..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Gülün dikene katlanmasý onu güzel kokulu yaptý." -Mevlana
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Sevgi ve Arkadaþlýk > Ahmet Yaðcý




10 Nisan 2006
Gurbete Yolculuk  
Ahmet Yaðcý
Elinden düþmeyen rengarenk bilyelerin, uçurtmalarýn, gökyüzünde uçan kýrlangýçlarýn, yamalý pantalonlarýn, anneannesinin her gün hiç üþenmeden yaptýðý kýzýlcýk þerbetlerinin, dedesinin verandalarýnda kendisini kucaðýna alýp saatlerce anlattýðý masallardaki en yakýn arkadaþlarýnýn yaþamýn kendisi için çizdiði resmin kalýcý elemanlarý olacaðýný düþünürdü hep. Oysa o günlerden kendisine kalan tek miras kýrk yaþýna raðmen hala giydiði yamalý pantolonlardý. Belki de kendisine o yýllarý hatýrlattýðý için belki de zaten güç bela kazanabildiði parasýna kýyamamasý idi sebebi hala yamalý pantolonlarla dolaþmasýnýn.


:BBFH:
Karadeniz bölgesi doðasýyla, yaylalarý, daðlarý, gölleri ve azgýn dalgalarýyla tüm güzellikleri ile bir insaný yeniden yaratýr sanki. Bilen bilir, Bir Ayder yaylasý vardýr ki insanýn aldýðý her nefeste sarhoþ olmamasý imkansýzdýr. Pamuk gibi beyaz bulutlar mavi gökyüzünde öbek öbek dolaþýrken, heybetli çam aðaçlarý uzanýr boylu boyunca. Yemyeþil çimenlerin arasýndan patika yollar geçer. Topraðýn kokusu bile yeter cýrcýr böceklerini canlandýrmaya. Patika yollarýnýn kenarlarýna papatyalar sýkýþtýrmýþtýr doða insanlar yürürken sýkýlmasýn diye. Bir papatya dalýndan onlarca çiçek fýþkýrýr. Aðaçlarýn aralarýna doðru ilerlerseniz ara ara yeþil ve sarý karýþýmý ot yýðýnlarý çýkar karþýnýza. Çeþit çeþit yeþillik, sanki hepsi keþfedilmeyi bekleyen yeni bir tür gibi gelir insana, heyecanlanýrsýnýz. Tabure misali taþlar vardýr yer yer. Yorulduðunuzda üzerlerine oturup ayaklarýnýzý uzatýrsýnýz. Ne þekli ne de þemali bellidir ama size dünyanýn en rahat koltuðu gibi gelir. Þanslýysanýz gizemli bir çiçekle karþýlaþýrsýnýz otlarýn arasýna gizlenmiþ. Eflatun, turuncu, kýrmýzý, sarý, doða tüm renklerini cömertçe kullanmýþtýr kaygýsýzca.

Ýnekler otlar alabildiðince geniþ bir alanda. Ara sýra taþlarýn üst üste yerleþtirilip üzerlerinin teneke parçalarý ile kapatýldýðý derme çatma kulübeler ara sýra da tahtadan, kerpiçten evler karþýnýza çýkar. Her birinin içerisinde farklý farklý hayatlar vardýr. Sevdalar gizli yaþanýr bu yörede. Islah olmuþ dere kenarlarýndan çamaþýrdan eve dönerken utangaç bakýþlar atýlýr sevgililere. Dedelerden kalmýþ av tüfekleri ile avlanan býldýrcýn, tavþan, kekliklerdir aþký anlatan. Kendisini yeþil çimenlerden ayýran irili ufaklý yüzlerce taþ parçacýklarýnýn üzerinden paçalar sývanýp nehirlere girilir. Hele bir de küçük de olsa bir aðýnýz varsa yandýnýz, kopamazsýnýz balýk tutma sevdasýndan. Unutursunuz bir anda akþama ev için toplanmasý gereken çalý çýrpýyý. Haylaz olursunuz buralarda, sizi yoldan çýkarýverir doða. Yaylalarýn sýrtlarýndan saatlerce yürür, bulacaðýnýz bir mola yerinden saatlerce Kaçkar’ýn zirvelerini seyre dalarsýnýz. Hava açýksa denizi görür, uçsuz bucaksýz mavilikte kaybolur gidersiniz.

Yýllar önce ailesiyle birlikte göçüp gelmiþlerdi yemyeþil yaylalardan bu taþ yýðýnlarla dolu umut þehrine. Dilekolay tam otuz sene önce henüz bir elinde gökyüzünde dans eden uçurtmasýnýn ipi, bir elinde hiç býrakamadýðý bilye torbasý ile Karadeniz’in uçsuz bucaksýz yaylasýnda delicesine koþan yaramaz bir velet iken hiç aklýna gelir miydi bugün yaþadýklarý. Elinden düþmeyen rengarenk bilyelerin, uçurtmalarýn, gökyüzünde uçan kýrlangýçlarýn, yamalý pantalonlarýn, anneannesinin her gün hiç üþenmeden yaptýðý kýzýlcýk þerbetlerinin, dedesinin verandalarýnda kendisini kucaðýna alýp saatlerce anlattýðý masallardaki en yakýn arkadaþlarýnýn yaþamýn kendisi için çizdiði resmin kalýcý elemanlarý olacaðýný düþünürdü hep. Oysa o günlerden kendisine kalan tek miras kýrk yaþýna raðmen hala giydiði yamalý pantolonlardý. Belki de kendisine o yýllarý hatýrlattýðý için belki de zaten güç bela kazanabildiði parasýna kýyamamasý idi sebebi hala yamalý pantolonlarla dolaþmasýnýn.

Çocukluðunda yaþadýklarýný saniyesi saniyesine hatýrlýyordu. Babasýnýn bir gün sabahýn çok erken bir saatinde, daha güneþ aðarmadan, ortalýðý horoz sesleri kaplamadan uyur uyanýk bir halde kendisini kucaðýna alýp götürmesiyle kopmuþtu film þeridi. Uyandýðýnda koltuklarý eski püskü bir otobüsün en ön koltuðunda annesinin kucaðýndaydý. Yanýnda iri gözlerini otobüsün camýndan dýþarýya doðrultmuþ, geride kalan her þeyi sanki bir daha görmeyecekmiþ gibi buðulu bir bakýþla bakan babasý vardý. Ne olduðunu anlayamamýþ, olanlarý çözmeye çalýþýyordu ki, anneciði uyandýðý farketmiþ olmalý hemen yumuþacýk ellerini saçlarýnda gezindirmeye baþladý. Yüzünde en ufak bir his belirtisi olmadýðý gibi aðzýndan da hiç bir kelime çýkmýyordu. Ruh gibiydi adeta. Annesini hiç böyle görmemiþti. Oysa kendisine hiçbirþey söylemeyen, hissetmeyen, nefes bile almayan o kadýn, her sabah uyandýðýnda mutfaktan gelen kahkaha seslerini duyduðu, uyanýr uyanmaz mutfaða koþup kucaðýna atladýðý, huzur dolu, sevgi dolu, sýcacýk bakýþlarýyla çevreye neþe saçan o kadýn olamazdý, olmamalýydý. Ne olduðunu bilmiyordu, anlayamýyordu ve aðzýndan tek bir kelime bile çýkmýyordu Cemal’in. Babasýna baktý belki birþeyler söyler diye ama nafileydi, babasýný yaný baþýna hissetmesine raðmen sanki çok uzuklarda gibiydi. Ne annesi, ne babasý ne de kendisinden en ufak bir ses çýkmýyordu. Ölüm sessizliði kaplamýþtý ortalýðý diye içinden geçirdi. Oysa bir o yana bir bu yana sallana sallana giden otobüsün içerisindeki teyp, Karadeniz’in o en meþhur türklülerinden biri olan Çarþambayý Sel Aldý’yý bangýr bangýr çýðýrtýyordu.

Büyülü bir yolculuktur, hiç bitmemesi istenen bir rüyadýr Karadeniz. Oysa Cemal asfalt yolda yavaþ yavaþ ilerleyen otobüsün içinde, annesinin kucaðýnda yavaþ yavaþ uykudan uyanmakta ve rüyasý sona ermekteydi. Büyülü bir yolculuða çýkmak üzere doðduðu topraklara, sýradan bir yolculukla veda etmekteydi. Yol kenarýnda uzanan aðaçlardan her saniye bir tanesi hayatýndan uzaklaþmaktaydý. Ýlk defa havayý puslu görmüþ, aðýr aðýr yaklaþan yaðmur bulutlarýný izliyordu. Küçük olmasýna raðmen o da anlamýþtý hayatýnda birþeylerin deðiþmekte olduðunu. Gece yatarken býrakmak istemediði, sýmsýký tuttuðu bilye torbasý hala elindeydi. Elleri acýmasa farketmeyecekti ama küçücük elleri kýzarmýþtý artýk. Annesine uzattý düþünmeden torbayý. Annesi torbayý alýp yaný baþýnda duran çantasýnýn içine koydu özenle. Kendileri için deðeri hiçbirþeyle ölçülemeyecek binlerce anýyý uzaklarda býrakýrken, hayattaki birtanecik varlýðý, oðlu Cemal için en önemli þey olan bilyelerini kaybetmeyi asla istemezdi. Gözleri dolar gibi oldu bir an. Otobüsü birden durdurup inerek, geriye doðru koþmak, kardeþlerine emanet ettiði anne ve babasýna son bir kere daha sarýlmak istedi. Yola çýkacaklarý günden bir hafta önceden beri babasýnýn aðzýndan tek bir kelime çýkmamýþtý. Sadece sabah evden çýkarken kýzýný, damadýný ve torununu yanaklarýndan birer kere öpmüþ, þans dilemiþ, yýllardýr alýn teriyle biriktirdiði üç beþ kuruþu çaktýrmadan kýzýnýn entarisinin cebine gizlice yerleþtirmiþ ve sabah namazýný kýlmak üzere yörelerinde tek olan camiye doðru kaçarcasýna koþar adým ilerlemiþti.

Güneþ öðlene doðru yeni yeni kendini hissettirmeye baþlarken, otobüsün içerisini de aðýr bir ter kokusu kaplamaya baþlamýþtý. Þoförün aðzýndan bir an olsun sigara eksik kalmýyor, biri bitmeden muavine ikincisini yaktýrýyordu. Havada bir aðýrlýk vardý, kýþ biteli epey olmuþtu ama havadaki sýcaklýða raðmen yaðmur yaðacaktý besbelli. Ne önemi vardý ki yaðmur yaðsýn yaðmasýn, nasýl olsa Ýstanbul’a varýnca akþama gece yarýsý karýsýnýn koynuna girecekti. Tam üç gün olmuþtu görmeyeli, burnunda tütüyordu zeytin gözleri. Henüz altý aylýk evli olduðu eþine olan hasreti tüm vücudunu kaplamýþtý sanki, uyukluyordu. O hasret deðilmiydi, karþýsýndan kendine doðru gelen kamyonu farketmeyiþi. Yükü boyunu aþmýþ, kýpkýrmýzý bir kamyon, olanca hýzýyla otobüse yaklaþmakta ve o sahnede bulunan herkes yavaþ yavaþ kendi kaderlerine doðru yol almaktaydý. Birbirlerine doðru yaklaþan iki araç büyük bir dalgýnlýk sonucu yýllarca unutulmayacak acý bir faciaya zemin hazýrlamýþlardý.

Ertesi gün gazetelerdeki manþetlere bakan herkesin içini bir acý kaplamýþtý. Kazadan kurtulan dört farklý insanýn kaderi o andan itibaren tamamen deðiþmiþ, diðerlerinin ise ne yazýkki son bulmuþtu. Cemal de kaderi deðiþenler arasýndaydý. Çok susamýþ ve otobüsün ortasýna doðru su istemek üzere muavine doðru gitmemiþ olsa belki de kendisinin kaderi de en ön sýrada oturan anne ve babasýnýnkiyle ayný olacaktý.

Gözlerini açtýðýnda Bolu yakýnlarýnda bir hastanede buldu kendini. Her tarafý yara bere içinde acýyordu. Ýki kolunda da beyaz bir sýva vardý, hareket edemiyordu. Kendisine þevkatle bakan hemþirenin içine doðru gözlerini dikti ve almak istediði cevabý alamadý. Hemþire gözlerini hemen kaçýrmýþ ve diðer hastalara yönelmiþti. Cemal küçük bir çocuk olmasýna raðmen bir yetiþkin gibi herþeyi anlamýþtý, kimse yoktu yaný baþýnda. Oysa annesi ve babasý hiçbir zaman onu yalnýz býrakmamýþlardý.

Ýyileþtikten sonra Ýstanbul’da yaþayan teyzesi onu hastaneden alýp yanýna almýþtý. Üç yýl boyunca hiç konuþmadý Cemal, psikolojik tedavi gördü. Arada bir dedesi kendisini görmeye gelse de ona bile tek kelime etmedi. Anneannesinin ise yorgun kalbi acý habere dayananamýþ durmuþtu. Annesi ve babasý gibi onu da bir daha göremedi Cemal. Zamanla alýþtý acýyla yaþamaya, mecburdu. Üniversite okuyamadý ama liseden sonra girdiði bir mobilyacýnýn yanýnda kýrk yaþýna kadar çalýþtý. Hiç evlenmedi ve de hiç doðup büyüdüðü topraklara dönmedi.

Oysa hergün hala dün gibi yaþýyordu çocukluðunu. Her akþam kurduðu raký sofrasýyla yatýyor, sabahlarý daldýðý rüyadan uyanýyordu. Yýllar önce daha iyi bir hayat kurmak için topraklarýný terkedip çýktýklarý serüven, taþ binalar arasýnda son bulmuþtu.




















Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn sevgi ve arkadaþlýk kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Son Satýrlar

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Gurbete Yolculuk - 2

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ýstanbul [Deneme]
Hayatýn Dört Mevsimi [Deneme]
Zaman [Deneme]
Aþk Üzerine [Deneme]
Peki Ya Sizin Sahiliniz? [Deneme]


Ahmet Yaðcý kimdir?

Hayalgücünün sýnýrlarýný aþmasý ve duygusal öðelerle birleþip insanýn kalbine dokunmasýdýr amacým

Etkilendiði Yazarlar:
Yaþar Kemal, Ahmet Altan, Dostoyevski


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ahmet Yaðcý, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.