmasýna gardaþým. Çalacaksýnýz, ezecek ve üzeceksiniz insanlarý, yoksa onlar sizden önce davranacaktýr. 20 milyonun üzerinde dava sürüyor mahkemelerde; bu düþüncenin "kirli meyvesi" olarak. Kapýnýn önünde mendil mi satýyor bir kýz çocuðu fakirlikten, açlýktan, atacaksýn be derin dondurucuya; Mc Donalds’ýn önünde zavallý çocuk görüntüsü vererek, yedikce oburlaþan oturdukca göbekleþen ve deccal –leþen müþterilerin keyfini kaçýrmak neymiþ görsün hayata sarýlmaya çalýþan minik ruhlar! Gariplerin, fakirlerin, iþçilerin feryadýna kulak týkamalý, merhamet kelimesini lügatýndan silmeli bir patron ki, paralarýna para katsýn canýna sefa catsýn.

Taþlaþtý artýk yürekler; taþtanda su çýkýyor ya, taþtan da sert yüreklilerin kulaklarý çýnlasýn. Gözün musluðuna pas tutturmuþ, küflü yürek sahipleri gibi. Bedeninin kýymettar bengi sularýný akýtmayýda bilmez ya insan... “Allah’ýn(CC) muti mü’minlerinin derdiyle dertlenmeyen, onlardan deðildir.” Ýnsanlýðýn derdiyle dertlenmeyenin insan sayýlamayacaðý gibi. Kendi derdinden bi haberdir olgun bir insanýn. O, kendi derdinden þikayet edip cezualýk(mýzmýzlanmaz)etmez; insanlýðýn derdiyle, ümmetin derdiyle hemderttir. Tefekkür, ýzdýrap ve çile gibi aziz sýkýntýlar; insan olmanýn, iman etmenin, müslüman kalmanýn bedelleridir.

Madde-mana bütünlüðü var, Ýslam’ýn bütün tavsiyelerinde; yani tevhid, her yere damgasýný vuruyor ve kendini okutturuyor. Gönlümüze faydalý olan her þey, sadece ahiretimizi deðil; dünyevi saðlýðýmýzý da düzenliyor. Huzur veren manevi ilaçlar, maddi bünyemizi de tedavi etmekte. Gözyaþý da bunun örneði. Allah için olmak þartýyla; hem ibadet, hem huzur, hem zevk ve hem de saðlýk...

Aðlamak, gülmeye oranla daha fýtrî, daha insani, daha etkileyici... Diðer varlýklarla uyum için de bu gerekli. Yer gök aðlar (44/Duhân, 29), melekler aðlar, amel defterleri aðlar, ceylanlar gözyaþý döker; bülbüllerin ötüþü bile anlayana bir tatlý hüzün, bir sýzlanýþ ve aðlayýþtýr. Âkif’in dediði gibi, insan, aðlayamýyorsa bari gülmekten (kahkaha atmaktan) utanmalý deðil mi?

Aðlamak... Elinden bir þey gelmeyen zavallý gibi mi? Elbette hayýr! Tüm yapýlacaklarý yaparak, eylemle fiili duayý yerine getirerek, gönülle ve gözle dua etmektir aðlamak. Aynen tohumun ekildikten sonra, arada sýrada sulanmasý gibi... Su, hayat iþaretidir, hayat kaynaðýdýr. Su olmayan yerde hayat olmaz. Gözlerimizden de su gelmiyorsa, kalbimizde hayat yok sayýlýr. Su rahmettir. Gözyaþý akmýyorsa, rahmetten uzaðýz demektir. Unutmayalým ki ölmüþ bir aðacýn dalýndan, bir odun parçasýndan su çýkmaz. O, yanmaya layýktýr, onun hakký yanmaktýr. Hayat sahibi yemyeþil bir aðaç, yara aldýðýnda, kesildiðinde sular damlar. Bu onun canlý olduðuna delildir. Su, yanmaya engeldir, ateþi söndürür. Allah için aðlamak da cehennem ateþini söndürür. “Ýki göz vardýr ki Cehennem ateþi onlara dokunmaz: 1- Allah için sýnýr bekleyen mücâhidin gözleri, 2- Allah için aðlayan gözler.”

Gece sessizliðinde, riya karýþmaksýzýn Allah’la hemdem olmak, seccadesine inciler saçabilmek, günah kirlerini gözyaþý suyuyla temizleyebilmek... Ýþte takvanýn, kalp yumuþamasýnýn alameti. “Kalbim temiz, sen ona bak” diyenler, kalplerini gözyaþý ile temizlemediler, zikirle cilalamadýlarsa kesinlikle yalan söylüyorlardýr.

“Hava, bir gün yüzünü ekþitti, bulutun gözleri yaþlandýmý, bu aðlayýþ; dallarýn, yapraklarýn, meyvelerin gülmesi içindir. Çocuklarýn oyunlarý, gülüþleri de ananýn aðlayýþýndan, babanýn darýlýþýndandýr.”

Affedin bizi çocuklar! Size fýtratýnýza uygun bir devlet, çevre, ev... býrakamadýk. Affedin bizi çocuklar! Babalarýmýzdan miras aldýðýmýz bazý güzellikleri bile koruyup size miras býrakamadýk. Mukaddes emaneti koruyamadýk, kutsal tevhid sancaðýný daha yüksek burçlara dikemedik. Gözyaþlarýmýzla yalvarýyoruz; bizi affedin çocuklar, siz affetmezseniz Allah da bizi affetmeyecek.

“Aðlarsa anam aðlar, baþkasý yalan aðlar” Ananýn aðlamasý, riyasýzdýr, içtendir, yüreðinden kopup gelir âhý. Daha dünyaya gelir gelmez çocuklar da aðlar, ana babalarýnýn günahlarýna, çevrenin duyarsýzlýðýna, baþýna geleceklere...

Allah için yeterince gözünün yaþýný akýtamayanlar, kanlarýný hiç akýtamazlar.

Kalplerin ölü veya diri olduðu, gözyaþlarýndan belli olur.

Gözyaþý bir nurdur; Ýçin, kalbin nurunun dýþa yansýmasýdýr.

Allah için gözyaþý dökemeyen kiþinin gözleri yok demektir.

Allah için aðlayamayan göz, büyükçe bir boncuk tanesinden baþka nedir ki.

Aðlamak da bir zevktir. Gözün yaþý, özün aþýdýr.

Gözyaþý Allah içinse eðer, mübârek ve mukaddestir.

Gözyaþý piþmanlýktýr, gözyaþý tevbedir, gözyaþý gözün niyazýdýr/duasýdýr.

Gözyaþý þükürdür; hamd ve senânýn, þükrün gözlerden damla damla akýþýdýr.

Karanlýðýn farkýnda olmaktýr ve gelecek adýna þafaðýn müjdesidir gözyaþý.

Keramet, suyun üzerinde yüzmek, havada uçmak deðildir; Keramet, gözlerdeki damlalar üzerine binmek, Allah korkusuyla huþu ve heyecanla gönül dünyamýzda kanatlanmaktýr.

Öteki aleme götürülebilecek tek hediye; amel terazimizi aðdýrabilecek tek aðýrlýktýr gözyaþý.

Gözyaþý, gönlün kor gibi yanan ateþini söndürüp yeniden canlandýrmak için gözden kalbe tutulan itfaiye hortumudur.

Gönüldeki Allah sevgisi ve korkusunun dýþa yansýmasýdýr gözyaþý.

Gözyaþý, kalbin tercümaný, muhabbetin sessiz lisaný, günahlarýn gufrâný, kulun Rabbinden rahmet istemesi, yani istirhâmýdýr.

Herkesin sizi sevmesini istiyorsanýz, gülümseyin. Allah’ýn sizi sevmesini istiyorsanýz, Allah için gözyaþý dökün. Ýnsanlarla beraberken gülümseyin, mütebessim olun, Sadece Allah’la beraber olduðunuzda mahzun bir þekilde gözyaþý ile Allah’la baðlantý kurun. “Mele-i A’lâda bana haber verildiðine göre, ümmetimin en hayýrlýlarý, Allah’ýn rahmetini ümid ettiklerinden dolayý (insanlar içinde) açýktan gülenler/tebessüm edenler, Allah’ýn azabýndan korktuklarý için de gizli gizli aðlayanlardýr.” (Hâkim, Beyhakî)

En gülünç olan, insanlar kendisine acýsýn diye gözyaþý döken; en takvâlý kiþi, Allah kendisine acýsýn diye gece sessizliðinde teheccüd seccâdesinde aðlayabilendir.

Seccâdenin süsü, üzerine gözyaþlarýndan inciler dizmek ve incileri sýk sýk tazelemekle olur.

Aðlamasýný bilen insan için gözyaþý þifâdýr; maddî ve mânevî nice hastalýklara.

Gözyaþýnýn indiði yerde rahmet vardýr; Rahmetin indiði yerde de gözyaþý.

Gönül sarayýnýn tozlarý, kirleri, gözden akan sularla temizlenir.

Duâlarýmýzýn yerine ulaþmasýný istiyorsak, imzamýzý gözyaþlarýmýzla atmalýyýz.

Rabbimizle irtibatýmýzda kopukluk varsa, paslanan baðlantý tellerini gözyaþý yaðýyla temizlemeliyiz.

Mesajýmýzýn deðerlendirmeye alýnmasý için, gönül kalemi kullanýlmasý ve gözyaþý mürekkebiyle yazýlmasý gerektiðini bilmeliyiz.

Secdelerin ölümcül hayatýmýzý canlandýrmasýný istiyorsak, Rasûlün secdeleri gibi gözyaþýyla sulayalým.

Günahlarla kirlenen yüzümüzü, yarýn ateþin temizlemesinden önce, gözyaþýyla yýkayýp temizlemeliyiz.

Bilim adamlarý yeni öðrendiler gözyaþýnýn bazý faydalarýný; artýk bundan böyle gözyaþý ile kanser testi yapýlabiliyor; aslýnda gözyaþý ile takvâ testi de yapýlýyor, Rasûlullah’ýn bildiðini ne kadar bilip bilmemenin, O’na benzeyip benzememenin de testi yapýlýyor gözyaþý ile.

Ýnsan, küçük bir kâinattýr. Küçük evren insan açýsýndan gözyaþýný deðerlendirmek için, suyun evrendeki yerini düþünmek yeterlidir. Ýçme sularý, daðlardan ve taþlardan kaynayan menbâ/kaynak sularý, çaðlayanlar, nehirler, denizler, rahmet deðerindeki yaðmurlar ve cennetlerin altýndan ýrmaklar akan güzellikleri ne ise gözyaþý da odur. Bütün bu evrene güzellik katan, cennetin güzelliklerini artýran suyun bir benzeri insandaki gözyaþýdýr.

Bazýlarýnýn “neye, niçin aðlayalým?” diye sorduðunu duyar gibi oluyorum. Bu soruya bile aðlamak gerekiyor. Bunca günahlara, isyanlara, çevredeki þirk bataklýðýna, azgýnlýða ve fesâda aðlamadan seyirci kalmak, merhametsiz taþtan bir yürek taþýmaktýr; hayýr, taþtan olsa kalp, taþtan sular fýþkýrdýðý gibi aðlayacaktýr; demirden olsa eriyecektir, o ölmüþ bir kalptir, sahibi de canlý cenaze. Devleti, toplumu, okullarý, evleri ve de gönülleri saran cehennem yangýnlarýný ve âhiretteki Cehennem ateþimizi söndürmek için baþka terkipteki sular kâr etmez. O ateþ ancak gözyaþý ile söner; Nemrut’un tutuþturduðu ateþi, Ýbrâhim (a.s.)’in gözyaþlarýnýn söndürdüðü gibi. Çünkü Hz. Ýbrâhim, Kur’ân’ýn tanýmýyla “evvâh” idi; çok “vah!” eden, çokça aðlayan...

Gülüp eðlenmek, dünyadan kâm almak normal olurdu; eðer ölüm ve ötesi olmasa... Hangi âlemde gülmeyi tercih etmeliyiz, dünyada mý, ukbâda mý? Ölüm, gerçek mutluluða, tükenmeyen tüm güzelliklere açýlan kapý olduðundan, öteki hayata saklayalým gerçek anlamda eðlenip gülmeyi.

Ýþletemediðimiz ilâhî mekanizmanýn çarklarýný benzin misali belki gözyaþlarýmýz döndürebilir. Karaya oturan gemimiz, belki bu yaþlarla rahmet deryasýna açýlabilir. Allah’ýn rahmetine gerçekten susamýþ isek, aðlamayan çocuða meme verilmez kabilinden, çocuk safiyetiyle, kasvetli kalplerimizin yumuþamasý ve rahmete dalmasý için aðlamalýyýz.

Bitkiler büyümek, fidanlar aðaç olup meyve vermek için nasýl göklerin aðlamasýna muhtaç iseler, kurumaya yüz tutmuþ körpe fidanlar, isyan ve küfür kuraklýðýndaki nesillerimiz de bizim aðlamamýza öyle muhtaçlar.

“Sus ey bülbül, senin hakkýn deðil; benim hakkým mâtem!” Bülbüllerin þakýdýðý vakitler, horozlarýn melekleri gördüklerini insanlara müjdeledikleri zamanlar, bebeklerin uyanýp zikrederek aðladýklarý demler, yani seher vakitleri biz neyle meþgul oluyoruz? “Yatma seherde, uðrarsýn derde” diyen þâir bizi neye dâvet ediyor?

Nice basit dünyevî meseleler, küçük kayýplar, önemsiz rahatsýzlýklar karþýsýnda aðlayýp sýzlanýyor veya aðlamaklý oluyoruz da; Allah korkusundan dolayý ne kadar ayný duygular içinde, benzer atmosferi yaþýyoruz?

Mü’min o kimsedir ki; küçük, zerre kadar bir hata iþlese, onu gözünde dað gibi büyütür, kendini kolay kolay affetmez; kirlenen kalbini gözyaþý çeþmesinden akan sularla temizler. Münâfýk da o kimsedir ki, iþlediði büyük bir günah, onun gözünde önemsizdir, kendinden daha aþaðýdakilere bakar, benden daha ne kötüleri var, ben çok iyiyim der ve eðlenmeye devam eder.

Sarhoþlarýn gece uykusunu terkedip meyhane köþelerinde kendilerinden geçmesi, her þeyi unutacak kadar kendini sevdiði içkiye vermesi gibi; biz de gece uykusunun bir kýsmýný olsun sevdiðimiz Allah için terkedelim. Bizim de gece hayatýmýz olsun. Teheccüd, zikir, tevbe ve gözyaþý adlý dostlarýmýzla beraber olalým. Yoksa, birinin kalkýp ‘sarhoþun içkiyi, gece hayatýný sevmesi kadar Allah’ý sevmiyor musun?’ demesine nasýl cevap veririz. “Ýnsanlardan bazýlarý Allah’tan baþkasýný endâd/Allah’a denk tutarlar da onlarý Allah’ý sever gibi severler. Ýman edenlerin Allah’a olan sevgileri ise (onlarýnkinden) çok daha fazladýr.” (2/Bakara, 165)

“Güleriz aðlanacak halimize” diye bir deyim vardýr dilimizde; tam da þimdiki yaþantýmýz ve tavrýmýza mutâbýk. Aðlanacak hale gülen veya böylesi olaya aldýrýþ etmeyene “deli” denmez de ne denir? Aðlayacak kalp yoksa bari vur patlasýn çal oynasýn þeklinde eðlenmekten, vurdum duymazlýktan, hiç ölmeyecekmiþiz gibi kahkahalardan utanalým. “Benim bildiðimi bilseniz, az güler, çok aðlardýnýz.” Aðlamayan, câhildir, Rasûl’ün bildiði özden haberi yoktur; Allah için aðlayan da döktüðü gözyaþý oranýnda Rasûl’e has ilme sahip kiþi. O kutlu elçi ki, secde yeri küçük bir gölcük þeklinde su birikintisiyle kaplanýyordu geceleri. Onu aðlatan þeyi bilmeyen, Rasûl’ün getirdiðini de bilmez. Aðlamak, ma’rifet iþidir. Ma’rifetullah’a sahip olanlarýn, yani Allah’ý hakkýyla tanýyýp bilen, ma’rifetle dolanlarýn gözleri boþalacak ve aðlayacaktýr.

“Gözümün nuru namaz” diyordu o en büyük insan. Namazýn nasýl o kutlu gözlerin nuru olduðunu, namazýn en kýymetli yeri secdede gözü nurla dolduran þeyin gözyaþý olduðunu anlýyoruz. Bizim namazýmýz, O’nun namazýna benzemediði müddetçe, gözümüzün nuru olamayacaðý endiþesi ile tekrar gözyaþý gerektiði bilincine varýyor, secdede aðlayamadýðýmýza aðlamak gerektiðini düþünüyoruz.

Hacca gidenler bilir, ne güzeldir, ne tatlýdýr “Beytullah”ýn duvarýna, “Kâbe”nin kapýsýnýn eþiðine yüzünü dayayýp hýçkýra hýçkýra aðlamak. Hangi mutluluk bundan daha tatlý, hangi lezzet, bundan daha içten olabilir? “Nur beyaz mýdýr, siyah mý?” diye insan aklýna acaip sorular getiren siyahlara bürünmüþ Kâbe duvarýnda simsiyah zencilerin zeytin gözlerinden akan bembeyaz gözyaþlarýnýn Hac’daki, Umre’deki unutulmayan manzaralarýný görenler kolay unutamaz. O güzel insanlarýn gözlerinden dökülen nur tanelerini görmenin, onlarýn hüngür hüngür aðladýðýný seyretmenin, bir çaðlayaný seyretmekten daha güzel olduðunu görmeyenler bilemez. “Aðlamayan gözden, huþû duymayan gönülden Sana sýðýnýrým.” Ýnsan, aðlayamayan gözünden ve gönlünden ne kadar þikâyetçi oluyor, aðlayanlarý gördüðünde. Ve anlýyor ki esnemek gibi, gülmek gibi, aðlamak da bulaþýcýdýr...

“Aðlamayan aldanmýþtýr, aðlarken riyâ yapýyorsa o da aldanmýþtýr.” (Ýmam Gazâli)

“Hûn-ý ciðer ve gözyaþý olmadýkça, bütün resimler nâtamamdýr;

Kan ve gözyaþý katýlmazsa, mûsikî bile çýlgýnlýktan baþka bir þey deðildir.” (Muhammed Ýkbal)

“Aðlayýn, su yükselsin; belki kurtulur gemi,
Anne seccâden gelsin, bize duâ et e mi?” (Necip Fazýl)

“Aðlarým, aðlatamam, dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzârým.” (Mehmed Âkif)

“Fuzûlî, dehrden kâm almak olmaz, olmadan giryân,

Sadef sû almayýnca ebr-i nisândan güher vermez.” (Fuzûlî)

“Sular gibi çaðlasan, Eyyüb gibi aðlasan,

Ciðergâhý daðlasan, ahvâlini sormaz mý?” (Yûnus Emre)

“Bu fenâda bir garibsin, Gülme gülme aðla gönül,

Derdin dahi çoktur senin, Gülme gülme aðla gönül.” (Yûnus Emre)

“Gözlerimden yaþ ile kan akýtýr, Ýlâhî, yaþým dilemezem siline.

Zira aktýkça gözümden kanlý yaþ, Hoþ teselliler gelir ben kuluna.

Hoþ yaraþýr aþýða gözü yaþý, Kim ki aþýksa gözünden biline.” (Eþrefzade)

“Aðlayanlar, bir gün güler; gamlanma gönül gamlanma.” (Karacaoðlan)

“Aðlamak, rûhun iþemesidir.” (Peyami Safa)

“Gözyaþlarý olanlara ne mutlu!” (Goethe)

“Dur yolcu, gel beraber aðlaþalým; Bu dert bir kiþinin kârý deðil, paylaþalým!”

“Akarsu neredeyse orasý yeþerir. Nerede gözyaþý dökülürse, rahmet oraya iner.”

“Günah iþleyen insandýr, buna aðlayabilen velî olabilir; günahýna sevinen ve bununla övünen ise þeytandýr.”

“Hepimiz, kahkahalarýmýzý gözyaþlarýmýzla ödüyoruz.”

“Gözyaþlarý ile yýkanan yüzden daha temiz yüz olamaz.”

“Âþýk Yûnus eder ahý; Gözyaþý, döker günahý.”

“Gözyaþlarý ile demiri bile eritebilirsiniz.”

“Gözyaþlarý çilenin sessiz sözleridir.”

“Aðlamak, teessür ve kederin devasýdýr.”

“Beraber aðlamaktaki tatlýlýk kadar hiçbir þey kalpleri birbirine baðlamaz.”

“Dil benim, dîde benim, eþk benim; Neden aðýr geliyor aðlayýþým aðyare.”

“Dünyaya geleni ölmez belleme; Her dem aðlayaný gülmez belleme.”

“Siz söyleyin ey dumanlý daðlar! Gönlüm neye gizli gizli aðlar.”

“Öz aðlarsa göz de aðlar demiþler.”

“Gözlerden akabilen yaþlar, acýlarý giderir; insan rûhunda hapis kalan yaþlar ise zehirdir.”

“Âþýk için gözyaþý, gülümsemeden daha tatlýdýr.”

“Aðlamayan çocuða meme vermezler.”

“Ne hikmettir, þu dünyâya; Gelen aðlar, giden aðlar.”

“Babaya ve kocaya karþý aðlamak, çocukla kadýnýn silâh ve tuzaðýdýr.”

“Aðlatýrsa Mevlam, bir gün güldürür.”

“Aðlayanýn bir derdi var; gülenin beþ.”

“Çok gülenin heybeti azalýr.” (Hz. Ömer)

“Ýki þey zannolunduðu kadar kolay deðildir; Sýrasýnda gülmek ve sýrasýnda aðlamak. Gülünç olmaksýzýn gülen ve aðlayan büyük bir zekâ eseri göstermiþ olur.”

“Gülmek, fýrtýnalý gökte doðan bir gökkuþaðýna benzer.”

“Her þeye gülmek deliliktir; hiçbir þeye gülmemek de kuþkusuz budalalýktýr.”

“Gülümsemek, çok zaman gözyaþlarýmýzýn maskesidir.”

“Yûnus Emrem bu dünyada; Kim güldü ki sen gülesin.”

“Ne mutlu diline hâkim olana, evi kendisine geniþ gelene, yaptýðý suçtan piþman olup aðlayana!” (Hadis-i þerif)

Kaynaklar:
Ýsmet Zeki Eyüboðlu, Türk Dilinin Etimoloji Sözlüðü, s. 13
Kurtubî, El-Câmaiu li-Ahkâmi’l Kur’an, c. 2, s. 175
Ýbn Kayyim el-Cevziyye, El-Fevâid, s. 138; naklen A. Bilâli, Arýnma Yolu, 1/90
Ýbn Kesir, Hadislerle Kur’ân-ý Kerim Tefsiri, c. 2, s. 388
Hayâtu’s-Sahâbe (Hadislerle Peygamber ve Ashâbýnýn Yaþadýðý Ýslâmiyet, c. 4, s. 1479
Ahmed Özer, Gözyaþlarý Dünyasý, s. 148 vd.
A.g.e. s. 159 vd.
Þâmil Ýslâm Ansiklopedisi, c. 1, s. 52-53
Seyyid Kutub, Fî Zýlâli’l Kur’an, c. 14, s. 141
Abdurrahman Kasapoðlu, Kur’an’da Ýnsan Psikolojisi, s. 25
Ýslâm Ansiklopedisi, T. Diyanet Vakfý Y. c. 1, s. 473-474
Mustafa Ýslâmoðlu, Yürek Devleti, s. 79 vd.
Sýzýntý’dan Týbbî Gerçekler, Hakký Gökbel, T.Ö.V. Y. s. 267 vd.
Âdem Tatlý, Mehmet Dikmen, Merak Ettiklerimiz, s. 361-364
H.Hüseyin Korkmaz, Saðlýklý Yaþama ve Baþarý, s. 55 vd.
Ýslâm Ansiklopedisi, T. Diyanet Vakfý Y. c. 14, s. 243
H.Hüseyin Korkmaz, a.g.e. s. 60-61
M. F. D. Çað ve Nesil, T.Ö.V. Y. s. 195-201; Hitap Çiçekleri, s. 184-189
Ahmed Özer, Gözyaþlarý Dünyasý, s. 143 vd.




http://twitter.com/yusairmak
https://www.facebook.com/yusairmak
yusairmak@hotmail.com



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn toplum kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Nasýl Bir Ýnsansýnýz?
Birey mi, Bencil mi?
Elveda Bilgi Elveda Akýl
Milliyetçilik Üzerine Lakýrdýlar
Aklýmýn Çengeline Takýlanlar…
80’ler Ölebilir mi?
Nezakete Davet!..
Haberin Gerçek Yüzü ve Gerçeðin Önündeki Engeller
Cüz'i ve Kapsamlý Laiklik
Entelektüel Namussuzluk!

Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Benjamin Button'un Tuhaf Hikayesi'nin Düþündürdükleri
"Bu Dünya Ýþi Oyundur Oyun"
Üç Elma, Üç Yýldýrým
Ýki Burçlu Bir Kale: Zaman!
Aðaç Deyip Geçme!
Anýlarýn da Meskeni Var
Duanýn Gizemli Yolculuðu
Çekyataltý Romanlar II
Yabancý Gözüyle Türkler
Çýlbýr (Yoðurtlu Yumurta)

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Gözbebeði Turþusu [Þiir]
Bir Hicran Naðmesi [Þiir]
Sakin Bir Acý [Þiir]
Geldim [Þiir]
Sözün Çiçeði [Þiir]
Sevgiliye Hasretle [Þiir]
Geceye Kâside [Þiir]
Benimle Ölür Müsün? [Þiir]
Beste-i Nigar [Þiir]
Bilemezsiniz [Þiir]


Yûþa Irmak kimdir?

Felsefe ve edebiyat aþýðý! Yayýncý, gazeteci ve kitapsever. . .


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Yûþa Irmak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.