..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Ýnsanlarýn bazen neye güldüklerini anlamak güçtür." -Dostoyevski
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Erotik > Ali Osman Öztürk




26 Ocak 2002
Afrodit'in Uyluðundaki Leke  
Ali Osman Öztürk
Ýlginç bir öykü. Yazarýný ve kaynaðýný henüz öðrenemedim. Yardýmcý olanlara müteþekkir kalýrým.


:ECFG:
Hakikatte Tanrýça tarafýndan gerçekleþtirildiði halde, Praksiteles’in maharetli ellerinden çýktýðýna inanýlan sanat eserinin varlýðý ile meþhur Knidos’ta demir atmaya karar verdik ve sükûnetle kýyýya doðru dümen kýrdýk: bana öyle geliyordu ki, pýrýl pýrýl deniz yüzeyinde tekneyi götüren sanki Tanrýçanýn kendisiydi. Rutin pratik iþleri diðerlerine býrakýp, iki aþk þövalyesini (Charikles ve Kallikratidas) kollarýmýn altýna alarak, birlikte Knidos’ta dolaþmaya gittik; Afrodit’in kentinde doðal olarak rastlayabileceðiniz müstehcen toprak figürü görünce gülmek zorunda kaldým. Önce Sostratos’un sütunlu avlusunda ve hoþumuza giden diðer yerleri gezdik, sonra Afrodit Tapýnaðý’na yürüdük…

Tapýnaktan esen rüzgârla o an burnumuza Afrodit’in kokusu geliyordu. Açýk alan, düz taþlarla döþenmeyip, verimsiz bir zemin haline getirilmiþti. Buna karþýn, Afrodit Tapýnaðý’na yaraþýr biçimde her yer, yaygýn ve gür tepeleriyle bizi çevreleyen mekân üzerinde bütün bir çatý oluþturan yetiþmiþ meyve aðaçlarýyla doluydu.
Þurada, Hanýmefendisi’nin yakýnýnda bolca yetiþen mersin aðacýndan biri, muazzam bir endamla meyveye durmuþ, ayný þekilde diðer tüm aðaçlar güzel bir görüntü oluþturuyorlar. Yaþlarýna raðmen asla yapraksýz deðildiler: Güç ve özle dolup taþarak taze sürgünler vermiþlerdi. Bu aðaçlar, kendi güzelliklerinden baþka meyve taþýmayan diðer aðaçlarla karýþmýþtý. Göklere yükselen serviler ve çýnarlarýn yanýnda, bir zamanlar Afrodit’ten çekinen, ama þimdi onun tarafýný tutan defne duruyordu. Her aðaç, sarmaþýklarýn sevgi dolu kollarý arasýndaydý. Uzun dallarý olan asmada, salkým salkým üzümler asýlýydý. Afrodit bilindiði gibi Diyonisos’la birlikte daha sevindiricidir. Birlikte zevk verirler, ama ayrý düþerlerse neþe o kadar büyük olmaz. Gölgeler saçan aðaçlar altýnda, neþeyle kafa çekmek isteyenler için, þirin kulübeler vardý. Oralara gelen þehirli asil insanlarýn sayýsý azdý, ancak alt tabakadan gelip, gerçek eðlenceleriyle Afrodit’i yücelten insanlarýn sayýsý o ölçüde fazlaydý.

Aðaçlarýn verdiði zevke doyduktan sonra, þapele girdik. Ortada Tanrýçanýn heykeli durmaktaydý; Paros mermerinden muazzam bir sanat eseri, görkemli bir þekilde, hafif aralanmýþ dudaklarýyla hafifçe gülümsüyor. Tüm güzelliði görülüyor, sadece bir eli, fark ettirmeden mahrem yerini kapatýyor. Ustanýn sanatý, mermerin haþin ve sert tabiatýný uzuvlarýn biçimine boyun eðdirmeyi baþarmýþtý. Charikles deli gibi; “Afrodit’in baðladýðý Ares, kesinlikle tüm tanrýlarýn en mutlusuydu” diye baðýrdý, ayný anda heykele doðru koþtu ve uzanabildiði kadar boynuna sarýlarak, ýslak dudaklarla öptü. Kallikraditas ise hiç bir þey söylemedi, orada öyle duruyor ve suskun ve hayranlýkla heykeli seyrediyordu.

Tanrýçayý bedeninin hiç bir bölümünden mahrum kalmamak için arkadan da tam olarak görmek isteyen birileri olabilir diye, þapelin hem önden hem de arkadan kapýsý vardý. Diðer kapýdan girilerek arka tarafýn güzelliði hiç sorunsuz izlenebilirdi. Tanrýçanýn güzelliðini bütünüyle görmek üzere anlaþtýk ve bunun için dolaþýp, anahtarý muhafaza eden kadýnýn açtýðý kapýdan girmek üzere tapýnaðýn ardýna gittik. Güzelliði görünce ani bir þaþkýnlýða düþtük. Heykeli gördüðünde hiç bir þey söylemeyen Atinalý adam (Kallikratidas), Tanrýça'yý arkadan izleyince, Charikles’in önceden yaptýðýndan çok daha delice baðýrdý: Ah, Herakles, sýrtý ne kadar güzel biçimlenmiþ! Beli yuvarlacýk, tam sarýlmak için! Kalçasýnýn kývrýmlarý ne kadar muazzam, adaleler ne kemikleri gösterecek denli zayýf, ne de þiþkin veya abartýlý dolgunlukta! Kalçanýn saðýnda ve solunda oluþan gamzeler izleyene anlatýlmaz bir tatlýlýkla gülümsüyor. Kalçalar ve baldýrlar ayaða kadar dosdoðru uzanmakla tam bir uyum içindeler.”… Kallikratidas kendinden geçmiþ baðýrýrken, o büyük þaþkýnlýk Charikles’i nerdeyse hareketsiz býrakmýþ ve gözleri duygulanmaktan yine yaþarmýþtý.
Hayranlýktan doyuma ulaþtýktan sonra, uylukta, bir elbisedeki kir lekesi gibi duran bir leke farkettik. Lekenin çirkinliði pýrýl pýrýl tertemiz olan mermerin üzerinde daha belirgin görünüyordu. Olasý bir tahmin üzere, mermerdeki doðal bir hataymýþ diye düþünüyordum. Cansýz varlýklar da bazen bir þeyden muzdarip olabilir ve tesadüf onlarýn tam kusursuz bir güzelliðe ulaþmasýný engeller. Mermerde doðal, siyah bir leke olduðunu düþünürken, lekeyi göze en az batan yere getirdiði için Praksiteles’e hayranlýðým artýyordu. Yanýmda duran tapýnak bekçisi kadýn ise bunun üzerine bize hiç duymadýðýmýz þaþýlacak bir öykü anlattý. “Tanýnmýþ ailelerden gelen, adý yaptýðý ayýp iþten sonra unutulup giden genç bir adam, bir zamanlar sýk sýk tapýnaða geliyormuþ”, dedi, “olmayacak biçimde Tanrýçaya aþýk olmuþ. Bütün gününü þapelin içinde geçiriyormuþ.

Baþlangýçta abartýlý bir Tanrý korkusunun buna sebep olduðu düþünülmüþ: sabah erkenden, gün doðumundan önce þapeli ziyaret etmek için kalkýyor, ancak güneþ battýktan sonra istemeye istemeye eve dönüyormuþ; bütün gün Tanrýçanýn karþýsýnda oturuyor, aralýksýz durmadan ona bakýyormuþ. Sadece aðzýndan anlaþýlmaz mýrýldanmalar ve gizli aþk yakýnmalarý duyuluyormuþ. Isdýrabýndan birazcýk teselli bulmak istediðinde, Tanrýçaya bir dilekte bulunduktan sonra, masanýn üstüne dört Libya ceylaný kemiði atýp falýna bakýyormuþ. Fal iyi çýkarsa, hele kemikler Tanrýça’nýn adýný gösterecek biçimde (tüm kemikler deðiþik bir konum alýrsa), o zaman Tanrýça'nýn ayaðýna kapanýyor ve dileklerinin gerçekleþeceðine inanýyormuþ. Fakat, bazan olduðu gibi, kemikler uygunsuz yerleþip, kötü bir fal çýkýnca, o zaman da tüm Knidos’a lanet okuyor, sanki onulmaz bir uðursuzluða uðramýþ gibi yýkýlýyormuþ; arkasýndan kemikleri yine topluyor, yeni bir fal atýþýyla bu uðursuzluðu bertaraf etmek istiyormuþ. Isdýrabý arttýðýnda ise duvarlara yazýlar kazýyor ve yumuþak aðaç kabuklarýný “Güzel Afrodit” yazýsýyla süslüyormuþ. Zeus gibi o da Praksiteles’i övüyor, göklere çýkarýyormuþ. Nihayet gittikçe artan þiddetli aþk ýsdýrabý aklýný baþýndan tamamen almýþ ve arzusunu tatmin etmek için o olmadýk iþe baþvurmuþ. Güneþ batmaya dururken, orada bulunan kimsenin görmediði bir anda, gizlice kapýnýn arkasýna süzülmüþ ve dikkat çekmeksizin, nefes bile almaksýzýn, sessizce içerde kalmýþ. Zakorlar (tapýnak bekçileri) her zamanki gibi kapýyý dýþardan kapatýnca da, bu yeni Anchises, þapelin içinde kapalý kalmýþ. Þu gevezelikle, Size bu ayýp gecesinde gerçekleþen terbiyesizliði etraflýca anlatmama gerek yok. Ýhtiraslý sarýlmalarýn izi, gün aðardýðýnda orada kalmýþ ve Tanrýçaya bu suiistimalin lekesi bulaþmýþ.

Anlatýldýðýna göre, genç adam iz býrakmadan ortadan kaybolmuþ. Kayalardan aþaðý mý yuvarlandý, yoksa denizin dalgalarýna mý karýþtý, kimse bilmiyor”…                     
Çev. Ali Osman Öztürk



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Almanya"daki Türk Çocuk Edebiyatý Üzerine Kýsa Notlar*
Luise Rinser'de Sevgi, Yaþam ve Ölüm*
Brecht"i Nükteleriyle Anlamak
San Salvador
Alman týraþý ve Alman býyýðý
Öykü/ Öykünme/ Höykürme
Kýsa Öykü Üzerine (1965)
Sýrlara Yolculuk
Ýfade
Pencere

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Nasreddin Hoca'nýn Þiiri [Þiir]
Bir Þiirdir Yaþam [Þiir]
Hazan Günü [Þiir]
Rudolf Otto Wiemer [Þiir]
Anladým ki... [Þiir]
Sanal Bayramlar [Þiir]
"Göðsünün üstüne iki yýldýz/gözlerinin üstüne iki öpücük" [Þiir]
Þair [Þiir]
Ezginingünlüðü [Þiir]
Sadece Dostlarýma [Þiir]


Ali Osman Öztürk kimdir?

Akademisyen, çevirmen, halkbilimci, karþýlaþtýrmacý, eleþtirmen.

Etkilendiði Yazarlar:
Bilimsel anlamda Wilfried Buch, Otto Holzapfel, Gürsel Aytaç; edebi anlamda Luise Rinser, Buket Uzuner.


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ali Osman Öztürk, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.