Aþýk olmayan âdem / Benzer yemiþsiz aðaca. -Yunus Emre |
|
||||||||||
|
Asýl mesleði gazetecilik olup dilciliðe soyunan o kadar insan gördük ki, bu dostlarýmýz, bazen asýl mesleklerini unutup dil uzmanlýðýna soyunuyor, ahkam kesiyor. Elbette dil toplumun malýdýr ve dille ilgili görüþlerini herkes söyleyebilir; ama kendinden geçercesine, görüþ ve sanýlarýný kimse bilimsel doðrular yerine koyamaz. Biz yine de söyleyelim: “Baþarý” türemiþ bir sözcüktür ve iki yapým eki alarak oluþmuþtur: Baþ-ar-ý. Aldýðý ilk ek, addan eylem yapan ektir. Mor-ar, kýz(ýl)-ar, sar(ý)-ar, iç-er, yeþ(il)-er, yaþ-ar... “Sözcüklerin yapýsý”ný incelerken öðrencilerime, içinde “sýcak” sözcüðünün geçtiði bir cümle yazdýrmýþ ve bu sözcüðün yapýsýný sormuþtum. Hepsi, bunun yapým eki almamýþ “basit” bir sözcük olduðunu söylemiþti. Bu sözcüðün “ýsý” kökünden –cak ekiyle türetildiðini, “oyuncak” sözcüðünün de benzer yolla oluþturulduðunu belirtmiþtim.Ýkna olmadýlar Eski öðretmenlerine ve tanýdýklarý deðiþik öðretmenlere bunu soracaklarýný söylediler. Aradan bir iki gün geçince bir öðrencim, sýnýfta dedi ki :”Öðretmenimden bilgi aldým, diyor ki ‘sýcak’ sözcüðü basit bir sözcüktür. ‘ýsý’ sözcüðünün ‘sýcak’la hiçbir ilgisi olamaz.” Hadi bakalým kolay gelsin öðrenciye... Þimdi kim doðru söylüyor? “ýsý” ile “sýcak” arasýndaki anlam ilgisini kuramayan bir Türkçe öðretmenine ne demeli þimdi? Zavallý öðrenciler kime inansýn? Bir gazetecinin bir yazýsýnda okumuþtum: “Türkçe sözcüklerin sonunda iki ünsüz bulunmaz.” diyordu. Hiç düþünmeden yazýlan bu cümlenin ilk sözcüðüne dikkat edilseydi, “Türk” sözcüðünde bu düþüncenin yanlýþ olduðu rahatlýkla anlaþýlýrdý. Biraz daha düþünülseydi “alt, üst, art, berk, sert...” gibi pek çok sözcüðün bu düþünceyi yalanlayacaðýný görebilirdi yazar. Ama dile saygý ne gezer! Düþünmeden yazmak daha kolay tabii. Üniversitede bile bazý öðretim görevlileri, duygusal ve bilimdýþý bazý dedikodularý “bilimsel” diye yutturmaya çalýþtýktan sonra... Þu rivayeti duymayan var mýdýr? Güya Türkler bugünkü Amazon bölgesine geliyorlar. Amazon Nehri’ne bakýp: “Amma uzun” demiþler ve “Amazon” adý böyle oluþmuþ. Vay be, ne bilimler yapýyoruz bu mantýkla. Edebiyat tarihimiz de tarihçilik anlayýþýmýz da birçok eserde buna benzer dedikodularla örülmüþtür. Yani uyusun da büyüsün ninni... Üniversite yýllarýnda Namýk Kemal hakkýnda bir bilgi arýyordum. Yanlýþ hatýrlamýyorsam, Nihat Sami Banarlý’nýn bir kitabýnda ilginç bir not dikkatimi çekti: Namýk Kemal’in ilk þiirini dört yaþýndayken yazdýðýný belirtiyordu. Bunun hikayesi de þöyle: Güya Namýk Kemal dört yaþýndayken annesiyle sokakta yürüyormuþ. Ayaðý bir kaldýrým taþýna takýlýp düþmüþ. Mahcup olan Namýk Kemal, ayaða kalkmýþ ve kaldýrým taþýna öfkeyle bir tekme savurmuþ, demiþ ki: “Anasýný sattýðýmýn kaldýrýmý/ Acýttýn baldýrýmý.” Ve bu sözler onun, 4 yaþýndayken söylemiþ olduðu ilk þiir olarak kabul edilirmiþ. Bu notu okuduðumda öyle gülmüþ öyle gülmüþtüm ki... Hani bizde tarih incelemelerinde “belge”cilik Mehmet Fuat Köprülü’yle baþlamýþtý, hani tarihçilik anlayýþýmýz deðiþmiþti? Dedikoduyla tarih yapmaya devam ediyoruz ne yazýk ki. Üniversitelerde ciddi kaynaklar edebiyat tarihine böyle yaklaþýrsa, o bilgilerle yetiþen öðretmen, tarihi nasýl anlatýr acaba? Bir gazetecinin dilciliði; bir mankenin ekonomi yazarlýðý, bir doktorun mühendisliði, bir öðretmenin doktorluðu kadar komik olur. Sahi, bu ülkede neden herkes kendi iþini yapmýyor? Baþarýsýzlýðýmýzýn etimolojisini sanýrým burada aramak daha doðru olur. Bugün gördüðümüz manzara daha çok doðruluyor bu söylediklerimizi. Ama bir konuda konuþmasý gereken asýl kiþilerin sustuðu bir ülkede de olur böyle þeyler, normaldir. ]
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © nuri saðaltýcý, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |