Hayaller olmasaydý, umutlar dünde kalýrdý. - Dolmuþ atasözü |
|
||||||||||
|
Ben çoktan geçtim geçmiþin býraktýðý izlerden. Sahi sen kimdin ve ne zaman gelmiþtin? Ömrüm… Kara kaplý bir defterin ilk sayfalarý kadar tozlu, ucundan kan damlayan bir býçaðýn körelmiþ kýsmý kadar iþlevsiz… Her gece damarlarýmdan akan kaný durdurabilmek uðruna, savaþ veriyorum kendimle. Toplu iðne ucunda yaþanmýþ ‘hayat’ kýrýntýlarýndan, dizlerimi kanatan aþk yenilgilerinden kaçabilmek uðruna var gücümle çalýþýyorum. Kelimeleri birer birer yaslýyorum adýnýn kazýndýðý kalem uçlarýna. Benden çok sana ait olan duygu sarhoþluklarýný köreltiyorum uzadýkça cümleler, uzadýkça bu aþk. Ankara’nýn daralan, geniþleyen, sonra yeniden daralan sokaklarýnda adým adým seni kazýyorum düþüncelerime. Elimde, yakýldýðý zamaný unutulmuþ bir sigara, sanki her son nefeste bir ilk gibi çekiyorum seni içime. Durmadan…durmadan…dur(a)madan!!! Sýnýrlarýmý zorlayarak gelmiþtin ve yine sýnýrlarýmý zorlayarak iþte gidiyorsun sanal dünyadan. Öznesini ve yüklemini sýký sýký tut bu aþkýn demiþtin bir defasýnda hatýrlýyor musun? Bu yüzden her cümlemde bu aþkýn bir eylemi, varlýðýnýnsa bir zamiri oldu. Günler geçtikçe cümleler kýsalýr sandýkça hepsi uzamaya, bu aþksa kýsalmaya baþladý. Kalemim bu defa senin için köreliyor. Her aþk arkasýnda, kiminde ucu kýrýk, kiminde henüz iþlenmemiþ, kimindeyse gittikçe küçülen çürümüþ bir odun parçasý býraktý. Þimdi hepsi bir kenarda durmuþ yüzüme yazýyorlar kayýp giden bir tarihin bütün cümlelerini. Kendi senaryolarýmýn þaþkýnlýðýnda, gerçek ve yalan arasýnda, ayýklamaya zorluyorlar ‘hangisiydi?’ sorusunun cevabýný. Meðer sonradan dönmek ne zormuþ aþkýn eski, kalýn ve tozlu kütüðüne. Meðer sonradan düþünmek tüm ayrýntýlarýyla bir paylaþýmý, ne kadar can-a kast bir halmiþ! Gece seviþmelerini bedende kor gibi yaþamak, omuzlarýndaki masajýn rahatlýðýný duyumsamak, özlem zincirlerinin ruhta açtýðý yarayý yeniden anýmsamak, meðer ne kadar zormuþ!! Yapay uzantýlara hiç layýk görmedim ben seni. Doðaldýn. Doðal yazýlmalýydýn. O akþam elime ilk defa dokunup ‘merhaba’ dediðin zamana layýk kalmalýydýn. Öylesine içten, öylesine huzurlu ve öylesine… Bana ‘beklemek nedir?’ anlatma! Ben çoktan anladým, beklemenin alfabenin ilk harfinden çok, son harfi olduðunu… Mercan setlerini bilirsin. Denizlerin ciðeridir. Boylarý bir santimetreden fazla deðildir; ama yan yana geldiklerinde, adalarýn ve kýta sahillerinin etrafýnda kilometrelerce bir alaný kaplarlar. Biz seninle hiç yan yana gelemedik. Gelsek de yan yana durmayý beceremedik. Onlar, bitkilere benzeyen hayvanlar ve hayvan gibi davranan bitkiler... Fakat sen de bilirsin ki suyun altýnda farklýlýk, kimi zaman çok da bir anlam ifade etmiyor. Týpký senin varlýðýnýn artýk yoklukla bir olup bir anlam ifade etmediði gibi! Üzgünüm... Bu seçim benden çok sana ait. Biliyorum, ben mercanlar gibi olamadým. Çünkü onlar bir kaya kadar sertler. Ancak gün geçtikçe mercan alanlarý küçülüyor. Çünkü mercan setleri artýk renklerini yitiriyor. Bir zamanlar sen de benim rengimdin. Uzun ayrýlýk günlerinden sonra kýsa bir buluþmayla griye dönen ruhumu, tek bir bakýþla renklendirendin. Oysa þimdi, mikroskobik yosunlarýn mercanlarý terk etmeye baþladýðý gibi, sen de beni terk ediyorsun. Neden mi? Nedeni yok, nedenleri var. Belki de ikimiz de mercanlarýn hepsinin eþit olmadýðý gibi eþit deðiliz ve ikimiz de onlar gibi çevre(!) koþullarýndan farklý biçimde etkileniyoruz. Anlayacaðýn, deniz suyu sýcaklýðýnýn 20-29 derece olmasý ve deniz dibinde kayalarýn bulunmasý gerekirken; biz de bu koþullarý saðlayamadýk ve onlar gibi küçülmeye baþladýk seninle. Ama asýl zorunlu olan ne biliyor musun? Deniz suyunun çok berrak ve temiz olmasý… bizimki belki de daha en baþýndan bulanýk ve kirliydi. … Denizim… Derin bakýþlý derinliðim. Coðrafyamýn gökyüzü renkli çocuðu… Anla diye deðil; anlama diye yazýldý bu ucu körelmiþ kalemden, kelimeleri parçalayarak yazýlan yazýlar! Çok mu beklenmedik bir anda yakalandým siyah beyaz resimlerin ruhumda açtýðý boþluða, bilmiyorum ama; yine beklenmedik bir itirafla çekip gidiyorum kara sularýndan. Telaþlý ve ürkek bakýþlarýnla, titreyen yazýlarýma gelip konuk olan bedeninle, yaralarýma yaramaz gözlerle bakan tuza sevdalý yüreðinle, ilk tutulduðum deniz sendin. Ve þimdi bana, yüz altmýþ karaktere sýðdýramadýðým ‘elveda’ sözcüðüyle, aþkýndan körelmiþ deniz kokan bir kalemi, doyamadýðým tenine mühürleyip çekip gitmek düþüyor hayatýndan. Biliyorum ki; o renk senin için tutku; benim içinseayrýlýk demek!
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Burcu Yýldýzer, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |