..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bir önyargýyý yok etmek, atomu parçalamaktan daha zordur. -Einstein
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Toplum > nihat yavuz




3 Temmuz 2006
Dünya Sahnesinde Bitmeyen Oyun  
Ses ver dünya diyoruz. Dünya ses veriyor. Acý çýðlýklar bunlar.

nihat yavuz


Feryatlar, pimi çekilmiþ bombalar eþliðinde uzun süren bir dans. Çalan müzik eþliðinde bildik þarkýlar. Çýlgýnlýk elbisesine büründürülmüþ palyaçolar tüm dünyayý dolaþýyor.


:BDJB:
Yüzümü hangi yöne dönsem umutsuzluk. Yüzlerimizdeki çizgiler ‘hüzün tutsaklarý’ olmuþ adeta. Kalplerimizde ferahlýk yok. Zihinlerimiz yýllar öncesinde kalmýþ gibi. Yok daha da kötüsü, geçmiþte öne çýkardýðýmýz, mücadele ettiðimiz, fikir beyan etmekle kalmayýp gerçekleþtirmeye çalýþtýðýmýz bütün hayallerimizden feragat edip, sessizce dünyayý dinliyoruz.
Ses ver dünya diyoruz. Dünya ses veriyor. Acý çýðlýklar bunlar. Feryatlar, pimi çekilmiþ bombalar eþliðinde uzun süren bir dans. Çalan müzik eþliðinde bildik þarkýlar. Çýlgýnlýk elbisesine büründürülmüþ palyaçolar tüm dünyayý dolaþýyor. Hepsinin þarkýlarý nakaratýna kadar ayný. Yýllar önce Marsel Halife gelmiþti þehrimize. O udunu çalmýþ biz gözyaþlarýna boðulmuþtuk. Tüm dünyaya insan haklarý satan büyük satýcýnýn büyük duvarlarla ördüðü, çembere aldýðý ülkenin çocuklarýný anlatýyordu bize. Filistin’in acýlarýný. Kendi ülkesinde konser vermesi engellenen ve dünya turnesine çýkmamasý için büyük çaba gösterilen Halife konuþmuþ, bütün medya susmuþtu.
Bir köy yerinde ilk kez uçak gören çocuklar büyük bir sevinç içindeydiler. Gökyüzünden sanki dünyanýn en güzel hediyeleri yaðacaktý çocuklarýn üstüne. Hep birlikte kendilerine yaklaþan uçaða bakýyor, el sallýyorlardý. Acaba pilot onlarý görebilecek miydi? Topraðý acýyla karýlmýþ ülkelerinde çocuk yüzleri bu kez gülebilecek miydi?
Uçaklar iyice yaklaþtýðýnda çocuklar üzerlerine gelen karaltýlarý fark ettiler. Biri “iþte hediyeler geliyooor!” diye heyecanla baðýrmýþtý. Kurduklarý hayallerin yansýmasýný bekliyor gibiydiler. Az sonra etraflarý ateþten çembere döndü. Bulunduklarý sokaklar, oyun oynadýklarý sokaklar, annelerinin ‘hava karardý artýk eve gelin’ diyerek tekrarlamaktan býkmadýðý cümleleri duyduklarý sokaklar... Uçaklardan hediye deðil bomba yaðmýþtý.

Feryatlar hiç bitmeyecekti

Ýþte bunlarý anlatýyordu Marsel Halife. Harbiye Açýkhava’yý dolduran bizler sakallarýndan süzülen gözyaþlarýna eþlik ediyor birlikte aðýtlar yakýyorduk Filistinli çocuklara. Feryatlar hiç bitmeyecekti oysa. Afganistanlý çocuklarýn paylarýna daha büyük bombalar düþmüþtü. Kaçacak, saklanacak hiçbir yer yoktu. Düðün alaylarý ölüm alaylarý haline gelmiþti. Beyaz gelinlikler çoktan renk deðiþtirmiþ, kýzýla kesmiþti. Yetmemiþti. Irak’ta da çocuklar vardý. Ve hiç büyümeyen çocuklar. Büyük sistemleri kýzdýran çocuklar. Bombalarý atanlarýn da aileleri vardý oysa. Dünyanýn rengi deðiþmiþti. Dünyanýn sesi kýsýlmýþtý.
Yoktu yapabileceðimiz hiçbir þey. Siyaset, idare, çok laf, çok iþ, dünyaya nizam vermeler bitmiþti. Her birimiz büyük küresel sistemlerin gönüllü kölelerine dönüþtürülmüþtük. Ajanslarýn, haber bültenlerinin içimizde bir yerleri kanatmasýný önlemek için iþlerimize dalmýþtýk. Ýçimizde akan nehirlerde vicdan temizlemek daha kolaydý. Gömüldükçe gömüldük kire. “Feryatlar bizden uzak olsun, dünya bize zarar vermeden dönsün”dü.
Dünyanýn yetimleri artýyordu. Bizimse meþgalelerimiz. Artýk hayal bile kuramaz olmuþtuk. “Reel”in terkisinde gökyüzünden uçurtmalarý topluyorduk. Gökyüzü de asmýþtý suratýný. Artýk sadece uçaklar uçuyordu. Bir de füzeler. Uzun menzil dönüyordu iþler. Ýzledikçe kabulleniyor, kabullendikçe üzerine bomba yaðanlarý suçluyorduk. Suçlamayýp da ne yapacaktýk? Küresel sistemle baþ edilir miydi? Onlarýn bir dediði iki edilir miydi?

Yetim peygamberin ümmeti

Büyük bir salon. Ýçerde büyük kalabalýklar var. Onlarýn içinde büyük fýrtýnalar kopuyordu. Dünya yüzeyinde anne ve babasýný, topraklarýný, yurdunu kaybetmiþ çocuklarý izliyorlardý. Sahnede ilahiler söyleniyor, miniklerin gösterileri izleniyordu. Çeçenistan, Filistin, Irak, Etiyopya, Burkina Faso, Somali, Sudan, Doðu Türkistan, Afganistan, Pakistan, Açe, Bosna, Kosova, Makedonya…
Onlarýn ezgileri bizim yüreklerimizi tamamlýyordu. Çoktandýr unuttuðumuz bizi hatýrlatýyordu her þey. Kendi çocuklarýmýzdan bir farkýnýn olmadýðýný anlýyorduk o anasýz ve babasýz büyüyen çocuklarýn. Ülkemizin sadece yaþadýðýmýz yer olmadýðýný da anlýyorduk sonra. Bize muhtaç olan her bölgede olmalýydýk biz.
“Yetim peygamberin yetim ümmetinin çocuklarý” bize çok büyük görevleri hatýrlatýyordu. Bizi biz yapan ve gittikçe kaybetmekte olduðumuz deðerleri… Bizi dýþarýya saðýr, kör, dilsiz býrakma çabalarýna raðmen, uluslararasý organizasyonlarýn türlü ayak oyunlarýna raðmen, kamuoylarý tarafýndan uyutulan milletlere raðmen, umutlarýn sýradanlaþtýrýlmasýna raðmen, birleþmiþ milletlere, gizli devletlere, açýk öfkelere, türlü oyunlara raðmen…
Dünya sahnesinde oyun hiç deðiþmiyor. Oyuncular deðiþiyor sadece. Onlarýn öfkeleri, bombalarý, psikolojik savaþlarý, bizimse yüreklerimize iþleyen o kutlu peygamberin sözleri. Yeryüzüne ayet ayet inen ve dünyayý yaþanýlabilir kýlan kitabýn içimize iþlemesi gereken güzellikleri. Mütebessim bir peygamberin, büyük acýlara sabretmesini bilen peygamberin kutlu esintileri geliyor þimdi yeryüzüne.

Küçük sahnelerde büyük oyunlar

Her þeye raðmen dönüyor dünya. Küçük sahnelerde kurulmuþ türlü oyunlar oynayanlar kendilerini çok güçlü sanýyorlar. Ortalama ömrü 60-70 yýl olan insanlar, bir sonraki adýmý hiç düþünmeden kararmýþ kalplerinden dökülen öfkeyi kusuyorlar yeryüzüne. Teknolojiyi oyuncak haline getirip çocuklarýn oyuncaklarýný kana bulayanlarý seyrediyor dünya.
Müminler kenetlendikçe birbirlerine, dünyanýn yüzü daha da aydýnlanýyor…
Zulüm kervanýný Müslümanlar üzerine yürütenleri durdurabilecek güç olabilir mi? Olmalý diyen insanlar var yeryüzünde. “Sizden her kim bir kötülük görürse onu eliyle düzeltsin. Eðer eliyle deðiþtirmeye gücü yetmezse diliyle, ona da gücü yetmiyorsa kalbiyle. Ve iþte bu, imanýn en düþük mertebesidir” diyen o kutlu peygamberin bu sözünü düstur edinmiþ insanlar var elbet. Kendi ülkesinde parya haline getirilen insanlarýn söyleyecekleri sözler yok mu? Var elbet.

Efendilerine kafa tutmak ha!

Dünyayý kana bulayanlarýn kurduðu yedi ülkenin karþýsýna sekiz ülkeyi koyan ve oyunu bozmak için adým atan insanlarýn bu çabasý çýldýrtmýþtý düzen bozucularý. Onlarla baþ edebilmek kolay olmamalýydý. Teknoloji, kuvvet, toplumlarý dizayn, düþünceleri etkileme ve yönlendirme gücü onlardaydý. En ufak aykýrý sese bile tahammülleri yoktu. Onlar emir verir, söylenenler yerine getirilirdi. Onlar bozar kimse yapamazdý. Onlar bilir kimse bilmezdi. Herkesin bildiði onlarýn izin verdiði kadardý. Onlar dünyanýn efendileriydi. Sadece onlar kafa tutabilirlerdi. Onlar toplu katliam yapabilir, dünyayý katliama uðramýþ gibi onlar velveleye verebilirlerdi. Film endüstrisi, edebiyat, sanat ne için vardý? “Ya bizimlesiniz ya da teröristlerle” diyebilecek kadar da pervasýzdýlar. Karþýlarýna çýkacaklarýn haktan güç almalarý onlarýn fiyakasýný bozardý. Onlar atalarýndan aldýklarý mirasý güç üzerine kurmuþlardý. O yüzdendir ki Selahaddin’i anlamaya ayýrabilecek vakitleri hiç olmamýþtý. Selahaddin’in adalet yaydýðý ülkeye gözyaþý getirmiþlerdi.
Onlarýn dizginlenemeyen öfkesinin karþýsýnda durulamaz mýydý? Çýraðan’dan denize açýlan teknede bunu göze alabilmiþ muhterem bir insan vardý. Gücünü haktan alan, mazlumlar için çare üretebilen bir insan. Ýktidarda olduðu her gün için ölüp ölüp dirilenlerin türlü oyunlarýna raðmen ‘asýrlýk çýnar gibi duran’ bir adam. Onu izledim uzun uzun. Sanki uzun metraj film çeker gibi çektim. Çektiðim fotoðraf karelerine baktým. Ýslam aleminin övgüyle söz ettiði, zalimlerin tebessümünden bile çekindikleri bir insan vardý karþýmda. Gözleri dalmýþ gitmiþti Ýstanbul manzarasýna. Dünyanýn baþkentinde dünyanýn mazlumlarýyla ayný masada, dünyanýn en çilekeþ insanlarý için çýrpýnmýþ yüreðiyle izliyordu etrafýný. Bana hep bir peygamber sözünü hatýrlattý görüntüler. “Seni öldürmeye gelen sende dirilsin” Bu vakardý muhataplarýný korkutan. O, zalime de yardým edilir diyordu, zulmüne engel olarak. On yýl olmuþtu sekiz ülkenin üst düzey yöneticilerini bir araya getirip birliði kuralý. Hiç rahat býrakýlmadý. Ýktidarý boyunca sevilmesi bile baðýþlanmadý. Mekke’de, Medine’de gözyaþlarýyla Ýslam alemi için dua edenlerin kalplerinde yer aldý hep.

Bizim kalplerimiz konuþur

Müminler arasýnda düþmanlýk tohumu ekmek için manþetler hazýrlayan, haber bültenlerini baðýrtanlarý bile þoke edecek cümleleri vardý onun. Kendisi hakkýnda önemli bir ismin söylediði sözler hatýrlatýlmýþtý ona. Kýrýlmasý, öfkelenmesi, kýzgýn cümleler kurmasý bekleniyordu. Samimi, mümine yakýþýr vakarla söylenmiþ o sözü hiç unutmadým: “Bizim günde beþ kez kalplerimiz konuþur” Söz biter mi, bazen biter!
Her yýl stadyumlar dolduran kalabalýklarýn ona gösterdiði sevgi tezahüratlarý arasýnda onun ufkunun nerelere uzandýðýný düþündüm. Ýslam ümmetinin periþan edildiði bir dönemde, onun hazýrladýðý planlar büyüktü. Siyaset sahnesinde olsa da olmasa da üzerinde durduðu doðrular aynýydý. Filistin’i hiç unutmadý. Bir de Eba Eyyüb El Ensari’yi. 90 yaþýnda Ýstanbul surlarýna gelen o büyük sahabeyi her fetih gününde anlattý. Moralleri bozulan, gücü yetmediði için ortama uyum saðlayan, ne yapabiliriz ki çaresizliði gösterenlere o mübarek sahabenin heyecanýný hatýrlattý. “Düþmanlýk esasýna göre güç gösterisi sunanlara karþý kardeþlik, refah, huzur ve barýþ” dedi hep. “Ýnsanlýðýn saadeti Batýlýlara býrakýlamaz” diye de ekledi. Dünya medyasýnýn, içimizdeki uzantýlarýnýn ‘perdelediði gözleri’ açabilecek kurumlar oluþturdu. O görevini yaptý. Peki biz ne yapýyoruz?

Senin festivalin var mý?

Ýslam ülkeleri arasýnda yaygýn bir kültürel alýþveriþin baþlamasý gerekmez mi? Bosna’nýn sinemasý bizim, bizim sinemamýz Mýsýr’ýn, Ýran’ýn, Malezya’nýn olamaz mýydý? Filistin’i vicdan temizlemeye çalýþan batýlýlarýn çektiði filmlerden mi izleyeceðiz hep. “Zehranýn Gözleri” dizi filminin TV5’te gösterilmesi karþýsýnda hop oturup hop kalkan “düzlemi Ýsrail olmuþ”larýn bu kadar kýzgýn oluþlarý niye? Mazlumlardan niye bu kadar rahatsýz olunur? Çünkü az filmimiz var, az çabamýz var. Ya da çabalarýmýz da ülkelerimizin sýnýrlarla bölünmesi gibi bölünmüþ. Mazlum milletlerin filmleri neden bir araya getirilemez? Film festivalleri neden yapýlamaz? Cannes, Oscar tüm dünya sinemalarýna yön verirken bizim yapabildiðimiz nedir? Hollywood starlarýný, Avrupanýn kompleksli sanatçýlarýný getirip paylanmak mý? Dünya baþkenti Ýstanbul batýlýlarýn mý parlayan yýldýzý. 2010’da kültür baþkenti Ýstanbul olacak. Var mý hazýrlýðýmýz? Þehrimizin her yanýna konulan reklam panolarýna bakýn bir, biz kimiz, nerede yaþýyoruz? Ayasofyamýza bakýn hele. Batýlýlarýn filmlerine bir de. Zihnimize çaktýklarý imajlar çocukluktan itibaren hepimizi esir alýyor. Çocuklarýmýza izletebileceðimiz kaliteli çizgi filmlerimiz bile yok. Sinemacýlarýmýz kendi fasit dairelerinde “biz bittik” eðlencesi tertip ediyorlar. Ýyi insanlar iyi atlara binip gitmediler, bizleri terk etmediler. Gözlerimizdeki perdeleri kaldýralým artýk. Umudu yitireli o kadar çok olmuþ ki zihinlerimiz kara haberlere ayarlanmýþ. Küçük bir kýpýrtý bile hissedemez olmuþuz. Cüceler ülkesindeki Guliver gibiyiz. Her tarafýmýzdan sarýlmýþýz ve “umut yok” diye haykýrýp duruyoruz. Umut var.
Ses ver dünya diyoruz. Dünya ses veriyor. Bütün uzuvlarýmýz harekete geçiyor. Gözü olmayanýn gözü, dili olmayanýn dili, eli olmayanýn eli oluyoruz. Ümmetin yetimleri ezgiler söylüyor. Yetimlerle yetim oluyoruz. Tüm dünyayý dolaþýyoruz. Rengarenk bir uçurtmanýn tüm renklerini oluþturuyoruz. Marsel Halife uduyla bizim þarkýlarýmýzý söylüyor, eþlik ediyoruz.
Yeniden umut diyoruz. Umut, hani az önce unuttuðumuz þimdi hatýrladýðýmýz bir þey gibi…






Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Haksýzlýk etmemeliyim þairlere [Þiir]
bir gün bir þey olacak [Þiir]
karagümrükte bir türbe yaný [Þiir]
Adaletin Emrinde Bir Komutan Selahaddin Eyyubi [Eleþtiri]
Büyük Ýskender"in "Erken Yaþlanan" Hayali [Eleþtiri]
Türk Sinemasýna Yapýlan Büyü Bozulacak mý? [Eleþtiri]
Adýný Unutum Þimdi [Eleþtiri]
Türk Sinemasýnýn Rüzgârý Sensin [Eleþtiri]
Beyaz Sinema Rüzgâr mý Bekliyor? [Eleþtiri]
Gerilimin Adresi Deðiþti [Eleþtiri]


nihat yavuz kimdir?

istanbulluyum. yaþarken yazmak nasýl bir þey keþfetmeye çalýþýyorum, inanýlmaz güzel ve bir o kadar da acýlarla dolu.


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © nihat yavuz, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.