Umutlarým her zaman gerçekleþmiyor, ama yine de her zaman umuyorum. -Ovid |
|
||||||||||
|
Boðazýn kýyýsýnda, herkese ait bir bankta oturuyorum, o bankýn bana ait olduðu kadar herkese ait oluþundan kolay kolay anlaþýlamayacak, bazýlarýnca delilik olarak karþýlanacak huzur dolu bir mutluluk duyuyorum. Düþüncemi delilik olarak yorumlayacak bir dolu insanýn içinde bulunduklarý toplumsal yabancýlaþmanýn farkýnda bile olmadýklarýný ve büyük olasýlýkla bu yabancýlaþmanýn farkýna varamadan ölüp gideceklerini düþünüyor ve kendi adlarýna mutlu olan bu insanlar adýna üzülüyorum. Nasýl olabiliyordu bunca yabancýlaþma, bunca duyarsýzlaþma… Olmuyordu aslýnda, “olduruluyordu”. Düþüncelerimin rüzgarýnda içim titredi, düþüncelerim bana bir çok bireyin aksine sýcak kuytular sunmamakta idi. Düþüncelerim, hayatlarýndaki sýcaklýðý yitirmiþ, belki de hiçbir zaman sýcak bir hayata sahip olamamýþ insanlar adýna hayatýmdaki sýcaklýða raðmen beni üþütmekteydi. Düþüncelerimin serin rüzgarlarýnda üþüyedururken, gözüm masmavi sulara bembeyaz köpükler armaðan ederek geçen, geçerken bembeyaz martýlarý peþine takýp sürükleyen bir gezi vapuruna takýldý, güzel ülkemde kim bilir, denizin üzerinde süzülen bir gemi, bir vapur, bir kayýk görmeden büyüyüp giden kaç çocuk ve böyle güzel bir manzaraya þahitlik edemeden ölüp giden ve gidecek olan kaç insan vardý? Düþüncelerime yeni düþünceler ekleyerek ve düþüncelerime yeni düþünceler eklendikçe daha da üþüyerek bakakaldým giden vapurun ardýndan. Orhan Veli’nin: “Bakakalýrým giden geminin ardýndan, Atamam kendimi denize, dünya güzel” beyiti düþüncelerime eþlik etti. O an hissettiklerim tarif edilemezdi. Kýyýda Ýstanbullular balýktan yana þanslarýný deniyordu, oltalarýyla balýk tutmaya çalýþanlar bana, karýþýk düþüncelerimin arasýnda balýkçý teknelerini çaðrýþtýrdý. Bu çaðrýþýmlarýn sonucu zihnimde oluþan hayal ve bu hayali takip eden düþlerim týpký Orhan Veli’nin þiirindeki gibiydi: “… Aðlarý silkeledikçe Deniz gelecek eline pul pul… Ruhlarý sustuðu vakit martýlarýn Kayalýklardaki mezarlarýnda, Birden bir kýyamettir kopacak ufuklarda. Deniz kýzlarý mý dersin, kuþlar mý dersin, Bayramlar, seyranlar mý dersin, Þenlikler, cümbüþler mi, Gelin alaylarý, teller duvaklar, donanmalar mý. Heeeey!!! Ne duruyorsun be, at kendini denize! Geride bekleyenin varmýþ, aldýrma! Görmüyor musun her yanda hürriyet. Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balýk ol, su ol, Git gidebildiðin yere!” Atamadým kendimi denize… Gidemiyorum hiçbir yere… … Artýk dönüþ zamaný gelmiþti. Eve vapurla dönmenin içinde bulunduðum ruh haline en uygun seçenek olduðuna karar verdim. Vapura son anda binmeye çalýþan Ýstanbullularýn telaþýna inat hava ve deniz sonsuz bir sükunet içindeydi, benim içimdeyse yüzüme yansýmayan düþsel ve düþünsel fýrtýnalar kopmakta idi. Çýmacýnýn gemiyi iskelede tutan halatlarý sökmesini, iskeleden aðýr aðýr uzaklaþýþýmýz izledi. Ýskeleden ayrýlýþýmýz, sanki tüm ayrýlýklarý(mý)n sembolik bir ifadesi gibiydi. Göðün rengini kendine renk edinmiþ masmavi sulara, bembeyaz köpükler armaðan ederek geçen, geçerken bembeyaz martýlarý peþine takýp sürükleyen bir vapurda olmanýn heyecan dolu mutluluðuyla beynimdeki düþünce bombardýmanýndan bir süreliðine uzaklaþabildim-ya da bana öyle geldi. Batmaya yüz tutan güneþin çekingen aydýnlýðý altýnda Avrupa Yakasý gri, gizemli bir siluetti; Ýstanbul’u Ýstanbul yapan asýl þey Sultanahmet Camii, Ayasofya Müzesi ve Topkapý Sarayý’ndan Galata Kulesi’ne doðru uzanan bu eþsiz siluette gizliydi. Düþüncelerimdeki yoðunluða, duygularýmdaki yoðunluðun eklenmesi bir de rüzgarlý vapur yolculuðuyla birleþince ruhumu sarhoþ etti. Hüzün dolu bir mutluluk ya da umut dolu bir çaresizlikti hayat o an ve ben hayatýn geçici ama vazgeçilmez bir parçasýydým, düþündükçe daha da çok var olan. Ben herþeydim ve hiçbirþeydim herþey olduðum kadar… Ben hayattým, hayat da ben, ben hayat olduðum kadar... Ve daha da önemlisi… Ben Ýstanbul’u seviyordum, Ýstanbul da beni. Bundan daha büyük bir aþk olabilir miydi ki?.. SERAY ANIL
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © SERAY ANIL, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |