TÜRKÝYE`YÝ YÖNETENLER

2. Dünya Savaþý`nýn sona ermesi ile birlikte emperyalist güç olan ABD ve Ýngiltere - Almanya - Fransa`nýn baþýný çektiði AB artýk ülkelerle tek tek savaþarak ülkelerin kaynaklarýný iþ gücünü iradesini sömürerek kendi hegemonyalarýný oluþturmuyorlar. Bunun yerine halklarýn dönüþümü yoluyla kendilerine baðýmlý kitleler oluþturuyorlar.
Kendi menfaatlerine hizmet eden ülke hükümetleri ile asla çatýþmayan emperyalistler kendilerine tehdit oluþturan ülkelerle diðer yollar kapalý ise son çare olarak savaþmayý göze alýyorlar. Irak - Afganistan - Lübnan - Filistin ülkelerinde olduðu gibi. Meselemiz sivil toplum kuruluþlarý ve ABD arasýndaki iliþkilerdir.
Sivil toplum kuruluþlarý bazýlarý istisna olarak ABD`den ve AB`den sürekli hibe para elde etmekte ve bu paralarý hükümetlerin aleyhine kullanmaktadýrlar. Ekseriyetle farkýnda olarak ama önemli bir kýsmý da farkýnda olmayarak kendi ülkelerinin zararýna eylem yapan bu sivil toplum kuruluþlarý bir hiyerarþi ile yöneticileri ta ABD ve AB`nin devlet yöneticilerine kadar uzanmaktadýr. Önce kendi içlerinde kuruluþ amaçlarýný söyleyelim. Demokratik bir düzen içerisinde temsil ettikleri üyelerinin haklarýný korumak. Ýlk bakýþta son derece kulaða hoþ gelen bu durum iþleyiþ açýsýndan hiç de böyle deðildir. Öncelikle hazýrlardýklarý raporlar CIA`ya ulaþmaktadýr. Çoðu zaman son derece basit olaylar için devlet ile milletin arasýný açmaktadýrlar. Milleti devlete, devleti millete küstüren bu kuruluþlar, insanlarý gayrý meþru yollara kadar itmektedirler. Devletin yolsuzluk yaptýðý, devletin halkýn karþýsýnda olduðu, devletin kadýnlarý ezdiði, devletin sahtekar olduðu gibi yaygaralar sürekli gündeme getirilerek halk ile devlet hiç bir zaman bir noktada buluþturulamamaktadýr. Halký bütünleþtirici, insnalarý birbirine baðlayan manevi olan düþünceye ve kuruluþa hiç bir destek verilmezken, insanlarý ayýran, fitneye ve fesata yol açan her türlü düþünce, özgürlük kapsamý dýþýnda býrakýlmakta ve çaðdýþý olarak görülmektedir. Ayrýlýkçý her türlü sivil toplum kuruluþu ve kiþiye ABD ve AB tarafýndan özgürlük ve demokrasi namýna destek üstüne destek yaðarken milli ve manevi öðeleri ön planda tutan hiç bir görüþe geçit tanýnmamaktadýr. Sivil toplum kuruluþlarýnýn gelirleri önceleri direk olarak CIA tarafýndan karþýlanýrken sonralarý baðýmsýz bir kuruluþa bu yetki verilmiþtir. Güya ABD ile alakasý olmayan bu kuruluþ fondan yararlanma bahanesi ile ABD`den ciddi miktarda para almakta ve dünyanýn her yanýndaki devlet karþýtý örgütlere para aktadýrýmý yapmaktadýr. Bu sivil toplum örgütleri eðer kendi hükümetleri ABD`nin nihai amaçlarýna hizmet etmiyorsa ayaklanma saðlayarak devrimlere bile neden olmaktadýr. Bu Venezuellada denenmiþtir, Ýran`da denenmiþtir, Balkanlarda, Kafkaslarda, Orta Amerika`da denenmiþtir, bir kýsmý baþarýya ulaþýrken bir kýsmý ulaþamammýþ, ama yine de geleceðin muhalefetlerinin tohumlarý atýlmýþtýr. Dikkat edilirse stratejik öneme haiz yerlerde bunlar yapýlmaktadýr. Eðer bir ülkenin kaynaklarý varsa, stretejik önemi varsa, eðer gelecekte emperyalist ülkelere tehdit oluþturabilecek bir potanbseyel varsa o ülkede huzur yoktur, ya kötü yöneticileri vardýr, ya da halkla arasýnda bað yoktur.
Metod son derece basittir. Demokrasinin kötülüklerden tek kurtuluþ yolu olduðunu önce zihinlere kazýmak ve halklara kabul ettirmek. Bu süslü kelimeleri etiket gibi kullanan bu kuruluþlar demokrasiye en masafeli kuruluþlardýr. Kendi içlerinde kenrdilerinden baþkasýný baþkan olarak tanýmayan yöneticileri çok basit olarak yeönlendirilmekte ve spekülasyona uðramaktadýrlar. Medya reklam karþýlýðý ajanslarýn ve diðer sermayedarlarýn isteði doðrultusunda haber yayýnlarlar, bu haberlerden etkilenen kuruluþlarsa yönlendirilmiþ yargýlarý ile ve aldýklarý paralar ile devlete karþý isyan ederler bunun adý da demokrasi olur. Medya, ABD ve sermaye yoluyla, sivil toplum kuruluþlarý aslýnda tam bir resmiyete sahiptir ve bu resmiyet yurt dýþýndan gelmektedir.