..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yaþamým boyunca, ondan birþey öðrenemeyeceðim kadar cahil bir adamla karþýlaþmadým. -Galilei
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Ýronik > emre gümüþdoðan




12 Ekim 2004
Ýþ Ýþtir  
emre gümüþdoðan
Arabasýyla geldi, üzerinde: meme uçlarýný belirgin olarak gösteren, lacivert, dar badisi, altýnda kýsa kot pantolonu vardý. Belli belirsiz makyaj yapmýþtý.


:CGIF:


"Tütsülük ve þamdan bulunur mu? "
Göcek'e geldiðim gün dikkatimi çekmiþti bu kýz. Üzerinde, askýlý beyaz bir bustiyer, mavi, kýsa þortu vardý. Benden bir ay kadar önce Göcek'e gelmiþ, dükkanýn karþýsýndaki sokakta, bahçe içindeki tek katlý evi altý aylýðýna kiralamýþtý. Yalnýz yaþýyordu.
"Þamdanlar burada bir yerlerde olacaktý", diye kekeledim. Tütsülüðün ne olduðunu bilmiyordum. Elim ayaðým birbirine dolaþtý. Tam da gidecek zamaný buldu Ersan Amca, diye hayýflandým. Küçük bir kasabada büyümenin ezikliði, çekingenliði sardý her yanýmý. Böyle zamanlarda daha içime kapanýk, daha pýsýrýk oluyordum nedense.
"Acele eder misiniz?"
Telaþýmdan doðan sakarlýklarýmý gülümseyerek izliyor, sorularýyla beni daha da bunaltýyordu. Neyse ki Ersan Amca yetiþmiþti imdadýma. Tam çýkarken;
"Elemanýnýz yeni galiba"
*

Safranbolu'dan ilk ve en uzun süreli ayrýlýþýmdý. Liseyi bitirdiðim yýl, üniversite sýnavý için Ankara'ya gitmiþ, iki gün amcamlarda kalmýþtým, bunun dýþýnda kasabadan ayrýlmamý gerektirecek birþey olmamýþtý,ta ki Ersan Amca'nýn babamý ikna etmesine kadar.
Tanýdýðým en ilginç insanlardan birisiydi. Uzun yýllar öðretmenlik yapmýþ, emekli olunca da antikacý dükkaný açmýþtý. Turizm sezonu kapandýðýnda Anadolu'yu, köy köy, kasaba kasaba gezer, antika eþyalar toplar, bunlarý pazarlardý.
Her sene bir iki kez uðrardý Safranbolu'ya. Bir kaç gün kalýr, çevre köyleri dolaþýr, bakýr siniler, sahanlar, gramofonlar, taþ plaklar, giysiler... ne bulursa alýrdý. Halk onun için hazineci dese de, hazine aramakla ilgisi yoktu. Topladýðý antikalarý bizim ardiyeye koyar, daha sonra pazarlamak için götürürdü.
Safranbolu'da kaldýðý sürede, akþamlarý zahireci dükkanýmýzýn önünde, kahvesini içer, babamla sohbet ederlerdi. Her geliþinde "Bu çocuða yazýk ediyorsun, gönder bana, ufku açýlsýn, yazlarý bana yardým eder, kýþlarý da en azýndan dükkaný açýk tutar" derdi, babam ise "Yahu, dükkansa iþte dükkan, çalýþsýn dursun, evlenmek isterse de evlendiririz, ne yapsýn gurbet illerde" diye, karþý çýkardý.
Onunla konuþtukça bu kasabadan kaçmak uzaklaþmak isteðim daha da artýyordu. Günden güne köþeye sýkýþtýðýmý, körleþtiðimi hissediyordum. Sonunda razý oldu babam, iþler de iyiden iyiye bozulmuþ, tasarladýðýmýz lokum iþi de baþlamadan bitmiþti. "Belki böylesi daha hayýrlý olur" diye, bir ay önce yolcu etmiþlerdi beni.
Göcek'e vardýðýmda sezon daha açýlmamýþtý, bir yandan hazýrlýk yapýyor, raflarý düzenleyip, eþyalarýn tozunu alýyor, adlarýný, fiyatlarýný öðreniyor, öte yandan Safranbolu ile hiçbir benzerliði olmayan bu kasabayý tanýmaya çalýþýyordum.
Ersan Amca eþyalarla ilgili bilgi verirken eskilere dalar, o günleri yeniden yaþardý: "Buradaki her eþyanýn hazin bir öyküsü vardýr, hepsi hevesle alýnmýþ, kullanýlmýþ ve sonra terkedilmiþlerdir. Biz insanlar gibidirler, biraz sevgi göster, biraz dinle, bak sana neler anlatýrlar" derdi.
"Zaman içinde gereksinimler, üretim-tüketim iliþkileri, araçlar gereçler, her þey deðiþti. Yarým asýr, hatta yirmi beþ yýl öncesinde kullandýðýmýz eþyalarýn çoðu unutuldu, teknolojiye yenik düþerek, antikacý dükkanlarýnýn raflarýnda yerlerini aldýlar. Ýþte þu kurma kollu gramofon, kimbilir kimler, üzerinde köpek resmi olan taþ plaklardan, Hafýz Burhan'ý, Hamiyet Yüceses'i, Münir Nurettin'i dinledi. Bu kömür ütüsüyle, hangi memur iþine yetiþme telaþýyla giysilerini ütüledi. Þu, sahanlar, kalaylarý yer yer aþýnmýþ, iþlemeli bakýr sini... Onun etrafýnda hangi aile toplanýrdý, bir akþam yemeðinde... Büyüklüðüne ve iþlemelerine bakýlýrsa varsýl bir aileyi ait olduðunu anlamak mümkündü. Duvardaki taþ ayna, ona bakarak kurulan hayaller, ötedeki gümüþ kemer, o hangi genç kýzýn belini süslemiþti acaba... "
Önceleri; ne demek istediðini anlamaz, gülerdim içimden. Zamanla aramda bað oluþmaya baþladý, eþyalarýn dilinden anlamaya baþladýðýmý düþündüm. Yalnýz kaldýðýmda her eþya için bir öykü kurgulamaya çalýþýrdým. Bunlarý vareden usta elleri, çýraklarý, eski dükkanlarý, pazarlanmasýný, alan- satan insanlarý, alýcýlarýn ilk heyecanlarýný, kullanan aileleri hayal ederdim. Nedense hep hüzünlü olurdu öykülerimin sonu.

*

Adýnýn Sude olduðunu öðrendiðim, karþý sokaktaki kýz daha sýk gelir olmuþtu dükkana. Bazan; raflardaki eþyalarý teker teker inceler, alýþveriþ yapmadan gider, bazan hiç olmadýk þeylere yüklü paralar sayardý. Zengin olmalýydý, altýnda arabasý vardý. Ýstanbul'da üniversitede okuduðunu duymuþtum.
Sabahlarý geç kalkardý Sude. Köþedeki pastanede, portakal suyuyla kahvaltý yaparken görürdüm bazan. Öðlenden sonralarý, üzerinde deniz giysileri plaja inerdi. Elinde mutlaka kitap olurdu. Plaj dönüþü hava kararýncaya kadar ya bahçede kitap okur, ya da sokaktaki esnafla konuþur, tavla oynayarak zaman geçirirdi. Hava karardýktan sonra genelde ortalarda görünmezdi. Bazan bir iki gün kaybolduðu, sonra ortaya çýktýðý olurdu.
Samimi olmuþtuk, sýkýldýðýnda; "Hadi var mýsýn bir el tavlaya" der, dükkan önünde, birasýna tavla oynardýk. Pullara uzanmak için eðildiðinde, göðüslerinin bir bölümü ortaya çýkardý. Önceleri hemen yüzüm kýzarýr, gözlerimi kaçýrýrdým, sonra alýþtým göðüslerine ve bacaklarýna kaçamak bakýþlar atmaya.
Evlenme düþleri kurmaya baþlamýþtým; onu alýp, Safranbolu'ya götürüyor, dikiliyordum ailemin karþýsýna, onlara: "bak anne, bak baba, bizim kasabada eþi enderi olmadýk güzellikte bir kýz buldum, ailemize layýk bir gelin buldum" diyordum. Þaþkýnlýkla bir bana bir Sude'nin rahat davranýþlarýna bakýyorlardý. Kesin karþý çýkacaklardý evlenmemize. Ne düþündüklerini biliyordum, askerlik dönüþü, helal süt emmiþ birini bakacaklardý, akýllarýndan geçen bir kýz vardý besbelli, ama beni kýracak deðillerdi ya, tek evin tek oðlunu, sonra düðün... her gün ayný düþü kurardým onlarca kez. Düþ kýrýklýklarý yaþardým düþ içinde, kendi kendime "Sen bir garip kasabalýsýn, üniversiteye bile gidemedin, Sude üniversitede okuyor, güzel ve zengin... o tür aþklar filmlerde olur" Ýçim bunalýr, uykum kaçardý böye düþündüðümde, döner dururdum yatakta sabaha dek.
Düþlerimden, düþündüklerimden söz etmek istiyordum Sude'ye, ama açýlamýyordum bir türlü. Her gün, tamam bugün açýlacaðým, konuþacaðým artýk diye karar alýyor, sonra eyleme geçemeden bir sonraki güne erteliyordum kararýmý.
Tavlaya baþladýðýmýzda, "Bu gün tam sýrasý, onunla konuþmalýyým" diye geçirdim içimden, Ersan Amca'da buradaydý, birkaç saatliðine uzaklaþabilirdim. Oyun süresince; söyleyeceðim cümleleri düþündüm, ancak oyun bitiminde: "Sude seninle birþey konuþmak istiyorum" diyebildim. Hadi konuþ der gibi bekledi bir süre, sonra "Eee hadi dinliyorum", yutkundum, kurduðum bütün cümleler uçmuþtu. "Burada olmaz, baþka bir yere gidelim, oturacaðýmýz, birþeyler yiyip içeceðimiz yer olsun." Biraz düþündükten sonra "Fethiye yolunda bir yer var oraya gidelim, rahat rahat konuþuruz, güzel bir otel, barý, yemekleri, servisi fena deðil" Evine yürürken, "Üzerimi deðiþeyim, bir saate kadar gelirim."
Sevincimden havalara uçuyordum. Bir saat sonra buluþacak olmamýza raðmen, dükkanýn arkasýndaki odama koþtum, aceleyle üzerimi deðiþtirip, saçlarýmý düzelttim. Ýkide bir odaya girip çýkýyordum. Aklým Sude'de gözüm saatteydi. Peki izin isterken ne diyecektim. Heyecaným gözünden kaçmamýþ, bir þeyler sezinlemiþti demek, anlayýþlý adamdý þu Ersan Amca. "Bu akþam izinlisin, git gez açýl biraz"

*

Arabasýyla geldi, üzerinde: meme uçlarýný belirgin olarak gösteren, lacivert, dar badisi, altýnda kýsa kot pantolonu vardý. Belli belirsiz makyaj yapmýþtý. Omuzlarýna inen kumral, gür saçlarýnýn altýnda yuvarlak iri metal küpeleri görünüyordu. Arabayý kastederek, "Ýstersen sen kullan" dedi. Ehliyetim yok demeye utandým, "Senin kullanman daha iyi, gideceðimiz yeri sen biliyorsun hem." Fazla konuþmadýk yol boyunca, bir süre arabanýn radyosnu kurcaladý, sonra teybe bir kaset koydu. Bir yandan müzikle birlikte tempo tutuyor bir yandan çok seri araba kullanýyordu. Belli etmeden onu inceliyordum. O da bakýp gülümsüyordu arada. Benim kadar heyecanlý mýydý acaba?
Çevresi aðaçlarla kaplý, þirin bir otelin önünde durduk. Dediði gibi bahçesi, lokantasý iyi düzenlenmiþti. Garsonlar hemen karþýladý, Sude'yi tanýyorlardý, o da bir kaçýna adýyla hitap etti.
Bahçenin kuytu yanýnda iki kiþilik býr masa seçerek oturduk. Kýrmýzý þarap ve peynir sipariþi verdi garsona, bana dönerek: "Fikrini sormadým ama bu saatte güzel bir þarap iyi gider." Ýlk kez þarap içecektim. "Farketmez, ben de þarabý tercih ederim" dedim.
Masada ellerimi nereye koyacaðýmý bilemedim bir süre. Þarabýmýzý getiren garson itina ile doldurdu kadehleri. "Hadi an'a içelim" dedi Sude. Kadehi kaptýðým gibi bir dikiþte içmek istedim, o ise kadehini bana doðru uzatmýþ gülümsüyordu, kadehimi yaklaþtýrarak "an'a" dedim ve yarýladým. Ýçimin yandýðýný hissettim, ama iyi gelecekti, rahatlatacaktý beni.
Bir yudum þarapý aðzýnda gezdirdikten sonra yutan Sude: "Bana söyleyeceðin önemli þey neyniþ bakalým", ne kadar rahattý, "Hadi söyle çýkar dilinin altýndaki baklayý" der gibi gözlerimin içine bakýyordu. Terlemiþtim, vücudumdan ter deðil de, o küçük kasabada büyümenin sýkýntýlarý sýzýyordu sanki.
"Seni çok beðeniyorum" diyebildim. Gülümsedi. Birþey söylemeden uzandý, kadehi kýracakmýþcasýna sýkan elimi tuttu. Tüm cesaretimi topladým, sesimin titremesine aldýrmadan: "Seni istiyorum", dedim. Bu kez iki eliyle elimi tutup, sýkarak: "Çok mu?" diye sordu, baþýmý öne sallayarak "Evet, çok" diye fýsýldadým.
Annem ve babamla tanýþtýrmak isteðimi, O'nu ailesinden istemeyi düþündüðümü nasýl anlatacaktým. Tekrar elimi sýktý, yüzüne baktým. Gözlerinde bir ýþýk yanýp söndü, süpriz yapmak isteyenlerin gözlerinde görülen müzip ýþýltýydý bu. "Bekle" Hýzla içeriye, resepsiyona doðru yürüdü.
Lisedeyken komþumuzun kýzý Ferhan'a, aracý ile mektup gönderdiðim mektubu, arkadaþlýk teklif ediþimi, "Ben seni aðabey gibi seviyorum, nasýl olur" yanýtýný alýnca yýkýlýþýmý, bir daha hiçbir kýza, arkadaþlýk teklif etme cesareti gösteremeyiþimi düþünüyordum ki geldi. "Hadi gel benimle" Birþey anlamadan oturduðumu görünce, "Beni istemiyor musun, hadi kalk, gel benimle"
Resepsiyondaki genç görevli arkadaþlarýyla konuþuyordu, bizi görünce gülümsediler, hýzla asansöre yürüdük. Elinde oda anahtarý olduðunu farkettim. Bir anda asansörde bulduk kendimizi.
- Býrak þu utangaçlýðý, bende seni istiyordum, aptal.
Þaþkýndým. Sanki bir düðmeye dokunmuþtum ve herþey kendiliðinden oluyordu, rüyadaydým ve olaylarý uzaktan izliyordum. Yüzüme kondurduðu minik öpücükle iyice allak bullak oldum. Koridorun sonundaki odaya kadar nasýl yürüðümü anlayamadým bile.
Odaya girdiðimde, çarþafý özenle düzeltilmiþ, ayak ucunda katlý nevresimi olan kocaman bir yatak çarptý gözüme. Klimanýn yaydýðý serinlikte kendime gelmeye, neler olduðunu anlamaya çalýþýyordum.
Yataðýn öte ucunda sýrtý bana dönük durdu, aynadan yüzünü görebiliyordum. Çok seri bir hareketle üzerindeki lacivert badiyi çýkardý, önce bronzlaþmýþ tenini ve bikini izlerini farkettim sýrtýnda, sonra bronzlanmýþ teninin çevrelediði bembeyaz iki kürecik ve uçlarýnda karadut gibi duran meme uçlarý yansýdý aynada. Heyecandan kasýldým o an. Bir kadýný ilk kez çýplak görüyordum.
Tavla oynadýðýmýz günlerde, dekoltesinden gördüðüm ve kaçamak bakýþlar attýðým memeleri, þortunun altýndaki yuvarlak kalçasý, uzun bacaklarý düþlerimi süslerdi. Þimdi karþýmdaydý.
Arkasý dönüktü hala, kendinden emin, gülümseyerk þaþkýnlýðýmý izliyor, yaptýklarýnýn bende býraktýðý etkiyi inceliyordu. Bundan haz duyduðu kesindi. Düðmesini çözdü, fermuarýný indirdi, eðilerek, iki eliyle tuttuðu pantolonunu aþaðýya, tangasý ve o yuvarlak kalçalarý ortaya çýkýncaya kadar aðýr aðýr sýyýrdý, Aðzýmýn kuruduðunu, konuþamayacaðýmý hissettim bir an.
Sonra doðruldu ve bana dönerek:
"Bak Erhan, dostluk baþka, alýþveriþ baþka, iþ iþtir, yüz dolarý peþin alýrým, otele de....
Odadan hýzla fýrladým...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Fahiþeliðin Geni Bulundu
O Sabah
Deborah

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
seviþme [Þiir]
tende yýrtýlan çýðlýk [Þiir]
sürgünüm gözlerine [Þiir]
haroþa [Þiir]
gözleriniz felaketim olacak [Þiir]
gözleri Pandora'nýn kutusu [Þiir]
karanfilin üç rengine [Þiir]
sençekimi [Þiir]
Bana Yasaktýn [Þiir]
Mor [Þiir]


emre gümüþdoðan kimdir?

. . .

Etkilendiði Yazarlar:
nazým hikmet,ahmed arif


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © emre gümüþdoðan, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.