..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Bir kitabýn kaderi okuyanýn zekasýna baðlýdýr." -Latin Atasözü
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aþk ve Romantizm > nail uyar




19 Þubat 2007
Nefise'nin Fotoðraf Tutkusu  
nail uyar
Aþk yüzünden baþý derde giren Nefise'nin, o günden bu yana kalbi boþtu. Boþ olmasýna boþtu; ama kalbine girmek için can atanlar da yok deðildi. En baþta çiftlik kâhyasýnýn oðlu... Son bir aya kadar. kendisine az kur yapmamýþtý. Yüz bulamayýnca da çekip gitmiþti. Kendisini ne sanýyordu? Tamam! Yakýþýklýlýðýna bir diyeceði yoktu. Fakirliðini de geç. Ya o cahilliðine ve görgüsüzlüðüne ne demeli? Yenilip yutulacak þey deðildi. Babasý bir ara "Benim oðlan askerliðini de yaptý." diyordu. Her insan askerlik yapmakla adam yerine konmuyordu ki... Eðer konsaydý, ortalýkta adamdan geçilmezdi. Þu çiftlikte bile doðru dürüst adam yoktu. Çiftlik sahibine (babasýna) yaranmak için yað çekenler, yaltaklananlar, gammazlayanlar az mýydý. Bu yüzden çiftlikte çalýþanlarýn çoðunu sevmiyordu, sevemiyordu. Bir kaç kiþi hariç... Tennur ablayý çok seviyordu. O baþkaydý, hem de bambaþka. Kaç kiþi çýkardý onun gibi?


:BCEC:
1
NEFÝSE’NÝN FOTOÐRAF TUTKUSU
     
     Nefise, lise ikinci sýnýfa baþladýðý yýl aþk yüzünden baþý derde girince bir tekme, ardýndan Gediz ovasýndaki çiftliklerine döndü; ama küçüklüðünden beri kent yaþamýna alýþtýðý için hiç de kolay olmadý.
     Artýk çiftlik yaþamýna alýþmaya baþlamýþtý. Caný sýkýldýðý zaman aynanýn karþýsýna geçip süsleniyor, fotoðrafçý dükkanlarýnýn vitrinlerinde gördüðü pozlar gibi pozlar veremeye çalýþýyordu. Ýlçeye son gidiþinde, tren istasyonunun arkasýndaki fotoðrafçýda gördüðü, kendisine benzeyen genç kýzýn siyah-beyaz olarak büyütülmüþ o portre fotoðrafýný hiç unutamýyordu. Unutmayacaktý, günün birinde kendisi de ayný fotoðrafçýya gidip onun gibi poz verecekti.
     Eylül ayý yarýlanmýþtý. Ýlk ve orta dereceli okullar açýlmak üzereydi.
     Yanlarýnda çalýþan dayýsýnýn küçük kýzý, o yýl ilkokula baþlayacaktý. Kayýt için okuldan fotoðrafý isteniyordu. Kýzý yanýna alýp, fotoðrafýný çektirmek üzere ilçeye hareket ettiler. Çeyrek saat sonra, çiftliðin þoförü hususi taksiyle istasyonun arkasýndaki fotoðrafçýya getirdi onlarý. Yeðenine vesikalýk, kendisine de kartpostal ebadýnda portre fotoðraf çektirdi. Genç fotoðrafçý çekilen pozlarý üç gün sonra verebileceðini söyleyince bu kez Nefise:
     -Fotoðraflarý almaya geldiðimizde daha çýkmadý, pozlar yanmýþ falan gibi bir þeyle karþýlaþmayayým, dedi.
     -Pardon! Ýyi söylediniz. Beþ-on dakika bekleyebilirseniz, filmlerinizi banyo yapayým. Sonuca bakayým, ona göre karar vereyim.
     -Tabi, bekleriz.
     Genç fotoðrafçý hemen makinedeki film kasetini çýkarýp, yýkamak için karanlýk odaya girdi…
     Negatifler temiz çýkmýþtý. Hafta sonunda gelip alacaktý fotoðraflarý.

***
     
     
Hafta sonunda fotoðrafçýya gidemeyen Nefise’yi, bu kez çiftliðin þoförü hususi taksiyle kente getirdi. Buraya gelmiþken, hem evlerine uðrayacak, hem de komþularýný ve kýz arkadaþlarýný ziyaret edecekti.
Tüm bunlar akþama dek süreceði için þoföre beklememesini söyledi. Ardýndan, þoför araçtan inip kapýsýný açtý. Taksiden inen Nefise’yi genç fotoðrafçý tanýmada gecikmedi.
     O gün Nefise, daha þýk ve daha alýmlýydý. Bacaðýnda kalçasýný sýmsýký saran siyah kumaþ pantolon, ayaðýnda çelik topuklu siyah rugan ayakkabý, omzunda siyah deri çanta, gözünde güneþ gözlüðü, üstünde -fýrlayýp çýkacakmýþ gibi duran diri göðüslerinin gerdiði- yakasý açýk beyaz bluz, gerdanýnda burcunu gösteren zarif bir kolye… Buðday rengi pürüzsüz teni, uzun kirpikleri, hareli gözleri, rujlu dudaklarý, kalkýk burnu, uzun siyah saçlarýyla minyon tipli bir afetti.
     Genç fotoðrafçý, kendisini nezaketle kapýda karþýlarken çiftliðin þoförü taksiyle ortadan silinmiþti.
     Nefise stüdyonun müþteri aðýrlama kýsmýnda, kendisine gösterilen yere oturdu. Genç fotoðrafçý, rahatsýz olmamasý için, vitrinin arkasýndaki perdeyi giriþ kapýsýna dek çekti. Ýçerde loþ bir ortam oluþtu. Böylece, Nefise, içeriye sýzan güneþ ýþýðýndan ve stüdyonun önünden gelip geçen insanlarýn rahatsýz edici bakýþlarýndan kurtuldu.
Masanýn baþýna geçti genç fotoðrafçý. Çekmeceden fotoðraflarý çýkarýp, önüne uzattý. Nefise, önce yeðeninin, sonra da kendisinin fotoðraflarýný inceledi. Çok beðendi.

     Karþýlýklý bakýþtýlar. Nefise utanýnca baþýný önüne eðdi. Bu kez genç fotoðrafçý:
     -Nefise Haným, dedi.
     Nefise baþýný kaldýrýp, yüzüne baktý.
2
NEFÝSE’NÝN FOTOÐRAF TUTKUSU

     -Bir þeyler ikram edeyim. Ne alýrsýnýz?
     Teþekkürle geçiþtirmeye çalýþtý; ama genç fotoðrafçý ýsrarlýydý.
     -Lütfen! Fotoðraf çektirmeye geldiðinizde, o gün yanýnýzda yeðeniniz olduðu için…
     Nefise hemen sözü nereye getireceðini anlamýþtý.
     -Peki. Çay olsun.
     -Ýsterseniz soðuk bir þeyler ikram edeyim.
     -Yo yo, çay olsun.
      Genç fotoðrafçý, mesleði gereði gerek evli, gerek bekar az bayanla tanýþmamýþtý; ama buna gelince kendisine de bir þeyler olmuþtu. Ýçinden “acaba bu kýzda þeytan tüyü mü var?” dedi.
     Tavþan kaný çaylar içildi.
     Nefise genç fotoðrafçýnýn çok ilgisini çekmiþti. Asil aile kýzý olduðu her halinden belli olan bu genç kadýn kimdi? Eðitim durumu neydi? Ne iþ yapýyordu? Nerede oturuyordu? Kaç kardeþtiler? Anasý babasý var mýydý? Varsa ne iþ yapýyorlardý? Tüm bunlarý merak etmiyor deðildi. Kafasýna koymuþtu, öðrenecekti; ama öðrenirken de ürkütmeyecekti. Ürkütmenin de anlamý yoktu. Yol yolcuyla, orman baltayla… Zamaný geldiðinde, bu sorularýn yanýtlarýný tereyaðýndan kýl çeker gibi çekecekti kýzýn aðzýndan. Aceleye gerek yoktu.
     Genç fotoðrafçý, konuþmasýna iltifatla baþladý. Ýltifat ederken de dozajý iyi ayarlamasý gerekiyordu. Ýþi sulandýrmanýn anlamý yoktu. Zaten, o da öyle yaptý. Kýza güven verdi; tedirginliðini giderip, rahatlattý. Bu arada, Nefise bacak bacak üstüne attý. Kýzýn rahatladýðýný hisseden genç fotoðrafçý içinden “Tamam! Düðümü çözebilmek için ipin ucundan tutmayý baþardým. Ýnþallah, bundan sonrasý çorap söküðü gibi gelir.” dedi. Nefise’ye günlerinin nasýl geçtiðini sordu. O da anlatmaya baþladý.
      -Ben, dedi. Liseyi terk edince evde caným sýkýlmaya baþladý. Babam baþka yerde çalýþmamý istemiyordu. Ben de çiftlikte çalýþmayý sevmiyordum. Bu kez can sýkýntýsýndan artist kartpostallarý biriktirmeye baþladým. Özellikle Fatma Girik’in ve Filiz Akýn’ýn hayranýyým. Bir defter dolusu kartpostallarýný, özellikle de portre resimlerini biriktirdim. Beðendiðim çok güzel portre pozlarýný aldým, hala da alýyorum. Artist olmak akýlýmýn ucundan bile geçmedi; ama verdikleri pozlar gibi pozlar vermeyi çok istedim… Bu zamana kadar güvenebileceðim biri karþýma çýkmadý. Bu yüzden böyle bir þey yapamadým.
      Genç fotoðrafçý tam bu aný bekliyordu. Hemen taþý gediðine koydu:
     -Bu konuda, ben size her türlü yardýmcý olmaya hazýrým. Asil bir ailenin kýzý olduðunuz her halinizden belli. Sizinle ilgili bazý þeyleri de merak etmiyor deðilim; ama bir þeyler sormayý çekindim nedense. Yanlýþ anlaþýlmasýn, cesaretsizlik falan deðil. Bu, belki de saygý duyduðum, sevdiðim bir insaný -ki bu insan bir de müþterimse- kaybetme korkusu. Þunu samimiyetle inanmanýzý istiyorum: Mesleðim gereði bir çok hemcinslerinizle karþýlaþtým ve de karþýlaþýyorum. Bunlarýn içinde sizin kadar sevimli, güzel, ciddi, düzgün konuþabilen çok az insana rastladým desem inan yalan söylemiþ olmam, dedi.
Nefise genç fotoðrafçýnýn konuþmalarýný ilgiyle dinledi; konuþulanlarý kafasýnýn içinde
ölçüp biçti. Ýçinden “Giyim kuþamý, düzgün duruþu ve hitabetiyle güven veren biri.” dedi.
Nefise için öncelikli olan güven duygusuydu. Karþýsýndaki insanýn vereceði güven, amacýna ulaþmasý için en önemli etkendi. Genç fotoðrafçý bu güven duygusunu vermiþti ona. Diðer özellikleri kendisi için o denli önemli deðildi. Çünkü duygusal bir yaklaþým içinde deðildi. Onunla dost olmak, kendisi için amaç deðil, araçtý. Þu anda en azýndan böyle düþünüyordu… Bir yýl önce okulda baþlattýðý aþk yüzünden baþý derde girince hem aþkýndan hem de okulundan olmuþtu. Bununla da kalmayýp ailesine karþý güvenini sarsmýþtý. O günden bu yana ailesine yeni güven verebilmiþti. Þimdi, kazandýðý bu güveni kaybetmek istemiyordu. Bir daha yanýlgýya düþerse ailesinin gözünde, aðzýyla kuþ tutsa bile kendisine inanýlmayacaktý.
Bacaðýný indiren Nefise, oturduðu koltukta arkaya doðru yaslanarak:
3
NEFÝSE’NÝN FOTOÐRAF TUTKUSU

-Hakkýmdaki samimi ve iyi niyetli düþünceleriniz için teþekkür ederim. Size güveniyorum. Okul sýralarýnda talihsiz bir olay yaþadým, tekrar o tür þeyler yaþamak istemiyorum. Çektireceðim pozlarý kimseye göstermeyeceðinize, izinsiz asmayacaðýnýza inanýyorum. Ýyi bir esnaf önce müþterisinin güvenini ve gönlünü kazanan esnaftýr. Bunu siz de biliyorsunuz. Ben buraya güven içinde gelip gidebilirsem size devamlý bir müþteri kazandýrmýþ olurum. Güvenimi sarsmadýðýnýz sürece güzel pozlar vereceðim ve fotoðraf albümümü zenginleþtireceðim. Ýnþallah yanýlmam ve hayal kýrýklýðýna uðramam, dedi.
     -Asla! Bunda en ufak bir þüpheniz olmasýn. Sizi yanýltýp, hayal kýrýklýðýna uðratmak, bindiðim dalý kesmek demektir.
     -Bana da hak vermenizi istiyorum. Biraz önce de söylediðim gibi, geçmiþte tatsýz bir olay yaþadým. Sütten aðzý yanan yoðurdu üfleyerek yermiþ. Benimkisi öyle…
     -Tabi ki, yerden göðe kadar haklýsýnýz. Mesleðimizin ne kadar hassas olduðunu biliyoruz. Bir o kadar da kanunlara ve topluma karþý sorumluyuz. Bunlara uymadýðýmýz zaman zaten baþýmýz aðrýr. Hem mesleðimizi, hem de itibarýmýzý kaybederiz. Bu konuda rahat olun. Ben sizi çok iyi anlýyorum. Endiþenizde haklýsýnýz. Sizin gibi bir insaný asla ve kat’a üzmeyeceðimden emin olabilirsiniz. Bize, sevdiði kýzýn fotoðrafýnýn negatifinden fotoðraf basýp vermemiz için para teklif edenler bile oluyor. Biz böyle bir þeyi kesinlikle yanaþmadýk, bundan sonra da yanaþmayýz. Çünkü biz ustalarýmýz tarafýndan böyle eðitildik ve böyle gördük. Baþka türlü düþünemeyiz, yapamayýz; aksi taktirde kendimizi de ateþe atmýþ oluruz. Bunun bilincindeyiz.
     Genç fotoðrafçý sözünü bitirince, Nefise kolundaki saatine baktý. 10,45’i gösteriyordu.
     -Geleli bir saatten fazla olmuþ. Vakit ne kadar da çabuk geçmiþ, dedi.
     Nefise izin isteyip, ayrýldý.
Genç fotoðrafçý arkasýndan bakarken da
***
     
     Günler haftalarý, haftalar aylarý kovaladý.
     Nefise kente her geliþinde, iki eli kýzýl kanda olsa fotoðrafçýya uðruyor; façalýysa yeni bir poz veriyor, deðilse fotoðrafçýyla bir iki laflýyor, sonra da soluðu çiftlikte alýyordu.

***

Aþk yüzünden baþý derde giren Nefise’nin o günden bu yana kalbi boþtu. Boþ olmasýna boþtu; ama kalbine girmek için can atanlar da yok deðildi. En baþta çiftlik kâhyasýnýn oðlu… Son bir aya kadar, kendisine az kur yapmamýþtý. Yüz bulamayýnca da çekip gitmiþti. Kendisini ne sanýyordu? Tamam! Yakýþýklýlýðýna bir diyeceði yoktu. Fakirliðini de geç. Ya o cahilliðine ve görgüsüzlüðüne ne demeli? Yenilip yutulacak þey deðildi. Babasý bir ara “Benim oðlan askerliðini de yaptý.” diyordu. Her insan askerlik yapmakla adam yerine konmuyordu ki... Eðer konsaydý ortalýkta adamdan geçilmezdi. Þu çiftlikte bile doðru dürüst adam yoktu. Çiftlik sahibine (babasýna) yaranmak için yað çekenler, yaltaklananlar, gammazlayanlar az mýydý. Bu yüzden çiftlikte çalýþanlarýn çoðunu sevmiyordu, sevemiyordu. Birkaç kiþi hariç… Tennur ablayý çok seviyordu. O baþkaydý, hem de bambaþka. Kaç kiþi çýkardý onun gibi? Aðzý sýký, güvenilir, sýrdaþ biri. Duygularýný, düþüncelerini, dertlerini paylaþmada, ana-babasýndan daha yakýn görüyordu Tennur Ablayý. Onunla paylaþtýklarýnýn pek azýný baþkalarýyla paylaþmaya kalksa, yer yerinden oynardý; ama ona güveniyordu. Þimdiye dek aralarýnda konuþtuklarýný kimseden duymamýþtý. Dost dediðin onun gibi olmalýydý. Gerisi fasaryaydý. Tennur Abla’nýn, annesinin dedesi þeyhmiþ; ama öyle softa þeyhlerden deðil… Babasýnýn dedesi de Osmanlý zabitiymiþ. Bir gün babasý Nefise’ye “Kýzým, demiþti. “Soyuna bakacaksýn soyuna. Soy çok önemlidir. Has soy azmaz. O her yerde has soy olduðunu belli eder. Bir kere soyu has olan

4
NEFÝSE’NÝN FOTOÐRAF TUTKUSU

insanýn gözü, gönlü tok olur. Görgülü, saygýlý olur. Oturmasýný kalkmasýný bilir. ‘Cinstir çeker, b.ktur kokar,’ diye atalarýmýz boþuna dememiþler. Demek ki bildikleri bir þey var.”
     Nefise babasýna hak vermiyor deðildi. Okuldayken girdiði aþk iliþkisinde, ne denli hatalý olduðunu sonradan anlamýþtý; ama iþ iþten geçmiþti. Þimdi, çiftlikteki günlerini kâh çeyiz hazýrlayarak, kâh Tennur Abla’yla dertleþerek geçiriyordu. Kenti özlediði zaman alýþ-veriþi bahane edip, ilçedeki evlerine gidiyordu. Bu gidip gelmeler sýrasýnda hem akrabalarýný, hem kýz arkadaþlarýný ziyaret ediyor, hem de fotoðrafçýsýna uðruyordu. Bazen, daha kentteki evlerine bile uðramadan soluðu fotoðrafçýda alýp, yeni pozlar çektiriyordu. Aylarca süren bu gidip gelmelerden sýrasýnda genç fotoðrafçýyla yakýndan tanýþýp, dost olmuþlardý. Nefise açýsýndan genç fotoðrafçý yalnýzca iyi bir dosttu, ondan öte bir þey deðildi. Genç fotoðrafçý yönündense Nefise, hem platonik sevgili, hem de gelir saðlayan iyi bir müþteriydi. Stüdyoya her geldiðinde, genç fotoðrafçýyý bir heyecan sarýyor, içi içine sýðmýyordu. Çoðu zaman, içinden “Nereden tanýdým bu kýzý, keþke tanýmaz olaydým. Dünyamý alt üst etti. Kendisine o kadar yakýn davranmama raðmen duygusal yakýnlýk göremiyorum. Yanýma her geliþinde heyecanlandýðýmý fark etmemesi için aptal olmasý gerekir. Oysa cin gibi kýz. Daha ne yapabilirim? Açýkça seni seviyorum desem, bu kez kýrýlýr, bir daha gelmez diye korkuyorum” diyordu.

***

Gecelerin en uzun, gündüzlerin en kýsa olduðu günlerdi. Yeni yýl kapýnýn eþiðindeydi.
     Genç fotoðrafçý yýlbaþý için vitrindeki ve stüdyodaki bazý fotoðraflarý indirmiþ, yerlerine yeni yüzlerin pozlarýný aþmýþtý. Böyle bir deðiþikliðin müþteriler açýsýndan gerekli olduðuna inanýr, yýlda iki kez vitrin deðiþtirirdi. Biri kýþa girerken, diðeri de yaza. Genç fotoðrafçýnýn, diðer meslektaþlarýndan farklý bir vitrin yenileme anlayýþý vardý. Onlar, vitrinlerine ve stüdyolarýna mevsimlere uygun fotoðraflarla süslerken, o tam tersini yapardý.… Örneðin: Kýþýn, vitrinini ve stüdyosunu yazlýk giysilerle çektiði fotoðraflarla süslerdi. Bunlarýn içinde bir tanesi vardý ki diðerlerinden farklýydý. Ýzmir pavyonlarýndan birinde çalýþan bir þarkýcýnýn pozuydu bu.

***

Havalarýn aþýrý soðuk gitmesi nedeniyle, Nefise üç haftadýr kente inmiyordu.
Birkaç gündür, kýþ ortasýnda yazdan     kalma günlerdi. Gökyüzündeki parlak güneþ, yurtsuz yuvasýz canlýlarý -bir anne þefkatiyle- koynunda ýsýtýyordu. Havanýn bu durumunu fýrsat bilen Nefise, ailesinden izin aldý. Çiftliðin þoförü hususi taksiyle onu kentte getirdi…
Nefise önce evlerine uðradý. Giysilerini deðiþtirdi. Bacaðýna siyah pantolon; sýrtýna yakalarý uzun, vücudunu saran, beyaz, uzun kollu blüz; bunun üstüne de siyah kaþmir kabanýný giydi.
Evden usulca çýktý, doðru istasyonun arkasýndaki fotoðrafçýnýn yanýna gitmek üzere yola koyuldu…
Kapýdan içeriye girdiðinde fotoðrafçýyý göremedi. Birkaç adým atýp, poz çekim yerinin açýk duran kapýsýnda dikilerek:
-Kimse yok mu? diye seslendi.
Karanlýk odadaki genç fotoðrafçýdan hemen yanýt geldi.
-Geliyorum! Bekler misiniz?
Nefise oturup, beklemeye koyuldu. Karanlýk odadan gözlerini kýrpýþtýrarak çýkan genç fotoðrafçý, karþýsýnda Nefise’yi görünce heyecanlandý, sevinçle “hoþ geldin” diyerek elini uzattý. El sýkýþtýlar.


5
NEFÝSE’NÝN FOTOÐRAF TUTKUSU

Nefise oturduðu yerden stüdyodaki fotoðraflarý þöyle bir gözden geçirdi. Tam karþýsýnda, 30x40 ebadýnda, kendisine benzeyen, göbeði ve göðsü yarý açýk boy fotoðrafýna gözü takýldý: Fotoðraftaki kumral güzelinin ayaðýnda yüksek topuklu siyah rugan ayakkabý, bacaðýnda siyah dar pantolon, üstünde uzun yakalý beyaz poplin gömlek. Üstten de iki düðmesi açýk olduðu için hafif göðüsleri görünüyor. Gömlek, pantolonunun bel kýsmýndan yukarýda, alttan iki düðmesi açýlarak göbeðinin üstünden düðümlenmiþ. Göbeði ve beli meydanda. Kollarýný gergin þekilde baþýnýn arkasýndan yukarý doðru kaldýrmýþ, parmaklarý düz ve bir arada, avuç içleri birbirine yapýþýk. Fotoðrafa bir süre karþýdan baktý, yetinmeyince bu kez ayaða kalktý, önünde dikilip yakýndan inceledi.
Yerine oturduktan sonra fotoðrafçýya:
-Kim bu? dedi.
-Þarkýcý.
-Tanýyor musun?
-Hayýr.
-O halde?..
-Ýzmir’deki fotoðrafçýlardan birinde kalfalýk yaparken çekmiþtim. Pavyonlardan birinde þarkýcý olduðunu söylemiþti.
-Haa! Þu mesele.
-Hayrola?
-Pozunu çok beðendim de…
-Eee?
- Ben de diyorum, ayný pozdan çektirsem. Acaba böyle güzel çýkar mý?
-Ne demek? Ayný pozun ben sana daha güzelini çekerim. Zaten kendisine hem fiziki hem de yüz olarak çok benziyorsun.
-Yaa! Gerçekten mi?
-Evet. Ben çekeyim de sen beðenmezsen alma.
-Ayy! Teþekkür ederim.
-Ne demek? Lafý mý olur. Ýstersen hemen… Giyimin de onun gibi…
Nefise baldan tatlý gözleriyle gülümseyerek:
-O zaman hazýrlanayým.
Genç fotoðrafçý eliyle poz odasýný gösterdi.
-Buyurun. Hazýrlan.
Poz odasýna girdi Nefise…

Sonra spotlarýn karþýsýna geçti. Genç fotoðrafçý örnek gösterilen pozun týpkýsýný çekebilmek için dakikalarca uðraþtý. Nefise yüksek vatlý spotlarýn yaydýðý ýsýlar karþýsýnda terledi. Ama sonuç baþarýlýydý, istenilen pozun aynýsý çekilmiþti.
Genç fotoðrafçý çektiði pozun negatifini görmesi için yýkayacaktý. Karanlýk odaya girdi… Negatifte istenilen poz ve istenilen ton elde edilmiþti. Negatifi alp yanýna geldi, birlikte incelediler…

***

     Nefise, Kartpostal ölçüsünde çoðaltýlan pozunu çok beðendi. Ýleriki günlerde bu pozdan bir tane 30x40 ebadýnda büyüttürüp çerçeveletmek istedi. Nefise’ye sýrýlsýklam aþýk olan genç fotoðrafçý, onun bu isteðini yerine getirmede gecikmedi. Üç gün sonra ayný pozdan hemen büyütüp çerçeveledi; ama Nefise’nin bundan haberi yoktu. Ona sürpriz yapacaktý. Örnek alýnaný duvardan indirdi ve yerine onunkini astý.

6
NEFÝSE’NÝN FOTOÐRAF TUTKUSU

Nefise’nin fotoðrafýnýn büyütülüp asýlmasýnýn üstünden daha bir hafta geçmemiþti. Çiftliklerinde çalýþan köylülerinden orta yaþlý bir kadýn, liseye gidecek kýzý için vesikalýk fotoðraf çektirmek üzere birlikte ayný fotoðrafçýya çýkageldiler… Çekim iþinin ardýndan genç fotoðrafçý kýza para alma makbuzu kesiyordu. Bu arada, kýzýn annesi beklerken duvardaki fotoðraflarý göz gezdiriyordu. Gözü tam hizasýndaki Nefise’nin fotoðrafýna iliþince þaþýrdý. Fotoðrafa daha dikkatli baktý. O idi, yanýlmamýþtý. Evet, o idi. Hem de ta kendisiydi.
Kadýn þaþkýn halde kýzýna dönerek:
-Zehraa! Bu bizim çiftlik sahibinin kýzý deðil mi? dedi.
Fotoðrafa yaklaþýp, dikkatlice bakan kýzý da:
-Evet ana! Onun fotoðrafý.
Bu kez o olduðuna iyice kanaat getiren annesi:
-Vay kaltak, vay! Çýrçýplak. Göbeðini, göðsünü açmýþ. Pavyon karýlarýna dönmüþ aynen. Zahir babasýnýn haberi yoktur bundan. Olsa, bu fotoðrafýn burada iþi ne? Bir dakka tutturmaz. Hem de bir güzel benzetir.
Genç fotoðrafçý tehlikeyi hemen sezdi; ama hiç ses çýkarmadý. Kýzýn annesi Nefise’nin pozuyla ilgili hiçbir þey sormadý nedense. Sorsaydý, tanýmadýðýný söyleyecekti.
Anneyle kýzý gittikten sonra, genç fotoðrafçý içinden : “Eyvah baþýma çorap öreceðim!” dedi.
Hemen, Nefise’nin duvarda asýlý duran fotoðrafýný indirdi, yerine pavyon þarkýcýsýnýn fotoðrafýný tekrar astý. Nefise’ninkini gazeteyle sarýp, dolaba kaldýrdý.
Fotoðraf iþi, çiftlikte gizliden gizliye bir virüs gibi yayýldý. Yayýlmasýna yayýldý; ama Nefise’nin bundan haberi yoktu. Babasý olayý bir hafta sonra kâhyadan duydu, bununla ilgili kýzýna en ufak bir þey söylemedi; doðru olup olmadýðýný öðrenmek için kente hareket etti.
Babasýnýn fotoðrafçýya gitmek üzere çiftlikten ayrýldýðý dakikalarda Nefise, olan bitenden habersiz; pikaba sevdiði plaklardan birini koymuþ, çalan müzik eþliðinde salonu temizliyordu.






Eylül 2005
Çiðli/Ýzmir











Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Gonca Bir Güldü
Trendeki Oyun
Tek Çare
Sessizliðin Çýðlýðý


nail uyar kimdir?

Okuma ve yazma tutkusu yüzünden profosyonel mesleðimi ikinci plana atmýþ biriyim.

Etkilendiði Yazarlar:
Okuduðum her yazardan birþeyler öðrenirim.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © nail uyar, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.