..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Doðallýk sahip olunan deðil, kazanýlmasý gereken bir erdemdir. -Cervantes
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Bilim Kurgu > Levent




24 Mayýs 2006
Kovan Savaþlarý (2. Bölüm)  
Geniþleyen Cephe

Levent


“Hiçbiri Kerim deðil” dedi kýzý battaniyeye sarmalayýp korumacý bir þefkatle kucaðýna alan Önder. “Önemli deðil.” Dedi soðuk bir sesle Cihan. “Onu da buluruz.” AVÝ’ler artýk açýktý ve silah sesleri ile patlamalar sürerken Þirin’e seslendi Cihan. “Burada iþimiz bitti. Yaralý bir rehine ile beraber çatýdan çýkacaðýz. Tam bir temizlik istiyorum Þirin. Sorgulanacak birkaç kiþi yeterli. Bu insanlýk ayýplarýný yanýmda taþýmak istemiyorum.” AVÝ’ler artýk açýk olduðu için Gökdelen ve bütün tim bu konuþulanlarý duyabiliyordu. Þirin Yüzbaþý sadece bir iki saniye Gökdelen’den herhangi bir karþý emir gelecek mi diye bekledi. Sonra sessizliðin üzerine “Emredersiniz Komutaným” diyerek emri herkese tekrarladý.


:CDHD:
Karadeniz Kalkaný Operasyonu’nun sabahýnda Þeref Paþa Kemal Yarbay’dan gecikmiþ ve þu son iki günden sonra aciliyete binmiþ brifingini alýyordu. Paþa emekliliðinin ardýndan askeri hayattan tamamen kopmamýþ ve yýllarýn kemikleþmiþ alýþkanlýklarý ile geliþmeleri ve ordunun bunlara karþý tavrýný dikkatle takip etmiþti. Ama envanter ile ilgili bilgisi dost sohbetlerinde söylenenler ve medyadan takip edebildikleriydi.
Saat öðlene gelmiþti de geçiyordu. Paþa sabahtan beri bir sürü ilginç þey öðrenmiþti. Savaþ esnasýnda aktif görevdeydi ve alýmý planlanan, anlaþmasý yapýlan pek çok þeyi biliyordu. Ama þu son altý yýl içinde büyük gizlilik ile alýnan bazý kalemlerin onu açýkça þaþýrttýðýný söylemek þarttý. Özellikle de bir tanesi!
“Kemal bu ne!?” diye sordu Paþa! Dünya nereye gidiyordu. “Bu uçuyor mu?”
“Evet Komutaným.”
“Kemal bu uçak mý, gemi mi, uçan daire mi? Bunu Ruslar nasýl yaptý Kemal? Son on, bilemedin on beþ yýldýr ekonomileri belini doðrulttu. Omegalar neyse ama bu baþka. Burada neler dönüyor?”diye konuþtu Paþa.
Kemal Yarbay dolandýrmadan anlattý.
“Ruslar teknoloji hýrsýzlýðý konusunda çok yetenekli bir ajans ile on yýldýr baðlantýda Paþam. Dünya üzerinde bunu bilenlerin sayýsý iki elin parmaklarýný az önce sizinle beraber geçti,” Diyerek gülümsedi Yarbay. Kemal Yarbay ordu istihbarat teþkilatýnda önemli bir subaydý ve daha da yükselmesi kesindi.
“Kuklacýlar da mý bu iþin içinde?” diyerek dünya çapýnda etkili, gizli ve varlýðý ona karþý savaþanlar tarafýndan da sýr olarak saklanan örgütü iþaret etti Þeref Paþa. Dünya sýradan insanýn hayal gücü için çok karýþýk ve entrikalar ile dolu bir yerdi.. Komplo teorisi denen þeylerin büyük bölümünde az yada çok gerçeklik olduðunu pek az kiþi biliyordu. En acar gazeteciler bile bunu hayal edemezdi ve varlýðýna yaklaþtýklarý anda daha fazla hayatta kalamazdýlar.
“Bu yeni bir oyuncu Paþam. Ruslar onunla çalýþýyor. Kuklacýlar’dan da çaldýklarýný Rus Askeri Ýstihbarat Baþkaný bizzat söylemiþti.”
“Dünya yaþanacak bir yer deðil aslýnda Kemal. Birbirimizin gýrtlaðýný parçalamak için türlü düzenler kuruyoruz. Bu uzaylý da gelmiþ bu gezegeni istiyor! Salak ne istediðinin farkýnda deðil!” diye sinirli sinirli söylendi Paþa. Paþa arada böyle nedenli nedensiz parlardý ve onu tanýyanlar bu zamanlarda onu sessizce soðumaya býrakmanýn en iyisi olduðunu bilirdi.
Bir süre burnundan soluyup odayý adýmladý Paþa.. Sonra sakinleþip yerine oturdu.
“Devam et Kemal.”
“Paþam bu tasarým ilk kez soðuk savaþ döneminde ABD ve Sovyet cephelerinde bir yarýþ olarak doðdu. Nükleer güçle çalýþan sonsuz yakýtta bir uçaðýn hareket kabiliyeti askerler için etkileyiciydi. Bunu siz de duymuþsunuzdur.” Diye konuþtu Kemal Yarbay.
“Aðýrlýk ve mürettebatý radyasyondan koruyamamak gibi sorunlarý aþamamýþtýlar. Ruslar bir prototipi uçurabilmiþ ama arkasýnda radyasyondan uzun bir kuyruk oluþmasýný engelleyememiþti. Uçuþtan sonra pilotlarýn da çok yaþamadýðý söyleniyordu.” Diye ne kadarýnýn doðru olduðu tartýþmalý bilgiyi söyledi Paþa.
“Amerika bunu 2009 yýlýnda baþarmýþ ve nükleer güçle çalýþan yeni nesil ve yeni bir sýnýf uçan aracý envanterine almýþ. Ruslar bunun havada ve uzayda nükleer ve solar kökenli bir itici güçle çalýþtýðýný öðrendikten kýsa süre sonra planlarýna da kýsmen ulaþmýþlar. Bu söz konusu araç; ki biz ona Sýcakkanat adýný verdik, iþte bu yarým bilgilerden doðmuþ. Bizimki yerden yüz elli bin metreye ulaþýp orada haberleþme ve casusluk maksatlarýný tamamen icra edebilen, uydu vazifesi görecek bir hava gemisi. Yüz bin metreden sonrasýnýn uzay kabul edildiðini düþünürsek bir uzay gemisi..” diyerek güldü Yarbay.
“Bundan üç tane mi var? Kaça aldýk bunlarý Kemal?”
“Tanesi altý yüz milyon dolar.”
“Bizim ödediðimiz bir yana bu kabiliyete ucuz. Ama çalýntý mal diye düþünürsek.." diyerek gerisini getirmedi Paþa. “Biz bu bütçeyi nasýl aldýk hükümetten? Sabahtan beri bir sürü oyuncak saydýn daha da listen bitmedi.”
“Biz almadýk Komutaným. Hükümet verdi. Komutaným, bu ülkenin baþýna Atatürk’ten sonra gelen en güzel þey rahmetli Baþbakan’ýmýz Cihan Bayraktar’dýr. O da Atam gibi erken göçtü, ne yazýk. Lakin takipçileri yolundan þaþmadýlar da yaptýklarý boþa gitmedi. Onun zamanýnda bulunan Ýç Anadolu’daki petrol kuyularý ve akýllý yönetimin devamý bütçeyi artýlara getirdi. Yasama, yürütme ve yargýda yaptýðý köklü reformlar sistemi çalýþýr hale getirince iþler göründüðünden bile daha iyi bir hale geldi. Eðer ki bu Meteor olayý olmasaydý kesinlikle bu yüzyýl bizim yüzyýlýmýz olacaktý.” diye, ateþli ateþli konuþuyordu Kemal Yarbay.
Paþa genç dostuna hak vermeden edemedi. Son dönemde doðru yapýlanlar, yaþanan iyileþmeler, günlük hayata ve sokaða yansýyan elle tutulur geliþmeler saymakla bitmezdi. Yapýlan akýllý yatýrýmlar ve doðru kaynak yönetimi ülkeyi adeta bir rokete bindirmiþti.. Ama þimdi buradan bütçeye dair daha net bir fikir edinince Paþa daha bir iyi anlýyor ve daha bir þaþýrýyordu.
“Devam edelim Kemal. Nur içinde yatsýn diyelim de öyle analým Cihan Bayraktar’ý.. Ata’dan bu yana en büyük iþleri o yaptý bu vatan için.”
“Bir de bunlar var Komutaným” diyerek ana ekrana diðer görüntüleri aktardý Kemal. “Güneþinoðlu ve Güneþinkýzý dedik onlara. Güneþ enerjisi ile ömür boyu uçabiliyorlar. Erkek olan ilk modeldi. Tamamen yerli tasarým ve üretim. Çok yüksekten uçan düþük gözlenebilirlikli bir araç. Radar iþareti aþýrý zayýf. Biz bile orada olduðunu bildiðimiz halde zor görüyoruz. Elektronikleri ve optikleri çok güçlü. Diþi olan silah yüklenebilen daha küçük modeli. Ýki adet ÞAHÝ füzesi taþýyabiliyor. Ýnsansýz hava ve kara araçlarý envanterindeki en pahalýsý bu ikisi ama radarda çok zor görülmeleri nedeniyle bunlar çok faydalý.”
Paþa rakamlarý ve açýklamalarý bir süre inceledi. Cidden bunlar dehþet þeylerdi.
“Keþke savaþ zamanýnda elimizde olsaydýlar. O zaman elimizdekiler de iþimizi gördüler ama epey kayýp verdiler.”
Yarbay devam etti.
“Mig 50 Rasputin. Savaþ uçaðý ve bombardýman uçaðý arasýnda bir saldýrý kuþu. Üç pilotu var”
Cidden büyük bir uçaktý. Açýkça avcý uçaklarýndan dörtte bir, hatta iki oranýnda daha iri ve uzundu.
“Elektronik savaþ kabiliyetleri büyüye benzer beceride olduðu için Rasputin adýný vermiþler. Ayrýca uçan bir silah platformu. Yük kapasitesi çok fazla. Üç uçaðýnkinden çok silah taþýyabiliyor. Bir kez gören radar ya yanýyor yada çift görmeye baþlýyor. Büyü gibi. Hem Paþam, bu uçaðý füze yada roketle vurmak çok zor. Savunma için küçük ama güçlü bir otomatik silah tareti var. Oldukça isabetli.”
“Böceklere karþý iþimizi görür mü bilmiyorum. Ama silah kapasitesi ve hýzý ilgimi çekti. Çok hýzlý. Gürültülü ama hýzlý. Manevra gücü de o cüsse ve silah kapasitesine raðmen hiç de fena deðil.” Dedi Paþa.
“Biz elektronik gücüne güvenmiþtik ama siz bu þartlarda haklýsýnýz Paþam.”
“TT 10 Balyoz tanklarý. Bunlarý okumuþtum Savunma Dergisi’nde. Ama þimdi inceleyince..” diyerek diðer baþlýða ve tatbikat videolarýna geçti Þeref Paþa. “Bunlar çok iþimizi görecek kanaatindeyim. Ruslar ile aramýz cidden çok iyiymiþ. Adamlar bunun da teknolojisini vermiþ. Burada üretiyoruz. Ýþin aslý nedir Kemal? Ayýdan post, Moskoftan dost olmaz demiþ atalarýmýz. Eski düþmanlýklarý gütmeye ilk ben karþýyým ama þu son yedi sekiz yýlda yakýnlaþmamýz çok ivme kazanmýþ?”
Kemal Yarbay bir an durdu. Söyleyeceklerini aklýnda toparladý.
“Paþam, dünyaya hakim olmak, güçlü olmaktý. Ama hakimiyet mücadelesinde daha önce hiç gelmediði bir noktaya geldi insanoðlu. Bütün geçmiþi bir yapýp bundan sonrasýný iki yapacak; bambaþka bir dönemin eþiðine geldik. Paþam dünya artýk insana dar geliyor. Ýnsan kabýna sýðamýyor. Dünya kaynaklarý insana yetmiyor. Paþam, yýldýzlar artýk o kadar uzak deðil. Amerika þimdiden ayda ve Mars’ta bilimsel koloniler kurdu. Bilimsel diyorlar ama ellerindeki teknoloji ile þehir bile kurabilirler. Biz onlarýn söylediðini biliyoruz. Söylemedikleri neler var. Gözleri yýldýzlarda. Avrupa, Çin, Ýsrail ve pek çoklarý az çok deðiþimi hissediyor. Bu yeni dönem orta çaðdaki coðrafi keþiflerin muazzam sonuçlarýna benzer sonuçlar doðurmaya gebe. Yýldýzlara uzanma yarýþýnda Rusya bizdeki yeni potansiyeli fark edip ilk yaklaþan oldu. Açýkçasý en iyi teklifleri de onlar yaptý. Esip gürleyen ama bir türlü yaðamayanlar; eski, boþ vaatler ile gelenler fýrsatý kaçýrdý.”
“Yýldýz pastasýndan pay alabilmek için güçleri birleþtirmeye kara verdik, öyle mi?”diye sordu Paþa..
Kemal Yarbay baþýný sallayarak devam etti.
“Savaþ güç dengelerini deðiþtirdi. Artýk el üstünde tutulan bir ülkeyiz. Hem bölgemizde hem de dünya çapýnda. Su ve bor bizde ve son on yýlda ikisini de yapýlan akýllý yatýrýmlar ile en iyi þekilde deðerlendiriyoruz. Müttefikimiz Ýsrail ile aramýz da artýk o kadar sýcak deðil. Savaþtan Ýsrail toprak olarak büyüyerek çýktý ama sonrasýndaki politik süreç ve savaþýn ekonomik sonuçlarý bize herkesten çok yaradý. Güçlendik. Ýsrail bundan pek hoþlanmadý. Özellikle savaþ sýrasýnda bazý hamlelerine karþý tavýr koyup onu engellediðimiz için..”
“Savaþtan en karlý biz çýktýk diyemem. Ölen vatan evlatlarýna, þehit arkadaþlarýma saygýsýzlýk etmiþ olurum. En az zararý biz aldýk diyelim.” Diye, hatýrlayarak konuþtu yaþlý asker. Savaþýn en ön cephesinde askerleri ile beraber çarpýþmýþtý. Tozu, ateþi, barutu ve kaný beraber tatmýþtý onlarla. Kemal Yarbay bir kez daha Paþa’nýn yanýnda olmasýndan tarifsiz memnuniyet duydu. Böyle bir Komutan’ýn emrinde savaþmak her asker için büyük bir onurdu.
Kemal bu noktada konuyu süratle deðiþtirdi ve günlük bir bilgiyi verdi.
“Komutaným emrettiðiniz duyurular bastýrýldý ve Hurricane’ler þehre atmaya baþladý. Ayrýca sesli duyuru için yüksek binalara hoparlör montajý sürüyor. Halký bilgilendirip korunaklý bölgelere çekmeyi kýsmen baþarabiliriz ama ayaklanmanýn baþýbozuklarý ve bu düþman varken tam bir sonuç almamýz çok zor.”
“Deneyeceðiz Kemal. Kurtarabildiklerimizi kurtaracaðýz. Sen vapurlarýn ve diðer gemilerin hazýr olmasýný saðla. Silahlandýrýldýlar deðil mi?”
“Emrettiðiniz gibi Paþam.”
“Güzel. Seçtiðimiz kýyý bölgeler nüfusun Kovan ve ayaklanma tehdidinden en uzak ve rahat ulaþabilecekleri mevkiler. Oraya ulaþaný gemi ve vapurlarla karþýya aktarabiliriz. Boðaz Köprüleri’ndeki teknik inceleme bitti mi?” diye sordu Þeref Paþa. Birinci Köprü depremden bu yana araç trafiðine kapalýydý. Bir de þimdi meteorlarca yaralanmýþtý. Boðaza yaðan kayadan yaðmur köprüyü delik deþik etmiþti. Bir nokta da ikiye ayrýlmak üzereydi.
“Paþam ilk izlenim desteklenmiþ. Birinci Köprü yaya için bile tehdit. Ýkinci Köprü az hasarlý ama tank geçiþi için garanti verilemiyor.”
“O halde elimizde Avrupa’ya üç kara baðlantýmýz var ama ikisi askeri olarak savunmaya kritik bölge teþkil etmekten öteye yararsýz. Bana kalsa bu þartlarda Ýlk Köprü’yü havaya uçururum ama neyse.. Kemal, ikisini de güvenceye almalýyýz.” Bir an düþündü. “Her ihtimale karþý ilk Köprü’yü uçurmaya hazýr biçimde donatýn. Bu düþmaný daha yeni tanýyoruz. Saðlam basalým. Fatih Köprüsü’nün Anadolu yakasýna insansýz savunma taretleri ve izleme istasyonlarý kurun. Avrupa yakasýnda piyade ateþ sýðýnaklarý ve tam bir kara savunma hattý istiyorum. Aynýsý Boðaziçi için de geçerli. Þu durumda iki yakada da elimde istediðim tek yer tüp geçit. Anadolu Çýkýþý’ndaki alýþveriþ ve iþ merkezleri saðlam yapýlar. Tahkim edin. Donatýn. Kaybetmeyelim. Avrupa yakasý da aynen.”
“Emredersiniz Paþam.”
“Oyuncaklar güzelmiþ Kemal Yarbayým. Bu bitki ve böcük zýmbýrtýlarýna karþý kullanmak hoþuma gidecek.” Paþa gülümsüyordu. Kemal Yarbay da gülümsedi.


Öðleden sonraki toplantýya kadar yeni geliþmeler olmuþtu ve günlük olaðan toplantýda bunlar masaya yatýrýlýyordu. Gökdelen Karargah Birinci Subayý olan Oktay Binbaþý yeni geliþmeleri aktarýyordu.
“Edirne’nin bildirdiðine göre Balkanlar ve Doðu Avrupa’da durum karýþýk gibi. Net bilgilerimiz hala yok. Süratle iletiþim ve keþif gücümüzü kazanmaktayýz lakin hala yetersiz durumdayýz. Edirne sürekli savaþ ve canavarlara dair panik dolu telsiz temaslarý bildiriyor. Askeri ve sivil frekanslara bakarsak batý sýnýrýmýz ve komþularýmýz tehlikede olabilir. Bununla beraber Rusya’dan aldýðýmýz son haberler de belirsiz. Rus birlikleri Karadeniz sahil þeridi ve iç kesimlerde geniþ bir alana yayýlan düþmana karþý geniþ çaplý yer ve hava harekatý için hazýrlýk yapýyor. Ýlk saldýrýlarýnda çok aðýr kayýplar vermiþler ve bu çok daha büyük saldýrýda balistik füze kullanýmý da düþünülüyor. Ruslar Karadeniz dýþýnda Sibirya bölgesinde de savaþtýklarýný bildirdiler. Doðuda Ýran, Azerbaycan ve Ermenistan’dan da bölgesel kanlý karþýlaþmalara dair bilgi edinebildik. Bunun dýþýnda fazla bir bilgimiz yok. Yurt içinde haber alamadýðýmýz yegane bölge Doðu Anadolu. Bölgedeki sýðýnaklarýn civarýnda bu gün hala meteor aktivitesi bulunuyor. Üslerin tamamý en saðlam daðlýk alanlara oyulmuþ derin üslerdir ve üç ana üssümüzden birisi buradadýr. Ankara Uzay Komutanlýk Merkezi atmosferdeki meteor aktivitesinin kayda deðer bir biçimde düþtüðünü ve yörüngeyi gözlemleyebildikleri kadarý ile bunlarýn son olduðunu bildiriyor.”
“Bu iyi bir haber,”diye baþladý Þeref Paþa. “Keþif konusundaki zayýflýðýmýza gelince; içinde bulunduðumuz þartlar düþünüldüðünde son derece tehlikeli. Bu konuda Ankara ile hemfikiriz. Yarýn itibarý ile yüksek keþif kabiliyetli insansýz hava keþif araçlarýndan bazýlarý deneme uçuþlarýna baþlayacak. Sorunla karþýlaþýlmaz ise uçuþlar arttýrýlýp yaygýnlaþtýrýlacak.”
Ýyi haberler gerçekten iyiydi ama dört bir yandaki savaþ gölgeleri ve korku çýðlýklarý da duyulmayacak gibi deðildi.

Akþam üzeri iki Paþa baþ baþa özel bir görüþme yapýyordular.
“..Size bir bilim ekibi gönderiyorum Paþam. Durumlar oldukça müsait. Bölgeniz sýcak temas alanlarýna daha yakýn ve daha hýzlý faaliyet gösterebilmek için bunu gerekli gördük. Saat altý itibarýyla Ankara’dan donaným ve ekibi taþýyan on Hurricane yola çýkacak. F 16 eskortlarý olacak. Havada bir düþman etkinliði gözlemlenmedi ama tedbirde fayda var.”
“Doðru söylüyorsun Hikmet Paþam.”
“Paþam bir þey daha var. Burada Kuvvet Komutaný arkadaþlar beni Genelkurmay Baþkanlýðý mevkiine önerdiler ve Baþbakan da üç yýldýr taþýdýðý olaðanüstü yetkileri dahilinde bunu onayladý.”
“Yani ülkeyi bu savaþ þartlarý düþünülecek olursa pratikte artýk siz yönetiyorsunuz. Baþbakan bu þartlarda iþin çoðunu askerlere býrakmakla akýllýlýðýný ortaya koymuþtur. Ama bu askeri otoriteye aðýr bir yüktür. Burada size.”
“Böyle takdir edeceðinizi biliyordum. Bu sebepten bu aðýrlýðý yetkin omuzlara paylaþtýrýp Baþbakanla beraber sorunlara genel bakýþta daha iyi odaklanabilmek için emirler gönderdim. Paþam Marmara Bölgesindeki Kara ve Kara Hava unsurlarý ile bölgenize tahsis edilmiþ Deniz unsurlarýnýn komutasý üç saattir sizde. Toplantýnýzý böldürmedim. Emirler gerekli yerlere bildirildi. Ulaþamadýðýmýz yerler için de sýkýþtýrýlmýþ yayýnlar devam ediyor. Benzer þekilde cephe komutanlýklarý oluþturuldu ve yetkiler daðýtýldý. Ayrýntýlar biz konuþurken dosya ile ulaþtýrýlýyor. Kaya yaðmuru diniyor gibi. Ve bu bittiðinde iletiþim ve keþif alanýmýzýn normale dönmesini bekliyoruz. Ani hamlelere hazýr olmalýyýz. Iþýklar yandýðýnda ne göreceðimiz belli deðil.” Bu son sözleri söylerken Hikmet Paþa’nýn sesindeki karanlýk Þeref Paþa’nýn dikkatini çekmiþti. Ama bir þey söylemedi. Dostu belli ki epeydir iyi uyumamýþtý. Uykusuzluk insanýn bedeninden çok ruhunu etkiliyordu.
“Paþam, bir dost tavsiyesi?”
“Lütfen Paþam.”
“Gidip biraz uyu Hikmet. Berbat görünüyorsun ve sana bunu söylemeye cesaret edemediklerine eminim. Biraz dinlen. Aklýn salim olmazsa görevini yapamazsýn.”
Dostça gülümseyerek konuþtu Hikmet Paþa.
“Haklýsýnýz Paþam. Sýcak süt de içeyim mi Paþam?”
Ýki yaþlý asker de güldüler.
“Ama çok þekerli olmasýn. Diþlerinizi de fýrçalayýn Paþam.”

Sabahýn erken saatleriydi. Oktay Binbaþý görevinin baþýndaydý. Gökdelen þu anda yeni kurulan cihaz ve istasyonlar ile tam kapasiteli bir savaþ harekat ve komuta merkeziydi. Her þeyi izleyebiliyor ve ayný anda birden çok operasyona tam destek verebiliyordu. Oktay’ýn sorumluluklarýný epey arttýrmýþtý bu ama o þikayetçi deðildi. Dosyasýnda bütün komutanlarýnýn düþtüðü ortak not þuydu; ne kadar aðýr yük yüklersen o kadar dayanýklýlýðý artan tam bir görev ve vatan, millet aþýðý. Ýþte Oktay buydu. Geniþ ve loþ ýþýklý merkeze hakim sandalyesinde oturmuþ ekranlarý ve raporlarý inceliyor bir yandan da sabah kahvesini yudumluyordu. Oktay iþini severek yapýyordu. Ülkesine aþýk, asker bir ailenin çocuðuydu ve kendini bildi bileli asker olmayý istemiþti. Ve olmuþtu da. Hem de madalya ve takdirnamelerle dolu bir sicile sahip güzide bir asker olmuþtu. Bunlar vatan millet sevgisi yanýnda yaptýðý iþi sevmekle de ilgiliydi. Oktay iþini çok seviyordu.
“Komutaným.”
Oktay seslenen genç Teðmene döndü.
“Bir þey mi var Haluk?”
“Ankara gurubu yaklaþýyor. Ýniþ hazýrlýklarýna baþladýlar. Ýstanbul üzerindeler. Yalnýz deðiller komutaným. Peþlerinde ÇES’in tanýmlayamadýðý bir þey var. Radar ve termallerde bir þey yok ama ÇES görüyor. Bunu görmelisiniz.”
ÇES, Çevre Emniyet Sistemi olarak anýlan görsel bir tarama sistemiydi. Gözlenmesi istenen alana kurulan optik alýcý istasyonlarýndan gelen görüntü ana istasyondaki bir bilgisayar ile iþlenirdi. En basit bir kameradan gelen görüntüyü tanýyabilme, yorumlayabilme, sýnýflandýrabilme gibi kabiliyetleri eþsiz seviyede olan bir programdý. Yedi gün, yirmi dört saat uyanýk ve hep pür dikkat bir gözcüydü ÇES.
“Büyük ekran yap Haluk.”
“Geldi Komutaným.”
Ve iþte oradaydý. Yüksek binalardan birinin üzerine yerleþtirilmiþ güçlü bir alýcýdan gelen çok temiz ve iyi ýþýklý bir görüntüydü ve açýkça görülüyordu. ÇES’in ekranda hatlarýný çizmesine raðmen hala zor seçiliyordu. Ama oradaydý. Þeffaftý ve on beþ metrelik, havada süzülen bir mürekkep balýðýydý. Yani benzediði þey buydu. Ankara Raporu olarak adlandýrýlmýþ raporda adý geçen olasý yaratýk tehditlerinden sadece birisi olabilirdi bu.

“ÇES’e kaydýný yapýn. Düþmanýn süratli casus ünitesi ile tanýþtýk. Bu bir yerlerde altýncý safhaya geçmiþ bir Kovan üssü olduðunu söylüyor. Uçan düþmanlar var demektir bu. Acilen Ankara’ya ve bütün birliklere bildirelim” dedi ve Haluk Teðmen’e döndü Oktay Binbaþý. “Çok yaklaþmýþ bize. Savunma füzelerini ateþleyebiliyor muyuz?”
“Komutaným radar ve termal veri yok. Sadece güç bela görebiliyoruz. Optik kumandalý füze istasyonlarýmýz þu an sadece Tepeyurt güvenlik çemberinde mevcut.”
“Optik hedeflemeli taretler ne durumda?”
“Otomatik toplarýn menzili dýþýnda Komutaným.”
“Gurubun eskortu olan F 16’lar?”
“Baðlýyorum Komutaným.”
Birkaç saniye içinde Ankara’dan gelen Hurricane’lerin refakat uçaklarý ile temas saðlanmýþtý. Onlara durum bildirilmiþ ve görüntüler RRP destekli biçimde ulaþtýrýlmýþtý.
F 16’larýn lideri emirlerini bildiriyordu.
“Yýlan 3 ve Yýlan 6 saða, sola ayrýlýn ve bitirin þunu.”
“Anlaþýldý, tamam þef.”
“Yoldayým, tamam.”
Yýlan 6 ve Yýlan 3 birkaç saniye sonra sert dönüþ manevralarý ile guruptan kopmuþ ve geriye dönmüþtü.
“Yýlan 3, arkamda kal. Tipsizi gördüm ve çirkinliði için az sonra cezalandýrýyorum. Yeterince cezalandýramazsam iþi sen bitir.”
“Þu anda kavga etmek istemiyorum ama hep böyle yapýyosun abi. Çocukken de böleydin. Hep arkandan daðýnýklýðýný toplardým. Ýþini ben tamamlardým.”
Yýlan 3 ve Yýlan 6 ikiz kardeþlerdi!
“Sen neden bahsediyosun be avanak! Asýl ben senin…”
“Yeter be! Kesin þunu! Ulan ikiniz de burama getirdiniz! Sizin yüzünüzden uçmayý býrakýcam þerefsizim! Olm, babanýzýn kim olduðu umurumda diil! Bi daha ayný görevde hayatta beraber uçurmam sizi! Bu ne ya! Ýnsanda acýma olur biraz!”
Yýlan 3 ve Yýlan 6’nýn babalarý Hava Kuvvetleri Komutanýydý!
“Ve iþte geliyoooooooo!!!” deyip tetiðe asýldý Yýlan 6. F 16’nýn vulkan topundan þimþek gibi parlayan otuz milimetrelik mermiler daha çok pilotun mahareti ile niþanlanmýþtý. Pilotun atýþý sürat ve hedefin doðasý düþünüldüðünde oldukça iyiydi.
“Ve gidiyoo!!” diyerek kardeþinin yarým býraktýðý iþi tamamladý Yýlan 3. Casus ilk saldýrýdan yara almýþtý ama kaçarken iþi tamamen bitirilmiþti. Yaralarýndan yeþil sývýlar saçarak süratle alçaldý ve sonunda binalarýn arasýnda yeþil, küçük bir patlama ile yok oldu.
“Epey çevikmiþ” diye, son kurtulma manevrasýný yorumladý gurup lideri olan Yýlan 1. Gerçekten de hýzlý ve çevik bir baþ belasýydý bu casus yaratýk.

Gökdelen’de herkes casus vurulduðu için sevinçliydi ama Oktay düþünceliydi. Casusluk onun kitabýnda savunmadan ziyade bir saldýrý sanatýydý. Saldýrmadan önce, Oktay’ýn deyimi ile, casuslardýn. Sonra saldýrýrdýn!

Oktay yarým saattir düþünüyordu. Ankara gurubu Tepeyurt’a inmiþ ve yerleþiyordu. Refakatçiler geri dönüþ yolundaydý. Derken bir kez daha operatörleri ona seslendi.

“ÇES Anadolu yakasýnda kalabalýk hareket belirledi Komutaným. Erken saatlerde bir iki motosiklet de o hatta hareket etmiþti. Bildirilerde ve sesli mesajlarda bildirdiðimiz kýyý hattýna ilerliyorlar. Siviller. Kadýn, çocuk ve yaþlýlar. Yanlarýnda gaz maskeli, silahlý muhafýzlarý var.”
ÇES görüntüleri oldukça iyi bir görüþ saðlýyordu þu anda. Ýnsanlarýn yüzündeki acele ve korku kadar muhafýzlarýn onlar için duyduðu endiþe de hareketlerinden; yaralýlarý, yaþlýlarý dikkatle taþýmalarýndan, anlaþýlýyordu. Ýnsanlar da muhafýzlarýna korkudan ziyade güvenle itaat ediyor ve onlarý izliyordu.

“Kemal Yarbay’a ve Komutan’a haber verin! Hazýrkýta havalansýn! Operasyon baþladý! Hava desteði yerini alsýn! Denizdekilere kýyýya yanaþmaya hazýr olmalarýný bildirin. ”
Emirler süratle ve ikiletmeden uygulanýyor, ilgili yerlere gerekli emirler veriliyordu.

Gökdelen’de üslenen beþ adet V100 Hurricane; askerlerin verdiði isimle Kasýrga, gerçekten de küçük bir kasýrga kopartarak havalandýlar. Kasýrgalar jet hýzýnda uçmalarýný saðlayan güçlerini dikey iniþ yada kalkýþa çevirdiklerinde toz dumana karýþýyordu ve bu güçlü kuþ epey þamata yapýyordu. Adlarýný kesinlikle hak ediyordular.

Cihan ve takýmý zaten diðer hazýrkýta takýmlarý gibi Kasýrgalarýn yaný baþýnda nisan güneþinin tadýný çýkarýyordular. Her þey yüklüydü ve bir anda içeriye doluþup baðlanmalarý ile kapýlar kapandý. Kasýrga havalandý.
Cihan’ýn ve takýmýnýn içinde oturduðu iki ZPT’yi taþýyan V100’ün pilotu çýlgýn bir pilot olan Aslý Yüzbaþý’ydý. Kendisi ayný zamanda taþýmakta olduðu ZPT’lerden birinin; Çapkýn 1’in komutaný Haydar Baþçavuþ’un eþiydi.
Kasýrga süratle havalanmýþ ve sert bir dönüþle, süratle hedef bölgeye yola çýkmýþtý. Hakim ve yüksek mevkideki Yeniþehir tepesinden aþaðýya dalýþý insanýn yüreðini ve midesini aðzýna getirecek cinstendi. Birkaç saniye içinde boðazdan sadece birkaç metre yukarýda saatte üç yüz kilometre ile yol alýyordular.
“Haydar, aþkým senin için fazla hýzlý deðilim, di mi?” diye gülümseyerek masumca
sordu Yüzbaþý. Sadece araç içindeki alýcýlarý kapsayan AVÝ gurubuna konuþuyordu. Ýkinci pilot olan Mesut Teðmen sessizce gülüyordu.
“Acýma bana Biriciðim!” diye her defasýnda olduðu gibi kükredi Haydar. Haydar’ýn midesi hassastý, Aslý Yüzbaþý bunu biliyordu, ve daha yeni kavga etmiþtiler. Haydar, Aslý’nýn yeni saç rengini fark etmemiþti!!
“Bana Komutaným diceksin Haydar! Görevdeyiz!” diye kükredi Aslý.
“Emredersin Komutaným!” diye öfkeyle diþlerinin arasýndan kükredi Haydar.
“Hadi Baþçavuþum bir dangal.. ehhh… hata etti! Bizim ne suçumuz var Yüzbaþým?!” diye acýyla sordu Çapkýn 1’in niþancýsý. Haydar, arkadaþýnýn midesine yumruðunu geçiriyordu bunu söylemesinden hemen sonra.
“Kurunun yanýnda yaþ da yanar Mehmet.” oldu Aslý’nýn cevabý.
Cihan gülüyordu. Bu V100’ün kod adý Melek idi. Düþündü; þeytan da bir melek idi. Sessizce gülmeye devam etti..

Kasýrgalar iki kýta arasýnda açýkta bekleyen vapur ve römorkörlerin, deniz otobüslerinin üzerinden geçip süratle karþý kýyýya ulaþtýlar. Konmalarý ile birlikte kapýlar açýldý ve araçlar ile birlikler dýþarýya çýkýp alana yayýldý. Subaylar megafonlarla hemen kýyýya akýn eden bu büyük topluluðu yönlendirmeye baþladýlar. Savaþ ve karmaþa bölgelerinde görev yapmýþ asker ve subaylarýn tecrübesi kýsa sürede her þeyi düzene sokmuþtu. Ýskelelere yanaþan vapurlar sorunsuzca dolmaya baþlamýþtý.
Kurtlar ve diðer takýmlar hemen önceki keþifler esnasýnda saptanan kritik mevkilere yerleþmiþ ve aðýr silahlarýný kurup savunma durumu almýþtý. Gatling topu taþýyan ve paletli bir telefon kulübesini andýran tek kiþilik hafif zýrhlý Tart’lar da buradaydý. Beþ zýrhlý araç kilit noktalara yerleþmiþti ve beþ tanesi de kasýrgalar ile az sonra inecekti. Paþa demiþti; sürpriz olmayacaktý. Hava da iki Omega ve altý Cobra uçuyordu. Cihan hemen muhafýzlardan birine yanaþmýþ ve askeri disiplinle hareket eden; gri kamuflaj, zýrh, AVÝ ve askeri silahlarla donanmýþ adamdan komutanýn kimde olduðunu öðrenmiþti. Muhafýz bu arada ona telaþla gaz maskesi takmalarýný söylemiþti. Cihan yatýþtýrmak istemiþti ama muhafýzýn ýsrarý onu tedirgin etmiþti. Muhafýzlarýn hepsinde gaz maskesi vardý ve takýyordular!
“Bütün birlikler. Derhal gaz maskelerini takýn. Doðrudan bir tehdit yok. Bu sadece önlem amaçlý.”
AVÝ’den iletilen bu bilgi ile herkes süratle maskeleri takýyordu.
“Neler oluyor?” diye muhafýza sordu Cihan.
Bu sýrada Muhafýz da lideri ile konuþmuþ ve komutanýn onunla konuþmak istediðini söylemiþti. Lider arkadan yanýnda beþ iyi silahlý adamla geliyordu.
“Adým Cenk.”
“Ben de Yüzbaþý Cihan..” daha fazlasýný söyleyemeden Cenk anlatmaya baþlamýþtý bile..
“Sonunda haberlerinizi alýnca çok sevindik. Ýnanýn yalnýz kaldýk sanýyorduk. Size ulaþmayý istedik ama geniþ çaplý iletiþim yoktu ve çevrede hep o çalýnan insanlardan dolanýp duruyordu. Kerim’in adamlarý da bir baþka belaydý.. Sonra da köpekler ve canavarlar geldi. Son bir haftadýr doðu bölgesinde kan gövdeyi götürüyordu” diye, kara bir sesle hýzlý hýzlý konuþuyordu Cenk..
“Yavaþ ol Cenk. Adým adým anlat. Çalýnan insanlar; þu turuncu bitki bombalar ile çalýnanlar mý?”
“Evet ama bombalar; onlar savaþta kullanýlýyor. Asýl bela olanlar þu sinsi pislikler.. Uçan balýklar. Onlarýn ne olduðunu anlayana kadar biz de, Kerim de çok kayýp verdik.”
“Uçan balýk da neyin ..?” dedi ama sonra Rapor’u hatýrladý Cihan. Bu arada Cenk ona kolundaki AVÝ aracýlýðý ile eski bir görüntüyü gösteriyordu. Yaklaþýk bir buçuk metre uzunluðunda ve þiþman, büyük bir balýktý bu. Þeffaf gibi görünüyordu. Yerden bir metre kadar yukarýda havada süzülüyordu. Antenleri ve uzun bir kamýþ dili vardý. Ama en önemli bilgi sýrtýnýn iki yanýndan kuyruðuna doðru uzanan tohum keseleriydi. Keseler yumruk büyüklüðündeki el bombasý tohumlarý belki iki yüz metreye kadar fýrlatabiliyordu.
“Ýsabetli bir topçu gibi çalýþýyor ve de sinsi. Ýþini bitirip kayboluyor. Ýnsandan daha hýzlý deðil ama uyanýk ve zeki. Þimdilik atýcýlýðýndan baþka bir silahýný görmedik. Dayanýklý deðil ama yakýndan vurmayýn. Küçük bir patlama ile patlýyor.” diye anlattý Cenk. Cihan bunu aklýna not aldý.
“Köpekler ve canavarlar dedin.?” Diye sordu Cihan.
Cenk akýllý birisiydi ve durumu anladý.
“Bildirilerde ve megafondaki metinde sadece çalýnan insanlar ve canavarlar var. Ama hayvanlarý da çalabiliyorlar. Sokak köpeklerini de etkilemiþ bu þey. Beþ yüz köpeklik bir sürü açýk alanda az kalsýn sonumuz olacaktý. Bereket tankýmýz yetiþti.”
“Tankýnýz mý var?” diye þaþýrdý Cihan.
Cenk güldü. “Ordunun hurdaya verdiklerinden üç tane. Zengin bir koleksiyoncu dostumuz var. Meteor ortaya çýkýnca bize çok yardýmlarý oldu.” diyerek üstünü baþtan aþaðý iþaret etti. “Ama bu uzun bir hikaye. Asýl size Kerim konusunda bilgi vermek istiyorum. Þu aralar baþýnda bela varken bizimle pek uðraþamaz ama o da baþka bir bela. Ayaklanma guruplarýnýn çoðunu öyle yada böyle etrafýna toplayan bir psikopat. Tam bir deli ama gücü ve karizmasý ile korku saçarak herkese sözünü geçiriyor. Çok insan öldürdü. Pek çok esiri var. Ýþkence ve türlü eziyetler çekiyorlar..” derken sesi kinle keskinleþmiþti.. “..Meteordan önce ve sonrasýnda çok çarpýþtýk. Ama çok fazla yandaþ topladý. Gizli olan asýl sýðýnaðýmýzý da keþfetti. Eðer bu canavarlar ortaya çýkmasaydý bizi de diðerleri gibi mahvedecekti. Bizi her þeye raðmen onlar kurtardý. Kerim kuzeyden gelen bu bela ile aramýzda bir duvar gibi. Ama git gide zayýflýyor. Çok kayýp verdi. Kerim hafife alýnacak biri deðil. Bir zamanlar asker, polis yada öyle bir þey olduðu belli. Ayaklanma ganimeti malzemeleri, yaðmalanan polis ve asker silahlarýný kullanmayý iyi kötü öðretti adamlarýna. Kendi komuta ettiði yüz kiþilik bir gurup ise açýkça seçkin bir gurup.”
“Sizde fena deðilsiniz.” dedi Cihan. Emir komuta aðý ve silah tutuþlarý bile çok þeyi söylüyordu. Ýyi bir askerin en temel iþaretleri silahý tutuþu ve disipliniydi.
“Aramýzda savaþta çarpýþmýþ küçük bir gurup var. Bizi onlar eðitti. Ve baþka þeyler de var.”
“Ne gibi?” diye sordu Cihan.
Vapurlar ve deniz otobüslerinden ilk parti dolmuþ ve karþý kýyýya yola çýkmýþtý. Bu yakanýn tehlikelerinden kurtulana kadar Gökdelen ve Tepeyurt’un korumalý geniþ dýþ sýnýrlarýnda oluþturulan yerleþimlere taþýnýyordular.
“Bizim ana sýðýnaðýmýz Kale 1’dir komutaným. Ýstanbul’daki sýðýnaðýmýz ise Kale 15’dir. Biz Fortress ittifaký üyeleriydik.” Derken sesi gülümsüyordu Cenk’in. Fortress Ýttifaký meteor haberine kadar ki on yýl boyunca bütün dünyada otuz milyon kiþinin oynadýðý bir bilgisayar oyunundaki en büyük ittifaktý.. Ýnternet üzerinden oynanan oyun baþlarda bir tarikat olmakla suçlanmýþ ama oyunun yaygýnlaþmasý ve her yýl daha çok insanýn oynamasý ile zengin olan yaratýcýlarý ise buna sadece gülmüþtü. Zaten bir iki yýl sonra tarikat diyenler de bir ittifaka üye olmuþ ve Peacemakers; Barýþçýlar, oynuyordu. Oyununu yaratan þirketin çýlgýn sahipleri su gibi para harcayan iki gençti. Bu meteor olayý ve sonra da kaosun ilk iþaretleri patlayýnca, sadece kendilerini deðil oyunun senaryosundaki gibi; insanlýðý da, sevdiklerini de kurtarmayý istemiþtiler. Ve böylece bütün dünyada Fort’lar; Kale’ler doðmuþtu. Ýttifakýn bölgesel sýðýnak karakollarý! Meteora ve kaosa karþý sýðýnýlan saðlam sýðýnaklar ittifak üyelerinin güç birliði ile inþa edilip gizlenmiþti. Çýlgýncaydý. Ama tam da Peacemakers’ý yapanlara göreydi! Oyundaki dostluklar gerçek hayata taþmýþtý!
Cihan, Cenk’in anlattýklarýný dinlerken aslýnda çok az þaþýrmýþtý. Yüzü maske ile kapalýydý ama sesi açýkça gülümsüyordu.
“Hangi bölgede oynuyordun Cenk?”
“Orta Doðu.”
“Kod adýn neydi?”
Cenk sorulara þaþýrmýþtý. Ama cevaplýyordu.
“Çingiz.”
“Memnun oldum Çingiz. Ben de Omar Sharr.”
Cenk bir an için sadece öylece þaþýp kaldý. Sonra;
“Dalga geçme benimle!” diye açýkça neþe ve þaþkýnlýkla konuþtu.
“Bir asker boþ zamanlarýnda askercilik oynarsa þaþmamalý” dedi gülümseyen sesi ile Cihan. Oyuna bir bakmak için girmiþ ama sonra çok eðlenip oynamaya devam etmiþ hatta karargahtaki diðer özel kuvvetçileri de oyuna sokmuþtu. Kingdom Ýttifaký’nda, Fortress’e karþý oynamýþtýlar. Omar da Krallýk’ýn en tehlikeli oyuncusuydu.
“Seni yakalamak için kaç kez operasyon yaptýk. Çöl Ateþi senaryosunun ikinci haftasýnda geniþ çaplý bir operasyon yapmýþtýk. Çok iyi ayarlamýþtýk her þeyi. Nasýl haber aldýn?”
Cihan gülüyordu. Baskýna gelen düþman takýmlarýný bina bloklarý ile beraber havaya uçurmuþtu.
“Karargahýnýzdaki ana santralde bir cihazýmýz vardý. Silah kaçakçýlarýna çok para verdik ama taramada yakalanmayan en yeni teknolojiyi aldýk. Organik verici. Karargahýnýz patlatýlana kadar her konuþmanýzý dinliyorduk.”
Cenk de kahkahalarla gülüyordu. “Rezillik! Oyunun tasarýmcýlarýndan biri de bizimleydi biliyor musun. Bunlarda onu alacak para olamaz. Boþuna detektöre o kadar para gömmeyelim. Belli ki bi yaralýyý konuþturdular demiþti.”
Onlar böyle muhabbet ile vakit geçirirken seferler birbirini izledi ve akþama kadar on bin kiþi karþý kýyýya sorun çýkmadan güvenle taþýndý. Cenk iki sýðýnakta on bin kiþi daha olduðunu ve bu yakadaki tahmini bir milyon kiþiden beþ yüz bininin ayaklanmalar esnasýnda þehirlerden daha sakin ve emniyetli olan küçük kýr ve dað yerleþimlerinin gizliliðine kaçtýklarýný anlatmýþtý. Ordu Ýstihbaratý da bunu destekliyordu. Galiba halk meteordan çok kendi içinden çýkan bu zalimlerden korkmuþtu. Gerçekten de Meteor’un son hýzlanma haberini çoðu kiþi duymamýþtý, önlem alamamýþtý bile. Dünya o denli kaosa batmýþtý!
Gün kararýp güneþ batarken;
“Kerim’in yerini biliyor musunuz?” diye sordu Cihan.
“Gazilerimiz; bize gerçek eðitimi verenler, biz buraya gelirken o yana gittiler. Bu gece yarýsý onlar uyurken Kerim’i almayý planlýyorlar. Bu guruplarýn çözülmesini hýzlandýracak diye düþünüyoruz. Ellerinde çok fazla esir var ve köle gibi kullanýp eziyet ediyorlar. O insanlarý ona daha fazla býrakamayýz.”
Cihan bu operasyon meselesini duyunca rahatsýz olmuþtu. Savaþ gazisi bile olsalar bu türden bir operasyon sivil iþi deðildi.
“Onlara ulaþmalýyýz. AVÝ kullanýyorlar mý?”
“Evet ama gurup içinde bile iletiþimleri olmayacaktý. Son bir haftadýr AVÝ’leri dinleyebildiklerini fark ettik. Karýþýk modda bile mesajlarýmýzý çözüyorlar.”
“Sanýrým ellerinde bir Karakulak var. Yeni bir cihaz. Tam bir baþ belasý. Alman buluþu. Ayaklanma esnasýnda ordu depolarýndan yaðmalanmýþ olmalý. Nasýl haberleþecektiniz.”
“Ýþi bitirip dönecektiler. Kendi aralarýnda da bir iþaret dilleri var. Dürbünleri olduðu sürece kuþ dili onlara kilometrelerce mesafede bile yeter.”
Cihan’ýn aklýnda bir þimþek çaktý.
“Onlar mý kuþ dili diyor buna. El iþareti diline?”
“Dili diðerlerine öðreten Önder. Ondan duyduk. O sanýrým yüksek rütbeli bir operasyoncu. Yada eskiden öyleymiþ. Saç sakal çok hýrpani bir hali vardýr. Pek fazla konuþmaz ve hakkýnda Savaþ’a katýldýðýndan baþka pek bir þey bilmeyiz. Ama bize çok yardýmý oldu. Diðer gaziler ve hepimiz ona çok saygý duyarýz. Lider bile önemli þeylerde ona danýþmadan harekete geçmez. Neden böyle ilgilendin? Bir þey mi var?”
Cihan bir an sessiz kaldý. “Olabilir. Kuþ dili lafý bir þeyler hatýrlattý ama hepsi o. Kesin bir þey yok. Savaþ’ta özel kuvvetlere baðlý operasyon birlikleri çok iþler baþardý. Çoðumuz ortak operasyon ve eðitimlerden tanýþýrýz. Kara Kuþlar’ý hatýrladým bir an. Onlar Kuþ dili derdi bu el lisanýna. Bir operasyondan geriye hiçbiri dönemedi. Ýlgisi olmayabilir. Sadece hatýrladým.”

Küresel Güvenlik Teþkilatý’nýn çokuluslu vurucu askeri gücü takýmlar halinde örgütlüydü ve dünyaya yayýlmýþ durumdaydý. Yerleþik olan bu timlerin belirli operasyon bölgeleri vardý. Ama en seçkin birkaç timin çok yüksek hareket kabiliyeti ve sýnýrsýz yetkileri vardý. Renk Takýmý kod adý ile bilinen tim de onlardan biriydi. Yarbay Siyah, meteorlarýn yaðmaya baþladýðý 16 Marttan bu yana sürekli çarpýþýyordu. O ve takýmý dünyanýn herhangi bir noktasýna bir buçuk saat içinde ulaþma kabiliyetine sahip yeni nesil bir uçucuyu; bir savaþ mekiðini kullanýyordular. Önceleri ayaklanmalarýn zor durumda býraktýðý üslere yardým için çabalýyor ve meteor sonrasýndaki savaþ için bu üslerin saðlam kalmasýný saðlýyordular. Sonra çabalarý meteor yaðmurlarý nedeniyle çok yavaþlamýþtý. Üstelik hasar da almýþtýlar.
Yarbay Siyah çok keyifsizdi. Aydaki Amerikan üssü Küresel Güvenlik Teþkilatý; KGT’nin de ana karargahýna ev sahipliði yapýyordu. Ve bu üs ile baðlantýlarý yirmi iki gündür yoktu. Ayýn arka yüzündeki üs ile çarpma öncesi ve sonrasý protokoller görüþülürken hep dünyadan yana sorunlar üzerinde durulmuþtu. Ay üssü ay yüzeyinin çok derinlerindeydi ve çok saðlamdý. Üstelik ayýn arka yüzünde olmasý ona çok koruma saðlayacaktý. Ama þimdi ayda sorun vardý. Haberleþme þamandýrasý bugün daha yeni atýlmýþtý ve kötü haberler vardý. Ay saldýrý altýndaydý. Çoðunlukla saldýrý yok edilmiþti. Aðýr hasar ve kayýplara raðmen, planlanan bir operasyon ile kýsa sürede düþmaný yenecektiler. Bununla beraber dünyaya destek olmak için hazýrlanmýþ ay üssü; Nuh, bunu bir süre ertelemek zorundaydý. Düþman yüz milyon çok seçkin dünyalýnýn dondurulduðu Soðuk Uyku Komplesi’nin depolarýnýn önündeydi ve sert bir savaþ veriliyordu. Savaþ kazanýldýðýnda ise tamiratý gereken çok fazla þey vardý. Araç ve silah kaybý çok fazlaydý. Sadece tohumlanmýþ bir meteor ve onu güden bir Çoban bekliyorken devasa meteorun kanyonlarýnda gizlenmiþ bir Kovan kolonisi ve uzay savaþçýlarý ile karþýlaþmýþtýlar. Bu uzaylý dostlar olan Grekullarý bile þaþýrtmýþtý. Normalde Kovan meteorlarý sadece tohumlayýp býrakýrdý. Belli bir hedefi vurmak istediðinde çok eþsiz bir tasarýmý olan ve sadece bu iþe yarayan Çobanlarý kullanýrdý. Çobanýn meteora kýsýtlý ama uzun mesafede kusursuz bir hedefleme saðlayan kabiliyeti yakýn mesafede de kýsmen etkiliydi. Bu etki ile küçük meteorlarý korunma, gizlenme ve yakýna saldýrý için kullanýyordu. Ama bütün bunlarýn ötesinde þu anki durum sýra dýþýydý. Burada meteorun kaynaklarý ile geliþmiþ bir koloni vardý! Grekullarýn yardýmý ile uzay savaþçýlarý yok edilerek kara saldýrýsýna karþý savunma baþarýlabilmiþti.
Ay üssü Mars kolonisinin de saldýrýya uðradýðýný ve benzer þekilde çok aðýr hasar aldýðýný bildirmiþti.
Þu anda dünya yüzeyinde bulunan bütün KGT güçlerine ikinci bir emre kadar yüzey komutanlýklarýna baðlandýklarý bildirilmiþti. Eðer karþý baðlantýlarý olsaydý Siyah bunun yeterli olmadýðýný ve gördüklerini Nuh’a anlatabilirdi.
Afrika’da üç noktada gizli fýrlatma üsleri sadece bu savaþ için hazýrlanmýþtý ve yörüngeye yeniden çok rollü uydular fýrlatmak için hazýrdýlar. Birkaç saat içinde KGT bu süreci baþlatýp otomatik fýrlatma emrini verecekti. Bununla beraber vurucu güç zafiyeti yüksekti. Siyah þu anda yörüngede idi. Bin kilometre yukarýdan dünyayý izliyordu. Geliþmiþ casus gözleri taramayý bitirmiþti. Sonuç hiç iyi deðildi. Bütün tim kokpitteki görev yerlerindeydi. On beþi birden kara kara düþünüyordu. Yayýlma çok tehlikeli bir boyuttaydý. Afrika, Sibirya, Güney Kutbu ve Avustralya ile Güney Amerika’nýn iç kesimlerinde geliþmiþ koloniler vardý. Bu bölgeler 1 Nisan tarihinde büyük meteor vurulmadan iki hafta önce yaðmaya baþlayan kaya yaðmurunun indiði yerlerdi. Böcek akýllýydý. Son yaðmurlar ile dünyayý bombalayýp etrafta sadece karýþýklýk yaratacak oyalayýcý koloniler kurmuþ ve asýl kolonilere karþý bir kalkan oluþturmuþtu. Renk Takýmý bile önceliði bu küçüklere vermiþti çünkü bunlarýn geliþmesi daha süratli kötülüklere yol açacaktý.
“Bu yetmez” dedi Yeþil.
“Ona katýlýyorum” diyerek destekledi Mavi.
“Ne öneriyorsunuz?” diye sordu Siyah.
Ýkisi de sessizdi.
“Patron sensin, onu sen bul” diye konuþarak onlara destek oldu purosunu tüttüren Gümüþ.
“Mekikler ve Zýrhlý Savaþçýlar olmadan þu durumda çok kayýp vereceðiz.” Dedi Turuncu. Kara derili dazlak kafasýný tatsýzca iki yana sallýyordu.
“Sence ne zaman bize dönebilirler?” diye soran Mor’du.
Siyah ona döndü. Ýkisinin arasýndaki iliþkiyi bütün takým biliyordu. Siyah’ýn iyi bir yalancý olduðunu ama Mor’a yalan söyleyemediðini de. Badem gözlü genç kadýna baktý Siyah.
“Henry McAndrew’u iyi tanýrým. Onun yüzündeki o ifadeyi biliyorum. Gerçekten durum berbat olduðunda karþýsýndakine moral verebilmek için takýnýr. Bence ay üssü bunu atlatacak. Ama bize yardým edebilmeleri çok zor.”
Mesaj kaydýný tekrar açtý ve bir yerinde dondurup görüntüyü büyüterek netleþtirdi. “Þuna bakýn.” Görüntü dikkatsizce ana komuta merkezinde ve ana ekrana karþý kaydedilmiþti ki bu dikkatsizlik bile iþlerin ne derece karýþýk olduðunu gösteriyordu. Ekranda Siyah’ýn iþaret ettiði noktada üssün savaþ gücü rezervi ve yenileme kabiliyeti ayrýntýlý bir biçimde raporlanýyordu. Henry’nin vücudunun gösterdiði kýsým küçük ama en önemli kýsýmdý. Üssün dünyaya indirme yapma kabiliyeti yoktu! Mekiklerini kaybetmiþti! Bu üs içindeki fabrika ile belki birkaç ayda kýsmen telafi edilebilirdi. Ama daha önemlisi fabrika da hasarlýydý! Silah ve malzeme depolarýnýn büyük kýsmý da saldýrýlarda hedef alýnmýþtý. Durum berbattý.
“Durum berbat..” dedi Gümüþ. Yüzü ekþi ve öfkeliydi.
“Biz oraya ulaþabiliriz. Dünyada en azýndan beþ mekik var. Kapasitelerimiz yüksek. Ama þu durumda kendi hayat destek üniteleri ve yüz milyon insanýn hayatta tutulmasý daha önemli olabilir. Biz burada bir þeyler yapabiliriz. Amerika, Çin, Avrupa ve Rusya en yoðun hasarý alan bölgeler. Askeri üslerin Çoban tarafýndan özellikle hedeflendiði belli. Meteor yönlendirme kabiliyeti korkunç etkili bir bombardýmana neden oldu. Þu durumda toparlanmak için zaman gerekli. Elimizdekilerin önemini çok büyük ölçüde arttýrýyor bu.” Dedi Siyah.
“Aklýnda bir þey var” diye sordu Mavi.
Siyah bir iki tuþa bastý ve ekrandan slaytlar geçmeye baþladý.
“Bunlar dünyanýn þu anda saðlamlýðý raporlanmýþ ve Kovan ile savaþan yada savaþabilecek direnç noktalarý. Bunlar da savaþ, üretim ve teknoloji deðerlerinin analizleri. Ve bu da benim aklýmdaki þey” dedi ve asýl slaytlara geçti Siyah. Amerikan ordusu ve KGT tarafýndan kullanýlan özel silah ve ekipmanlardan bazýlarýydý bunlar. Planlar ve teknoloji sýrlarýyla beraber..
“Baþka zaman olsa çýldýrmýþsýn derdim!” diye yüksek sesle gülerek purosundan derin bir nefes çekti Gümüþ. Dumaný halka yaparak üfledi.
Ekibin doktoru Pembe, Siyah’a sordu, “Onlara mý vereceksin?”
“Fikirlerinizi duymak istiyorum. Uzaydan gelen bir düþman bütün insanlýðý tehdit ediyor ve bizim en çok güvendiðimiz silahlarýmýz, en güvendiðimiz kalemiz aðýr yaralandý. O olmadan diðerlerinin en iyi þansý onun güçlerinden bazýlarýný kullanmayý öðrenmeleri. Aðýr üretim deðil söz konusu olan; buna alt yapý hazýrlanmasý bile çok zaman alýr, üretimi saymýyorum. Alt yapýlarý var olan ama geliþmeleri zaman alacak þeyleri hemen vereceðiz. Burada adý geçen destek donanýmýn bazýlarý birkaç gün içinde pek çok yerde rahatlýkla üretilebilir. Stabilizör serumu ve genomedikal serumlarý, suni organ nakli desteði bile askerlere büyük güç verecektir. Sente-Muscular zýrh ve birinci seviye kalkan teknolojisini söylemiyorum bile.”
“Bu kararý Uzun John’da Albay Woo ile konuþmayacak mýsýn?” diyerek Antartika ve tropik Güney denizleri arasýnda dolaþmakta olan koca üs gemiyi iþaret etti Mavi. Uzun John bir süper tanker gibi görünen seyyar bir KGT üssüydü ve þu anda oraya baðlýydýlar. Aslýnda bütün yeryüzü KGT’si oraya baðlýydý.
“Elbette konuþacaðým ama eminim Albay Woo bunu onaylayacaktýr.”
Bir süre sessizlik oldu. Sonra Yeþil öfkeyle konuþtu.
“Bunun önceden yapýlmasý gerekirdi.” dedi. Ses tonu gayet iyi açýklýyordu ne demek istediðini ve çok haklýydý. Bu düþmanýn geliþi biliniyordu ve çok önceden bazý bilgilerin paylaþýmý çok büyük bir fayda saðlayabilirdi. Dünyanýn bölünmüþlüðü çok kötü bir þeydi. Siyah sadece baþýný onayla salladý. Ýletiþim kanalýný ayarladý ve Albay Woo ile görüþmesine baþladý.

Önder gecenin karanlýðýna bürünmüþ ve hareketsizce molozlarýn arasýna uzanmýþtý. O kadar iyi saklanmýþtý ki yanýndaki arkadaþý bile az sonra orada olup olmadýðýný sormak zorunda kalmýþtý.
“Sessiz olsana be Alper.” diye fýsýldadý Önder. Alper susup iyice sindi. Üç saattir ayný noktada hareketsiz bekliyordular. Alper Savaþ’ta çarpýþmýþtý ama özel operasyoncu deðildi. Yine de çok çarpýþma gördüðü ve iyi niþancý olduðu için Önder onu yanýndan ayýrmazdý. Alper ilk baþlarda bu özel tim iþlerinde olmaktan gurur duymuþtu. Ama zamanla; ve özellikle bazý zamanlarda daha çokça, bu iþlerin dýþarýdan göründüðü gibi olmadýðýný anlýyordu. Sabýr, sükunet ve soðukkanlýlýk çok önemliydi. Otuz saniyelik ve tek el ateþ edilen bir operasyon için sahada sekiz saat gizlenip uygun aný bekledikleri günden bu yana buna inancý artmýþtý.
Vakit gece yarýsýný üç saat geçmiþti ve ortalýk son bir saattir iyice sessizleþmiþti.
Önder harekete geçme vaktinin geldiðine karar verdi. Timinde on kiþi vardý. Ýki niþancýsý ve onlarýn hedefçileri iki yüksek binaya yerleþip termal ve gecegörüþlü izlemelerine baþlamýþtý. Bu dördü savaþ gazisiydi. Altý kiþi içinde en tecrübesizi Alper’di. Diðerlerinden ikisi ayaklanma zamanýnda güruhun yakalayýp öldürmek üzere olduðu polis özel kuvveti üyeleriydi. Ýki gazi ise savaþtaki gece operasyonlarýndan tecrübeli eski askerlerdi. Donanýmlarý saðlam ve silah güçleri eksiksizdi. Hazýrdýlar. Sessizce girecek, depolara gerekli müdahaleyi yapacak, Kerim’i bulup iþini þiddetle bitirecektiler. Sonra da þenlikli bir kaçýþ ile uzaklaþacaktýlar. Operasyonun baþlamasý an meselesi idi.
Tim üyeleri birbirinin konumlarýný biliyordu ve sessiz haberleþme için bu önemliydi. Önder elinin üstünde iki kez yanýp sönen lazer noktasýný fark etti. Ýstikametini kontrol etti. Gecegörüþ gözlüðü mesafe ayarýný yaptý. Selami’ydi bu. El iþaretleri ile bir þeyler anlatýyordu. Fýsýldayarak iþaretleri Alper’e de okudu. “Niþancý Osman, Cenk’in yanýnda olduðunu söylüyormuþ. Beraberlerinde ordu özel kuvveti de varmýþ. Helikopterleri üç blok ötede destek için hazýrlar. Beklememizi istiyorlar. On dakika içinde tim yanýmýzda olacakmýþ.”
“Vay be. Ne heyecanlý bir hal aldý bu iþ.” Diye fýsýldadý Alper.
Önder iþaret ile cevap yolladý Selami’ye. “Köþedeki hamburgercide buluþalým onlarla.”
Cevap neredeyse anýnda gelmiþti. “Yola çýkýyorlar, tamam.”
“Gidelim Alper.” Sessizce sürünerek uzaklaþtýlar ve kapkara karanlýk þehir sokaklarýnda sinsice sýçrayarak süratle buluþma noktasýna aktýlar.

“Ben Cihan Yüzbaþý. Yalnýz Kurtlar Timi’nin komutanýyým.”
“Ben de Önder. Destek görmek güzel Yüzbaþým. Hoþgeldiniz.” diyerek sessizce, fýsýltýyla, aynen Cihan gibi konuþtu Önder.
Cihan daha ilk anda onun asker ve operasyoncu olduðunu biliyordu. Silahý tutuþundan duruþuna, kuþamýna ve konuþmasýna kadar her þeyi ile emindi. Rütbesini bile söyleyebilirdi. Kesinlikle yüzbaþýydý. Bir nedenden bunu þimdi söylemiyor ve saçý sakalý ile askere benzemiyorsa bunun nedeni þu anda önemli deðildi.
“Susturuculu MP 7’leriniz var. Patlayýcýlar ile kuþanmýþsýnýz. Plan nedir?”
“Ýki koldan sessizce giriyoruz. Ýçiyorlar ve sýzýyorlar. Canavarlar ile savaþanlar diðer karakol binasýnda ve kuzey ile aramýzda mayýnlar ile duvar ördüler. Bunlar iþin ciddiyetini anlamamýþ yada savaþ stresi yüzünden önemsemiyorlar. Ýçki ve uyuþturucu ile yarý uyanýklar. Günlerini tecavüz, iþkence ve içki ile geçiriyorlar. Kerim onlarý böyle kontrol ediyor. Sýzacaðýz. Üç kiþi cephanelik ve depolara üç kiþi de binanýn on ikinci katýndaki Kerim’in bölümüne girecek. Ýki niþancým ve hedefçileri uzak destek için mevzilerinde. Burada yaklaþýk beþ yüz adamý var ama yüzü bile ayýk deðil. Asýl kuvveti kuzeye çekmiþ.”
“Burada olduðundan emin misiniz?”
“On ikinci kat onun yeri ve her gece bir kýz alýr yanýna. Bu gece de on ikinci kata bir kýz çýkardýlar.” Diye diþlerini sýkarak konuþtu Önder. Alper araya girdi, onun da sesi ve yüzü biranda deðiþmiþti; “Daha on beþinde bile deðildi o zavallý. Aðlamalarý, yalvarmalarý onlarý sadece güldürüyordu.”
Cihan ve Kurtlar da kararmýþtý þimdi.
“Bombacýlarý ve infaz timini birer kiþi arttýralým. Seninkilere biz de katýlalým. Geriye kalanlar kaçýþ için çevre emniyeti alýr. Duruma göre helikopterler ile burayý toptan temizleyebiliriz. Ama önce þu Kerim Efendiyi aldýðýmýzdan emin olalým,” diye önerdi Cihan.
“Bundan iyisi can saðlýðý,” diye onayladý Önder.
“Þahin, Rafael. Ýkiniz benimle gelin. Kerim’e gidiyoruz. Dilaver, Okan ve Süleyman, patlayýcýlarýn yerleþmesine refakat edin. Þirin, kalanlar senin komutanda. Destek ve karýþýklýk sizin göreviniz. Patlamalar baþlayýnca baþlayýn. AVÝ’leri de açýyoruz o zaman. Duysalar da bir þey fark etmez ondan sonra. Haydi.” dedi ve operasyonu baþlattý Cihan.
Þehrin bu tarafýnda yýkýntýlar ve moloz tepeleri ile yaralý, delik deþik binalar ana fonu oluþturuyordu. Binalar hasarlarýna raðmen genelde yýkýlmayacak kadar saðlam ve yüksekti. Hedef bina ise en yüksekleri idi. Niþancýlar çevredeki uygun çatýlardan bu binayý göz hapsinde tutuyordu.
Çevre emniyeti kalabalýk olsa da daðýnýk ve düzensizdi. Üstelik sarhoþ ve uyuþmuþ haldeydi. Ýlerleyen sinsi tim için bu daðýnýk ve düzensiz yapý bulunmaz nimetti. Sinsice bir gölgeden diðerine ilerlediler. Þehir karanlýktý ve bu çevre binalarýn bazýlarýna sadece kýsmen; jeneratör ile elektrik veriliyordu. Yanan variller ve tutuþturulmuþ otomobil lastikleri ile sokaklar gölgeli bir karanlýkla dalgalanýyordu. Tim, gýrtlak kesip boyun kýrarak ama sessizce ve görülmeden ilerliyordu. Her þey zaman ile ayarlanmýþtý. Saatler çalýþýyor ve iþler yolunda gidiyordu.
Beþ dakika sonra sessizce iþini gören patlayýcý timi geri dönüþ yolundaydý. Patlamalardan sonra ateþ açacaðý ve bomba yaðdýracaðý ateþ mevzilerine dönüyordu. Bu esnada binanýn karanlýk yüzüne týrmanmakta olan infazcý tim de duvarlarýn gölgelerine sinmiþ ve zamaný bekliyordu.
Zaman gelmiþti. Ýçeriye dalmaya hazýrlananlarýn hepsi de operasyoncuydu. Sessiz silahlarý ve üstün niþancýlýk becerileri vardý. Hepsi de sinsi ve soðukkanlý katillerdi. Önce sinsilik üstatlarý Þahin ve Rafael yavaþça pencerelerden karanlýk odalara süzüldüler. Sonra Önder ve Alper ile Cihan ve Abdullah içeriye diðer pencereden girdiler ve ilerlemeye baþladýlar. Ýlk mermilerin ateþlenmesi de ayný anlara denk geldi. Sürat ve acýmasýzlýk konusunda anlaþmýþ olan infazcýlar ateþe baþlamýþtý.
Þahin ve Rafael önlerine çýkaný o daha ne olduðunu anlamadan susturuculu silahlarý ile yere yýkýyor; delik deþik ediyordu. Süratle ilerleyen ikili az sonra fark edilmiþti ve kat baðýrýþlara boðulmuþtu. Koþuþturmaca ve silah sesleri baþladýðý anda mükemmel bir zamanlama ile patlamalar da baþladý ve alt katlardaki depolar ile yan binalardaki cephanelikler patlamaya baþladý. Bir anda ortalýk karýþmýþtý. Gece aydýnlanýyordu. Alevler göðe yükselmeye baþlamýþtý. On ikinci katta çatýþma sürüyordu. Aslýnda infaz sürüyordu. Ayaklanmacý güruh sürüler halinde mermilere yem oluyor ve yere yýkýlýyordu. Ýnfazcýlar çapraz atýþ için katýn ana salonun iki kenarýna masalar ve koltuklar arkasýna siper almýþtý. Asansör yada merdivenden gelen takviyeyi buðday baþaðýný biçen orak gibi biçiyordular. Bu esnada Önder ve Cihan da Kerim’in odasýna doðru ilerliyordu. Önlerine çýkan muhafýzlar zýrhlý ve nispeten iyi silahlý, iyi atýcýlardý. Ama bu iki infazcý ile mukayese kabul etmezdiler. Önder bir flaþ bombasý attý ve kenara çekildi. Iþýk patladý. Adamlar kör oldu. Ýki infazcý üç muhafýzýn yanýndan yürüyerek geçerken mermi harcamadý. Býçaklar bunun için yapýlmýþtý ve ikisi de iþlerini biraz uzatarak beþer altýþar hamle ile saðlam iþler çýkardýlar. Ölenlerin çýðlýklarý onlarýn iþi doðru yaptýklarýna emin olmalarýný saðladý.
Kapýya geldiklerinde iki infazcý da durdu. Kapý kapalýydý. Ýçerde ýþýk yoktu ama hareketi iþitme güçlendiricileri sayesinde rahatça duyuyordular. Önder ve Cihan’ýn silahlarý küçük birer ýsý tarayýcý dürbüne sahipti. Birbirlerine iþaret ettiler. Gülümsediler. Gecegörüþ gözlüklerinin ekranýna AVÝ’ye baðlý termal dürbünün görüþü bir pencere ile açýldý. Cihan silahýnýn þarjörünü deðiþtirdi ve aynýsýndan bir þarjör de Önder’e verdi. Ýþaret dili ile “..duvar delen,” dedi. Önder gülümsedi. Mermiler zýrhý ve duvarý delip arkasýný vurmak için özel yapýlmýþtý. Þarjörler deðiþti. Duvarýn arkasýnda dört silüet vardý. Biri yerde yatýyordu ve küçüktü. Bu küçük kýz olmalýydý. Diðer üçü silahlýydý ve kapýnýn açýlmasýný bekliyordular. Gecegörüþ gözlükleri ve zýrhlarý vardý. Ýnfazcýlar birbirlerini baþlarý ile onayladýlar ve bel seviyesinden yukarýya yaylým ateþi ile iki saniyede iþi bitirdiler. Hepsinin yere cansýz düþüþünü izlerken bir yandan da kapýyý açýyor ve içeri giriyordular.
Cihan zýrhýnýn ve miðferinin üzerindeki ýþýklarý açarken aþaðýda ve bu katta hala silah sesleri gümbürdüyordu. Zavallý kýzcaðýz periþan bir haldeydi. Çok iþkence görmüþ, çok dövülmüþtü. Önder’in aðzýndan saðlam bir küfür çýkarken yerde birisi inledi. Cihan kasaturasýný çekti ve yere eðilip adamý inlediðine binlerce kez piþman olacak bir biçimde öldürdü. Hiç acýmamýþ ve yaptýðýndan utanmamýþtý. Yaptýðý ona çok insanca gelmiþti.
“Hiçbiri Kerim deðil” dedi kýzý battaniyeye sarmalayýp korumacý bir þefkatle kucaðýna alan Önder.
“Önemli deðil.” Dedi soðuk bir sesle Cihan. “Onu da buluruz.” AVÝ’ler artýk açýktý ve silah sesleri ile patlamalar sürerken Þirin’e seslendi Cihan. “Burada iþimiz bitti. Yaralý bir rehine ile beraber çatýdan çýkacaðýz. Tam bir temizlik istiyorum Þirin. Sorgulanacak birkaç kiþi yeterli. Bu insanlýk ayýplarýný yanýmda taþýmak istemiyorum.”
AVÝ’ler artýk açýk olduðu için Gökdelen ve bütün tim bu konuþulanlarý duyabiliyordu. Þirin Yüzbaþý sadece bir iki saniye Gökdelen’den herhangi bir karþý emir gelecek mi diye bekledi. Sonra sessizliðin üzerine “Emredersiniz Komutaným” diyerek emri herkese tekrarladý.
Cobra helikopterlerinin bir dakika içinde desteðe gelmesi ve Omega ile Karaþahinlerin de konumlanmasý ile operasyon artýk kýsa sürede tamamlanýyordu. Yer timlerinin yönlendirdiði helikopter sortileri kýsa zamanda çevreyi temizlemiþ ve ayaklanmacýlarýn bölgesi ezilerek ele geçirilmiþti. Kerim artýk tam anlamý ile iki keskin býçaðýn arasýnda sýkýþýp kalmýþtý.


23 Nisan Sabahý.

Ayaklanmacýlara yapýlan saldýrýnýn birkaç saat sonrasýnda timler çevreyi tamamen emniyete almýþ ve temizliðini yapýp ayrýlma hazýrlýklarýný da yarýlamýþtý. Güneþ ilk ýþýklarýný saçmaya baþladýðýnda son Karaþahin de havalanmýþ Gökdelen’e dönüyordu.
Cihan çarpýþma sahasýnda etrafa bakýnýyordu. Cesetler toplanmýþ ve canlý olanlar sorgu için yola çýkarýlmýþtý. Köle olarak tutulanlar da süratle nakledilmiþti. Sadece üç tim ve üç zýrhlý araç ile iki insansýz hava keþif aracý; ÝHA-K kalmýþtý operasyon bölgesinde. Muhafýzlardan da operasyoncular ve bir tank çevredeydi.
“Bugün 23 Nisan” dedi Cihan. Önder yanýndaydý.
“23 Nisanlar hep yaðmurlu olurdu. Bu hava güneþli” dedi Önder.
Cihan güldü. Dünya artýk bildikleri dünya deðildi.
“Zaman deðiþiyor Yüzbaþým” dedi Önder’e.
Önder, Cihan’a bir bakýþ attý. Yavaþça gülümsedi. Hala konuþmaya hazýr olmadýðý belliydi. Cihan hiç üstüne gitmedi. Kovan konusunda bilgileri paylaþmýþtýlar. Sahada daha uzun zamandýr gezmekte olan muhafýzlar canavarlarýn uçan böceklerle kuzeyden geldiðini söylemiþti. Ve Cihan da onlara Ankara Raporu’nu vermiþti.
“O halde tamam. Bu yakadaki ana direnç noktamýz sizin karargah olacak. Birlikte bir gözden geçirelim ve ayarlamalarýn ardýndan süratle harekete geçelim. Kerim iþini bir an evvel sonlandýrýp bütün dikkatimizi bu Kovan illetine vermek istiyoruz. Þehri ikisinden de kurtarýp bir an önce düzeni tesis etmeliyiz” diye konuþtu Cihan.

Ayaklanmacýlardan bazýlarý Gökdelen’deki sorgularý esnasýnda son derece iþbirlikçi bir yaklaþým sergilemiþ ve çok kýymetli bilgiler vermiþti. Þehir içinde pek çok yerde metrodan bozma yada kazýlýp inþa edilen yeraltý sýðýnaklarý vardý. Bunlarýn çoðu halkýn kendi çabalarý ile yaptýðý derin beton maðaralar olarak tanýmlanabilirdi. Pek meteor sýðýnaðý sayýlmazdýlar. Ama içlerinde çok insan ve onlarý bir müddet hayatta tutmaya yetecek erzak ile su vardý. Ayaklanmacýlar neredeyse bunlarýn tamamýný bulup ele geçirmiþ ve zulümlü hükümlerini sürmeye baþlamýþtý. Þu anda gerçekten de büyük bir kitleyi silahla kilit altýnda tutuyor ve köle efendileri gibi hüküm sürüyordular.
Paþa sabahýn ilk saatlerindeki ilk raporla beraber Güneþinoðlu’nu kullanarak Ýstanbul’un tam ve çok yönlü bir yeraltý haritasýný çýkarttýrmýþtý. Harita öyle ayrýntýlýydý ki bazý yerlerde odaklanýnca gömülü sikkeler bile seçilebiliyordu. Sýðýnaklarýn hangilerinin ayaklanmacýlarda olduðu ve hangilerinin hala saklandýðýný termal ve x-ýþýný haritalarda kolayca seçebiliyordular. Þeref Paþa þehri geri almaya kararlýydý. Ne kadar çabuk o kadar iyiydi. Geniþ çaplý bir Kovan operasyonu için Ankara ile beraber planlar yapýlýyordu ve þehir defterini kapatmayý istiyordu.
“Kemal, bu ayaklanmacýlar çok zulüm yapmýþlar. Bu Kerim çok can yakmýþ. Lakin her musibetten bir hayýr doðar diyesim geliyor..”
Kemal Yarbay tam anlayamamýþtý. Yüzünden belliydi.
“Kemalim, bu Kerim denen deli bu ayaklanma guruplarýný birleþtirip þehrin yarýsýný demir yumruðuyla yönetiyor olmasa iþler þu anda olduðundan beter olabilirdi. Adamlarý duydun. Son bir haftadýr Kovan ile kuzey hattý boyunca çarpýþýyorlarmýþ. Onlara inanýyorum. Yalan söylemedikleri belli. Çok fazla ayrýntýya sahipler. Çetin savaþtýklarý belli. Çok kayýp vermiþler ve kýsmen de olsa baþarýlý olmuþlar. Ýstanbul’u Kovan’a tamamen kaybetmediysek bunun nedeni onu daha önce Kerim’e kaybetmemiz.” diye konuþtu Paþa.
Kemal, Paþa’yý anlamýþtý. “Ve Kerim de onun olaný canla baþla koruyor” dedi Yarbay.
“Kerim aradan çýkýyor ve artýk iþ bizde. Görünen o ki kuzeyde bir yerde askeri bir koloni var. Büyük ihtimalle Ruslar’ýn uðraþtýðý koloni bu. Denizi aþýp geliyor olmalý. Ama neden taa buraya geliyor. Belki de Kerim koloni kurmasýna izin vermedi. Belki stratejisi bu. Bilmiyorum. Ama Ruslarýn saldýracaðýný biliyorum. Biz de Karadeniz’deki madenlerini vurduk. Þimdi de Ýstanbul’u temizlersek kurtarýlmýþ geniþ bir bölgemiz olacak.”
“Operasyon hazýrlýklarý süratle devam ediyor Paþam. Bu gece harekete geçebiliriz. Timlerin hepsi haritalarý inceliyor. Tek vuruþta, eþ zamanlý olarak iþi bitireceðiz. Gece bir haritalama daha yapacaðýz ve bu arada Sýcakkanatlar da yukarý çýkmýþ olacak. Ayrýca ÝHA-K desteðinde harekete geçeceðiz. Sessiz ve hýzlý olacaðýz.”
“Çok güzel Kemal. Bu iþi bitirelim.”


Muhafýz üssü; Kale 15 özellikle bu rol için son üç yýlda yapýlmýþ bir binaydý. Beþ katlý ve büyük bir binaydý. Çevresine hakimdi. Dýþardan þehirdeki pek çok bina gibi pencereleri kalaslarla örülü, kapýlarý mühürlü ve terk edilmiþ bir hali vardý. Çok derin ve çok büyük bir sýðýnaðý vardý. Farklý noktalardaki baþka sýðýnaklar ile tünel baðlantýsý mevcuttu. Yarým düzine farklý yöne uzayýp her biri birçok kola ayrýlan küçük ve bazýlarý da büyük çýkýþ tünellerine sahipti. Askeri araç ve hatta makine parký vardý. Cihan gördüðünde etkilenmiþti. Operasyon ile karþý kýyýya geçen ilk on bin kiþi iþte bu sýðýnaktan faydalanarak sessizce kýyýya akabilmiþti. Ýçeride hala binlerce kiþi vardý ve baðlantýlý baþka sýðýnaklarda da daha fazlasý vardý. Ana bina saðlamdý, silahlý ve donanýmlýydý. Üstelik çevresindeki binalara pek çok gizli yol ile baðlýydý. Bir saldýrýda burasý çok iyi savunulabilir ve karþý tarafa çok kayýp verdirirdi. Cihan’ýn düþüncelerini okur gibi konuþtu ona etrafý gezdiren Önder.
“Çok saðlam. Betonu zýrh gibi ve bazý noktalar gerçekten zýrhlý. Bir kale gibi. Ama düþmeyecek kale yoktur. Kerim’in insan gücü çok fazla. Bizde ise silah tutmayý bilen kiþi sayýsý az ve yenilerin eðitilmeleri de zaman alýyor. Ama Kerim durmuyor ve fýrsat vermiyor. Daðýnýk guruplarla sorunsuzca mücadele ediyorduk. Her þey yolundaydý. Ama Kerim geldi ve kýsa sürede topçu bile bulmuþtu. Tanklarýný ise mayýn ve tuzaklarla güç bela uzak tutabildik. Yine de burasý çok çetin bir savunmaya sahiptir. Gatling ve minigun yuvalarýna sahibiz. Roket ve bomba atarlarýmýz var. Kutu gibi kapalýyýz ve biz dýþarýya rahatça atýþ yaparken onlar içeriye neredeyse hiç ulaþamýyor. Mermi yapabilecek bilgi ve malzememiz var. Güneþ enerjisi ile þarj olan güçlü piller ve jeneratörlerimiz ile elektrik sorunumuz yok. Muhafýzlarýn silah ve donanýmý en iyisinden. Suyumuzu arýtarak yeniden kullanabiliyoruz ve yaðmuru depolayabiliyoruz. Yiyecek stoklarýmýz yýllarca yeter.”
“Etkileyici. Fazla bir takviye gerekeceðini sanmýyorum. Belki iletiþim ve çevre gözetimi için bir iki istasyon ve bir bölük asker,” diye konuþtu Cihan. Önder baþýný onaylar bir eda ile salladý.

O gece saat on ikiyi gösterdiðinde geniþ çaplý bir operasyon olan Ýkinci Fetih Operasyonu baþlamýþtý. Sinsi gece timleri korunaklý bölgelerdeki köle efendilerine sinsice ulaþmýþtý. Gecegörüþü gözlüðü ile bile görülemezdi bu timler. Molozlar arsýnda bir metreyi on dakikada, yavaþça sürünüyordular. Göz göre göre ve alýþtýrarak, hissettirmeden burunlarýnýn dibine giren bu ölüm getirenleri fark ettiklerinde artýk köleciler için çok geçti. Çatýþmalar çok kýsa sürmüþtü ve buna hiçbir hazýrlýðý olmayan köleciler bir bir dökülmüþtü. Zaten ya korku yada uyuþukluk ve aldýrmazlýk içindeki bu düþman kýsa sürede bertaraf edilmiþti. Sýðýnaklar tamamen güvene alýnmýþtý. Harita da tek bir nokta kalmýþtý ve o da þu anda Kovan ile çatýþmakta olan Kerim’in kuzey kalesiydi. Paþa, Güneþinkýzý ve diðer ÝHA-S’larý tamamen silahlandýrmýþtý. Ýnsansýz saldýrý kuþlarý keþif ve izlemedeyken Kasýrgalar da hazýrda bekliyordu.

Sýcakkanatlar da artýk gökteki yerlerini almýþtý ve ülke sýnýrlarýnýn da dýþýna taþan bir görüþ alaný ile tam bir gözleme imkan saðlýyordu bu durum.
Yörüngede dönmekte olan iki Sýcakkanat’tan biri olan Ateþli 1’in komutaný Promete kod adý ile çaðrýlýyordu. Sýcakkkanatlar’ýn varlýðý gizliydi ve olasý aksiliklere karþý iletiþimde bu önlem alýnmýþtý. Artýk bu gizlilik önemsiz olmasýna raðmen alýþkanlýk devam ediyordu.
Mürettebat üç pilot ve on beþ istasyon operatöründen oluþuyordu.
Promete, Pilot 2’ye döndü.
“Bu pislikler de nereden çýktý? Bunlar bir dakika önce yoktu.”
Pilot 2 de anlayamamýþtý. Uzayýn karanlýðýndan dünyanýn mavisini izliyordular ve bir dakika önce temiz olan tarama ekranlarýnda þimdi Karadeniz sahilinde bir sürü kýrmýzý vardý. Bunlar nakliye böcekleri idi.
“Operatör 1. Bu nedir böyle?”
“Bizim buraya çýkýþýmýzdan önce gelenler olmalý. Kuzeye ilerliyorlar. Rusya yönüne gidiyorlar.”
Bu esnada araya Operatör 9 girdi.
“Ruslar operasyona baþlamýþtý. Tam olarak cephe arkasýna ilerliyor bunlar. Orada larva havuzlarý ve kümelenmiþ düþman görüyorum. Binlercesi var. Düzeltiyorum; on binlercesi! ”
Operatör 5 daha ayrýntýlý bilgi verebiliyordu hedefle ilgili.
“X ve Termal görüþ boþ olduklarýný gösteriyor. Ayrýca hýzlarý artmýþ. Son temastan bu yana hýzlarý altý yüz kilometreye çýkmýþ. Þu durumda Rus cephesine taze takviye nakletmek için yeniden konumlandýðýný söyleyebiliriz.”
Promete hala merak içindeydi.
“Beyler, iyi de bunlar nereden çýktý? Daðlardaki toplantý noktalarýný biliyoruz. Ama orada yoktular.”
O anda Operatör 12 atýldý.
“Deprem yarýðý!”
Promete ilgilenmiþti. Ýstanbul depremi sýrasýnda Karadeniz daðlýðýnýn batý ucunda derin ve geniþ yarýlmalar da oluþmuþtu. Bunlar tarayýcýlardan saklanmayý kolaylaþtýrýyor olabilirdi.
“Bölgenin ayrýntýlý bir taramasýný yapalým beyler. Baþka sürprizler de olabilir. Ayrýca Ankara ve Moskova’ya bildirelim.” Diye konuþtu Promete. Daha bir günlük bir durumdu bu; Rusya ile Kovan’a karþý ittifak oluþturulmuþtu ve bilgi paylaþýmý en üst düzeydeydi. Bir iki gün içinde bu ittifakýn büyümesine kesin gözü ile bakýlýyordu. Þimdiden Ermenistan, Azerbaycan, Ukrayna, Ýsrail, Ýran ve Norveç ile temas saðlanmýþ ve askeri iþbirliði için platformlar kuruluyordu. KGT de bütün kaynaklarý ile ittifaka destek vereceðini bildiriyordu ve bilgi desteði þimdiden baþlamýþtý. Ýþler süratle düzene giriyor gibiydi. Yine de sevinmek için daha pek çok erkendi.

Son haberler Paþa’nýn aðzýnýn tadýný bozmuþtu. Zaten tatsýz ve tedirgin olan Þeref Paþa iyice keyifsizleþmiþti. Doðu Anadolu’daki Kovan kolonilerine dair haberin üstüne, Ankara’dan durmadan akan bilgiler içinde en tatsýzý buydu.
“Rasputinler ile süratle iþlerini bitiririz Paþam” diyerek önerdi Cenk Binbaþý.
“Yapalým,” dedi Paþa. Sonra baþka düþüncelere daldý. Aklýnda bin tilki dolanýyordu. Ama bu gün rahat yoktu. Ateþli 1 doðrudan Gökdelen ile konuþuyordu.
“Baðla Oktay”
Görüntüde uzay giysilerine bürünmüþ bir uzay pilotu vardý. Bu Promete idi.
“Paþam çok büyük bir hareketlenme tespit ettik! Telaþýmý mazur görün. Saldýrýya hazýrlanýyor olabilir. Þimdilik sadece daðlardaki toplantý noktasýna akýyorlar. Ama nakliyeci yok. Denizin karþýsýna gitmek için toplandýklarýný sanmýyoruz. Deprem yarýklarýnýn derinlerinden çýkýyor. Orada bir koloni bile olabilir. Taramamýzda çok büyük bir ýsý izi bulduk. On binlerce köpekcek olabilir! Sanýrým geniþ bir yeraltý havzasý söz konusu ve orada gizleniyor. Sadece Rusya’daki koloniden buraya aktýklarýný sanmýyorum.”
Bu, Paþa için son olmuþtu. Bir küfür savurdu yaþlý asker.
“Saðolun çocuklar. Ýyi iþ yaptýnýz.” diye konuþtu Promete’ye ve Kemal’e döndü.
“Saldýrýrsa kötü olur. Bu yakayý savunabiliriz ama Anadolu yakasý geniþ bir cephe olur. Oradaki nüfus ise ayrý bir sorun.”
“Paþam þu anki durumda þehrin büyük bölümüne hakimiz ve sivil nüfusun çoðu da bu son operasyonla az çok korumamýzda. Yakanýn büyük bölümünü tahliye edebiliriz. Toplu halde bulunmalarý da þansýmýz oldu. Düzenli ve süratle tahliye çalýþmasý esnasýnda en azýndan daha korunaklý noktalarda toplanýp cepheyi küçültebiliriz. Sanýrým haklýsýnýz, bir musibetten hayýr doðmuþ olabilir.”
Paþa ikinci komutaný ve dostu olan Kemal’e gülümsedi. Yaþlanmýþtý. Gençlerin yanýnda olmasý güzeldi. Bazen tecrübe karamsarlýða neden oluyordu ve gençlik iyimserliðe her zaman daha aþina olagelmiþti.
“Ýyi dedin Kemal. Baþlat çalýþmalarý. Tahliye noktalarýný belirleyip güçlendirin. Ve bütün nakliye gücümüzü kullanalým. Kara, hava ve denizden. Hemen baþlayalým. Ayrýca Yarýk üzerine saldýrý için plan hazýrlat. Þimdilik saldýrý gelirse ona savunacaðýz ama tahliye biter bitmez saldýrýyoruz. Bu iþ bitecek Kemal!”
“Emredersiniz Komutaným!”


24 Nisan, Akþamüzeri, Saat 17:30


Köprülerin yarattýðý handikaba raðmen tüp geçit ve vapurlarýn kapasitesi sayesinde kýsa sürede nakil tamamlanmýþ ve yaklaþýk yedi yüz bin kiþi yýldýrýmlý bir operasyon ile Avrupa yakasýna geçirilmiþti. Ulaþýlabilen nüfus buydu. Avrupa yakasýnda da Tepeyurt ve Gökdelen'deki nüfus haricinde bir milyon kiþi son bir haftadýr çatýþmalardan neredeyse tamamen arýnmýþ ve güven içindeydi. Çoðu hala sýðýnaklarda kalmakla beraber askeri savunma noktalarý ile çevrili geniþ bir çemberin içindeki evlerine dönenler de vardý. Avrupa yakasýndaki ayaklanma guruplarý 3 Nisan’dan bu yana süren operasyonlarla neredeyse tamamen temizlenmiþti. Anadolu yakasý ise daha köprülerin çýkýþýndan itibaren sorun olagelmiþti.
“Siviller güvenli sýnýrlardan içeride ve operasyon sonuçlandý Komutaným,” diyerek rapor verdi Kemal Yarbay. Yüzü gülüyordu.
Paþa’nýn da yüzü aydýnlanmýþtý. Köprüler iyi tahkim edilmiþti. Tüp geçit zaten bir kaleden farksýzdý. Avrupa yakasý güvenlik çemberi de çok saðlamdý. Bununla beraber on binler rakamý Paþa’yý rahatsýz etmiþti ve yanýnda bir askeri koloni olma ihtimali ise gece onu epey bir süre uyutmamýþtý.
“Çok iyi. Artýk bu iþin köküne inebiliriz Kemal. Bu iþi bitirmenin vakti geldi.”
Baþka bir yerde baþka bir zihin de bunu söylüyor muydu acaba? AVÝ’den gelen çaðrý Oktay Binbaþý’ya aitti.
“Ne oldu Oktay?” diye sordu Paþa.
“Geliyor Komutaným!” dediði anda zaten Paþa ve Yarbay, Komutan odasýndan çýkmýþ ve ana salona girmiþtiler. “Komutaným ÇES casuslarýn varlýðýný tespit etti. Þimdilik uzak duruyorlar. Ama ana kuvvet harekete geçti. Toplanma noktasýndan üç farklý kol þehre farklý istikametlerden yaklaþýyor. En küçük kol bilgisayar sayýmýna göre kýrk bin köpekcekten oluþuyor. Havada yarýklardan çýkan on kadar nakliyeci de var. Ateþli 1’den alýnan tarama sonuçlarýna göre topçu böcekleri taþýyorlar…”
“Sana engel olmayayým Oktay kara haberleri sýralamaya devam et.” Diyen paþa idi. Oktay bir an ne diyeceðini bilemedi. “Devam et yahu, devam et.”
“Emredersiniz. Havada yeni temaslarýmýz da var. Bunlar..” diyerek ekrana x-ýþýný ve termal görüþ ile çýkarýlmýþ üç boyutlu modellerini gönderdi.
“Vatoza benziyorlar,” dedi Paþa. “Uçuyor mu bu?”
“Evet Paþam. Ve bunlar da var. Dev yarasa benzeri yaratýklar. Gövdeleri neredeyse bir insan kadar.”
“Tanýmlayýn þunlarý yahu, Rapor ne diyor?”
“Amerikalýlar; yada raporu uzaylýlardan bize aktaran kimse o da bizim gibi düþünüyormuþ Paþam. Bunlara elektrovatoz ve kara yarasalar demiþ. Bu yarasalarýn bir cinsi daha mevcut rapora göre. Kýrmýzýlar. Siyahlarýn hafif ve kýsa menzilli saldýrýsý var deniyor, ama kýrmýzýlar için bir atar pir atar demeye getirmiþ. Kýrmýzýlarýn açýkça büyük olduðu yazýyor. Buradakiler siyahlar olmalý.”
Bir kez kullandýktan sonra yeniden canlý ve de güdümlü olan füzesini alana kadar zararsýzdý bu kýrmýzýlar. Ama canlý füzeleri çok güçlü olarak tanýmlanýyordu. Rapor kýsýtlý bilgisine raðmen bilgilendirme iþini oldukça faydalý bir biçimde beceriyordu. En azýndan neyin ne olduðunu tahmin etmek yada bekleyip görmek zorunda deðildiler. Kaba bir biçimde bile olsa düþmanýn kabiliyetlerini biliyordular. Mesela bu elektrovatoz ilk savaþ uçaðý olarak hava savaþçýlarý için bir rakipti. Yere çok etkili sayýlmazdý ama etkisiz de deðildi. Yine de savaþmadan hakkýnda hüküm vermek doðru deðildi.
“Savunmamýzý yeniden þekillendirelim. Havada hakimiyetimizi süratle mutlak kýlmalýyýz. Kara savaþýnda bize tartýþýlmaz üstünlük verecektir bu. Saldýrýnýn rotalarýný izleyin. Cenk Binbaþým.”
Tepeyurt komutasýndaki Cenk Binbaþý hemen yanýndaki teðmene verdiði emirleri býrakýp Paþaya döndü. “Emredin Komutaným.”
“Uçaklarýn hazýr mý Cenk?”
“Düþmaný gördük ve kalkýyoruz Komutaným. Bir dakika içinde tamamen havadayýz. Üç uçaðýmýz zaten yüklü ve havadaydý Komutaným.”
“Cenk nasýl yapacaðýný sen daha iyi biliyorsun. O topçularýn yere inmemesi; olur da inerlerse çar çabuk hal edilmeleri þart. Menzil ve güçlerini tam bilmiyoruz ama baþka bir gün öðrensek de olur.”
“Emredersiniz Komutaným.”
“Cenk pilotlarýna söyle dikkatli olsunlar. Hava eskortlarý olacak. Tam sayý bilmiyoruz.”
“Kendi topraðýmýz üzerinde savaþmanýn avantajýna sahibiz Komutaným. Avcýlarý üzerimize çekip yer silahlarýna yem edeceðiz. Hem Rasputinler’in atýþ menzili de çok uzundur. Ne geldiðini göremeden nakliyecileri indireceðiz.”
“Ýyi Cenk. Çok iyi. Haydi göreyim sizi.” dedi ve Kemal’e döndü Þeref Paþa. “Balyozlarý köprüler ve geçit için Kasýrga’larýn içinde hazýrda tutuyoruz deðil mi Kemal?”
“Aynen emrettiðiniz gibi Paþam. Yeniden konumlanmaya hazýrlar. Zýrhlý araçlar zaten mevzilerindeler. Emrettiðiniz gibi anti personel silahlara aðýrlýk verdik. Tart’lardan da yirmi dört tanesi Atlas helikopterlerine yüklendi ve Kasýrgalarla beraber hareket emri aldýlar.”
“Çok iyi, yalnýz Cihan’ýn Kale 15’de adamlarý ile kalmasý aklýmý meþgul ediyor. Orayý boþaltmalýyýz belki de.”
“Cihan ne yaptýðýný biliyordur Komutaným. Orayý gördü ve gelen düþmaný da yakýndan gördü. Gelirlerse baþa çýkarým diyorsa yapar.”
Þeref Paþa Cihan’ýn çýkardýðý iþi ve takýmýnýn becerisini görmüþtü. Yalnýz olmayacaklarýný biliyordu ve Kale 15 hakkýnda bilgilendirilmiþti. Gençlere güvenmek gerekliydi. Maceracý deðildi Cihan. O halde bu konu tamamdý.

Kale 15’in olasý ziyaretçilere sürprizleri vardý. Cihan’ýn söylediði gibi iletiþim ve gözlem istasyonlarý kurulmuþ ve bir bölük asker hemen karakola yerleþmiþti. Þimdi herkes silah baþýndaydý. Gatling ve minigun taretlerinin yanýna cephane sandýklarý dizilmiþ ve doldurmak için cephaneciler de niþancýlarýn yanýnda hazýrdý. Bütün acemi ve usta muhafýzlar silahlý ve hazýrdý. Askerler de yerlerini almýþ ve ateþ mevzilerinin yanýna cephane kutularý yýðýlmýþtý. Düþmanýn doðasý ve kalabalýk olduðu biliniyordu. Ama hazýrdýlar.

Gökdelen bütün hava gücünü son dakika istihbaratýna göre yeniden konumlanabilecek þekilde hazýr tutuyordu. Omega ve Cobralar hazýrdý. Düþman Kerim’e vuracaktý. Bu kesindi. Açýkçasý Kerim buna karþý duramazdý. Raporlar Kerim’in þu anda hala çalýnmýþ insanlarla çarpýþtýðýný söylüyordu. Bu savaþ Kerim’i yiyordu çünkü gaz maskesi sayýsý yetersizdi ve Kerim her saat baþý bir saat önce düþmana beraber mermi sýktýðý adamlara mermi sýkmak zorunda kalýyordu!
“Kerim’i ezecekler Komutaným” dedi Kemal Yarbay.
Paþa bunu düþündü. Diþleri kenetlendi. Çene kaslarý sýkýldý.
“Taraflar önceden seçildi Kemal. Kerim bizden deðil.”
“Onlardan da deðil Paþam” dedi Kemal Yarbay. Bu konuda kararsýzdý. Bu canavarlara suçlu da olsa bir insaný býrakmak Yarbay’ýn hoþuna gitmiyordu.
Paþa, Kemal’e döndü. “Biz var, onlar var. Bizden olmayan bizden deðildir. Onlarýn kendi aralarýnda yaptýklarýna da karýþmam. Bu kararýn sorumluluðu bana aittir” diye konuþtu Paþa. Bunun onun da hoþuna gitmediði belliydi. Öte yandan baþka çýkar yol yoktu ki. Ýsteseler de bu iþi çözemezdiler.
“Hayýr Paþam” dedi Kemal Yarbay. O da þimdi görebiliyordu. “Sorumluluk bize aittir. Bu sorumluluðu tek baþýnýza size býrakamam.”
Paþa gülümsedi. Kemal Ýyi bir subay, iyi bir askerdi. Onun bu mevkilere geliþinde bir küçük payý olmasýndan memnun oldu Paþa. Ne büyük payý olduðunu tevazu ile asla kabul etmezdi.

Kovan saldýrýsý gerçekten büyük ve organizeydi. Sürprizleri de vardý. Anlaþýlan keþif ve hava gözlem aðý oturmadan önce bir kol çoktan gelip þehrin burnunun dibinde gizlenmiþti.
“Isý izi süratle büyüyor Komutaným. Bunun ne olduðunu uzmanlarý takdir edecektir ama sanýrým bunlar toprak altýna gömülüp uykuya yatmýþlar. Isýlarý yoktu. Yoksa yüz metre aþaðýda bile olsalar görürdük onlarý” diye rapor verdi Promete.
“Tamam Promete. Takibe devam et.” Diye konuþtu Paþa.
“Emredersiniz Komutaným.”

“Buna ne buyurulur. Oyunbaz bir düþman. Saklanýyor, pusu kuruyor. Aldatmaca kullanýyor. Sinsi bi þey bu.” diye burnundan soluyarak konuþtu Paþa.
Kovan gerçekten de sinsi bir düþmandý. Evrenin çok eski bir sakiniydi ve bu varoluþ süreci boyunca doðasý gereði hep savaþmýþtý. Savaþlardan öðrendiklerini Kovan Kraliçeleri’nin genetik yapýsýna kazýmýþ ve tohumlar ile bu bilgilerini de uzaya yeni koloniler kurmaya göndermiþti. Sayýsýz bin yýllýk Kovan tecrübe ve evriminin hangi aþamasýnýn kodlarý ile yüklü bir kraliçe ile karþýlaþtýklarý yavaþ yavaþ ortaya çýkacaktý. Þu an görülen Kovan izleri en temel hatlardý. Eðer ki bir maran ile karþýlaþýrsalar ilkel olmadýðýný bilecektiler. Ama eðer ki tamamen mutasyona uðramýþ insanlarla karþýlaþýrlarsa bu geliþmiþ bir Kovan tohumu demekti. Ve eðer ki bir devmüren yada kovansýrt görürlerse bu cidden bela demekti.

Düþmanýn sadece kara gücü bile sayý olarak korkutucuydu. Ýki yüz bin diyordu ÇES. O da en azýndan. Kara bir sel gibi akýyordu düþman. Üzerinde onunla akan elektrovatozlar ve peþlerinde nakliyeciler olan asýl kalabalýk kuvvet iki parça halinde Kerim’e gidiyordu. Üçüncü kol daha aþaðýya kayýp doðudan yaklaþma çabasý ile Yine Kerim’e yönelmiþti.
Çarpýþma ateþliydi. Kerim’in mayýn hattý cidden kalýndý ve elinde toplarý ile tanklarý vardý. Her þeye raðmen güçlü bir savunma oturtmuþtu. Amma ve lakin sayý çok fazla ve düþman çok hýzlýydý. Aptal da sayýlmazdý. Mayýnlarý öðrenmiþti ve kendine intiharcýlar ile yol açýp ilerliyordu. Arkadan gelenler kýsa sürede mayýnlara vurmadan doðrudan Kerim’in kalesine ulaþabiliyordu. Çarpýþma açýkça çok kanlýydý. Çalýnmýþ insanlar da silahlarý ve spor bombalarý ile Kerim’i baþka bir yandan sýkýþtýrýyordu. Kalenin çevresi kan gölüydü ve ateþler yanýyordu. Kerim benzinden bir alev duvarýný tutuþturmuþtu. Molotof kokteylleri ve el bombalarý ile de düþmaný epey yýpratmýþtý doðrusu. Ama bir bu kadar daha düþman açýlan gedikten giriyordu. Ýkinci dalganýn geliþi ve yarasalarýn da katýlýmý ile iþler deðiþti. Yarasaya benzeyenler neredeyse insan kadar büyük gövdelerinde iki büyük sývý kesesine sahipti. Ve püskürtücü iki aðýzlarý ile bu sývýyý neredeyse bir mermi hýzýnda atabiliyordular. Damlalar halinde çok seri biçimde atýlan bu sývý daha atýlýrken katýlaþmaya baþlýyor ve aðýzdan çýktýðýnda artýk gerçekten bir mermi oluyordu. Küçük ama etkili mermiler Kerim ve adamlarýný daha ilk anda kalenin pencerelerinden sürmüþtü. Kerim’in topçularýnýn üzerine dalan bir baþka yarasa kolu onlarý bitirmiþti. Elektrovatozlar biyoelektrik kaynaklý enerji saldýrýlarý ile duvarlarda delikler açýp parça parça kaleyi parçalýyordular. Nakliyeciler de yüklerini çok daha geride yere býrakmaya baþlamýþtý. Koca topçular yavaþça nakliyeci böceklerin koca kargo keselerinden çýkýyordu.
Uçaklarýn sahneye giriþi tam da bu ana rastlamýþtý. Ýlk uçaklar ilk elektrovatozlarý vurduðunda Rasputinler’in füzeleri de süratle nakliyecilere ve inmiþ olan topçulara gidiyordu.

Düþman hava gücü süratle uçaklara dönmüþtü. Tuzak da çalýþýyordu. Az sonra elektrovatozlar ve yarasalar içinde biçilecekleri Gökdelen hava güvenlik çemberine girecekti.

Topçu böcekler yaklaþýk on kilometre uzakta yere inmiþti ve Rasputin saldýrýsýna raðmen üç tanesi saniyeler farký ile sað kalmýþtý. Biri yaralýydý ama hala hareket edebiliyordu. Tam dokuz kilometre mesafede durdular ve saldýrdýlar. Kerim’in kalesine doðru üç atýþ oldu. Baþka olmadý çünkü Rasputin füzeleri ikinci tur saldýrýsýný yapmýþtý. Ýki taraf da atýþlarýnda isabet kaydetmiþti. Tam isabet. Böcek topçusu ve Kerim artýk yoktu.

Köpekcekler gerçekten hýzlýydý. Saatte yetmiþ kilometre hýza ulaþýyordular. Hýzlarýný kaybetmeden uzun süre koþabilecek dayanýklýlýða sahiptiler. Yüz bin köpekcek Kerim gidince yeni yönünü buldu ve uyanmýþ ama hala toprak altýnda olan diðerlerinin yanýna koþmaya baþladý. Bu Birinci Köprü’nün hemen önü demekti.

Ýki kol ilerliyordu o noktaya. Birisinin yolu Kale 15’in yanýndan geçiyordu. Bu onun için büyük bir þanssýzlýktý. Cihan eðer gelirlerse diye yan binalara hýzlý adamlarýný yerleþtirmiþti.

Taciz ateþi ile Kale’ye çektikleri düþman çevredeki uzaktan kumandalý patlayýcýlar ve mayýnlarla zayýfladýktan sonra yan binalardan ateþ ile bu binalarýn üzerine çekilmiþti. Tacizciler gizli tünellere dalýp Kale’ye dönerken arýlarýn kapanmasý gibi binalara kapanan köpekceklere kutu gibi kapalý Kale’den asýl saldýrý iþte o zaman baþlamýþtý. Yangýn bombalarý atýlmýþ ve gatlingler ile minigunlar ateþe baþlamýþtý. Böyle bir senaryo için çaðrýlmaya hazýr bekleyen ve gatlingler ile yüklenmiþ beþ Karaþahin de süratle yerini aldýðýnda tuzak kapanmýþtý. Ayný anda bir diðer tuzak da son canýný almýþ ve Kovan hava gücü tamamen yok edilmiþti.

Düþmanýn çoðu gitmiþti ama Köprü önünde buluþan kuvvet de az deðildi. Yüz bin köpekcek þimdi saldýrýya geçiyordu. Görüntü korkunçtu. Öldürmek ve parçalamak arzusunda, acýmasýz yüz bin düþman kimin üzerine gelse insan korkardý. Kesinlikle hazýr olduklarýný bilmelerine raðmen köprünün Avrupa yakasýndakiler de korkuyordu. Tanklarý, gatlingci Tart’larý, helikopterleri ve ZTT ile ZPT’leri vardý. Ateþ sýðýnaklarý gatling ve minigundan alev makinesine kadar silahla doluydu ve bazuka bile buralarý bir iki atýþla delemezdi. Köprü çýkýþýnýn yakýnýndaki binalarda uzun menzilli otomatik toplar kurulmuþtu. Omega ve Cobralar ile Karaþahinler yanlarýndaydý. Yine de korkuyordular. Aklý baþýnda her insan gibi..
Güneþ artýk tamamen elini eteðini çekmiþti günden ve her yer kararmýþtý. Araçlarýn ýþýklarý yanýyor, askerler silahlarýndaki, zýrh ve miðferlerindeki ýþýklarý açýyordu. Gecegörüþ gözlükleri çalýþmaya baþlýyordu.
Köpekcekler kesinlikle korkmuyordu ve itaatkardýlar. Onlara saldýrmalarý emredilmiþti ve saldýrýyordular. Köprünün Anadolu yakasýndaki insansýz taretin ateþi beþ on tanesini indirse de diðerleri onu parçalayýp atmýþ ve yollarýna devam etmiþti. Þimdi Köprü üzerindeydiler ve son sürat, kara bir güruh olarak ilerliyordular. Korkunç bir manzaraydý.

Çýkýþa artýk az kaldýðý anda helikopterler öne çýktýlar ve ateþe baþladýlar! Cobra ve Omega helikopterleri de diðer birlikler gibi köprü üzerine patlayýcý cephane atmamakla ilgili emirler almýþtý. Ýlk saldýrýnýn ardýndan; ancak köprü üzerinden inildiðinde patlayýcý kullanýlacaktý. Zaten sakat olan ve patlayýcý ile kuþanmýþ köprüyü yýkmayý istemiyordular.
Ateþin güçlü ve yoðun olmasýna karþýlýk her ölen köpekcek diðerlerinden birini kurtarýyor ve bir adým daha yaklaþmalarýný saðlýyordu. Bununla beraber helikopterlerin ateþi de yalnýz deðildi. Karadan verilen destek inanýlmazdý. Bölge otomatik toplarýn, minigunlarýn ve aðýr makinelilerin sesleri ile kýyamet gibi gürlüyordu. Yeni inen gece karanlýðý silahlarýn þimþekleri ile aydýnlanýyordu. Köpekceklerin patlayan sýrt keselerinden saçýlan turuncu spor bulutlarý rüzgar ve pervane girdaplarý ile savruluyordu. Silahlarýn lazer iþaretleyicileri uzay savaþý sahnesini hatýrlatýr görüntüdeydi. Piyadeler þarjör ardýna þarjör deðiþtiriyordu. Gaz maskeleri ve gecegörüþü gözlükleri ile onlar da uzaylý gibi görünüyordu.
Sonunda kara üzerine ulaþtýklarýnda köpekcekler asýl darbeyi de yediler. Topçular mükemmel bir hýz ve zaman hesabý ile bombardýmana baþlamýþtý. Gökdelen’den esen ÇAKIR toplarýnýn rüzgarý sert ve acýmasýzdý. Köpekcek güruhu patlamalarýn þiddeti ile parçalanýp daðýlýyor ve havalara uçuyordu. Bunu müteakip helikopterler ve tanklar da aðýr silahlarý kullanmaya baþlamýþtý. Ortalýk bir kýzýlca kýyametti!
Son yüz metrelik mesafe artýk temas noktasý olarak görülüyordu ve daha yakýna aðýr silah atýþý birliklere de zarar vereceði için yapýlmýyordu. Ýþte nihai çarpýþma burada yaþandý ve bu son çarpýþmada ortalýkta asker yoktu. Düþman hala bitmemiþti. ZPT’ler askerlerin içine doluþmasý ile kapýlarýný kapatmýþtý ve taretlerinden mermi kusarak daha gerideki mevzilere çekiliyordu. Tanklar yerindeydi ve helikopterler de atýþa devam ediyordu. Köpekceklerin büyük bölümü ateþ sýðýnaklarýnýn üzerine kapanmýþtý. Çýlgýnlar gibi beton ve çelik sýðýnaklarý parçalamaya çalýþýyordular. Alev makineleri saldýrýya baþlayana kadar beyhude çabaladýlar ve bu arada kümelenmiþ güruh arkadan sürekli minigun ve gatlingler ile biçildi. ZPT’ler yerleþmiþti ve isabetli atýþlarýnýn sayýsý artmýþtý. Aslýnda bu ortamda boþa giden mermi yok sayýlýrdý. Ýlle ki bir düþmanýn bir yerine bir mermi geliyordu. Öldürmese de yavaþlatýyor ya da sakatlýyordu. Köpekcekler yanýyor, delik deþik ediliyor, parçalanýyor ve ölüyordu.

Önce top atýþý kesildi, sonra roketler ve gatlingler ile minigunlar durdu. Silah sesleri git gide yavaþladý ve alev makineleri söndü. Askerler araçlardan çýkýp temkinle ilerlediler.
Her yer yeþil kana bulanmýþtý. Canavarlarýn ölü vücutlarý ve kopmuþ vücut parçalarý yer yer tepeler oluþturuyordu. Bazý köþelerde küçük hareketlenmeler ve debelenmeler oluyordu ve bunlar da hemen o yana dönen en az bir düzine asker tarafýndan bitiriliyordu. Askerler savaþ alanýnda dolaþýyor ve yarým kalmýþ iþleri süratle bitiriyordu. Bilimsel araþtýrmalar için ayrýlan birkaç yaralý dýþýnda canlý býrakýlmayana kadar temizlik sürdü.
Tarama zaman almýþtý ve bütün dikkate raðmen taramanýn ilerlemiþ bir noktasýnda; köprü üzerinde, birkaç yaralý köpekcek sinsice askerlerin arasýna dalýp beþ tanesini öldürmüþtü. Çelik yeleklerine raðmen aldýklarý yaralar korkunçtu ve iki asker ise açýkça parçalanmýþtý. Bu saldýrýlan guruptan sadece iki asker aðýr yara ile kurtulmuþtu. Diðer askerler yetiþmese onlarýn da ölmesi iþten bile deðildi. Yakýn dövüþte bu düþmanýn hiç þakasý yoktu.

Ýþte böyle cereyan eden mücadele dolu bir günün ardýndan Paþa yastýðýna baþýný koyduðu vakit derin endiþeler içindeydi. Düþmaný daha iyi tanýdýkça daha fazla tedirgin oluyordu. Bu þimdiye kadar savaþtýðý bütün savaþlardan farklýydý. Bir yandan en iyisiydi ama diðer yandan en korkuncuydu. Kaybederseler insanlýk kaybedecekti. Paþa elinde olmadan ruhsal bir acý ile inleyip sarsýldý. Bu savaþý kaybetmemeliydiler! Buna izin verilemezdi. Buna ne pahasýna olursa olsun izin verilemezdi. Þeref Paþa kararýný vermiþti ve bu karar sonraki günlerde en büyük dayanaðý olacaktý. Önlerinde kanlý bir savaþ vardý. Çok kan akacaktý. "Hem bizden, hem onlardan" diye düþündü Paþa. Rahatsýz ve huzursuz bir uykuya dalarken bir yaný uyandýðýnda bütün bunlarýn bir kabus olarak geride kalmýþ olmasýný diledi.


*******************************************

Kovan Savaþlarý-Ufuklar evreni ile ilgili notlarý alýrken ve hikayeleri yazarken çiziktirdiðim karalamalara bu linkten ( http://picasaweb.google.com/buzsakal/GriMaden?authkey=Gv1sRgCKTDiYrc_KarlgE&feat=directlink ) ve Bilim kurgu ile ilgili bazý yazý-notlarýma linkteki Blog adresimden ulaþabilirsiniz. Kovan Savaþlarýný okuduysanýz bir göz atmayý ihmal etmeyin.

http://grimaden.blogspot.com/



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn bilim kurgu kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ufuklar: Kýrmýzý Bölge - 18
Kovan Savaþlarý (1. Bölüm)
Yaz 2011
Ufuklar: Diversity Antalya
Ufuklar: Bronz'un Mesajý

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Tatlý Sert
Zeytin Karasý
1996 Yýlý
2012: Ölülerin Ýntikamý
Althar'ýn Akýncýlarý: Altýngöl ve Ejderha (9. Bölüm - Son - )
2012: Ölülerin Ýntikamý (3)
Yeþilgözlü Þeytan'ýn Gecesi
Güneþ ve Ölüm (Giriþ)
Yaþam Hasatlayan Smir
Güneþ ve Ölüm (3. Bölüm)

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Barbar Conan'ýn Ölüm Þarkýsý [Þiir]
Her Ýnsan Öldürür Sevdiðini [Þiir]
Kovan Savaþlarý Öyküleri [Roman]
Uzun Yol (1. - 100. Sayfalar) [Roman]
Sevgi, Mutluluk, Özgürlük ve Hayat Üzerine Felsefe [Deneme]
Tanklamak Ne Demek? [Deneme]
Ya Ýstiklal Ya Ölüm [Deneme]
Ölüm / Kalým [Deneme]
Uyanýklýk [Deneme]
Uzayda Hayat Var mý? [Deneme]


Levent kimdir?

Fantazyada büyü, teknoloji ve aksiyon Ýldar'da buluþuyor. 07/10/2017 tarihinde þimdi diyebilirim ki neredeyse 2 senedir tek kelime yazmadým. . . 2 senedir yazar tarafým ölü. oysa oldugum þeyler içinde olmayý en sevdiðim þey yazar olmaktý :) Topraðý bol olsun.

Etkilendiði Yazarlar:
Süpermen, Robert E. Howard, Tolkien, Salvatore, Jules Verne, Battalgazi, David Eddings, Michael Moorcock.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Levent, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.