Kitabýnýn bir kopyasýný gönderdiðin için saðol. Onu okumakla hiç zaman yitirmeyeceðim. -Moses Hadas |
|
||||||||||
|
Bölüm bir. Karþýnýzda kýzýl saçlarý, zümrüt yeþili gözleri, pembe beyaz teniyle gençliðinin taze kokusunu Rus bozkýrlarýnýn rüzgarlarýna býrakan Roxalen... Hürrem?in bir Rus Ortodoks papazýn kýzý, bir Tatar kýzý, Ukraynalý olduðu yönünde çeþitli rivayetler var. Ama, sayýn okuyucu, asýl önemli olan bu körpecik kýzcaðýzýn, ?mavi gökyüzü altýnda uzanan sarý bozkýrlarýmda kuþlar kelebekler, nasýl da dökülürmüþ kýþlarýn pamuk taneleri, yaþasýn hayatýmýn baharý, lay lay lom? yaþamýný süsleyen Kýrým ezgilerinin, iðnesi kayýp plaðý çizen pikaptaki melodi gibi aniden ve cazýrtýyla kesilmiþ olmasý. Çünkü kýzýmýz, daha ne olduðunu anlayamadan, ben neresiyim, burasý kim kýlýfýna sokuþturulup Osmanlý sultanýna hediye ediliveriyor. Yoo, gözünüzün önüne, rulo yapýlmýþ halýnýn açýlmasýyla bedeninin tüm ihtiþamýný sergileyerek ortaya çýkan ve Sezar?ýn aklýný baþýndan alan dünyalar güzeli Kleopatra sahnesi canlanmasýn; durum hiç o kadar romantik deðil. Külkedisi?nin þömine baþý mahkumiyeti durumuna yakýn bir harem sahnesi var ortada. Harem dediðiniz de, kadýnlarýn süslenip püslenip, tüm gün, tam kapasiteyle fingirdeþtikleri, türlü ipekler, taftalar ve mücevherlere bürünüp, sýkýndýklarý parfüm damlacýklarý gibi etraflarýna þuh kahkahalar saçtýklarý yer hiç deðil. Harem deyince, þöyle bir durun, ceketlerinizi saygýyla ilikleyin. Oturuþunuzu ya da duruþunuzu bir düzeltin. Zihninizin yarattýðý ortamda karþýnýza süzülen, destansý hikayelerle süslediðiniz tüm bu kadýnlar hayatta kalmayý baþardýlar. Onlarý, yaþamlarýný adadýklarý zoraki güzellik ve zerafetlerinin ardýna sakladýklarý kiþilikleriyle görmeye çalýþýn: Onlar savaþçýlar. Bölüm iki, üç, dört... Ne farkeder? Roxalen hanýmkýzýmýz, yakasýna tutuþturuluveren yeni kimlik kartýna göre Hürrem, hiç gecikmeden haremin ustaca kamufle edilmiþ ?jungle? durumunu farkediyor. Ayaðýný denk alýyor. Gerekeni yapmaya baþlýyor. Hürrem?in öyküsüne, baþladýðým kadar büyük þevk ve iþtahla devam edemediðimi itiraf etmem gerekiyor. Onun yaptýklarýný tiksintiyle okurken bir yandan da onayladýðýmý da farkedince, kütüphanemin ulaþýlmasý güç raflarýndan birine postalayýverdim kitabý. Aklýmca aramýzdaki farký keskinleþtiriyor, kendimi temize çýkarýyordum. Tamam, biliyorum, hiç gerçekçi deðil ama bunu da böyle kabul edip bana nefes alma þansý tanýyýverin bir zahmet. Hürrem?in kanlý öyküsü, kadýnlýk tarihinin rezil bir öðretisi gibi kitaplýkta beklerken, ben halen ?daha insancýl yolu olamaz mýydý?nýn peþinde iz sürmekteyim çünkü. Neymiþ bu öðreti? Hayatta kalacaksýn. Etrafýnda kara topraðýn baðrýyla sultanýn koynu arasýna sýkýþmýþ yaþam süren birbirinden güzel, diþli, kimisi tecrübeli dilber varken, sen bu rekabetten sýyrýlmanýn ve sultanýn gözüne girmenin yolunu bulacaksýn. Aklýn, fikrin, bedenin, doðanýn sana bahþettiði ve senin elinde avucunda kalan ne varsa hepsini kullanacaksýn. Sek sek basacak, bade süzecek, karda yürüyüp izini belli etmeyeceksin. Bunlarý yaparken de erdem, zerafet, nezaket, iyilik, dürüstlük timsali olacaksýn. Böyle bir beklentiyi sürersek ortaya, tüm dünya uluslarý hadi len, derler, üstelik onca insaný da kendimize güldürmüþ oluruz. Bunun yerine Roxalen, namý diðer Hürrem?in hikayesiyle canýmýzýn istediði gibi oynayabilseceðimizi varsayalým; o zaman durumu farklý olabilirdi belki. Örneðin, onun Xena gibi duygularýný belirsiz bir süre için dondurmuþ, geçmiþini gömmüþ, 5 yýllýk program yaparak geleceðine ulaþma arzusunu silmiþ, kýlýcýný kuþanarak hakkýný arayýp, yolunun üstündekilere de adalet daðýtýr bir kalýba soksaydýk, muhtemelen Muhteþem Süleyman?ýn tarih sayfalarýndaki yazgýsý anlý þanlý deðil de, anlýk ve alýk olurdu, ki bunu hiç istemeyiz, deðil mi? Onu, bir kader kurbaný gibi resmetmeye de kalkýþabilirdik. 70?li yýllarýn Türk filmlerine öykünen bu yaklaþýmýn sonucunda da, Hürrem?i Beyoðlu?nun arka sokaklarýnda, canýný güç bela kurtararak doðup büyüdüðü topraklarý terketmemekte inatçý davranmýþ rum komþularýyla camdan cama sohbet eden ve hüzünlü bakýþlarla kapýsýnýn önünde oynayan çocuklarý izleyen emekli ve çoktan unutulmuþ bir pavyon þarkýcýsý olarak bulabilirdik. Bu durumda Hürrem?den geriye kalan, rutubet kokulu, ahþap tabanlý bir odada yaylarý kopmuþ bir demir karyola, yorgun ve titrek bir elin izlerini taþýyan ucuz þarap kokulu bir bardak, ihtiþamlý günlerin de yaþanmýþ olduðunu kanýtlarcasýna çiziklerle dolu ahþap bir kutuda dizilmiþ olan üç beþ sahte mücevher ve duvara asýlý bir posterdeki payetli tuvaletinden kývrak bedenine dair ipucu veren alýmlý, seksi bir kadýnýn viþne rengine bulanmýþ þuh dudaklarýnýn gülümsemesi olurdu. Öte yandan, bu azametli kadýndan tarih sayfalarýnda uzun atlama yapmasýný ve bir sýçrayýþta milenyuma gelivermesini isteseydik, entrikalarýn kanlý kokusu yerini, son derece gösteriþli bir holding ofisini dolduran Channel serisinden bir parfüm bulutuna býrakýrdý. O zaman Hürrem, astlarýn ve üstlerin, tecrübelilerin, tecrübesizlerin kimler olduklarýný, kimin borusunun öttüðünü, kimin dediðinin buyruk olduðunu, kimlerin dedikoducu, kimlerin kumpasçý, kimlerin zararsýz olduðunu tespit eder, gardýný almýþ olurdu. Zayýflýk gösterenlerin karþýsýnda hýrlar, kendini olduðundan büyük gösterirdi. Büyüklerin karþýsýnda kýrýtýr, iradenin onlarda olduðunun altýný çizerken, yaðlanacak zemini bulur, kayacak ayaklarýn yolunu yapardý. Sonuçta, kimine gülerek, kimine kaþ çatarak, iþini de laf gelmeyecek þekilde kotararak yüklü maaþýný cebine atardý. Böylelikle, sayýlý insan tarafýndan uçuk paralara satýn alýnabilen markalarýn tanrýcýlýk oynadýðý bu yeni dünya düzeninde, iyi terzilerin elinden çýkma kýyafetleri, italyan ayakkabýlarý, gösteriþli aksesuvarlarý, yapýlý burnu ve saçlarý, meþhurlarýn diyetisyeni ve spor salonlarý arasýnda mekik dokuyarak þekillendirmeye çalýþtýðý vücudu, daðarcýðýnda ?in? mekan ve aktiviteler listesiyle alemlerde arzý endam ederdi. Dünya mutfaklarýndan yüzlerce ilginç tarif ezberlemiþ olmasýna karþýn onlarý hazýrlayarak kalbine giden yollarý keseceði bir erkek bulamamaktan yakýnýrdý. Ya da varoluþunu ispatlamanýn tek yolunun kendini grotesk bir tarzda ortaya koymak olduðunu sanarak neden sürekli terkedilen olduðunu sorgulamaktan kaçarken bulurdu kendini. VIP etiketli yaþama bürünmüþ ?þahsýna? hayranlýkla bakan erkeklerin, iki-üç ay içinde sýrra kadem basmalarýna anlam veremeyecek kadar egoizm bataðýna saplandýðýndan yalnýzlýðýna büsbütün hýrslanýrdý. Evlenen ya da çocuk sahibi olanlarý, baþkalarýnýn kolunda gezen beyaz atlýlarý, romanlardaki aþklarý, filmlerdeki tutkularý, þiirlerdeki özlemi, resimlerdeki romantizmi ve tabii ki çevresindeki diþi her türlü varlýðý kýskanmaktan yorgun düþer, yýkýlmayýp ayakta kaldýðýný cümle aleme kanýtlamak için terör estirirdi. 3 adým uzun atlamayla limuzinli kliplerin, laptoplu sarýþýnlarýn düzenindeki yerini alan bu kendinden aþýrý emin, hükümran kadýnýn bizim Osmanlýzade Hürrem?den tek ve en önemli farký hayata baðlýlýk, bir diðer deyiþle yaþama sevinci eksikliðidir. Zeus?un kesinlikle açýlmamasý talimatýyla verdiði kutuyu kurcalayarak türlü insani müsibetin dünyaya yayýlmasýna sebep olan Pandora?nýn zamanýndan bu yana, aslen hiçbir zaman püripak bir yapýya sahip olmayan ruhunu mutlu yuva hayalleriyle beslemek zorunda kalan, bu arada da bolca itilip kakýlan anne, eþ, aþçý, temizlikçi, evde dirlik düzenden sorumlu halkla iliþkiler uzmaný ve fahiþe rollerinin baþ kahramaný kadýnlýk tedavülden kalktý. Haþmet-i kaprisleriyle gündeme oturan, iþ güç sahibi, bond çantalý, yüksek köçeli, döpiyesli ve kendiyle barýþýk, dürüst kadýn-erkek herkesin içine fenalýk getiren yeni kadýn tiplemesinin aksine, Hürrem aslýnda yuvasýndan sökülüp kendisine tamamen yabancý bir kültürün aðababasýnýn kollarýna terkediliveren korkudan ölmeyi beceremeyince hayatta kalma mücadelesinin karnýný yaran bir ?zoraki kötü kahraman? bence. Ve eminim, kendi yaþam öyküsünün ve tarihte býraktýðý izlerin milenyum dilberlerinin edepsiz travmalarýna ölçüt kabul edildiðini bilseydi, fena halde bozulurdu. Raflarýn arasýndan bana dik dik bakan Hürrem?le kendimce barýþtýðým, uzlaþtýðým hatta arada bir þefkat duyarak bað kurduðum bu dönemde, Kösem, Katarina, Eva, Mata Hari ve diðerleri de göz göze gelmeye çalýþýyorlar benimle ama gözlerimi kaçýrýyorum. Hepsini kurtaramam ki caným...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Hürrem Görgün Baydemir, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |