..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bir takým þeyler görürsünüz ve "Niye?" diye sorarsýnýz. Ben ise bir takým þeyler düþlerim ve "Niye olmasýn?" diye sorarým. -George Bernard Shaw
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Bireysel > Murat M. UÐURLU




23 Mayýs 2005
Yaðlý Ekmek Yiyen Evliya  
Murat M. UÐURLU
Yaðlý ekmeðin insan yaþamýnda yeri kocamandý ve onu haketmek için çok þey yapmak gerekti.


:BFGD:


“Sana yaðlý ekmek vereceðim. Hem de gýliðin üzerine sürülmüþünden” dedi komþumuzun kýzý.
Göz bebeklerinde masum bir günahýn heyecaný dolanýyordu. Kucaklayýp boynuma sarýlacakmýþ sandým.
Belli ki beni görmekle çok mutlu olmuþtu.
Elindeki boþ bakraca bakýlýrsa imeceye öðle yemeði götürmüþ, yeni dönüyordu tarladan. Yemyeþil yulaf baþaklarý sarkýyordu sýrtýndaki þelekten. Biraz daha coþsa ayaklarý yerden kesilip uçacaktý.
Alnýndaki ter damlacýklarý tomurcuk gül kýrmýzýsýna dönmüþ körpe yanaklarýndan çið taneleri gibi.süzülüyordu.

Yaþmaðýnýn ucuyla sildi yüzünü.

Gelir misin diye sormadý. Hem ödülünün cazibesine güveniyor, hem de olmaz demeyeceðimden kuþkusu duymuyordu.

Okuldan biraz önce gelmiþtim Bir tas katýðý, yarým bayatlamýþ mýsýr ekmeðine katýk ederek açlýðýmý bastýrýyordum.

Bizim köylerde ayranýn gerçek adý “katýk”týr. Biz ayran içer misin ? yerine, katýk içer misin deriz.

Anam da imeceye gitmiþ erkenden, günlük ekmek yapamamýþ. Ýki gün öncesinin mýsýr ekmeði bayatlamýþ ve acý bir tat almýþ, katýk da ekþimiþti. Önerinin içeriðini bilmiyordum ama tam yerinde ve etkileyiciydi.

Ýþin sonunda gýlik ve tere yaðý vardý ya, ne olsa yapýlýrdý.

Gýlik, sacýn ortasýnda piþen mýsýr ekmeðinin adýdýr. Dört, beþ tane ekmek hamuru yan yana dizilir sacýn üzerine, ekmeklerin orta yerinde bir boþluk kalýr. Buraya normal ekmek hamurunun dörtte biri büyüklüðünde, hamur koyulur.

Ocaðýn ateþini tam alýr bu bölge. Hamur piþince pembeye çalan kýrmýzý bir renk alýr ve gýlik olanca çekiciliði ile bakar size doðru.Bir bahane olsa da kýtýr kýtýr yesem diye iç geçirirsiniz. Gýliðin tadý çok farklýdýr ve onu yemek için hak etmek gerekir.

Bazý duygularý tanýmlamakta çekilen zorluk için söylenen “yaþamadan bilemezsiniz” sözü, yaðlý gýliðin tadýný anlatmakta da rahatlýkla kullanýlabilir. Hani çifte peynirli sandviç, ýsýtýlmýþ pide içinde turþulu döner, mayonezli ve bol ketçaplý burger. sade etten yapýlmýþ lahmacun gibi damak tadýnýza uygun hazýrlanmýþ bir ayaküstü mönüsü ve üstüne de dondurmalý bir tatlý düþleyin.

Ýþte, bu yiyecekleri tadanlara, sýcak gýliðin üzerine sürülmüþ tereyaðlý ekmek biraz tanýtýlabilmiþ olur belki.

Tereyaðý da, küspe ile beslenen, ahýrlarýnda yýllar yýlý kapalý olarak hapis hayatý yaþayan ineklerin sütünden deðil elbette. Yamaç arazi koþullarýnýn týknaz boylu, dolgun göðüslü inekleridir. Kýzýl aðaçlarýn ve fýndýk üðümlerinin (fýndýk aðacý) bol yapraklý gölgelerinde sýðýrtmaçlarý çocuklarla köþe kapmaca oynarcasýna özgürce yayýlýrlar.

Böðürürler, sýnýrdan sýnýra koþarlar saf oksijenin verdiði deli enerjiyle. Gübre deðmemiþ topraklarda yetiþen kekik, yavþu, yulaf, mýsýr yapraðý; böðürtlen, yaban çileði, papatya, menekþe, sakarca çiçekleri ve adýný benim bile sayamayacaðým kadar çeþitli nebatatý, burunlarýnýn dibinde výzýldayan bal arýlarýyla yarýþarak yalar, yutarlar.

Vakti geldiðinde bahçeden çýkýp ahýrlarýnýn yoluna koyulurlar. Yol üzerinde þýrýl þýrýl akan pýnarlarýn, topraðýn böðründe saklý deðerli minerallerle zenginleþmiþ sularýndan kana kana içerler.

Ahýrlarýnda yatarken bir yandan da kütür kütür geviþ getirirler.

Otlarýn ve çiçeklerin özlerinden damýtýlan olaðanüstü lezzet imbikten damlarcasýna ineklerin memelerine inerler.Þiþkin memelerden süzülen sütler, bakraçlara akar köpük köpük.

Yayýklar, yayýlýr, kazanlara boþaltýlýr. Evin içini bin bir otun, çiçeðin aromasý çepe çevre kuþatýr, tüm salgý bezlerinizi harekete geçirir. Gözleriniz fýldýr fýldýr döner.Ayranýn üzerinde yüzen yað tikeleri aðaç kaþýklarla topak topak toplanýr ve yað kavanozuna veya tabaklara doldurulur.

Kavanozda saklanan yemeklere katýlmak içindir. O zamanlar buzdolabý olmadýðýndan, ömrünü uzatmak için tuzlanýrdý. Öyle bol miktarda boca edilmez yað, tavalarda çaþýr çaþýr kýzdýrýlýr ve yemeklerin üzerinde gezdirilir. Tabaklarda biriktirilen tuzlanmaz ve kahvaltýlýk olarak pazarda satýlýr.

Çok önemli bir iþ yapmayacaksak tereyaðlý ekmek yiyemeyiz, aklýmýz kavanozun içindeki yaðda kalýr. Bir bahane bulsak da kavanozun içine uzansak diye bakarýz.

Herkesin ahýrýnda birden çok saðýlýr inek bulunur. Kilolarca süt toplanýr ve bakraçlar, süt kazanlarý, yoðurt külekleri doludur. Buna karþýn ne süt, ne yoðurt, ne de tere yaðý yiyemeyiz.

Biriktirilen yað, yoðurt ve süt, Salý ve Cuma günleri ilçeye götürülerek satýlýr.Yýlda bir kez alýnan fýndýk parasýna takviye olarak aile bütçesine destek yapýlýr. Tuz, gaz yaðý, hamsi, portakal, pirinç vb olarak geri dönerler.

Aile içinde sadece ayran yemek serbesttir. Sofradaki son yemektir ayran. Ayran sofraya geldiðinde yemeðin sonu olduðunu anlarsýnýz. Bu durum bütün evlerde, imecelerde ve düðünlerde geçerli bir kuraldýr.

Eðer erkek çocuksanýz biraz daha þanslýsýnýzdýr. Askere gideceðiniz ve ailenin tohumluðu olduðunuz için bu günlere hazýrlanma bakýmýndan ayrýcalýklý davranýlýr size. Yayýk yayýlýrken yakýn yerde iseniz güçlü olasýnýz ve elliðiniz düþmesin” diye “çýddak kadar” yað atýlýr aðzýnýza.

Elliðin düþmesi demek, kýsýr kalacaðýnýz anlamýna gelir ki tehlikeli bir durumdur. Babaannem asker olacaðýmý varsayarak, dayanýklý olmam için biraz daha çoðaltýrdý kaþýðýn ucundaki yað kütlesini..

Çarþýya süt ve yoðurt götürmek beceri isteyen, baþlý baþýna bir iþtir. Zavallý annem ve köyümüzün kadýnlarý, ellerindeki bakracý ve ya küleði hiç “çelpeþtirmeden” (sarsýp bozmadan) yedi kilometre boyunca, asýlarak taþýrlardý.

Kaymak bozulmadan ulaþmalýydý müþterinin eline. Bazýlarýnýn iki eli de dolu olurdu. Ýki külekle çarþýya inmek neredeyse zenginlik demekti.

Benim için Mart ayý da birkaç dilim yaðlý ekmek demekti.

Amcalarýmýn kýzlarýnýn Mart’ýný bozduðum zaman bana yaðlý ekmek verirlerdi. Sanýyorum sakin ve güven verici bir çocuktum. Mart bozumu herkese teslim edilecek cinsten deðildi. Mart ayýnýn birinci günü eve kim girmiþse o yýlýn bütün iyi ve kötü olaylardan sorumlu tutulurdu.

Onun için mart bozmaktan korkulur, denenmemiþ, tanýnmamýþ kiþilere de bozdurulmazdý.

Eðer birine misafir gidilirse yanlýþlýkla içeri girilmez, kapý önünden “oooo, Martýnýz bozuldu mu?” diye baðýrýlýr. Kimileri vardýr ki, Mart bozumu yaptýrsalar bile o gece evde bulunmayan kimseleri içeri almazlar. Gün kararýp, ertesi güne devrilene kadar misafir kabul etmezler.

Olayýn önemine nedeniyle bazý aileler, martlarýný koruma altýna almak için uðuruna inandýklarý çocuklarýný görevlendirirler bile. Uðurlu çocuk o gece akrabalarýn birinde yatýya gönderilir. Sabahýn ilk ýþýklarýyla eve alýnýr, sevdiði yemeklerden yedirilir. Bu yemek yaðlý ekmekle geçiþtirilmez, tere yaðda piþmiþ yumurta yapýlýrdý..

Sözün burasýnda gelmiþken tere yaðlý yumurtaya deðinmeden geçmeyelim. Köyü ziyarete gelen jandarmalarýn önünde görürdük çoðunca. Ocakta piþince, bacadan çýkýp dumana karýþarak üzerimize dökülen kokuyla doyardýk nerdeyse.

Süt ürünlerine destek olarak yumurtalar da satýlmak içindir. Folluðunda gýdaklayan tavuðun uyarýsý ile birer birer topladýðýmýz yumurtalarý da yiyemeyiz.

Yumurta gýdýklarýnda özenle dizilen yumurtalar da þeleðin bir kenarýna ustalýkla yerleþtirilir ve küçük köprünün baþýnda bekleyen yumurtacý Hacý’ya teslim edilir. Normal harcamalarýmýzýn üstüne çýkarsak, gizlice folluða süzülür ve kaptýðýmýz bir, iki yumurtayý satar harçlýk yapardýk.

Yumurta o kadar önemlidir ki,damatlara, yediye gittiklerinde deðerin ve sevginin göstergesi olarak ikram edilir. Aðýr misafirlere sunulacak deðerli, kaliteli ve gösteriþli yemeklerin baþýnda gelir yumurta.

Ve damat kýz tarafýndan dönerken görülürse “yumurta yemeden mi geliyorsun” diye sorulur. Yani yumurta yemek için de damat veya sevilen, özlenen, önemli bir misafir olmanýz gerekir..
Ne var ki yaðlý ekmeðin yeri baþkadýr.

Ýnce tabaka halinde olsa da, yaðda yumurtadan daha yakýn durur çocuklara. Dilimize, gönlümüze, serzeniþlerimize, espri ve sitemlerimize kadar sinmiþtir. eksik olmaz.

Birkaç arkadaþ özel bir iþ yapacaklarsa, bir yere gideceklerse; istemedikleri birisi peþlerine takýldýðýnda “gel, gel burada yaðlý ekmek daðýtýlýyor” diyerek, kendilerinden uzaklaþtýrmak isteklerini vurgularlar.

Yani, “pek önemli bir iþ yapmýyoruz, fazla meraklý olma; aramýza girmekle kazanacaðýn bir þey yok” veya “kaybedeceðin bir þey yok” demeye getirilir.

Asla geri çevrilemeyecek böyle bir ödül sunuyordu komþumuzun kýzý. Hem de ekþi ayranla, bayatlýktan acýya çalmýþ mýsýr ekmeðini zoraki gevelerken...

“Bir yere gideceðiz seninle. Kimseye söylemeyeceksin. Tamam mý?”

“Olur”

“Yalnýz yaðlý ekmeði þimdi veremem. Döner dönmez yayýk yayacaðým, ekmek piþireceðim. Yoðmece yaparým sana. Üstüne de pekmez dökerim”

Aðzýmýn içi silme su doldu. Bir bardak su içmiþçesine yutkunmak zorunda kaldým.. Yoðmece, yaðlý ekmeðin katmerlisidir. Bir tabaðýn içine yatýrýlýr sýcacýk ekmek, tere yaðý üzerine boca edilir ve karýþtýrýlýr aðaç kaþýðý ile.

Karýþýmýn üzerine dut ya da üzüm pekmezi de dökülür. Pekmezli yoðmeceyi anlatmam, tanýmlamam gerçekten çok zor olacak. Beþ duyunuzu ayaklandýran, dünyanýn en leziz yiyeceðidir yoðmece.

Mezarlýk tarafýný göstererek, “yolun üstünde bekle beni” dedi. Þeleðini eþiðe yasladý ve eve daldý.

Hem bir sýrrý paylaþmanýn heyecaný, hem yaðlý ekmek beklentisi... günüm güzel bitecekti.

Ben, on bir; o, on sekiz yaþlarýnda olmalý..

Kuþ kuyruðu baðlý yaþmaðýnýn üzerine keþanýný sararak çýktý dýþarý. Çýplak ayaðýný lastiðine uzattý. Ayaðýný sürüyerek yürüyor ve lastiðin içine tamamen sokmaya çalýþýyordu.. Ýki üç adým sonra ayaðý bütünüyle lastiðin içine girmiþti.

“Kara kiraz dibine çýkacaðýz. Kuþ olup uçacaðýz, kimselere görünmeden döneceðiz. Bak, bunu kimse bilmeyecek ha!” diye bir kez daha tembihledi.
Pekmezli yoðmece için sadece onun deðil, koca bir köyün sýrrýný saklayabilirdim.

Baþkaca söze, açýklamaya gerek yoktu. O önde, ben arkada, dutluktan aþýp, bahçe içine girdik. Üðümlerin yerlere kadar uzanan dallarý arasýnda iki büklüm ve yýlan gibi kývrýlarak akýyorduk. Ýþimiz zor. Göreceðiz ama görünmeyeceðiz. Koþacaðýz ama yorulmayacaðýz.
Bir solukta kara kiraz dibine çýktýk.

Kara kiraz dibi deniyor ama, kiraz aðacýna benzer bir þey yok burada. Belki eskiden varmýþ. Mahallemizin tepesi. Ýki yüz metre kare kadar ve köy mezarlýðýnýn ortasýnda, çimen kaplý.

Çocuklarýn oyun alaný. Kesilen hayvanlarýn sidik torbalarýndan ya da pýlý pýrtýdan yaptýðýmýz toplarla futbol oynadýðýmýz yegana düzlük.Bazý aileler yazlarý fýndýk harmanlarýný buraya atarlar.

Karadeniz’in engin maviliðini ve Görele’nin gidip göremediðimiz birçok köyünü seyrederiz buradan. O zamanlar tek tük denize açýlan motorlu balýkçý teknelerin pat pat sesleri bu tepeye kadar ulaþýrdý, vadileri ve tepeleri aþarak. Olduklarý yerde çakýlmýþ gibi çýrpýnýp durulardý. Motorun tek düze sesi bende ninni etkisi yapardý.

Ve buraya çýktýðým her zaman yeni bir dünyaya gelmiþ gibi olurdum. Ayak basmadýðým halde bir çok yeri görebildiðim, muhteþem manzarasý karþýsýnda tüylerim ürperirdi.

Çoðu kez oyunlara katýlmaz, dalar giderdim ve ufkun ötelerine iliþkin hayaller kurardým. Olaðandýþý bir enerji ile kuþatýlýr, içim coþkuyla dolardý. Dünyanýn tepesinde bulunduðum ve her þeye hakim olduðum duygusuna kapýlýrdým.

Þimdi bu duygulardan çok uzaklardaydý zihnim. Bir sýrrý paylaþmak üzere çýkmýþtým ve egemenliðimi yitirmiþ, bir baþkasýnýn iradesine boyun eðmiþtim.

Kara kiraz dibine geldiðimizde çevresini kolaçan etti alelacele. Sýkýca tuttu elimden ve mezarlýðýn içine doðru çekti kuvvetli kollarýyla. Sürüklenircesine daldým mezarlýða.

On, on beþ adým gidince üzerini kara dikenlerin kapladýðý kocaman bir kýzýl aðacýn altýna girdik. Burada uzun yýllardýr oynadýðýmýz halde topumuz içerilere düþmemiþ ve ben mezarlýðý pek bilmiyormuþum meðer.

Henüz öðleden sonra olmasýna karþýn aðacýn altý koyu, ürkünç bir karanlýða gömülmüþtü. Çevresinin aþýrý aydýnlýk olmasý, burasýnýn karanlýðýný fazlaca artýrýyordu.

Adeta maðara havasý vardý. Otlarýn ve yapraklarýn duruþundan buraya gelinmiþ olduðu anlaþýlýyordu. Ýlk gelen biz deðildik demek ki. Aðacýn dallarýna bez parçalarý baðlanmýþtý.

Son derce sakin, huzur verici bir yer olmasýnýn yaný sýra ürkütücüydü de.. Dikenlerin kaplamýþlýðýndan çok insan eliyle yapýlmýþ gibiydi.

Dünyanýn dýþýnda bir yerlere gelmiþ hissine kapýldým.. Kara kiraz dibinin anlamý deðiþti, gizemli ve kasvetli bir yer oluverdi.

Maðaranýn giriþi gibi yerde durdu,yüzüme bakmadan elimi yere doðru çekti, oturmamý iþaret etti. Ayaðýnýn ucuna basarak hareket ediyordu. Mümkün olsa yere basmadan yürümek istiyor gibiydi.

Ne iþimiz vardý bu koyu gölgelerin içinde.Yaðlý ekmeði de, yoðmeceyi de unutmuþtum artýk.

Ne düþüneceðimi de bilmiyordum aslýnda. Sadece onun yaptýklarýný izliyordum.

Duyulur duyulmaz bir sesle, “Sen otur burada” dedi.
Evrenin bütün sessizliði ve nemli, loþ gölgesi buraya toplanmýþtý. Abartýlý biçimde önemsiyordu sessizliði. Bu çaba dýþardan birlerine yönelik olmaktan çok, bulunduðumuz yerden kaynaklanýyordu.

Birilerine duyulmaktan öte, kýzýlaðacýn çevresine duyulan ilginin göstergesiydi. Fark etmiþtim ki, ayak bastýðýmýz yer hem iyiliklere, hem de kötülüklere açýlýyordu. Belirleyici olan, davranýþlardý ve sessizlik asýldý.

Nefesimi tutup korku ve merak içinde olduðum yere çöktüm. Ne kadar yavaþ yürüse de yerlerdeki kuru yapraklar hýþýrdýyordu. Küçücük þýrýltýlar, anýnda kocaman patýrtýlar olarak duyuluyordu.

Belli ki ben ondan çok tedirgindim ve öyle duyuyordum.

Bir kez daha eliyle ve gözüyle bana sessizce oturmamý tembihledi. Kendisi aðacýn dibine kadar gitti ve durdu. Keþanýnýn altýna sakladýðý elini dýþarý çýkardý.

Elinde beyaz mendile sarýlý bir çýkýn vardý. Çýkýný yanýna býraktý ve namaza durdu. Birkaç rekat namaz kýldý, oturduðu yerden saðýna, soluna selam verdi ve ellerini açarak dua okumaya baþladý.

Duayý çok uzun tutmadý.

Tarladakiler dönmeden önce, eve girmeliydi. Yayýk yayacak, akþam yemeðini hazýrlayacak, ekmek piþirecek ve ineklerin akþam yalýný verecekti.

Ardýndan iki eliyle yüzünü mesh etti. Eli yüzüne deðmemiþ, yalayýp geçmiþti. Rüzgara kapýlan pamukçuklar gibi üflesem uçup gidecekti.

Yanýndaki beyaz mendili yerden kaldýrmadan, itina ile derin bir saygý ve huþu içinde açtý.

Çok çalýþkan bir kýzdý. Yere bastýmý ayak sesleri uzaklardan duyulurdu. Kýz haline bakmaz, kocaman kütükleri bir balta vuruþunda yarardý.

O, ateþ gibi kýz gitmiþ, uyuþuk ve korkak bir baþka kýz gelmiþti.

Mendilin içinden üzerine bolca tere yaðý sürülmüþ yarým sac ekmeði çýkardý. Ekmeði üç kez öpüp baþýna götürdü ve aðacýn dibine býraktý.

Çok önemli þeyler istemiþ olmalýydý bu kara dikenlerin kuþattýðý kýzýl aðaçtan. Nasýl yiyecekse, yiyecekti yaðlý ekmeði aðaç ve karþýlýðýný verecekti . Doðrusunu söylemek gerekirse, olup bitene akýl erdiremiyordum.

Sormayacaktým, söylemeyecektim, içime gömecektim ve sýrýmýn öbür yarýsýný ben de bilemeyecektim.

Ellerini yere koydu kalkmak üzere. Kara kýþta üþümüþ gibi titriyordu.Ayaða kalktý, aðaca arkasýný dönmeden geri geri yürüyerek yanýma kadar geldi. Usulca baþýma dokundu, gözüyle kalk iþareti yaptý..

Yüzü, gözlerinin içine kadar sararmýþ gibiydi. Baþarýnýn gönencini ve piþmanlýðýn ezikliðini ayný anda yaþýyordu.

O halini görünce,ürktüm. Üzülmeli miydim, sevinmeli mi? Þaþkýnlýk içinde, olanca gücümü toplayarak ayaklarýmýn üzerinde doðruldum.

O arada nasýl olduysa soðuk demirden bir pençe elimi kavradý, çekmeye baþladý.

Aðacýn altýna girerken olduðu gibi peþi sýra aldý, sürüklercesine götürdü beni.


Murat Mehmet UÐURLU

.Eleþtiriler & Yorumlar

:: tebrikler
Gönderen: Kâmuran Esen / Bolu/Türkiye
29 Mayýs 2005
Yöresel aðzýn da bulunduðu yazýnýzý severek okudum.Yaðlý ekmek, çocukluðumda ne kýymetliydi.Öðün arasý her "Karným acýktý," deyiþimizde annem, þýlgýn yaðý(galiba haþhaþ yaðý) dediðimiz sývýyaðý köy ekmeðinin üzerine sürer, kýrmýzý ve kara biberle süsleyerek elimize verirdi.Tereyaðýný bile zor bulduðumuz zamanlardý o zamanlar.....Zaten elde edilen tereyaðý, pazarda satýp üç - beþ kuruþ kazanmak için saklanýrdý.Gerektiðinde de ilç gibi kullnaýlýrdý.Bir gýmýk(azýcýk)........Çocukluðuma gittim geldim sayenizde.....Tebrik ederim.Yazýlarýnýzý beðeniyle takip ediyorum...Sevgiyle kalýn...Kâmuran ESEN

:: Çilingirin dýþýnda imrendim
Gönderen: nida / Ýstanbul/Türkiye
28 Mayýs 2005
Kur bir sofra, olmasamda evliya yerim valla.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bizim Köyün Hasan'ý
Kýrat ve Sýpa
Ahýr
Ddt
Burgazada
Dedemin Aþk Öyküleri
Soyunma Odalarý
Güðümler Delinince
Arkadaþlarýn Yanýna Bir Yatak
Gece de Yatmaz Gündüz de

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Zincire Vurulmuþ Prometheus [Deneme]
Sokrates Neden Yazmadý [Deneme]
Victoria Gölü Kýyýsýndan Esperanto'ya [Deneme]
Devletçilik veya Merkantilizm [Deneme]
Dünya Dengesini Arýyor [Deneme]
Sosyal Yaþam Çekirdeði [Deneme]
Türkiye 1 Mayýs Tarihsel Dizini [Ýnceleme]


Murat M. UÐURLU kimdir?

974_ Ýst. Ün. Edb. Fak. Felsefe mezunu. Okuyan, hobi olarak amatörce yazan, emekliyim. Yaþamayý ve yaþamý anlamayý, anlamlandýrmayý istiyorum.

Etkilendiði Yazarlar:
Ayrýmsýz tüm yazarlarý okumaya ve onlardan aldýklarýmý yaþamýma katmayý ilke edindim.


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Murat M. UÐURLU, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.