Bilim þaþkýnlýkla baþlar. -Aristoteles |
|
||||||||||
|
ÝSTANBUL: BOÐAZ SANRISI Bir adam ellisinde bankta oturuyor gölgeler uzun Elinde kalýn bir kitap mezarlýk Kültürü olmadýðý kesin Fakat yýlgýnlýk var yüzünde aðýr bir iþten çýkmýþ veya aðýr bir iþe girecek yahut hiç iþi yokmuþ gibi Bazen eli kitabýnýn arasýna kayýyor birkaç sayfa ya da bir iki satýr Belli ki toplayamýyor kendini fakat yýlgýnlýk var yüzünde Az ötede bir martý tünemiþ yüksek duvara Belki az önce bir lüferin canýný okumuþ tüylerini düzeltiyor düðüne hazýr Onu görmezlikten gelen bir kumru cami avlusunda sekiz çiziyor kuyruðunun ertesinde Birazdan gelecek çifte kumrusu kadar Ellisindeki adamýn bir gözü martýda, kulaðý kumruda “Ne yapýyorlar acaba?” Martý yeni fark ediyor kumruyu Kumru fark etmediðini fark ettiriyor ettirebildiði kadar Geriye yaslanýyor adam sað bacak sol üzerine nöbet onda, deðiþecek birazdan karýncalanmalara kadar Soluyor adam bulutsuz göðü, tarýyor havayý her yeri kumru kadar, martý kadar Fakat o da ne bir ses kumrudan: “-Martýsýn ki bilirim soyun haytadýr; uçarýlýk ne de yakýþýr sana Yorgunsun sebebin kadar” istanbul: bir boðaz resmi sanrýsý sonrasý maverdî akþamlarý düþlüyor kanatlarým istanbul sayha olmuþ çýðlýklarýmda yok yere düþ sayýyorum yorgunluk sonrasý ilkgençlik aþklarým kadar “-Fakat sus, yavaþ konuþ duyacak Ýstanbul kaybediþ çaðýndasýn ki formundasýn Neden kabul etmezsin yenildiðini ki köhneliðin kadar?” adýn yok sanýlmýþ düþler arasý sen kuytu bir sancýnýn düþ öncesi sana akýllara donuk bir kaykýlýþla gelsem ey incilerin incesi her sözümün öncesi derler ki aðaçlar yapraklarýný sayarmýþ bahardan önce sen ey istanbul kaç mevsim geçti hala damarlarýnda kokmuyor adým asit yýðýltýlarý arasýnda bile geçmiyor ha düþtü ha düþecek diyen yetim göz yaþlarýmdan mý unutulmuþluðum “-Ne çabuk unuttun Sen yerde basacak yer bulamazken türlü nedenlerle Ben saraylarda büyüdüm, ulu mabetlerde, þehrin yürek emaneti Çarþý baþlarýnda hayat kadar” çocuksu kokularla bezenmiþ muþtu mýrýldanýr analarýmdan sokak aralarýnda bahardan, uykudan ve nedense en son akla gelenden bir kurtuluþtur istanbul seninle düþ kurabilmek aydýnlýk bir gece sonrasýydý düþ ülkesi uzak ülkeler metruk bir arayýþýn önlenmezliði kadar “-Sarayda birkaç döküntü, mabetlerde avuç açmalar Ne gün geçecek boðazýndan taze bir lokma ki nefsine sorumluluðun var?” karýnca ötesi umarsýzlýklarla refüj dostluklarýnda bir çitlembik bir uçarýlýk arama ey istanbul diyebilsem ki düþ yakamdan hayret baþka, ölüm bir baþka eser lodos kudurganlýðýnda vakit ayaz, gözlerim martý çýðlýðý avurtlarýmda çiðnenen bizans artýðý kadar “-Eyvah yine baþladý ayný lakýrdý Güya galipmiþ fakat duymasa bari sevgili Aþkýn garazýna gelmiþ Birkaç sözü anlamlara anlam katarak Bir parça tat alabilmek deðil mi muradýn Sevgilinin etinden bir dalýþta uskumru gibi Sonra derinden bir unutuþ gerek oluncaya dek?” nereden baþlamalý ve nereye ulaþmalý baþladýðýn yere bir daha dönmeden bu mudur senin usanç veren kaderinde uyanmak bak yeniden uslanýyor insanlar bak erguvanlar daha sessiz uðultu veren unutkanlýklarýmýz kadar bana bir baþlangýç bir de istanbul’u verin sonra da yok sayýn cehennemi o zaman anlar insanlýk insanlýk kadar çünkü kagirdir sanat unutkandýr mevsim yastýk yorgan paslý çivi güvertelerde bir bir satýlmýþ suçlular “-Sevgiliyi öpmekten ne çýkar ve neden vardýr sevgili Uzaktan bir bakýþ çoðul anlaþýlýr deðil Ýlk gençlik aþkýdýr, uzak aþklar usandýrýr cananý” ölüm sonrasý iktidarýný kendi saltanatýna veren duyun ey dostlar bugün yangýn yeri aðlayýn a dostlar çünkü bu tren soysuzluðu getirdi bize buradan ve aðlayarak çýkacak yalnýz þamandýrasý kalana kadar “-Þüphesiz sen de kuþsun rabbim yarattý, lakin huyunda var Býrakýp gitmek kalmayýnca kemikte et kaðýt mendil kadar ey ahiret sancýsý taþýyan ey yüce þehir senden mi beklemeliydik ibrahimî diriliþi oysa sen damarlarýmýzda zehir oysa sen sen gelmeden önce gelen heyula bak bahar ne de sýrýtýyor unutulana kadar “-Yas tutup durmak da ne akýllara ziyan Býrak bir ömrü birkaç nesli birden diri diri gömersin bu kasvetinle yeni yetme ihtiyar” günaydýn günaydýn bir bekleyiþin sonrasý rehaveti ile geldin soframýza kuskus aðaçlarý ve sonbahar aramýzdan sýyrýlana kadar “-Yenisi deðilim buralarýn: en son gelenle yudum uykumu Dindi sanma yürek atýþým buldum ritmimi Ýstanbul kadar” sen ey þehremeni tuzaklardan tuzak beðen bu sadece baþlangýç bundan sonradýr yalnýzlýklar kadar “-Biri dahi gelse sonradan yeni bir iddia ile Yine sen dalarsýn suyuna bu huy da sende var” uçarý bir kaykýlýþla bekle beni Süleymaniye, dursun ayak uçlarýn fakat üsküdar neden bu kadar nazenin yoksa buralarda dalgalanan sade züleyha’nýn yalancý düþleri mi inanç bulacak yusuf sonrasý kuytu köþeler kadar “-Haberini aldým artýk gelemeyecek Yüce Kaynaktan Giden gelecek elbet ama yeniden tertemiz suyu ile ve Bir’den. Bekleme sen, gelemeyecek senin umduðun kadar” siz ey sur dibinde umut verilenler kendiliðinizi nereye savurdunuz çaða ve insanlýða ömre ve istanbula dair uygun adým gidilen gönencelerden uzak katlanan ve daha da katlanan korku düþ arasý? “-Kim? Ben mi imanýndaki kirli? Ben daim temiz ben hep suyun içinde Sen ise kokuþmuþ bir tas suyunla kire yakýnsýn benden uzak kadar” buyurgan ifadelerden arýnmýþ baðdat saraylarý ben her istanbul dediðimde yeni bir istanbul çýkar diðerlerine tezat kullar satýlýr haraç mezat bunu duyuramazsýnýz çünkü öðütlemesiyle öne çýkar bizzat duyup da gelinmeyene kadar “-Hep sudasýn bunu bilmez deðilim ihtiyacýn var Sen de bilir misin þunu her kir suyu kaldýrmaz tuz da kokar korkunun büyüklüðü kadar Ve neden ayrýlamýyorsun bir adým kýyý bir adým duyana kadar” bulutum evet her þeye inat mahþer rüzgarlarýyla geldim kapýna ne mem görmüþ ne de zin sen leyla’nýn battýðý akþamýn þehla ruhusun -allah korusun- beni sözlük arasý yakarýþla eðer sorarlarsa bizans kalýntýlarýnda o her zaman yaþamdan uzak yalnýz saldýrganlýklarýyla anýlýr deme çünkü o gün derdest edilmiþ dostluklara kýrkikindi uyanýþýný sunarýz körüklü bahtiyar ve kapýndan ilk kovuluþu resmedene kadar “-Aklýn sýra beni yollayýp daðlara yerime konacaksýn ey kumru Bil ki Ýstanbul benim, benim Ýstanbul olduðum kadar” bir mitralyöz akþamýyla baþlayan sancýlamanýn erguvan mevsiminde yeniden soluyor ayrýk otlarý düþleri bir sis perdesi ama nereden sen ey sarhoþ beyoðlu kundaðýn nerede ve nereye kadar? “-Kenan da senindi Lut’u býrakýp gidene kadar Yýkýlýþýn arkasýndan arkana bile bakmadan” hiç olmazsa ayna sun bilinmez bir yolculuklarla bizimkisine yýldýrým arasý korku nedensizliklerde bakýn bakýn kim geliyor sana nöbetleri sonrasý? “-Görüyorum lakin her dem uykudasýn Bu miskinlik mi seni konuþturan” -“Oldu evet, Lut gömüldü bir anda Yandý ama aramýzda olan bitenden sana ne Hem sen yoktun ki onca aradan tufan kadar?” ben aðlamak kadar sahiciyim oysa o aðlayan kadar baharýn solgun duvarlarý bekle susuzluðu aðlayan gözpýnarýnýn kuruluðunu yýkayýncaya kadar “-Dün de demiþtin sonralýðýmý, insaf bir bak bana Benden baþka kaç kuþ bulabilirsin tarih kokan benim kadar?” buyurgan bir baharla geliyor çamlýca’dan istanbul bir neslin uykusuz düþleriyle bakýyorum istanbul’a çünkü düþ görmek aðlamak kadar önemlidir “-Övünüp durursun fakat nereye kadar Kaç yangýný söndürdün yanan Ýstanbul kadar?” buluþ ötesi yargýlamalarýyla sarýp sarmalýyor her þeyin anasý bir doðasý var ki bunu yalnýz istanbul anlar nedensiz bir kaçýp gitmeydi onunki aslýnda kaldýrým yoksunu bir devriliþ yaþýyordu insanlýk o gelene kadar “-Yandým evet ama Ýstanbul’un ateþiyle Bak rengimde hâlâ külleri var Kaným kuruttu ya bir kavý Bir damlacýksam bunda ne kusurum var Yanan Ýstanbul kadar” ayýklanmýþ adýmlarla geliyor yeniden ve kime dair ben bir baþkalaþýmýn doruðunda uzak en az istanbul kadar “-Anlaþýldý þair saydýrmak deðil niyetin istanbulu’un tepelerini ki yüzü aþtý Söyle neden dillendirdin bizi biz ki nutk-î bâtýnî iken Ve sabahýn bu saatinde buraya niye geldiðini bile bilmeyen bu âdemi Ki Ýstanbul bizden memnun biz Ýstanbul’dan iken” insan lâl olur lâlaç olur bazen þair de olsa anlatamaz dertlerini söyleyemez söyleyeceklerini tutuluverir her þeye dili dillendirir bu dil kimi zaman taþ olur börtü böcek olur kimi zaman diðer bir insan kimi zaman da bu kuþ olur en az kuþlar kadar bazen de dili açýlýr þairin budadýðý aðaçlarýn aykýrý düþen dallarýný gözyaþý seli olarak aktýðý karanlýk bezirganlarýnda paylaþýlmasý ihmaline kýzar yargýlar sunarken çetrefilli bir düþmanlýk bizi bizden alýr ve götürür bizsiz yerlere umacý görmüþ bir neslin rüyalarýnda elbette ýþýksýzlýðý arar yaðma tarihini yaþarken yeniden devinimler çizer tarihi yeni bir þans vermek için kölelerin ellerindeki boðum boðum sancýlarla yeniden kurdurmak için dünyayý yalnýz çocukluklarýný saklar bir perinin elinde tuz buz olana kadar Gazi BOZKURT Mayýs 2005
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © gazi bozkurt, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |