Hz.Musa(a.s) kendisini ilah gören Firavun ve Mýsýr Ýmparatorluðu'na karþý verdiði mücadeleyi kazandýktan, kendisine inanan insanlarla beraber Kutsal Topraklar'a ayak bastýktan sonra Allah'a olan sevgi ve baðlýlýðýný ifade ve O'na olan þükrünü ifa etmek için kardeþi Hz.Harun'u Ýsrailoðullarý'nýn baþýna kendi yerine "vekil" tayin edip inzivaya çekilmeye karar vermiþ ve uzun bir inziva döneminden dönüp geldiðinde karþýlaþtýðý manzara onu dehþete düþürmüþtü;..
Samiri isminde biri altýndan bir buzaðý yaparak ve ondan garip sesler çýkartarak Ýsrailoðullarý'na gerçek ilahlarýnýn bu olduðu yönünde telkin vermiþ ve bir çok insaný bu sapkýn inanç etrafýnda toplamayý baþarmýþtý...Hz.Musa(a.s)'ýn gördüðü manzara karþýsýnda yaþadýklarýný ifade eden sözler Kur'an'-ý Kerim'de de geçtiði gibi;..
"Ýçimizdeki beyinsizler yüzünden bizi helak eder misin Allahým!!" olmuþtur...

Cuma namazýnda dünyevi meþgale ve kaygýlarýný bir nebze olsun manevi iklimlerin havasýnda daðýtmaya ve kimyevi enerjisini oradan alacaðý taze atomlarla ikmal etmeye çalýþan beni minberden haykýran Ýmam efendinin sözleri yeniden daðýtmaya ve atomlarýmý parçalamaya yetti;..
-Muhterem cemaat dün gece camimizin dýþ demir kapýsý çalýndýðý için sizlerden....,diye baþlayan,gerisine zaten daima aþina olduðumuz o cümlelerin tamamýný dinleyemeden vücudumda tepeden týrnaklarýma doðru hücum eden bir kimyasal reaksiyonun varlýðýný hissettim...
Merhum Üstad Cemil Meriç'in "Bu Ülke"sinde son dönemlerde yaþadýðýmýz çirkinlikler ve moral dejenerasyon bardaðý zaten doldurmuþtu ama "Minberden gönüllere" diye sitayiþle bahsettiðimiz o müstahkem mevkiden bizlere yapýlan bu "ilam" bardaðý taþýran son damla oldu!..
Nerden nereye gelmiþti bu millet?..
Ve gidiþ nereyeydi?..
Benim dinlediklerim,okuduklarým sadece "tarihsel birer illüzyon" muydu?..
Yoksa çocuklara anlatýlan masallar mesabesinde birer “mitoloji" mi?..
Peki diyelim ki ,benimkiler sadece birer vehimdi ama ya Akif'in serzeniþleri?..

"Kaç hakiki müslüman gördümse hep makberdedir,
Müslümanlýk bilmem amma galiba göklerdedir"...

"Bir zamanlar biz de millet,hem nasýl milletmiþiz,
Gelmiþiz dünyaya medeniyet nedir,öðretmiþiz"...

"Ordinaryüsler silsilesi" olarak tarih literatürümüzün baþ köþesinde yer alan Fuat Köprülü’ler,Osman Turan’lar,Ý.Hakký Uzunçarþýlýlar'ýn yazdýklarý ve çeþitli kaynaklardan aktardýklarý o tarihi vesikalar da yalan olamazdý ya!..

Sadece merhum Osman Turan hocamýzýn "Selçuklular döneminde Konya ve Sivas þehri" baþlýðý altýnda tarihi vesikalarla bu iki vilayetimizin sahip olduðu o zamanki bütçenin muasýrlarý olan Ýngiltere ve Fransa devletlerinin bütçelerinin birkaç katý olduðu bulgusu...

Ve yine Yavuz döneminde halkýn (þimdilerde zengin hanýmlarýmýzýn boyunlarýnda ziynet eþyasý olarak taktýklarý pahalý altýnlar,Reþat,Hamit vs...) ilk defa altýn ile alýþ-veriþe geçtiði...
Paris'te bazý seminerlerine katýlma þansý bulduðum ünlü oryantalist ve tarihçi Prof.Gilles Weinstein'in yazma eserlerden ortaya koyduðu Kanuni dönemi bulgularý...
Ve o devletin sergilediði muazzam ihtiþam… -ki,bunu kendileri de kabul ederek birkaç defa "Palaid des Congres" de "Soliman le Magnifique-Muhteþem Süleyman" adý altýnda seminerler ve sergilerle ortaya koymuþlardýr-
Ve yine Prof.Weinstein sýkça ABD'ye davet edildiðini,orada Osmanlý konusunda seminerler ve paneller sunduðunu,ABD'de muazzam bir Osmanlý arþiv çalýþmasý ve araþtýrýlmasý yapýldýðýný teyit etmesi...

Ve tabii bütün bu üstatlarýn derledikleri eserlerde adý geçen "sadaka taþlarý"...
Hani "Veren el alan elden üstündür" ilkesini hayata geçiren insanlarýn bütün dünyaya namzet olacak bir "sosyal dayanýþma harikasý"...

Geceleyin gücü nispetinde altýn,gümüþ akçeleri gizlice býrakan cömert eller ile yine geceleyin ihtiyaçlarý kadar akçeyi oradan gizlice alan utangaç eller...Bu gizlilik ise vereni "gurur",alaný ise "hakir"olma zilletinden kurtaran bir ince ruh nakýþý...

Ýþte o ruhun kimi zaman "civanmert" yiðitlerin sinesinden damlayan kanlarla,kimi zaman yüreði "hasret kokulu" analarýn gözyaþlarýyla hamur edip yoðurarak ortaya koyduðu o muhteþem "Yürek Atlasý"..;Diyar-ý Bakýr'dan Arz-ý Rum'a,Þanlý Urfa'dan Kayseri'ye, Kars'tan Sivas'a,Malatya'dan Konya'ya kadar uzanan...Her biri bir "yürek ve namus nuru" olan eserlerin nakýþlarýnda görürdük biz o muhteþem ruhu ve "sosyal dayanýþmayý"...
Ve o devasa eserler kendilerini yapan eller ve o ellere komut veren ruhun ne kadar engin ve kahraman bir ruh olduðunu haykýrýrdý gözlerimizden yüreklerimize!..

Ve o kutsallar için baþ koyan,yüreðini koyanlarýn ülkesinde yaþananlar!!..
Þimdi evet þimdi utanýyorum,þimdi aðlýyorum...
Baþ koyduklarýmýzý,gönül koyduklarýmýzý soyan ve satanlara mý yoksa onlara bu zemini hazýrlayanlara mý,hangilerine Hz.Musa(a.s) gibi "yürek manifestosu" koyalým?!!...
Veya Akif gibi;..

"Üç beyinsiz adamýn uðrunda üç milyon halk,
Bak nasýl doðranýyor,kalk baba kabrinden kalk,
Diriler yetiþmedi imdadýna sen bari yetiþ,
Arnavutluk yanýyor,hem bu sefer pek müthiþ!"...

diyerek "iç isyanlarýmýzý" mý haykýralým?..

Övündükleri Versailles þatosundan tutun tarihi binalarýna varýncaya kadar "temizlik kültürü"nden bi-haber olan,insanlarý yaþadýklarý çaðda ekmeðe muhtaç eden ve düþünenleri Engizisyon odalarýnda diri diri yakmaya mahkum eden mirasýn varisleri bugün kendi iþsizine ev ve aþ verirken,maaþa baðlarken mazide yaþananlarý sadece bir "hayal" ya da "tarihsel illüzyon" diye düþünüyor;..

Hicaz'dan Viyana'ya kadar her toprakta kendi "ruh izleri"ni nakþeden bir medeniyetin çocuðu,öyle bir mirasýn sahibi olarak,þu düçar olduðu vehamet karþýsýnda yaþadýðý "paradoksu" izah edemiyor; o mu "Ben" yoksa bu mu "Ben" sorusunun ikileminde boðulup duruyor...
Evet!
Daha önce taþlara hayat vererek "cami kapýlarý"ný süsleyen o insan þimdi o kapýyý sýrtlayýp giderken bize ise sadece;..

"Ýçimizdeki beyinsizler yüzünden bizi helak eder misin Allahým!!" demek kalýyor...