..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Hayranlýðý o dereceye vardý ki; yere düþtü ve kendinden geçti." -Fuzuli (Leyla ile Mecnun)
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Düþler > TRN




24 Mart 2006
Bi Þey Olacak, Bi Þey!  
ROMAN GÝRÝZGAH

TRN


Hiç bilmediði bir 'þey'in eksikliðini hisseden ve arayan biri...


:BCBC:

Kendimi bildim bileli kalbimi, aklýmý ve tüm varlýðýmý ele geçirmiþ, bi þeydi O!
     Sonralarý gerçekleþeceðine daha da çok inandýðým, daha da çok yaklaþtýðýmý hissettiðim bi þey. Bir ümit. Bir gün mutlaka gerçekleþecek kaçýnýlmaz bir kader! Ne olduðunu, nasýl, nerede, ne zaman olacaðýný bilmesem de, iyimserce beklediðim bi þey.
     Bütün güzel kýzlarýn iyi kalpli olduðunu sandýðým o ilk gençlik çaðýmýn saflýðýyla, salaklýðýyla hissettiðim bi þey.
     Bi þey olacaktý bi þey! Ve Dünya tepsi gibi dümdüz olacak, þiþkin karnýndaki sýrlarý bana bir bir haykýracaktý.
     O’nun ne olduðunu bir gün mutlaka bulacaðýma inanýyordum. Uzak bir ülkede tesadüfen karþýlaþan soydaþlar gibi görür görmez tanýyacaktým. Zira, içimdeki o iyimser his bana fýsýldayacaktý; iþte “O” oldu!
     Hayatýmý bütünleyecek, baþkalaþtýracak, içinden yepyeni bir mana ve renk çýkaracak kadar týlsýmlýydý. Sanki bir anlýðýna unutulmuþ çok tanýdýk bir eski arkadaþýn ismi gibi dilimin ucundaydý. Sanki her gün gördüðüm eþyalar gibi gözümün önündeydi.
Okuldan eve koþar, elbisemi hiç çýkarmadan yataða uzanýr, battaniyeyi kafama kadar çekerdim ve sessiz, daracýk karanlýðýmda O’nun ne olduðunu bulmaya çalýþýrdým. Kalemi elime alýr, altýn arayan çalýþkan bir madenci gibi sabahlara kadar kalbimin derinliklerine gömülmüþ o cevheri çýkarmaya çabalardým.
999 kez okuyunca her dileðinin gerçek olacaðýný iddia eden dualarla, Hacý Bayram türbesinde içtenlikle sýraladýðým El-fatihalarýn arkasýndaki hep ayný ricayla, kahve fincanlarýna nasýl sýðdýklarýný bir türlü anlayamadýðým atlarýn, aslanlarýn, ördeklerin içinde bunu da bir zahmet müjdelemesini beklediðim falcý teyzelerin iki dudaðýnýn arasýnda hep O’nu öðrenmeye çalýþýrdým.
Aristoteles’ten Hegel’e, Eflatun’dan Nietszche’ye akýllý aðabeylerin, kendilerini, Tanrýyý ve “þeyler”in özünü bulmaya çalýþtýklarý ürkütücü felsefelerde ondan bir iz, bir ipucu, bir iþaret yakalamaya uðraþýrdým.
Ama bulamazdým. Hiç bir þey olmazdý. Pek çoðunu yüzlerce kez okuduktan sonra anlayabildiðim o karýþýk ifadeler, sahiplerini delirtmekten baþka bi þeye yaramazdý! Ne hayatýmý deðiþtirecek bir büyüye dönüþürlerdi, nede sýranýn altýna kalem atmadan kýzlarýn külotunu görmemi saðlarlardý!
Olmazdý! Hayata bir tavuðun gözünden bakabilen atalarýmýzýn dediði gibi, aç tavuk kendini darý ambarýnda sanýrmýþ; iþin aslý bi halt olmayacaktý.
Bu ümitsizlikle incinirdim, kýrýlýrdým, darýlýrdým, o çocuk yaþta bu illeti baþýma saracak ne tür bir günah iþlediðimi düþünür Tanrý’ya küserdim, sitem ederdim. Öznesi öfke, yüklemi saralý inzivalara açýlan cümleler kurup filmlerdeki kararlý adamlar gibi arkama bakmadan bu kalabalýk þehirden çekip gitmek geçerdi içimden!
Ýnsan eli deðmemiþ, tozlu bir eski zaman kasabasýnda gramofondan süzülen Müzeyyen Senar þarkýlarý eþliðinde kýrk yýl sonra gelecek ölümü yalnýz baþýma karþýlamayý beklerken, daha küçücük, sevimli bir yaramazken aklýma, kalbime ve varlýðýma yayýlan O þey karþýma çýksaydý eðer, þöyle olurdu diye baþlayan binlerce mutlu ayrýntýyý hayal ederek, her saniyesini düþleyerek tek baþýma aslanlar gibi kahrolmamýn en onurlusu olduðunu düþünürdüm.
Kim bilir belki sadece bir cümleydi o, henüz kurulmayan! Belki bir kadýndý üç yüz yýl önce topraða karýþan! Belli mi olur, deniz manzaralý ruhsuz bir kartpostala düþen tekne yansýmasý. Kaplana meydan okuyan ceylanýn cebindeki Ýsviçre çakýsý. Mahcup bir hamam böceði belki; iþveli, cilveli. Elinin körü, yok en mantýklýsý zýkkýmýn dibi! Yahut çok sesli ergen þizofreni:
Hani özel bir insan olduðu sanýlan yaþlarýn yanýlgýsý. Bir yandan kurþun geçirmez olduðuna inanýlýrken, diðer yandan iðneden korkulduðu sýralar! Dünya güneþin deðil de onun etrafýnda döndüðüne yemin billah edip, delil olarak da güneþin içindeki patlamalarý kýskançlýða yontan akýllýlar.
Bilmiyordum, hangi þiirin hangi mýsrasýna kapýlan kalbim O’nu kaderime yamamýþtý. Hangi filmin hangi parçasýný makaslayan varlýðým orada çakýlý kalmýþ, hangi masala kanan iþe yaramaz aklým, onu karþýma çýkaracaðýna inandýrmýþtý bilmiyordum, ama, o en fazla bir yalandý, benim en güzel yalanýmdý! Yani uzun sözün kýsasý, yoktu aslýnda ortada ne bir mana nede bir muamma, kendimi daha fazla kandýrma.
Ama bi þey olmalýydý! Bi þey! Çayýn þekeri gibi, sigaranýn ateþi gibi, maþukun eþi gibi olmazsa olmayan bir mana eksikti. Bu sýradan insan manzaralarýnýn ruhuma batmasýna neden olan her neyse iþte O eksikti.
Üç yaþýnda pasaklý bir kýz çocuðunun saçlarý gibi birbirine girerdi çaresiz düþüncelerim. Çözmeye çalýþtýkça caným acýrdý. Ne yapmalýydým nerede aramalýydým. Doðuya mý gitmeliydim; en Doðuya! Amber kokulu akþamlarýnda yýldýzlarýn daha parlak, daha ulaþýlýr göründüðü gizemli coðrafyanýn kalbine mi gitmeliydim. Omzunda testi taþýyan iri sürmeli gözlü kadýnlarýn cirit attýðý sihirli taþra kasabalarýnda hikayeler mi dinlemeli, tek kulaðýmý da satýr aralarýnda Ondan gelecek fýsýltýya mý adamalýydým!
Etrafý keskin uçurumlarla çevrili soðuk dað köylerinde bir hýrka bir gömlek çilekeþ bir derviþ hayatý yaþayan bilge ihtiyarlarýn kapýsýnda mý sabahlamalý, Þehrazat’ýn en mutlu masallarýna ev sahipliði yapan Baðdat’ýn ücra köþelerinde tuhaf adamlarla mý buluþmalýydým. Sanki o zaman, hain vezire gelin giden mahzun prensesi görür görmez aþýk olan Alaaddin misali, bütün hayatým boyunca eksikliðini hissettiðim O manaya bir anda kavuþacak mýydým.
Kavuþacak mýydým, ondan da kuþkuluydum epeyce. Sanki cevap buradaydý, saçlarýma limon sürüp, hevesli adýmlarla çýktýðým kalabalýk caddelerde. Yüksek binalarýn gölgesinde aceleci bir nehir gibi akan ketum yüzler içinde, sanki o muammayý aydýnlatacak bir ifadeye, bir bakýþa rastlayacaktým Sanki menfaatkar reklam panolarýnýn þýkýr þýkýr þýkýrdadýðý akþam kaldýrýmlarýnda bedenini arayan lanetli bir hayalet gibi yürürken bi þey olacaktý. Bi þey!
Hiç mi hiç beklemediðim anda, öyle aniden bir þey olacaktý; ve ben kalabalýklar arasýnda aylakça yürürken birden bire olduðum yerde kalakalacaktým. Anlayacaktým. Ardýma dönüp bütün bir kainata bakar gibi bakacaktým.
Ve o anda, orada her zamanki gibi, buðday tenli kýþkýrtýcý göbeðini açmýþ kýzlarý deðil, cömert dekoltelerden etrafý selamlayan meraklý memeleri deðil, kabuðundan sýyrýlan bütün bir hayatýn kalbini görecek hatta ellerime alacaktým. Günlerle, haftalarla, aylarla avuçlarýmdan kayýp karanlýða karýþan zamaný kýrýp, eðip, büküp, parçalayýp bir kenara fýrlatacak ve bir türlü efendisi olmayý beceremediðim hayatýmýn basiretsiz, dirayetsiz, kararsýz kaderini silip kendime bambaþka bir hayat yazacaktým.
Bi þey olacaktý bi þey! Ne olduðunu, nasýl, nerede, ne zaman olacaðýný bilmesem de, bi þey olacaktý mutlaka.
Böyle düþününce umutlanýrdým, inanýrdým, o küçük çocuk gibi bir kez daha kanardým. Ýçimdeki karanlýk boþlukta, iyimser bir güneþ açardý. Bu iyimserlikle adým attýkça hayattan zevk alan eski bir kötürüm gibi hýrslanýrdým, hýzlanýrdým. Ben yürüdükçe, vitrinlerin acemi aynasýnda kendini süzen yüzler deðiþirdi. Ben yürüdükçe mevsimler deðiþirdi, yollar deðiþirdi, yýllar deðiþirdi ben deðiþirdim yürüdükçe. Ben yürüdükçe felaketler olurdu, insanlar ölürdü; gidenler Tanrýya yaklaþýrken kalanlar uzaklaþýrdý.
Ben yürüdükçe dünyanýn Þeytanýn cennetine dönüþtüðünü görürdüm!
Güneþ, her akþam hiç aksatmadan etrafýnda pervane olan bu sefil gezegenin aydýnlýk köþelerine kaçardý. Karanlýk pusuda uygun zamaný kollayan kalleþ bir hasým gibi tamda akþam vakti þehrin üstüne çullanýrdý. Nemli bir ay ýþýðý çarpardý ayaklarýmýn altýna. Nar renkli gecelerin kuytusuna hüzünlü yýldýzlar kayardý.
Ben yürüdükçe aþýk olurdum, saçma sapan pop þarkýlarý bile anlamlý gelirdi, içlenirdim hislenirdim, sevinirdim. Aþk dudaklarýmda kendiliðinden yeþeren bir gülümsemeydi, Orhan Veli büyük þair kelimeler ne kadarda kifayetsizdi; gözlerim rehin düþerken bakýþlarýnda aþk ne de güzel þeydi sevgili, demi, demi, demi? Yapma ya, deðil mi! Demek kalbimdeki bu sýzýnýn bir anlamý yokmuþ öyle mi! Acý çekerdim, bir depremdi sanki bu, tonlarca betonun altýnda kalan en felaketzedesi bendim, ezilirdim, öðrenirdim:
Her þey bir umuda baðlýlýk kadar safmýþ, su kadar duru ve sevmek kadar tuhafmýþ nefret. Özgürlük gerektirmezmiþ asla, esaret kadar cesaret.
Ve artýk sadece mýrýldandýðým þarkýdýr, “Ýntizar!” denilen o tutkulu tabiyet.
Yürürdüm, arkama bakmadan! Ben yürümeye devam ettikçe büyürdüm. Ben yürüdükçe ayaðýmýn altýnda zehir zemberek sürüklenen yitik aþk öyküleriyle yürürdüm, büyürdüm. Ben yürüdükçe büyürdüm, ben yürüdükçe, bilmediði bir þeyin eksikliðiyle ömür tüketmiþ talihsizlere rastlardým. Bir ipin ucunda, bir fahiþenin koynunda, göz gözü görmeyen meyhane kuytularýnda, çoktan tarih olmuþ bir ideolojinin kanlý meydanlarýnda benim gibi ne olduðunu bile bilmediði bir þeyi arayanlara rastlardým. Kaybetmeden kýymet bilmeyen, kaybedince de hiçbir þeyin eskisi gibi olmayacaðýna kahrolarak gözlerini kör eden kýrgýn kaderdaþlarýma. Ýçten bir kardeþlik duygusuyla karþýlardým onlarý. Yalnýz olmadýðýmýn buruk sevinci sarardý yaralý ruhumu. Kardeþimdi onlar, kardeþlerimdi:
Kusursuz aþký bekleyen melankolik kýzlar; her gördüðünü içeri buyur eden misafirperver part time orospular; rahatlamak için fayans ovan kadýnlar kardeþlerimdi; yüksek sesli müzikte düþüncelerini uzaklaþtýran adamlar, kendinden öç alýr gibi karýsýný döven maçolar, hatýralarýn nefesini kestiði akþamlarda Azrailin bir an evvel suni teneffüs yapmasýný isteyen yýlgýnlar kardeþlerimdi. Bilirdim kardeþlerimin derdini!
Ne zaman kendinden çýkýp bir kadýnýn içine girse, kendini býraktýðý yerde bulamayan çapkýnlar; kendini boynuzlayan hassaslar; cebinde yada çantasýnýn köþesinde, yalancý bir iþtahla beklediði gövdede hayal gücünü ateþleyecek afrodizyaklarý deðil de, hatýrladýklarýnda kendilerini ayakta tutacak antidepresanlar taþýyan kýrýlgan umutsuzlar kardeþlerimdi. Bilirdim kardeþlerimin neye kavuþmak istediðini.
Hep yanlýþ partiyi iktidara taþýdýðýna yakýnan, sýk sýk yanlýþ iþte çalýþtýðýna sýzlanan, her seferinde yanlýþ kiþiye aþýk olduðundan dert yanan ve aþk üzerine bin bir lafý güzafý þefkatle kucaklayýp, kulaðýnýn arkasýnda unutanlar kardeþlerimdi!
Kocaman yüreði olduðundan dem vuran, baþka da bir teþbih uyduramayan zavallýlar; her fýrsatta aþktan ve sevgiden uzak duygu fakirlerince dört bir yanýnýn sarýldýðýna inanan ühü ühü ühü aðlaklar, yapmacýk sevgi sözleriyle insaný kabýz eden Aþk Tercümanlarý, Candan Cana Sevgi Dostlarý, Gönül Maymunlarý kardeþlerimdi.
Dizelerine oturttuðu ölümsüz aþkýn yerine, artýk dizlerine oturttuðu liseli kýzlarý tercih eden küflenmiþ þairler; imgelerini iþkembeden atan ikinci yeniciler; kendi beðenilerini mutlak doðru sayan, uymayanlarý aðýz dolusu karalayan eleþtirmenler kardeþlerimdi!
Kendini Freud’un vasisi ilan eden tüccarlar; eþcinselliðini kabul ettirmek için edebiyatý silah gibi kullananlar, oryantalist kalemini kaba bir “bizi” küçümseyiþe ayarlayanlar, iki satýrlýk yüzeysel kliþeleriyle dibe vurmuþ kitlelere bile yaþama sevinci aþýladýðýný zanneden budalalar kardeþlerimdi.
Ýþlek caddelerde kabadayý bir edayla satýlan siyasi yayýnlarda artýk kendilerini seçtirecek mucize formülleri, umut saçan abartýlý vaatleri, mutlu ve adil dünyaya uzanan yol haritalarýný deðil, yer verdikleri komplo teorileriyle kaos yaratmaya çalýþan kumpas tiryakileri kardeþlerimdi; kardeþlerimdi doðrularý ispatlarýyla yazan araþtýrmacýlarý deðil, en çok hakaret eden köþe esnaflarýný aðzý açýk okuyanlar kardeþlerimdi.
Hak isterken baþkasýnýn hakkýný gasp eden çeliþkili göstericiler, joplanmadan daðýlmayan inatçý gençler; kaçarken yere düþenlerin burnunu postalýnýn demirli burnuyla tanýþtýran kýzgýn polisler kardeþlerimdi. Kardeþlerimdi, kendilerine secde etmeyi gururuna yediremeyen Þeytan’a tapýnmanýn kindar ve reddiyeci kiþiliklerinde aslýnda ta kafadan tezada battýðýný fark edemeyen yersiz yurtsuz satanistler kardeþlerimdi; kardeþlerimdi, Tanrýnýn verdiði eli, ayaðý, aklý, fikri süs zannedip, baþý sýkýþtýðýnda hiç çaba sarf etmeden ellerini dilenci gibi saygýsýzca yukarý açan nur yüzlü amcalar kardeþlerimdi.
Kardeþimdi; görür görmez, her zerremle, her hücremle, ayak parmaklarýmdan beynimin en tembel hücrelerine kadar tüm benliðimle aþýk olduðum mahzun karým kardeþimdi. Artýk durmak, onun gölgesinde yaþlanmak ve kýrk yýl sonra akýllý torunlarým kucaðýmda, onlara öðrettiðim okkalý küfürleri ninelerine ederken sessizce, hiç gocunmadan, gözüm hiç arkada kalmadan, milyonlarca güzel hatýrayla kaynaþan bu eþsiz hayatý bana nasip eden Tanrýya binlerce kez þükrederek yanýnda ölmek istediðim güzel karým; kardeþimdi.
Durmam deðil asýl þimdi daha hýzlý ilerlemem gerektiðini çok kýrýcý bir üslupla anlattýðýnda göðsümde için için yanan bir kor yýðýný, bir sonbahar akþamý canýmý arkamda býraktým ve koþmaya baþladým. Ben koþtukça onun için koþtum en çokta, ayaklarým birbirine dolaþtý hýrsýmdan ben koþtukça. En çokta ona doðru koþtum ben koþtukça soluk soluða. Sýrf baþladýðý yere gelebilmek için oflaya poflaya dünyayý dolaþan þaþkýn kaþifler gibi, ona varmak için koþtum ben koþtukça.
Ben koþtukça Namýk’ý buldum karþýmda. Ne adýmlarýmdý nede kaderdi, bir felaketti onu bana taþýyan, bizi birbirimize baðlayan. Sanki Namýk adýnda bir Genç Adam deðildi de o karþýmdaki, bir felaketten arta kalandý. Hali içler acýsý, kendine bile faydasý olmayacak bir zavallý. Ona acýdým, ona kýzdým, ona baðýrdým, tutamadým kendimi bazen hýrpaladým bazen aynýsý benim de baþýma gelecek korkusuyla kýlýmý bile kýpýrdatamadým, acizce aðladým!
Çünkü cevap ondaydý. Çünkü, güzergah ne gizemli Doðu taþralarýydý ne de kalabalýk caddeler; güzergah onun hayatýydý. Çünkü içimde yýllar öncesinden gelen o iyimser his cevabýn onda olduðunu fýsýldadý. Orada ara, orada koþ; çünkü her þey daha þimdi baþladý!
Bir tür yolculuk Namýk’ýn sýra dýþý hayat hikayesi Özünde bize benzer bir Genç Adam’ ýn zirvesi bulutlara deðen hatalarýndan, uykunun kucaðýnda azýtmaya çalýþtýðý ilk gençlik kýrgýnlýklarýndan, ve ne olduðunu bile bilmediði bir þeyi aramasýndan kendi arayýþýmýza ip uçlarý çýkarabileceðimiz bir yolculuk!
Hatýra ormanlarýnda kaybolacaðýz, düþler limanýndan kovulacaðýz, Meleklerle konuþan bir dilenciye rastlayacaðýz kimi zaman! Kimi zamanda akýl alacaðýz, nasýrlý hayellerinden solgun bir sandýk yapan çoban padiþahtan! Akademianýn yemyeþil bahçelerinde Aristoteles’le Eflatun’un iki bin beþ yüz yýl önceki hayali kavgasýnda filizlenen denklemin sýrrýný çözeceðiz. Ve eksikliðiyle bir kötürüm gibi ömür tükettiðimiz O þeyi bulmaya çalýþacaðýz kardeþlerim.
Kim bilir belki buluruz!
Kim bilir belki de fark ederiz ki, çoktan bulmuþuz!



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Sevmek Kimi Zaman Rezilce Korkuludur! (Genç Adam)
Aldatmak yada Üç Yaþýnda Bir Çocuðu Pataklamak
Nefes Almak Ýçin


TRN kimdir?

sonra. . .


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © TRN, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.