"Leyla'nýn iþi naz ve iþve; Mecnun'un gözü yaþý çeþme çeþme..." -Fuzuli (Leyla ile Mecnun) |
|
||||||||||
|
Kendi arkadaþlarýný, kendi meslektaþlarýný ispiyonlayan insanlarla da henüz tanýþmamýþtýk. Küçüktüm, dünyayý tanýmamýþtým daha, bizim dünyamýz küçüktü ama mutluyduk. Hayallerimiz bile küçüktü, insan bilmediðini nasýl hayal etsin, biz ancak bildiðimizi ve görmek istediklerimizi hayal ederdik ve biz küçük þeylerle mutlu olmayý biliyorduk. Mesela yaðlý yavan ve þekerli bisküvi, bizi mutlu ederdi. Nohutçu Ömer emmiden aldýðýmýz bir külah nohut, Mamo dayýdan aldýðýmýz elmalý þeker, her köþe baþýnda satýlan vici viciler, bizim doyulmaz zevklerimizdendi. Çelik çomak oynamayý çok severdik, atari çýkmamýþ, çýlgýnca bilgisayar oyunlarýyla tanýþmamýþtýk daha. “Elim sende” der gülerdik, “birliðim birlik” der atlar, “kör ebe” der saklanýrdýk, “gýrcik” oynardýk mutlulukla, bizim oyunlarýmýz bize hastý ve biz sanal deðil, gerçek takýlýrdýk. Oyuncaklarýmýz telden ve tahtadandý. Tel arabayla sokak sokak dolaþýr, tahta arabayý evde- kapý önünde sürerdik. Saatlerce köþe baþýna kurulan sergilerde Tommiks, Teksas okurduk. Porçikli Cemal amcanýn porçikli satmasýný seyreder, Ayrancý Pazarýnda tuluktan ayran, sermayesi eriyen adamdan buz satýn alýrdýk. Rahmetli Dursun Çavuþ’ un “içten pazarlýklý olmayan” seçim çalýþmalarýný tebessümle izlerdik... Her mahallede nadir bulunan tek kanallý televizyonu, tüm mahalleliyle birlikte seyretmenin zevkine doyum olmazdý. Ayda yýlda bir lazým olan telefon görüþmesi için, telefon alabilmiþ seçkin komþularýn evine gider, telefonun kolunu bir-kaç kez çevirir, eðer santral memuresi çýkarsa (zordu ya) görüþeceðimiz telefonu söyler ve beklerdik. Çaylar, kahveler içilir ve ancak unutulmamýþsa baðlanýrdý. Daha çevirmeli-tuþlu telefonu görmemiþ, cebimize girecek telefonlarý hayal dahi etmemiþtik. Dedim ya bizim hayallerimiz de bizler gibi küçüktü. Hayatýmýzý tümden deðiþtiren çok kanallý televizyonlardan sonra müthiþ alet olan bilgisayarla tanýþtýk, Internet’ te sörf yaptýk… Çay, þeker, tüp ve gazyaðý kuyruklarýný gördük ve saatlerce kuyrukta bekleyenlerle ben de bekledim. Karaborsayý bile tattýrdýlar bana. “Beþ Kuruþ etmez” denen adamlarýn, maddi deðerini harcamýþtým. O zaman paralarýmýz bile küçüktü, ama deðeri büyük. Zamlarýn en korkuncunu, kötü yönetimlerin en kötülerini hep yaþadým. Kýbrýs savaþýný, radyoda yayýnlanan ajanslardan öðrendim, radyonun baþýna üþüþmüþ yaþlý amcalarla birlikte hem de… Ýnsanlarý saðcý-solcu diye kamplara ayýrmanýn ne acý þey olduðunu, kardeþi kardeþe, babayý oðluna düþman ediliþini gözlerimle gördüm. Her ajansta sebepsiz yere öldürülen, kandýrýlmýþ vatan evlatlarýnýn acý haberlerini duydum. Ve bir gecede yapýlan ihtilalle kesilen kanýn, neden o güne kadar aktýðýna da küçük aklýmla anlayamadým… Kara belalarý, Necabettinleri, kýllarý, tüyleri ve kýldan kýl kapanlarý, kýlda keramet arayanlarý da hep tanýdým. O puslu yýllarda, hep özgür olmak istedim. Herkesin inandýðý gibi yaþamasýný ve söylemek istediðini, “birilerinin kulaðýna fýsýldama dönemlerinin” bitmesini istedim. Erzincan depremini yaþadým, binalarýn çöküþünü, aynalarýn patlayýþýna tanýklýk ettim. Akan kanlarý, dinmeyen gözyaþlarýna karýþtý göz yaþlarým. Kollarýmda ölen insanýn, ölüme adým adým, saniye saniye yaklaþmasýna tanýklýk etmenin hüznünü duydum, ta derinden. Darda kaldýðýmda yardým edecek abilerim, kardeþlerim vardý, annem babam ise hep yanýmdaydý, içimi dökecek arkadaþlarým da vardý. Umutlarým vardý yýllarca, hayallerim, özlemlerim, beklentilerim… ne çok hayalim vardý oysa, ne çok umutlarým. Aþklarým, sevdalarým vardý ve hiç bitmeyecek sandýðým çocukluk aþklarým… Ne dostluklar, ne ihanetler, ne güzel insanlar, ne kadar çirkin suratlar gördüm. Acý çektim, mutlu oldum, fakir düþtüm, zengin oldum, baþarýlar tattým, baþaramadýklarýma üzüldüm. Nasýl geçtiðini bilmediðim bu sürede, baþýma gelen en güzel þey ise evlenmem ve üç güzel evladýmýn olmasýydý. Çocuktum bir zamanlar ve artýk baba olmuþtum. Ama ben daha büyümemiþtim ki, neden geçen her yýl, saçlarýma düþen her ak, yüzümde inadýna derinleþen kýrýþýklýklar, büyüdüðümü yüzüme haykýrmak istiyor? Büyümüþüm iþte, hem de habersizce… Tam tamýna 42 yaþýna girmiþim bugün… Öyle söylüyor nüfus kaðýdým, ama benim daha hayallerim vardý, büyümeyi ben istemedim, daha oynayacak oyunlarým vardý benim, nerden çýktý þimdi bu? Habersizce neden büyüdüm ki?...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Naif Karabatak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |