Seni düþündükçe üstüme kasvet çöküyor.Sanki dünyanýn bütün aðýrlýklarýný ben kaldýrýyor muþum yada kaldýracakmýþým gibi..Hatta kaldýrdýðým o aðýrlýklarýn altýnda eziliyor muþum gibi. Seninle görüþemediðim þu günlerde senden öylesine uzak ve varlýðýna o kadar yakýným ki... Yeniden þu dünyaya gelme þansým olsa yine seni seveceðimden o kadar eminim. Ama dünyaya yeniden gelme þansým kadar yok-sun…Yoksun iþte...Ve gecelerin ortasýnda dünyayý aydýnlatan bir yýldýz kadar çok-sun... Olmayýþýna inat,ölümüne çoksun.Her ne kadar yokluðunda geceyle gündüzü pek ayýrt edemesem de yine de çoksun benliðimde. Dünyanýn neresine bakarsam bakayým gözümün eriþtiði her yerde sen varsýn.Hatta hep var olacaksýn.Anlasana pamuk prensesim;ben sana aþýðým delicesine… Beni aramasan da aþýðým sana. Bili-yorum çok uzaklarda hatta çok yakýnlarda bile olsan sen de beni seviyorsun ve be-nim seni delicesine düþündüðüm þu saatlerde. Önündeki kaðýda kaleminden dökü-len bu cümleleri gördüðünde önce þaþýrdý genç adam.Ne zaman yazdýðýný bilemedi çünkü. Niye yazdýðýný da bilemedi. Bilemedikleri çoðaldý düþündükçe. Niye yalnýz olduðunu bilemedi. Neden kendisini kimselerin anlamadýðýný bilemedi. Nasýl olup da bir türlü mutluluðu yakalayamadýðýný bilemedi. Ama þimdi niye aranmadýðýný ve hatta Kardelenini niye arayamadýðýný hiç bilemedi. Bilemedikleri boðdu onu. Anne-sini niye zamansýz kaybettiðini bilemedi sonra. Arkasýndan niye sevdiklerini birer birer kaybettiðini düþündü onu da bilemedi. Düþünceler daðlar gibi çökünce omuz-larýna, silkinmeyi denedi. Kalkmalýydý, öyle ya, yapayalnýzdý ve þimdi kalkmazsa birazdan aðýrlýklar iyice çullanýnca hiç kalkamazdý. Baþýný çevirip pencereden bak-mayý denedi. Akþamýn alacasý çoktan çökmüþ, gün geceye doðru hýzla yol almak-taydý.Soluk bir yýldýzýn soluk ýþýðý yaladý suratýný.”Ben o yazdýklarýmý demek aydýn-lýkken yazmýþým” diye düþündü.”Yýldýzlarýn bu loþ ýþýðýnda ne yazabilir ne de yaz-dýklarýmý okuyabilirim çünkü.”Uzaklardan gözlerin eriþemeyeceði,ellerin tutamaya-caðý kadar uzaklardan karanlýklarý yýrtan bir baykuþ sesi geldi.”Hayýrdýr inþallah” dedi.”Ýnþallah hayýr olsun.” Baykuþ seslerine it ulumalarý karýþtý.Bir aralýk,bir at kiþnedi gibi geldi aslýnda ama buna emin olamadý.Birazdan bu seslere gök gürültü-lerinin homurtularý da eklendi.Birden parladý gökyüzü ve bir yýldýrým küresi denge-sini saðlayamayýp çaresiz kendini yeryüzüne býraktý. Ne zamandýr gözyaþlarýný içine akýtan gökyüzü sarsýlarak aðlamaya baþladý.”Arkadaþýný çok seviyor olmalý” diye düþündü. Hemencecik kendiyle baðdaþtýrdý olayý.Kendiyle ve Kardeleniyle. Kardelen de onun dilinde bir þarkýyken, dudaklarýnýn arasýndan düþüp gidecekti aþk mitolojisinin yapraklarýnýn arasýna. Yok olacaktý güneþte eriyip giden karlar misali.Olmayacaktý hayatýnýn gelecek bölümünde.Mahmurlaþtýðýný hissetti birden. Ayný zamanda açlýktan midesinin kazýndýðýný da..”Bir þeyler yesem” diye düþündü. ”Uyumalýyým” diye bir baþka düþünce karþýladý ilk düþüncesini. Uzaklardan bir yer-lerden bir ninni sesi geldi kulaðýna. Çocukluk yýllarýna gitti birden bire. Annesinin elini hissetti saçlarýnýn arasýnda. Onun sýcak dudaklarýný alnýnda duydu.”Uyusun oðlum” diyordu ninnisinin arasýnda.”Uyusun da büyüsün” diye ekliyordu.”Uyudum be anam, hem uyudum hem büyüdüm, büyüdüm de ne oldu sanki.” ”Uyu oðlum sen uyu” diyen annesinin sesine kandý, uyku gözlerini yendi, açlýðýný yendi, yalnýzlýðýný yendi. Gözünde annesinin nur yüzü, kulaðýnda o güzel sesi çýnlýyordu. Gerinerek esnedi yataðýnýn üstünde. Gözlerini tavana dikmiþ, sanki oraya yapýþýp kalan anne-sinin nur yüzünü izliyordu.”Nur içinde yat anneciðim” dedi. Demesiyle annesinin silüetinin kaybolmasý bir oldu. 10 ARALIK 2005