Bilen sever. -Leonardo da Vinci |
|
||||||||||
|
Peynir fobisi vardý adamda. Galiba annesinin seçtiði yanlýþ ismin çaðrýþým yaptýðý her türlü objeye alerjisi vardý veya onlardan ödü patlýyordu. Pekmezden de nefret ederdi. Hoþ, peynir veya pekmez benim evime de hiç girmezdi, evime kolay alýþmýþtý bu yüzden ama peyzajda sorun çýkýyordu. Peyzaj resimleri yapan sakallý bir arkadaþým, evde kullanýlmayan, küçük alaturka tuvalete, tuvaletin üzerine koca bir karton kapatarak yýðýnlarca peyzaj tablo dökmüþtü. Oda Peymi için koca bir kabusa dönüþmüþtü, odamýn o küçük tuvaletin yanýnda olmasý durumu daha da kötüleþtiriyordu. Bekareti elinden alýnan bir kýzýn kafasýna siyah torba geçirmiþ annesi, annesinin çiçekli eteði, elinde birkaç kutu aspirin, nüfus cüzdanýnda adýn xavier’ken, yanlýþ anlayýp zavallý yazmalarý, kaldýrýmlar, kýrýk bir kumanda, sözcükler satýrlar hep ayný dünya ve o, hiçbir þeyin farkýnda olmayan bir medyuma benzeyen. Librmadison doðuþtan gelen bir hastalýk deðildir, daha çok sonradan geliþmiþ bazý travmalar sonucu oluþur, hastalýðýn tetikleyicileri çok çeþitlidir, her türlü sert madde (duvarlar, kollar, bacaklar ve eller) ve her türlü yumuþak madde (bacaklar, göz yanlarýndaki yumuþak kafa örtüsü, yanaklar veya hayatýný yýkabileceðin bir sevgili) ve her türlü duygusal indi çýktý hastalýðýn geliþmesine ve vücuda yayýlmasýna yol açar. Peymi, benimle tanýþmadan önce, evine her akþam üstü, annesiyle birer fincan çay içip, üzümlü kurabiye yemek için giden, oval yüzlü bir adamdý. Üzümlü kurabiye ve çay birlikteliðinin üzerinde garip etkileri olduðunu söyler dururdu, evin ortasýna bir çift salýncak kurmak istediðini, mutfak tavanýna yapýþan yað damlalarýndan, iskambil kaðýtlarý misali evler yapmak istediðini, gazete kaðýtlarýndan karþý apartmanýn mor tavanlý balkonuna kadar uçabilecek aerodinamik’e sahip uçaklar tasarladýðýný hayal ettiðini anlatýrdý.. Tanýþtýðýmýz gün, Dolunay sokaðýnda bana bunlarý anlatýrken ona aþýk olmuþtum. Gözlerinde yanýp sönen o kývýlcýmlar ve gömleðinin iki kahverengi, açýk düðmesi, parlak siyah ayakkabýlarý ve süveteriyle, o tok sesi, ve tüm bunlara karþýlýk anlattýklarýnýn absürdlüðü ve tehlikesi baðlamýþtý beni. Ýplerini boynuma, bacaklarýma, belime, baþýma her yerine baðlamýþtý sýmsýký düðümleyip, gitmeme izin vermeyecekti bir Perþembe gecesi.. 7 Temmuz 1980: Peymi’yle ilk kavgamýz bu tarihe rastlar. –anne beni kurtar bu cehennemden, anne burasý koca bir zindan, pembe parmaklýklý, içinden çýkamýyorum, kulaklarýma ve aðzýma kaðýt týkadýlar anne, baðýramýyorum- Librmadison etkisini gösteriyordu.. Bendeki o ruh hastasý, temizlikle kafayý bozmuþ kadýn, Peymi’nin ‘iç huzursuzluðu’ yanýnda eksi iki pound’dan az çekiyordu. -Neden bu kadar uzun konuþtun ki arkadaþýnla? -Peymim, eski arkadaþýmdý, n’apayým, susturamadým da, konuþtuk iþte.. Neden böyle kýzdýn ki þimdi? -Ben orda yapayalnýz kaldým ama eski arkadaþýn benimle iki çift laf bile etmediði için. -Peymi üstüme gelme, arkadaþým diyorum iþte, uzatma bu kadar, sýrf kavga çýkarmak istediðin için . . … DUR PEYMÝ. Gitti Peymi. Çok uzaða deðil, oturduðumuz apartman boþluðundan –ki çok yüksek deðildi zemin katta oturuyorduk, alta da bir kat daha iniyordu apartman- kendini aþaðý attý, büyük bir hýþýmla hem de, arkasýndan ben de atladým ama Peymi’ye yaklaþamýyordum –karnýmdaki kelebekler mide duvarýmý ýsýrmaya baþlamýþtý- kýsacýk týrnaklarýyla yüzünü ve göz kapaklarýný çizmeye çalýþýyor, o da yetmeyince avuç içleriyle kafasýnýn iki yanýna sert bir þekilde vuruyor, çýðlýklar atarak oradan oraya koþturuyordu. Üç dakika geçti. Yorulmuþtu.. Çaresizlikle aðlayarak, aylardýr durmamacasýna kuyu kazýyormuþçasýna bir yorgunlukla yere yýðýldý. Kalbi çok hýzlý atýyordu. Yanýna oturdum, dudaklarýmý alnýna dayayarak aðlamaya baþladým. Sabah uyandýk. Apartman boþluðu güneþi yemiþti, kapkaranlýktý. Evimde yemyeþil yapraklý cam çiçeklerinin üzerine bira döken Peymi ve ben, eteðine kusmuk bulaþýnca makasla kumaþ parçalarýný kesip köpeðime þapka yapan arka oda sapkýný. Boþ bir evdik biz, hayatýmýzý doldururduk içine Peymi’yle. Peymi bir turþu kabý gibi dolduðundaysa her zaman, her zaman çok geç olurdu her þey için.. Patatesler, Dijon hardallarý ve boþ bir tabak.. Çiçekleri sularken, bu saydýklarýmý masanýn üzerine koyar, beklerdi Peymi. Çünkü eve gelmemi isterdi.. Çünkü ruhumu isterdi, ruhumu içine çekmek, sündürmek, yapýþ yapýþ bir þeftaliymiþçesine her yanýný tüylerle kaplamak, onu yemek isterdi. Vermeyince, kendini yerdi.. Bu da bir seçenekti. Bense karaciðerimde oluþan su fazlasýndan aþýrý derece rahatsýz olmaya ve bunu tahta iskemleler boyayarak kapatmaya çalýþýrdým çünkü boyamanýn karaciðerime iyi etkisi olduðunu düþünürdüm.. Aklýma her zaman böyle grotesk sayýlabilecek fikirler gelmezdi, bazen Peymi’yle hayatýmýzý nasýl sürdüreceðimizi düþünür, sonsuza kadar kaðýt gibi incecik üzümlü keklerle doyamayacaðýmýzý birbirimize anlatýr, umutsuzlaþýrdýk. Bu yüzden son aylarda piyango bileti alýrdýk her hafta.. Biletleri bir hafta ben, diðer hafta Peymi seçer, biletleri hep ayný bakkaldan alýr, biletleri almaya giderken hep ayný süveter ve pantolonu giyerdik. Baloncudan sarý ve yeþilin birbirine karýþtýðý kocaman bir balon alýr, bileti seçip cebime koyduktan sonra gökyüzüne býrakýrdým. Tanrý bir gün o balonu görecek, piyango bileti aldýðýmý anlayacak, bana acýyacak – ki korkmamaya baþlamýþtým artýk acýnmaktan evde deterjan dýþýnda içilecek hiçbir þey kalmadýðýnda- ve bana sonsuza kadar sadece pembe peynir ve havyarla yaþayabilme kapasitesi verebilecek kadar fazla para getirecekti. Tanrý’yý Pavlov köpeði yerine koyduðumu biliyordum ama hiç olmazsa sonunda onu cezalandýrmayý –birkaç býçak darbesi yeterli olacaktý- veya ödüllendirmeyi –birkaç adet bisküvi- hiç düþünmemiþtim.. Fakat piyango biletleri Peymi’nin librmadison’una fazla iyi gelmiyordu..
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © peri sim eldivenoðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |