..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yaþamak için topu toplam altý haftam kalsaydý ne mi yapardým? Tuþlara daha hýzlý basmaya bakardým. -Isaac Asimov
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Doða ve Dünya > Var Samsa




17 Aðustos 2005
Biyolojik Demir Bilye  
Var Samsa
“3 gerçek var: Benim gerçeðim, senin gerçeðin ve gerçek.”


:CIDC:
Bir basit soru öncelikle...

Yüz gramlýk bir demir bilye mi daha hýzlý yere düþer, beþ kiloluk bir demir gülle mi?

Basit sorunun basit cevabý ve hikayesi

Ýkisi de ayný hýzda, bunu bilemeyecek ne var? Bir eline bir bilye, diðerine bir gülle (nereden bulabilirsen) al, omuz seviyenden býrak yere. Gözle görünüyor ayný hýzda yere düþtükleri. Eðer bir buçuk metrelik mesafe iyi ölçüm yapmaya yeterli deðil diyorsan: Üst katlarda oturan bir arkadaþýn onlarý aþaðýya býrakýrken, senin aþaðýda (güvenli bir yerde) durman, bilye ile güllenin ayný sürede aþaðýya düþtüklerini gözlemen için yeterli olacaktýr.

Bu sorunun cevabýný artýk biliyoruz. Bundan 415 yýl kadar önce (1590’da) Galileo Galilei, Piza kulesinden bir misket ve bir top güllesi býrakarak cisimlerin aðýrlýklarýndan baðýmsýz olarak serbest düþme eylemini gerçekleþtirdiklerini kanýtladý. Bu deneyi gerçekten ilk gerçekleþtiren kiþinin Galileo olup olmadýðý veya bu türden bir deneyde ölçüm yapmanýn zorluklarý ile kafa karýþtýrmamýza gerek yok. Beþ kiloluk demirin, yüz gramlýk demire göre elli misli hýzla düþmediðini görememek için ahmak olmak gerekli...

Ahmak mý dedim? Ahmaklýkla itham ettiðim insan kalabalýðý içinde Galileo’ya kadar yaþamýþ milyonlarca insan var. Bu kadar çok insan ahmak olamaz, olmamalý. Hiç sevmediðim bir iþ yaparak -çaðýmýzýn modasýna uyarak- fikrimi kemiklerine kadar ölü kimsenin manevi þahsiyetlerini incetmeyecek bir þekilde, daha politik olarak ifade ediyorum o zaman: Ulaþtýðýmýz bilimsel seviyede bunu bilmemek ahmaklýk olurdu. O devirlerin parlak zihinleri, düþünürleri, krallarý ve filozoflarý ahmak deðildiler.

Tartýþýlmaz bir gerçek var: Binlerce yýl boyunca gereksiz milyon konuda gereksiz milyon düþünce üreten insanlýk, bu basit sorunun cevabýný bilmek için bir çaba göstermedi. O binlerce yýllýk dönemde çoðu insan bu soruyu düþünmedi, bu soru akýllarýna bile gelmedi. Diðerleri bu sorunun önemli olduðuna inanmadýlar, týpký günümüzde kalabalýklarýn bilime inanmadýklarý gibi. Kýsaca kalabalýklardan daha zeki olanlar olarak tanýmlayacaðým son ve diðerleri ile kýyaslandýðýnda sayýlarý son derece az olan bir grubunsa önünde farklý engelleri vardý. En basit engel, Aristo’nun önlerinde bu soruya ve benzeri sorulara verilebilecek en iyi cevaplar olarak kabul edilen cevaplarý vermiþ olduðu yanýlgýsýydý. Dev bir set gibi önlerine çýkan koskoca Aristo'ya karþý çýkmak mümkün deðildi.

Bu zeki insanlarýn önündeki diðer ve daha ciddi engel ise baðnazlýktý. Kalabalýklarýn ve krallarýn neredeyse tüm yönetimsel erki gönüllü veya gönülsüz teslim ettiði ruhani otorite, toplum üzerindeki kontrolünü sarsabilecek bilimsel/felsefi tüm zihinsel çalýþmalarý þiddetle bastýrýyordu. Gönüllü veya gönülsüz tanýmlamamasýný kullanýrken, gönülsüz olarak yönetim gücünü teslim edenler arasýnda sadece krallarý düþünebildiðimi eklemek isterim.

Günümüzün demokrasi altýnda yaþayan kalabalýklarýn kendilerine ait toplumsal güçleri (para, karar hakký vd) nasýl büyük bir þevkle benzer otoritelere teslim ettiklerini gözlemlediðim için, Ortaçað'da Papalýðýn tek güçlü muhalefetinin kimi krallar olduðu genel kanýsýný destekliyorum. Üstünde bir tartýþmayý vakit kaybý olarak görürüm ama 'bu Avrupa engizisyonuydu, bizde bilim ve alimler hep desteklendi' tarzý saf yorumlarý duyar gibi olduðum için, bu konuda bildik örnek Hazarfen'i ve felsefi çýkarýmlarý dolayýsýyla derileri yüzülenleri geçelim, gidin Topkapý Sarayýnda Hekimbaþýnýn (tüm Osmanlý'nýn en itibarlý doktoru) odasýný bir görün derim. Bizim köpeði baðlamayý denemem oraya, havasýzlýktan nallarý dikeceði için. Geçelim.

Binlerce yýl süresince milyonlarca insan bugün anladýðýmýz anlamda bilimden uzak bir yaþam sürdüler. Bilimden uzak bir yaþam sürmek, bir bakýma objektif gerçekliðin nasýl deðerlendirileceði konusunda hiçbir fikre sahip olmamaktýr. Günümüzde bile milyonlar -hatta dürüst olalým milyarlar- objektif, gözlemciden baðýmsýz, doðruluðu þüphe götürmeyen gerçekliðe ulaþmanýn metotlarý hakkýnda en ufak bir fikre sahip deðiller. Son 2500 yýl içinde felsefenin temel tartýþma konularýndan birinin gerçek bilgiye ulaþmak için nasýl bir yol izlememiz gerektiði tartýþmasý olduðunu aklýmýzdan hiç çýkarmamamýz lazým.

Aristo ahmak mýydý?

Aristo, yazdýðý tanýmlamadan 5 kiloluk demir gülle, 100 gramlýk demir bilyenin 50 misli hýzla düþer sonucu çýkarýlabildiðini fark etmeyecek kadar ahmak biri miydi? O Aristo’yu eti-kemiðiyle günümüze taþýdýðýmýzý canlandýrýlým gözümüzde. Ýnanýn bana onunla bir fikir münakaþasýna girmek istemezdiniz. Ahlak, teoloji, felsefe vb. Hepsinde aðzýnýzý açýk býrakacak kadar çok þey söyleyebilirdi. Eðer önyargýlarýnýzýn kölesi bir insan deðilseniz, o geniþ bilgi birikimi, inanýlmaz zekasýyla sizi büyüleyeceðine, ahlak anlayýþýnýn derinliðiyle aðzýnýzý bir karýþ açýk býrakacaðýna hiç þüphem yok.

Bertrand Russel’dan bu yana yeryüzünde örneklerine raslayamýyoruz, ama diyelim ki siz çaðýmýzýn mantýksýzlýk hastalýðýna yakalanmamamýþ azýnlýktansýnýz ve Aristo ile mantýk kurallarýnýn iþlediði bir tartýþmayý gerçekleþtirdiniz: Münakaþa kesin yenilginizle son bulurdu. Bunun sebebi Aristo’nun çaðýnýn tüm bilgileri yutmuþ bir deha olmasý kadar, uygarlýðýmýzýn son 2000 yýlý içinde geliþmelerin aslýnda temel olarak bilimsel alanda gerçekleþmiþ olduðu, bilim dýþý konularda ya hiç geliþme görülmediði veya gerçekleþen geliþmelerin akademik çevrelerle sýnýrlý kaldýðý, topluma yayýlmamýþ olmasýdýr.

Diðer taraftan ilkokul sondan terk akademik kariyere sahip olsanýz bile, gazete haberlerinden toplama bilimsel verilerinizle de (söz geliþi insan vücudundaki organlarý ve iþlevlerini saymanýz veya ayýn dünyanýn uydusu olduðunu söylemenizle) Aristo’nun aðzýný açýk býrakýrdýnýz, buna þüphe yok.

Bilimsel bilginin farký burada sanýrým. Birikerek artýyor. Gelecekte bugünün insanýnýn hurafeleri ve cahilliklerine, günümüzde geçmiþin cahilliklerine güldüðümüz gibi gülecekler.

Tarihi ahmaklýklar

Yeri gelmiþken bahsetmeden geçemeyeceðim bir kaç tarihi geri zekalýlýk örneðini rahmetle anmadan geçmeyelim:

1. 1500’lü yýllara geldiðimizde sayýlarý milyonlarý bulan Ýnkalar, Güney Amerikaya ilk ulaþtýklarýnda sayýlarý bir kaç yüzle sýnýrlý olan Ýspanyollara esir düþtüler. Takip eden yýllarda büyük oranda katledildiler. Bu esaretin sebebi sadece Ýspanyollarýn askeri üstünlüðü deðildi. Her ne kadar ilerleyen yýllarda 80 bin Ýnka ile 430 kadar Ýspanyol’un giriþtikleri bir meydan savaþý Ýnkalarýn 7000 kayýp vererek yenilgileriyle sonuçlanmýþ olsada, verdiðim örnekte –Ýspanyollarýn ilk olarak Güney Amerika’ya çýkýþlarý- her türlü lojistik üstünlük yerlilerin elindeydi. Milyona karþý yüz sayýsýndan bahsediyoruz, tükürükle boðmak bu örnekte bir abartý sayýlamaz. Ve ilk baþta konuk olarak kabul edilen Ýspanyollar bir gece vakti esir konumuna düþebilirlerdi. Ama Ýnkalar çok geç olana kadar uzun bir süre Ýspanyol’lara saygýda hiçbir kusur göstermediler. Bu garip durumun sebebi Ýnka efsanelerinin doðudan gelecek kurtarýcý tanrý mitleriyle dolu olmasýydý. Ýnkalar Ýspanyollarý Tanrý sayýyorlardý, krallýklarýnýn kapýlarýný ardýna kadar açtýlar. Uzun bir süre sonra, Ýspanyollarýn ne halt olduðunu anladýklarýnda ise, iþ iþten geçmiþti. Sonuçta milyonlarý barýndýran Ýnka Uygarlýðý nüfus kalabalýklýðý ve altýn enflasyonu sorunlarýndan bir çýrpýda kurtarýldý.

2. Ortaçað boyunca Avrupa’nýn bir çok ülkesinde salgýn hastalýklar tanrýnýn gazabý olarak nitelendi. Yüzbinlerce insan, aralarýnda bir çoðu hiç bir hastalýk belirtisi bile göstermeden, sadece belli toplumsal gruplara ait olduklarý için yakýldý. Günümüzde hastalýklarýn nasýl oluþtuðunu biliyoruz ve insanlarý hasta olduklarý için yakmanýn zalimce bir eylem olduðunu kabul ediyoruz. Ama bunu o insanlarý yakan milyonlara anlatabilir miydiniz? Tarihte bir kýsa yolculuða çýkýn ve yakýlacak olan insanlarýn bir suçu olmadýðýný, o dönemin kalabalýklarýna –milyonlarýna- anlatmaya kalkýþacak olsaydýnýz, ne söylerdiniz o kalabalýklara? Her koþulda, bu tür bir denemeye kalkýþacak olursanýz, önce üstünüze yanmaz kýyafetler geçirmeyi unutmayýn...

Özetle, milyonlarýn ayný fikri paylaþýyor olmasý, o fikrin doðru olduðunu kanýtlamýyor. Fikirlerin gerçekleri ifade ediyor olmalarýyla, çoðu zaman zannettiðimiz gibi arkalarýnda milyonlarýn olmasý arasýnda bir iliþki yok.

Üstelik modernliðin öldüðü, tarihin bittiði iddiasýndaki edebiyat akýmlarýna kapýlarak Ýnkalar aslýnda haklýydý, Ýspanyollar aslýnda Ýnkalarýn bekledikleri tanrýlarý da olabilirdi demek saçmalanýn postmodern bir formundan öte bir þey olmayacaktýr. Hele, iþin içine birazda bilimsel sosyolojik/psikolojik sos katarak o yakýlan insanlarda toplumun öfkesini hastalýk deðilse baþka bir þekilde yine çekerlerdi, sorun yarattýklarý toplumsal negatif enerjide düðümleniyor demek veya her þey izafidir demek, atalarýmýzýn güzel dilinden günümüz türkçesine sýyrýlmaya baþarmýþ ‘abesle iþtigal’ deyimine uygun bir kullaným alaný yaratýr.

Yanlýþ inanýþlar tarihi, milyonlarýn hayatýný deðiþtirdi. Katledilen, acýmasýzca yakýlan atalarýnýzdan biride olabilirdi. Adaletsizliðe ve haksýzlýða karþý çýkmak, yanlýþlýklarý düzeltmeye çalýþmak, sahip olduðu bilgiyi hemcinsleri ile paylaþmak insanoðlunu insan yapan temel deðerlerden bir kaçý oldular.

Günümüzde durum nasýl?

Size bir sýr vereyim mi? Toplumlara dýþarýdan empoze edilen veya toplumlarýn öz topraklarýnda yetiþtirip, yeþertip, en olgun hale getirdikleri kendi üretimleri olan yanlýþ inanýþlar, yanlýþ "doðrular" günümüzde de yaþamýmýzý etkilemeye devam ediyorlar... Herbirimizin hayatý yanlýþ “doðrularýn” gölgesinde. Fakat bu yanlýþ “doðrulara” o kadar alýþmýþ durumdayýz ki, onlarýn yanlýþ olduðunu tartýþmak bile bize anlamsýz gelecektir. Politikadan, ikili iliþkilere, günlük ev yaþamýmýzdan, iþ yaþamýmýza her davranýþýnýzý sorgulayýn. Neden baþkalarýna olduðumuzdan farklý görünmek, doðamýzýn reddi, yapay duygularla boðuþuyoruz? Üstelik bu yanlýþlarý sürdürebilmek için deðerli yaþam enerjimizin ve vaktimizin önemli bir kýsmýný (belki tamamýný) harcamaya hiç acýmýyoruz. Durup herþeyi sorgulamanýn vakti geldi. Ama düþünmek konusunda bile yanlýþ "doðrular" sarmýþ durumda çevremizi. "Çok düþünen delirir/ mutsuz olur vb", "toplum dýþý olursun", sen mi bulacaksýn tüm gerçekleri" vb vb

Peki bize ne veya kim yol gösterecek?

Yazýnýn baþýnda da geçtiði gibi, bize neyin kýlavuz olacaðý, hangi türde bilginin bizi gerçeðe yaklaþtýracaðý sorusu insanoðlunun (ve dolayýsýyla felsefenin) temel sorularý oldu. Farklý fikirler mevcut olmakla birlikte son iki yüzyýl içinde- aydýnlanma çaðýnda- insanlýðýn üzerinde oldukça anlaþtýðý bir cevap var bu konuda. Aydýnlanma çaðýnýn bu topraklara ulaþan ve sesini dinletebilen az sayýda kiþiliðinden biri olarak Atatürk aslýnda bu soruya son derece açýk bir cevap vermiþ bundan 70 yýl kadar önce: “En hakiki mürþit ilimdir.” Baþka yol gösterenleriniz olmasýn demiyor, ama aralarýndan birini daha hakiki, daha gerçek seçecekseniz, bu bilim olmalý.

Aslýnda tek baþýna bu sözünün tarihe geçmiþ olmasý ve bu sözle haþýr neþir olarak büyümemiz bile, bir kültürbataklýk olmaktan kurtulamamýþ ve kurtulamayacak olan Orta Doðu’da iyi-kötü bir uygarlýk olmamýzý saðladý.

Bilimsel araþtýrma kurallarýna uygun yapýlmýþsa ve baþka çalýþmalarla destekleniyorsa objektif doðrulara iþaret eder. Ýster Arþimet, ister Newton tarafýndan gerçekleþtirilsin, bilimsel çalýþmalarýn sonuçlarý belli bir istatistiki sapma payý ile birlikte ayný doðrular kümesi içinde olmak zorundadýr. Ama doðru kabul ettiklerimizin (gerçeklerimizin) ne kadarý bu kategori içinde yer alýyor?

“Ulaþtýðýmýz bilimsel seviyede bunu bilmemek ahmaklýk olurdu” gibi bir söz söyledim biraz önce. Ama ulaþtýðýmýz bilim seviyesinde kalabalýklar nasýl oluyor da ahmaklýklarýný sürdürebiliyor? Bir çok sebebi var bu durumun ama temel sebep olarak insanlarýn temel bilgi edinme yöntemi olarak bilimi görmemelerinden kaynaklanýyor. Bilimin temel kavramlarýný býrakýn bir kenera, bilimin ne olduðuna yabancý insanlarla dolu yeryüzü. Kalabalýklarýn bilim algýsý soðuk, sevimsiz ve gereksiz bir “þey” olduðu þeklinde.

Oysa bilim bizi doðanýn efendisi yaptý. Tüm yaþamýmýz bilimin farklý dallarýnýn (biyoloji, fizik, kimya, matematik, sosyoloji, psikoloji vd) kurallarýna göre gerçekleþiyor. Köpeklerin yerleþmeden önce neden yataklarýnýn üzerinde bir kaç tur döndükleri veya orgazm olan erkeðin ýsý algýsýnda ortaya çýkan farklýlaþma gibi bir çok doðal fenomenin bilimsel açýklamalarýný bilmemiz sýklýkla hiç bir iþimize yaramaz. Ama viraja 115 km/saat hýzla giren otobüs þöförü zorlukla tamamladýðý ilköðretim kurumunda merkezkaç kuvveti hakkýnda kendisini daha fazla bilgilendirecek bir fizik öðretmenine sahip olsaydý, hayatta olacaktý þu anda. Bilim adamlarýnýn raporlarý yerine, 3 ile 5’i toplayamayan ve kendi çýkarýndan baþka bir önceliði olmayan müsteþarlarýnýn raporlarý ile hareket eden politikacýlarýn verdikleri zararlar tartýþýlmaz boyutta.

Doðu ile batý arasýndaki temel fark

Son dönemlerde halkýmýzýn A.B.D'ye kýzdýkça Avrupa Birliðine karþý artan tepkisi dikkatimi çekiyor. Sorunun bir parçasýda Avrupa'nýn nerede, A.B.D.'nin nerede olduðunu öðretemeyen coðrafya hocalarýmýzda sanýrým. Ama madem halkýmýzýn giderek sayýlarý artan bir kesimi kendini Avrupa kültürünün uzaðýnda görüyor, bir daha da büyük kesimi ise zaten Avrupa kültürüne baðdaþamýyacak bir uzaklýkta, o zaman nereye, hangi kültüre aidiz biz sorusu aklýma geliyor.

Sorunun cevabý aslýnda bilime, teknolojiye ve dogmaya yaklaþýþýmýzda yatýyor. Bu soruya verilen bireysel cevaplarý incelediðimizde, üzülerek görüyoruz ki, mevcut zaman biriminde halkýmýzýn ezici bir çoðunluðu hala Doðu -Orta Doðu- kültürünü yaþamayý sürdürüyor. " Ben Avrupa kültürünün bir parçasýyým" sözünü sadece laf olarak dile getirecek kaç genç var çevrenizde? Gençler bu durumdaysa, yaþlýlarý býrakýn düþünmeyin.

Bu sebeple yazýnýn devamýnda Orta Doðu kültürü içinde saydým ülkemizi. Orta Doðu kültürü doðru ile yanlýþýn, gerçeklerle hayallerin en çok birbirine karýþmýþ olduðu kültür. Biz böyle olmasýný istiyoruz diye bir þey öyle olmayacaktýr, gerçeklik diye bir þey var. Bilimsel gerçeklere bile karþý olabiliyoruz, kendi hayallerimize aykýrý düþtüklerinde. Nesnel gerçekliði ölçmeyi, deðerlendirmeyi, arþivlemeyi ve gerektiðinde yeniden kullanmayý, kaynak göstermeyi ne bireysel hayatýmýzda, ne de toplumsal hayatýmýzda baþaramadýk.

Bundan 90 sene önce hakkýnda olumlu bir tek sýfat bulamadýðým Enver Paþa olarak tanýdýðýmýz þahsiyet, günümüz teknolojisiyle bile kýþýn zorlukla ulaþým saðladýðýmýz Kars ve çevresinden 140 bin çarýksýz askeri yayan Rusya ve ötesi fethine gönderdiðinde, Erzurum donmuþ Türk askeri cesediyle doldu. Bilimi reddetmek kimi zaman çok kýsa zamanda alýr eline sopasýný. Keþke hayat bu tür hatalarýn gerçek sorumlularýný cezalandýran bir adalet sistemiyle donatýlmýþ olsaydý. 90 bin insan –dile kolay- askerlik biliminden en ufak nasibini almamýþ bir þahsiyetin kararlarý sonucunda öldü.

Sorun tipik doðulu yaklaþýmýmýzla bilimin de iþimize gelen kýsmýný kabullenip, iþimize gelmeyen çýkarýmlarýný reddetmeye meyilli olmamýzda. Mesela Almanya’da 15 yaþýnda 40 bin çocuðun deðerlendirildiði bir çalýþmada Türk kökenli çocuklarýn ortalama zeka skorlarýnýn (IQ) Alman çocuklarýndan daha düþük olduðu sonucuna varýlmýþ. Bunun gerçek bir bilimsel sonuç olabileceðini kabul eden bir tek köþe yazarý, okur yorumuna raslamadým. (Gazete ve portallarýn muhtemelen basmakalýp yorumlarý yayýnlarken, farklý yorumda bulunanlarý yayýnlanmaktan kaçýndýklarýný düþünüyorum. Alternatif durumu, yani arada farklý düþünen bir kiþinin bile mevcut olmadýðý mono-düþünenler topluluðu içinde yaþýyor olma karabasanýný aklýma bile getirmek istemiyorum). Bu türden bir çalýþmayý daha okuyup deðerlendirmeden reddetmekle ne yapýyoruz? Milliyetçilik duygularýmýz bir gerçeði görmemize engel oluyor. Neden? Çünkü bilimsel veriyi okuma yeteneðine, daha önemlisi isteðine sahip deðiliz. Almanya'da yaþayan Türk çocuklarýnýn ortalama IQ skorlarý Alman çocuklarýndan daha düþük çýkýyor cümlesinden bize hakaret edilmiþ, aptal olduðumuz suratýmýza söylenmiþ gibi bir sonuç çýkarýyoruz- ki çalýþmanýn sonuçlarý bunu söylemiyor. Aslýnda birey olarak bizimle hiç ilgili olmayan bir çalýþma olduðu belli. Almanya’da deðiliz, 15 yaþýnda deðiliz, zaten o deðerlendirmeye katýlmadýðýmýzý biliyoruz. Ama kendimiz baþarýsýz bir test sonucu almýþ gibi üzülüyoruz. (Kendi zekamýzýn ne olduðunu merak ediyorsak bir IQ testi yaptýrabiliriz- ha o düþük çýkarsa bir Orta Doðu’lu olarak o teste de bir kusur bulmakta fazla zorluk çekmeyiz...)

Üstelik çalýþma Türk çocuklarý arasýndan süper zekalýlar çýkamaz gibi bir sonuçta çýkarmýyor ortaya. Sadece bunun daha düþük bir olasýlýk olduðunu anlýyoruz çalýþmadan. Aslýnda bunda da çok aþýrý þaþýlacak bir þey yok. Tüm dünyada kýrsal bölge kökenli bireylerin ortalama zekalarýnýn þehirlerde yaþayanlara göre daha düþük olduðu ve yine zekanýn aðýrlýklý olarak genetik geçiþe sahip olduðu gösterilmiþ durumda. Türk, Alman, Japon bu kuralý deðiþtirmiyor. Yine bu kurala uygun olarak IQ ortalamasýnýn en yüksek olarak saptandýðý “ülke’nin” geçmiþte bir þehir devleti olan (günümüzde yeniden ÇHC baðlanmýþ olan) Hong Kong olmasý þaþýrtýcý deðil. Eðer Almanya’ya göç eden Türkiye’nin büyük þehirlerinden akademik eðitim alan gençler olsaydý, ikinci kuþak Türk’lerde daha yüksek IQ’ya sahip olacaklardý. Kýrsal kökenli ve köyünde de tutunamamýþ Türk ve Kürt’ler göç edince, ortalama IQ skorlarý daha düþük bir ikinci nesil Türk gençliði ile karþýlaþmamýzda þaþýlacak bir durum yok.

Ýnsanlarýn bilimsel olarak içinde yer aldýklarý gruba bir üstünlük adledildiðinde, bunu reddetmeyi akýllarýndan bile geçirmedikleri görüyoruz. Bilimsel olarak zenci gýrtlaðýnýn daha iyi vokal yapmaya olanak verdiðini söylediklerinde, itiraz eden bir zenci düþünebiliyor musunuz? Kadýn beyninin konuþma ve sözel beceri merkezlerinin erkek beynine göre daha geliþmiþ olduðu bilgisine itiraz eden bir kadýn tanýyor musunuz? Hatta bu konuda daha az yeteneðe sahip olduðunu çoðu erkek rahatlýkla kabul ediyor. Centilmenliklerinden de deðil, bir çok bilimsel sonuç arasýnda günlük hayatýmýzda en rahat gözlem yapma þansýna sahip olduðumuz konulardan biri bu. (Kadýnlarýn dikkatimi çeken bir diðer yetenekleri de ayný anda hem konuþup, hem düþünebilmeleri. Biz erkekler için yürürken sakýz çiðnemekten bile zor bir durum).

Ama zencilerin ortalamada beyazlardan daha az zeki olduðunu veya kadýnlarýn soyut düþünme, matematik ve satrançta yeteneklerinin genetik olarak erkeklerden daha düþük olduðunu gösteren bilimsel verileri dile getirin bakalým. Karþýnýzda bir önyargýlar ve bahaneler silsilesi çýkacaktýr, fýrsat eþitsizliðinden, bilimsel çalýþmalarýn yeterince iyi yapýlmadýðýna... Irkçýlýk veya cinsiyet ayrýmcýlýðý ile suçlanýrsýnýz kolayca ve gerçek bir tartýþma, düþünme, öðrenme ve sonuçlara çýkarma imkansýzlaþýr.

Bana en korkutucu görünen iþleri bilginin doðru yorumlanmasý üzerine kurulu insanlarýn hiçbir bilim nosyonuna sahip olmamalarý. Bir binanýn çizimini gerçekleþtiren bir mimarýn yer çekimi teorisini reddettiðini farz edelim mesela... Evinizi ona çizdirir miydiniz? Ýmkansýz deðil mi? Ama kendini evrim teorisinin reddine adayan ve bu konuda seminerler düzenleyen, kulak burun boðazcýdan bozma saç ekici (para orada ya!!!) bir doktor var ülkemizde. Yurt dýþý da görmüþ, iyi para da kazanýr. Hacý-hocalara giden milletim tarafýndan çok da bilge bir doktor sayýlacaktýr belkide. Adam seviliyor, saygý görüyor, iyi para kazanýyor. Baþarýnýn baþka tanýmý var mýdýr yeryüzünde? Acýklý. Doktorlarýna bile bilimsel bir biyoloji anlayýþý verememiþ ülkenin vah haline...

Ýyi bilim, kötü bilim

Ýþimize gelirse bilim ve teknoloji güzel, iþimize gelmediðinde, anlamadýðýmýzda, önyargýlarýmýzla çeliþtiðinde tu kaka. Bir basit örnek: Evrim teorisi günümüzde yaklaþýk olarak kendisiyle eþit eskilikte olan yerçekimi teorisi kadar doðruluðu kanýtlanmýþ bir açýklanmasý yeryüzündeki yaþamýn. Týpký yerçekimi teorisinde olduðu gibi her geçen gün yeni bilgiler ýþýðýnda geliþen, eksiklerini tamamlayan bir teori (yoksa siz modern fiziðin Newton’un yerçekimi kuramýný hiç deðiþikliðe uðramadan kullanmaya devam ettiðini mi sanýyordunuz?) Ama temelde evrim teorisinin gerçekliðini sorgulamak bilim dýþý çerçevede ancak mümkün olabilir.
Evet, kimi zaman Einstein'ýn veya Havking'in bir teoremini Newton'un yerçekimi teorisiyle açýklayamazsýnýz, ama bu temelde yerçekimi teorisinin doðruluðunu tartýþmak aklýevvelliðine götürmez sizi...

Kuþkusuz ömrü yüz sene ile sýnýrlý insanoðlu için canlý türlerinin milyonlarca yýl içinde nasýl farklýlaþtýðýný anlamak zor birþey. Ama oturup biraz düþünelim. Neden bir iþe yaramayan kýsalmýþ bir kuyruk kemiði veya apendiks var insan vücudunda? Neden farklý canlý türleri benzer iklim þartlarýnda benzer deðiþiklikler göstermiþler? Neden dünyanýn onca yerinde onca farklý canlý türünün kemikleri, fosilleri var? Buzul çaðýnýn bol tüylü kaplaný, fili nerede þimdi? Nasýl olurda canlýlar arasýnda çevresine uyum gösterenlerin hayatta kalýp daha fazla çocuk sahibi olduðunu, uyum gösteremeyenlerinse sayýlarý azalarak sonuçta kaybolup gittikleri gibi aslýnda çevremizde bile gözleyebileceðimiz gerçeklere neden gözlerimiz kapalý?

Çünkü kapattýðýmýz gözlerimizi açmak için Galileo’nun Pizza kulesinin tepesine çýkýp bir demir bilye ile bir demir gülle atmasý gerekiyor aþaðýya. Laf aramýzda, Harvard bir kaç sene sonra yaþamýn baþlangýcýný ortaya çýkaran olaylarý laboratuar ortamýnda gerçekleþtirilebilen parçalara bölme çalýþmasýný tamamlayacak. Ama onu da beðenmeyecek, itiraz edecekler çok bilmiþler.

Ta ki…

Ta ki 20 –25 sene sonra yeniden dünyaya getirdiðimiz Neandartal Bebeðin fotoraflarý boy boy gazeteleri süsleyene kadar güzellik uykularýna devam edecekler. Ýlkel insana -ne komiktir- evrenin merkezinde yer almadýðýnýn söylenmesi nedense bir hakaret olarak gelmiþti. Kimilerinin dünyanýn öküz boynuzunda olmadýðýný ve evrenin merkezinde yer almadýðýný kabul etmeleri için, dünyanýn uzaydan çekilmiþ fotoðraflarýný görmeleri gerekli olmuþtu. Evrim teorisini anlayýp kabul etmeleri için de Neandartal Bebeði görmeleri gerekecek. Boþuna deðil klonlama çalýþmalarý konusunda cahil halkta korku yaratmaya çalýþmalarý. Halkýn desteði ile klonlamayý büsbütün engellemeleri lazým, Neandartal Bebeðin doðumunu engelleyemeleri için...

Zengin muhafazakarlarýn bir sýkýntýlarý var bu konuda. Klonlama çalýþmalarý olmadan sonsuz hayatta kalma düþlerini gerçekleþtirmeleri mümkün deðil. Parasý olanýn kendi yedek organ bankalarý yaratacaðý ve parasý olmayana göre belki 50 sene daha fazla yaþayacaðý bir gelecek bekliyor bizi.

Ama ne þirin bir görüntü olacak o Neandartal Bebeðin fikir babasýnýn dizinde oturmasý…O basýk alný, geniþ burun delikleri, birbirinden uzak gözleri ile yenir yutulur olmayan bir biyolojik demir bilye olacak o ufaklýk… (Hikayesi gelecek…)










Ek...Yazýmýn yeryüzü ayaðý

Yazýnýn sonuna geldik. Uzun zamandýr yapmak istediðim bir þeyi yapacaðým þimdi, ÝZ edebiyatýn izniyle. Konumuzla alakalý bir web haberi ve bu haberle ilgili yorumlarý satýrýna dokunmadan yazýmýn yeryüzü ayaðý olarak sunuyorum size ... Amacým yazýda bahsettiðim kafa karýþýklýðýna dikkat çekmek. Birde aslýnda saðlýmýza, yaþam süremize büyük faydalarý olacaðý ve zenginlerin daha uzun yaþayacak olmasýndan baþka gözle görülür hiçbir tehdit taþýmayan genetik kopyalama karþýsýnda halkta gereksiz bir korku yaratmayý muhafazakar çevrelerin nasýl baþarmýþ olduklarýna dikkatinizi çekmek istiyorum. Çok garip bir dünya düzeni: Basýn ve diðer kitle iletiþim/eðlence araçlarý zengin muhafazakar azýnlýðýn temel propaganda aracýna dönüþmüþ durumda. Ve hepimiz bu zokayý yutuyoruz, gerek Hollywood filmleri ile bilinçaltýmýza korkusu yerleþtirilen genetik þifresi deðiþtirilen ve yeryüzünü ele geçiren virüsler yoluyla olsun, gerekse basýnda çýkan DNA'sýyla oynanan mercimeðin (fasulyenin, domatesin, inek sütü, keçi yaðýnýn :-)) saðlýk sorunlarýna yol açtýðý iddialarý ile olsun. Amaçlanan genetik araþtýrmalar sözü geçtiðinde insanlarýn içinde bir ürperti estirilmesi ve bunu baþarmýþ durumdalar.

Yorumlarýn sýrasý tersten: Ýlk olarak yapýlmýþ olan yorum en sonda yer alýyor.


Kopya Afrika kedileri yavruladý

22.08.2005 14:00 - Bu haber 4538 kiþi, ... Haber bugün 455.671 kiþi tarafýndan okundu

ABD'de genetik olarak kopyalanmýþ vahþi Afrika kedilerinin yavruladýðý bildirildi. Kopya hayvanlarýn üreme kabiliyeti böylece ilk kez anlaþýlmýþ oldu.

New Orleans'taki Audubon araþtýrma merkezi uzmanlarý, kopya diþiler Madge ve Caty ile kopya erkek Ditteaux'nun yavrularýnýn bir süre önce dünyaya geldiðini açýkladý. Araþtýrmacýlar, bu geliþmenin soyu tükenme riskiyle karþý karþýya olan hayvan türlerinin nüfusunun çoðaltýlmasýnýn yolunu açabileceðini belirtti.

8 yavrunun da gayet saðlýklý olduðunu kaydeden uzmanlar, ''bütün dünya hayvanlarý açýsýndan büyük bir potansiyel sunan bu bilimsel macerada rol üstlenmiþ olmaktan memnuniyet duyduklarýný'' vurguladýlar.


Okuyucu Yorumlarý
Bu haberle ilgili 19 kiþinin yorumu bulunmaktadýr.

neri236 - 22.08.2005 18:07
teknoljinin ve bilimin avantajlarý olduðu kadar dezavantajlarý da olduðunu kabul etmeliyiz.insanýn yapmasý gereken bilimi kullanmayý bilmektir.nesli tükenmekte olan bir hayvaný kopyalamak hiçte kötü birþey deðil hatta övünülecek birþey.bilime dil uzatanlar dönüp bir kendilerine baksýnlar.sabah akþam internette insanlara ve kendilerine ne katýyorlar

hatabenim - 22.08.2005 18:06
YARATICI ALLAHU TEALADIR
KULLARIN ÝMAL ETTÝÐÝ ÝCAT ETTÝÐÝ HER ÞEY ALLAHIN YARATMASIYLA MEYDANA GELÝR AKSÝNÝ SÖYLEYEN KÜFRE GÝRER GEREK KOPYA OLSUN GEREKSE DOÐUM OLSUN BÝR ANNE RAHMÝNDE OLACAÐINA LABARATUVARDA OLMUÞ FARK BÝLÝM ADINADIR AMA YARATILIÞ MUTLAKA ALLAH TARAFINDANDIR

naserabas - 22.08.2005 17:56
Allahýn Koyduðu Kanunlara Riayet
Öncelikle þu çok önemli Kopya iþi tamamen kevni kanunlara riayetten baþka birþey deðildir. Týpký viþne aðacýna kiraz aþýlamak yada renkli çiçek tozlarýný dölleyip baþka renk çiçek üretmek gibi kevni kanunlara riayettir. Yani Allahýn varlýðýna nakise getirmek. Çünkü Genlere bu kopyalanma özelliðini veren Allahtýr. Þimdi bu kedileri yaratan Allahtan baþka kim olabilir. Baþka bir hücre kullanmadan bu kediler yapýla bilir mi ? esas konu budur.Kýsaca Hiç kimse din ile bilim çatýþmasý gibi paranoyalara girmesin. Bir kanun varsa mutlaka kanun koyucu da vardýr. Ýzin verdiði ölçüde kevni kanunlara riayet edilecektir.

denizorion - 22.08.2005 17:32:
Dünya varoldukça bilim ve din çatismasinin sürecegini düsünüyorum.Pik-pull köpekleri de insan dehasinin bir ürünüdür.Fakat burada bilim kötüye kullanilmistir.Bugün bu kedilerle ilgili büyük basariyi iyi yada kötüye kullanmak yine insanoglunun elinde.Fakat kediler koplayandi diye basimiza tas yagmaz

soylemem_bilmeyiniz - 22.08.2005 17:09
teknoloji
bu teknoloji oldukça yakinda insanlarida kopyalarlar acaba biz nereye gidiyoruz böyle .. insan kendisinin bir kopyasinin olmasini ister mi ben hayatta istemem zaten ilerde kopyalanan kisilerle ve robotlarla savasa gidilir ve onlarin acima duygusu olmaz teknloji bencene belirli alanlarda olmali bu alanlarda degil canlilar üstünde degil!

fgnn - 22.08.2005 16:58
ne kadar önemliiii
az geliyodu memleketteki kediler ne gerek var kopyalamaya falan bizim sokakta var 100 tane zaten kimisi kisirlastirir kimisi kopyalar yarabbim akil versin size ne diyim hazir yapilmislara bakmayi bilmiyoruz yetmiyo gibi üretiyoruz hoooyyyyyyy kime diyorum bennnnn

doga23_istanbul - 22.08.2005 16:52
Helal olsun elin adami yapiyor iste yakinda insanda kopyalacaklar allah yollarini açik etsin bizimkilerde hala ceplerini doldurmaya çalissinlar

unpas - 22.08.2005 16:36:
çok dikkatli olmak gerek çok
neden? kopyalama ile yarataçaklari insanlari düsünelim biraz ne insaf ne viçdan ne his ne duygu.yüçe yaradanin insan ogluna baasettigi inçeligini bunlarda görebilirmiyiz.sonuç ne olursa olsun nasil olursa olsun dünyanin sonu demektir bana göre.yüçe rabbim bütün müslümanlari kendisine asi olmaktan korusun

sulem16 - 22.08.2005 16:02
darisi ...dicem ama...
arkadaslar yapmayin alay konusu diil bu bence buyuk bi basari e tabi bizim pek bi marifetimiz olmadigindan bu tur gelismelerde, tiye almakla gecistiriyoruz mevzuyu, kompleks meselesi heralde... darisi bizim basimiza dicem ama...

adam - 22.08.2005 15:50
Olumlu gelisme
Nesli tükenmek üzere olan hayvan türleri için olaganüstü bir gelisme.Kutlamak gerekir.Bu haberi okuyup yine felaket tellalligi yapanlar zircahil, korkak ve bilgisiz insanlardir.Genetik kopyalamanin ne oldugunu iyice ögrenin ondan sonra tellallik yapiniz!

mg_dm - 22.08.2005 14:48
olmaz olmamali
bu bir ihanet...yaratana karsi...korkarim gelecegimiz tehlike altinda bir gün o deneyler yüzünden insanligin sonu gelecek...ne kadar simdilik komik görünsede...

fosforlu57 - 22.08.2005 14:45
YAKINDA INSANLARDA KOPYALANIRSA SASIRMAYALIM! BILIM ADINA BÜYÜK GELÜSME OLABILIR AMA BANA GÖRE ÇOKTA DOGRU DEGIL...

lale601 - 22.08.2005 14:31
arkadaslarrr
bence haksizlik yapiyorsunuz. ADAMLAR senelerce çalisip bunu buluyorlar sizse beyenmeyip alay konusu yapiyorsunuz çok ayip hiç olmazsa okuyana saygi gösterin

anemo_16 - 22.08.2005 14:29
helal olsun vala
ya adamlar kopyalarla ugrasiyo insallah diger hayvanlardada olur bu blece nesiller tükenmez ama bunu kesin insanlarin üstündede deniicekler belkide deniyolardir....

troof32 - 22.08.2005 14:28
Dünya elden gidiyor!
Ileride çok büyük sonrunlar yaraticak ve eminim sonuçlarinda kimse karsisinda duramiyacak yani bu kendi sonunu hazirlamak eyvah ki eyvah:(

davut_uyar - 22.08.2005 14:03
miyavvvvv.lar
aferim size zaten kediler birbirlerine benzer yinede tebrik ederim

fizikimdat - 22.08.2005 13:59:
darisi FILIM( pardon bilim) adomlarimiz basina
biz daha AYA BIR KEDI BILE GÖNDEREMEDIK ADAMLAR KOPYA KEDIYI DOGURMUSLAR.. ISTE GELECEGI KIMIN SEKILLENDIRECEGI KIMIN ÖNÜMÜZDEKI EN AZ 50 YIL BOYUNCA DÜNYANIN PATRONU ALACAGININ DELILI... ILGILILERE DUYRULUR....

danyal - 22.08.2005 13:55
sende kopyasin heralde
adamlar onu yapmak için nekadar okuyo cabaliyo sen anca bole internetin bandini harca turk degilmiyiz iste

aslankral89 - 22.08.2005 13:47
iyi aferin onlara
cooooooooooooooooooooooook buyuk bir is yapmislar iki dene kedi kopyalamislar



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Giyotin Ýstiyoruz, Giyotin Ýstiyoruz!
Fikir Özgürlüðü ve Ýnternet
Hayatýmdan 35 Dakika
Naçizane Bir Kehanet
Dün Telafer'de Bir Çocuk Öldürüldü
Varolamamanýn Dayanýlmaz Öfkesi
Metafizik Dereotu Atomlarý

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Dünyanýn En Ýyi Ýnsaný [Þiir]
Yeni Bir Çaðýn Baþlangýcý [Öykü]
Sessizlik - 1 [Öykü]
Kadýn Haklarý - 1 [Öykü]
Kadýn Haklarý - 2 [Öykü]
O Þýk Ayakkabýlarý Bu Dava Ýçin Almadýnýz, Bay Schopenhauer! [Öykü]
Sessizlik - 2 [Öykü]
Martý M. V. [Öykü]
Mustapha Garta'nýn 30. Yaþ Günü - 1 [Roman]
Mustapha Garta'nýn 30. Yaþgünü - 2 [Roman]


Var Samsa kimdir?

Bireyin varolma, kendisi olma þansýný elinden alan kurumlarla sarýlmýþ ve kötü bir þaka, bir tuzak haline dönmüþ dünyada insan sorunu üzerine hikayeler, denemeler.

Etkilendiði Yazarlar:
Milan Kundera, Franz Kafka, J. P. Sartre, Orhan Pamuk


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Var Samsa, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.