Bu sefer ne bir sanatsal kaygýyla yazýyorum yazýmý ne de kendimi rahatlatmak için. Yazýyorum çünkü bu meselenin eleþtirel bir gözle deðerlendirilmesi bana göre zaruri ve fakat biz bu durumu günlük hayatýn herhangi bir getirisiymiþcesine eyvallah deyip sineye çekiyoruz. Hatta öyle zaman oluyor ki bu duruma aykýrý bir þey dile getirmeye cüret edenleri de yine toplumsal otokontrol mekanizmamýzý devreye sokup o kiþinin konuþmasýný engelliyoruz. Belki ben de fikrimden ötürü çoðu kiþi tarafýndan en hafif tabirle “aykýrý” bulunacaðým, ama ne pahasýna olursa olsun bu toplumsal gerçekliðin bir tartýþma masasýna yatýrýlmasýnýn ben bizler için bir farz olduðunu ve de bu farzýn ifasýnýn da aslýnda geç bile kaldýðýný düþünmekteyim. Bu giriþini yapmakta dahi zorlandýðým mesele temeline indiðimizde insanlarýn eþitliði meselesidir. Burada benim kastettiðim eþitlik; ýrksal, soysal vs. türden bir eþitlik deðildir. Ya da eþitsizlik varsa üstün olan tarafýn, paraya ve dolayýsýyla hakim olma gücüne hakim olduðunu söyleyecek de deðilim. Fakat ne yazýk ki biz her an yaþamýmýz içerisinde çok çeþitli insanlarla muhatap olma durumundayýz. Evde, yolda, iþyerinde/okulda ya da eðlenmek için girdiðimiz herhangi bir mekanda ayný ortamda bulunmayý hiçbir þekilde istemeyeceðimiz kiþilerle ayný havayý solumak zorunda kalabiliyoruz. Dahasý karþý taraftakiler bazen sizle o ortamýn havasýný paylaþmýþ olmakla da yetinmiyorlar ve siz ne kadar kendi kiþisel terbiye sýnýrlarýnýzda bulunup kalitenizden ödün vermeyerek o kiþilerle yüzeysel de olsa bir diyalog kurmaya yeltenseniz de, karþý taraf bozuk kiþiliðinin ürünlerini size karþý doðurmakta kararlý olabiliyor. Üstelik bu dediðim gibi þeklen eþit statüde insanlarýn arasýnda gerçekleþebiliyor. Sokakta hiçbir eðitimden geçmemiþ bir tinerci çocuðun aðzýndan salyalar akarak sizin yolunuzu kesmesinin belki bir izahý mümkündür –ki o kiþinin, o fevri hareketi de sýrf insan olma niteliðinden ötürü yapmamasý gerekir ama o durumdaki bir kiþinin insanlýk niteliðini de ne kadar koruyabildiði meçhuldür-, fakat belli süreçler sonucunda belli makamlara gelip belli yetkilerle donanabilmiþ kiþilere ne demeli? Yeri geldiðinde ilim yuvasý olarak herkesçe kabul gören üniversitelerin içinde dahi öðrencilerden bazýlarýyla iletiþime insani ve mantýki yollarla girilmesi imkansýzsa o halde herkesin eþit olduðu neye göre kabul edilebilir ki? Ben burada özgürce düþüncemi ifade edebiliyorum ve belki birisi de bana itirazýný iletecek ayný medeni çerçeveler içerisinde. Ama bu tartýþma platformundan ayrýlýp da sokaða çýktýðýmýzda ayný uygarlýðý göstererek birilerine bir þeyleri aktarmaya çalýþtýðýmýzda her þeyden öte bizim can ve beden bütünlüðümüzün bir garantisi olacak mý, olabilecek mi? Özellikle Ýstanbul’da yaþayanlar kozmopolitliði ve bunun getirisi olan sorunlar çok iyi bilirler ve bu getiri yüzünden belki buraya mantýksal ve edebi yönlerini yansýtan kiþiler, yani bizler, sýrf yaþamýmýzý muhafaza edebilmek adýna bu niteliklerimizden ödün vermek durumunda kalýyoruz. Bunu yaptýðýmýzda dýþardan bakan 3. gözler, bu tavrýmýzdan ötürü bizi yadýrgýyor ve yaptýðýmýzýn onun seviyesine inmek olduðunu söylüyorlar, öyle deðil mi? Ancak bunun bir yaþamý devam ettirebilme þartý haline gelmesinin sebebi herhalde bizler deðiliz. Dahasý birçoðumuzun kendini bu tip bir tehlikeye karþý onlarýn lisan(!)ý ile konuþabilme lüksü de yok ve bu yüzden esas olan insanlarla kontak kurma yöntemini ne kadar iyi bilseler de bir anda kaybeden taraf haline dönüþmeleri söz konusu olabiliyor. Daha önce de belirttiðim üzere eþitsizliðin insanýn kafatasýnýn rengine ya da cinsine göre yapýlmasýný elbette hiç doðru bulmuyorum, ancak yine de bir eþitsizliðin olmasý gerektiði taraftarýyým ve bu tip bir denge o kafatasýnýn içindekilere ve o içeriði kullanabilme yeteneðine göre yapýlmalý. Halbuki bizim henüz fiziki ve parasal gücü üstün tutma, bundan ötürü de düþünce üretebilen kiþileri adeta kütüphanelerden çekip dövüþ kursu salonlarýna göndermeye iliþkin anlayýþýmýz pek deðiþememekte. Doðal hukuk öðretisindeki “Her birey, bir diðeriyle eþittir.” anlayýþýný temel olarak almamýz elbette ki doðru ama temel bu diye de yaþamýmýzý da ilk insanlarýn yaþamýna özdeþ bir þekle büründürmek, birilerinin dýþ hayattan önce kendi içgüdülerinin yönlendirmesini kendi iradeleri dahilinde yapmamasýna çanak tutmak sanýrým bizlere kaliteli bir yaþamdan çok farklý bir yerlere sürükleyecektir. Hal böyleyken ben, antitez ba'býnda aklýn ve mantýðýn üstün tutulabildiði bir eþitsizliði önermekteyim. Her bana tahammül gösterip de bu kadar dert yakýnmama ortak olan kiþinin bu husustaki fikrini almayý beklediðimi belirtir; en kýsa zamanda saðlýklý ve bir uzun ömürlü bir senteze kavuþabilmeyi dilerim.