KADIN-ERKEK TÝPLEMESÝNÝN SÜRREALÝST AÇILIMI

“Kýrmýzý mý, sarý mý?” bilinmez. Bir elmanýn yarýsýný teþkil eden kadýn-erkek arasýndaki eþitlik (benimde anlayamadýðým bir baðlantýyla) bilim adamlarýnýn açýklamalarýna göre; yeryüzünde dinozor neslinin yok olmasýyla orantýlý olarak yerini erkek egemenliðine terk etmiþtir.

Dinozor yumurtasý fosillerinden canlý bir hücre yaratýp tekrar seri halde dinozor üretimine geçiþi amaçlayan bilim kadýnlarý, bu buluþla kadýn-erkek eþitliðinin geri geleceðini ummaktadýrlar. Ama kazýn ayaðý öyle deðil. Yani “eþitlik kaybedilmiþ” masallarý birer avuntudur. Dinde de belirtildiði þekliyle; kadýnýn erkeðin sol kaburgasýnýn alt kemiðinden yaratýlmýþ olmasýndan dolayý bir kaburga parçasýyla, bir iskeleti eþit düþünmek hayalciliktir. Bunun gerçek saptamasý budur. Ünlü Yunan Filozofu Aristoteles’in de varlýklarý sýnýflandýrýrken göz önünde bulundurduðu bu ayrým bilimsel, felsefi ve týbbi veriler neticesinden tescillenmiþtir. Tescilli bir markanýn deðiþtirilmesi de ancak þirketin kökten deðiþtirilmesiyle mümkündür. Ýþte bu tarihi zaferin rahatlýðýyla hareket eden erkekler, aile olgusu üzerindeki egemenliklerini kadýnlarla paylaþmak gibi bir haksýzlýðý tabi ki kabul etmemektedirler.

“Hak verilmez, alýnýr” anlayýþýna erkekçe bir tutumla yaklaþan beyler “erkeksen al” diye karþý çýkarak “kadýnsan zaten alamazsýn” sonucunu ortaya çýkartmaktadýrlar. Bu anlamda toplum ve aile içindeki tüm geliþmeleri tekellerine alan erkekler yakýn zamanda dünyaya gelecek erkek ufolarla iþbirliði yaparak uzaydaki tüm geliþmelerde de söz sahibi olmayý amaçlamaktadýrlar. Bu konuyla ilgili ikili görüþmeler Mars’ta devam etmektedir. Hatta bütün türlerin diþilerini yok etme giriþimleri (diþisiz türleri nasýl çoðaltacaklarýný bilemediklerinden) erkekler tarafýndan þimdilik rafa kaldýrýlmýþtýr. Genetik biliminde bulunan kopyalama yöntemi bunun için bir umut ýþýðý olsa da koyun dýþýndaki türlerin nasýl kopyalanacaðýnýn keþfedilememesi erkek camiasýnýn umutlarýný kýrmýþtýr.

Erkekler matematikçileri hiç sevmezler. Kadýnlarýn iþlemlerde geçen “eþit” iþareti yüzünden eþitliði öðrendiklerini iddia ederler. Bir çok erkeðin matematikte baþarýsýz olmasýnýn temelinde iþlemlerde geçen “eþittir” iþaretini ani bir refleksle silmeleri yatar. “Denklik” iþaretine bile tahammül edemeyen erkekler en çok “küçüklük-büyüklük” iþaretlerini severler.

Kadýnlar ise tüm bu asimilasyonlara karþý kendilerini çeþitli yöntemlerle savunmaktadýrlar. Kadýn türünün yok edilmesi halinde bütün erkeklerin “gay” olacaðýný savunan kadýnlar, eþitlik olamaz spekülasyonlarýna tandýr konferanslarý, büyü ayinleri, her hocaya beþ muska yaptýrma ve toplu dantel hazýrlama gösterileriyle cevap vermektedirler. Kadýnlar ayrýca saçý uzun aklý kýsa yakýþtýrmalarýna kýsa saç modasýný yayarak, hatta saçlarýný kazýtarak tepki göstermektedirler. Çok çocuk doðurma, dýr dýr etme, komþu kadýnlarla dedikodu yarýþmasý, lezbiyen olma, beþ çayý, pedikür manikür yaptýrma, silikon taktýrma ve konken gibi etkinlikler kadýnlarýn varoluþ amaçlý baþvurduklarý diðer direniþ yollarýdýr.

Hiçbir aydýnlanma hareketinin yok edemediði Çin Seddi kadar saðlam kadýn-erkek arasýndaki eþitsizlik paradoksu iki türün toplum içindeki tiplemelerinde de belirleyicidir. Freud’un “bastýrýlan duygular zamanla birikerek þiddet þeklinde dýþarý çýkar” tezinin ve erkekçe ifade özgürlüðünün yýlmaz savunucularý ve uygulayýcýlarý olan erkekler, asýrlardýr birinci tür olmanýn keyfini çýkartmaktadýrlar. Bastýrýlan duygular dýþarý çýktýðýnda denek olarak kullanýlan ve susturulmanýn gizeminde anlamlar arayan kadýnlarýn ise ikinci tür olmaktan hoþnut olmadýklarý aþikardýr.

Sonuç olarak dünyanýn yedi harikasýndan ikisi olma þansýný eþitlik eksikliðinden yitiren kadýn ve erkek bukalemun gibi renk deðiþtirmekle uðraþacaklarýna sadece gerçekçi olsalar eþitliði belki kuyruðundan yakalayabilirler.