..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Paul'un Peter hakkýnda söyledikleri, Peter'den çok Paul'u tanýmamýzý saðlar -Spinoza
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Toplumcu > a. fuat seðmen




5 Ocak 2002
Giyotin Kullanma Kýlavuzu  
a. fuat seðmen
“Ruhlarýn para etmediði zamanda þeytan niye uðraþsýn ruhlarýnýzý satýn almaya. Þeytan insaný yoldan çýkardý ve görevini tamamladý. Gerisi kayanýn yuvarlanmasýdýr uçurumdan aþaðýya. Beyninizin derinliklerine indiðinizde, kendinizi þiddetli bir yok e


:CHAA:



Tavuk uçabilseydi yumurtayý kargalar yerdi.
KÝNTORTAS ATASÖZÜ


Gece yarýsý, herkes uyuyor. Adamlar ormanda aðaç kesiyor. Sadece balta sesleri ve her darbede acý çýðlýklarý ile aðaç sesleri. Baþka adamlar ormaný ateþe vermiþ, alevler hýzla yaklaþmakta baltalý adamlara. Bir gezgin dolaþýyor ormanda, tutuþan elbisesine aldýrmadan. Yüreðindeki yangýnla meþgul. Aðaç kesen adamlarýn etrafý, þimdi alevlerle kaplý. Gezgin oradan geçiyor, kucaðýnda yavru bir kaplumbaða ile. “En azýndan bunu kurtarabilirim” diyor, mýrýldanarak. Aðaç kesen adamlar yalvarmakta gezgine, “bizi buradan kurtar” diye. Aðaç kesenlerden biri cep telefonundan arkadaþýný arýyor, aðaçlarý yakanlardan birinin cep telefonu çalýyor. Gezgin baltayý iþaret ediyor adamlara, “bakýn sapý yanmakta.” Yavru kaplumbaðanýn kabuðunu okþuyor, yangýn devam ediyor, gezgin uzaklaþýyor. Tutuþuyor gövdeleri, karanlýk ruhlarý ilk ve son kez aydýnlanýyor. Yanýk et kokusu yaprak kokusuna bulanarak gökyüzüne yükseliyor.
Gezgin kasabaya indi ve baltalý adamlarýn cenazesine katýldý. Kasabalýlar onlarýn ne kadar iyi insanlar olduklarýndan bahsediyorlardý. Gezgin bir tepeden törenin bitmesini bekledi. Din adamýnýn ateþli konuþmasýndan sonra herkes aðlýyordu. Gezgin topluluðu yararak cenazelerin yanýna geldi. Koynundan sapý olmayan baltayý çýkardý ve tabutlardan birinin üstüne koydu. Aðlayan insanlara dönerek, “bunu ormanda unutmuþlar” dedi ve gitti.
Gezgin gece yarýsý tekrar indi kasabaya ve gitti mezarlýða. Oturdu baltalý adamlarýn mezarlarýnýn yanýna. Kavalýný çýkardý ve çalmaya baþladý. Öyle tatlý bir melodi çalýyordu ki, canlý biri görseydi ölülerin bile aðladýðýný düþünebilirdi. Gezgin çalmayý býraktý, kavalýný cebine koydu. Koynundan çýkardýðý yavru kaplumbaðayý mezarlarýn arasýna býraktý ve gitti.
^^^^^^^^^^^^
“Ruhlarýn para etmediði zamanda þeytan niye uðraþsýn ruhlarýnýzý satýn almaya. Þeytan insaný yoldan çýkardý ve görevini tamamladý. Gerisi kayanýn yuvarlanmasýdýr uçurumdan aþaðýya. Beyninizin
derinliklerine indiðinizde, kendinizi þiddetli bir yok etme isteðiyle karþýlaþýrsýnýz. Ýntihar edenler genellikle bu derinliðe inmiþ kimselerdir. Beni dinleyin! Size daha derinlerde kulaç atabilmeyi teklif ediyorum. Baþlarýný okþadýðým ve kulaðýna bu tür sözler fýsýldadýðým hayvanlar bile þimdi derin bir sessizlik içindeler.”
Gezginin köpeði fýrladý yerinden ve bu sözleri eden uzun sakallý, kýsa boylu çirkin adamýn ayaklarý dibine uzanýverdi. Adam devam etti; “ben uyuyordum mezarlýkta, rüyadaydým, kulaklarýma kurþun döküyordu biri, duyamýyordum hiçbir þeyi. Derken bir tatlý melodi eritti kulaklarýmýn kurþununu, uyandýðýmda seni gördüm, ey bilge kiþi ve buraya kadar takip ettim seni.”
Gezgin uzun süre baktýktan sonra bu tuhaf adama, konuþtu fýsýltýyla; “çok uzun zaman önce kapandý yaralarým. Acýmý bastým yarama, kapandý yaralarým ama arttý acýlarým. Uçurumun kýyýsýnda uyudum uzun zaman istem dýþý bir ölüm olsun diye ama hep yattýðým gibi uyandým. O zamanlar sen, ey þeytan, çok uðraþtýn beni aþaðý iteleyip öldürmeye ama baþaramadýn. Köpek sahibine sadýktýr ama sahibinin sahibine daha da sadýktýr, o da aldandý senin gibi, ey zavallý þeytan!”
Tuhaf adam bu sözler üzerine kahkahalarla gülmeye baþladý. Bu þiddetli kahkahalar o kadar uzun sürdü ki, yerini hýçkýrýklarla aðlamaya býraktýðýný fark etmekte zorlandý gezgin. Köpekte acý acý uluyordu, hýçkýrdýkça tuhaf adam.
Aðlaya aðlaya uçurumun kenarýna kadar geldi tuhaf adam. Gezgine korkunç bir bakýþ attý ve tekrar kahkahalarla gülmeye baþladý. Bir an sustu ve yanýnda duran köpeði kuyruðundan tutarak boþluða fýrlattý. "Ben sadýk dostlarýma hep bunu yaparým" dedi ve kayboldu. O kadar hýzlý bir hamle yapmýþtý ki, gezgin onun da aþaðý atladýðýný düþündü. Uçurumun kenarýna geldi, koyu karanlýktý hala etraf.
^^^^^^^^^^^^
Gezinmektir gezginin iþi ya, o da gezinmektedir. Bir maðara görür, “ateþim yok, gözümde bana yardým etmez, ellerim ne güne duruyor o zaman. Zehirli bir hayvan beni sokarsa, eh soksun, ölümüm doðal olsun o zaman” der ve içeri girer.
Karanlýðý ve sessizliði yararak ilerleyen gezgin “çýkýþý asla bulamayabilirim” diye mýrýldanmaktadýr. Bu cümleyi o kadar çok tekrar eder ki, bir þarký nakaratýna dönüþtürür ve devam eder maðarada gezinmeye. “Ben bir gezginim, ben bir gezginsem yol seçmemeliyim, tek yolu kalsa gezginin, o yolda uçuruma çýksa, iþte ben aþaðýda durup yanýma düþenlere gezgin derim ancak ve yaralarýný sararým. Yukardan bana bakanlara ise hiçbir faydam olmaz.”
Oturdu gezgin, yorulmuþtu. Birden ortalýk aydýnlanýverdi. Biraz ilerde alevleri gördü. Oraya doðru yürüdü. Alevlerin yanýna kadar geldiðinde, aðaç kesen adamlarýn uçurumun kenarýnda gördüðü tuhaf adamla tartýþtýklarýný gördü. Yanýyorlardý, büyük acý çektikleri belliydi. Baðrýþýyorlar, için için aðlýyorlar, kahkaha atýyorlar, biraz susup yine baþlýyorlardý. Gezgin bir süre onlarý seyrettikten sonra kavalýný çýkardý, çalmaya baþladý. Kavalýn benzersiz melodisi, acý ve ýzdýraptan doðan çýðlýklarý kesip, yüzlerinde tarifi imkansýz bir yansýmaya dönüþtü. Gezgin bir süre sonra çalmayý býrakýp onlarla göz göze geldiðinde, yalvaran gözlerle çalmaya devam et der gibi baktýklarýný gördü. Hepsi yere kapaklanmýþ aðlýyorlardý. Gezgin bir an kavalýna baktý ve onu ortalarýna atýverdi. Ciðer kapmaya çalýþan kediler gibi atýlýverdi her biri. Kavalý kapan, uçurumun kenarýnda ki tuhaf adam oldu. Tarifsiz bir mutluluk ifadesiyle kavalý dudaklarýna götürdü. Kavaldan çýkan sesler o kadar kötüydü ki, gezgin dahil hepsi kulaklarýný týkadýlar.
Gezgin silkindi ve doðruluverdi. O kötü ses hala kulaklarýndaydý. Cebini yokladý, kavalý yerinde yoktu. Düþündüðünü düþürdü –deja vu- sonra düþürdüðünü düþündü. “Düþmüþ olmalý” dedi duvarda duran tuhaf böceðe bakarak.
Dýþarý çýktýðýnda gün yeni doðuyordu. Gezgin yeni bir kaval yapmak için gözüne kestirdiði bir aðaca doðru yürüdü.
^^^^^^^^^^^^
“Görebilenlerin bile bulmakta zorlandýklarý bu yere, nasýl gelebildin görmeyen gözlerinle?” Ýhtiyar adam nefes nefese kalmýþtý. Cevap vermek için biraz bekledi.
“Tepelere çýkmak daha zordur benim için, yönümü bulmaya çalýþmaktan. Çocuktum, gözlerim bana ihanet ettiðinde, kulaklarým üstlendi onun görevini, neþeli insan seslerini, kuþ cývýltýlarýný duymama pahasýna. Onlar oldu, seni bana haber veren, daha ben ormana girmeden.”
“Kutsamalý o zaman bu kulaklarý” dedi gezgin, “gözlerini sana geri verelim deseler belkide istemezsin."
“Bana deseler ki” dedi kör adam, “ ‘tek dileðin var dile bizden,’ ben gözlerimi istemem. Gören aldanmýþtýr gerçekten, göz kanar aldanýr gördüðüne, akýl ona yardým etmezse. Göz gördüðünü ister, gördüðüne gitmek ister, uçmak ister. Vermezsen onun istediðini, yaþ döker. Bu yüzden dilerdim ben yarasa olmak, kulaklarýmla görmek, kanatlarýmla uçmak.”
“Ýnsan kendini baðlamýþken zincirlerle malýna mülküne, nereden gelsin uçmak aklýna” der gezgin, seyrederken güneþin batýþýný, devam eder, “güneþ ne kadar büyük bencillik ediyor sana, böylesine sessiz batarak.”
“Nice güneþlerin battýðýný duydum, kulaklarýmý saðýr edercesine battýlar ve gittiler, bir daha geri gelmemecesine. Iþýldayan genç gözlerin ferini söndüren karanlýk ruhlarý gördüm, kör karanlýkta. Ýçinizde dolaþan, yöneten, yönlendiren, görmediðiniz, görmek istemediðiniz karanlýk ruhlarý gördüm. Dostum! Düþmekte olan bir uçaktaysan eðer, ilk iþin yük bölümüne inmek olsun. Kurtarmak olsun ilk iþin, kafesteki kuþlarý. Kafesin kapýsýný aç dostum, kurtar onlarý.”
Gezgin ürperdi, “yanlýþ mý yapýyorum, bu tepede oturmuþ insanlarý seyrediyorum, sence bencillik mi bu ihtiyar?”
“Bilmiyorum” dedi kör adam, uçurumdan düþmüþ bir þeyi arayan gözlerle.
“Hava karardý ihtiyar ama bunun senin için ne önemi var?” dedi gezgin, kör adama.
“Biliyor musun” dedi ihtiyar ve kör adam gezgine, “bazen kabuslar görüyorum, kör olduðumu görüyorum, kör karanlýkta çýðlýk çýðlýða uyanýyorum. Þükürler olsun rüyaymýþ diyorum, elimi lambanýn düðmesine uzatýyorum, basýyorum ama ýþýk yanmýyor. Kör olduðumu hatýrlýyorum tekrar.”
^^^^^^^^^^
Gezgin þehre indi. Her taraf insan doluydu, pazar kurulmuþtu. Domatesler, elmalar, biberler, gömlek, etek, süs eþyalarý. Her satýcý kendi ürünüyle özdeþleþmiþ gibiydi. “Domatesler þuraya geçsin” dense, sahibi de domateslerin doðal bir parçasýymýþ gibi o yöne geçecek gibiydi sanki.
“Alýcý da çok satýcý da, ne güzel bir pazar bu” diye mýrýldandý gezgin. Sebzelere bakan bir kadýna seslendi, “acýlarýmý satýyorum, hem de bedava.” Kadýn þaþýrmýþ ve korkmuþtu, “ben sadece biber alacaktým, çocuklarýma da birkaç üst baþ.” Gezgin tebessüm etti, “ah siz biberin bile tatlýsýný seversiniz deðil mi?” Kadýn hýzlýca uzaklaþtý gezginin yanýndan.
Pazar arabasý ile yavaþ yavaþ yürüyüp alýþ veriþ yapan yaþlý bir adamýn yanýna yaklaþtý. “Sorunsuz geçen bir ömür ve iþte sýradan bir yüz ama ölüm gelmiþ kapýya dayanmýþ. Geçmiþinde bedelini ödemekten çekindiðin ve kaçtýðýn her þey birikmiþ seni bekliyor ihtiyar.” Þaþkýnlýk, yine o ayný þaþkýnlýk belirdi bu sýradan yüzde de. “Güzel bir hayat yaþadým ben, dilenci. Hala da güzel bir hayat yaþýyorum. Çocuklarým, torunlarým, hayatta olan karým ve güzel bir evim var. Peki dilenci, senin neyin var?” Gezgin karþýlýk verdi, “bu yaþta bile parlayan gözler, bunlar çakal gözleri olmalý. Benim neyim mi var? Benim acýlarýmdan damýttýðým birkaç damla göz yaþým var, hep yanýmda taþýdýðým. Oysa görüyorum ki ihtiyar, senin olduðunu iddia ettiðin þeylerin hiçbiri yok þu an yanýnda. Deprem, yangýn, savaþ veya bir ihanet hepsini alabilir elinden bir anda. Baþýna gelmesinden çok korktuðun bu þeyleri ben yaþasam, ‘ne güzel’ derim, arttý damýttýðým damlalarým.”
Ýhtiyar adam sinirlenmiþti. Cebinden biraz para çýkarttý, gezgine uzattý, “al bunlarý da benim için de dua et, seni kurnaz dilenci.” Gezgin tebessüm etti, “kokuþmuþ da olsa bir kalbin olduðunu sana hatýrlattým ama sen iflah olmaz bencilliðinle, onu temizleme iþini de üstüme yýkmaya çalýþýyorsun. Hayatýn boyunca bir damla göz yaþý dökmemiþsen baþkalarý için, bir çýrpýda tertemiz olmayý nasýl bekleyebilirsin?”
Ýhtiyar adam hiçbir þey söylemedi. Arkasýný döndü ve aðýr aðýr yürümeye devam etti. Aðladýðýný gördüler yanýndan geçenler.
^^^^^^^^^^
“Uyuma, ne olur uyuma, uyursan ölürsün yolcu, lütfen uyuma!” Yumuþak karlarýn üstüne uzanmýþtý gezgin. Gökyüzünü seyrediyordu, yüzüne yaðan karlara aldýrmadan. Baþýndaki peri o kadar güzel uyuma diye yalvarýyordu ki, uyumamasý imkansýzdý. Bir annenin ninnisi gibiydi bu kulaðýna fýsýldananlar. Ýyice aðýrlaþtý uykusu gezginin, “ölümde senin kadar tatlý mý ey peri” oldu son sözleri.
“Kalk artýk, kalk artýk” kulaklarýnda durmadan bu sözler yankýlanýyordu. Kalktý. Kalkmasýyla kayýp düþmesi bir oldu. Göl gibi bir þeyin üstündeydi. Bu bir göldü ve göl buz tutmuþtu. Çocuk sesleri duydu. Biraz ilerde çocuklarý gördü. Hepsi neþe içinde oynuyordu. Ortada kocaman bir kardan adam vardý ve çocuklar kardan adama kartopu atarak eðleniyorlardý. Bir aðlama sesi duydu. Çocuklarýn yüzüne tek tek baktýðýnda hiç birinin aðlamadýðýný gördü. Aðlayan kardan adamdý. Her yediði kartopu, kardan adamýn daha sesli aðlamasýna yol açýyordu. O aðladýkça çocuklar daha bir neþeleniyorlar, kartopu atýþýný hýzlandýrýyorlardý.
Aldýðý darbeler kardan adamýn üzerinde tamir edilmez yaralar açýyor, kollarýndan bacaklarýndan koca koca parçalar kopuyordu. Gezgin çocuklarýn yaptýklarýnýn yanlýþlýðýndan bahsetmeye hazýrlanýyordu ki gelen bir kartopu kardan adamýn kellesini koparýverdi. Kafanýn yere düþmesiyle parçalanmasý bir oldu.
Çocuklar birden durdular. “Akýllarý baþlarýna gelmiþ olmalý” diye düþünürken gezgin, kafasýna bir kartopu darbesi aldý. Artýk gezgine atýyorlardý kartoplarýný. Gezginin kaçabilecek bir yeri yoktu bu koca gölün ortasýnda. Çocuklar öyle büyük bir hýrsla atýyorlardý ki kartoplarýný, gezgin onlara laf anlatmaya çalýþmanýn gereksiz olduðunu düþündü.
Kafasýna peþ peþe gelen darbelerden, gezginin beyni zonkluyordu. Yediði her kartopunun yanlýþ bir fikri temsil ettiðini düþündü. Dayatýlan her yanlýþ fikir, beyninde filiz vermeye çalýþan güzel düþünceleri parçalayýp yok ediyordu. Çocuklar yaptýklarý þeyin doðru olup olmadýðýný sorgulamaktan bile acizdiler o anda. Gezgin ölmek üzereydi. Geçmiþi gözünün önünden geçmeye baþladý. Kendi hayatýný seyrettiðinde korkunç bir gerçeði fark etti. O aslýnda çoktan ölmüþtü. Yýllar önce bir tepeden bir gerçeði insanlara anlatmak isterken, o insanlarýn aþýrý tepkisiyle karþýlaþmýþ, kötü niyetli birkaç kiþinin onu aþaðý ittirmeleri sonucu düþüp ölmüþtü. O gün gezginin ölümü, toplumun vicdanýnýn ölümüydü.
Gezgin bir daha ölemezdi. Üzerinde yattýðý buz gölünün yumuþamaya baþladýðýný hissetti. Güneþ çýkmýþtý. Güneþin çýkmasýyla çocuklar buzdan yapýlmýþçasýna erimeye baþladýlar. Kahkahalarý kesilmiþ, eriyen buzun sularý, kardan adamýn suyuna karýþmýþtý. Bir pazarcýnýn kendini sallamasý ile kendine geldi. “Pazar bitti, herkes gitti” dedi pazarcý, þaþkýn bakan gezgine.
^^^^^^^^^^
Gezgin ormana geri döndü. Ümidini kesmiþti insanlardan, aðlýyordu. Hýçkýrýklara boðuldu. Çalýlýklarýn kýpýrdadýðýný duydu arkasýnda. Uçurumdan atladýðýný zannettiði çirkin ihtiyar karþýsýnda beliriverdi.
“Aðlýyorsun, düzeltmeyi beceremediðin insanlara aðladýðýný zannediyorsun. Ama sen kendin için aðlýyorsun! Sen de en az benim kadar bencil ve kötü kalplisin! Kendini önemli biri sanýp bunu insanlara tasdik ettirmek istedin ama seni umursamadýlar bile!” Kahkahalar atarak gezginin etrafýnda dönüp, devam etti; “sarýl bana dostum, rahatlarsýn.” Kollarýný gezgine doðru açtý. Gezgin ihtiyara bakýp aðlamaya devam etti. Bir anlýk tereddütten sonra ihtiyara sarýldý. Ýhtiyar kollarýný kavuþturdu gezginin arkasýndan. Ýhtiyarýn kollarý uzamaya, ahtapot gibi gezgini sarýp sýkmaya baþladý. Gezgin yaptýðýnýn yanlýþ olduðunu düþündü ama her þey için çok geçti. Ýhtiyar korkunç kahkahalarla gülüyor ve gerçek varlýðýna dönüþüyordu. Korkunç görünüyordu þimdi. “Senden daha çok acý çektiðim için bu haldeyim! Oysa sen iki günlük geçmiþine bakmadan iþime burnunu sokmaya cüret ettin! Kendilerine hazýrladýðým sistemlerle rahat yaþamalarýný saðladýðým insanlarýn kafalarýný bulandýrmaya, beyinlerinin yýkamaya çalýþtýn! Bu yaptýðýn düpedüz terör senin! Suçlusun! Suçunun cezasýný çekeceksin! Cezan ise, insanlarýn arasýna karýþmak ve ölene kadar onlar gibi yaþamak, sormadan, merak etmeden, tepki vermeden!”
Uçurumun kýyýsýna kadar gelmiþlerdi. Yaratýk zafer kazanmýþ komutan edasýyla gezgine son bir kez baktý ve onu boþluða fýrlattý.
Genç bir adam uyandý, uçurumun altýnda, köpeðinin yüzünü yalamasýyla. Baþýna dokundu, þiþmiþti. “Baþýmý vurmuþ olmalýyým” dedi, ceplerini yoklarken. “Paraya ihtiyacým var, bir iþ bulmalýyým önce, sonra bir ev alabilirim belki, deðil mi sadýk dostum” diyerek seslendi köpeðine. Köpek “haklýsýn” dercesine havladý. Gezgin dönmemek üzere geriye, þehre iniyordu...





Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bir Ölü Týrtýl
Üç Film Üç Yönetmen
Oyunbozan Ozan

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Lut Gölü [Þiir]
Baudrillard'ýn Simülasyon Kuramý [Ýnceleme]


a. fuat seðmen kimdir?

insanýn iç dünyasýna ve dýþ dünyasýna olmak üzere seðirtip durduðu iki uzun yolculuktan doðanlarý görüntülemeye yardýmcý teleskop ve mikroskoplar,

Etkilendiði Yazarlar:
kafka, dostoyevski, camus, sartre, borges, enis batur, orhan alkaya...


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © a. fuat seðmen, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.