..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bir insan bir kaplaný öldürmek istediðinde buna spor diyor, kaplan onu öldürmek istediðinde buna vahþet diyor. -Bernard Shaw
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Toplumbilim > Mehmet Sinan Gür




10 Mayýs 2002
Anti Küresel bir mektup, yanýt, öykü, þiir  
Mehmet Sinan Gür
Küreselleþme üzerine yazdýðým yazýyla ilgili olarak bir eleþtiri aldým. Bunu yazan kiþiye yanýtladým. Hem eleþtiride hem benim yazdýklarýmda bu konuyu pekiþtirici þeyler var. Baþka bazý eklerle birlikte yolluyorum.


:CCBD:
Merhaba,

"Küreselleþme" adlý makalenizi ÝzEdebiyat sitesinde okudum ve makalede geçen görüþlerinize yönelik eleþtirilerimi de sizinle paylaþmak istedim...

Öncelikle metodunuz ekseninde bir kaç þey söylemek istiyorum. Toplumlarýn geliþim seyri, dinamikleri ve en genel ifadeyle hareketleri, bugün, bilim dallarýnýn konusu durumundadýr; dolayýsýyla bu alandaki çalýþmalar belli bir bilimsel çerçeveye-çizgiye sadýk kalmak zorundadýr. Çalýþmalarýmýzda, soyutlamalarýmýzý yada teorik belirlemelerimizi çeþitli olgularla beslemeli, özellikle istatistik verilerle bu saptamalarýmýzýn altýný doldurmalýyýz. Ýzninizle, eleþtirinin anlaþýlýr olmasý açýsýndan ve ifadelerinizin bütünlüðü bozmamaya özen göstererek alýntýlar yapmak istiyorum.

Makalenin hemen baþýnda iki belirlemeniz var: "...Dünyanýn gittiði yer tek devlete doðru. Küreselleþme denen þey gerçekleþiyor. Bundan kaçýnmak mümkün deðildir." Sizce böyle iddialý tespitlerin verilerle aydýnlatýlmasý, altýnýn doldurulmasý gerekmez mi? Küreselleþme örneði olarak verdiðiniz Avrupa ülkelerinin birlik eðilimleri bile ülkelerin kendi ekonomik tekellerinin çýkarlarýný savunmada bir platform durumunda, sözgelimi Fransa ve Almanya kýtanýn en geliþmiþ ülkeleri olarak Birlik kararlarýnda söz sahibi olmaya çalýþýyor ve pazarlarýn paylaþýmýnda kendi çýkarlarýný diðer ülkelere dayatýyor. Ayný þekilde dünyanýn diðer bölgelerine kuvvet kullanýmý da daha çok bu güçlü ülkelerinin çýkarlarý doðrultusunda yapýlýyor. Eðer Avrupa'daki küreselleþme sürecinin homojenliðini teslim etsek bile, bu sürecin diðer dinamikleri olan ABD Japonya ve yeni yeni boy göstermekte olan Çin arasýndaki ve bütün bunlarýn AB ile arasýndaki çeliþkileri nasýl açýklarýz?


Yazýnýzda küreselleþmenin tam bir tanýmlamasý yok fakat baþlangýcý olarak ailenin ortaya çýkmasýný koyuyorsunuz. Bildiðiniz üzere aile kavramý çeþitli toplumsal sistemlerde (Ýlkel, köleci, feodal, kapitalist ve sosyalist toplumsal sistemleri.) farklý içeriðe sahip olmuþtur. Eðer sizin bahsettiðiniz aileyi, ilk ilkel yaþam formalarýnýn ifadesi olarak alýrsak küreselleþme kavramýný kesinkes yanlýþ kullandýðýnýz sonucuna varýrýz: Küreselleþme siyasal bir kavramdýr ve 90'larýn sonundan itibaren kullanýlmaya baþlanmýþtýr. Küreselleþme, 90'larda sosyalist ülkelerin çözülmesinden sonra, kapitalist sistem ülkelerinin ve baþta ABD'nin ortaya koyduðu bir konsepttir. Bu süreç ayný zamanda, zamanýn devlet baþkaný Bush'un ifadesiyle Yeni Dünya Düzeni olarakta ifade edilmektedir. Bu noktada, küreselleþmenin kapitalist ülkelerin bir geniþleme ve pazar hakimiyeti politikasý, stratejisi olduðunu kabul edersek, sadece ve sadece nesnel toplumsal hareketler için geçerli olan "kaçýnmak mümkün deðildir" önermesini bir yana býrakmamýz gerekir. Küreselleþme bir ekonomi-politikadýr ve alternatifleri mümkündür fakat bugün, bir an sorunu olarak, alternatiflerinin olmamasý ayrý bir tartýþma konusudur ve yukarýda belirttiðim gerçeði deðiþtirmez. Eðer küreselleþmeyi tanýmladýðýmýzý kabul edersek baþlangýç koþullarý olarak belirttiðiniz ailenin doðuþu sorununa dönebiliriz. Ailenin doðuþu veya insanýn en ilkel biçimde de olsa dayanýþmaya, iþbölümüne ve aile anlamýnda örgütlenmeye gitmesi, belirttiðiniz gibi küreselleþmenin deðil sosyalleþmenin baþlamasýna iþaret eder. Kavramlarý doðduklarý koþullardan ve o pratik içerisinde yüklendikleri anlamlardan koparýp geliþigüzel kullanamayýz. Sözgelimi iþçi kavramý kapitalist düzende üretim araçlarýna sahip olmayan ve ücret karþýlýðý emeðini emek pazarýnda satan kiþiye denir. Ýþçi ayný zamanda emek harcayan biri olarak, emeðe dayalý geçim tarzý olan birisi olarak ayný zamanda emekçidir. Fakat her koþulda emekçi, mesela feodal düzende toprak beyine çalýþan topraða baðlý serf iþçi olarak tanýmlanabilir mi? Þüphesiz hayýr. Bu anlamda insanýn sosyalleþmenin baþlangýcýyla küreselleþmenin baþlangýcýný karýþtýrmamamýz gerekir.

Bu konuyu geçmeden bir þeye daha, spottaki ifadeye deðinmek istiyorum: "Ancak Avrupa Birliði damdan düþmedi. Avrupalýlar yüzyýllarca birbirleriyle savaþtýlar. Sonunda savaþmazlarsa daha iyi olacaðýný anladýlar." Öncelikle sormak istiyorum, savaþmanýn, ülkeler arasý mücadelenin tek biçimi askeri midir? Bugün, geliþmiþ ülkeler arasýnda süre giden, hatta birliklerine bile damgasýný vuran nüfuz mücadelesi önceki savaþlarýn geliþmiþ bir hali deðil midir? Ayrýca bundan sonra bu ülkeler arasýnda bir savaþýn olmayacaðýný nasýl garanti edebiliriz? 1.Dünya Savaþý dünya pazarlarýnýn geliþmiþ ülkeler tarafýndan paylaþýlmasý ekseninde gerçekleþti. 2.Dünya Savaþýnýn temel nedeni ise, yeni geliþen ve mevcut paylaþým durumuna karþý çýkan ülkelerin (Ýtalya, Almanya...) pay kapma mücadelesiydi. Peki bugün mevcut paylaþým durumuna bütün ülkeler razý mýdýr yada bundan sonra bir anlaþmazlýk çýkmayacak mýdýr? Askeri ve ekonomik gücünü sürekli olarak geliþtiren Çin ve Japonya bir dünya savaþýna neden olamaz mý? ve daha bir çok olasýlýk kesinkes imkansýz mýdýr? Görüyoruz ki savaþ bitmemiþtir bugün içten içe beslenmektedir ve zamaný gelince de gerçekleþecektir. Küreselleþme süreci, kelimenin tam anlamýyla savaþ üzerine inþa edilmektedir. ABD' hegemonyasýna karþý NATO dýþýnda kendi askeri gücünü AGSK baðlamýnda oluþturmak isteyen AB'nin bu hareketinin baþka bir deðerlendirmesi de olamaz. Ayrýca antlaþmalarý da savaþlardan ayrý düþünemeyiz. Her antlaþma bir savaþtan kaçýnma yoludur ve sonunda birleþerek yada saf tutarak bir baþkasýna baský kurmaktýr.

Ýkinci paragrafýnýzda küreselleþmenin devlet ve demokrasiyle ilintili olduðunu ifade ederek özet bir tarih görüþü sunmuþsunuz. Tarih görüþünüz, kanýmca, bilimsel olmaktan uzaktýr. Ýnsanýn ilk örgütlenme biçimi ilkel komünal topluluktur. Herhangi bir sýnýflaþma dolayýsýyla devlet belirtisi olmayan bu formda temel birleþtirici etken ne kan baðý ne de henüz geliþmemiþ dil dir. Temel itki, tek tek üyelerin doða koþullarý karþýsýnda çaresiz oluþu ve dolayýsýyla kabile biçiminde dayanýþma örneðidir. Bu form ilkel aletlerin, barýnma ve avlanma koþullarýnýn oluþmasýyla geçerliliðini yitirmiþ ve farklýlaþmýþtýr. Kabileler içinde belli ailelerin zamanla yönetimde söz sahibi olmasýyla ve yeni nesline býrakabileceði imkanlar olmasýyla kan baðý önem kazanmýþtýr. Dil birlikteliði kan baðýnýn yetersizliðinden deðil, üretimin gerekliliðinin koþulu olarak ortaya çýkmýþtýr ve tek bir formda kan baðý, dil, din ve siyasi birlikteliklere rastlamak mümkündür ve zaten hepsi farklý tarzlara tekabül etmektedir

Ulus-devlet (Sizin tabirinizle milliyetçi devlet) kapitalizmin ortaya çýkmasýyla, ulusal pazarlarýn gereksinmesiyle ortaya çýkmýþtýr ve demokrasi -burjuva demokrasisi- de bu sürecin bir parçasýdýr. Ulus-devletin, burjuva demokrasinin ve bütün bunlarýn genel ifadesi olarak kapitalizm, savaþlarýn sona ermesi þöyle dursun, tam da savaþlar üzerinde kurulmuþtur. Örnek olarak verdiðiniz Ýngiltere ve Fransa tarihleri bir çok ulus-devlet tarihleri gibi savaþlardan ibarettir. Pazar kavgalarý modern uluslarýn kültürlerini, tarihlerini belirleyen temel unsurdur. ABD gibi geliþmiþ kapitalist ülkeler diðer ülkeleri sermaye yada askeri olarak fethederken evet çok ulusludurlar ama iþ kendi pazarlarýnýn paylaþýmýna geldiðinde, gümrük kotalarý ve savunma konseptleriyle kesinkes ulus-devlettirler. Zaten ulus olmadan uluslararasý nasýl olur? Güncel olarak Manhattan faciasýndan sonra ABD'nin dünyanýn diðer bölgelerini kasýp kavurmasý en keskininden bir ulusal refleks deðil midir?

Yazýnýzýn temel tarih anlayýþý olarak büyüðün küçüðü yutmasý olarak ifade edebileceðimiz ve aslýnda kaba (Vülger) darwinizm olarak bilinen, bugüne dek faþist ideolojilere esin kaynaðý olmuþ anlayýþ, Türkiye'nin durumunun açýklanmasýna gelince çeliþkili bir durum yaratmýyor mu? Mantýk silsilesi içinde, Türkiye'nin de büyük devletler tarafýndan yutulmasý gerekmez mi? Ve bu durumda Türkiye'nin eþit þartlarda hayatta kalabilmesi yada küreselleþmeyi kendine uygun bir þekilde kabul etmesi nasýl mümkündür? Hangi dinamiklere dayanarak bunu yapacaktýr? Ayrýca Türkiye'de dönüþümün sivil toplum örgütleriyle yada yerel yönetimler ekseninde yapýlmasý merkezi siyasal iktidara ve bunun beslediði çýkarlara aykýrý deðil midir? Bu iktidar sorunu nasýl çözülecektir?

Sonuç olarak, aslýnda kelime anlamýyla bile bir aldatmaca olan, tek taraflý bir hareketi, küçük yada pre-kapitalist ülkeleri sermaye bazýnda iþgal etmeye yönelik bir hareketi, hep beraberce yapýlan bir süreçmiþ gibi gösteren küreselleþme, kesinkes bir politika, volantirizm yüklü bir kavramdýr. Bu anlamda verili koþullar þiddetli bir mücadeleyi dolayýsýyla birileri için geniþlemeyi birileri için ise yokolmayý gerektirmektedir. Türkiye bu iki yanlýþtan -baþka ülkeler üzerinde nüfuz sahibi olma yada yokolma- herhangi birisi dýþýnda seçeneðe sahip deðil midir, bunun irdelenmesi gerekir.


Aldýðým mektubu okudunuz. Þimdi benim bu mektuba yanýtým. Mektubu yayýnlamak için izin istedim olumlu yanýt aldým. Arkadaþýn ismini yayýnlamýyorum. Belki istemez diye düþünüyorum.

Merhaba,

Yazýmý okuduðunuz, üzerinde düþündüðünüz ve böyle detaylý bir þekilde bana yazdýðýnýz için içten teþekkürlerimi sunarým. Öncelikle söylemeliyim ki aslýnda birçok konuda ayný þeyi düþünüyoruz. Sizin toplumun geliþmesi ile ilgili yazdýklarýnýzý ben de öðrenci iken ve bugüne gelene kadar bol bol okudum. Terminolojide bazý farklýlýklarýmýz olabilir. Örneðin küreselleþme deyince ben tek dünya devleti anlýyorum. Küreselleþmeyi parçalýlýktan bütünleþmeye gitme olarak da tanýmlayabilirim. Yazýmda da o þekilde kullandým. O bakýmdan Bush’un ne söylediði beni çok fazla ilgilendirmiyor. Bu sözün 90lý yýllardan sonra kullanýlmaya baþlandýðýný söylüyorsunuz. Biz 70li yýllarda dünya vatandaþlýðýndan söz ederdik. Yazýmýn sonuna Aðustos ayý 1984 yýlýnda yazdýðým bir yazý, bir öykü, ve bir þiir ekleyeceðim. 1984 ayný zamanda George Orwell’in yüzyýl baþýnda yazdýðý bir romanýn adýdýr. Konusu küreselleþme ve bireysel özgürlüklerin yok edilmesidir. Aðustos, ABD’nin 1945te Hiroþima üzerinde patlattýðý atom bombasýnýn yýldönümüdür. Kanýmca bu söz 90lý yýllardan sonrasýna ve yalnýzca ABD’nin hegemonyasýna ait olmamalý. Ben de öyle kullanmadým. Sosyalleþme konusuna gelince, benim kullandýðým þekilde küreselleþme bir süreçtir. Bu süreç insanlýk tarihi ile birlikte - belki de çok daha önce - baþlar. Sosyalleþme de öyle baþlamýþtýr. Biri diðerinin alternatifi deðildir.

Önümde hem sizin yazýnýz hem kendi yazým var. O bakýmdan iþim sizinkinden biraz daha zor. O yazý yaklaþýk iki yýllýk bir yazýdýr. Her ne kadar düþüncemde bir deðiþiklik olmadýysa da davranýþýmda bir miktar deðiþim var. O zamana göre biraz daha aktif olmak istiyorum. Bununla beraber þimdi yazdýðým þeylerin o yazýyla çeliþmemesi gerekiyor.

Ben o yazýda daha çok kendi düþüncelerimi, yani doðruluðuna ikna olduðum þeyleri yazdým. Ayný zamanda belki de þimdiye kadar duyulmamýþ bazý þeyleri de ayný çerçeve içinde dile getirdim. Bu ayýrýmýn nerede bitip nerede baþladýðýný tam olarak bilmiyorum. O yüzden bunu þuradan aldým, þu da benim düþüncemdir diyemiyorum.

Dikkat ederseniz tek devletin kim olacaðý konusunu belirtmedim. Arada savaþlarýn olmayacaðýný söylemedim. Elbette ki tek dünya devletine giderken bunu arzulayan güçler arasýnda çatýþmalar olacaktýr. Üstelik bundan kaçýnýlamayacaktýr. Yani ileride bizi þiddetli dünya savaþlarý bekliyor. Yalnýzca bunlarý söylerken sosyalist düþüncenin ayný konu hakkýnda söylediði kelimeleri kullanmadým. Yazýmýn en can alýcý yeri “Küreselleþmeye engel olamayýz ama bunun þartlarýný kabul edilebilir düzeye getirebiliriz.” sözüdür. Bu cümledeki satýr arasýný okursanýz sosyalist düþüncenin sonuçta amaçladýðý þeyden pek de farklý olmadýðýný göreceksiniz. Bu konu yalnýz bir yazýda bitmiyor tabi. Ýnceleme bölümünde bulunan yazýlar bu düþünceyi destekleyici yazýlardýr. En son gönderdiðim ‘Yeni bir Vatandaþ Tanýmý’ acaba ne anlatmaya çalýþýyor? ‘Sivil Toplum Örgütleri Nasýl Güçlenir?’de geçen ‘Bütün etnik kimliklerimizi geri çekmeliyiz.’ Cümlesinde nasýl bir satýr arasý var?

Bu yazýlarý yalnýz siz deðil herkes okuyor. Herkes bir yazýyý ayný sizin yaptýðýnýz þekilde deðerlendiremez. Yazýmda Sosyalist düþünce terminolojisi kullanmadým. Bir kiþinin yaþamýnda ilk kez duyacaðý isimlerden alýntýlar yaparak okuyucunun kafasýný karýþtýrmak istemedim. Böyle olmasýnýn bir nedeni de ben bir sosyalist deðilim. Öðrencilik zamanlarýndaki karýþýklýðý saymýyorum. Bununla birlikte belki sizin bildiðiniz, okuduðunuz birçok kitabý ben okumamýþ olabilirim. Benim okuduðum bir kitabý siz okumamýþ olabilirsiniz. Önemli olan düþüncedir. Nitekim saðda solda düþüncelerimi söylerken bazen bir kiþi çýkýp “Bunu þu adam þu tarihte söylemiþti” diyebiliyor. Ne demek istediðim anlaþýlýyor mu? Önemli olan odur. Anlaþýlmýyorsa kuþkusuz destekleyici bilgilere gerek olur. Bu bakýmdan, bana bu olanaðý saðladýðýnýz için size bir kez daha teþekkür etmek isterim.

Yaþýnýzý bilmiyorum fakat ben öðrenci iken bugünkü Rusya SSCB idi. Öðrenciler arasýndaki en büyük düþünce ayrýlýðý SSCB’nin gerçekten sosyalist bir devlet olup olmadýðý üzerine idi. Bazý öðrenciler, insanlar bu yüzden yaþamlarýný yitirdikleri için o devletin Rusya’ya dönüþmesini göremediler. Sizce bu acý bir þey deðil mi? Bir düþünceye bir adam söyledi diye, ya da arkadaþ çevresi öyle düþünüyor diye kapýlýp doðru bir tespit yapamamak, yaþamýn kayýp elden gitmesidir bence. Bu yüzden arkama kimseyi almamaya çalýþýyorum. “Bu adam bu konuyu çok iyi bilir; öyle ise bütün dedikleri doðrudur” böyle þey olmaz. Zaman sürekli deðiþiyor. Eskiden söylenmiþ sözlerin geçerliliði kalmýyor. Adýný anmadýðým kiþi ya da kiþileri siz tahmin edin. Belki ben de bazý konularda farkýnda olmadan þartlanmaya gidiyorum ama düþüncelerimi hep gözden geçiriyorum.

Yukarýdaki küreselleþme sözü üzerine þunu söyledim. Küreselleþme, iki tek hücreli canlýnýn daha iyi ve uzun yaþamak için sýrt sýrta vermesiyle baþladý. Bu süreci bir roman örgüsü içinde anlattým. Onun bir parçasý Roman bölümünde ‘Ýnsanýn Yükseliþi’dir. Bu anlamda kendi ülkemizde Küreselleþmenin nüfus artýþý, insanýn açgözlülüðü, kaynaklarýn kýsýtlý olmasý ile yakýndan ilgisi var. Geçmiþe bakacak olursak toplaþmanýn sürdüðünü görürüz. Önce iki köy birbiriyle kavga ederken sonra daha geniþ topraklarda sonra daha da geniþ topraklarda, derken bütün dünyada kavga etmeye baþlamýþýz. Devletlerin sayýsý azalmýþ, güçleri artmýþ. Buradan yaptýðým çýkarsama ile ileride bir devlet kalacaðýný düþünüyorum. Tabi bu arada onun yerine uygarlýðýn ve insanlýðýn yok olma olasýlýðýný da gözden kaçýrmamaya çalýþýyorum. Ben iyi tarafýndan düþünerek toplaþma (Küreselleþme) kaçýnýlmazdýr dedim. Biz zayýf olursak yutulacaðýz. Güçlü olursak bizi yutamayacaklarý için anlaþmak zorunda kalacaklar. Yani öyle ya da böyle, uzun vadede o bütünün bir parçasý olacaðýz. Bunun baþka bir alternatifi yoktur. Çünkü süreç onu göstermektedir. Bunun için herhangi bir yerden kaynak göstermek zorunda hissetmiyorum kendimi. Türkiye’nin baþka ülkeler üzerinde söz sahibi olmasý, Türkiye’nin yalnýzca güçlü olmasý anlamýna gelir. Sonucu gene deðiþtirmez.

Güçlünün güçsüzü yutmasý düþüncesi faþistlere örnek olmuþtur herhalde. Ancak bunu yaþamak için illaki faþist olmak zorunluluðu yok. Bu isteyerek olan bir þey deðil çünkü. Þu andaki gümrük birliði antlaþmasý, çýkan ve çýkacak olan þeker, tütün, maden, petrol yasalarý, borç bataðý vs. hepsi zayýflýðý ve bir yok olmayý iþaret ediyor. Bu gidiþin sonu iyi deðil. Rakiplerimiz de faþist deðiller ancak kendi iyiliklerini düþünüyorlar. Faþizm Sosyalizmin karþýsýna çýkmýþ bir düþünce biçimidir. Ancak benim söylediðim þey binlerce yýldýr sürüyor. Bunu da söylemeden edemedim.

Önceden devlet yoktu, evet; fakat bu þartlar devletin ortaya çýkýþýný kaçýnýlmaz kýldý. “Devletin bir grup insanýn baþka bir grup insaný baský altýnda tuttuðu bir kurumdur” düþüncesi doðrudur. Bunun ortaya çýkýþýndan bu yana deðiþik þekillerde devam ettiði doðrudur. Ancak zaman içinde demokratikleþme içinde olduðu da doðrudur. Dünyada hiçbir þey tam siyah ya da tam beyaz deðildir. Ýkisi arasýnda deðiþen grinin tonlarý vardýr. Türkiye’de eski ve yeniyi karþýlaþtýrýrsanýz bunu görebilirsiniz. Ancak demokratikleþme sürerken bir taraftan küreselleþme de sürmektedir. Kelimelerin yerini deðiþtirerek de kullanabilirsiniz.

Devlet, ona kimin sahip olduðuna bakmaz. O bakýmdan alýnýp satýlan bir araba gibidir. Araba, içinde kimin oturduðu, kendisini kimin sürdüðü ile ilgilenmez. Mücadele þoförler arasýnda olur. Kim güçlü ise arabayý o sürer. Bunu da daha önceki yazýlarýmda “Kimin sözü geçiyorsa o güçlüdür; güç kimdeyse devlet odur.” Diye tanýmladým. Bu sözden hareketle bir iyi bir kötü iki sonuç çýkardým. Zayýf olunursa, devleti hak etmeyenlerin kontrol edeceði, güçlü olunursa, günün birinde devlet yönetiminde söz sahibi olunabileceðidir.

Devletlerin yapýþtýrýcý, yani devleti bir arada tutucu gücü olarak sýrasýyla kan, dil, din, ýrk baðýný saydým. Bu benim sýralamam. Devlete karþý iseniz buna insanlarýn bu þekilde kandýrýlmalarý da diyebilirsiniz. Ancak sonuç deðiþmez. Düþünceme göre devlet doðuþundan itibaren bu kavramlarla bir arada tutulmuþtur. En son gelinen nokta ulusçuluk, ýrk baðýdýr. Ben küreselleþmenin boyutlarýnýn büyümesiyle yalnýzca bu baðýn artýk devleti bir arada tutamayacaðýný dile getirmek istiyorum. Bunun da iki yönü var. Biri büyük kürenin içine katýlmak zorunluluðu nedeniyle, biri gene bu güç karþýsýnda yok olmamak gereksinmesi nedeni ile. Sonuç olarak gelecekte iki þekilde de ýrk baðý geçerliliðini yitirmiþ olacak. Yalnýz arada yok olmakla yaþamak kadar bir fark var.

Ulus Devlet konusundaki tespitiniz doðrudur. Amerikanýn ikiz kuleler faciasýndan sonra ulusçu bir tepki duyduðu da doðrudur. Bunlarla benim söylediklerim arasýnda bir çeliþki yoktur. Ancak benim kullandýðým çok ulusluluk konusunu bir çeliþki olarak görüyorsanýz ona yanýt vereyim. Dünyada baþarýlý olmuþ devletler kendi sýnýrlarý içinde barýþý saðlamýþ devletlerdir. Sýnýrlar içindeki barýþ ancak demokrasi ve bireylerin yasalar karþýsýnda gerçek eþitliði ile saðlanabilir. ‘Yeni Bir Vatandaþ Tanýmý’ýnda anlatýlmak istenen þey budur. Burada yine bir terminoloji farký var yanýlmýyorsam. Türkiye için ulus derken yalnýz Türk olanlarý kast ediyorum. Bu ‘Türkiye Cumhuriyetini kuranlara Türk ulusu denir’ düþüncesinden farklý bir düþüncedir. O yüzden birçok yazýmda Türkler sözü yerine Türkiyeliler, ya da yurtseverler sözünü kullanmýþýmdýr. Türkiye sýnýrlarý içinde çatýþmalarýn sona ermesini o biçimde düþünmüþümdür. Yani yeni bir vatandaþ tanýmý yapýldýðýnda bunun içinde yalnýz Türkler olmayacak, Türkiye’de yaþayan 36 ayrý etnik grup olacaktýr. Yok olma olasýlýðý olan yalnýzca bir ulus, yalnýzca bir ideoloji deðil, bir coðrafyada yaþayan insanlardýr. Bu anlamda Türkiye de ayný ABD gibi kendine yöneltilen saldýrýlar karþýsýnda yurtsever refleksi gösterebilir. Sizin kaba Darwinizim dediðiniz düþünceyi yineleyip duruyorum. Bu adamlar bizi yiyorlar, yok edecekler diyorum. Bu anlamda bu düþünce beni çeliþkiye düþüren deðil, destekleyen durumundadýr. Toplumumuzda yurtsever bir bilincin oluþmasýna çalýþýyorum.

Bütün ve biricik ümidim budur.

Selamlar ve Sevgiler

M. Sinan Gür

7.Mayýs.2002

Aþaðýdaki metin yazýldýðýnda Prestroyka olmamýþtý. S.S.C.B. yýkýlýp Baðýmsýz Devletler Topluluðu kurulmamýþtý. Berlin duvarý yýkýlmamýþtý. Arnold Schwarzenegger in Marsla ilgili filmi ve Terminatör filmleri çekilmemiþti. Klonlama yapýlmamýþtý. Gen haritasý çözülmemiþti. Körfez savaþý yapýlmamýþtý. Ýnternet yoktu. Küreselleþme bu kadar yakýndan duyumsanmýyordu. Ancak bazý þeyler ve George Orwell in 1984 ü vardý. Bilim-kurgu þiir olur mu? Bence olur. Bu metin, öykü ve þiir o sene yazýldý.

16 Mart 2001

SÝMÝTÇÝ ÇOCUK

Bugün eve giderken yolda aðlayan simitçi bir çocuk gördüm. Saat akþam sekiz buçuk civarýndaydý. Çocuk simit tepsisini kafasýnda dengelemiþ, hem aðlýyor hem yürüyordu. Neden aðladýðýný sordum. Hýçkýrarak: Simitleri satamadým. Babam döver. Dedi. Saat yedi buçukta eve dönmemi söylemiþti.

Daha 40-50 simidi vardý. Çok üzüldüm. Ýki tane simit aldým. Aðlamamasýný söyledim. Aklýma bundan baþka yapacak bir þey gelmedi. Çocuk simit tepsisini duvarýn kenarýna koydu. Biraz soluklandý. Davranýþým belki onu birkaç saniye rahatlatmýþtý. Ama hepsi bu kadar. Kim bilir çocuk akþam simidi saatinden sekiz buçuða kadar nereleri dolaþtý; nasýl yýrtýndý simitleri satabilmek için. Zabýtaya yakalanmamýþ eve dönüyor. Bu kadar yorgunluðun üstüne bir de babasýndan dayak yiyecek. Ýnsan yüreði nasýl dayanýr? Bir baba bu kadar mý acýmasýz, düþüncesiz olur? Ama baba ne yapsýn? O da simitlere kim bilir kaç para yatýrdý. Çocuklar evde aç beklerken (herhalde bu gece bol bol simit yiyecekler) kafasýnda kaç kez iþ adamý oldu. Bütün ümidi bu simitlerdeydi. Daha bunun gibi niceleri var.

Ben birazdan kendi alemime dalacaðým. Hatta cebimde bin liradan az bir para kaldýðýný bile unutacaðým. Peki ne olacak bu insanlar? Dünya? Biz?

9 Aðustos 1984

SON KARAR

2020 yýlýndayýz. A.B.D. dýþiþleri bakaný, koruma polisleri ve delegeleri ile birlikte Birlemiþ Milletler bakanlar toplantýsýna gidiyor. Bu toplantýya S.S.C.B. katýlmýyor. Çünkü artýk dünyada böyle bir devlet yok! Doðu Avrupa ülkeleri de ayný þekilde.

20 yýl önce Amerika Venüs çevresinde dönen bir meteoroloji uydusunu Sovyetler tarafýndan yok edilmesini bahane ederek savaþ açmýþ, yeni geliþtirdikleri ses ve lazer silahlarýyla uzaydan Sovyetlerin bütün bilgisayar sistemlerini bozmuþ, yapýlan tek taraflý nükleer sava sonunda S.S.C.B. yeryüzünden silinmiþti. A.B.D. savaþta yalnýz nötron bombalarý kullandýðýndan zaman geçirmeden artýk Kuzey Asya olarak adlandýrýlan eski Sovyet topraklarýna girmiþ, savaþtaki katliamý sonuna kadar sürdürmüþ, böylece kalan son birkaç direniþ noktasýný da kýrarak ve Sovyet vatandaþlarýný tamamý ile yok ederek bütün kuzey Asya ve doðu Avrupa topraklarýna egemen olmuþtu. Kýsa sürede kalabalýk nüfusunun büyük bir bölümünü buraya yerleþtirip, bilgisayarlarýnýn ve son model robotlarýnýn da yardýmýyla, bu bölgenin doðal zenginliklerini kendi amaçlarý için kullanýr duruma gelmiþti.

Bu arada dünya nüfusu katlanarak çoðalmýþ, 15 milyarý aþmýþtý. Ýþsizlik ve açlýk bütün dünyaya egemen olmuþtu. Yeni yapýlan bilgisayarlar ve his edebilen robotlar yüzlerce insanýn yapacaðý iþi tek baþlarýna yapýyor, bu nedenle iþ adamlarý araçlarý insanlara tercih ediyorlardý. Bu iki nedenle dünyanýn birçok yerinde açlýktan kitle halinde ölümler görülüyor, isyanlar birbirini takip ediyordu.

Ülkeler fazla nüfuslarýný boþaltýlmýþ Kuzey Asya topraklarýna göndermek için A.B.D. ye baþvurmuþlardý. Fakat A.B:D. Kendisi için bir yarar görmediðinden (üstelik zararlý da olabilirdi) buna yanamýyordu. Son birkaç yýldýr B.M. toplantýlarý hep bu konu üzerinde yoðunlaþýyordu. Açlýk ve sefalet içinde yüzen insan kitlelerine hakim olunamýyordu.

Bu durum karþýsýnda yapýlacak son bir þey, son bir karar kalmýþtý. Ýþte A.B.D. bakaný B.M. toplantýsýna bu kararý iletmeye gidiyordu. Devlet bakanlarýndan tüm fazla nüfuslarýný yok etmelerini isteyecekti! Yeni geliþtirilen araçlar nedeniyle bu nüfusa ve iþgücüne zaten gerek yoktu ve eðer onlar yapmazsa kendisi yapacaktý!

A.B.D. temsilciler meclisinde bu konu onlarca defa tartýþýlmýþtý. Bir kýsým delegeler iyiyi, bir kýsým delegeler kötüyü oynamýþtý. Kimi delegelere göre bu çok erken alýnmýþ bir karardý. Venüs atmosferinin dünya atmosferine benzetilmesi için çalýþmalar hýzla sürüyordu. Bir atmosferin kirletilmesi mümkün olduðu gibi zincirleme reaksiyonla temizlenmesi de mümkün olabilirdi. Yapýlmasý gereken tek þey Venüs’te kendi kendine yetebilen bir temizleme istasyonunun kurulmasýydý. Bu mümkündü. Mars için durum çok daha kolaydý. Topraðýn altýndaki oksijen açýða çýkarýlmaya baþlanmýþtý bile. Sýký bir çalýþmayla 2025, en geç 2030 yýlýnda insanlar bu gezegenlere taþýnmaya gönderilmeye baþlanabilir ve isyanlarýn önü alýnabilirdi.

Kimi delegelere göre de (bunlar çoðunluðu oluþturuyordu) Venüs’ün atmosferi temizlense bile, hiçbir iþe yaramayacak insanlarý bir gezegenden diðerine taþýmanýn hiç de gereði yoktu. Bu iþlem çok büyük harcamalar gerektiriyordu. Robotlar Venüs kaynaklarýndan yararlanmak için yeterliydiler. Üstelik insan gerekiyorsa bile bunu laboratuarlarda yapacaklarý yüksek ýsýya dayanýklý insanlarla en iyi þekilde karþýlayabilirdiler.

Bu durumda sorun olmaktan ve sorun çýkarmaktan baka hiçbir iþe yaramayan insan kalabalýðý ne olacaktý? Çözüm tümünün yok edilmesiydi! Ýkinci düþünce Amerikan meclisine daha akýlcý geldi. Büyük bir coþkunlukla kabul edildi. Delegeler kararý ayakta alkýþladýlar. Bu karar A.B.D. nin dünya üzerinde yalnýz ekonomik deðil, ayný zamanda fiili olarak siyasi egemenliðinin, tek dünya devletinin müjdecisiydi. Amerikan Bakaný aldýklarý kararý B.M. de sadece açýkladý. Devletlerin bu karara uymalarýný istedi.

Karara karþý olanlar çok mücadele ettiler. Bazý ülkeler A.B.D. ile savaþa kalktýlar. Yüzyýllar boyu savaþmýþ cengaver uluslar bazý küçük baþarýlar elde ettiler. A.B.D. Bakaný koruma polislerine raðmen ve bir elektron duvarýnýn arkasýnda iken öldürüldü. Fakat hiçbir þey alýnan kararý deðiþtiremedi. Karar ya da gerçek anlamýyla katliam gerçekleþti. Karþý çýkan devletler nötron bombalarýyla bir anda yok edildiler. Diðerleri de amerikan gözlemcilerin denetimi ve yardýmý altýnda insanlarýný toplayýp kitleler halinde yok ettiler. Son model ses silahlarýna karþý oradan buradan ele geçirilmiþ ilkel silahlarla karþý koymaya çalýþanlarýn yapacak hiçbir þeyleri yoktu.

Her þey bittikten sonra dünya nüfusu 1 milyara indi. Ýnleyen, can çekiþen, pislik, sefalet içinde yaþayan, birbirlerini yiyen serseriler yoktu artýk. Her þey dingin bir sessizliðe, huzura kavuþmuþtu. Kalabalýk caddeler, pazar yerleri, dar sokaklar, sefalet yuvalarý, þehirler bomboþtu. Ortada kalan ölülerin temizlenmesini robotlar saðladýlar. Kirli hava birkaç ay içinde þehirlerin üzerinden kalktý. Kullanýlmayan araçlar, boþalmýþ þehirler ortadan kaldýrýldý. Dünya artýk dönmesine yenilenmiþ ve temizlenmiþ olarak devam edecekti.

10.Aðustos 1984


-Gelecek-

Sýrtlarýnda uçuran araçlarýyla
dalga dalga geldiler
Ellerinde silahlar
yüreklerinde kin vardý
Ölüm getirdiler
Ölüler
parçalanmýþ yüzler
Kýrýk camlarda
ayna parçalarýnda yansýdý
Haykýrýþlarý
çýplak
çatlak betonlarda
yýkýk sokaklarda yankýlandý
Kan cam et tuðla kemik kiremit
Son model araçlarla aslýna döndürüldüler

12 Aðustos 1984



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn toplumbilim kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Yeni Bir Vatandaþ Tanýmý 2
Ýnsan Neden Sanat Yapar?
Zaman Çizgisi
Hiçbir Þey Deðiþmez, Her Þey Deðiþir
Homojen Toplum
01 12 Küreselleþme

Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Gizemli Mýsýr - Tek Tanrýlý Firavun Akhenaton
Müzik - Eþkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz
Kitap - Martý Jonathan Livingston
Kitap - Suyu Arayan Adam - 1
Neanderthal Ýnsaný
Google Earth - Moskova'da Bir Araþtýrma Öyküsü
Antakya’da Bir Çiftlik ve Ýzlenimler
Orhan Gencebay Trt1'de
Milliyetçilik Üzerine
Nuh Tufaný

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Nazým Hikmet'ten Çanakkale Þiiri [Þiir]
Ateþ ve Ölüm (Bütün Þiirler 16. 07. 2009) [Þiir]
Seni Seviyorum Bunalýmý [Þiir]
Ýncir Aðacý [Þiir]
Bir Dosta E - Mektup [Þiir]
10 Aðustos 1915 Anafarta Ovasý [Þiir]
Sevgisizlik [Þiir]
Mor Çiçekler [Þiir]
Eskiden [Þiir]
Bir Ruh Çaðýrma Operasyonu [Öykü]


Mehmet Sinan Gür kimdir?

Yazmayý seviyorum. Bir tümce, bir satýr, bir sözcük yazýp altýna tarihi atýnca onu zaman içine hapsetmiþ gibi oluyorum. Ya da akýp giden zamaný durdurmuþ gibi. . . Bir fotoðraf, dondurulmuþ bir film karesi gibi. Her okuduðunuzda orada oluyorlar ve neredeyse her zaman ayný tadý veriyorlar. Siz de yazýn, zamaný durdurun, göreceksiniz, baþaracaksýnýz. . . . Savaþ cinayettir. Savaþ olursa pozitif edebiyat olmaz. Yurdumuz insanlarý ölenlerin ardýndan aðýt yakmayý edebiyat olarak kabullenmiþ. Yazgýmýz bu olmasýn. Biz demiþtik demeyelim. Yaþam, her geçen gün, bir daha elde edemeyeceðimiz, dolarla, altýnla ölçülemeyecek bir deðer. (Ancak baþkalarý için deðeri olmayabilir. ) Nazým Hikmet’in 25 Cent þiiri gerçek olmasýn. Yaþamý ýskalamayýn ve onun hakkýný verin. Baþkalarýnýn da sizin yaþamýnýzý harcamasýna izin vermeyin. Çünkü o bir tanedir. Sevgisizlik öldürür. Karþýmýza bazen bir kedi yavrusunun ölümüne aldýrmamak, bazen savaþa –yani ölüme- asker göndermek biçiminde çýkar. Nasýl oluyor da çoðunlukla siyasi yazýlar yazarken bakýyorsunuz bir kedi yavrusu için þiir yazabiliyorum. Kimileri bu davranýþýmý yadýrgýyor. Leonardo da Vinci’nin ‘Connessione’ prensibine göre her þey birbiriyle ilintilidir. Buna göre Çin’de kanatlarýný çýrpan bir kelebek Ýtalya’da bir fýrtýnaya neden olur. Ya da tam tersi. Ýtalya’daki bir fýrtýnanýn nedeni Çin’de kantlarýný çýrpan bir kelebek olabilir. Bu düþünceden hareketle biliyorum ki sevgisizlik bir gün döner, dolaþýr, kaynaðýna geri gelir. "Düþünüyorum, peki neden yazmýyorum?" dedim, iþte böyle oldu. .

Etkilendiði Yazarlar:
Herþeyden ve herkesten etkilenirim. Ama isim gerekliyse, Ömer Seyfettin, Orhan Veli Kanýk, Tolstoy ilk aklýma gelenler.


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Mehmet Sinan Gür, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.