Sevgi dünyadaki yaþam ýrmaðýdýr. -Henry Ward Beecher |
|
||||||||||
|
Almanya’da yaþayan Türk iþçilerinin sorunlarýný dile getiren türküler üzerine þimdiye dek küçük çapta bazý çalýþmalar yapýldý (bkz. kaynakça). Büyük ölçüde Türkçe yazýlmýþ olmalarýna karþýn, son dönemde Almancaya verdikleri önemden ötürü, bu türkülerin, bugün Almanya’da önemli bir edebiyat kolu oluþturan “Göçmen Edebiyatý” çerçevesinde deðerlendirilebileceðini düþünüyorum. Almanya‘daki edebiyat eleþtirmenlerinin, Türk Göçmen Edebiyatýný özellikle ilk kuþakta (Fakir Baykurt, Aras Ören vb.) hep Türk iþçilerinin yaþam koþullarýný anlatan (daha çok sosyolojik) bir oluþum olarak görmeleri dolayýsýyla, Almanya konulu türküler de en azýndan tematolojk açýdan bu baðlamda deðerlendirilmeyi hak ederler. Zaten Türk Göçmen Edebiyatý da, edebiyat bilimciler arasýnda da henüz tam olarak tanýmlanmýþ deðildir. Ýki alan arasýnda elbette dolaþým olanaklarý bakýmýndan, birinin yazýlý diðerinin sözlü olmasý nedeniyle, önemli bir ayrým yapmak zorundayýz. Fakat (bir zamanlar Pertev Naili Boratav‘ýn yüksek ve halk edebiyatý arasýnda iþaret ettiði gibi) sözü geçen göçmen yazýlý ve sözlü edebiyatýn konularýna bakýldýðý zaman, çok büyük bir paralellik ve dayanýþma olduðu görülür; bir yandan yazarlar, diðer yandan türkücüler kanalýyla söz yazarlarýnýn her türlü konuya el attýklarý ve üslup bakýmýndan da (hiciv, eleþtiri, kimlik sorunu, vb) benzer tavýrlarý sergiledikleri bir gerçektir. Türk ve Alman kültürlerinin ilginç bir senteziyle ortaya çýkan yapýtlarýn estetiði iþte bu farklýlýklarýnda yatmaktadýr. Yazarlarýn kendi kültürlerinden getirdikleri ile Batý kültüründen aldýklarýný birleþtirerek, Batý kültür sisteminden daha deðiþik bir kültür bileþimi oluþturduklarý artýk bilinen bir gerçek. Popüler türkü metinleri, Türkçe olmalarý dýþýnda burada belirtilen hususlarýn hepsini içermektedir. Geleneksel formlarda üretilen bu türkülerin tam bir Türkçeyle yazýldýklarý söylenemez. Bir çok örneðin gösterdiði gibi, metinler zaman zaman Almanca-Türkçe bir bileþim sergilemektir. Türkülerin 1972‘den itibaren geliþim sürecini irdelediðimizde, tespit ettiðmiz önemli bir husus da þudur; Türkçe baþlayýp daha sonra Almancalaþan edebiyat metinlerindeki görece uyum yeteneði türkü metinlerinde de vardýr. Yalnýz bu süreç daha yavaþ ilerlemektedir. Bugün Türk halk müziðinin ana unsur (deðilse Rap parçalarda olduðu gibi, fon müziði) olarak ön planda olduðu popüler müzik üretimi, gittikçe Alman dinleyicileri de hedef alýrcasýna, Almancaya çevrilme ya da doðrudan Almanca yazýlma aþamasýna gelmiþtir (bkz. örn Abdullah Eryýlmaz). Yabancý iþçi göçünün ilk gününden bu yana Almanlarýn özlediði 'uyum', sadece yazýlý edebiyatta, örneðin ikinci kuþakta, kendiliðinden gerçekleþmiþ gibi gözükürken, uyum zorluðu içinde olduðu belirtilen ve yazýlý edebiyata istekli ya da meraklý olmayan Türk iþçileri ve türküleri de aslýnda uyum sürecine girmiþtir. Türkü metinleri büyük ölçüde kültür þoku gerçeðiyle dokunmuþtur. Söz yazarlarýnýn farklý kültürel kökenlerinin getirdiði baþkalýk, türkülerde bütünüyle yansýr. Bu baþkalýk, özellikle etnomerkezci bir perspektiften bir üstünlük olarak türkü tematiðinin ardalanýný oluþturur. Bu yazýmýzýn kapsamýný, Almanya’da oluþan popüler türkü metinlerinin konularýyla sýnýrlý tutacaðýz. 1961’den itibaren Almanya’ya giden Türk iþçileri daha çok gurbet ve dil sýkýntýsý çekiyorlardý. Ýlk türküler de bu iki konu etrafýnda oluþmuþ, geleneksel türkü metinleri, küçük deðiþikliklerle yeni durumlara uyarlanmýþ görünüyor. Erzurumlu Ama Âþýk Hasan þu metni buna örnek: Trenin yollarý demir deðil mi? Ýþçiye verilen emir deðil mi? Sýlaya kavuþmak nasip deðil mi? Mezarým yad elde kaldý neyleyim? Âþýk Hasan Yýlmaz’ýn "Bir mektup gönderdim Almanya’dan" adlý türküsü de, gurbette ölen bir iþçinin yakýnmalarýný dile getirir. Dil bilmeme, halini anlatamama sorunsalý da bu türkülerden yansýyan problemlerden. "Geniþ olur Almanya’nýn yollarý/ Nasýl iþtir anlaþýlmaz dilleri" (Âþýk Hasan Yýlmaz) gibi yakýnmalar bunu gösteriyor. Zaman içinde Almanca öðrenip anadilini unutanlarýn yakýnmasý da son dönem türkülerde, geri dön çaðrýlarýna bir gerekçe oluþturur: Unutturdular sana ana dilini Makinaya nikâhladýk gelini Çöktük aha bükecekler belini Yurda dön hey bacým yurda dön yurda! (Âþýk Kemteri). Bu dil sorunu öyle büyüktür ki, Türk iþçisi Almancayý kiþileþtirir ve onu bir düþman gibi görür: Ulan Almanca germanca Konuþup anlayamadým seni Boðazýmda laflar týkanýr kalýr Meister baþlar dýr dýr dýr. (Rýza Taner) Ýþyerinde doðrudan muhatap olunan “Meister” (Ustabaþý), burada görüldüðü gibi, iþçinin en çok yakýndýðý kiþilerdendir: Meisterin yüzü gülmez Ýþçinin derdini bilmez Yabancýyý Alman sevmez (…) Karakter sýfýra inmiþ Ýnsanlýktan geri kalmýþ Yapmadýklarý kalmamýþ Hiç utanmaz meisterler (Mustafa Çiftçi). Meisterlere yönelen eleþtiri, dilde seçilen üslûpla da vurgulanýr; dil artýk argo/küfür düzeyinde kullanýlýr: Almanya dedikleri Domuzdur yedikleri Bizi çok hýrpalýyor Meister inekleri (…) Âþýðýn dedikleri Doldurduk gedikleri Türkleri geri yolluyor Hitler’in köpekleri (Âþýk Metin Türköz). Zamanla bulunduklarý ortama uyum saðlamaya çabalarken, getirdikleri kültüre ve hemþerilerine yabancýlaþma olgusu gündeme gelir. Ne Almanlara ne de Türklere yaranamama, kimseyi memnun edememe handikapýyla karþý karþýya kalýr, kendilerini cinsiyeti olmayan bir insan gibi görmeye baþlarlar: Yurdumuzda Almanyalý Almanya’da yabancýyýz Bir garib vatandaþýz Ne kardeþiz ne bacý (A. Mahir Ofcan). Yaðmur Atsýz "Bir adýmýz Alamanya beyleri/ Bir adýmýz Anadolu yabaný" derken, Derdiyoklar grubu: "Helmuth diyor pis yabancý/ Tuðrul diyor Alamancý" diye yakýnýr. Almanlardan gördükleri hoþgörüsüzlük, iþçilerimizi üzen sorunlardan. Taze umutlarla gittikleri Almanya, bir düþ kýrýklýðýna dönüþür: Ýçmeden olmuþum içimde sarhoþ Rüya mýsýn serap mýsýn söyle Almanya Ýnsanlýktan yana içerin bomboþ Senin merhametin yok mu Almanya (Yüksel Özkasap). Ýþçileri köle, Almanlarý köle tüccarý olarak nitelemeye baþlarlar. Alman tarihine gönderme yapmaktan çekinmez, üslûpta pervasýzlaþýr: Fikrin karýþtýrmak ise dünyayý Hayvanat cinsinden suyun var senin (…) Biz insanýz bize yular takarsýn Gördüm pek acayip huyun var senin (Âþýk Metin Türköz); hemþerilerine de uyarýda bulunurlar: Çiftçi dön git sarýl kara sapana Yeter köle olduðun Almana (Mustafa Çiftçi). Yabancýlara özel kanun çýkarýlarak, Türklerin Almanya’ya gelmeleri önlenmeye çalýþýlýnca, gurbet kahrý çeken iþçilerin derdi gittikçe aðýrlaþýr. Kalkýnmasýna onca katkýda bulunduklarý Almanya’yý nankör sayarlar: Yenilip yýkýlan bir enkaz gibi Yaratýp da tekrar kurduk sonunda Bunca emeðimiz hiçe sayýldý Ausländer raus olduk sonunda (Âþýk Haydar Korkmaz). Yabancýlar kanununu çýkaran Helmuth Kohl ve Franz Josef Strauß’da bu eleþtiriden paylarýný alýrlar: Helmuth Kohl und Strauß Wollen Ausländer raus Biz de insan deðil miyiz Severek yaþamak varken (…) Þimdi bir de vize çýktý Nice gönülleri yýktý Gurbetçiler dertten býktý Gülerek yaþamak varken (Derdiyoklar). Yabancýlar kanunu Almanya’nýn yalnýzca nankörlüðünün deðil, ayný zamanda güvenilmezliðinin de bir belgesi olarak görülür: Uzun yýllar oynadýlar oyunu Bize çýktý yabancýlar kanunu Alýn terimizin mükafatý bu Yurda dön hemþerim yurda dön yurda (…) Kemteri halktandýr halkýn ozaný Geç anladýk bize kuyu kazaný iþte budur Almanya’nýn düzeni Yurda dön gardaþým yurda dön yurda. (Âþýk Kemteri) Geçmiþten günümüze sözü edilen Türk-Alman dostluðunun boþ çýkmasý Âþýk Metin Türköz’ün keskin üslubuyla þöyle dile gelir: Tarihten öðrettiler Türk-Alman dostluðunu Sosyal anlaþmalarla gösterdi boþluðunu Çoluk-çocuk periþan gör hayat hoþluðunu Unutmak tabir mi ki þu Alman puþtluðunu. Sözde Alman dostluðunun ardýndan gelen yabancýlar kanunu, adeta bir "tekme" gibi algýlanýr: Sözüm ona çok severdi Türk iþçisi çok gut derdi Postumuzu yere serdi Alman attý bize þutu (Âþýk Metin Türköz) Almanya’da yabancýlara uygulanan özel kanunlar, ayný zamanda Alman toplumunda görülen deðiþmelerin göstergesi olarak deðerlendirilir. Adnan Varveren’in "Yüzümüze güldü durdu/ Bizi canevinden vurdu/ Son zamanlarda kudurdu/ Yuh olsun þu Almanlara" sözleri, ýrkçý kundaklamalar, Türklere yönelik saldýrýlar baðlamýnda anlaþýlmalýdýr. Derdiyoklar’ýn "Yolculuk nereye Alman Efendi" adlý türküsünde, ev yakan Dazlaklar kadar, onlarý henüz “küçük çocuklar” diye hafife alan devlet yetkilileri de yerilmektedir. Fýrýnlar yaktýðýn çaða doðru mu? Yolculuk nereye Alman efendi? Kasaplýk yaptýðýn çaða doðru mu? Yolculuk nereye Alman efendi? Hitler de küçüktü sonra büyüdü, Kurdu ordularý aldý yürüdü. Ýnsanlýk üstünde kurþun eridi Yolculuk nereye Alman efendi? Senin tarihinde kara leke var, Silmeye çalýþtýn bu güne kadar, Ýster misin Nazizim dirilsin tekrar? Yolculuk nereye Alman efendi? Alman tarihine yapýlan bu gönderme, gelecekte olabilecek geliþmeler hakkýnda þimdiden bir uyarýdýr. Bu uyarý salt Türklerden gelmiyor, ayrýca Alman yazarlarýnýn þiirlerinde de ifadesini buluyor. Ünlü Alman þairi Hans Magnus Enzensberger "Ayrýcalýklý Vukuat" baþlýklý þiirinde kaygýlarýný, hiciv yoluyla dile getirir: “Ýnsanlarý ateþe vermek yasaktýr. Kanuni bir ikâmet iznine sahip insanlarý ateþe vermek yasaktýr. (…) Federal Almanya’nýn bekasýný ve güvenliðini tehdit etmeyen insanlarý ateþe vermek yasaktýr. (…) Bilhassa, boþ zamanlarýný deðerlendirme imkânlarýndan yoksun bulunduklarý için ilgili kanunlardan habersiz ne yapacaðýný bilemediklerinden dolayý ruhi bunalým geçiren gençlere de, þerefine itibar etmeksizin insanlarý ateþe verme hakký tanýnmamýþtýr. (…) Herkes itiraz etme temel hak ve hürriyetinden faydalanabilir. Ýlgili dilekçeler yetkili makamlara gönderilmelidir” (Çev. A.O.Öztürk) dizeleriyle insaný içermeyen yasalarý, umarsýz yargýyý ve basiretsiz politikacýlarý hicvetmektedir. Yani; herkes itiraz etme temel hak ve hürriyetini kullanabilir, oturma izni olmayan, Almanya’nýn bekasýný tehdit ettiðini düþündüðü insanlarý yakabilir. Ýnsanlarý yakan gençler, bunalým geçirmektedirler, bu da hafifletici bir nedendir. Gizlice basýp aralarýnda daðýttýklarý “Yeni Alman Marþý”nda (“Das neue Deutschlandlied”), Dazlaklar, devletin bu zaafýný farketmiþler, Türklere yönelik düþmanlýklarýný devletin bekasýný tehdit üzerine oturtmuþlardýr: Almanca bilmem, ben Türküm, ama cebim hep dolu Almanya herþeyin üstündesin, çocuk parasý çok alâ Çalýþmaya ne hacet, yaparsýn çocuðu, erkeklik öldü mü? Almanya her þeyin üstündesin, ne de güzel bu türkü Eyvallah Kýzýllar, eyvallah Yeþiller, bizi getiriyorlar dile Hýristiyan Demokratýn vermediðini biz çoktan aldýk bile Seçim sandýðýna gidersek, elimizde seçmen kaðýdý Almanya herþeyin üstündesin, sen bizim olacaksýn. (Çev. A.O.Öztürk) KONU TARÝHÇESÝ 1972-1995 yýllarý arasýnda üretilen türküleri kronolojik olarak gözden geçirip, elde ettiðimiz konu tarihçesinde, dört aþama tespit etmek mümkün: 1. Aþama (1972-1975) Uyum Zorluklarý Bu aþamada sýla hasreti ve parçalanan aileler sorunu ön planda. Yeni ve yabancý bir toplumda, deðiþik yaþam koþullarýna alýþmak durumunda olan iþçiler, dil bilmediklerinden, Alman arkadaþlarýyla iletiþim sýkýntýsý çekerler. Dil sorunu kolay halledilemediðinden, Almanya‘ya gelmek isteyenlere, sakýn ola gelmemeleri öðütlenir. 2. Aþama (1976-1979): Kültür Karþýlaþmasý Burada „Öteki“ olan Alman‘ýn yeme-içme ve davranýþ alýþkanlýklarýyla tasviri, olumsuzlanmasý ve aþaðýlanmasý söz konusudur. Görünüþ ve inancýndaki farklýlýklar vurgulanýp abartýlýr ve bunlar „Öz“ (Türk) kültür tek ölçüt alýnarak, mentalitenin dýþa yansýmasý olarak algýlanýlýr. En çok eleþtirilen kiþilerden biri, 1970‘li yýllarda çevrilen bir filmin Türk kahramaný Þirin ise (çünkü, bir Yunanlýyla dost olup, bar-pavyon gezip, çýplak görünmüþ, böylece Türk kimliðine ihanet etmiþtir), diðerleri tarihi Türk-Alman silah arkadaþlýðýna ihanet eden Alman politikacýlardýr. Almanlara duyulan genel öfke, iþ yerindeki Ustabaþý (Meister) na yönelir. Türk devleti, yurttaþlarýnýn haklarýný koruyamadýðý, iþçiler de dürüst davranmadýklarý için sert eleþtiriye hedef olurlar. Ailelerin birleþmesi ve Almanlarla yapýlan evlilik sonucu oluþan problemler de ele alýnýr. Bu aþamanýn önemli bir yaný, türkülerin geri dönüþ umudunu (sosyologlar bunu „geri dönüþ miti“ diye niteler) hala muhafaza etmeleridir. Bundan sonraki aþamalarda bu umut zayýflayarak kaybolur. 3. Aþama (1980-1990): Ýki Kültür Arasýnda Yukardaki sorunlara; vize, gelecek umudunun zayýflamasý ve iki kültür arasýnda karar vermek zorunluluðu eklenir. Özellikle çocuklar bundan büyük ölçüde etkilenirler; Almanca mý, yoksa Türkçe mi düþüneceklerini bilemezler. 4. Aþama (1990-1995): Almanya Acý Vatan Türkülerin anlattýðýna göre, Almanya‘da yaþayan Türklerin büyük bir bölümü oraya yerleþmiþ görünüyor. Ancak bu gönüllü deðil, zorunlu bir tercihtir. Kendi devleti tarafýndan „döviz için satýlmýþ ve kendi kaderine terk edilmiþ“ olma duygusu, onlarý Almanya‘yý ikinci vatan olarak seçmeye zorlamýþtýr. Fakat burada da týpký Türkiye‘de olduðu gibi istenmedikleri, gizli ya da açýk aþaðýlandýklarý ve ýrkçý saldýrýlara hedef olduklarý için, yeni vataný „ Acý Vatan“ olarak nitelendirirler. Yeni tarihli türkü ve Rap metinlerinde, dayanýþma ve öz benliði yitirmeksizin uyum saðlama çaðrýlarýnýn yapýlmasý tesadüf deðildir. SONUÇ Gözden geçirilen bu konu tarihçesi bize, türkülerin baþtan beri iþçilerin sorunlarýna uyan bir tema seçtiðini, ve dolayýsýyla hep aktüel sorunlarý ele almaya özen gösterdiðini kanýtlar. Bu türküler, ezgilerinde çoðunlukla hareketli, yani oyun havasý türünde, ama didaktik içerikli ürünlerdir. Hiciv ve ironik üslubu benimserler. Görüþümce müzik ve dil üslubu arasýndaki bu gerilim ve ayrýca somut içeriðin oluþturduðu kontrast çok anlamlýdýr: Oyun havasý ritmi ve hicivli ironik üslup, günlük toplumsal yaþamdaki bastýrýlmýþlýða karþý özgüvenin pekiþtirilmesi amacýna hizmet etmektedir. Bunlar, türkülerin didaktik iþlevinin en önemli unsurlarýndandýr. Kullanýlan kaba (pejoratif) küfürlü dil de, bu baðlamda belli bir boþalým saðladýðý ölçüde, anlaþýlabilir görünüyor. „Türkü“ kavramýný ben burada ihtiyatla kullandýðýmý belirtmeliyim, çünkü araþtýrma malzemesini oluþturan türkü hazinesi, geleneksel anlamda aðýzdan derlenmiþ, yine geleneksel anlamda „otantik“ deðil. Ancak, malzeme içinde folklorik ürünlerin varlýðý bir yana, gerçekten (otantik = tedavülde, dolaþýmda olduðu gibi) türkülerin „sözlü dolaþým“ olanaklarý içinde elde edilen ürünler araþtýrýldýðý için ve daha da önemlisi, Almanya‘daki Türk folklorizmi (= satýlan folklor), oradaki yeni kuþaklar tarafýndan artýk „Folklor“ olarak algýlandýðýndan (bkz. Reinhard 1987: 83), bu metinler halkbilimsel olarak araþtýrýlmayý hak ederler. Veyis Güngör (1995), Haydar Avcý, Ursula Reinhard, Robert Anhegger, Mustafa Boz, Irfan Ünver Nasrattýnoðlu (1997) ve Martin Greve (1997 ve 2000) gibi akademisyen ve bilim adamlarý, Almanya türküleri alanýnda makale düzeyinde katkýda bulundular. Ama bu ürünleri, bütüncül bir yaklaþýmla, özellikle filolojik anlamda araþtýran kapsamlý bir araþtýrma yoktu. Yayýmladýðýmýz „Alamanya Türküleri. Türk Göçmen Edebiyatýnýn Sözlü/ Öncü Kolu“ (Kültür Bakanlýðý Yayýnlarý: 2717, Kültür Eserleri: 322) adlý çalýþmamýz, bu açýðý büyük ölçüde kapatmaktadýr. Ortaya konulan sonuç ve dökümlerin, sosyolojik analiziyle, bugün 2 milyon nüfusuyla Almanya‘da en büyük azýnlýk durumunda olan Türklerin, kültür deðiþimi, direnç noktalarý ve kendine özgü yeni bir kimlik inþasý hususlarý üzerine çok ilginç ipuçlarý vereceðini düþünüyorum. KAYNAKÇA “Das neue Deutschlandlied”. Beleg Nr. F 8331 aus dem Bestand des Deutschen Volksliedarchiv, Freiburg i. Br. Anhegger, Robert: “Die Deutschlanderfahrung der Türken im Spiegel ihrer Lieder. Eine ‘Einstimmung’ ”. Gastarbeiterkinder aus der Türkei: zwischen Eingliederung und Rückkehr. Hrsg. von Helmut Birkenfeld. Beck’sche Schwarze Reihe, Bd. 262, München 1982. Avcý, Haydar: “Almanya Gurbeti ve Türküleri”. Halk Kültürü, 5. Kitap, 1985/1, Ýstanbul 1985, S. 11-22. Boz, Mustafa: Almanya’daki Türk Ýþçilerinin Sorunlarýný Dile Getiren Türkü Metinleri. Bitirme Tezi [Abschlußarbeit], Konya 1996. Eryýlmaz, Abdullah: Gastarbeiterlieder. Ýþçi Þarkýlarý. Deutsch-Türkisch. Majör Müzik Yapým Ltd. Þti (Kaset) Gözaydýn, Nevzat: “Türkçenin Federal Almanya’daki Deðiþimi”. Türk Dili, Nr: 547, Temmuz 1997, S. 6-14. Greve, Martin: Alla Turca. Musik aus der Türkei in Berlin. Hrsg. von Der Ausländerbeauftragten des Senats, Berlin 1997. Greve, M..: „Kreuzberg und Unkapaný. Skizzen zur Musik türkischer Jugendlicher in Deutschland“, in: Attia, Iman und Helga Marburger (Hrsg.): Alltag und Lebenswelten von Migrantenjugendlichen., Frankfurt/M 2000, S. 189-212 = Verlag für Interkulturelle Kommunikation, Interdisziplinäre Studien zum Verhältnis von Migrationen, Ethnizität und gesellschaftlicher Multikulturalität, Bd. 11 Güngör, Veyis: “Batý Avrupa Türk Edebiyatý”. Türk Kültürü 38 (381), 1995, S. 11-16. Nasrattýnoðlu, Irfan Ünver: „Batý Avrupa‘da Yaþayan Türk Âþýklýk Geleneði“. V. Milletlerarasý Türk Halk Kültürü Kongresi Halk Edebiyatý Seksiyon Bildirileri, Cilt II, Kültür Bakanlýðý Yayýnlarý: 1867, Ankara 1997, S. 151-171. Öztürk, Ali Osman: “»Song 2000' ve Türk Ýþçilerinin Yarattýðý Türküler”. Konya Postasý, 16 Mayýs 1996. Reinhard, Ursula: “Türkische Musik: ihre Interpreten in West-Berlin und in der Heimat. Ein Vergleich”. Jahrbuch für Volksliedforschung, 32. Jg., Berlin 1987, S. 81-92. Anadolu Ajansýnýn haberi için bkz. http://www.ntvmsnbc.com/news/135655.asp (*) Öztürk, Ali Osman: Alamanya Türküleri. Türk Göçmen Edebiyatýnýn Sözlü/ Öncü Kolu, Ankara 2001 (= Kültür Bakanlýðý Yayýnlarý: 2717, Kültür Eserleri: 322). 302 sayfa. Resim ve Grafik ve tablolu.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ali Osman Öztürk, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |