..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bir sanatçý baþarýsýz olamaz; sanatçý olabilmek bir baþarýdýr. -Charles Horton Cooley
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Yapýtlar > Salim Öz




3 Temmuz 2007
Þiir Hýrsýzlarýný Enseleme Enstitüsü  
Salim Öz
Çalabilmek en büyük erdemdir Bir piyanoyu mesela Ellerin iki küçük kýz çocuðu Parmaklarýn beyaz tebeþir tozu Çocuklar sek sek oynar gibidir Çalabilmek en büyük erdemdir Mesela bir davulu Kollarýn iki tüy sýklet boksör Býraksalar sabaha kadar Davul zurna eþliðinde dövüþecektir Çalabilmek en büyük erdemdir Bir saksafonu mesela Alt ve üst dudaklarýn iki Afrikalý çocuk Hazýr bulmuþlar süt dolu beyaz memeyi Ölesiye emeceklerdir Bu þiir uzar gider Öyle uzar ki, öyle abartýlýr ki Namýk Kemal fýkralarý yanýnda halt eder Devam etsem ey hýrsýz Nasreddin Hoca'nýn eþeðinden düþmüþe dönersin Þairliðin asýlsýz Erdemi anlatabilmek için Erdemli olmak gerekmez Ancak anlayabilmek için erdemi Bir erdemin olmasý gerekir Piyano çaldýysan kana kana Davul tokmakladýysan, -Ramazan davulu bile olur bak- Ya saksafon, saksafon üfledin mi -Üflemiþsindir de, bilirsin sen hangisini- Yok üstadým yok, bunlarýn hiçbiri Bir þiirden önce küçük bir kaç sözcük Olmadý güzel mi güzel bir mýsra Olmadý kocaman bir imge aþýrdýn Aþýrdýklarýnýn "hepsi de iç kýmýldamayan bir duman gibi asýlý" Lakin þair olmana yetmez


:AIEE:
Tesadüf bu ya yolum Assos'ta bir köyden geçti, baktým bir köy kýraathanesi, motoru iyice yorulmuþ arabamý park ettim önüne, daldým içeriye. Köyün adý lazým deðil. Unuttum da adýný zaten. Çünkü Filozoflar Köyü dedim, bir daha gerçek adý aklýma gelmedi. Unutmak da iþime geldi ne yalan söyleyeyim. Uzun bir yolun yolcusuydum. Bir çay molasý vermek hakkýmdý. Þöyle tavþan kaný bir çay yorgunluðuma iyi gelecekti. Küçük bir çay ocaðý, her biri elli yaþýný devirmiþ yaþlý sayýlabilecek müdavimleri vardý kýraathanenin. Kaðýt, okey gibi oyunlar oynanýyor olacaðýný sanmýþtým ama yanýlmýþým. Kýraathanenin müdavimleri aralarýnda hararetli hararetli konuþuyorlardý. Allahýn selamýný verip yanlarýna sokuldum. Muzipçe karþýladýlar, hatta abarttýlar, þaþýrdým doðrusu. Birbirlerine pandik atmaya çalýþan yaramaz erkek çocuklarý gibiydiler.

- Selamýn aleyküm, oturabilir miyim?
- Aleyküm sütlaç, ný ha ha hangimizinkine?

Hemen bir arkadaþý tavýr koydu, uyardý. Ama fýrlamalýkta, o da ondan aþaðý görünmüyordu.

- Len Dekart yine saçmalýyon, senin yüzünden köye doru dürüs bi adam gelmiyo, herkeþ kaçýyo len..

Sonra bana döndü ve þöyle dedi:

- Geç otur bayým þööle, þiir sever misin?

"severim" diyebildim ama, açýkçasý aþýk atýþmasý falan yapacaklar sanmýþtým. Adamlar bana kafayý yedirtmeye and içmiþlerdi adeta. Resmen iki þairin þiiri üzerine tartýþýyorlardý. Üstelik konu çok derindi. Zira içlerinden birine göre, bir þair diðerinden çalmýþtý. Diðerleri inanmak istemiyorlardý. Beni dalga geçerek karþýlayan Descartes lakaplý olan yanýnda yer açarak, ciddi davranma belirtileri göstermeye baþladý. Ýnanamýyordum, enteresan bir yerdeydim. Kendimi çimdikledim rüyada olup olmadýðýmý anlayabilmek için. Geçtim Descartes'ýn yanýna oturdum. Kulak kabarttým.

- Len oðlum adam çalmýþ diyom ya, interinette gezinirkene gordüm oðlum, yazýnýn linki bile vardý.

-Süreyya Berfe böyle biþi yapmaz, ihtiyacý yok ki len çalmaya, felsefe okumuþ adam, senin gibi koylümü ki çalsýn.

Anladýðým kadarýyla Süreyya Berfe'nin bir þairin þiirini çaldýðýný iddia ediyordu kasketli olan -tüh hepsiyde kasketliydi- þu býyýklarý sigaradan sararmýþ olan -hay allah hepsinin býyýðý sigaradan sararmýþtý- söze girdim, dayanamadým:

-Afedersiniz, ister istemez kulak misafiri oldum. Sizin isminiz nedir?
-Neye soruyonki cenderme misin, komünis falan deðiliz ha, filozoflar yaþamýþ daha önce bu köyde, biz de merak sardýk böyle þeylere, onnarýn ruhlarýna fatiha okuyoz annayacaðýn genç adam, de gari neye soruyon bakem?
-Ben bir hikaye yazýyorum da, isminizi geçirebilmem için bilmem gerek diye düþündüm.

Yine tarifi zor biri söze girdi.

-Ýyi ya, roman yazmýyon ki, hikaye yazýyon, uydur biþi, illa gerçek mi olacak? Biz ona Konfiçyüs diyoz mesela, sen de de, napçen gerçek adýný?

Benim cevap vermeme kalmadan bütün kýraathane ayný tonla baðýrdý.

-heee konfüçyüs diyoz biz ona. Ýçimizde en bilge odur.

Ýnanýlmaz bir müzikal oyun sahnesinde rol almýþ acemi tiyatrocular gibiydim. Sanki baþ rol oyuncusu gelmemiþti ve kýçýma bir tekme atýlarak sahneye itelenmiþtim. Bu kadarý fazlaydý. Bu gerçek olamazdý.
"Tamam" dedim.

-Ben de gerçek adýný istememiþtim. Konfüçyüs ne diyor, bir anlatýn bakalým.

Yine hepsi birden ayný þeyi zamanlamayý tutturamayarak anlatmaya baþladýlar.

-Deyor ki Konfiçyüs, Süreyya Berfe, Edip Cansever'in bir þiirini çalmýþ, ayný onun gibi yazmýþ, týpkýsýnýn aynýsý diyor.

Merak ediyorum:

-Hangi þiiri bu?

-Nabiga diye bi kitabý varýmýþ, Berfe'nin, üstelik Adam Yayýnlarý'ndan çýkmýþ, 2002'de basýlmýþ. Emme ve lakin daha önce Behçet Necatigil Þiir Ödülü vermiþler o kitaba, 2001'de...

Ne diyorlardý bunlar ya. Ben ki, öykü, þiir yazan biriydim, bal arýlarý gibi kendime malzeme toplamak üzere yollara düþmüþtüm ki, þu halime bakýn. Allahýn köylük yerinde neler öðreniyor, nelerle karþýlaþýyordum. Tekrar söze girdim:

-Peki kanýtý nerde?

Yine hepsi birden ayný ses tonuyla baðýrarak Konfüçyüs'e döndüler:

-Heee nerdeee?

Söz Konfüçyüs'e geçti.

-Demin annattým ya, bi daa annatayým. Ýnterinette sörüf yapýyodum, gogleye girdim þiir yazdým bi sürü site çýktý. Hepsine göz attýydým lakin bi link dikkatimi çekti. Çünkü diyodükine "Edip Cansever'e özür borcu olanlar var" ben de dýkladým linke. Ordan öðrendim.

Ben tekrar sordum:
-Link adresi yok mu yanýnda

Alay etmeye baþladý:
-Ha tasmalý it gibin yanýmda mý gezdirecem? Oðlan çýkar gelir az sora leptopunan gorürsünüz linkini minkini.

Kulaklarýma inanamýyordum. Nereden nereye. Oðlan leptopuynan gelecekmiþ, vay anam vay.

Konuþmasýna devam etti:
-Bu Süreyya Berfe'de suç neyin yok. Adam neredeyse aynýsýn yazmýþ, asýl suç o jüridekilerde. Adama hýrhýs muamelesi yapacaaana adamý ödüllendirmiþler. Behçet Necatigil'in kemikleri sýzlýyordur valla þimdin.

Hiç konuþmayan ve yine tarifi zor biri söze girdi. Bunlarýn hepsi birbirine benziyordu.

-Doðru söylüyor Konfiçyüs. Biri gelse bizim kel Heredot'un baðýndan üzümleri toplamýþ ossa burda satsa bilmez miyik? Dimez miyik bu bizim Kel Heredot'un baðýnýn üzümleri.

Ýnanýlmazdý, yine bütün kýraathane ayaða kalkarak bir müzikal ruhuyla ayný tonda:

-heee biliriiik, adamý da bi gozel benzetiriiiik

Konfüçyüs- Bizim jüri ise benzetmiþ adamý ama þaire benzetmiþ

Lafa girdim:

-Jüride kimler varmýþ, biliyor musunuz?

Konfüçyüs-Doðan Hýzlan varýmýþ, Füsun Akatlý, Poroföser doktur Cevat Çapan, Adalet Aðaoðlu, Hilmi Yavuz, Fethi Naci, neydi bi porofesör daha varýdý o da dohturdu kimidi o yav, hah Tahsin Yücel.

Birden herkes ayaða kalktý. Kapýya doðru dönmüþlerdi. Ben yaþlarda bir adam elinde çanta içeri girdi. Top sakalý vardý ve kasketsizdi. Onu tarif edebiliyordum. Yine ayný ses tonuyla baðýrdýlar:

-Aha geldi senin oðlan Heraklitos

Konfüçyüs- Gel lan aç þonuda gostert þu linki.

Heraklitos- Yav dur buba zati kaç kilometire traktör direksiyonu salladým.

Yine bütün kýraathane Heraklitos'a dönerek baðýrmaya baþlar:

-Aç! Aç! Aç! Aç! Açamaz! Açamaz! Açamaz!
Açamaz! Açamaz!

Heraklitos laptopu býrakarak kaçmaya baþlar, kýraathanedekiler peþinden yine baðýrarak koþmaya baþlarlar. Kustirica'nýn filmlerinden bir sahnesinde gibiyim, inanýlmaz bir þey. Sonradan öðrendim ki, Heraklitos, askerliði sýrasýnda bir aç aççý kadýna aþýk olmuþmuþ. Köylüler bu aþk hikayesini bildikleri için onun zaafýyla dalga geçmeyi pek severlermiþ. Müthiþ bir dram var ama bunu eðlence haline getirebilmiþler çünkü yine öðrendiðime göre aþkýn külleri çoktan havaya savrulmuþ. Yine de kaçýyor olmasý bazý þeylerin yaþadýðýna dair bir kanýtsa da, bu da onlarýn bileceði iþ. Laptop nasýlsa kýraathanedeydi, Konfüçyüs hemen kurmuþtu ve linke týklamýþtý bile.

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=48941



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Salim Öz kimdir?

Boy:1. 63, Kilo:71

Etkilendiði Yazarlar:
Nietzsche, Voltaire, Doðu Perinçek:)


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Salim Öz, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.