..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Gerçek sanat, gizlenmesini bilen sanattýr. -Anatole France
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Anadolu Kültürü > Kâmuran Esen




22 Þubat 2005
Kýna Geceleri ve Kadýnlarýmýz  
Çocukluðumdaki Kýna Gecelerinden aklýmda kalanlar.

Kâmuran Esen


Çocukluðuma ait anýlar.......


:GCGF:
Çocukluðumun renkli gecelerinden biri kýna geceleriydi. Buna Mudurnu’da “ kýna ” denilirdi kýsaca.

Kýna gecesine gelen kadýnlar ve genç kýzlar , önceden hazýrlanan alaylara otururlardý. Tabure gibi iki desteðin üzerine , uzunca bir tahta uzatýlýrdý.(Daha sonraki yýllarda sandalye konulmaya baþlandý.) Ýçiçe geçmiþ dikdörtgenler þekli verilirdi bu oturma yerlerine. Ýþte bu düzene alay denirdi. Ortada , oyun oynamaya yetecek kadar boþluk býrakýlýrdý. En ön sýralara bindal(bindallý) ve üçetek giyenler otururlardý. Kýz tarafýnýn yakýnlarý bindal, erkek tarafý üçetek giyerdi. Ama kýzlar, erkek tarafý da olsalar, kýz tarafý da olsalar üçetek giyerlerdi. Bindalý sadece kadýnlar giyerdi. Kýzlar, baþlarýna fes takmaz, çatký ( Üzeri parlak pul ve boncuklarla iþlenmiþ olan, kýrmýzý renkte örtü.) örtmezlerdi. Üç etek giyenlere þöyle bir bakýldýðýnda, kimlerin kýz, kimlerin evli olduðu belli olurdu. Baþýnda fes ve çatký olmayanlar kýzlardý. Fes ve çatký, bir evlilik iþareti gibiydi.

Bu giysiler giyilince, altýn ( Boyuna takýlan beþibiryerde, gýremise, güneþli, cumhuriyet altýný gibi .) ve bilezik takmak þarttý. Olmayanlar birisinden emanet alýr, takarlardý. Bazý kadýnlarýn boyunlarýndaki altýn dizisi taaa göbeklerine kadar gelirdi. Onlarýn bu görüntüsü, bana çok komik gelirdi.

Kadýnlarýn oynamasý için def çalýnýrdý. Def çalan kiþi, çok güzel mâniler söylerdi. Önce üçetek ve bindal giyenler oynardý; sonra normal giysi giymiþ olanlar. Yöresel giysi giymiþ olanlardan da kýz tarafý kalkardý önce oyuna. Sonra erkek tarafý oynardý. Tüm bunlara dikkat edilmeliydi. Ýki taraf arasýndaki tatsýzlýklar, sudan sebeplerle çýkardý düðünlerde. Kýz tarafýndan yöresel giysi giymiþ olanlarýn oyunlarý bittikten sonra erkek tarafý oynardý.

Kadýnlarýn bazýlarý, hatta çoðunluðu oyuna kalkmakta nazlanýrlardý. Nazlanmak bile âdet gibiydi. Çok oyun meraklýsýymýþ gibi, “Oyuna kalk” deyince, hemen kalkýlmazdý. Çok oynamak da ayýptý. Kýna gecesine gidenler, eðlenmek için deðil, bir âdeti yerine getirmek için giderlerdi. Bu, o kadar belli olurdu ki. Kadýnlarý oyuna kaldýrmakla görevli bir kadýn olurdu. Önce yöresel giysi giymiþ hanýmlarý sýra ile oyuna kaldýrýrdý. Kadýnlara oyuna kalkmalarýný söyler, eðer kalkmakta nazlanýrlarsa, eline aldýðý oklava gibi bir çubukla kadýnlarý dürtükleyerek, oyuna kalkmalarýný isterdi.

Oyuna kalkan kiþi, sýradakiyle(oturma sýrasýna göre) oynar, daha sonra orada bulunan akrabalarýný oyuna kaldýrýr, nezaket gereði mutlaka bu kiþilerle oynardý. Oyun bitince de birbirlerine sarýlýr, kucaklaþýrlardý. Oynadýklarý oyunlar, bana sýkýcý gelirdi. Ciddi bir tavýrla, öyle çok fazla hareket yapmadan, sakin sakin oynarlardý. Oyun oynamýyorlar da, istemedikleri bir iþi yapýyor gibilerdi. Birlikte oynadýklarý kiþinin ayaklarýna bakarlar, ayný figürleri yaparlardý. Oynarken gülümsemezlerdi bile, hatta somurturlardý. Sanki bir görevi yerine getiriyorlardý. Büyük bir ciddiyetle oynarlar, tüm becerilerini ayak figürlerinde gösterirlerdi.

Oyunlarý bitince, ön sýralarda oturan ve yöresel giysi giymiþ hanýmlardan para alýrlardý. Ýsteyen, oynayan kiþiye parayý uzatýrdý; oynayan kiþi de bir elini, para verenlerin önünde gezdirirdi. Verilenler hep madeni paraydý. Toplanan paralar, def çalan kadýna verilirdi. Defin içine atýlýrdý. Defçi, defi þöyle bir sallayarak, paralarý þýkýrdatýr, ”Allah bereket versin,” diyerek, memnuniyetini belirtirdi.

Bazý oynayanlara herkes para verirdi de, bazýlarýna nedense pek veren olmazdý. Kimlere daha çok para verildiðine dikkat ederdim. Ama bu kiþilere neden fazla itibar edildiðini anlayamazdým.

Def çalmak, öyle herkese vergi deðildi. Def çalanýn hem sesi güzel olacak, hem de onlarca mâni bilecekti. Hatta, oyuna kalkan kiþilere uygun mâni söylemesi gerekecekti. Oyuna kalkan kiþiye yakýþan mâni söylemek, mutlaka zor olmalýydý. Meselâ gelin görümce oynarken, genellikle þu mâni söylenirdi:

“ Bahçelerde börülce
Oynar gelin görümce.
Oynasýnlar bakalým
Bir araya gelince.”

Eðer oynayanlar iki eltiyse:

“Bahçelerde eðrelti
Oynalar iki elti,” diye baþlayan mani söylenirdi.

Defçinin söylediði bazý maniler çok komikti. Meselâ þöyle:

Heddük hüddük gaynana
Diþleri güdük gaynana
Oðlun þeker getirmiþ
Saklý yedik gaynana.

Gaynanayý ne yapmalý?
Gaynar gazana atmalý.
Yandým gelin dedikçe
Altýna odun atmalý.

Ay doðar sini gibi
Gayýnna dili gibi.
Gaynanam un eliyo
Hakýnda geli’ gibi.(elinden gelir gibi)

Kadýnlarýn ve genç kýzlarýn kýna gecesi giydikleri yöresel giysiler çok hoþuma giderdi. Keþke biraz daha büyük olsaydým da, ben de bu giysilerden giyseydim. Parlak kumaþtan yapýlmýþ üçetekleri giymeye can atýyordum. O zaman ben de oynardým. Belki bana da çok para verirlerdi. Verilen paralar bende kalmayacaktý, def çalan kadýna gidecekti ama , olsun.

Kýna gecesinde def çalan kadýnýn söylediði mâniler çok güzeldi. Bu kadýn , bu kadar çok mâniyi nasýl aklýnda tutuyordu? Mâninin sözlerini dikkatle dinlerdim. Ezberlemeye çalýþýrdým. Sonra kýz arkadaþlarla oyun oynarken, kýna gecelerini canlandýrýrdýk. Birimiz gelin olurduk. Namaz örtüsünün veya tülbentin iki kenarýný plise yapar gibi katlayarak toplar, iple baðlardýk. Bunu gelinin baþýna örterdik. Bu gelinlikti. Gelinin yanaklarýna gül yapraðý yapýþtýrýrdýk, allýk yerine. Birimiz de defçi olurdu. Ablamýn sesi çok güzeldi. O nedenle oyunlarda, genellikle ablam defçi olurdu, kýna gecelerinde öðrendiðimiz mânileri söylerdi. Def yerine tepsi çalardý. Ben bazý mânileri ezbere bilirdim ama, sesim hiç güzel deðildi. Ben de, oynardým arkadaþlarla. Ama kýna gecesindeki kadýnlar gibi hiç nazlanmazdýk. Hoplaya, zýplaya, kahkahalarla gülerek oynardýk. Nasýl olsa bizi ayýplayacak kimse yoktu. O zamanlardan aklýmda kalan mâniler þunlar:

Þu daðýn ardý meþe
Meþeyi yere döþe.
Gaynana garýsýnýn
Baþýna ataþ düþe.

Hoca ezan okuyor
Sesi beni yakýyor
Benim sevdiðim oðlan
Fakültede okuyor.

Bahçelerde maydanoz
Biz maydanoz yemeyiz
Oðlu güzel olmazsa
Biz gaynana demeyiz.

Bisiklete binersin
Bizim orda inersin
Eðer annen sorarsa
Lâstik patladý dersin.

Bahçelerde gül biter
Kokusu bana yeter
Oku sevdiðim oku
Öðretmen olsan yeter.

Evleri yaptýr oðlan
Camlarý taktýr oðlan.
Beni sana vermezler
Sýcaklýk yaptýr oðlan.

Mektup yazdým kýþ idi
Kalemim gümüþ idi.
Daha çok yazacaktým
Ellerim çok üþüdü.

Oðlunu evlendirecek olan kadýnlar, kýz beðenmeye gelirlerdi kýna gecesine. Özellikle köylerde. Gelinlik çaðýna gelmiþ kýzlarý göz hapsine alýrlardý. Komþu köylerden de gelenler olurdu kýnaya. Beðenilen kýzlarýn kimin kýzý veya hangi köyden olduðu, sessizce, pek kimseye farkettirmeden soruþturulurdu. Bu kýz beðenme iþi, gençlere býrakýlmazdý. Büyüklerin münasip gördüðü kýzý alýrdý delikanlýlar. Kýzlar da öyle. Annelerinin özellikle babalarýnýn uygun bulduðu gençle evlendirilirlerdi. Evlilik ciddi bir iþti. Öyle, gençlere býrakýlacak kadar basit deðildi(!).

Hele kýzlar! Kýzlar kendi bildiðine hiç býrakýlmazdý. ” Kýzý kendi bildiðine býrakýrsan; ya davulcuya giderdi, ya zurnacýya.” Büyükler böyle diyorlardý. Düðünlerde davul çalan davulculara kimsenin kýz vermediðini sanýrdým çocuk aklýmla. Ya da kaçan kýzlarýn hep davulculara kaçtýðýný.

Oðlanýn alacaðý kýzý; oðlanýn anasý , babasý seçerdi . Elinden iþ gelen, becerikli biri olmalýydý gelin olacak kýz. Büyükler kendileri söylüyorlardý böyle olmasý gerektiðini. Köyde kadýnlar konuþurken duyardým sýk sýk. Örneðin, yetiþkin oðlu olan bir kadýn; “Tarlaya, baða, bahçeye yetiþemiyorum. Pek yalnýzýz. Oðlaný artýk evlendirmeli,” derdi. Sanki eve çamaþýr makinesi ya da bulaþýk makinesi alýnacak gibi. Demek ki oðlaný evlendirmekten en öncelikli amaç; eve, iþleri yapacak birini getirmekti .

Zavallý gelinler!.. Eve gelecek olan gelin, kayýnvalidenin iþlerini kolaylaþtýracaktý. Böylece eve, yeni bir iþ gücü kazandýrýlacaktý. Bu nedenle elinden iþ gelen becerikli kýzlar, hemen talip bulabilirlerdi. O nedenle kýzlara ev ve eliþleri öðretilirdi. ” El kapýsýna gidecek, sonra bize lâf getirmesin,” denirdi.

Genç kýzlar, kýna gecesinde birileri tarafýndan izleniyor olmanýn farkýnda olurlardý. O nedenle dikkatli davranýrlar, haným hanýmcýk otururlardý. Gelinlik yaþýna gelmiþ kýzlardan baþka, yöresel giysi giymiþ olanlar da göz hapsinde olurlardý. Herkesin gözü, bu gelinlerin, kadýnlarýn kollarýnda ve boyunlarýndaydý. Acaba, kimin daha çok altýný vardý? Köyün en varlýklý aileleri, iþte bu kýna gecelerinde kadýnlarýn taktýklarý altýnlardan belli olurdu. Köy kadýnlarýnýn tek lüksü de altýn takmaktý. Kendilerini gösterebilecekleri tek yer de kýna geceleriydi.

Yeni gelinler hemen belli olurdu. Onlarýn altýnlarý hem çok, hem de yeni olduðu için parlaktý. Onlara hayranlýkla bakardým. Acaba benim de böyle çok altýným, bileziðim olacak mýydý?..... Yöresel giysi giymiþ gelinlerin önlerine kayýnvalideleri, altlarýna bir tabure alýr, otururlardý. “Arkamdaki bu güzel gelin, benim gelinim,” ger gibilerdi. Hele , gelinlerinde çok altýn varsa, sanki bununla öðünür bir tavýr içinde olduklarý belli olurdu. Çünkü altýn, varlýklý olmanýn ispatýydý. Gelinleri kýna gecesine kayýnvalideler getirir, kýna bitince eve kayýnvalidelerin kontrolünde götürülürlerdi.

Yeni evli kadýnlar(yani gelinler), öyle kendi baþlarýna hareket edemezlerdi. Özgür olmadýktan sonra, o altýnlar ne iþe yarardý ki! Yöresel giysi içinde , boynu ve kollarý altýnlarla dolu olan bu gelinlerin gönlünden ve aklýndan geçenleri kimse bilemezdi. Gecede, gerekirse yöresel giysi giyer, gerektiðinde ve gereði kadar oynarlardý. Yani hep kontrollü. Kayýnvalidelerinin yanýnda onlara pek lâf da düþmezdi. Geleneklerin, göreneklerin, âdetlerin, kendilerinde yaþatýldýðý bir araç gibilerdi.

Hem eþlerinin, hem de kayýnvalidelerinin yönettiði bir kiþiydi onlar. Çocuk aklýmla, ben bile bunu bilirdim. Etrafýmdaki kadýnlarýn zaman zaman bir araya geldiklerinde yaptýðý sohbetlerden böyle olduðunu anlardým. Kadýnlar eþlerinden korkarlardý, ya da çekinirlerdi diyeyim. Onlardan izinsiz pek bir þey yapamazlardý. Bir yere gidebilmeleri için eþlerinden izin almalarý gerekirdi.

Kadýnlarýn, özellikle yeni evli olan gelinlerin, hayatlarýndan hiç de memnun olmadýklarýný bilirdim. Onlarýn görevi; kayýnvalideye, kayýnpedere, kocaya hizmet etmekti. Evin tüm iþleri onlardan sorulurdu. Tarlada, baðda, bahçede çalýþýrlardý. Tüm bunlarýn üstüne, bir de çocuk büyütürlerdi. Onlar için dur durak yoktu. Belki de onun için kýna gecelerinde gelinleri aðlatýyorlar diye düþünürdüm. Ne gelin olmak, ne de aðlamak istemezdim. Hem ben, annemden, babamdan ayrýlmazdým. Aðlayan gelinler için üzülürdüm. Onlarý aðlattýklarý için kýzardým. Özgürlüklerinin kýsýtlanacaðýna, evlendikten sonra baþlarýna geleceklere þimdiden aðladýklarýný sanýrdým.

O gelin aðlatma mânilerine de aðlamamak mümkün deðildi. Hepsi de çok acýklýydý. Dinlerken, gelin çatkýnýn altýnda sarsýlarak aðladýkça, benim de gözlerim dolardý. Her kýna gecesinde, aðlayan bir gelinin “Ben evlenmekten vazgeçtim,” demesini beklerdim. Ama böyle bir þeye hiç tanýk olmadým. Demek ki “ Hem aðlarým, hem giderim,” sözü , iþte bu çeliþkili durumu anlatýyordu. Öylesine etkilenirdim aðlamalarýndan. Orada bulunan kadýnlarýn da çoðu aðlardý gelinle birlikte.

Kýna gecesinin sonunda, oyunlar bittikten sonra aðlatýrlardý gelini. Önce oyna, sonra aðla. Ne acayip bir durumdu (!). Gelini aðlatan o mânilerden bazýlarý þunlardý:

Atladý , geçti eþiði
Sofrada kaldý kaþýðý.
Kýz evlerin yaraþýðý
Ah baþým, saf yazým!

Evimizin önü kuyu
Kuyudan alýrlar suyu
Ýþte ben gidiyorum
Bilinmez ellerin huyu.

Attýnýz taþlar gibi
Yaktýnýz ataþlar gibi
Ýþte ben gidiyorum
Oturun baykuþlar gibi.

Evimizin süsü kýzým
Radyomuzun sesi kýzým.
Eller seni hor tutar
Baþýmýn fesi kýzým.

Güyümleri susuz koyan kýz
Evleri ýssýz koyan kýz
Gelin olup gidecem deye
Bizi yalýnýz koyan kýz.

Ýki tahta çaktýlar
Arasýndan baktýlar
Onbeþime girmeden
Bana niþan taktýlar.

Bu mâniler söylenirken, bir yandan da gelinin ellerine, ayaklarýna kýna yakýlýrdý. Kýna kabýnýn içinde yanan bir mum dikilirdi. Bu mumu söndürmek, uðursuzluk getirirdi. O nedenle, mum tamamen eriyip bitene kadar söndürülmezdi. Gecenin sonunda bir kenara býrakýlýr, mum bitene kadar yanardý . Gelinin bir eline genç bir kadýn, diðer eline genç bir kýz kýna yakardý. Herkes , gelinin kýnasýndan birazcýk alýr, baþýna sürerdi. Bu kýnanýn, baþ aðrýsýna iyi geldiðine inanýlýrdý.

Gelinin ve damadýn akrabalarý, komþularý geline para, bilezik, altýn hediye ederlerdi. Bir kadýn, takýlan bu hediyeleri ; ”Falancadan bir çeyrek altýn,” gibi baðýrarak, herkese duyururdu. Gelin oturduðu yerden, baþýna örtülen çatkýnýn altýnda aðlar dururdu. Kendisine takýlan takýlar hiç umurunda deðil gibiydi. Bir kadýn tarafýndan da, baþý iki elle tutulurdu, gelin sarsýla sarsýla aðlarken. Gelinin kýna yakýlan elleri ve ayaklarý, kýsa bir süre sonra yýkanýrdý...Oyunla baþlayan kýna gecesi, aðlamakla sona ererdi.

Düþünürdüm kendi kendime: Zavallý gelini ne diye aðlatýyorlardý? Madem aðlayacak kadar kötü bir þeydi gelin olmak, o zaman niye kýna gecesi yapýyorlar, niye oynuyorlardý? Ya da kýzlar, evlenirken aðlayacaklarýna, neden evlenmekten vazgeçmiyorlardý?........ Ben evlenmeyeceðim iþte. Kýna gecemde aðlayacaðýma, evlenmem , daha iyi. Vazgeçtim altýndan, bilezikten. Hem babam bana alýr belki. Zaten yeþil taþlý küpelerim var. Çerçiciden almýþtým geçen sene. Önce altýndý ama, þimdi gümüþ oldu. Altýný gitti, gümüþü kaldý sizin anlayacaðýnýz. Olsun! Köydeki bazý kýzlarýn, bu kadarý da yok.










































































































































.Eleþtiriler & Yorumlar

:: kýna geceleri
Gönderen: ayse candan / Ýstanbul/Türkiye
9 Mayýs 2006
Ah o eski adetler yazýnýzý okurken hatýrladým da bende çok düþünürdüm neden þýkýr þýkýr oynamazlar diye :)) e gelin olmak kolay degil desenize ,sayenizde anýlarda yolculuk yaptým elinize ,yüreginize saðlýk.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn anadolu kültürü kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ýlginç Atasözleri Sözlüðü / Derleme
Ýlginç Atasözleri
Halk Ýnanýþlarý
Atasözlerimiz Üzerine
Öne Deme Gaþým / Mudurnu Halk Dili

Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Fatma Nine'nin Siyasilere Mektubu / Mudurnu Halk Dili
Mudurnu Folklörü / Halk Dili / Pekiþtirmeler
Mudurnu Folklörü / 1 - Yöresel Deyimler
Mudurnu Folklörü / 2 / Yöresel Kelimeler
Ýlköðretimde Öðretmeni Baþarýya Götüren Yollar- 1
Eeeeee De Bakam da Annadýverecen
Folklör / Duyarlý Babanne / ( Mudurnu Halk Dili - 3 )
Ýlköðretimde Öðretmeni Baþarýya Götüren Yollar- 6
Hala - Yeðen Dialoðu
Ýlköðretimde Öðretmeni Baþarýya Götüren Yollar - 5

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Dönüþü Olmayan Gidiþ [Þiir]
Seni Özlemenin Kitabýný Yazabilirim [Þiir]
Bensiz Yaşamaya Alışacaksın [Þiir]
Ýþte Gidiyorsun [Þiir]
Gelseydin Eðer [Þiir]
Ne Zaman Seni Düþünsem [Þiir]
O Beklenen Hiç Gelmeyecek [Þiir]
Çek Beni Ýçine Bir Nefeste [Þiir]
Sýðýnacaðým Baþka Yürek Yok [Þiir]
Uykularýnda Sev Beni [Þiir]


Kâmuran Esen kimdir?

Okumak ve yazmak bir tutkudur benim için. Yazdýklarýmý okuyucularla paylaþmak amacýyla buraya gönderiyorum. Yýllardýr, yerel bir gazeteye haftalýk köþe yazýyorum. Mudurnu Belediyesinde gönüllü kültür müdürü olarak çalýþýyorum. Yayýmlanmýþ Kitaplarým: -Þiirlerle Öyküler - þiir / Milli Eðitim Bakanlýðý Öðretmen Yazarlar Dizisi ( 1988). . . . . . . . -Sevgi Yumaðý - þiir ( 1997 ). . . . . . . . . -K. Esen'in Kaleminden Mudurnu - derleme / Mudurnu Kaymakamlýðý Kültür Hizmetleri Dizisi ( 2002 ). . . . . . . . . . . -Oynatmayalým Uðurcuðum- deneme , aný / --Senfoni Yayýnlarý ( Haziran / 2004 ) -Mudurnulu Fatma Nine'nin Günlüðü - Baskýya hazýrlanýyor

Etkilendiði Yazarlar:
Okuduðum her yazardan veya yazýdan etkilenirim. Bende bir etki býrakmayacak, herhangi bir þey öðretmeyecek bir yazý düþünemiyorum.


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.