En bilge insanlar bile arasýra bir iki zýrvadan hoþlanýrlar. -Roald Dahl |
|
||||||||||
|
Gaybýn güneþi Þems-i Tebrizi hazretleri kimdir? Hazret-i Mevlâna’nýn gönül ikliminin bu kadar geniþ olmasýnda en büyük etkisi olan Ýnsan-ý Kâmil! Peki Þems-i Tebrizi hazretlerini ne kadar tanýmaktayýz? 13 Aralýk 2003 tarihinde Konya’ya gitmek nasip olmuþtu. Güzel bir tevâfuk olarak kaldýðým otel’in tam karþýsýnda Þems-i Tebrizi hazretleri’nin türbesi bulunmaktaydý. Bir günlük Konya seyahatimde ilgimi çeken bir þey olmuþtu. Konya’ya ziyarete gelen yerli ve yabancý turistler, Mevlâna hazretleri’nin makamýný doldururken, Þems-i Tebrizi hazretlerine uðramadan gidiyorlardý. Mevlâna Müzesi’nin önünde içeriye girebilmek için uzun kuyruklar oluþturan ziyaretçiler, giriþi bedava olmasýna raðmen Hz.Þems-i Tebrizi’nin türbesine uðramadan gitmekteydiler. Hazret-i Þems-i Tebrizi’nin türbesi, Konya’da, eski adýyla güllük mevkiinde Þems Parký olarak bilinen alanýn içindeki caminin içerisindedir. Yýlýn her günü ziyaretçilerle dolup taþan Mevlânâ türbesine yaklaþýk on dakikalýk mesafedeki bu mekâný bilen ve ziyaret edenlerin sayýsý ise parmakla gösterilecek kadar az. Allahu Teala kitabýnda müminleri tarif ederken; “Onlar ahitlerine vefa gösterenlerdir.” buyuruyor. Hz.Peygamber sallallâhu aleyhi ve selem Efendimiz sözünde durmamanýn, ahde vefa göstermemenin münafýklýk alameti olduðunu buyuruyor. Hz.Mevlânâ eserlerinde çok sýkça “….vefaya yemin olsun ki!..” tabirini kullanarak vefanýn üzerine yemin edilecek kadar yüksek bir haslet olduðunu vurguluyor. Bizde vefanýn deðerine uyarak Hz.Mevlânâ’nýn Divan-ý Kebirini yani Divân-ý Þems-i Tebrîzî kazandýran Hazret-i Þems’den söz ederek bir vefa örneði vermiþ olalým inþaallah. “Yalnýz þükür ehli ile vefâ sahiplerinin elde ettikleri kaybolmaz. Çünkü devlet, mânevî zenginlik onlarýn ardlarýndadýr.” Hz.Mevlânâ var olan aþký ortaya çýkartan Hz.Þemseddin-i Tebriziyi bir parçada olsa halkýmýz tanýmaktadýr. Gerçi baðzýlarýmýz alelade insandan söz eder gibi sadece “Þems” deyip geçi veriyorlar. Yani yeterince bir saygý ifadesi gösterilmemektedir. Sadece saygýsýzlýk bununla da kalmayarak Hz.Þems hakkýnda asýlsýz bir takým iddialar gündeme getirilmektedir. Bunlarýn baþýnda Prof.Dr.Mikâil Bayram’ýn ortaya attýðý iddialarýnýn yer aldýðý Sosyal ve Siyasi Boyutlarýyla Ahi Evren-Mevlânâ Mücadelesi kitabýnda Þems hazretlerinin tasavvufi düþüncesi çaptýrýlarak hulûliyecelik yani Allahýn insanda zuhur etmesi, moðol ajaný yakýþtýrmasý yaparak devrin saray entrikalarýna bulaþtýrarak zaten yeterince az tanýyan halkýmýzýn gözünde küçük gösterilmek istenmektedir. Allah adamlarýnýn bu gibi asýlsýz sözlere ve hakaretlere elbette ilk defa muhatap olmamýþtýr. Hallac-ý Mansur kaddesallâhu sirrahum “Enel Hak” sözü avam tarafýndan anlaþýlamamýþ ve asýlmýþtý. Þeyh-i Ekber Muhyiddin Arabi kaddesallâhu sirrahum vefatýndan sonra kabri þerifini mezbeleye çevirerek edepsizliklerini hat safhaya çýkarmýþlardý. Onlarýn koruyucusu elbette El-Veli celle celâlühû olmuþtur. Edepsizlikler yapanlar edepsizliklerin karþýlýðýnda unutulmaya mahkum olmuþlardýr. Allah dostlarý ise asýrlar sonra dahi unutulmamýþtýr. Yunus Emre kaddesallâhu sirrahum buyurduðu gibi; Yunus öldü deyû selâ verirler Ölen hayvan imiþ, aþýklar ölmez.. Hazret-i Þems-i Tebrizi hakkýnda hayatý ve etkilerinin yer aldýðý münferid bir eser maalesef bulunmaktadýr. Akademik çalýþmalarýn ve bireysel çalýþmalarýn tek kaynak eser olarak Þems hazretlerinin sohbetlerinden derlenmiþ Makâlât adlý kitap gösterilmektedir. Diðer ciddi kaynaklar olarak da Feridun bin Ahmed Sipehsâlar ve Ahmed Dede Eflâkî’nin Menâkibü’l- Ârifîn eserlerinde görmekteyiz. Ayna Sýrr-ý Þems-i Tebrizi adlý kitabýmýzda Þems hazretleri’nin biyografisini anlatmayacaðýz. Zira Mevlânâ hazretleri ile ilgili hemen her biyografide yer verildiði için deðinmeyeceðiz. AYNA ‘da iki Hakk âþýðý ve kâmil-i insan olan Mevlânâ hazretleri ile Þems hazretleri’nin birbirlerinin gözlerinde parlak bir yol buluþlarý ve o yola düþerek orada kendilerini bulmalarýndaki sýrrýný aralamaya çalýþacaðýz. Þems-i Tebrizi hazretlerinin ansýzýn þüpheli kayboluþunun ardýndan Mevlânâ hazretlerinin bu “ezeli” dostunu arayýþýnda engin firâseti ile Þems hazretlerini dýþarýda deðil içinde aramasý gerektiði anlayacaktý. Hazreti Mevlânâ’nýn ezeli dostu ile ayrýlýðý Allah’ýn takdiriydi. Þems hazretleri ele avuca sýðmayan bir rûh alemine sahipti. Ýki dost yýllarca birbirlerine ayna olacak bir insan-ý kamil arayýþý içindeydiler ve niyazlarýn sonucu Allah’ýn ihsânýyla iki dost kavuþup halvete girmeleri ile vuslat denizinde kaybolmuþlardý…Ama vuslat son menzil deðildi onlar için! Konya halký, ailesi ve öðrencileri dahi herkes bir mana veremedikleri ve kimi zaman kendileri için fitne olarak gördükleri bu dostluðu anlatmak gerekliydi hatta bunu asýrlar sonraki gelecek olanlara dahi anlatabilecek ve daha önce söylenmemiþ sözler olmalýydý. Bu söz “Ayrýlýk” olacaktý! Mevlânâ hazretleri kendi alemini seyrettiði Þems hazretleri artýk yoktu! Mevlânâ hazretlerinin buyurduklarý gibi; “Ölümümüzden sonra mezarýmýzý yerde aramayýnýz! Bizim mezarýmýz âriflerinin gönüllerindedir.” Ârif-i Billâh olan Mevlânâ hazretleri artýk ezeli dostunu kalbine gömmüþtü. Unutmak için deðil! Kalbinin dýþýna taþýrmak için. Mevlânâ hazretleri Hazreti Þemsin aynasýnda kendi özünü gördü ve sýrlar aleminin kapýsýný aralamýþtý. Artýk alemi bir ayna olarak gören Mevlânâ hazretleri aynaya mana yükleyenin asýl kendisi olduðunu anlamýþtý. Þems hazretleri gözü kamaþtýran güneþ misali aynaya ýþýk vermiþ ve ayna tüm ihtiþamýyla güzelliði kendinde toplamýþ ve yansýtmýþtý. Âyineyi misal olan Mevlânâ hazretleri anlatýlamayaný anlatmak için þiiri seçmiþti. Gönlünde dönüp duran sýrrý ifþa ettiðinde Divân-ý Þems-i Tebrîzî yani Dîvan-ý Kebîr gibi bir eser ortaya çýkmýþtý. Artýk Þems’in yokluðuna alýþmýþ olan Hazret-i Pîr gönül aynasýnda ezeli dostunu görüntüsünü zaman geldi Selahattin Zerkubi hazretlerinde kimi zaman ise Hüsamettin Çelebi hazretlerinde zuhur ettiðini görünce bu seferde Kur’ân-ý Kerimin tefsiri olan Mesnevî Þerif gibi bir eser vücut buldu… “Körler çarþýsýnda ayna sattým; saðýrlar çarþýsýnda gazel attým. Dedim ki: ‘Sana ermiþlerin hikâyesini anlatýyorum. Sana en güzel sevgiliyi örtüler içinde gösteriyorum. Bu örtüler onu göstermek fazîletinden mahrum olanlara yâri göstermez. Onlar bu hikâyeleri sâdece falan veya filânýn baþýndan geçmiþ vak’alar sanýrlar. Ârif kiþi ise hikâyelerin perdeleri altýnda saklanan mânâyý anlar. Ben sana ermiþlerin veya baþkalarýnýn hikâyesinde iþte bu mânâyý anlatýyorum.” Hz.Mevlânâ kaddesallâhu sirrahu Yûsuf ERTUÐRAL
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © YUSUF ERTUÐRAL, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |