..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Ben bir dünya yurttaþýyým. -Sokrates
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Halk Öyküleri > Hülya




3 Mayýs 2005
Beyaz Sessizlik  
Hülya
Onlar oradaydý. Güneþ tozlarýnýn yer yer erittiði, öbek öbek serpiþtirilmiþ kar kümelerinin arasýndan kara topraðýn içerisinden fýþkýrmýþ kardelenlerdi. Öyle güzel öyle muhteþem.


:CEIF:
Bugün karlý daðlara gidiyorum, büyük dedemin seksen dokuz yýl önce þehit düþtüðü aþýlmaz daðlara. Uçaðým saat 7:30’da kalkacak. Saat tam ayarladýðým gibi 5:00’de çalmaya baþladý. Uçak biletimi, cüzdan, kredi kartým, kalem ve not defterimi bir kez daha kontrol ediyorum ve dedemin yürüdüðü yollardan adým adým ilerlemek, onun gözleriyle çevreyi izlemek, son günlerinde onunla birlikte olmak, üzerine onlarca türkü yakýlmýþ, karý, dumaný, sisi bitmeyen daðlarda týpký onun gibi beyaz sessizlikte kaybolmak için Esenboða Havaalanýna doðru yola koyuluyorum. Çantamda neredeyse yüz yýl öncesine ait siyah beyaz bir fotoðraf, olabildiðince maðrur üniformasýyla, ondan bugüne kalan tek iz. Bu yolculuk çocukluðumdan itibaren dinlediðim öykülerle, yüreðime külçe gibi oturmuþ ýssýz ve soðuk cephelere götürecek beni. Uçakta anma törenine giden yakalarýna iliþtirilmiþ siyah kurdeleli diðer þehit torunlarýyla birlikte, çok þey söylemek isteyip de susan insanlarýn gözlerindeki hüzün, duygu yüklü bakýþlarýmýz dalýp dalýp uzaklara gidiyor. Çok uzaklara...
***

Kimi trenle, çoðunluk da yaya olmak üzere günlerdir yoldayýz. Tren yolculuðumuz sýrasýnda Hüseyin, dededen kalma sazýný elinden hiç býrakmadý. Hafif hafif baþlayan diþ aðrýsýna, üzerimdeki yorgunluða raðmen çaldýðý ezgilere eþlik etmeden hatta bir ara kalkýp koridorda halay çekenlere katýlmadan kendimi alamadým. Erzurum’a vardýðýmýzda halen yüreðimde bir gece öncesi söylediðimiz türkülerin sýcaklýðý vardý. Güneyin çöl sýcaðýndan insanýn içini donduran zemheri soðuklara gelmiþtik. Cepheden cepheye yýllardýr koþturup dururken geride býraktýðým karýmýn, oðlumun, annemin yüzlerini görmeyeli kaç bahar geçmiþti. Köyden arada sýrada gelen haberlerde olmasa asker olarak doðduðumu düþünecektim. Ýçimde katmer katmerdi sýlaya hasret. Her seferinde tam eve dönme vakti geldi diye düþünürken terhis olamadan yeni bir cepheye doðru yola koyuluyorduk. Babamýn öldüðünü, kardeþimin askere yazýldýðýný, köyde kadýn, çocuk ve yaþlýlardan baþka kimselerin kalmadýðýný birliðe yeni katýlan Hüseyin’den öðrendim. Hüseyin ile ayný köydeniz. Bu durum bir parça özlemimi hafifletiyor.

Sabah hava aydýnlamadan karargaha vardýk, herkese bir çift çorap, yün çamaþýr ve çizme daðýtýldý. Çizme büyük geliyor, ayaklarým içinden çýkacakmýþ gibi ama þikayet etmiyorum, sonradan birliðe katýlanlara verilecek çarýk bile yok. Kahvaltýda bir tas sýcak pekmez. Kokusu yýllar öncesi bir bahar gününe ait. Aðaçlardan hýlalara silkelenen parmak parmak dutlarýn, içlerinde oyun oynadýðýmýz kazanlarda kaynatýlmasýný dört gözle beklediðimiz sýcak günler. Damlara taþýnan þýralarýn sinilere serilmesinden sonra boþalan bakraçlara gizlice parmak çaldýðýmýz, ninemin iplere geçirdiði cevizleri artan pekmeze bulayarak hazýrladýðý dam kiriþlerine asýlý cevizli sucuklar. Mahalleyi dolduran sýcak pekmez kokusu. Bu sýcaklýk beni tüm gün idare eder.

Arkamýzda atlarýn koþulduðu arabalarda üç top, onun arkasýnda cephane ve erzak yüklü katýrlar, yoldayýz. Kaðnýlar ikide bir bozuk yolda çamura saplanýyor. Olanca gücümüzle onlarý bataktan kurtarmaya çalýþýrken, üniformalarýmýz çamurdan alacalý bir renge bürünüyor. Vadide, þose yolun üzerinde ilerlerken, toynak ve kaðnýlarýn teker sesleri postal seslerine karýþýyor.

Burnum sýzlýyor yine. Tazegül’üm, sümbül kokulum beni anýyor olmalý. Öyle anlaþmýþtýk. Onun gözü seðirirse ben onu anmýþ olacaðým. Benim burnum sýzlarsa o beni.

Akþama doðru yolumuz üzerinde terk edilmiþ bir köye geliyoruz. Yýkýntýya dönüþmüþ damsýz evlerde, samanlarýn üzerine býrakýyorum bitkin bedenimi. Çoraplarý ve içlikleri kat kat giymeme raðmen halen içim titriyor. Hüseyin’le neredeyse kucak kucaða. Nefeslerimizden buharlar çýkýyor, soðuk buharlar. Gökyüzü, üzüm baðýnda dedemle geçirdiðimiz sýcak gecelerdeki gibi pýrýl pýrýl. Üzerimizi battaniye gibi kaplayan yýldýzlarý seyrederek Hüseyin’le ne hayaller kurardýk, bildik efsaneleri kaçýncý kez tekrarlayan dedemin anlattýklarýný ilk kez dinliyormuþ gibi, kimi kýkýrdayarak kimi korkudan birbirimize sarýlarak uyuya kalýrdýk, eminim o da yanýmda ayný þeyleri düþünüyor. Hayaller, içimizi ýsýtýyor. En sevdiðim tarhana çorbasýnýn kokusu bir düþ gibi burnuma doluyor. Çantamdan çýkardýðým tasýma aþçý sýcak çorbayý dolduruyor, tarhana deðil bu, yine un bulamacý. Olsun, evire çevire içime çekiyorum buðusunu, annemin tarhana çorbasýný, evimi özlüyorum. Samanlar evimdeki yün yataðýmdan bile daha yumuþak þimdi. Hareket ettikçe hýþýr hýþýr sesler, yine böyle zemheri bir kýþ günü evimizin hemen altýndaki ahýrda sabahladýðýmýz o geceyi anýmsatýyor. Sarý kýzýn doðum sancýlarý çektiði, geciken doðumla paniðe kapýlan anneme yardýma gelen bitiþik komþumuz Sarkis amca, karýsý Annes teyzeyle, hep birlikte aylardýr beklediðimiz sevimli bebeðimize kavuþtuðumuz, mangal ateþi etrafýnda kimi uyuyup kimi uyanýp minik buzaðýyý okþadýðým o uzun geceyi. Gece yarýsý kar baþladý, gökyüzü, yýldýzlar silindi.

Kar yaðýþý, sabah göz gözü görmeyen tipiye býraktý yerini. Þiddetli esen rüzgar iri kar tanelerini mermi gibi üzerimize saplýyor. Yeni yaðan karýn üzerinde yürümek güç. Attýðým her adýmda dizlerime kadar yumuþak kara saplanýyorum. Karýn içinde kayboluyor ayaklarým. Çizmemin içi karla doldu, aðýrlaþtý artýk ayaklarýmý hissetmiyorum. Soðuktan diþlerim birbirine vuruyor, burnum sýzlýyor, galiba donuyorum. Kar çakmak çakmak, gözlerimi sýkýca kapatýyorum yürürken. Üþümemek için birbirimize sýkýca sokulmuþ saflar halinde ilerlemeye çalýþýyoruz. Zaman zaman yoldan sapýlan yerler, bu kez çamur yerine kara saplanan kaðnýlar itiliyor. Bata çýka biraz önce ufukta gördüðümüz daðýn eteklerindeyiz. Kesilir gibi oluyor fýrtýna. Gün ýþýðý karla kaplý çam aðaçlarýndan yansýyor, zýplayarak kaçan birkaç yorgun tavþan týpký bizim gibi. Dinlenmek için mola verildiðinde bir aðacýn gövdesine dayanýyorum, buradan aþaðýlara bakýnca bir köye ait pire gibi görülen evlerin belli belirsiz karaltýlarý çarpýyor gözüme. Bir ev büyüyor. Yaþlý bir kadýn pencerenin önünde, asker yolu gözlüyor. Bu benim annem. Gözleri buðulu. Aðlama güzel annem. Göz pýnarlarým donuyor. Sýrtýmda ki çantanýn içinde küçük bez kesede bir avuç kavrulmuþ buðday, kuru bir peksimet, buðdaylarý çiðnemeden yutuyorum. Diþimin aðrýsý dayanýlmaz. Atlarýn sýcacýk nefesinde buharlaþýp kaybolmak istiyorum.

Tipi dinecek gibi deðil, akþam henüz hava kararmadan küçük bir korunun içinde çadýrlarý kurmak için hazýrlýk yapýlýyor. Bir ara hýzý kesilir gibi olan kar yaðýþý, olanca þiddetiyle yeniden baþlýyor. Ýri, arsýz taneler çadýrý dövüyor. Çadýra kurulan sobaya raðmen içerideki hava dýþarýdakinden farklý deðil. Bir tek yüzbaþýmýn kaputu var ama o da diþlerinin takýrtýsý çadýrý kaplayan askerin sýrtýnda. Yüzbaþým kuzeyden, Karadeniz’den gemiyle gelecek giyecek, erzak ve silah yardýmýndan bahsediyor.
Bir tas hoþaf ve bulgur pilavý akþamki tayýnýmýz. Bu gece ay da bizi terk etti, gökyüzü zifiri karanlýk. Rüzgarýn ýslýðý kurt ulumalarýna karýþýyor. Sesler gece boyunca atlarý da bizim gibi huzursuz ediyor. Hüseyin iyi ki buradasýn. Çadýrda yine sýcak anýlar. Odun toplamaya gittiðimiz korulukta kurt seslerini duyunca köye doðru arkamýza bakmadan kaçtýðýmýz, kurt seslerini taklit eden kirve oðullarýnýn bizimle ertesi gün nasýl dalga geçtikleri, daha bir sürü þey. Çadýrýn içerisi çok kötü kokuyor ama kimin umurunda. Aylardýr banyo yok, týraþ yok. Çavuþ tabakasýný çýkarmýþ tütün sarýyor. Sigaranýn kokusu çadýrýn kokusunu bir nebze deðiþtiriyor. Gece boyu kafa derilerine yapýþan bit sirkeleri ayýklanýyor, çýt çýt çýt, sesler sinir bozucu. Çadýrýn perdesi buz tutmuþ, yer yer yýrtýlmýþ. Gece düþümde bir el üzerimi örtüyor. Üzerim tekrar açýlýyor ve her seferinde o el battaniyeyi üzerime çekiyor. Sonra eli yakalýyor, öpüyor, öpüyorum. Elin sahibi annem mi, karým mý yoksa ninem mi? Bir yüzünü görebilsem. Tazegül’üm, üzüm gözlüm, kaysý tenlim, þeftali kokulum seni nasýl özledim bir bilsen, þimdi ne yapýyor acaba, ya oðlum caným oðlum okþamaya kýyamadýðým, sevmeye doyamadýðým kömür gözlüm, aslan oðlum, benim oðlum, Alim neredesin? Diþimin zonklamasý dýþarýdaki fýrtýnayý,soðuðu bastýrýyor. Kalk borusu sabah olmadan çaldýðýnda gözlerim, iyice kýsýlmýþ gaz lambasýnýn titrek alevine takýlý yeni yeni uykuya dalar gibi olmuþum. Zaten giysilerle gecelediðimizden toparlanmak zor deðil. Yalnýzca bir süre çadýrýn içinde sanki bir þeyler yapmamýz gerekiyormuþ gibi amaçsýz saða sola koþturup borazanýn tiz sesi kesilene kadar sersem sepelek birbirimize çarpýp duruyoruz. Dýþarý çýktýðýmýzda gece boyu yaðan karýn içerisinde çadýrlarýn adeta gömülmüþ olduðunu görüyoruz. Her yer bembeyaz. Çadýrlar toplandý. Atlar arabalara koþuldu. Nereye gidiyoruz, nasýl?

Yine yoldayýz. Bugün kaçýncý gün oldu. Nereye gittiðimizi kimse bilmiyor. Yüzbaþým artýk yardýmdan bahsetmez oldu. Daðda karlara saplandýk. Gökyüzünde umutsuzca yiyecek arayan kuþlar, ormanda kurtlar eþliðinde, zaman zaman fýrtýnaya dönüþen tipi tüm gücüyle aramýzda. Gece kaskatý donmuþ bulunan üç er gözümün önünden gitmiyor. Herkes huzursuz, umutsuz, gergin, endiþeli. Buz gibi ayaz alnýmý býçak gibi çiziyor. Kar taneleri sertçe vuruyor yüzüme, sýmsýký kapalý gözlerime, böyle devam ederse herkes donacak, ayaklarým birbirine dolanýyor onlarý artýk hissetmiyorum. Bu ýssýzlýkta yitip gitmekten korkuyorum. Sürekli ilerlememiz isteniyor. Hüseyin olduðu yere çöküyor. Parçalanmýþ fotinin içinden görünen ayaklarý mý yoksa çorabý mý, mor mosmor. Atýn üzerine alýnýyor. Kaput gibi ata da yürüyemeyecek durumda olanlar biniyor. Burada sanki ölüme terk edildik. Birliðin önündeki komutan “dönmek yok” diyor. Nereye gidebiliriz ki, birlikten ayrýlmak zaten ölüm demek. Herkesin tek bir amacý var. Bir an önce ne olacaksa olsun. Düþman her neredeysen ortaya çýk ve bir an önce þu lanet olasý savaþ bitsin. Yeniden þiddetli bir tipi, bu kez yolumuzu tamamen kaybediyoruz. Elimizdeki haritanýn, pusulanýn bir faydasý yok. Askerler hayaletler gibi ortadan kayboluyor. Savaþmaktan, kurþunlara hedef olmaktan, ölmekten korkmuyorum ama týpký diðerleri gibi ayakta duracak halim yok. Savaþmak istemiyorum. Tüfeði sýrtýmdan indirecek gücüm yok, komutan ilerleyin diyor, ilerlemeye çalýþýyoruz. Uzakta koruluðun ötesinde birkaç köylü bizi görünce koþarak yanýmýza geliyor. Dün akþam silah sesi duyduklarýný söylüyorlar. Komþu bildiklerimiz bizi arkadan vurmuþlar, evleri, ocaklarý yýkmýþ, bacýlarý, analarý, bebekleri öldürmüþ, ateþler içinde köyüm geliyor gözlerimin önüne. Onlar benim köyümü yakýp yýkmakla meþgul. Biz ise kuþ uçmaz kervan geçmez bu daðlarda ne yapýyoruz. Düþman nerede? Asýl düþman komþumuzmuþ. Ama yüzbaþým halen bu tarafa diye daðýn ilerisini gösteriyor. Annem, Tazegül’üm, oðlum, Alim caným bebeðim. Evim yanýyor, gözlerim kararýyor, ayaklarýmýn altýndaki yer gidip gidip geliyor. Biraz önce bembeyazdý her taraf. Oysa þimdi zifiri karanlýk. Annem günlerce ateþler içinde baygýn yatmýþtýn diyor. Vücudumun her tarafý benek benek kýrmýzý. Yataðýmýn etrafýnda bir telaþ. Baþýmdaki allý morlu tülbentten gelen keskin sirke kokusu genzimi yakýyor. Köyümde ezan okunuyor. Müezzin minarenin þerefesinde. “Tanrý uludur” diyor. Annemin elleri gökyüzüne uzanmýþ. Dualarýnýn mýrýltýsý kulaðýmda. Secdeden baþýný her kaldýrýþýnda annemle, küçük Alimle göz göze geliyoruz. Ben çocuk, Alim çocuk. Odanýn içerisi sýcacýk, kuzinede yanan odunlarýn çýtýrtýsý ninni gibi. Yüklükten yataðýn indirilmesini, dantelli çarþaflarýn serilmesini bekliyorum sabýrsýzca. Alime yavruma bakýyorum onlarýn arasýna yatýp uyumak istiyorum.

Yüzbaþý yüzüme vuruyor. Etraftaki sis perdesi yavaþ yavaþ siliniyor. Ayaða kalkmama yardým ediyor Hüseyin. Hüseyin daha iyi görünüyor þimdi. Komutaným sýrtýmdaki tüfek aðýr bir külçe gibi, bedenim ise altýnda kurumuþ bir yaprak. Dayanamýyorum artýk. Sýtmaya tutulmuþ gibi vücudum öyle titriyor. Yorgunum, bezginim evime gitmek istiyorum. Geri dönmek istiyorum. Onlarýn bana ihtiyacý var. Yüzbaþý, merak etme diyor. Sarkis amca var ya izin verir mi olanlara, korur onlarý. Hüseyin’in indiði atýn üzerindeyim. Issýz, bakir daðlarýn tepelerindeki daracýk patikalar, top arabalarýna artýk geçit vermiyor. Komutan topçularýn karargaha geri dönmesine karar veriyor.

Arabalar geri dönüþ için hazýrlanýrken ortalýk top sesleriyle birden mahþer gününe dönüyor. Avcýlarýn hücum borusu canavar gibi. Karþýlýklý top atýþlarý, barut dumaný kaplýyor her yaný. Göz gözü görmez oluyor. Top ve mermiler dolu gibi yaðýyor üzerimize. Bir þarapnel düþüyor hemen beriye. Acý dolu uðultulu haykýrýþlara karýþan at sesleri karlý daðlarda yankýlanarak gökyüzüne yükseliyor. Dumanlar daðýldýðýnda parçalanmýþ bedenlerden kýrmýzýlýklar akýyor bembeyaz karlarýn üzerine. Gökyüzünden dökülen et parçalarý her bir tarafta. Ateþ kesilmiþ. Yaralý askerlerin çýðlýklarý arasýnda gözü dönmüþ bir vaziyette bulunduðum yerden ileriye doðru þuursuzca koþuyorum. Bizimkiler karþý tarafýn askerleriyle sarmaþ dolaþ haykýrýþlarda. Allah’ým neler oluyor, onlarýn da baþýndaki kabalaklar týpký bizimki gibi. Haki renkli üniformalarý bizimkine benziyor, herkes birbirine sarýlmýþ. Ben de birine sarýlýyorum, aðlýyorum. Hep beraber aðlýyoruz. Meðer düþman diye saatlerce karþýlýklý ateþ açtýðýmýz askerler.. Yaþadýðýmýz þok herkesin sinirlerini bozmuþ durumda. Bu felaketin ne kadar sürdüðünü tahmin bile edemiyorum. Yaþadýklarýmýz bir kabus gibi, bu gerçek olamaz, bu bir felaket. Felaket.
Yýðýnla cansýz bedenler kaldý geride. Askerlerin yaralarýndan akan oluk oluk kan karýn üzerinde hemen donuyor. Can çekiþmekte olanlara koþuþturan sýhhiyecinin tek yapabildiði dehþetten sonuna kadar açýlmýþ gözleri ve çeneleri kapatmak. Vurulmuþ atlarýn acý dolu kiþnemelerini, yaralýlarýn iniltileri bastýrýyor. Aklým baþýma geldiðinde yaþadýðýmý, yara almadan kurtulduðumu fark ediyorum, Hüseyin’e bakýnýyorum, yok. Son nefesini vermekte olan birkaç asker Allah’a yalvarýyor. Komutan silahlarýn toplanmasýný emrediyor. Ellere sýmsýký yapýþmýþ tüfekleri, donmuþ parmaklardan söküp almak. Sonra kazdýðýmýz hendeklere yan yana gömdük onlarý. Aralarýnda Hüseyin.

Hava kararmaya yüz tutmuþ. Gelen bir telgraf geceyi bulunduðumuz yerde geçirmemizi gerektiriyormuþ. Ormanda. Bir köþede diðerleri gibi uyuyup kalmamak için sürekli koþturuyorum. Çenemden itibaren baþýma doladýðým, Tazegül’ümün hediyesi oyalý yazmanýn uçlarýný sýkýþtýrdýkça diþimin aðrýsý da azalýr gibi oluyor. Cephane ve silah sayýmýna yardým ediyorum. Topladýðýmýz çamlarýn dallarý ýslak olduðu için ateþ güçlü yanmýyor. Herkes öbek öbek ateþ baþlarýnda. Arkadaki orman, derin bir karanlýk ve ölüm sessizliðinde. Geride kalan aðýr yaralý askerlerin yardým isteyen haykýrýþlarý halen kulaklarýmda. Yada sesleri buraya kadar geliyor, iniltilerini duyar gibi oluyorum. Allah’ým bizi affet. Son nefeslerinde yanlarýnda olamadýðýmýz için, ellerini tutamadýðýmýz, yardým edemediðimiz, onlarý kurda kuþa yem olarak öylece terk ettiðimiz için. Parçalanmýþ bedenler, acý çeken, yardým dilenen ýstýrap dolu gözler, karýn üzerindeki buzlaþmýþ kýrmýzý kristaller gözümün önünde. Hüseyin’in künyesi avucumu yakýyor, kor gibi.

Ayaklarým þiþ ve mor. Bir tek dinlenince aðrýyý hissediyorum, onun için sürekli oradan oraya üzerime vazife olmayan her iþe koþturuyorum, bir an önce bu savaþýn bitmesi için, çalýþýrsam her þey hallolacak yada bir þey düþünemez. Köyüme dönmek istiyorum artýk, bitkinim, yorgunum. Topraðýma gitmek istiyorum. Topraðým, iyi de ben burada olmazsam o toprak nasýl benim olur. Topraðým diyebilir miyim o zaman? Benim burada olmam gerekiyor. Cephede. Ya bu insaný felç eden acýmasýz soðuklar, içeride sobanýn yanýnda bile üþünürken bu havada ormanýn içinde yaþ çam dallarýyla ýsýnmaya çalýþmak. Ormanýn içerisindeki tek ses yanan dallarýn çýtýrtýsý. Islanan giysilerim sýcacýk battaniye gibi sarmalýyor bedenimi. Göz kapaklarým aðýrlaþýyor. Uyku öylesine tatlý bastýrýyor ki. Burnum sýzlýyor. Odunlardan çýkan alevlerin içinde annemin güleç yüzü. Kollarýný bana doðru uzatmýþ. Alevler cezbedici, alevler sýcacýk. Annemin kucaklarýndayým.

Köyün camisinin bulunduðu geniþ meydanda nevruz ateþi yanýyor. Hüseyin çoktan sazýný almýþ herkesi coþturmuþ. Sarkis amcanýn yanýk, içli sesi köy meydanýnda yankýlanýyor, ne tuhaf ölmüþ babam da orda, Hüseyin de ölmemiþ miydi, herkes türküye eþlik ediyor. Ateþin etrafýnda omuz omuza halay çekiyoruz. Tazegülümün daðlardan topladýðý çiðdem ve kardelenler akþamdan hazýrlanmýþ sofralarý süslüyor. Alim annemin kucaðýnda, askerdeki kardeþim halayýn bir ucunda. Nevruz ateþi alev alev yanýyor. Baharýn müjdeleyicisi alevler sonsuz bir mutluluða davet ediyor.
***

Uçaktan inip doðruca bizi bekleyen sýcak otobüslere bindik. Sarp daðlarýn arasýndan uzanan yolu takip ederek kah otobüsle kah yürüyerek uzunca bir yolun sonunda anýtýn bulunduðu yerdeyiz. Gökyüzüne uzanmýþ zafer sütunu hemen önümde yükseliyor. Üzerine þu sözler kazýnmýþ. “Birinci Dünya Harbinde, 1914 Senesi Aralýk Ayýnda Yapýlan Meydan Muharebesinde Vatanlarý Uðruna Ölen Aziz Türk Þehitlerinin Yüksek Hatýralarý Ýçin”. Gözlerim, yüreðim savaþtan ve onlardan izler aradý yol boyu. Onlar oradaydý. Güneþ tozlarýnýn yer yer erittiði, öbek öbek serpiþtirilmiþ kar kümelerinin arasýndan kara topraðýn içerisinden fýþkýrmýþ kardelenlerdi. Öyle güzel öyle muhteþem. Topraktan uzanan eller gibiydiler. Öpülesi, koklanasý eller. Seksen dokuz yýl önce bu daðlarda donarak, savaþarak, hastalanarak memleketlerinden, sevdiklerinden yüzlerce kilometre uzakta ölen sesiz kahramanlar. Biri de benim büyük dedem. Büyük ninem Tazegül’ün yiðidi. Gözlerimden akan yaþlara hakim olamýyorum. Gözüm seðiriyor. Burnum sýzlýyor. Dede bak ben geldim. Ben senin bebeðin Ali’nin torunuyum.
Dede beni duyuyor musun?










.Eleþtiriler & Yorumlar

:: :(
Gönderen: Duygu Söyler / , Türkiye
20 Haziran 2009
Gerçekten, özellikle biz yeni nesil gençlerinin neredeyse hiç düþünmediði yaþanmýþlýklara götürdü bu öykü beni.. Mahvetti diyeyim. Tebrikler, bu bunaltýcý sýcaklarda bile üþüdüðümü hissettim okurken. :)

:: Baþarý
Gönderen: Turgut Erbek / Ýzmir/Türkiye
9 Mart 2006
Elinize, yüreðinizi saðlýk. Öykünüz beni çok uzaklara götürdü. Ýleride daha güzel öyküler ve romanlar yazabilecek kadar güzel bir yürek ve yetenek sizde var... Baþarýlarýnýzýn devamýný diliyorum...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn halk öyküleri kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Zor Yýllar

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Karlovy Vary'de Bir Gün...
Salih Ustanýn Düþü

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Bacon, Montaigne, Russel ve [Deneme]
Hiç mi Deðerleri Yok?.. [Deneme]
Arka Bahçeli Ev… [Deneme]
Karafatmaya Karþý Gelin Böcekleri [Deneme]
Batýdan Doðuya Ilýk Esintiler [Deneme]
Küçük Dostum [Deneme]
Marguerite Duras ve Karasineðin Ölümü [Deneme]
Serin Sýcak Bir Aðustos Gecesi [Deneme]
Haremden Boðaz Manzarasý [Deneme]
Charles Köprüsünden Notlar [Deneme]


Hülya kimdir?

-

Etkilendiði Yazarlar:
-


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Hülya, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.