..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Kürtaj sadece kendileri bir zamanlar doðmuþ insanlar tarafýndan savunuluyor. -Ronald Reagen
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Ýliþkiler > Naif Karabatak




14 Mayýs 2006
Ýmkansýz Aþk  
Naif Karabatak
Hülya’nýn baþýndan kaynar sular akmaya da baþlamýþtý. Belli etmemeliydi. Bütün aðýr yükler bu yaþta omzuna yükleniyordu, nasýl altýndan kalkacaktý ki?


:BBFF:
Korkunç haber evin içine bomba gibi düþmüþtü. Uzun zamandýr evlilik hayali kuran genç kýz ise hayallerini yýkan bu habere karþý herhangi bir tepki vermedi.
Aile bireyleri genç kýzýn bu olayý nasýl karþýlayacaðýný merak ediyor, karar almasýnda yardýmcý olmak istiyorlardý ama kýzýn ne konuþmaya, ne de herhangi bir þekilde yorum yapmaya niyeti vardý. Niyeti olsa bile o takati kendisinde bulamýyordu. Vücudu aðýrlaþtý, elleri titremeye baþladý ardýndan da bütün vücudunu sýcak bir ter kaplamaya baþladý. Genç kýz kendisini merakla izleyen kalabalýðýn arasýndan sýyrýlarak odasýna zorlukla kendisini atabildi.
Olayý duyan dost ve akrabalarý eve doluþmaya baþlamýþ, her kafadan bir ses çýksa da, “niþaný atalým” kararý etkili olmuþtu. Böylesine önemli bir kararý verecek olansa kuþkusuz Hülya’ydý.
Hülya, zor bir kararýn arifesineydi, ne yapacaðýný, ne diyeceðini bilemiyordu. Gözlerini tavana dikti, orada yazýlan ama kimsenin görmediði yazýlarý okumaya çalýþýrcasýna dikkatle baktý, belki de alýn yazýsý dedikleri insanýn bir bakýþta göremediði yerlerde yazýlýydý kim bilir…
***
Serkan, Hülya’nýn çocukluk aþkýydý. Akrabalardý ve ayný mahallede büyümüþlerdi. Genç kýz 14 yaþýna geldiðinde söz kesildi ve okul bittiðinde evlenecekleri sözü verildi. Doðunun kaderi bu, kýz okutulmadý, erkek ise liseyi bitirdi sonra da açýk öðretime devam etti.
Tam yedi yýl sözlü kalmýþlar, tam yedi yýl evlilik hayali kurmuþlar ve hayatý birlikte paylaþmak için yedi yýl hasretle beklemiþlerdi. Ýþte o günler gelmiþ çatmýþtý ama bu korkunç haber de neyin nesiydi?
***
Serkan, hiç deðilse haftada bir Hülya’sýný ziyarete gelir, aile bireyleriyle oturur sohbet ederdi. Hoþ sohbet birisiydi ve kýsa zamanda aile bireylerinin de sevgisini kazanmýþtý. Onun gelmesini, konuþup, þakalaþmasýný Hülya’nýn dýþýnda da herkes merakla beklerdi.
O günde telefon etmiþ, “müsaitseniz size geleceðim” demiþti. Nasýl müsait olmasýnlar ki, gerekirse bütün iþleri bir yana býrakýr yine müsait olurlardý.
Serkan, kapýnýn zilini çaldýðýnda Hülya koþarak kapýya gelip, onu karþýlamýþtý. Ýçeriye buyur etti ama Serkan, her zamankinden farklý olarak acý içerisinde odaya girdi. Hülya’nýn “neyin var?” sorusuna “belim aðrýyor, herhalde bel fýtýðý varmýþ, yarýn Ankara’ya gideceðim. Vedalaþmak için geldim” diye yanýt verdi.
O günkü sohbet hep bel aðrýsýyla, fýtýk ve ameliyatla ilgili oldu. Hülya üzülmüþtü ama sonunda alt tarafý bir bel aðrýsýydý “geçer” dedi.
***
Hülya, Ankara’dan gelecek mutlu haberi bekliyordu. Bir bel aðrýsý diye gitmiþti ama tam bir haftadýr dönmemiþlerdi. 10 gün sonra Serkan “geldim” diye telefon etti. Hülya, “neyin varmýþ” diye merakýný giderecek cevabý istedi. Serkan ise “bel fýtýðý varmýþ, bir ay sonra ameliyat olacaðým” diye yanýt verdi.
***
Aradan bir ay geçti. Serkan ameliyat için Ankara yolunu tuttu. Bir ay sonra ancak eve dönebildi. Meraklý sorularý geçiþtirmek için yoðun bir çaba sarf etse de, Hülya’ya karþý o kadar da direnemiyordu. “Bel fýtýðýymýþ iþte, biraz ilerlemiþ” diye geçiþtirdi.
Ýlerleyen günlerde Serkan’ýn Ankara’ya gidiþ-geliþleri sýklaþtý. Her geliþinde hastalýðýn kendisini yorduðu belli oluyordu. Bir süre sonra saçlarý dökülmeye baþladý. Neyse ki birkaç ay sonra yeniden saçlarý çýkmaya baþlamýþtý.
Serkan, artýk ayda bir defa Ankara’ya gidiyor, Hülya ise yolunu hasretle gözlüyordu. Son gidiþiydi. “Bu defa tamam, bir daha gitmeme gerek kalmayacak” demiþti ama gideli tam üç ay olmuþtu. Çok nadir olarak telefon geliyor, Hülya’nýn yüreðine birazcýk su serpiyordu.
***
Korkunç haber Serkan’la birlikte gelmiþti. Ýlik kanseri olduðunu öðrenmiþ, tedavi artýk o yönde yapýlýyormuþ.
Haberi duyan ailesi, “yol yakýnken niþaný atalým” diyorlardý. Hülya ise hiçbir yanýt vermiyor ve iþte odasýnda belki tavanda yazgýsýný okuyabilir diye dikkatlice bakýyordu.
Kapý çalýndý, annesi Hülya’ya sesleniyordu;
—Hülya, kýzým aç kapýyý bak amcanlar, dayýnlar, teyzenler gelmiþ.
Hülya, isteksizce odasýndan çýktý. Nasýl bir sorguyla karþýlaþacaðýný, neler söyleneceðini kestirebiliyordu.
“Artýk ne olacaksa olsun” diyerek kendisini bekleyen yakýnlarýnýn yanýna gitti. Hepsi birden “artýk Serkan yaþamaz, yakýnda ölür. En iyisi niþaný atýn” diyorlardý.
Hülya, “hayýr asla böyle bir þey yapmam. Eðer niþanlýyken hasta olan ben olsaydým o niþaný atar mýydý?”
“Atardý, neden atmasýn, üç-beþ gün sonra ölecek adamla evlenilir mi?” dediler. Annesi; “Doktor raporu varmýþ, en az 15 yýl yaþar diyorlarmýþ” dedi. Dayýsý, “15 yýl sonra ne olacak, ölüp gidecek, kýz dul kalacak” dedi. Ninesi, “hangimizin kaç gün, kaç saat, kaç dakika yaþayacaðýmýzýn garantisi var ki?” diye ortaya bir soru attý. Hülya’nýn dayýsý,
-Haklýsýn yok ama bu bile bile lades demek deðil mi?
Hülya kalabalýkta konuþmasýnýn hoþ karþýlanmayacaðýný bildiðinden sadece konuþulanlarý dinlemeye, daha doðrusu dinlermiþ gibi yapmaya karar verdi.
-“Allah’tan ümit kesilmez” diyordu bir baþka yakýnlarý ama hemen bir diðeri “Amenna, Allah’tan ümit kesilmez ama bir genç kýzý riske atmak doðru mu?” diyordu. Bir baþkasý, “Asla, kýzýmýz daha 21 yaþýnda, tam 7 yýldýr niþanlýlar ama olsun, yolun henüz baþýnda bir baþkasýyla evlendiririz” dedi.
Saatler süren tartýþmada, Hülya’nýn aklýnda kalan pekte bir þey olmamýþtý. Yine sessizce odasýna geçti ve düþünmeye baþladý.
Birbirlerini çok seviyorlardý. Daha geçen yýl “ölünceye kadar beraber olacaðýz” deðil mi diye sormuþ, Serkan “evet” demiþ ve Hülya’dan da söz almýþtý. Ölünceye kadar beraberlik ne kadar güzel…
Ölümün kimi nerede ve ne zaman yakalayacaðý belli olmazdý. Bazen bir hastalýk, bazen bir kaza ve bazen de durduk yere gelebilirdi. Ölümün sürekli bir bahanesi hazýrdý, öyle çok bahane vardý ki, “Allah verdi, Allah aldý” denmez, “þu hastalýktan öldü, kaza geçirdi, suç þundaymýþ, bundaymýþ” gibi binlerce, hatta on binlerce bahane hazýrdý.
”Mutluluk bizimde hakkýmýz” diye mýrýldandý Hülya. “Daha ne planlarýmýz vardý. Evlenecek, yuva kuracak, çocuklarýmýz olacak, hatta çocuklarýmýzý evlendirip, torunlarýmýzý bile kucaklayacaktýk”
“Þimdi sýrasý mýydý” dedi hemen ardýndan da tövbe etti. Neyin sýrasý olup, olmadýðýný en iyi bilen kuþkusuz yaratandý.
***
Gece yarýsýna doðru kapýsý çalýndý, annesi izin isteyip Hülya’nýn yanýna geldi.
—Bak kýzým, söylenenleri duydun. Tamam, biliyorum birbirinizi seviyorsunuz. Doktor da 15 yýl yaþar demiþ ama bu hastalýk çok kötü, kurtulan olmuyor. Gel yol yakýnken vazgeçelim.
—Hayýr, dedi Hülya, asla vazgeçmem. Bir gün ömrü kaldýðýný da bilsem evleneceðim. Ben ona söz verdim. O beni yarý yolda býrakmazdý ben neden býrakacakmýþým?
—Ama kýzým, sana dul diyecekler, ömrün boyunca evde kalacaksýn.
—Olsun anne, sana yük mü olacaðým. Ben senle yaþarým, dedi.
Annesi, kýzýnýn saçýný okþadý, yanaðýna bir öpücük kondurdu ve “Allah rahatlýk versin kýzým, bakalým gün doðmadan neler doðarmýþ” diyerek odasýna çekildi.
***
Serkan, aile içerisindeki tartýþmalarý tahmin edebiliyordu ama oda hastalýðý yenmeye çalýþýyordu.
Tam aradan beþ ay geçti.
Serkan, ayda birkaç kez Ankara’ya gidiyordu. Rahat etsin diye babasý kendisine bir minibüs almýþ, arkasýna yatak koymuþ, gidip gelirken rahat etmesini saðlamýþtý.
Serkan az çekmiyordu. Hem hastalýk çektiriyor, hem yol, hem de çok pahalý olan ilaçlar çektiriyordu. Üstelik sevdiði kýzý yarý yolda koyacaktý. Evliliði geciktirse miydi acaba diye çok düþündü, hepsinde de iþi oluruna býrakmayý uygun gördü.
Aile büyükleri iki taraftan da “illa da evleneceðiz” sözünü aldýklarýndan isteksizce düðün hazýrlýklarýna baþladýlar.
Düðüne yakýn, Serkan’ýn saçlarý yeniden dökülmeye baþladý. Ýlaçlar çok aðýrdý, insanda saç mý býrakýrdý ki?
Oysa düðünde saçlarýný tarayacak, jöle sürecek, lacivert takým elbisesini giyinecek, beyaz gömlek ve bordo bir kravat takacaktý. Genç kýzlar “ay damada bak ne kadar yakýþýklý, gelin ne kadar güzel, birbirlerine ne kadar da yakýþmýþlar” diyeceklerdi. Ama þimdi öyle demeyecekler, “gelinde çok güzelmiþ ama damat hiçte ona göre deðil” diyecekler diye düþündü üzüldü.
Düðün yapýldý, yemekler yendi, halaylar çekildi, dualar edildi ve yeni evlerine konvoylarla gittiler.
Henüz evliliklerinin üzerinden 10 gün geçmiþti ki, Serkan yeniden fenalaþtý ve kardeþleri yataklý minibüse bindirerek, Ankara’nýn yolunu tuttular.
Baþkasýnýn “balayý” yaptýðý bir zamanda Hülya, hastane koridorlarýndaydý. Üç ay hastanede beklediler ve bir gün Doktor Hülya’yý çaðýrdý;
—Bak kýzým, Serkan için elimizden geleni yaptýk. Bence onu alýn memlekete gidin. Belki annesini, babasýný görebilir, dediðinde Hülya’nýn baþýndan kaynar sular akmaya da baþlamýþtý. Belli etmemeliydi. Bütün aðýr yükler bu yaþta omzuna yükleniyordu, nasýl altýndan kalkacaktý ki?
Kayýnbiraderlerine, “Serkan’ýn durumu iyiymiþ, eve götüreceðiz” dedi ve yolculuða çýktýlar.
Eve henüz yeni varmýþlardý. Serkan’ý dikkatlice yataðýna yatýrdý ve ziyaretçilerle ilgilenmeye baþladý. Bütün yakýnlarý gelmiþ, hastanýn son durumunu öðrenmek istiyorlardý, yani Hülya’nýn sonunu…
Gece yarýsýný henüz yeni geçmiþti, Serkan Hülya’yý çok yavaþ bir sesle yanýna çaðýrdý;
—Hülya’m, senin hülyan olamadým ama inan ki, verdiðim sözü tuttum ve ölünceye kadar yanýnda kaldým. Seni üzdümse beni affet ama ne yaparsýn buraya kadarmýþ, dedi ve gözlerini kapattý…
“Sen imkânsýzsýn” sözleri döküldü Hülya’nýn dudaklarýndan ve alnýna bir öpücük kondurarak odadan çýktý.
Acý haber tez duyuldu, gece yarýsý evlerine doluþan yakýnlarý Serkan’ý topraða vermek için adeta yarýþtýlar. Gün aydýnlanmaya baþladýðýnda Serkan’ýn naþýný yýkadý, kefenledi ve camiye götürerek namazýný kýldý ve mezarlýktaki ebedi olarak kalacaðý dar mekâna yerleþtirdiler.
Taziyeler bittikten sonraysa Hülya yeniden annesinin evine döndü, ardýnda imkânsýz aþkýný býrakarak…
Aradan tam dokuz yýl geçti ve Hülya, 10 günlük kýsa mutluluk yaþadýðý imkânsýz aþkýndan sonra hiç evlenmedi, evlenmeyi de düþlemedi. Geriye dönüp baktýðýnda “deðer miydi?” diye kendisine sorup, sormadýðýný bilemiyorum ama bugünlerde dillerden düþmeyen Hýrsýz Polis dizisinde, Timuçin Esen’in seslendirdiði “Ýmkânsýz Aþk” adlý þarkýyý kendi bestelemiþ gibi mýrýldandýðýný iyi biliyorum.

Gecenin en siyahýnda
Umudun bittiði yerdeyim
Köþeyi dönsem ölüm
Düz gitsem hayat
Gölgeler içindeyim
Sen imkânsýzsýn
Sensizlik imkânsýz
Aþk imkânsýz…

Çemberin en dýþýnda
En çýkmaz sokaktayým
Çýðlýk atsam sessiz
Sussam yine çaresiz
Gölgeler içindeyim
Sen imkânsýzsýn
Sensizlik imkânsýz
Aþk imkânsýz…

Ýmkânsýz olan aþk olsun, hayat hiçbir zaman imkânsýz deðildir ve yaþamak her þeye raðmen öyle güzel ki…
Not: Hikâyedeki konu 1998 yýlýnda Adýyaman’da yaþanmýþtýr, sadece isimleri deðiþtirerek hikâyeleþtirdim…
Eðer yaþanmýþ bu hikâyeyi buraya kadar okuduysanýz, kendi kendinize “ayný durumda ben olsaydým ne yapardým” diye de sormuþsunuzdur, sahi ne yapardýnýz?




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn Ýliþkiler kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Gülüþünle Gel Bana
Ben Yaþadým Hepsini

Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Adýyaman Kýymet Bilir miydi?
Beþ Liraya Güven Testi
Büyümüþüm Habersizce
Ben Gidince de Saat Ýþleyecek...

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Görgü Kapý Tokmaðýnda Baþlar… [Eleþtiri]


Naif Karabatak kimdir?

Kendimi yazar olarak saymýyorsam da, uzun süredir yazarlýkla uðraþýyorum. Adýyaman'da Bugün Gazetesinde 2. 5 yýl boyunca kendi adýmla Naifce Yazýlar köþesinde günlük olarak okuyucularla buyluþtum. Ayný zamanda Bir Deli'nin Not Defteri köþesinde Cenk Gülen adýyla mizahi yazýlar yazdým ve bu yazdýðým yazýlarý EMMÝ HORTUMU TAKSANA adlý bir kitapta topladým. Halen Yeni Adýyaman Gazetesinde kendi adýmla ve Entel Cezmi mahlasýyla mizahi yazýlar yazýyorum. Sadýk Bircan, Mert Duran, Mehmet Naif Karabatak, Naif Karabatak, Cenk Gülen, Durro Dayýnýn Oðlu,Ayfer Poyraz, Molla Yusuf. . adlayýryla da yazýlar yazdým.

Etkilendiði Yazarlar:
Rasim Özdenören, Fehmi Koru, Ahmet Altan, Oðuz Aral


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Naif Karabatak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.