Doðru þeritte olsanýz bile, olduðunuz yerde kalýrsanýz er geç ezilirsiniz. -Will Rogers |
|
||||||||||
|
Gözümü açtýðýmda saat sekiz buçuk. Seninle geçen bir rüyanýn zarif, kendince kýrýlgan, nereye çeksen gelmeyen, ne yapsan içinden çýkýlmaz, kilometrelerce ilerlesen bile gözünün önünden ayrýlmayan, gözünü her ovuþturmanda biraz daha gözünü acýtan çapaklý uyanýþýndayým þimdi. Saat sekiz otuz bir. Gerçeðin yakýcý tadýný dudaklarýmý yalarken almaya baþlýyorum . Daha önce hep sensiz uyandým, hiç senle uyumadým, hiçbir zaman da dudaklarýný öperek, dilim diline iyi geceler demedi. Ama her nasýlsa her güne senle baþlardým, uzun zaman önce. Tarih öncesi devirlerden beri seni sevdiðimi bilirdim her nasýlsa. Maðaralara resimler yapan ilk insanlar gibi kazýrdým adýný defterlere, kitaplara, paragraf boþluklarýna, sayfa aralarýna, sayfa numaralarýnýn yanlarýna, fiziðe, kimyaya, matematiðe, tarihe. O zamanlarýn lise müfredatýndaki hemen her ders kitabýnda sana dair bir þeyler bulmak mümkündü. Harflerle resmini yapmaya çalýþmak karnýmý doyurmak kadar önemliydi. Zannederdim ki tek derdim sen, tek ihtiyacým sen, caným sen. Þimdi uyanalý sadece bir dakika geçti… zamanla, saniyeler içinde beynim yavaþ yavaþ diriliyor. Zamanla ve saniyelerle sayýlý, sensiz dünyanýn farkýna varmaya baþlýyor. Bunun neden olduðu hafif ürperti, ayaklarýmdan saliselerle yarýþarak, baþýma doðru ilerliyor. Ýþte en zor tarafý da bu. Ne olduðunu anlamaya çalýþmak. Sobanýn sýcak olup olmadýðýný anlamak için elini deðmek, tadýna bakmak ve tanýmak için dilini sürmek, çalýþýp çalýþmadýðýný öðrenmek için kulaðýný yaklaþtýrmak gibi. Henüz ne olduðunu anlayamamak, sonucun ne olduðunu bilmemek gibi tedirginlik veren bir þey. Uykuyla uyanýklýk arasý, seninle dünya arasý gibi bir þey. Saat sekiz otuz iki. Sensizliðin farkýndalýðý baþlýyor. Terim sen kokmuyor. Ayaðýmda akþam yatarken giydiðim patiklerim duruyor. Demek ki sen yanýmda deðildin. Yorganla üzerini örtmek için uyandýðýmý anýmsamýyorum. O zaman cidden yoktun. Varlýðýna dair fiziksel herhangi bir belirti bulamadým uyanýklýðýmýn ikinci dakikasýnda. Ama bundan üç dakika önce, þu an, üzerinde nemlenmiþ ve ter kokan pijamalarla oturduðum yatakta, seninle birlikte yattýðýma yemin edebilirdim. Seninle yattýðýmý gösterir kanýtlarým yok. Senle yattýðým fikrinden vazgeçmekten baþka çarem de yok. Nesnelliðin deðiþmez kurallarý bana bunu emrediyor. Nöronlarýmýn hemen hepsi kuþkusuz sensizlikten bahsediyor. Ama hala anlayamýyorum, üç dakika içinde tüm hücrelerimi, verdikleri karardan döndüren sadece rüyadan uyanýp gerçeðin kimyasýyla tanýþmalarý mý. Eðer onlara da sorsaydýnýz bundan üç dakika önce, inanýyorum ki benle ayný cevabý alacaktýnýz. Sanýrým bu þekilde alýklaþmamýn nedeni de bu. Onlarýn duruma hemen alýþmalarý, benimse mümkün olduðunca geç ve mümkünse en az acý verecek þekilde gerçeðe kendimi hazýrlamaya çalýþmam. Yataðýmýn yanýnda duran küllüðe gözüm kayýyor. Ýçi dolu, hatta bazýlarý neredeyse düþecek izmaritlerin. Derin bir nefes almak için ciðerlerim ve burnum hazýrlanýyor. Ama alamýyorum burnum týkalý. Ne zamandýr farkýndayým küllüðün burnumu týkadýðýný ama geceden boþaltmaya alýþamadým bir türlü. Senle geçen, içinde adýn geçen bir rüyadan gerçeðe uyanmak, yanýnda aðzýna kadar dolu bir küllükle bir gece geçirip, uyanýnca dolu bir burunla nefes almak kadar güç, ciðerleri zorlayan bir þey. Saat sekiz otuz üç. Ýçeri giren güneþ ýþýnlarýný görüyorum. Kaç zamandýr temizlenmeyen odanýn tozlarý yorganýn hareketiyle havalanmýþlar. Kendi hallerinde salýnýyorlar havada. Yýldýzlara, gezegenlere ve meteorlara benzettim onlarý. Dinginlikte, hepsi daha önceki yerlerine geri dönecek, belki evrende öyledir. Bir gün evreni ayaða kaldýran yorgan hareketini tamamlar ve evrende daha önceki halini alýr daha önce her ne þekildeyse. Saat sekiz otuz dört. Yaþamayý seviyorum senin yanýnda dakikalarý geçirip geçirmediðim aslýnda pekte önemli deðil gibi gelmeye baþlýyor. Seninle uyanmak isteði, makinelerden çýkmýþ makineler gibi mekanik, her sabah saat sekizde makine bakýmýný yapan usta kadar koþullu, insanlarý rasyonel düþünen iktisat kadar sanal ve her gün seni düþünmek kadar saplantýlý sanki. Saat sekiz otuz beþ ve ben hala nefes alýyorum. Hayat, güneþ aslýnda sensiz de güzel sanki. Sen olmadan da mutluyum gibi. Ama yinede seninle bir hayatý tercih ederdim sorsalardý. Hayat ve güneþ daha güzel olabilirdi, belki hala olabilir bunu þimdi bilemeyiz. Þimdi derse gitmem gerekiyor sevgilim umarým görüþürüz ve umarým görüþtüðümüzde hala seni seviyor, seni rüyalarýmda görüyor olurum. Görüþene kadar hoþça kal…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Onur Kaderoðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |