..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Düþmekten yükselme doðar. -Victor Hugo
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aný > Murat Mehmet UÐURLU




16 Haziran 2005
Kýrat ve Sýpa  
Murat Mehmet UÐURLU
Bir çocuðun, yaþamýna giren sýpa ile olan iliþkileri.


:BFCD:

Kýrata binmiþim.

Sadece kulaklarýný, kulaklarýnýn arasýndan sarkan perçemini ve kar beyazý yelelerinin uçuþtuðu boynunun bir kýsmýný görüyorum.

Dimdik duruyor kulaklarý ve ara sýra oynayan baþý resmin durgunluðunu bozarak, imgeye yaþanmýþlýk boyutu katýyor.

Dut aðacýnýn yemyeþil yapraklarýyla gölgelediði serinliðin içinde, Þabanlarýn yolunun baþýnda, Aligil’in duvarýnýn dibinde öylece duruyoruz.

Aðaçlarýn ve otlarýn rengi körpe bitki yeþili olmalý. Ýlkbahar sabahlarýndan biri ve güneþ epey yükselmiþ. Otlarýn, yapraklarýn üzerine çöken sýcaklýk bahar kokusuna boyanarak yükseliyor havaya ve hoþ kokular doluyor burnuma; yaþama coþkusuyla göðe doðru yükseliyorum.

Ýçine durduðum gölgeye bakýlýrsa erken aðaran günün sabahýndan biraz sonrasý.

Kimsecikler yok yanýmýzda. Saka kuþlarý cývýldamýyor dut aðacýnýn yapraklarý ara-sýnda, karga sürüleri kaplamamýþ göðün maviliðini. Yel esmiyor, ot kýpýrdamýyor.

Dut yapraklarýnýn arasýndan görünen gökyüzü yüzü pýrýl pýrýl ve para kadar bulut yok.

Dut aðacýnýn altý ile evimizin arasý yetmiþ metre kadar var.

Beni bu ata kim bindirmiþ, oraya kadar nasýl gelmiþim, ileri mi gideceðim, gerimi, birilerini mi bekliyorum?

Belli deðil...

Ýkinci görüntü; Çanakçý dönüþü,

Küçük Köprü’yü gördüðüm aný resmediyor.

Yine ayný kýr atýn üzerindeyim,

Küçük köprüyü, Ýstanbul’a kadar uzanan þose yolu görüyorum. Aklýmýn yönü Görele’ye doðru.

Büyük köprüyü geçip, dutluktaki haný dönünce, ortaokulun altýndan Görele’ye gireceðiz.

Fakat ben ve at ne ileri gidiyoruz, ne geri... Yanýmda, saðýmda, solumda yine kimseler yok bu görüntüde de.

Kýrat ve ben anayola doðru dönmüþüz cephemizi, duvara asýlý tablo gibi ayný noktaya doðru bakýyoruz. Atýn perçemi ve kulaklarý arasýndan görüyorum önümü.

Bu görüntünün,dut aðacýnýn altýnda baþlayan yolculuðun devamý ve ayný günün, dakikalar sonrasý olduðundan eminim.

Çanakçý sapaðý ile dut aðacýnýn arasý yedi kilometre kadar. Bu yedi kilometrelik yolculuðun hiçbir santimini anýmsamýyorum. Kemer köprü yok, Osdu Mamud'un deðirmeni yok.

Deðirmen yanýna kadar hep iniþtir ve burasý iniþin, yokuþa döndüðü yerdir.

O yaþta, at sýrtýnda tutunabilmem, altmýþ-yetmiþ derece eðimli yolu selametle tamam-lamam asla söz konusu olamazdý. Yokuþ inerken atýn boynundan aþaðý düþmem gerekirdi,

Demek ki yanýmda birileri vardý ve bana yardýmcý olmuþtu. Gacaru çeþmesinden aþaðýsýnýn yetmiþ derece eðime ulaþtýðýný düþünürsek,

Kemer Köprüye kadar süren tehlikeli yolculuðu at sýrtýnda bir baþýma tamamlamadýðým açýkça anlaþýlabilir.

Bu anýya bakýlýrsa, günlerden Salý ve ben 2-3 yaþlarýndayým. .

Salý günleri Görele’nin pazarýdýr ve köylüler için resmi tatil gibidir.

Köylerdeki iþler býrakýlýr ve Görele çarþýsýna inilir. O gün çarþýya gelmiþtik ama ne yolculuðun orta yerinden, ne de Kemer Köprü’ye (deðirmenin hemen yaný) kadar olan iniþi nasýl bitirdim, þoseye indi-ðimde at motorlu araçlara nasýl tepki verdi,

Görele çarþýsýnda ne yaptým, hiçbirini anýmsamýyorum.

Halen, bu olayýn içinden çýkabilmiþ deðilim; bunlar yaþanmadý da ben mi uyduru-yorum; gerçekten benim gözlerimden mi aktý belleðime, yoksa birilerinin kulaðýma üfledik-lerini kendime mi mal ediyorum?

Temelini yayla hevesinin doldurduðu bu at sevgisi, kurgu-larýmla gerçeðimi birbirine mi karýþtýrdý, karar vermiþ deðilim.

Çocukluðumun, masalla gerçek arasý bir yerine kazýlý bu anýsý, hiç bir zaman terk et-medi beni. Bu masalýmsý anýnýn gerçek olmasýný bekledim yýllar boyu.

Bir atýmýz olmalýydý, yükleri ben deðil o taþýmalýydý, sýrtýna binip dörtnala koþturmalýydým yollar boyu. Asýl önem-lisi yaylaya gitmeliydim. Aynalý baþlýðýný takmalý, saðrýsýna allý, kýrmýzýlý, yeþilli örtüsünü örtmeli; boynuna gorunu takmalý ve ceniðe (köye,cenik denir) dönerken bir elimde çam saký-zý, ötekinde pestil daðýtmalýydým yolumun üzerinde dizilenlere.

Yayla mevsimi geldiðinde dört yanýmýzý gor, çan, kelek sesleri, koyun kuzu mele-meleri ve sýðýr böðürtüleri kaplar.

Bu sesleri duyduðumuzda dýþarý fýrlar, geçit töreni izler gibi, aðzýmýz açýk, içimiz buruk beklerdik muhteþem göç katarlarýný.

Cýlýz sýðýrlar, benzi soluk insanlar tatlý bir telaþla umutlarýný yanlarýna alarak uzaklaþýrlardý köyümüzden.

Kýzýl aðaçlar ve fýndýk dallarý yer yer kapatýr iniþi, çýkýþýyla kývrýlarak uzayan yoldaki görüþü. Bir görünür, bir kaybolur yolcular tepenin, tümseðin, alafýn ve paldýrýn arasýnda.

Çanlý Kirse (Çanlý Kilise)’ den sonra hiç görünmez olurlar ve oraya kadar bakardým yaylacýlarýn ardýndan.

Sonrasý hayal dünyamýn kurgularýyla ve tamamlanmamak üzere uzayýp giderdi.

Aradan günler geçer yaylacýnýn biri, yayla yanýðý kýzarmýþ yüzüyle yollara uzanan ye-þil yapraklý fýndýk dallarýnýn arasýndan görünür, yayla havasýný yayarak önümüzde durur. Biz aðzýmýzý açmadan vakur ve görev bilinci içinde bir çiðniyim çam sakýzý ile bir ýsýrým pestili ellerimizin arasýna býrakýverir.

Ýþte mutluluðum,heyecaným, coþkum, þükran duygum ve imrenmekten içimin eridiði an.

Kýrat öyküsü yeniden canlanýr bu günlerde , yaylaya gitme isteðim midemde yumruk yumruk aðrýlar olurdu.

Bizim ailede yaylacýymýþ ben doðmadan. Dedem ve babaannem Ýstanbul’a, halamlar kocaya gidince yaylacýlýk bitmiþ. Güya, kýr at da o günlerde satýlmýþmýþ.

Bir ucumuz Ýstanbul’a uzayýnca elimiz, kolumuz baðlanmýþ ve bizim ailenin yaylacýlýðý anýlara hapsedilmiþti.

Kýrat'a iliþkin iki resimlik aným ve yaylacýlýk özlemim hayal dünyama yerleþmiþ benimle birlikte büyüyordu.
Yaylaya giden arkadaþlar oralarda geçen olaylarý anlatýrken doyumsuz tatlar alýr, o hayatý mutlaka yaþamak isteðiyle yanýp tutuþurdum. Yaylanýn yemyeþil topuk kaplý düzleri, çam ormanlarý, insanýn tüm hastalýklarýný yok eden acý suyu, bir adým önünüzü görmenizi engelleyen sis baskýnlarý; gerçeðe deðil, masal dünyasýna aitlermiþ gibi gelirdi bana.

Bunlarýn hepsi tanýmdan ve tahminden öte þeyler deðildi, çünkü gözlerimle görmemiþtim .

Topuk denirmiþ yayladaki ota, diken gibiymiþ. Sularý öylesine çok soðukmuþ ki, yediðin yemeði hemen eritirmiþ ve sýk sýk yemek yeme ihtiyacý duyarmýþsýn. Sýcak kavur-manýn üzerine bu su içilirse, et midede donarmýþ ve ölüme yol açarmýþ. O nedenle yayla ço-cuklarý güçlü, kuvvetli olurmuþ.

Ben çok zayýf, güçsüz olduðum için de illaki yaylaya gitmek istiyordum. Babamýn güçlü olmasýný yayla çocuðu olmasýna baðlýyordum.

Beþiklerin baþýnda, analarýn, ninelerin söylediði ninnilerin en güzeli, en dokunaklýsý ‘uyusun da büyüsün, yaylara yürüsün, küçük guzum oooy” ninnisidir.

Doðan her çocuðun gitmesi gereken yerdir yaylalar. Beþiklerin baþýnda yakýla yakýla yayla ninnileri, içinizi de yakmaya baþlar yayla sevdasý.

Yaþým ilerledikçe yaylaya gidebilmek arzusu, küçücük dünyamýn en büyük hayalini, belki de yaþamýmýn ilk ciddi takýntýsýný kazýyordu belleðime.

Eðer atýmýz olursa yaylacýlýðýn mutlaka baþlayacaðýna inanýyordum. Gerçi gün gün yaylacýlarýn sayýsý azalýyordu. Ýþ yapacak, yaylaya gidecek yaþta olanlarýn kimi Ýstanbul’a, kimi Almanyalara kaçýyordu. Ama, ben umudumu yitirmemiþtim.

Günler, tarla, inek, dana, deðirmen ve okul arasýnda geçip giderken, dedemden, ömür boyu unutamayacaðým sürpriz haber geliverdi.

Bir katýr göndermiþ bize. Köru Ali Ýmroz’dan bir kaç katýr ve at satýn alýp gemiyle Görele’ye getirmiþ. Ýstanbul’da dedemle görüþmüþler.

Dedem, “Birini bize býrak. Ama, bizim çocuklarýn beðendiði olsun” demiþ.

Yüz lira vermiþ. Gelen habere göre, katýrlar Orta Çay’da imiþ.

Orta Çay, Büyük Köprü ile Küçük Köprü arasýnda kalýr. Bir yanýnda Elevi deresi,öte yanýnda andal vardýr. Ýki top sahasý büyüklüðünde arazi çayýr , çimen kaplýdýr. Orta yerinde iki tane kale direði ve aþaðýsýnda (deniz tarafýnda) gölgesinde oturulan kocaman bir çýnar aðacý göðe doðru uzanýrdý.

O zamanlar halka açýktý. Beþerden, altýþardan kurulu, beþ altý takým ayný anda maç yapardýk. Ne zaman onbirli maç olur, o zaman saha boþaltýlýrsa da, kenarlarda bir-iki küçük takýma oynayacak yer kalýrdý

Trabzon Ýdmanocaðý gelir, Görele Yurtgücü ile maç yapardý. Büyük maçlardý bunlar. Tirebolu’dan Giresun’dan takýmlar gelir, o zaman sahanýn çizgileri, kireçle çizilirdi. 19 Mayýs törenleri de burada yapýlýrdý. Koþu yarýþmalarý ( o zamanlar atletizm demezdik), minder hareketleri, insandan kule, yanan çemberden geçme vb. hareketler birbiri ardýnca sýralanýr, bu gösterileri izlemek için köyler boþalýr, Orta Çay’a toplanýrdý.

Orta okul yýllarýnda , öðlen yemeðimiz olan 25 kuruþluk çeyrek ekmek ve 10-15 kuruþluk zeytin veya tahin helvasýný da çoðunlukla burada yerdik.Dere boyunca dut aðaçlarý vardý ve gölgesinde otururduk.

Koþar adým indik köy yolunu.Orta Çay’a geldiðimizde iki at , sekiz-on kadar katýrýn otladýðýný gördüm. Birkaç kiþi atlarý ve katýrlarý inceliyor.Özellikle aðýzlarýný açýp diþlerine bakýyorlardý.

Babamla birlikte kalabalýðýn arasýna karýþmadan uzaktan baktýk hayvanlara.Týpký diðerleri gibi baban da birkaç katýrýn diþlerine baktý.Sonra, henüz iki yaþlarýnda olduðu söylenen sýpaya yaklaþtý.

Benim de küçük olmam nedeniyle olsa gerek, onu seçti. Doðrusunu söylemek gerekirse, benim gözümde onda idi.

Aðzýna diþine baktýktan sonra, sýpanýn yularýndan tutup, köye yöneldik..

Ayak týrnaklarý nalsýz ve küçücüktü. Oysa atlarýn ve katýrlarýn ayaklarý onun dört-beþ katý kadar görünüyordu. Küçük bebeklerin görüntüsüyle özdeþleþtirdim sýpamý ve bir küçük kardeþim daha olmuþ kadar ürperdim tepeden týrnaðýma.

Direndi önce, bizimle gelmek istemedi. Ýlerde otlamakta olan atýn yanýna koþtu kiþneyerek.” Anasý olmalý “ diye, düþündüm.

Çocuklar da, danalar da analarýnýn peþinden ayný tepkiyi verirlerdi. Gitti, yularýný tekrar yakaladý babam. Yulardan gem yaptý aðzýna.

Aðzýnýn etleri acýyan sýpa direncini sürdüremedi, babamýn ayak izlerini takip edercesine yürümeðe baþladý.

Arkalarýnda ben üzüntü ve sevinci harmanlamýþ, yarý sarhoþ, ha düþtüm ha düþecek onlara yetiþme çabasýndayým.

Sýpanýn zoraki itaati, aðzýna takýlan gemin verdiði acý içime oturmuþtu. Ufacýk, evdeki dana kadar, kahverengine çalan rengi, küçücük ayaklarý, sinekleri kovalamak için sallanýp duran kuyruðu. Son derece sempatik , bir o kadar da öksüz havasý veriyordu bana.

Býraksalar geri götürüp atýn yanýna salacaktým.

Fakat, ona sahip olma duygusu daha aðýr basýyordu. Birlikte büyüyecektik kardeþ gibi, öyle hissediyordum.

Ana þoseyi geçtik, Küçük köprünün yanýndan Çanakçý yoluna kývrýldýk. Orta Çay kayboldu. Babam gemi çýkardý sýpanýn aðzýndan. Üzerimden kocaman bir karlý dað kalktý.

Direnmeyi býrakmýþ, baþlýðýn normal haliyle çekilmeyi kabullenmiþti.

Çanakçý yolundan ayrýldýk, köyümüzün yoluna saptýk.

Nasýl ve kimler tarafýndan yapýldýðýný bilmediðim köyümüzün yolu, son derecede düzgün kara taþlardan özenle dizilerek yapýlmýþtý. Þoseden baþlayan ve tek ustanýn elinden çýkmýþ düþüncesi yaratan bu yol, bütün köyleri dolanýrdý.

Hatta, bu yolun köyümüzden de eski olduðunu düþünmüþümdür zaman zaman. Taþlar parýl parýl parýldýyordu cilalanmýþ gibi. Bu da uzun yýllarýn eseri olduðu izlenimini veriyordu.

Sýpanýn nalsýz ayaklarýnýn taþlarda çýkardýðý týkýrtýlar kulaðý okþayan mistik naðmeler oluyor, içimde bulanýk, tatlý heyecanlar yaratýyordu. Arada bir kayýyor, hemen toparlanýyordu.br>
Acýma duygusu meraka ve giderek coþkuya dönüþüyordu. Kendimden geçmiþ, gözlerim büyülenmiþçesine ayaklarýna takýl havalarda uçarken,

Cami Yaný’na nasýl gelmiþiz. Cami Yaný; adý üzerinde caminin bulunduðu alan, mahallemizin yegane geniþ düzlüðü, hemen hemen 1,5-2 dönüm büyüklüðünde, mahalle çocuklarýnýn oyun, yaþlýlarýn sohbet, köylülerimizin düðün ve bayram yeri.

Orta yerinde kocaman bir çýnar aðacý var. Saklambaç oynarken saklanma siperi, bayramlarda salýncak aðacý.

Cami yaný her zamanki kalabalýktý. Özellikle arkadaþlarým sardý çevremizi. Kimi sevdi, kimi “ne zaman büyüteceksin de yük taþýyacaksýn” diye dalga geçti.

Büyükler, “yularý uzun olsun” dediler babama.

Evimize geldik, bahçeye baðladýk ve önüne ot koyduk, kütür yemeye baþladý yýlardýr buradaymýþ gibi.

Tüm aile karþýsýna geçip seyre daldýk.

Hepimizin içi kýpýr kýpýrdý, her hareketini merakla izliyorduk.

Nedendir bilmiyorum, katýrýn adýný ‘Tarzan’ koydu babam. Ben de cesaret edip soramadým hiçbir zaman.

Kendine özgü kokusu , ot yerken kütür kütür ses çýkarýp gözlerinin üstünün þiþip çukurlaþmasý,arada sümkürmeye benzer hareketleri ile ineklerden ayrý özellikleri vardý.

Bu haliyle ineklerden ayrý bir konuma yükseliyor, adeta kutsallaþýyor, onurlu bir kimliðe ulaþýyordu. Oturup dakikalarca seyre dalýyorum. Yularýndan tutup gezdirmek, bineceðim günleri düþünerek her an ayrý ayrý dalga boyutunda heyecanlar yaþýyorum.

Sevincim ve heyecaným bu kadarla da sýnýrlý deðildi; artýk hem yükleri onunla taþýyacaðým, hem binip gezeceðim, hem de baþkalarýna yük taþýyýp para kazanacaðým.

Bu sevimli sýpadan önce ‘Kop ‘ adýnda bir köpeðimiz olmuþtu.Onu da enikken almýþtýk.Koyu kahve rengi, afacan bir köpek olmuþtu.Baþkalarýnýn köpeklerinden korkmama karþýn, Kop’la sarmaþ dolaþ koþmaktan oldukça hoþlanýyordum. Baþkalarýnýn bana söylediði, “korkma, ýsýrmaz” sözünü onlara söylemenin keyfini çýkarýyordum çoðunca

Köpeklerin de kendilerine özgü kokularý vardýr. Normal koþullarda tiksinmem gereken bu koku ile iç içe yaþamaða alýþmýþtým.

Bir sabah bahçemizde ölüsüyle karþýlaþtýk, birileri tarafýndan zehirlenmiþti. Oturdum aðladým günlerce alýþamadým yokluðuna. Daha sonra ne kedimiz ne de köpeðimiz olmadý.

Babam, birkaç erkek danayý keserken de üzüntümden aðladýðým olmuþtu. Bizim köylerde erkek dana beslenmez, birkaç aylýk olunca kesilir ve yenir. Damýzlýk boða bir yada iki evde beslenirdi. Bu nedenle erkek danalar birkaç ay beslenir , büyümesine fýrsat verilmeden kesilir.

Büyükbaþ hayvanlarla yaþýyorduk. Onlarla birçok aný vardýr elbette sevgi ve üzüntü üzerine.
Ýnekler tembel tembel gezinirler ve baþýnýzýn belasýdýr. Düþersiniz ardýna ve her gün otlatmaya götürürsünüz. Ya birinin tarlasýna girer, ya da güvenek konar baþýný alýp kaçar.

Çocuk duygularýnýza bir þey vermez. Kaynayan kanýnýza ters orantýlýdýr yaþamlarý.

Köpekler ve katýrlar öyle mi? Sizi, sizden daha çok eðlendirir. Kaþaðýyý elime alýp sýrtýnda gezindirmeye baþladýðýmda yeni eðlencemi bulmuþ, yeni dünyanýn kapýsýndan girmiþ gibiydim.

Ýkimiz birlikte çocukluktan gençliðe doðru adým adým yürüyecektik. Ben katýrlarýn dünyasýný ve katýrlarla hayatý paylaþmayý ondan, o da insanlarla yaþamayý benden öðrenecekti.

Ahýrda baþlayan eðlenceli günümüz yollarda, bahçelerde birbirinden güzel anlarla devam ediyordu. Yemini yedikten sonra çeþme yalaðýna su içirmeye gidiyordum.

Su içiþini izlerken mutluluk ve heyecana kapýlýr, dalar giderdim.

Kekik yemekten büyük zevk aldýðýný görmüþtüm, kekiði bol yerlere götürüyor, hatta þelek þelek kekik kesiyordum orakla. Kekikler güneþ gören, aðaç gölgesi ulaþamayan yerlerde büyür. Buralarý kayalýk yerlerdir ve düþme tehlikesi ile karþý karþýyasýnýzdýr.

Bu özveri demekti ve sýpa için sarf etmiþ olmaktan hoþlanýyordum. Kekikleri ahýrda olduðu zamanlar önüne koyuyordum.

Ahýr evimizin zemin katý idi. Üstü tahta ile döþenmiþti ve ikinci katta bizi oturuyorduk. Yem yerken aðzýndan çýkan kütür kütür sesleri yataðýmdan duyuluyordu. Yatakta yatmak, uykuya dalmak da baþlý baþýna özel bir tada dönüþmüþtü.

Aradan geçen uzunca bir zamandan sonra yine geldik Orta Çay’a. Tarzan büyümüþtü ve ayaðý nallanacaktý.

Kalýn urganlarla baðlandý ayaklarý, tepinmemesi, týrnaklarýný kesip nal vuranlarý engellenmemesi için önlemler alýndý. Býçak kesip, çekiç çivileri çakarken tepinemedi, inleyip durdu, ýkýndý boþu boþuna.

Ýþlemler bitince sýpalýktan katýrlýða adým attýðýnýn bilincinde deðildi ama, benim umutlarýmýn bir adýmý daha atýlmýþ oluyordu. Nallanma, katýrlýða geçiþ için önemli törenlerden biriydi.

Küçücüktü ayaðýna çakýlan nallar. Týrnaklarý kesilince çivilerin üzerinde yükselen küçücük ayaklarý tatlý bir görünüm almýþ, ilk ayakkabýsýný giyen çocuklarýn ilk yürüyüþünün verdiði meraklý sevinci duymuþtum.

Diðer katýrlarýn ayaklarý kocamandý ve hantal duruyordu Tarzan’ýn ayaklarýnýn yanýnda. Sanýyorum o da acemilik çekiyordu, yere basýþýndaki tedirginlikten, adýmlarýný atýþýnda-ki sekmelere bakýnca, çýplak ayakla yere basarken birden bire çivilerin üzerinde yürümeyi yadýrgamýþtý.

Gözleri irileþmiþ, korku ifadeleri ile dolmuþtu. Kuyruðunu daha sýk hareket ettiriyor ve bacaklarýnýn içine doðru çekiyordu. Tedirginliði ve korkusu her halinden anlaþýlýyordu.

Ayak sesleri deðiþmiþ, baþka naðmeler çýkarýyordu. Bazý köylülerimizin giydiði kabaralý iskarpinlerin çýkardýðý sese benziyordu.

Ýki kez daha gittik Orta Çay’a özel iþlemler için. Ýkincisinde semer vurulacaktý sýrtýna. Hopladý zýpladý oynaþýr gibi. Ard arda sýraladý çifteleri. Þaha da kalktý o arada. Ýlk ve son kez yaptý bu akrobasiyi. Çiftesini çokça görmüþ, hatta birkaçýnda sýrtýndan düþüp yerleri öptüðüm de olmuþtu ama, þaha kalktýðýna tanýk olamamýþtým o ana kadar.

Semere karþý gösterdiði tepki gözümü oldukça korkuttu. Bunca insanla yaptýðýmýz iþi yalnýz kaldýðýmýzda yapamayacaðýmýz duygusuna kapýldým..
Mis gibi saman kokuyordu semeri; derisi tertemiz, kök boyalý rengarenk yün iplerden dokunmuþ palaný ve yemliðinin parýltýsý gözlerimi ve ruhumu kamaþtýrýyor bulutlarýn üzerine salýyordu cýlýz bedenimi.

Ben olsam böylesi yepyeni ve gýcýr gýcýr giysileri giyeceðim için günlerce uyuyamazdým, o, tepinip duruyor, çifteler savuruyordu durmadan.O direndikçe insanlar daha çok asýlýyordu urganlarýna.

Direniþi boþa çýktý, semer sýrtýna vuruldu, kayýþ kuyruðundan geçirildi, palaný sýkýca çekildi ve çözülmemek üzere düðümlendi, ne yapsa atamazdý sýrtýndan artýk.

Tarzan pek hoþlanmamýþtý ama, þimdi katýra benzemiþti ve semeri çok yakýþmýþtý. Baþlýðýný da deðiþtirmiþ, alný aynalý rengarenk kök boyalý yün ipliklerinden örülü baþlýðýný taktýk.

Seyrine doyulmaz, sýpalýðý gerilerde býrakmýþ tam bir yakýþýklý küçücük katýr olmuþtu artýk.

Tarzan erkekti; büyüdükçe erkeklik duygularý geliþip saldýrganlaþacak ve zapt edilmesi zorlaþacakmýþ. Bu nedenle yumurtalýklarýnýn alýnmasý gerekiyormuþ.

Yine düþtü yolumuz Orta Çay’a ve bu kez sýmsýký ve tor top, semerinde yükleri baðlamak için taþýdýðý urganlarla baðlandý ayaklarý.

Ustura, yumurtalýklarý sýkacak kýskaç, kollarýný sývayan insanlar hazýrlandý ve hepsi birden üzerine çullandý sýpanýn.

Bütün gücüyle tepiniyor, ayaða kalkma çabalarý boþa çýkýyordu. Göz bebekleri kocaman olmuþ, aðý bembeyaz belermiþti. Burnundan salyalar, aðzýndan köpükler saçýyordu.

Korku ve dehþet sarmýþtý her yanýný sýpanýn.

Acý iniltiler yorgun hýrýltýlar delip geçti yüreðimi.

Yeþil çimenler kýzýl kanlara boyandý.

Göz göze geldik, imdat çýðlýðýný olanca hüznüyle doldurmuþtu masum bakýþlarýna.

Burnumun sýzýsýný göz yaþlarýma çeviremedim. Bir kez daha allak bullak ve bölük pörçük oldu duygularým.

Dehþþet tüm þiddeti ile beni de sardý, nasýl tepki vereceðimi bilemeden, buðulu bakýþlarým dondu kaldý sýpanýn alev alev yanan gözlerinde.

Vücudum kaskatý olmuþ, ateþ basmýþtý her yanýmý, yüreðimin atýþý ile kulaklarýmýn uðultusu Orta Çay’a sýðmýyordu.

Nal çakýlmasý ve semer vurulmasý tatlý heyecanlarla titretmiþti bedenimi. Þimdi ise sýpanýn çektiði acýlarýn onlarca kat fazlasýný duyuyordum etimde ve ruhumda.

Beni doðrasalar bu kadar acý çekemezdim sanýyorum. Yine de öfke duyamýyordum ustura sallayana, üzerine çökenlere.

Kutsal bir ayinde ibadet ediyorlarmýþ gibi deðerlendiriyordum onlarý. Olaðanüstü bir çabanýn içindeydiler ve olanca gayret ve hünerlerini iþlerine vermiþlerdi.

En az sýpa kadar yorulduklarý her hallerinden belli oluyordu. Gündelik iþlerinden birini yapýyor kadar sakindiler. Öyle ki, aðýzlarýndaki sigaranýn külünü bile dökmeyi ihmal etmeyenleri vardý.

Þapkasýnýn kenarlarý yað tutmuþ olan adam diðerlerinden biraz yufka yürekli gibi görünüyordu. Yüzü acýyla geriliyor,gözleri üzüntüyle kýsýlýyordu. Sýpanýn kaderinde onun belirleyici olacaðýnda karar kýlmýþtým.

Her þeye karþýn hiçbirine kýzamýyor, sadece ellerini çabuk tutmalarýný, sýpayý en kýsa sürede serbest býrakmalarýný diliyordum..

.Eleþtiriler & Yorumlar

:: Çok güzel
Gönderen: Kâmuran Esen / Bolu/Türkiye
27 Haziran 2005
Merhaba Sevgili Uðurlu; Sizi okumayý seviyorum.Yine severek okudum.Anlatýmýnýz çok sýcak......Sevgiyle kalýn....Kâmuran ESEN




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aný kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bizim Köyün Hasan'ý
Ahýr
Ddt
Dedemin Aþk Öyküleri
Gece de Yatmaz Gündüz de

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Yaðlý Ekmek Yiyen Evliya
Burgazada
Soyunma Odalarý
Güðümler Delinince
Arkadaþlarýn Yanýna Bir Yatak

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Zincire Vurulmuþ Prometheus [Deneme]
Sokrates Neden Yazmadý [Deneme]
Victoria Gölü Kýyýsýndan Esperanto'ya [Deneme]
Devletçilik veya Merkantilizm [Deneme]
Dünya Dengesini Arýyor [Deneme]
Sosyal Yaþam Çekirdeði [Deneme]
Türkiye 1 Mayýs Tarihsel Dizini [Ýnceleme]


Murat Mehmet UÐURLU kimdir?

974_ Ýst. Ün. Edb. Fak. Felsefe mezunu. Okuyan, hobi olarak amatörce yazan, emekliyim. Yaþamayý ve yaþamý anlamayý, anlamlandýrmayý istiyorum.

Etkilendiði Yazarlar:
Ayrýmsýz tüm yazarlarý okumaya ve onlardan aldýklarýmý yaþamýma katmayý ilke edindim.


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Murat Mehmet UÐURLU, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.