..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Ýnsanlarýn arasýnda yaþadýðýmýz sürece, onlarý sevelim. -Andre Gide
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Toplumcu > Mehmet Söðüt




25 Haziran 2006
Aynalý Rüya  
-

Mehmet Söðüt


Ýþsiz bir gencin küçücük odasýnda çaresizce beklerken, anýlarýný anýmsar. Küçükken Fýrat'ýn öbür yüzünü ölümüne merak etmiþtir. Bir gün dayýsýyla gider, ama cebinde de bir aynasý vardýr. Günah olduðu için kýrýp atmak ister. Dayýsý baþka köyde bir inak alýp ona teslim eder.dönüþte uyur ilginç bir rüya görür.


:AGEH:

Mehmet Söðüt

AYNALI RÜYA
(Ah bir aynaya baksa...)
Baksan aynaya ayna senden
Sen aynadan korkarsýn iðrenirsin
Bölünür bir parçaya, bölünürsün
Bin parçaya, bin yerinden
Bin pislik saçarsýn.
Mehmet Söðüt
Sývalarý yer yer dökülmüþ odanýn içini renklendiren tek þey, masanýn üstündeki kitaplardý. Duvarlarýn dibinde saðlý sollu konulmuþ iki yer yataðý odaya bir hazinlik duygusu veriyordu. Delil, yataðýnda baðdaþ kurmuþ, kafasýný saða sola sallayarak sýkýntýlý bir gecenin yorgunluðunu üstünde atmaya çalýþýyordu.
Delil “Gidiyor musun? Git, kahvaltýyý ben hazýrlarým. Ýþ görüþmesinde sakin ol. Ben buradaki her þeyi hallederim, meraklanma.”
Halil “Tamam abi’’ dedi ve evden çýktý. Delil tuvalete girdi. Ne kadar iyi bir insandý bu Halil. Bunu düþünürken damarlarýnda hoþ bir esinti yayýldý. Sevinci uzun sürmedi, kasvetin kasýrgasýna yine yenik düþtü.
Delil’i iþten atmýþlardý. Arkadaþýyla kiraladýðý daracýk odasýnda umutsuzca kývranýyordu. Ýþ bulmazsa hali haraptý. Yataktan kalktý. Tuvalete gitti. Elini yüzünü yýkadý. Býkkýn bir halde aynanýn karþýsýna geçti. Bir kaç gün içinde ihtiyarlamýþ, sararýp solmuþtu.
Yuvadaki yavru kuþlar gibi aðýzlarýný açýp yiyecek bekleyen beþ çocuk, beþ can Delil’in ellerine bakýyorlardý. Ne olduðunu anlamadan evlendirilmesi… Ve peþi sýra beþ afacan... Her þey birden oluvermiþti sanki. Sýkýntýlarý arttýkça kitap okuma hevesine kapýlmýþtý. Okudukça ufku geniþliyordu. Dünya görüþü deðiþtikçe yaþamý sorguluyor, yaþamý sýnýrlayan kalýplar onu sýkýyordu. Bu muydu yaþam? Neden bu kadar imkânsýzlýklar vardý, þu ölümlü dünyada? Niye? Niçin... ?
Aynadaki yansýmasýna dikkatlice baktý. Görüntüsü kendisine yabancý gibiydi; yüzündeki çizgiler derindi, acýlýydý. Zor bir hayatýn içinde kývrandýðý, her halinde belli oluyordu. Omuzlarý çökmüþtü. Gözlerinin eski parlaklýðý gitmiþ, yerine güngörmüþlüðün, korkularýn, kabuslarýn, ezilmiþliðin kahredici donukluðu yerleþmiþti. Umudun kapýlarý kapanýnca, her þey kapkara olmuþtu.
Bir bez parçasýymýþ gibi kendisini iþten dýþarýya atan patronu usuna düþtü. Dolandýrýcýlýðý, çýkarcýlýðý yüzünde okunuyordu. Çenesinin altýnda gerdaný sarkmýþtý. Aynada iðrenç yüzüne bakýyor muydu acaba? Diþlerini gýcýrdatarak, ‘’ Ah, bir aynaya baksa’’ dedi. Tekrar çocularýný düþünmeye baþladý.
Ne yapacaktý? Kýþ boyunca çocuklarý ne yiyecekti? Gözleri, buruþmuþ iki siyah zeytin tanesini andýrýyordu. Yüzü solmuþ, bir sonbahar yapraðý gibi soluk ve sapsarýydý. Aynaya daha bir dikkatle bakarak kýr düþmüþ saçlarýný taradý. Çocuklarýnýn görüntüsü gözlerinin önünden hiç gitmiyordu. Umut kapýsý olarak gördüðü bu þehrin kapýlarý birer birer yüzüne kapanýyordu. Oðlunun, kendisini yolcu ederken duyduðu üzüntü, acý yalýmlarýyla yüreðine sarýlýverdi. Kendisi de çocukluðunda, týpký oðlu gibi, babasýný yolcu ederken bir kaç gün üzülürdü, sonra da heyecanla babasýnýn dönüþ gününü, alacaðý hediyeleri, yiyecekleri düþünerek avunurdu. Babasý geldiðinde tüm sevecenliðiyle göðsüne gömülür ve getirdiði eþyalarýn heyecanýyla da bu sevinci doruk noktasýna ulaþtýrýrdý. Bir sefer babasýnýn verdiði parayla kendisine bir ayna satýn almýþtý. Satýn aldýðý o ayna, beynine kazýnacak ve...
Babasýný çok severdi, týpký oðlu Rahman gibi. Oðlum da mutlaka bunlarý yaþamýþtýr, diye düþündü. Çocukluðunda yaþadýðý, inanýlmasý güç bir anýsýný hatýrladý. Her þeyi unuttu ve tüm benliðiyle gülümsedi. Büyüdükçe dertleri de, tasalarý da kendisiyle birlikte büyümüþtü. Gülümsemesi deðiþmiþti. Gülümsemesi aðlamaklý olmuþtu.
Aynanýn Korkusu:
Aynanýn karþýsýnda mýhlanmýþcasýna pürdikkat kendi aksisine bakýyordu hala...Beyninde anýlarý canlanýyordu.
Dünyasý Fýrat’ýn doðu yakasýndan ibaret iken, Delil, baþka memleketleri, özellikle de Fýrat’ýn batý yakasýný merak ederdi. Çünkü ona göre Fýrat’ýn batý yakasýnda, hem uzakta olan babasý, hem de farklý bir dünya vardý! Dünyanýn sýnýrlarýný oraya kadar götürüyor, oradan, yani, Fýrat’ýn batý yakasýndan ötesini hayal bile edemiyordu. Tüccar olan dayýsýyla, nehrin batý yakasýna gitmeyi istiyor, dayýsý da sürekli Delil’in bu isteðini geri çeviriyordu. Bir seferinde çok ýsrar etmiþ, dayýsý da Delil’in ýsrarlarýna dayanamayarak onu yanýna almýþtý. Henüz on dört yaþýnda olmasýna raðmen çelik gibiydi. Alev alev yanan güneþin altýnda yürüyebiliyordu... Giderken kavurucu sýcaklýk onu fazla zorlamamýþtý... Cebindeki ayna ve taraðý çýkarýp ikide bir saçlarýný tarýyordu. Ama aynanýn günah olduðunu sandýðý için taþýyýp taþýmamak arasýnda ikircimliðe düþüyordu. Dayýsýndan sakýnarak bakardý aynaya. Oysa dayýsý, onun aynaya gizlice baktýðýný biliyordu. Fýrat’ý küçük bir tekneyle geçip, bir süre bayýr aþaðý yürüyerek, hayvanlarý bol olan bir köye vardýlar. Delil, uzun uzun etrafýný incelemiþ ve gördüðü her þey onu hayretler içerisinde býrakmýþtý. Her þey deðiþik ve ilginçti... Köyün çocuklarýyla tanýþtý... Dayýsý alýþ veriþ iþleriyle uðraþýrken, o çocuklarla top oynadý... Dayýsýnýn boz bir inekle geldiðini görünce sevindi... O köyün, sevdasýndan kendisini daðlara vurmuþ, Use X(H)ecune’in köyü olduðunu büyüyünce öðrendi.
Dayýsý “Al bu ineði sapasaðlam bizim köye götür’’ dediðinde, neredeyse sevinçten uçacaktý. Böbürlenmiþ, göðsünü askerler gibi öne çýkartmýþ, “Büyümüþüm demek ki” diye düþünmüþtü. Ýneðin ipini sýkýca tutarak köyüne doðru yürümeye baþlamýþtý...
Güneþ bir top ateþ olmuþ, dört yana alevlerini saçýyordu. Delil terden su kesmiþti... Sýcak, yorgunluk, susuzluk ve açlýktan baþý dönüyordu. Tabaný aþýnmýþ lastik ayakkabýsý, ayaklarýný kýzgýn bir saç gibi harýl harýl yanan topraðýn sýcaðýndan koruyamýyordu. Ayaklarý terden výcýk výcýktý... Dinlenmek için gölgelik bir yer aranmýþ... Midesi kazýnýyor, dili damaðýna yapýþýyor... Yorulmuþ. Zorlanarak yürüyorken, tüm bu uðursuzluklarý cebindeki aynaya yoruyor, ama kýrýp atmaya kýyamýyordu... Gördüðü bir kayalýðýn gölgesinde dinlenmek için, sýcaktan dili sarkmýþ ineði, büyükçe bir taþa sýkýca baðlamýþ ve akrep ve yýlanlardan korktuðu halde, kayalýðýn gölgesinde uyuyakalmýþtý.
Aynanýn karþýsýnda kendi görüntüsüne bakmadan, beyninde ve gözlerinde akan çocukluk hayallerine bakýyordu. Çocukluðunda yaþadýðý bu inanýlmaz olay, tüm ayrýntýlarýyla kafasýnda ve aynada canlanýyor ve o olayý tekrar tekrar yaþýyordu. Gördüðü þeyler karþýsýnda dehþete kapýlmýþtý. Yaþadýðý inanýlmasý güç olan olay bu sefer de aynada canlanmaya baþladý.

A)Canlanan Korkulu Rüya;

Gölgeliðinde uyuduðu taþýn kapýsý açýlýnca, görünmeyen bir el onu içeri çekti. Uçsuz bucaksýz, yer yer tepelerden oluþan ama genelde düz olan yemyeþil bir alanla karþýlaþtý. Etraf tepeden týrnaða çiçeklerle donanmýþ aðaçlarla süslüydü. Þýrýltýlý þelaleler dengbejler gibi þakýyordu. Kuþ seslerinin senfonisi insaný büyülüyordu. Delil merakla etrafýný kolaçan ederken, saçlarý kalçalarýný döven genç kýzlarla karþýlaþtý. Kýzlarýn baþ döndürücü güzellikleri karþýsýnda afalladý. Çiçek tarhlarýnýn arasýndan, ak saçlarý beline ve ak sakallarý göðsüne kadar inmiþ nur yüzlü bir ihtiyar çýktý. “Oðlum sen bir güneþsin ve hep yükseleceksin. Çevrendekilere ýþýk saçacaksýn” dedi ve kayboldu. Delil’in yüzüne tatlý bir gülümseme yayýldý. Üstündeki yýrtýk pýrtýk giyitleri birden sarardý ve çil altýn libaslara dönüþtü. Yanýnda duran kýza dokunmak istedi. Tam kýzýn baþak gibi sapsarý olan saçlarýna dokunacakken kýz gözden kayboldu. Korkunç ve her tarafý tuhaf aynalarla donanmýþ bir kuþ, korkutucu çýðlýklarla gökyüzünü yarýp geçti. Gökyüzünün bitim noktasýnda, ýþýk saçan billur bir köþk vardý. Çiçek tarhlarýnýn gerisinde, saða düþen gölün içinde, kýzlar türküler söylüyor ve masmavi sularla oynaþýyorlardý.
Delil, etrafýný dikkatlice süzdü; çeþit çeþit yemeklerin olduðunu gördü. Yemeklerin üstünde buðular yükseliyordu. Ýþtahla yemeðe baþladý. Bir güzel karnýný doyurup üstüne de kana kana su içti. Ak, gri ve mavi bulutlar adeta dans ediyorlardý. Kelebekler hoþ bir biçimde kanat çýrpýyorlardý. Omzuna konan ak bir güvercini tuttu, kanatlarýný okþadý. Güvercini yere býraktýðýnda, güvercin uçan bir araca dönüþtü. Uçan aletin kapýsýnda genç bir kýz, el sallayýp Delil’i çaðýrdý. Uçan araç yýldýzlarýn arasýnda hýzla hareket ediyordu. Delil, þaþkýndý; etrafa bakmaya çalýþýyordu. Sarý kumlarla kaplý bir çölde durdular. Kumlar ýþýk saçýyorlardý. Kumdaki ýþýklarýn parýltýsý gözlerini alýyordu.
“Burayý sevmedim. Ne zaman aþaðý ineceðiz!”
Kýz ilk defa sessizliðini bozarak, “Yaþadýðým yerin bir takým kurallarý var. Zamaný gelince ineriz.” dedi
“Demek ki sizin yaþadýðýnýz yerde de büyükler, kurallarla insanýn önüne engeller çýkartýyorlar. Hoþ deðil!” dedi
Kýz gülümsedi. Keskin bir sinyal sesi duyuldu. Uçan araca tekrardan bindiler. Geldikleri yere indiklerinde, bu güzelim dünyada her þey kýrmýzýmsý bir rengin etkisi altýna girmiþti. Yolu çevreleyen pirinç heykeller, daha da kýzýllaþmýþlardý.
Düzenli aralýklarla konulmuþ put þeklindeki heykellerden biri, birden dile geldi,“Artýk çýk” dedi, “gördüðün yeter de artar bile. Ama bunlarý kimseye anlatma. Cebindeki aynayý da kýr at.” Ses gittikçe yükseliyordu. “Cebindeki aynayý da kýr at!.. Cebindeki aynayý kýr at!..”
Ve aynadaki görüntüler silindi gitti. Ama yaþadýðý olayýn görüntüleri, canlýymýþ gibi beyninde akmaya baþladý.
Kan ter içinde uyanmýþ ve telaþla ineði çözmüþ; kayalýktan uzaklaþmak için var gücüyle yürümeye koyulmuþtu. Fýrat’ý geçmek için ineði tekneye koyarlar. Ýnek, korkudan yerinde duramýyor, saða sola hamleler yaparak kaçmaya çalýþtýkça tekne yalpalýyor. Zaten saatlerce uðraþýp tekneye koyabilmiþlerdi. “Ah, bir de tekneyi devirirse” diye düþünmüþ, peþi sýra da, “Tövbe... Boðuluruz!..”demiþti.
Fýrat’ýn karþý kýyýsýna vardýklarýnda, ineði tekneden indirirlerken hayvan var gücüyle bir tepik savurmuþ, tam cebindeki aynaya denk gelmiþ ve Delil, acýdan tortop olmuþtu. Biraz iyileþince de cebindeki ayna kýrýntýlarýný avucunda topladýðý gibi ýrmaða “yallah” etmiþti...
Ýþini baþarýyla yapmanýn verdiði gururla baþý dik, çevresine gülümseyerek bakan, sözüm ona alçakgönüllü ama zafer kazanmýþ bir kahraman gibi girmiþti köye.
Ertesi sabah, evde, bu olayý tüm ayrýntýlarýyla tekrar anýmsamýþtý. Uzun bir süre, gödüðü rüyayý kimseye anlatmamýþtý korkudan. Sonra aynadaki aksini gördü. Gülümsedi. Elini yüzünü yýkayýp havluyla kuruladý. Kahvaltýyý hazýrladý. Sandalyesini pencereye yaklaþtýrdý. Camdan dýþarýya baktý. Bir erkek çocuðu babasýnýn elini tutmuþ ve babasýna bir þeyler anlatýyordu. Çocuklarý geldi gözünün önüne. Büyük oðlu, baþýný ellerinin arasýna almýþ, sessizce aðlýyordu. Eþinin beyaz teni, biçimli dudaklarý ve ýlgýn ýlgýn kokan saçlarý usuna düþtü. Canlandý. Kadýnlýk koktu. “Kafayý mý yiyorum”, diye düþündü.
B) Canlanan Rüya ve anýlar bittikten sonra;
Gözünde, beyninde     canlanan rüya ve anýlar bittikten sonra, Halil geldi. Halil geldiðinde Delil hala pencereden dýþarýya bakýyordu. Döndü arkadaþýnýn yüzüne baktý. Arkadaþýnýn gözleri gülüyordu. Halil’in iþ sözleþmesini yaptýðýný sezer gibi oldu. Yine de sordu:
“Ne oldu? Sözleþmeyi yapabildin mi?”
“Evet abi...” dedi Halil.
“Nasýl emeðinin karþýlýðýný alabilecek misin bari?”
“Nerdeee! Çocuklara biraz öteberi almam için iyidir. Abi birazdan çýkýp sana da iþ arayalým. Ne dersin?”
“Tamam Halil. Kahvaltýdan sonra çýkalým. Belli olmaz belki bir þeyler buluruz...” dedi.
Halil’in iþ bulmasý, Delil’in yüreðine buruk bir sevincin gezinmesine sebep oldu.
Kahvaltýdan sonra çýktýlar. Bir kaç iþçi bürosuna girdiler iþ sormak için. Hep olumsuz cevap aldýlar. Ýþ aramak için yürümekten güçleri kesilmiþti. Yavaþ adýmlarla parka doðru yürüdüler. Aynadan canlanan anýsýný yine hatýrladý. Tuhaflaþtý. Çocukluðunda rüyasýnda gördüðü aksaçlý ihtiyar yine gözlerine göründü. Nurlu yüzünün tebessümü ýþýklýydý. Yüzü mutluluk saçýyordu sanki. Aksaçlý ihtiyar, ‘’ Oðlum dirayetini yitirme. Sabýrlý ol! Sabýrlý ol!’’ Sesini daha da yükselterek ‘’ Sabýrlý ol!’’ dedi. Sonra da gözden kayboldu.
Aksaçlý ihtiyar ortadan kaybolduktan sonra Delil, baþýný her iki eliyle sýktý. Yüzünü avuçlarýna aldý. Aksaçlý ihtiyarý tekrar görmek için gözlerini yumdu. Yine açtý. Yumdu gözlerini. Halil dikkatle ve þaþkýnlýkla ona bakýyordu. Delil, kollarýný her iki yana açtý. Ayalarý gökyüzüne bakýyordu veyay biçiminde havadaydý elleri. Önce saða, sonra da sola doðru baktý. Sonra aðladý. Aðladý. Aksaçlý ihtiyar görmek için etrafýný kolaçan etti. Aksaçlý ihtiyar görünemeyince de acýyla gülümsedi. Çölleþmiþ yüreðine baharda yaðan bir yaðmur çiselercesine, ferahladý biraz. Gülümsedi. Gülümserken, içindeki depremleri dýþa yansýtan, içinin aynasý olan yüzü, fýrtýna öncesi hafif rüzgarla dalgalanan denizler gibi kýrýþ kýrýþtý.





Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Solan Renkler


Mehmet Söðüt kimdir?

Bugüne kadar üç kitabým çýktý. Son kitabým Aram Yayýnlarý nda daha yeni çýktý. Ýsmi: Karanlýktaki Gölge

Etkilendiði Yazarlar:
Çehov, Sait Faik, Sabahattin Ali, Ýnci Aral, Feyza Hepçilingirler...


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Mehmet Söðüt, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.