..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Edebiyat yaþamýn öncüsüdür, onu öykünmez, ona istediði biçimi verir. -Oscar Wilde
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Sevgi ve Arkadaþlýk > Hasibe Gezgin




21 Nisan 2007
Menevþeler Ölmemeli  
Hasibe Gezgin
Eðer bir kalp sevgi ile çarpýyorsa, baktýðý her þeye, yaþamýnýn her alanýna bu sevgi yansýr. Sevgi ile dokunur bir çiçeðin kýrýlgan yüzüne; bir güvercinin ipeksi tenini sevgi ile okþar. Ýþte yazar bu öyküsünde sevginin gücüne deyinmiþ.


:EFDI:

Kar uyuþuk, isteksiz ve zevksiz yaðýyordu. Hava, gökyüzü ile yeryüzünün arasýný dolduran boþlukta katýlaþmýþ, zaman katýlýðýnda erimiþti ve kar bu katýlýkta, ancak boðulmamak için uykuda ve düþsü sallanýyordu. Gökle toprak arasýnda bir bocalayýþtý bu. Akþam oluyordu; þehir, bütün bu donmuþluk arasýnda ýþýklarýný yakmýþ, bilmediði bir geceye hazýrlanýyordu. Þehrin, gidip gelen bir geniþ kaldýrýmýn üstünde gidip gelen bunca insanýn içinde bir kiþi vardý ki kara benziyordu. Ötekiler kendilerinden olmayan bu adamýn farkýnda bile deðillerdi. Gidiþlerinde kendileri, geliþlerinde yine kendileri vardý. Adam, delikanlý sayýlabilecek bir yaþtaydý. Belki yýllarýn aslýnda pek uzun olmadýðý yeni anlaþýlmýþtý. Bir adýmý, yýllarýn kýsalmaða baþladýðý çaða atýlmýþtý; öteki adýmý henüz uzun yýllarýn çaðýndaydý. Adýmlarýnýn arasýnda boþluk pek uzun deðildi; dardý daha. Geniþ yüzü yumuþak, bu yumuþaklýk içinde derinleþen gözleri bilinmeyen yollarda yitmiþ çocuk gözleriydi. Kaþlarý, gözlerini büsbütün yalnýz býrakmýþtý. Sanki gözlerden kaçýyordu kaþlar; burnuyla alnýn birleþtiði noktada birbirini itiyordu, sona doðru, yoðun düþüyordu. Kar kýþýn son karý olabilirdi. Beklide gecenin sonunda güçlü ve güzel bir ilk yaz fýþkýracaktý. Akþam þehrin boðuculuðunu, þu gidip gelen kiþilerin kötü kendiliklerini biraz olsun güzelleþtiriyordu, sonunda sabaha dönerken getirebileceði ilk yazdandý. Akþam karanlýðýnýn ve yaðan karýn isteksizliðinin arkasýnda, belki belirsiz de olsa bu umut saklýydý. Durdu adam. Niçin, neden olduðunu bile bilmeden durdu. Ýçinde bir þey durdurmuþtu onu; ayaklarýna asýlmýþtý. Dört bir yanýndan bir sürü geçiyordu, ister istemez bu kalabalýk yüzlere baktý. Bilinmeyen yollarda yitmiþ çocuk gözleri bir garip irileþiyordu. Sanki bütün bu kalabalýðý içine alacaktý; yaðan karý içine alacaktý; akþam karanlýðýný, yanan ýþýklarý, þehrin yollarýný ve evlerini… Sonra gökyüzünü içine alacaktý. Üþümemiþti bunlarýn hiç biri, biliyordu, ama ýsýtacaktý; ýsýtýrken ýsýnacaktý. Nedense küçüldü gözleri durup dururken; eskisinden de küçük küçüldü. Havý dökülmüþ paltosunun cebindeki elleri terledi; terli elleri kendiliðinden bükülüp yumruk oldu. Kötü bir sýcaklýk bütün bedenini sardý. Yüreði, yerinde, daralýp sýkýþtý. Yumuþak geniþ yüzü gerilmiþ, kapkara bir deri olarak daralmýþtý. Yüzler yabancýydý çevresinde; gözler yabancýydý ve gülüþler büsbütün yabancýydý. Onun geldiði yerdeki insanlarýn yüzleri hiç biri böyle deðildi. Onun geldiði yerdeki insanlarýn gözleri hiç böyle bakmaz,gülüþler böyle yaban ve soðuk, yüzlere yapýþýp kalmazdý ve akþamlar karanlýðýný böylesine merhametsiz bir bencillikle þuraya buraya sývamazdý. Onun gldiði yerde bir kadýn vardý, þu geçen kadýnlar gibi karanlýk ve karlý deðildi; ilk yazdan, kýþa yakýn gülümsemezdi. Yüreði, gözleri yüzü ve kaþlarýyla adam, bir kurtuluþ umuduyla baþýný gelip geçenlerden gökyüzüne doðru kaldýrdý. Evlerin pencerelerinden de; karanlýða karþý, pembeden açýk kýrmýzýya doðru ýþýyan pencerelerde bir kurtuluþ umudu olabilirdi. Bulamadý. Pencerelere ve perdelere de karanlýk ve kar, yavaþ yavaþ sývanýyordu. O zaman kaçmaða baþladý adam. Gelip geçenler, az önce aralarýnda onlar gibi yavaþ yavaþ yürüyen, sonra birdenbire durup kendilerine irileþmiþ gözlerle bakan adamýn nasýl farkýnda olmadýlarsa, kaçýþýný da fark etmediler. Hatta bir ikisine çarptýðý, birkaçýnýn yürüyüþüne engel olduðu üstünde durup düþünmediler de, bu kalabalýk içinde böylesine yaban ve sersemcesine yürüyen bir adama ayakkabýlarýna bastýðý, yürüyüþlerine engel olduðu için kýzdýlar. Fakat bu kýzýþ, sürekliliðiyle olsun hiç deðilse, ilgilenmiþ bir kýzýþ deðildi. Çok az sürmüþtü; hemen unutulmuþtu. Adam böylece þehrin son evlerine kadar kaçacaktý belki. Ta ki insanlarýyla, evleriyle, hatta havasýnda ve suyunda büyüdüðü için gerçekliklerini yitirip insanlaþmýþ, evleþmiþ aðaçlarýyla þehir gerilerde kalýncaya kadar kaçacaktý. Gözyüzüyle yeryüzünün arasýný gerçek aðaçlardan, gerçek topraklardan baþka bir þeyin doldurmadýðý bir yerde duracaktý. Iþýklarýn yalan olmadýðý, akþam karanlýðýnýn yalan söylemediði, gökyüzünün ve yeryüzünün bütün açýk yürekliðiyle sere serpe göründüðü bir yerde ancak soluk alabileceði, içinde biriken kiri ve tortuyu dökebileceðini umuyordu. Bu umuþ yarý yolda kaldý. Bir dört yol aðzýnda gelip geçenler azalmýþtý-bir ses durdurdu onu bu defa. Cýlýz, korkak, küçük bir ses. Ama cýlýzlýðýna, korkaklýðýna, küçüklüðüne raðmen gizli bir umutla yiðitti.
Adam elinde olmadan döndü. Gözleri çarpýntýlý bir sevinçle sesin geldiði yeri aradý. Tam köþede, sesi gibi cýlýz bir çiçekçi büzülmüþtü.
“Menevþeler!.. Mor menevþeler!. Üç demet kaldý.. Üç…” Adamýn gözlerindeki çarpýntýlý seviniþ yüreðine ve damarlarýna geçmiþti. Çiçekçiye doðru yaklaþtý. Kar durmuþtu sanki; akþam sabaha dönmüþ söz verdiði ilk yazý getirmiþti. Çiçekçi, hýzla geçip giden adamýn önce durduðunu, sonra dönüp geldiðini görünce, yarýsý yýrtýk paltosuna sarýnmaðý da unutmuþ, üç demet menevþeyi, epey zamandýr bir arada tutmaktan üþüyüp katýlaþan ellerini adama doðru uzatmýþtý. Sesi daha çok umutlandýðý için olacak, iyice yiðitleþmiþe benziyordu.-Ýlk yazý getiriyor menevþeherim beyim. Mor menevþelirim… üç demet kaldý.”
Adam, yanýna iyice yaklaþýnca daha cesur:
“Üç demetle bir ilk yaz götürün beyim” dedi; “Bunlar çiçek deðil güneþtir.. Bakýn!..” Adama doðru uzatmýþtý. “Sýcaklýktýr bunlar beyim. Hanýmýnýzý sevindirir! Ýlk yaz kokusudur bunlar…” Adam almazsa diye korkuyordu, belliydi; ben onlarý satamazsam, böyle beklersem bu köþede, karanlýk çökerse diye korkuyordu. Adamýn ikircikli duruþundan, umutsuzlaþan sesinden menevþeleri satamayacaðýný sanmýþtý. Oysaki adam hiç de çiçekçiyi umutsuzlaþtýracak gibi deðildi. Güzel yüzü yumuþamýþtý yine. Gözleri derinleþmiþti, ýþýl ýþýl bakýyordu; en az menevþeler kadar ýsýtýcý idi. “Kaç para bunlar?” Bu sadece çiçekçiyi sevindirmemiþ, uyuþuk yaðan karý keyiflendirmiþ, karanlýðý neþelendirmiþti birden. Ve adamýn menevþelere doðru uzanan eli çiçekçinin üþümüþ elini ýsýtmýþtý. Çiçekçi, ya almadan giderse bu da?, korkusu içinde bir çýrpýda “Beþ lira beyim” dedi. “Üçü beþ lira. Bir ilk yaza beþ lira çok mu?” Adamýn parmaklarý menevþelerdeydi. Çiçekçi yorgun, umutsuz “Ama siz ne derseniz… Akþam; görüyorsunuz. Son artýk bunlar da. Ne verirseniz…” diye menevþeleri býraktý adamýn ellerine. Adam, menevþelerin morluklarýný incitmekten korkarak okþarken çiçekçi konuþsun istiyordu; daha çok konuþsun, bu konuþma daha da uzasýn, çiçekçi yoruluncaya, kar duruncaya, gece bitinceye kadar sürsün istiyordu. Ve o gelinceye kadar. O, uazkta kalan þimdi; inanmadýðý, güvenmediði için kendisiyle birlikte gelmeyen, orda kalan kadýn… Ama çiçekçinin korkusunu ve üzüntüsünü anlayýnca böyle bir þeyin olmayacaðýný; karýn durmasýnýn, gecenin bitmesinin ve o kadýnýn gelmesinin imkânsýzlýðýný anladý. Üstelik çiçekçi de hemen yorulacaktý; öyle görünüyordu. Cebinde, deminden beri buruþan kâðýt parayý çýkarýp verdi çiçekçiye. Bütün bir on liralýktý ve hemen hemen kalan son paraydý. Menevþeleri, solar uçup gider korkusuyla yavaþça aldý. Gidiyordu. Çiçekçi, “beyim” dedi. “Paranýn üstü….” Adam, yolun öte tarafýna geçmiþti. Dönüp bakmadý bile. Ýçinde, bütün damarlarýna yayýlan hoþ bir sýcaklýk buðulanýyordu. Yüreði, eski yerinde ve o hoþ sýcaklýk içinde olabildiðine geniþlemiþti. Menevþeler iki avucundaydý. Yüreðinin üstüne doðru götürdü. Bir bu menevþeler vardý yeryüzünde þimdi; uzaklarda kalan bir kadýn gibi bakan ve gülümseyen bu menevþeler; bir de kendisi. Baþka hiçbir þey yoktu. Zaman silinmiþti. Ama uzun sürmedi bu da. Iþýðýn altýna gelince menevþeleri gözleriyle de sevmek istedi. Korktu; içi titredi. Menevþeler pörsüyordu. Boyunlarý bükülmüþtü. Terlemiþlerdi. Kývrýlýyorlardý. Deli gibi döndü, geldiði yana adam. Kocaman, korkak gözleriyle delirmiþ gibi çiçekçiyi aradý. Çiçekçi yerinde yoktu. Menevþeler ölecekti neredeyse. Zaman kapkara bir gece va canavarlaþmýþ bir yalnýzlýkla korkunçlaþýyordu. Çiçekçiyi öteki yolda, yarýsý yýrtýk paltosuna sarýnmýþ ve büzülmüþ giderken gördü. Otomobillerin ölümsü hýzýný da hiçe sayarak koþtu arkasýndan. Yetiþtiðinde çiçekçi suçlu “Ama ben arkanýzdan baðýrdým beyim” diye yalvardý. “Paranýn üstü için…” Ýstemem kalsýn paranýn üstü. Ben para için gelmedim ama ne olur al þu menevþeleri, ölecekler…”Çiçekçi, adamýn konuþuþundan ve bakýþýndan korktuðu için daha çok, menevþeleri aldý. Adam menevþelirin çiçekçinin elinde birdenbire canlandýðýný gördü þaþýrarak, “Ama nasýl olur?. Ölüyordu bunlar…” çiçekçinin iyice korkan, yüzüne ve gözlerine aldýrmadan rahat bir soluk aldý:
“Ne yana gidiþ baba?.” Çiçekçi þaþkýn burnu ve çenesiyle, gideceði yeri gösterdi. Adam “Ben de gelsem” dedi. “Senin yanýnda azýcýk yürüsem?. Sýkýldýðýn zaman söyle; dönerim.” Birlikte yürürlerken adam çiçekçinin ellerinde canlanan menevþelere bakýyordu. Gözleri buðulandý. “Benim elimde ölüyordu az daha bunlar” diye mýrýldandý. Çiçekçi, “Sana öyle gelmiþ beyim” dedi. “Kimsenin elinde ölmez menevþeler herkesi severler; ilk yaz çiçeðidirler.” “Benim elimde her þey ölüyor” diye üsteledi adam; “Her þey… onun için…” sustu. Soluk borucu týkanýr gibi olmuþtu. Konuþmadýlar. Sonra adam sordu yine: “Evin var mý baba?” “Var oðul.. Bir gözcük iþte. Gecekondu. Tee orda; tepede.” Þehrin dýþýný gösteriyordu. “Peki bekleyenin? Bekleyenin var mý?”
Iþýðýn altýndaydýlar. Çiçekçi maviþ maviþ baktý adama. “VAR” DEDÝ. “Oðlan da kýz da koyup gitti bizi; ev bark kurdular. Ama biz kaldýk. Geç oldu bugün; köroðlunun gözü yollardadýr.” Adam sapsarý oldu; titredi. Döndü birden. Gittikçe kararan sapsarý yüzüyle döndü. “Anladým” diye mýrýldandý. Sesi bir yere takýlmýþ gibiydi gýrtlaðýnda. “Benim avuçlarýmda menevþeler niçin ölüyordu þimdi anladým..” Çiçekçi ýþýðýn altýnda kaldý. Adam karanlýða gidiyordu.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Gizli Sevda [Þiir]
Vuslat [Þiir]
Sensiz Yaþamak [Þiir]
Öksüzler Baþkentinde Sürgün Bir Kalp [Þiir]
Þehre Yaðmura ve Bana Dair [Þiir]
Mavi ve Sen [Þiir]
Bir Eski Zaman Masalý [Þiir]
Kýrk Bir Aþk Hikayesi [Þiir]
Aylardan Eylül [Deneme]
Ýlk Göz Aðrýma [Deneme]


Hasibe Gezgin kimdir?

"Ben, maviliklerin kýzýyým. Gözlerimi, denizin burcuna astým. Rüzgârýn kanadýnda tutsak þimdi saçlarým. " Genzimde ödünç bir hýçkýrýk saklýyorum, kim bilir kaç asýrlýk yaþanmýþlýklar var omzumda. Kimi gün içimi buruþturan eylülün sancýlý þarkýlarýný yazýyorum; kimi gün içimi umuda boyayan baharýn ellerini sýkýyorum mýsralarýmda. Þiir, ben, aþk. . . Umuda olan yolculumuz sürüyor; bu görkemli serüven, yüreðimdeki dilsiz cehennemi silip süpürüyor. Yýldýzlarýn elleri uzanýyor saçlarýma bir gece vakti ve sonra bir mýsra takýlýyor aklýmýn aðýna, yüreðime yaðmurlar yaðýyor tertemiz. "ÝÞTE YAÞAM!" diyorum, hayat bana cömertçe sunuyor kendi varlýðýný, ben neden esirgeyeyim ondan düþsel çaðrýþýmlarýmý? Yazmak, hayatýmýn ekseninde. Bir tutku gibi kanýmda þiir, benimle yaþýyor, benden besleniyor, beni besliyor. Elleri sýcacýk onun, o kadar dost, öyle sevgili. . . Kalbimi sarýyor ýþýktan elleri, yüreðime dokunuyor merhametli yüreði. Dayadým mý omzmu onun baþýna, ne karanlýk boðuyor gülüþlerimi, ne de kara kýþlar deðiyor kirpiklerime. Öyle uslu, yemyeþil bir dað çiçeðinin hürriyetini duyumsuyorum içimde, en derinlerimde. Þiir, ben, aþk. . . yaralý yalnýzlýðýmýzý paylaþýyoruz; aþkýn en onulmaz sýzýsý ile kanýyoruz ve sonra. . . en çýplak, en mahrem, en saklý yanlarýmýzý keþvediyoruz. Yaþamý, masmavi kelimelerle örüyoruz. Sabýrla, þevkatle, özveri ile. . . "Al beni koynuna gece, Al beni koynuna güz. Kapýndayým; tüm kanayan çýðlýklarýmý getirdim sana, Bir de çocuk macelaralarýmý, Þeffaf kahkalarým da senin. Yeter ki dokun saçlarýma, Yeterki, bir çið tanesi gibi hür ve maðrur, aç bana kalbini. Yalnýz sen anlarsýn gözlerimin dilini. "

Etkilendiði Yazarlar:
Þiir evreninde iz býrakmýþ tüm þairlerden beslenir þiirim. Ama Atilla Ýlhan kokar çoðunlukla mýsralarým. Yer yer Orhan Veli tutar elinden, yer yer Necip Fazýl, yer yer Ahmet Hamdi Tanpýnar'a yaslar baþýný, yer yer Halit Ziya'ya sýrt verir.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Hasibe Gezgin, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.