..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
En güzel özgürlük düþü, hapishanede görülür. -Schiller
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Toplum > Taki Akkuþ




8 Aðustos 2006
Etnik ve Kültürel Kimlikler/çaðdaþ Eleþtiri  
Taki Akkuþ
" Ýliklerimize kadar sinmiþ özgüvensizlikten kurtulmamýz, tarihimizden kopmaktan kaynaklanan edilgen tavrý terk etmemiz þarttýr. Dünyada ve bölgemizde, insan haklarýnýn, demokrasinin ve barýþýn egemen olmasý için üzerimize düþen görevin tarihi bilinciyle davranmak zorundayýz.


:DCDE:
Taki Akkuþ

          ETNÝK VE KÜLTÜREL KÝMLÝKLER

Dünya büyük bir deðiþim içinde son hýzla ilerliyor. Türkiye, bu deðiþime “ tabi olan deðil” “deðiþimin kendisine sunduðu fýrsatlarý deðerlendiren” bir ülke olmak zorundadýr. Türkiye, Dünyada hak ettiðini alabilmek için artýk konuþmalýdýr.

Artýk büyük düþünmemiz ve büyük düþünmeye alýþmamýz gerekir.

“ Ýliklerimize kadar sinmiþ özgüvensizlikten kurtulmamýz, tarihimizden kopmaktan kaynaklanan edilgen tavrý terk etmemiz þarttýr. Dünyada ve bölgemizde, insan haklarýnýn, demokrasinin ve barýþýn egemen olmasý için üzerimize düþen görevin tarihi bilinciyle davranmak zorundayýz.

Ülkemizde demokrasinin saðlýklý temeller üzerine oturmasý için; etnik-kültür-din kümelerinin barýþ içinde birlikte, beraber yaþamasýný saðlamaya uðraþ vermeliyiz. Türkiye’ de þu anda, etnik - kültür - din kümelerinin birbirleri ile olan iliþkilerini anlatýrken kullandýðýmýz, “çözülme, ayrýþma, farklýklarýn siyasallaþmasý” gibi kavramlarla dile getirdiðimiz, istemediðimiz, arzu etmediðimiz bir durumun tespitidir.

Eðer ortada bazý sorunlar varsa, bu sorunlarý dillendir menin, üzerine konuþmanýn, sorunu daha da derinleþtireceði ileri sürülür. Oysa bu düþünceye katýlmak doðru bir davranýþ deðildir. Aksine, var olan sorunlar, konuþulmazsa, tartýþýlmazsa, ele alýnýp dillendirilmezse sorunlar büyür, kronikleþir ve çözümlerinde þiddet devreye girer. Etnik-kültür- din kümeleri arasýnda özlediðimiz toplumsal barýþýn ancak konuþmakla, sorumlu olarak tartýþmakla saðlanacaðý olasýdýr.

Bir þeyi konuþmaya baþlamak, tartýþmaya açmak, sorunlarý olanca çýplaklýðýyla masaya yatýrmak, “çözülme” ve “ayrýþmanýn önüne geçmek için atýlan ilk adýmdýr. Bir sorunu konuþmaya baþlamak, ötekini tanýmaya, dünyasýný anlamaya bir ilkin baþlangýcýdýr. Birlikte, bir arada yaþamanýn ilk þartý olan hoþgörüye ilk adýmdýr. Bu davranýþ ayný zamanda toplumsal þiddetin de karþýtýdýr. Türkiye’de þiddet istemeyen, þiddeti reddeden herkes, önce konuþmasýný öðrenmek ve karþýsýndakine saygýlý olmak zorundadýr. Toplum olarak konuþmasýný, birey olarak da karþýlýklý tartýþmasýný öðrenmek ilk hedefimiz olmalý. Þiddeti ortadan kaldýracak, bizleri bir araya getirerek, toplumun içinde barýþý egemen kýlacak davranýþ budur sanýrým.

Anadolu topraklarý etnik, kültürel ve dinsel yapýsý itibarý ile bir çiçek bahçesidir. Ama içinde bulunduðumuz süreçte, benzeþtirmeyi, hatta tek tipleþtirmeyi esas alan politikalar nedeniyle bu zenginlik yok olma tehlikesiyle karþý karþýya- dýr.
Biz toplum olarak, fikri köklerimizi kendi tarihimiz- den alýyoruz.

Binlerce yýldan beri çeþitli dinlerin ve medeniyetlerin beþi ði olmuþ, Anadolu’ nun hümanist kültürü, insanlýðýn ortak deðerlerine büyük katkýlar yapacak güce sahiptir.

Biz, tarihimizdeki hümanist geleneði, çok kültürlülüðü ve bu doðrultuda yaþanmýþ siyasi tecrübeleri abartýdan uzak, objektif ve eleþtirel bir temelde bugüne taþýmanýn, bugünkü evrensel deðerlerle birleþtirmenin zamaný geldi de geçmekte...

Günümüze dek izlenen politikalar nedeniyle, Anadolu da var olan etnik- dinsel- kültürel topluluklarý ortak bir üst kimlikte bir arada tutacak siyasi örgütlenme tam anlamýyla baþarýlamadý. Zamanla ulus kavramý etnik açýdan Türk soyuna; dinsel açýdan ise tüm laik iddialarýna raðmen, Sünnilik akidesine dayandýrýldý. Bu böyle olunca, Türk soyunda olmayanlarla, Sünni mezhebinden gelmeyenler, dýþ landýlar en azýndan kendilerini dýþlanmýþ olarak gördüler.

Devletin halk ile olan iliþkisi; tarihsel geleneðimizin de bir sonucu olarak, bugün yaþadýðýmýz çoðu sorunun da kaynaðýdýr. Ýzlerini bugün bile gördüðümüz bu gelenek, otoriter, keyfi, kural tanýmazdýr. Kuralý aba altýnda sopa göstermek amacýyla kullanýr. Vatandaþýný, tebaa sayar ve caný üzerinde mutlak bir hakka sahip olduðuna inanýr. Korkutma ve sindirmeyi kendisinin varlýk nedeni olarak görür. Halkýn haklarýný deðil, yükümlülüklerini öne çýkarýr.

Halka hizmeti bir görev deðil, bir lütuf kabul eden yasakçý ve otoriter devlet anlayýþý, bu günde egemenliðini sürdürmektedir.

Bugün, gerek ulusal devlet kurulurken, çoðulculuk yerine tekleþtirmeyi, benzeþtirmeyi temel alan anlayýþ, yanlýþ politikalarýn, gerekse modernleþme sürecinin doðal bir sonucu olarak, Anadolu’ da var olan farklý kimlikler arasýnda yeni bir ayrýþma ortamý doðmaktadýr. Artýk Müslüman olmak bu topluluklarý bir arada tutmaya yetmemektedir.Taraflar Müslüman olmanýn ötesinde var olan kimliklerine sarýlmakta dýrlar. Kürtler, Müslüman ortak kimlik dýþýnda, etnik ve kültürel özelliklerine yönelerek, kendilerini yeniden tanýmlýyorlar. Aleviler genel olarak Müslüman kimliði altýnda kal maya özen gösterirken, Sünni gelenekle aralarýndaki mesafeye dikkat çekiyorlar.

“Sýnýfsýz ve imtiyazsýz” bir toplum yaratmak iddiasýyla, sos yal sýnýflar; laik bir toplum yaratmak iddiasýyla din ve kültür farklýlýklarý: tek bir etnik kökenden geldiðimiz iddiasýyla fark lý soy kümeleri yok sayýldý. Toplumda tabular ve yasak alanlar ilan edildi. Bunlara karþý gelenler cezai yaptýrýma uðradý. Sonunda devlet öyle bir yapýya geldi ki, Türklüðü ve Sünniliði vatandaþ olmakla eþ sayan bir anlayýþýn üzerine oturdu. Tüm laiklik iddialarýna raðmen , Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý eliyle, Sünni- Hanefi mezhebi resmi olarak örgütlendi. Okullara zorunlu din dersleri sokuldu. Bütün bunlara karþýn, türdeþ bir toplum ve tek tip birey yaratma arzusu tutmadý. Ülkenin siyasal birliðini, farklýlýklarý yok sayarak, tek bir etnik kültürel kimliði dayatarak saðlamak çabasý baþarýlý olamadý. Bugün devletin, toplumu bir arada tutacak bir üst kimlik saðlama yeteneði azalmýþ; devlet ve toplum, sürekli bir kimlik bunalýmýyla boðuþur hale gelmiþtir. Türk-Kürt, Alevi Sünni, Laik-anti laik ekseninde oluþan kimlik bunalýmý, toplumsal baðlarý zayýflatmýþ, çözülme ve ayrýþma eðilimlerini açýða çýkarmýþtýr. Sonuçta, devlet ile din, etnik ve kültür kümeleri arasýnda onarýlmasý giderek zorlaþan bir güven bunalýmý ortaya çýkmýþtýr.

Ülkemizde yaþayan her yurttaþýn, bu güven bunalýmýný aþmayý, toplumu devletle, dinsel, etnik ve kültür kümelerini birbirleriyle, hukuksal eþitlik, demokrasi ve barýþ temelinde buluþturmayý, Türkiye’yi güven, istikrar ve huzur içinde yaþanýr bir ülke yapmayý birincil görev olarak görmelidirler.

Türkler arasýnda laik/þeriatçý ekseninde yaþanan ayrýþma da, Türk kimliðini birinci kimlik olarak benimseyip benimsememe konusunda süren bir çatýþmanýn ifadesi olarak orta ya çýkýyor. Bu sürecin bir sonucu olarak, Ýslam dini, artýk toplumda baðlayýcý bir üst kimlik olma özelliðini yitiriyor ve Müslümanlýk dýþýnda baþka bir üst kimliði benimsemek istemeyen bir kesimin siyasal kimliði haline geliyor.

Sürecin böyle devam etmesinin sonuçlarýndan biri “ etnikleþme “ diðeri ise ona baðlý olarak yaþanan “homojenleþmedir.” Tüm bu yapýlanmalar göz önüne alýnarak, Türkiye için yeni bir toplumsal proje oluþmaz ve Türkiyelilik temelinde, gönüllü buluþma yaratýlmazsa, etnik ve kültürel kimlikler giderek öne çýkabilir. Buna paralel olarak da ayrýþma giderek hýzlanýr. Ayrýþmanýn tehlikeli sonucu, her kimliðin kendisini siyasal olarak örgütlemesi ile birlikte zýtlaþmanýn ve siyasal þiddetin artmasýný arttýrýr.

Oysa bir arada ve birlikte yaþamayý esas almak, farklý etnik-kültür kümelerinin, kendi özelliklerini koruduklarý, özgürce geliþtirebildikleri siyasal seçeneklerini rahatlýkla yapabildikleri bir ortamýn oluþmasý gerekir. Farklýlýklarýmýzý sorun deðil, zenginlik kaynaðýmýz olarak deðerlendirmeliyiz. Ereðimiz etnik-kültürel farklýlýklarý, birey hak ve özgürlükleri çerçevesinde hukuksal güvenceye kavuþturmak olmalý dýr. Bizler, resmi kimliðimizin, baðlý olduðumuz devletin vatandaþlýðý ile belirlendiði ilkesini yaþama geçirme sevdasýndayýz. Bu kimlik hepimizin için ortak ve vazgeçilmez niteliktir, tektir, tekildir.

Devlet tüm etnik-kültür-din kümelerine eþit uzaklýkta ol malýdýr. Her birey, hukuk devletinin sunduðu ve koruduðu haklar ve sorumluluklarla donatýlan bir yurttaþ olduðunu bilmelidir. Yurttaþ olduðu içinde, sayýldýðýnýn, korunduðu nun bilincinde ve güvencesinde olmalýdýr. Hiç bir küme, kendisini dýþlanmýþ, ikinci sýnýf ve haksýzlýða uðramýþ hisset memelidir.

Türkiye insanýnýn en büyük özleminin birlik ve beraberlik içinde yaþamak olduðunun bilincini sezinlemektedir. Bu nedenle tarihte yaþanmýþ veya günümüzde yaþamakta olan haksýzlýklarýn, bir arada yaþama düþüncesini yok etmek amacýyla kullanýlmasýna karþýdýr. Her kümenin haklý veya haksýz olduðu taraflarý vardýr. Önerdiðimiz, her etnik-kültür küme sinin, diðerini suçlamaktan vazgeçen bir anlayýþla soruna yaklaþmasýdýr. Öncelikle kendi yanlýþý ve hatasý üzerine düþünen, kendi kendini sorgulayan, diðerini anlamaya çalý þan bir bakýþý yaþamda etkili kýlmaya çalýþmamýz gerekiyor. Birlikte bir arada yaþamanýn ön koþulu, diðerini anlamaktan, yaþanmýþ ve yaþanan acýlarýn hepimizin ortak acýsý olduðunu kabullenmemizden geçer.

Ayrýca dünümüz ve bugünümüz yalnýzca acýlar ve haksýzlýklar tarihi deðildir. Asýrlar sürmüþ ciddi bir mirasýmýz oluþmuþ, birlikte yaþam kültürümüz var olmuþtur. Eðer devletin içinde bulunduðu kimi zaaflardan kurtulmak isti yorsak; kendi kendimizi sorgulamalýyýz. Çünkü çok kültürlü bu yaþam mirasýmýzýn, yarýnlarý kuracak güçte olduðunun ayrýmýna varmalýyýz.

Etnik-kültür kümelerine iliþkin sorunlar, genellikle, “þikayet eden” topluluklarýn sorunlarý olarak ele alýnýr. Ülkemizde bu anlayýþa uygun olarak Kürt, Alevi. gayrimüslim sorunlarýndan bahsedilir. Oysa bu bakýþýn eksik ve yanlýþ olduðu bir gerçek. Eðer bugün Kürtler, Aleviler, Gayrimüslimler “ sorunlarýmýz var “diyorlarsa, Türk- Sünni çoðunluðun da bunda belli sorumluluklarý vardýr.

Bu konularda tavýr almak, Türk-Sünni topluluklar için bir demokrasi ve insan haklarý sýnavýdýr. Oysa bu topluluklara, eðer etnik-kültür kümelerinin gündeme getirdikleri sorunlarý; sadece sýnýr ve toprak sorunu olarak kavramak anlayýþý yanlýþtýr. Bu yanlýþ anlayýþ, bu hoþgörüsüzlük demokratik kültürün yerleþmesini engellemiþ, bir arada yaþamanýn hukuksal ve duygusal temellerinin kurulmasýný geciktirmiþtir.

Güzelim ülkemizde tüm yaþayanlarla birlikte yaþamamýz için, ilk önce bu parçalanma ürküntüsünden kurtulmamýz gerekiyor. Parçalanma korkusunun, diðer kümelere kuþkuyla bakmak ve onlara baský yapmak için bir mazeret olarak kullanýlmasýna karþý net tavýr alýnmalýdýr. Türkiye, hepimizin ortak ülkesidir. Bu ülkede yaþayan her kümenin, en az Türk Sünni topluluk kadar bu ülkenin birliði ve beraberliði konusunda duyarlý olduðuna inanmalýyýz. Birlik ve dayanýþma, insanlar arasýnda, ancak güven ve saygý esasýna dayalý olarak kurulur. Bu ülkeyi sevme hakký yalnýzca çoðunluk topluluða ait deðildir.

Unutulmamalýdýr ki demokrasi kýsa anlamýyla “karþýlýklý haklara saygýdýr.”

Türk-Sünni çoðunluk; diðer kümeler ve gruplar, bazý demokratik istemler ileri sürdüðünde, kendi haklarýnýn unutulduðu, bir kenara atýldýðý veya kendisine saldýrýldýðý gibi bir komplekse kapýlmamalýdýr. Türk-Sünni topluluk tüm küme ve gruplarý bir arada tutacak, Türkiyelilik üst kimliðine en büyük katkýyý yapacak sosyal bir kümedir. Tarihin de, diðer din ve kültür gruplarýyla, barýþ içinde yan yana yüz yýllar boyu yaþamayý baþaran Türk ve Sünni topluluk, bu tarihi mirasýn üzerinde yükselerek, ülkemizin içinde bulunduðu bu karmaþýk ortamda, ortak bir Türkiyelilik bilincinin yaratýlmasýnýn taþýyýcýsý olabilir ve olmalýdýr.

Artýk ülkemizde her þey açýkça konuþulmalý ve masaya yatýrýlmalýdýr.

Alevi topluluklar, tarih boyunca çeþitli nedenlerden dola yý boy hedefi oldular. Yoðun baskýlara uðradýlar. Cumhuriyet yönetimi, aleviler açýsýndan, yaþamlarýný güvence altýna aldýklarý bir dönemin baþlangýcý olarak kabul edilebilir. Ama bununla birlikte, ibadet özgürlüklerine bu dönemde de kavuþtuklarý pek söylenemez. Çünkü, devletin tüm din gruplarýna eþit uzaklýkta olmasý ilkesi, hiçbir zaman tam olarak hayata geçmedi. Alevi inançlarýna yönelik, yalana dayalý, karalayýcý, küçük düþürücü ve aþaðýlayýcý propagandalar yapýldý. Alevilerin kendilerini topluma tanýtmalarý, maddi ve manevi alanda eþdeðer yurttaþlar olmalarý engellendi. Ayrýca zaman zaman aleviler saldýrýlara uðradýlar. Çeþitli nedenlerde de bazý siyasal partiler tarafýndan hedef kitle haline ge tirildiler.

Bugünlerde de ayný oyunlar oynanmak istenmekte. Bu gün, Aleviler yeniden hedef kitle haline getirilmek isteniyor. Yaþadýðýmýz “etkinleþme“süreci, bireyleri ve topluluklarý enik kimlikler ekseninde tavýr almaya zorluyor. Aleviler bu noktada önemli bir açmaza sokulmak istenmektedir. Kül türel ve inançsal kimliklerinin ötesinde, Türk veya Kürt kimliði etrafýnda kendilerini tanýmalarý istenmektedir. Alevi topluluða yönelik baskýlarýn arkasýnda önemli ölçüde, farklý çevrelerin dayattýklarý bu “etkinleþtirme “ politikalarý yatmakta dýr.

Unutulmamalý ki çaðdaþ düþünen her birey, uluslar arasý literatürde olduðu gibi, ülkemizde de, tüm din ve kültür kümelerinin olduðu gibi, Alevilerin de inançlarýný özgürce yaþamalarý hakkýný savunur ve bunun önündeki her türlü kültürel ve siyasi engeli ortadan kaldýrmaya çalýþmaktalar. Acaba bu doðrultuda, Aleviler ve diðer inanç gruplarý hak kýnda, bilinçli veya bilinçsiz propagandalarla yayýlmýþ ön yargýlarýn kaldýrýlmasý için gerekli önlemler alýnacak mýdýr. Öncelikle ders kitaplarý bu doðrultudan gözden geçirilerek, Alevi inancý ve kültürü hakkýnda doðru bilgilerin aktarýlmasý olasý mýdýr?

Ülkemizde dýþlanan önemli bir etnik- din kümesi de gayrimüslim topluluklardýr. Son yýllarda meydana gelen bazý dýþ politik olaylar nedeniyle, Ermeni ve Rum azýnlýklara karþý bilinçli veya bilinçsiz düþmanlýklar geliþtirilmiþtir. Musevi vatandaþlarýmýzý hedef alan Yahudi düþmanlýðý, Radikal Ýslam’ i hareketin geliþmesiyle birlikte yaygýnlýk kazanmýþtýr. Süryaniler Güneydoðu’da süren çatýþmada sýkýþmýþlar, bölgeyi tümüyle terke zorlanmýþlardýr.

Bugün gayrimüslim topluluklarýn, Türkiye Cumhuriyet vatandaþlarý olduklarý, tüm birey ve etnik-kültürel kümelerle ayný haklara sahip bulunduklarý, toplumun bilincinden yeterince yer etmemiþtir. Gerek yarý-resmi söylemde, gerekse basýn-yayýnda Türk ve Sünni kökenli olmayan yurttaþlarýmýza karþý güvensizlik yayan, hakaret ve saldýrýya varan bir dil kullanýlmaktadýr.

Ülkemizdeki gayrimüslim topluluklarýn, yurttaþlýk temelinde, eþit ve eþ deðer koþullarda yaþamalarý için her türlü önlemi devletin saðlamasý gerekir. Kazanýlmýþ haklarý olan, ibadet özgürlüklerinin, eðitim olanaklarýnýn, gayrimüslim topluluklar hakkýnda yalana dayanan ve onlarý aþaðýlayan tüm bilgilerden, milliyetçi ve saldýrgan dilden arýndýrýlmasý gerekmektedir. Türkiye’de yaþayan herkes, bu ülkenin eþit ve eþdeðer yurttaþýdýr.

Türkiye’deki etnik-din ve kültür kümelerine yönelik ayýrýmý, aþaðýlayýcý, suçlayýcý ifadelerin kullanýlmasýný yasaklayacak hukuki önlemlerin alýnmasýný savunma aydýnlarýn görevidir. Ülkemizdeki yeniden yapýlanmadaki kastýmýz, farklý din ve inanç kümelerinin ancak karþýlýklý saygý ve an ayýþ temelinde bir arada yaþayabileceklerine olan inancýyla, farklý din ve inanç gruplarý hakkýnda, aþaðýlayýcý ve hakaret edici ifade ve propagandalarýn cezai yaptýrýma uðramalarý gerekmektedir. Bu doðrultuda her türlü ayrýmcýlýða karþý toplum karþýsýnda tartýþma açmayý ve sorularý masaya yatýrmayý uygun görmek gerekir.

Doðu ve Kürt sorunu olarak, Anadolu topraklarýna tek tip bir kimliðin dayatýlmasýnýn ve tek kimliðe dayanan ulusal devletin, iktisadi ve sosyal alanlarda da baþarýsýz kalmasýnýn sonucu olarak ortaya çýkmýþtýr. Bölgeler arasý dengesizlik, kültürlerin aðýrlýklý olarak yaþadýðý bölgelerdeki iktisadi ve sosyal geriliðin kronikleþmesiyle doðurduðu sosyal adalet sizlik, aþiret iliþkilerinin egemenliði sorunun derinleþmesine yol açmýþtýr.

Bölgede, Kürtlerin dýþýnda farklý topluluklarýn da yaþadýðý bilinmektedir. Ýktisadi geri kalmýþlýk. Ýþsizlik. Ýhmal edilmiþlik. Eðitimsizlik, aþiret iliþkilerinin özgür bireyi yok eden otoriter baskýcý karakteri, bölgenin devlet tarafýndan adeta “ sürgün yeri “ olarak görülmesi, doðuda yaþayan tüm vatandaþlarýmýzýn haksýzlýða uðramasý sonucunu doðurmuþtur. Bu nedenle Kürt sorunu yaný sýra özel olarak bir de doðu sorunundan söz etmek gerekmektedir.

Doðu ve Kürt sorunun çözümünde iki önemli eksen orta ya çýkmýþtýr. Biricisi demokratikleþme ve devlet-toplum iliþ kisinin, hukuksal alanda yeniden düzenlenmesi ihtiyacýdýr. Ýkincisi, açýða çýkmýþ bölgesel dengesizlikleri ortadan kaldýracak, aþiret yapýlarýný çözecek, iktisadi, sosyal ve kültürel önlemlerin ivedilikle alýnmasýdýr. Bu ayný zamanda doðuda yaþayan insanlarýn ortak sorunudur.

Türkiye’de bugün, Kürt nüfusunun önemli bir bölümü, Batý Anadolu’da yaþamaktadýr. Bu nedenle, Kürt sorununun, coðrafi bir sorun olarak ele alýnmasý olanaksýzdýr. Sunulan çözüm önerileri, baþta büyük metropoller olmak üzere, Batý Anadolu’da yaþayan Kürtleri de kapsayacak biçimde tüm Türkiye’ye özgü olmak zorundadýr.

Kürt gerçeðini karmaþýklaþtýran bir konu da, onun bir Ortadoðu sorunu olmasýdýr. Kürtler, bölgede esas olarak dört ayrý ulusal devletin sýnýrlarý içinde yaþamaktadýrlar. Bu ülkelerin hiç birisinde, Kürtlerin kültürel ve demokratik haklarý güvence altýna alýnmýþ deðildir. Farklý ulusal devletlerin milliyetçi politikalarýna alet edilen Kürtler, bu devletlerin birbirleri ile olan sorunlarýna baðlý olarak, her devletin diðerine karþý kullandýðý bir “araç” durumuna sokulmuþlardýr.

Bölge ülkeleri , kendi Kürtlerini ezerken ve sýký bir disiplin altýnda tutarken, diðer devletlerin sýnýrlarý içinde yaþayan Kürtlere, sýrf “düþman” komþunun zayýflatýlmasý amacýyla gizli veya açýk destek vermekten çekinmemiþlerdir. Bu oyu nun yönetmenleri deðiþmek koþuluyla 1806 dan beri Orta doðu sahnesinde sergilenmektedir. Bu nedenle konuya, ülkemizin bir demokrasi ve kalkýnma sorunu olduðu kadar, bir bölge sorunu olarak da yaklaþmak gerek. Artýk, bölge devletlerinin izlediði, kendi Kürtlerini ezen, ama komþu devletlerin Kürtlerini kýþkýrtan anlayýþlarý ret etmenin zamaný gelmiþtir.

Diðer devlet sýnýrlarý içerisinde yaþayan Kürtleri, o devletleri güçsüzleþtirmenin aracý olarak kullanmak anlayýþý esas tan ret edilmelidir. Öteki ülke sýnýrlarý içinde yaþayan Kürtlere olduðu kadar, bölgedeki tüm kültürel, etnik ve inançsal kümeleri ilgilendiren konulara Birleþmiþ Milletlerin temel ilkeleri doðrultusunda ve insan haklarý çerçevesinde yaklaþmayý esas almalýyýz.

Dün olduðu gibi, bugün veya yarýn da bölgede bir silahlý çatýþma sürecektedir. Bu çatýþmalarý durdurmak, atýlmasý gereken ilk adýmdýr. Sorunun çözümünde bize ýþýk tutacak tek ilke vardýr. Ýnsan haklarý ihlallerine son vermek ve insan haklarýný egemen kýlmak. Eðer toplumsal barýþ istiyorsak, son yýllarda çekilmiþ ve çektirilmiþ olan acýlarý, ideolojik kategorilere göre sýnýflandýrmamalýyýz. Onlarý bu toplumun ortak aklýndan ve vicdanýndan açýlmýþ bir yaranýn ortak acýsý olarak kavramalýyýz. Eðer bu kayýp ve acýlarýn ortak olduðunu hissetmezsek, bulunduðumuz tarafýn aþýrýlýklarýnýn baþkalarýna verdiði acýyý anlamaz, hatta olumlu bulursak toplumsal barýþý hiçbir zaman saðlayamayýz.

Sorunun çözülmesine iliþkin tüm öneriler kamu oyunda serbestçe tartýþýlabilmelidir. Tartýþma üzerindeki tüm baskýlar, yasaklar kalkmalýdýr. Uygulanacak öneriler, insanlarý mýzý memnun edecek bir toplumsal uzlaþmanýn üzerine otur malýdýr. Bu tartýþma ve deðerlendirmelerde haksýzlýða uðradýðýný iddia eden taraflarýn, iddialarýný dayandýrdýklarý deliller ciddiyetle incelenmelidir. Acýlarýmýz ortaklaþtýrýlmadan, hepimizin ortak acýsý yapýlmadan, çatýþmalarýn duygusal boyutlarý anlaþýlamaz. Anlaþýlmadýkça da düzeltmeler ve düzenlemeler yapýlamaz.

Köy boþaltma ve yakma eylemleri bir daha tekrarlanma malýdýr. Köyleri boþaltýlan ve zorla göçe zorlanan vatandaþlara, eðer göçtükleri yerlerde kalmak istiyorlarsa, konut ve iþ koruma desteði saðlanarak yeni bir yaþama baþlama olanaðý saðlanmalýdýr. Geri dönmek isteyenlere , yerleþmeleri ve yeniden üretim yapabilmeleri için gerekli yardým ve destek saðlanmalýdýr.

Olaðanüstü Hal, Koruculuk ve Özel Tim uygulamalarý na ve oluþumlarýna son verilmelidir. Olaðanüstü Hal uygu lamalarý 1982 anayasasýna dahi aykýrýdýr ve ciddi adalet sizliklere neden olmaktadýr. Silahlý mücadelenin sürmesinde yarar saðlayan ve bu nedenle de barýþ giriþimlerini resmi kadrolar dýþýnda da engellemek isteyen güçlerin oluþturduðu “ terör sektörü” daðýtýlmadýkça, bölgede silahlarýn susmasý kolayca saðlanamaz. Ayrýca yýllardýr çatýþma içinde yer alan tüm insanlarýn “ normal yaþam koþullarýna uyum sað lamalarýný “ kolaylaþtýracak bir dizi önlemler alýnmalýdýr.

Sivil yönetimin üstünlüðü ilkesi, herkesçe kabul görmeli ve alýnacak tüm önlemler, sivil idare ve idareciler eliyle uygulanmalýdýr. Ancak, bu ilkenin bir anlam ve önem taþýmasý için, Doðuya ve tüm sorunlu yörelere atanacak bütün mülki idari amirler gibi güvenlik gücü mensuplarýnýn ve amirlerinin de özenle seçilmesi gerekir. Bu personel, (özenle seçilmesi gerekir) demokratik yönetime, insan haklarýna ve hukukun üstünlüðüne gönülden inanan insanlar olmalýdýrlar. Soyut bir devlet idealine deðil, halka hizmet etmekle yükümlü olduklarý bilincini taþýmalýdýrlar.

Çok kültürlülüðün, Türkiye için tarihsel, sosyal bir ger çeklik olduðunu kabul etmemizin zamaný gelmiþtir. Yapýlmasý gereken, tüm farklý fikirleri yasal ve kurumsal güven ceye kavuþturmak ve tüm kümeleri kapsayan ortak bir Türkiyelilik duygusu yaratabilmektir. Bu da ancak çoðulcu demokrasi içinde, Anayasal yurtseverlik anlayýþýnýn yerleþmesi ile mümkündür. Etnik ve dinsel kimlikler, siyasal olarak bir arada yaþamanýn veya yaþamamanýn þartý olmaktan çýkartýlmak zorundadýr. Sadece vatandaþ olmak buna yetmelidir.

Bu baðlamda Kürtlerin ve baþka kültürel-etnik topluluk larýn kendi dillerini günlük yaþama konuþmalarý, yazmalarý, istedikleri taktirde yayýmlamalarý önünde duran tüm engeller kaldýrýlmalýdýr. Ayrýca, ilke olarak, özgün kültürlerini geliþtirme ve genç kuþaklara aktarma iþlevini, kültür kümeleri bizzat üstlenebilmelidirler.

Demokrasilerde eðitim alanýnýn özel bir önemi vardýr. Devlet farklý topluluklar arasýnda fýrsat eþitsizliðini gidermek ve bu alandaki çabalara destek vermek zorundadýr. Ortak dil Türkçe’dir. Fakat Türkçe’nin yanýnda, ana dilde eðitim, uluslar arasý insan haklarý metinlerinde yer aldýðý gibi, tüm kültür kümelerine tanýnan bir haktýr. Eðitim ve öðretim esas olarak sivil toplum alanýna terk edilmelidir. Ayrýca Üniversitelerimizde veya baðýmsýz olarak, ülkemizdeki etnik, kültürel zenginlikleri, bu temeldeki tarihimizi araþtýran kürsülerin, enstitülerin kurulmasý teþvik edilmelidir.

Bölgede temel iktisadi, sosyal ve kültürel sorunlarý çözme ye yönelik, GAP benzeri, özel entegre kalkýnma projeleri devreye sokulmalýdýr. Bu projeler için sorumlu bir bakanlýk ve alt idareler yaratýlmalýdýr. Söz konusu idareler, bürokratlardan deðil, uzmanlardan ve yerel sorumlulardan oluþan kadrolara sahip olmalýdýr.

Merkezine bölge insanýnýn küskünlüðünü hedef alan; iþ sizlik, yoksulluk ve eðitimsizlikten kaynaklanan sosyal adaletsizliði gidermeye yönelik, sosyal yaþamýn tüm alanlarýný kapsayan geniþ bir “ yeniden toplumsallaþma “ plan ve projeleri uygulanmaya konmadan, sorunun kalýcý çözümü saðlanamaz.

Türkiye‘de barýþ ve huzurun saðlanmasý, ancak çatýþan taraflarýn dýþýnda geliþirse hayat bulur. Barýþ ve huzur istemi, savaþanlarýn siyasi manevra olarak kullanmalarýna olanak verilmezse yeþerir. Biz barýþ ve güven ortamýný, ne dýþ güçler, ne bölge devletleri, ne de çatýþan taraflar istiyor diye savunmuyoruz.

Tüm siyasi çýkarlarýn ötesinde, Türkiye insanýnýn özlemi ve istemi olarak gündeme getiriyoruz. Özlenen barýþýn, istikrarýn ve huzurun saðlanmasý, Türkiye’deki tüm aydýn larýn , toplumunun, tüm birey ve kümelerinin birbirleri ile barýþmasýný esas almalýlar.


Taki Akkuþ









.Eleþtiriler & Yorumlar

:: çiçek bahçesi
Gönderen: Ahmet Zekai Yýldýz / Bursa/Türkiye
10 Eylül 2006
1)Anadolu hümanizmasý doðru algýlandýkça sizin de söz ettiðiniz gibi bu coðrafya çiçek bahçesidir gerçekten.Aksi halde diken tarlasý olacaðýný zaman zaman yaþayarak görüyoruz. 2)Barýþ, pastadan alýnan payýn hakça üleþilmesiyle tesis edilebiliyor.Hele alýnýp satýlabilen ve kendine aydýn süsü vermiþ birileri ise barýþ ortamýnýn bozulmasýnda iþin tuzu biberi oluyorlar diye düþünüyorum. 3)Sindirilmiþ ve ürkütülmüþ gerçek aydýnlarýn bu ülkenin sorunlarýný, kollarýný sývayýp kendilerine görev edinmelerinin zamaný geçmektedir. 4)Sn. Taki bey, yalýn ve etkili vurgularla bir solukta okuduðum sürükleyici yazýnýzý kutlarým. Saðlýkla kalýnýz.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn toplum kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Toplumsal Barýþ - Eleþtiri -

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Umut Yalan [Öykü]
Küçük Nur Ali [Öykü]
Ekoloji ve Çevre - Eleþtiri - [Eleþtiri]
Öykü Türü - Eleþtiri - [Eleþtiri]
Yaþamdan Öyküye [Eleþtiri]
Sarissa Ortak Kitap 2 [Ýnceleme]
Kültür ve Sanat Projemiz [Ýnceleme]


Taki Akkuþ kimdir?

1947 Sivas zara doðumlu, Sivas Ýlk öðretmen okulu mezunu. 1985 yýlýnda 4 Eylül yayýnlarýný kurdu. Eylül sanat edebiyat dergisi çýkardý, yönetti (1985-1986. 12 sayý) 4 Eylül ortak kitap çýkardý( kitabýn içeriði Dil, Sanat, Edebiyat, Felsefe, Toblumbilim, Halkbilim. ( birinci kitap 1985'te 170 S. Ýkinci kitap 1986'da 275 S. Yine 1986'da Impetus (Toplumsal Bilimler ve Felsefe için) adlý ingilizce Türkce kitabýn yayýnýný yönetti. Edebiyata 1972 baþladý. sýrayla Ilgaz, Öykü,Varlýk ,Oluþum,Karþý edebiyat, Edebiyat 81, Öðretmen dünyasý, çevrem, temmuz, Dönemeç, Eylül sanat ve edebiyat , Yaba dergilerinde öyküleri yayýnlandý. Cennetlik, dul ilk öykü kitabý 1985'te yayýnlandý. Edebiyatta en çok uðraþtýðý alan, roman, öykü ve çocuk edebiyatý ile ilgili on beþ dosyasý var. Sarissa ortak kitap 1 çýktý. Ederi 10 Ytl 320 sayfa isteyene ödemeli gönderilir. Yapýtlarý Koçgiri Roman 382 sayfa sarissa yay. Umut Yalan Öyküler 152 " " Gençlik kitaplarý Kýrçiçekleri mas-öy 80 " " Altýn Kuþ " " 80 " " Zümrüd-ü anka " 80 " " Uðursuz Köþk " 80 " " Köyüm roman 80 " " Renkli resimli çocuk kitaplarý 16 sayfalýk 1-Kanaatsýz Leylek 2-Kelo ile Selo 3-Topal Karýnca 4-Yürek Ana 5-Kýnalý Kuzu ile Zýp Zýp Kurbaða 6-Terminatör Kýrmýzý Karýnca 7-Bilge Kaplumbaða 8-Minik Karýnca ile serçe 9-Kýzak 10-Kedicik ile Martý Baskýda olan 16 sayfalýk renkli resimli çocuk kitiplarý -Havhavcýk ile Miyavcýk -Ýhtiyar Musa'nýn Ýnadý -Yýlan ile Tilki -Mahalleyi Cinler Bastý -Keloðlan ile Kuyudaki Dev -Keskin Niþancý -Sýðýrcýklar -Ana Kadýnla Tilki -Horoz Gýygýdi Gooo -Çilli Tavuk

Etkilendiði Yazarlar:
Elbetteki bende dünya edebiyatýnda ve Türk edebiyatýnda etkilenmiþimdir. Sevdiðim yazarlar Gorki, tolstoy, Sabahattin Ali banzeri yazarlardan


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Taki Akkuþ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.