..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Öyle yaþamalýsýn ki ölünce mezarcý bile üzülsün. -Mark Twain
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Ýronik > SERAY ANIL




28 Kasým 2006
Gizli Yüzler  
SERAY ANIL
Bilse... Farketse... Mutlaka... Birþeyler yapardý...


:BAEI:
Dýþarýdaki aydýnlýða raðmen odasý karanlýktý, içi tarifi imkansýz bir sýkýntýyla kaplýydý, odasýný asýl karartan ruhuna bir süredir hükmeden kendi içsel karanlýðýydý. Öyle yapýþkan, öyle çekilmez, öyle aðýrdý ki sýkýntýsý... Televizyonu açýp film seyretmeyi denedi, olmadý; kitaplarla týklým týklým dolu kütüphanesinden rastgele bir kitap seçip okumayý denedi, olmadý; masanýn üzerinde günlerdir öylece atýlý duran kartpostalýn üzerindeki neþesiz dað manzarasýný resmetmeyi denedi, olmadý; günlüðüne tatsýz birkaç satýr eklemeyi denedi, olmadý; pencereden yaðmurun ýslattýðý sokaðý izlemeyi denedi, olmadý; hiçbir þey yapmayýp öylece oturmayý denedi, olmadý; evin içinde amaçsýzca dolaþmayý denedi; olmadý. Ne yaptýysa olmadý, kafasýndaki karmaþadan, içindeki sýkýntýdan bir türlü kurtulamadý. Aslýnda hayal kýrýklýklarýna alýþýktý; yok olmanýn eþiðindeki hayalleriyle gülümseyerek vedalaþmayý, yýkýlan hayallerinin toz duman enkazý karþýsýnda dimdik ayakta durmayý daha önce pek çok kez baþarmýþtý. Ancak bu kez durum biraz farklýydý, geçmiþte hayalleri yýkýlýp yok olsa da umutlarý hep yanýnda kalýrdý. Bu kez umudunun da hayalleriyle birlikte yitip gitmesine engel olamamýþtý. Umudunu yitirmesiyle birlikte içindeki tarifi imkansýz sýkýntýyla baþbaþa kalmýþtý. Neden vardý bunca hayal kýrýklýðý, bunca umutsuzluk?... Nasýl geçerdi bunca hayal kýrýklýðý... Geçmez miydi bunca hayal kýrýkl... Peki ya nasýl olacaktý... Ne yapmalýydý... Sahiden... Ne yapmalýydý... Yitip gitmek... Yok olmak... Daðýlmak... Son bulmak... Ölm... Beynindeki ani ama kýsa, þimþek çakmasýný andýran hisle birlikte sýçradý, çok da farkýnda olmadan ani gelen refleksi andýran bir hareketle yerinden fýrladý. Evin dört duvarý arasýnda daha fazla duramayacaktý, yaþadýðý ruh açmazý hayatýný yeteri kadar karartmýþ, nefesini yeteri kadar sýkýþtýrmýþtý zaten, dünyasýný bir de þampanya rengi soðuk duvarlarýn daraltmasýna engel olmak zorundaydý. Yoksa... Eðer olamazsa... Olamamak... Yokluða akmak...

Günlerdir dokunmadýðý üzerinde belli belirsiz biriken toz tabakasýndan belli olan çantasýný kaptýðý gibi kendini dýþarý attý. Sokaklar ýslaktý, Sýkýcý Pazar günü tenhalýðý o Pazar da þehrin her yanýna bulaþmýþ, gökyüzünü dahi yeryüzünden gökyüzüne sýçramýþ gibi duran gri leke bulutlarýyla kirletmiþti. Nereye gideceðinin kararýný vermeye gerek görmeden kendini yollara býraktý, uzun süredir mekan ve zaman kaygýsý taþýmýyordu zaten, nasýl olsa hisleri nereye gitmesinin en doðru olacaðýný bulacaktý.

Kadýnýn adý Sýla’ydý.

...

Uyanýr uyanmaz hissettiði ilk þey baþýnda saplý duran aðrý oldu, uzunca, çok uzunca bir süredir baþýnýn aðrýsý bedeninin somut bir parçasý haline gelmiþti; elleri, gözleri gibiydi sanki; göremediði ama beyninin derinliklerinde hissettiði, görebildiklerinden çok öte birþeydi, belki de baþýndaki dinmek bilmez aðrý hayatýndaki en büyük gerçekti. Zaten onun gibi gittiði yolda tutunamayan, tuttuðunu koparamayan biri için hayattaki pek çok þey belki de hiçbir þey bir süreklilik arz edemezdi. Hayatla ilgisi azalmýþ tüm insanlar gibi uyanýr uyanmaz sýkýlmaya baþladý, hem kendi hayatýna hem de etrafýný saran dýþ dünyaya karþý o kadar ilgisizdi ki önünde duran koskoca günü nasýl geçirebileceði konusunda en ufak bir fikri dahi yoktu. Sýrtüstü yattýðý yataðýnda tavandaki hayali bir noktaya öylece bakmaya baþladý; düþünmesi imkansýzdý, þiddetli ve inatçý bir baþ aðrýsýndan baþka ne vücudunda ne de ruhunda baþka hiçbir his kalmamýþtý, baþýnýn aðrýsý ise onun için kuru bir his olmak þöyle dursun, olumsuz da olsa hayatýndaki tek anlamdý. Ya birgün uyandýðýnda alnýndan baþlayýp þakaklarýna doðru yayýlan ve beynindeki en ücra köþelere kadar kök salan aðrýyý hissetmezse... Ya hayatýndaki son anlamý da yitirirse... O zaman ne yapardý... Yaþamanýn bir anlamý kalýr mýydý... Sahi... Yaþamanýn bir anlamý var mýydý... Daha fazla düþünmedi... Daha fazla düþünemedi... Daha fazla düþünmemeliydi. Yavaþça doðruldu, yataðýnýn ayak ucunda býraktýðý terliklerini bakmaya bile gerek görmeden tek bir hamleyle ayaklarýna geçirdi, dolabýna yöneldi, gece çýkarmayý unuttuðu kahverengi pantolonunun üzerine eline ilk geçen gömleði-gömlek siyahtý- giydikten sonra kendini telaþsýzca ve amaçsýzca sokaða býraktý. Sokak ýslak, hava kapalýydý; havanýn nasýl olduðunun bir anlamý yoktu, Güneþ’in varlýðýný çoktan unutmuþtu.

Adamýn adý yoktu...

Adýný unutmuþtu.... Hatýrlamaya çalýþtýðý olmuþtu, ama olmuyordu, hatýrlayamýyordu bir türlü. Hatýrlasa... Yoktu... Hatýrlasa da bir anlamý yoktu...

...

Islak kaldýrýmlar boyunca biraz dalgýn, çokça umutsuz, gözlerini yerden ayýrmadan kaldýrým taþlarýnýnýn çizgilerini takip ede ede yürüdü kadýn; kaldýrýmlardaki ürkek kumrulara, telaþlý güvercinlere, miskin kedilere gülümse-ye-medi, farketse mutlaka gülümserdi. Sanki hiç durmayacak, sonsuza dek yürüyecek ve sonunda sonsuzluðu bulacaktý... Akþam karanlýðýnýn çökmeye baþladýðý uzak saatlerde hala yürüyordu, yürürken çok uzak düþler gördü; düþlerinde mutluydu.

Aniden duyduðu aðlayan bir keman sesiyle düþleri bozuldu, olduðu yerde durdu, kemanla birlikte o da aðlýyordu... Dünyanýn orta yerinde, dünyanýn kýyýsýnda kalmýþlýðýna aðlýyordu... Yaðmurlarý kýskandýrýrcasýna, bulutlarý utandýrýrcasýna aðlýyordu. Aðlamaktan yorulduðu an keman sesinin geldiði yöne doðru döndü ve sebebini düþünmeden içeriye girdi; belki kemaný dinleyecekti, belki dinlenecekti, belki de kendini ve herþeyi unutup düþlerindeki olmayý deneyecekti.

Ýçerisi neredeyse karanlýk denilebilecek kadar loþtu, gözüne insanlardan mümkün olabildiðince uzak kalabileceði bir masa kestirdi, baþý önde, bakýþlarý yerde, kulaðý kemanýn aðlayan sesinde masaya doðru ilerledi. Kendine içmeyi unutacaðý bir kýrmýzý þarap söyledi, unutacaðýný bilse söylemezdi. Etrafa yayýlmýþ olan masalarýn büyük bir bölümünü arkasýna alacak þekilde oturdu. Artýk aðlamýyordu, bakýþlarý git gide dalýyor, gözleri kapanýyor, kemanýn sesi uzaklaþýyor ve bu kez düþlerini bölmek yerine uzak düþlerini tamamlayan hüzünlü bir ses oluyordu. O ise yavaþ yavaþ düþlerindeki oluyor ve belli belirsiz gülümsüyordu. Çok sonra kemanýn uzak sesi yakýnlaþtý ve hüznün sesi yerini eski acý dolu aðlamaya býraktý. Gözlerini açtýðýnda bir an için nerede olduðunu hatýrlayamadý, hatýrlar hatýrlamaz da kendini koþarcasýna sokaða attý, dýþarýda inceden bir yaðmur vardý.

...

Islak sokaklarda su birikintilerine ve çamurlara basa çýka yürüdü adam, çamurlarýn ve su birikintilerinin onlarý sokaðýn diðer kýsýmlarýndan ayýran özel birer anlamlarý yoktu; saatleri akþam eden yürüyüþünün sonuna geldiðinde çamura bulanmýþ paçalarý yarý dizlerine kadar ýslaktý. Günün sonunda bu kez pantolonuyla birlikte gömleðini de çýkarmayý unutarak çamurlu paçalarýna aldýrmadan baþýndaki aðrýyý dinleye dinleye uyuya kalacak ve ertesi gün çamurlu paçalarýna eklenmiþ kýrýþýklýklarla birlikte kýrýþmýþ siyah gömleði de üzerinde kendini yine sokaklara býrakacaktý, býrakmalýydý. Baþýndaki aðrýnýn þiddetini arttýrmasýný yorulmuþ olabileceðine baðladý ve bir mahalle kahvesinde dinlenmeye karar verdi. Bir köþede unutulmuþ gibi duran yeþil örtülü, daðýnýk, kirli bir masaya oturdu, kendisine bir çay söylemedi, aklýna gelse mutlaka söylerdi. Tahtalara ve masalara vurulan okey taþlarýnýn sesleriyle, çay dolu bardaklarda týkýrdayan çay kaþýklarýnýn sesleri birbirine karýþýyor, çoðunun düþük kaliteli olduðu kokularýndan anlaþýlan sigaralardan yükselen dumanlar soðuk kýþ günlerinde engin ovalara çöken kirli, gri sis bulutlarý gibi etrafý iyiden iyiye sarýp sarmalýyordu.

Tavandaki hayali noktalarý izlemeye alýþýk gözlerini bu kez yeþil masa örtüsünün üzerindeki lekelerde gezdirdi, büyükçe bir lekede karar kýldýktan sonra uzun bir süre onu izledi. Lekeye odaklanmýþ gözleri dalmaya, daldýkça kararmaya, karardýkça görmez olmaya baþladý. Gözleri tekrar görmeye baþladýðý ilk anda kendini kahvecinin þaþkýn bakýþlarý altýnda dýþarý attý. Acaleyle çýkarken yan masadaki adamýn paltosunu düþürdüðünü farketmedi, farketse mutlaka özür dilerdi.

Þimdi sokaklar daha da ýslaktý, dýþarýda yaðmur yaðýyordu; o ise nereye gittiðinin ya da gideceðinin bilincine varmadan öylece ilerliyor, gözleri yerde, yaðmur damlalarýnýn kaldýrýmlardaki su birikintilerinde oluþturduðu dalgacýklarý izliyordu. Nereye gittiðini bilmediðinin ayýrdýna vardýðýnda aniden durdu, düþündü, bir türlü karar veremiyordu. Sokak dardý, gözleri karþý kaldýrýmda hýzla ve dalgýnca yürüyen bir kadýna takýldý, kadýnýn þemsiyesi yoktu, saçlarýndan yaðmur suyu damlýyordu. Yüz, belki iki yüz, belki de üç yüz yaban güvercininin ayný anda kanat çýrpýp havalanmasýna benzer bir his duydu içinde, istemsiz karþýya geçti, kadýn nereye gidiyorsa o da oraya gidecekti.

Uzun bir süre sessiz ve dalgýn, kadýný takip etti, sonra yaklaþtý, cesaretini toplayýp kadýnýn omuzuna dokundu, dokunurken elleri titredi, kadýna dokunmayan eli ne diye titriyordu sanki?! Kadýn omuzuna dokunan eli farketmedi, yine uzak düþlere dalmýþ gitmiþti, farketse mutlaka arkasýna dönerdi. Bir kez daha, bir kez daha denedi kadýna dokunmayý, olmadý. Aniden gelen cesaretini aniden yitirdi, kadýnýn gittiði yere gitmekten vazgeçti. Böylesi daha iyiydi belki de, kadýn adýný sorsa verecek bir cevabý bile yoktu elinde. Adýný bile hatýrlamayan bir adamýn ne iþi olabilirdi ki saçlarýndan yaðmur suyu damlayan bir kadýnýn peþinde?!

...

Adam kadýnýn umudunun az önce titreyen ellerinde, az önce titreyen “kendi” ellerinde gizli olabileceðinin farkýnda olamayacak kadar kendi deðildi... Farkýnda olsa kadýnýn düþlerini mutlaka bölerdi... Kadýnsa umudunun paltosunun sað omuzundaki sahibini yitirmiþ parmak izlerinde saklý olduðunu hiçbir zaman bilmeyecekti... Bilse... Mutlaka.... Bilse mutlaka düþlerindeki olmaktan vazgeçerdi...

SERAY ANIL



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Gökyüzünde Aþk
Kelimelerin Dansý
Beklemek Ne Zor Þey Bilir misin?
Sen Ýstanbul"um, Ýstanbul"um Sen...
Düþ (Ünce) Lerim
Alýp Baþýmý Gitmek Ýstiyorum
"Gitme"
Türkiye Sevdasý
Seni Sevmeme Ýzin Verme Birtanem...
Muhittin Bey

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Bitiþler Baþlangýçlar [Deneme]


SERAY ANIL kimdir?

Yaþayan benle yazan benin birbirleriyle olan mücadelelerinin tek gerçek tanýðýdýr üçüncü ben.

Etkilendiði Yazarlar:
George Orwell, Oðuz Atay, Sabahattin Ali, Maksim Gorki, Charles Dickens


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © SERAY ANIL, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.