Yaþam ciddi, sanat neþelidir. -Schiller |
|
||||||||||
|
Bir tabureye oturdu kýz, sigarasýný çýkardý. Yýllardýr her ama her gün buradan geçip hep burada oturmak istemiþ, nedense hiç yapmamýþtý. Her ama her gün isteyip de yapamadýðý birçok þey gibi. Sigarasýný yaktý, bir çay söyledi kendine. Yan flüt çalan kýza bakýyor onu dinlemeye çalýyordu. Kýzýn yanýnda iki arkadaþý vardý ve belli ki tekniði bilerek bakýyor ve sesi dinliyorlardý. O sýrada gözü hemen yan masadaki yaþlý çifte iliþti. Yaþlý karý koca, öyle olduðunu varsaymýþtý, hiç konuþmadan birbirlerine dönüklerdi ama ikisi de birbirlerinin arkasýna bakýyorlardý. Peþlerine meraklýydýlar hala sanki ya da kollamaktý bunun adý. Hiç konuþmadan sadece çaylarýný içip biraz boþ biraz da bilge bakýyorlardý birbirlerinin peþine. Film bittikten sonra ekrandaki yazýlara bakmak gibiydi bakýþlarý, ne anlayacaðýný bilmeden sadece bakmak gibi. Kadýn fark etti kýzýn bakýþlarýný, usulca kafasýný çevirdi, göz göze geldiler. “Mutlu musunuz?” dedi kýz “evet” dedi kadýn; “sevdiniz mi” dedi kýz, “hem de çok” dedi kadýn; “piþman mýsýnýz” dedi kýz “ölesiye” dedi kadýn. Kýz anladý, çayýnýn parasýný ödedi ve kalktý. Köþeyi döndü. Bu yolun hiç anlamý yoktu, öylesine geçilirdi meydana kadar. Evin sokaðýna geldiðinde bir kez daha düþündü bu ölme iþini. Ölmeliydi belki de bu aralar. Eve gidecekti, evin önünde bir ambulans, mahalleli kadýnlar kapýda, hepsini yarýp usulca geçecekti aralarýndan, “çekilin” diyecekti, “yol verin, ben kendisiyim” O sýrada apartman kapýsýndan çýkartýlmakta olan sedyedeki bedenine yaklaþýp alnýna dokunacak, saçlarýndan geriye doðru okþayýp “geçti” diyecek, fýsýldayacaktý kulaðýna “hiçbir þey iyi falan olmayacak” Beden huzur bulacak, geride kalanlara sadece lanet okuyacaktý. Ambulans gitmiþti, evin önündeki kalabalýk da daðýlmýþtý. Sonra anahtarýný çýkaracaktý, kapýyý açmaya çalýþacak, anahtar girmeyecekti, diðerini deneyecek ama o da olmayacaktý. Hemen giriþteki dairenin penceresinden biri kadýn uzanýp, “yoklar onlar artýk, taþýndýlar buradan” diyecekti. Kýz “adres býraktýlar mý” diye soracak, “evet” diyecekti kadýn “cehenneme gittiler!” Teþekkür ederek uzaklaþacaktý kýz gülümseyerek gördüðü herkese. Evin sokaðýna girdi, bitmeyen yola baþlamýþtý. Sokakta oynayan veletlere baktý uzun uzun, daha gençken en küçüklerine laf atar, gülümsemesini saðlar da geçerdi. Þimdi hepsi çok küçük göründü gözüne, giderek küçüldüler sonra, gözlerine inanamadý, huzursuzlandý, hýzlanarak attý kendini eve. Eve girdiðinde kapýnýn önünde duran bir çift ayakkabýyý fark etti, tanýdýktý ama çýkaramadý bu erkek ayakkabýlarýný. Ýlgilenmedi ayakkabýlarla, bir ara hatýrlamaya karar verdi, salona girdi. Koltuða oturdu uzattý ayaklarýný, pencereye baktý, perdelerin hepsi sonuna kadar açýktý, umursamadý, artýk kapatmanýn bir anlamý yoktu. Saate baktý, saatinin akrebi yoktu, o yüzden saati bilemedi. Elini kumandaya attý. Televizyonu hala siyah beyazdý, tuhaf geldi, sonra fark etti ki siyah beyaz olan evin içiydi, renkli olan ise televizyon. Üstüne düþünemeyecek kadar yorgundu, yorgunluklarý seviyordu. Kalktý mutfaða gitti, buz dolabýný açtý, niye buz dolabý dendiðini anlayamadý hiç buzu yoktu, dolabýn içi soðuk bile deðildi. Askýdan bir bira aldý, aðzýný dolabýn kapaðýna vurarak kýrdý. Dikti, biranýn tadýna azýnda açýlan kesikten akan kan karýþtý. Kanýný içti, sýcak birayla, köpüren bira mýydý yoksa aðzý mý karar veremedi. Çýktý mutfaktan. Hemen saðdaki yatak odasýnýn önünde durdu. Sesleri duydu, ayakkabýyý hatýrladý. Odanýn kapýsýna yanaþtý. Kafasýný kaldýrmakta zorlandý, ayaðýna damlayan kanlara bakýyor ve sesleri dinliyordu. Odanýn kapýsýný araladý, ekranda, yataðýnda birini gördü, gördüðü bir deðil iki kiþiydi. Birini tanýyordu diðeri ise az evvel ambulansla götürülen ölü bedeniydi, çok sinirlendi, kurtulamamýþtý ondan. Ayakkabýlarýn sahibi þehvetle ölü bedeniyle seviþiyordu, týpký az evvel kendisinin yaptýðý gibi bir eliyle alnýndaki saçlarý geriye doðru okþuyordu. Çok kýzdý ama ses çýkaramadý. Salona döndü. Her þey tekrar siyah beyazdý. Koltuða uzandý bu kez, açýk olan televizyondan izledi biraz da ölü bedeniyle ayakkabýlarýn sahibinin seviþmelerini. Uykusu geldi, uyuyakaldý. Zilin sesine uyandý, saate bakmak istedi ama artýk bir yelkovaný bile yoktu. Kapýya ulaþtý, “kim o” diye seslendi, “benim” dedi kapýnýn ardýndaki. Kýz çok rahatladý, kapýyý açtý. Boynuna sarýldý, o kadar sýkmýþtý ki karþýsýndaki yýðýlýverdi oracýkta, eve giremeden ölmüþtü bile. Ne yapacaðýný bilemeden onu orada terk etti ve kapýyý kapattý. Yatak odasýndan gelen sesleri dinledi, ses kesilmiþti. Koltuða döndü hava yine kararsýzlaþmaya baþlamýþtý, kýzamadý bu sefer kýz havaya, gücü yoktu; hava fark etti, iyice tuhaflaþtý, alacakaranlýk oldu, ürpertti sýcaklýðý. Kýz kapýdakinin pencereden çýkýþýný gördü, seslenemedi, boðazý düðümlendi, aðlayamadý, kapattý gözlerini uykuya sýðýndý yeniden. Bu kez telefonun alarmýydý duyduðu, midesindeki her sabahki bulantýyla uyandý, alarmý kapattý gözlerini tam açmadan banyoya attý kendini, yüzünü yýkayacaðý kadar ýlýk suyu istedi, su kristalleþmiþti sanki soðuktan, kýz direnmedi yýkadý yüzünü. Üstüne bir þeyler geçirip çýktý dýþarýya, dolmuþuna kadar hiç düþünmeden, hiç görmeden ve hiç sorgulamadan yürüdü, dolmuþa bindi, iþine gitti. Ýþ yerindeki sekreter kýz þaþkýnlýktan küçük dilini yutacaktý. “Ne olmuþ size böyle” diyebildi sadece titreyen sesiyle, aldýrmadý kýz. Yürümeye devam etti odasýna doðru. Sekreter kýz arkasýndan atýldý ama odanýn kapýsýnda durdurdu kadýn onu. Kadýný hatýrladý, kadýn önceki gece çay bahçesinde kocasýyla oturan kadýndý, “sana söylemiþtim” dedi, “sevdim ve mutluyum” Kýz masasýna baktý, masasýnda gençliði oturuyordu, “üzgünüm” dedi, “böyle olsun istemezdim” Kýz anladý ve etrafýna bakmadan çýktý iþ yerinden. Kapýdaki güvenlik “günaydýn” dedi, “nasýlsýnýz”. “Uzak” dedi kýz “biraz uzaðým bugün” “Kolay gelsin” dedi güler yüzlü güvenlik görevlisi. “Teþekkür etti ve çýktý binadan kýz. Bir anda her gün gidip geldiði iþ yerinin yolunu tanýyamadý, hatýrlayamadý, yolu kaybetti, caddeye nasýl ulaþacaðýný bilemedi, paniðe kapýlmaya baþlamýþtý. Çantasýndan telefonunu çýkardý. “Yolumu kaybettim” dedi karþýsýndaki sese. “Artýk çok geç” dedi ses, “hadi bana gel” Bir taksi çevirdi kýz ona giderken hep yaptýðý gibi. Taksiye bindiðinde gözü aynaya iliþti, sekreter kýzý hatýrladý. “Ýzmir’e” dedi, “mezarlýktan gideceðiz”
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Eda Gökmen, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |