..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Sanatçýnýn iþlevsel tanýmý bilinci neþelendirmektir. -Max Eastman
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Beklenmedik > nail uyar




18 Þubat 2007
Gonca Bir Güldü  
Eyvah Geçliðim

nail uyar


Üç Numaralý odada balýný yapmaya çalýþan arý gibi çalýþýyordu genç kadýn. Ceyda diyorlardý ona. Henüz yirmi yaþlarýndaydý. Servi boylu, ince belli, uzun kumral saçlý, ela gözlü bir afet. Kaþlarý yay, kirpikleri sanki bir ok. O servi boylu vücuttaki ince belin altýnda dolgun bir kalça, üstünde ise diri ve yüklü gösler vardý. Beyaüz ve pürüzsüz teninin üstüne giydiði, yarý ipekli siyah iç takýmý çok kýþkýrtýcý bir hale sokuyordu. Oysa, ayný kadýn giyinik olduðunda ise masum bir güzelliðe bürünüyordu.


:BDFD:
1
GONCA BÝR GÜLDÜ
Sürgülü demir kapýdan girenler, sol taraftaki binanýn önünde çeþitli yaþ ve meslek guruplarýndan oluþan erkek kalabalýðýný görünce þaþkýna dönüyorlardý.

Üç numaralý odada balýný yapmaya çalýþan arý gibi çalýþýyordu genç kadýn. Ceyda diyorlardý ona. Henüz yirmili yaþlarýndaydý. Servi boylu, ince belli, uzun kumral saçlý, ela gözlü bir afet. Kaþlarý yay, kirpikleri sanki bir ok. O servi boylu vücuttaki ince belin altýnda dolgun bir kalça, üstünde ise diri ve yüklü göðüsler vardý. Beyaz ve pürüzsüz teninin üstüne giydiði, yarý ipekli siyah iç takýmý çok kýþkýrtýcý bir hale sokuyordu. Oysa, ayný kadýn giyinik olduðunda ise, masum bir güzelliðe bürünüyordu.
Daha tayin ve terfi görmemiþti. Ýlk geldiðinin haftasýnda, çalýþma arkadaþlarýndan en büyüðü: “Kýzým aç gözünü, benim durumuma düþme” demiþti ona.

Kuyrukta bekleyen karþý cinslerinin, ihtiyaçlarýný gidermek için olanca gücüyle iþine sarýlýyordu. Kuyruktakiler, o’nun yarý çýplak bedenini ve yüzünü odadan odaya veya tuvaletten odaya koþuþtururken görebiliyorlardý. Ýçlerinden bazýlarý kendilerini tutamayýp, “afet, afet yahu!” diye mýrýldanýyorlardý.

Baþtan kendisine yakýn duran arkadaþlarý, þimdi kendisine gösterilen tercih karþýsýnda gizliden gizliye kýskanmaya baþlamýþlardý. Çaça’nýn bile ona daha yakýn durduðunu fark etmiþti arkadaþlarý.

Çaça kadýn, (ki çalýþan kadýnlar ona anne derler) ayaðýnda yüksek topuklu siyah rugan terliði, üzerinde ipekten çiçekli þalvarý, sýrtýnda nar çiçeði kýsa kollu triko kazaðý, kömür karasýna boyatýlmýþ dalgalý kýsa saçlarý, kolunda onlarca Adana burmasý ve sað kulaðýna iliþtirilmiþ nergis çiçeðiyle, giriþ kapýsýnýn hemen önündeki masada oturuyordu. Ýri kara gözlerine kuyruklu sürme çekmiþ. Sol burun deliðinin yanýnda koyu kýrmýzý bir et beni vardý. Yuvarlak çenesinin altýndaki gerdaný tombulluðundan dolayý iyice belli oluyordu. Gençliðinde bir esmer güzeli olduðu, çok canlar yaktýðý her halinden belliydi. Bu yaþta bile hâlâ çekiciydi.

Çaça, sadece göz banyosu yapmak için kapýnýn önüne yýðýlan erkeklere kýzdýðý zaman, elindeki gürgenden yapýlmýþ sopasýyla demir kapýnýn sacýna vurarak: “Haydi beyler, yeter artýk! Ya girin, ya da kapýnýn önünü açýn!” diyordu.


* * *

Çaça, henüz otuz iki yaþýný yeni kovmuþ, Yozgatlý yapý iþçisine gir iþaretini verdi. Yozgatlý odaya daldý…

Tam sonlara doðruydu. Çaçanýn cýrlak sesi…
Ceyda Yozgatlý’ya çýkýþtý:
-Haydi! Çabuk ol!
Kaný hýzlanan Yozgatlý daha hýzlý git-gel yapmaya baþladý.
Ýþ biraz uzayýnca Ceyda’nýn caný sýkýldý:
-Ne geç gelirmiþ be! Mübarek Yemen’den geliyor sanki. Yorgun musun yoksa?
-………………….


2
GONCA BÝR GÜLDÜ

Ýþini bitiren Yozgatlý’nýn ter kokusundan tiksinen Ceyda, arkasýndan homurdandý:
-Yabanýn ayýsý. Karyolanýn yaylarýný koparacaktýn.

Yozgatlý sesi duyduysa da aldýrmadý…
Ceyda haksýz da deðildi. Karyola yýpraktý. Yaylarý kopabilirdi.

Sýra genç bir öðrencideydi. Bu onun ilk deneyimiydi.
Ýþleri biraz uzayýnca, Çaça yine cýrlak sesiyle koridoru yankýlandýrýyordu.
-Zilliiiiii! Çabuk tut elini!
Az sonra, iþini bitiren genç öðrenci, odadan çýkarken Ceyda’nýn gösterdiði ilgiye karþýlýk teþekkür etti; Ceyda da ona gülümseyerek “gene beklerim” dedi.

Sýra ellisini geride býrakmýþ, saçlarý, sakallarý kýrlaþmýþ dinç bir adamdaydý…

* * *

Çok yorucu da olsa, Ceyda müþterilerinin çokluðundan memnundu. Bir an önce yataktan kurtulup masa baþýna geçmeyi düþünüyordu. Birinci çözüm buydu ona göre. Ýkincisi dýþardan biriyle evlenmek. Bunu olanaksýz, ya da binde bir olasýlýk görüyordu. Elini çabuk tutmaz ve kazandýðýný çar çur ederse, uzun yýllar yataktan kurtulamazdý. Kendisine bu ilgi olsa olsa üç beþ yýl. Ya ondan sonra?... Zaten yüzdeyle çalýþýyorlardý. “Kýzým aç gözünü, benim durumuma düþme.” Çalýþmaya baþladýðý günden bu yana duyduðu bu ilk öðüt aklýndan hiç çýkmýyordu. Çýkmasýný da hiç istemiyordu. Yaþamýna yön verecek ve belki de ilerde bu ortamdan kurtulmasýna bu söz vesile olacaktý.

Saat 23,30’dan sonra genelevinin kapýsýnda görev yapan kolluk kuvvetlerinin düdükleri öttü. Bu düdükler o günkü mesainin sona erdiðinin iþaretiydi. Biraz sonra genelevinin kocaman, aðýr, sürgülü demir kapýsý kapanacaktý. Müþteriler ve baþý boþ dolaþanlar düdük sesinden sonra birer ikiþer çýkmaya baþladýlar.

Ve çeyrek saat sonra, kolluk kuvvetleri tarafýndan kocaman, aðýr, sürgülü demir kapý, büyük bir gürültü çýkarak kapatýldý. Metal kapýnýn çýkardýðý sesler, karanlýk gecenin sessizliðini býçakla sanki ikiye bölüyordu.

Gecenin bu saatinde, hava üþütecek kadar serinlemiþti. Üþüyen kolluk kuvvetleri, görev yaptýklarý sürgülü demir kapýnýn yanýndaki nöbetçi kulübesine dalýp, ýsýnmak için birer sigara yaktýlar…

* * *

Yatma saati geldiðinde herkes odalarýna geçmiþti.
Aynalý giysi dolabýnýn karþýsýna geçen Ceyda, tavandan sarkan kirli ampulün altýnda yarý çýplak bedenini seyretti. Sonra aynaya iyice yaklaþýp, yüzünü inceledi ve ilk geldiði günden ne kadar farklý olduðunu gördü. Oysa bedeni tazeliðini kaybetmemiþti daha.

Ýçini çekti.

3

GONCA BÝR GÜLDÜ

Gözünün önüne çocukluk yýllarý geldi. Gediz Ovasý’nýn üzümü ve þehzadeleriyle ünlü ilinin, bir kasabasýndaki kerpiçten yapýlmýþ bahçeli evleri. Bahçenin içinde üzümden eriðe, kayýsýdan þeftaliye dek çeþitli meyve aðaçlarý. Evin önünde büyük bir akasya aðacý… Kendisi henüz beþ altý yaþlarýnda. Mahallelerinde çiftçi ve esnaf ailelerinin çocuklarýyla, akasya aðacýnýn koyu gölgesi altýndalar. Topraða serili küçük bir kilim parçasýnýn üstünde -bezden yapýlmýþ bebekleriyle- oyun oynadýklarý yýllar… Bahçenin içinden ve sokaktan topladýklarý taþ parçalarýný yere sýralayarak yapýlan sözde evler… Bu evlerde komþuculuk adýna birbirlerine misafirliðe gidip gelmeler…

Sonra ilkokul yýllarý… Milli ve dini bayramlar… Bu bayramlarda, okul yönetimi tarafýndan, kendisi gibi yoksul öðrencilere verilen kýrtasiye yardýmlarý, giyim kuþamlar. Sevinçle almalar. Koþarak eve gelmeler. “Anneciðim bak!. Bana neler verdiler neler!...” demeler. Mutluluktan uçarak boynuna sarýlmalar. Hüzünle baðrýna basmalar, sessiz gözyaþlarý dökmeler…

Neden aðlardý annesi? Sanki aðlamasa olmaz mýydý?

Daha sonra gençlik yýllarý… Önce bað, bahçe iþleri, sonra pamuk tarlalarý … Ardýndan çýrçýr ve dokuma. Buralarda geçen acý tatlý günler, aylar, yýllar… Çýrçýrda geçen tozlu topraklý günlerde, iþçileri, ustalarý gülmekten kýrdýran Boþnak Zehra, Hatice, Cemile, Safiye; Kürt Bahtýþen, Güllü, Dilþah, Baðdagül… Dokumadaki Makedonyalý Zeynep, Cevahir, Hayriye, Þükriye; dedeleri 93 muhacirlerinden Kývýrcýk Recep, Çerkez Emine, Niðdeli Fatma, Arnavut Nazmiye… Kývýrcýk Recep’le Süslü Zehra’nýn, Adanalý Kara Cemal’le Oynak Hayriye’nin aþklarý…

Gözleri nemlendi.

Tüm bunlar, gözünün önünden bir film þeridi gibi geçerken karþý binadan gelen acý bir çýðlýk her þeyi alt üst etti.


Aðustos 1977

Çiðli/ÝZMÝR









Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn beklenmedik kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Tek Çare

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Nefise'nin Fotoðraf Tutkusu
Trendeki Oyun
Sessizliðin Çýðlýðý


nail uyar kimdir?

Okuma ve yazma tutkusu yüzünden profosyonel mesleðimi ikinci plana atmýþ biriyim.

Etkilendiði Yazarlar:
Okuduðum her yazardan birþeyler öðrenirim.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © nail uyar, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.