Düþünce dilden, dil düþünceden doðar. -Platon |
|
||||||||||
|
Yaz gelecek. Güneþli günler. Bunalýp, “Off bu ne sýcak” diyeceðimiz günler. Sýcaklar bastýracak. Þimdi inceden inceye serin hatta kýþa tamamen yüzünü dönmüþ bir hava var diyebilirim. Sokaklarýn binbir kokusu var. Yaðmurun topraða kavuþma kokusu, insanlarýn terle karýþýk kokularý, kýþ boyunca ýslanmýþ evlerin güneþle buluþtuðu anda çevreye yaydýklarý rutubet kokusu yeni yeni duyuluyor. Bir yaz daha gelecek iþte. Gri bulutlar güneþe razý gelmeye baþladýlar bile… Yaz gelecek. Bomboþ bir öðle vakti. Ýþe gitmese de olur. Ardarda mail listesinde biriken mesajlar, bugünde evden idare edebilir.Beyoðlu’na uðrayabilir. Orada halledilmesi gereken bir iki iþ var. Cihangir’de çalýþýyor. Yüksek, eski bir binanýn en üst katýnda. Burayý kendi elleri ile adam etti. Yapýnýn çevresinde geniþ bir açýklýk var. Bahçesi geniþ toprakla örtülü.Birbirinden güzel aðaçlar var. Aðaçlarý seviyor. Sýrf onlarýn hatýrýna bugün ofise uðranýlabilirdi; ama ayaklarý ne yazýk ki daha nemli asfaltla buluþmadan geri geri gidiyor. Öðle ýþýklarý odanýn tam orta yerine yerleþmiþ olmasýna raðmen halen yataða paralel konumda sabit bir þekilde durmasýnýn ofisini sevmemesi ile de alakasý yok. Ofisini seviyor. Orayý harabe halinden, güzel sevimli yaþanabilir hale getirdi. Ofisin bulunduðu bina o sokaktaki diðer binalarla boy ölçüþemiyecek güzellikte… Yorgun ama güzel bir görüntü...Evet, evet bugün o güzel binayý görmek içinden gelmiyor. Güneþ odaya bir beþ dakika içerisinde daha da dik gelmeye baþlayacak ve o zaten paralel konumundan uzaklaþýp bilgisayarý baþýndaki yerini çoktan almýþ olacak. Güne baþlarken, sýcak koca bir kupa koyu bir kahve ve akþamdan kalan bir iki sigara… Gece bu kadar çok sigarayý tüketmiþ olmasaydý. Belki de bugün bütün gün dýþarýya adýmýn atmasý gerekmezdi. Güneþi o kadar da sevmiyor. Kim her sabah çýkmak istemediði yataktan onu zorla sürükleyen birini sevebilir ki… Güneþ bir anne ya da bir sevgili kadar sýcak ve aydýnlýk olsa da ayný yeri tutuyor olamaz. Evet bugün Beyoðlu’na gidebilir. Beyoðlu’nun dar sokaklarýný, eski rum evlerini, ara sokaklarda saklanmýþ duran incir aðaçlarý ile karþýlaþmayý, adým baþý tanýdýk bir yüze rastlamayý, çiçek pasajýndaki kokoreç – midye kokularýný, birahanelerin efesli rutubet havasýný seviyor. Birde günler geceye, geceler güne karýþmasaydý. Çok sevdiði Beyoðlu’nu görme gücünü bile kendinde bulamýyor. Beyoðlu’na gitmiþken ofise de uðranabilir. Ama caný istemiyor. Bütün gün aylaklýk yapmak tercih edilebilir. Þöyle çeyrek geçe vapuruna binse, bir simit alsa ve birde þöyle kan kýrmýzýsýndan bir bardak çay. Çayýn kokusu burnuna kadar gelse de kalkacak hali yok. Bu gün kesin olan birþey var ise o da evden çýkmak istemediði. Uzun süredir bir isteksizlik çullanmýþ üstüne, ama bundan þikayetçi deðil. Aksine bu durum onu, küçük kýzýný omuzlarýnda taþýyan bir baba kadar mutlu ve huzurlu kýlýyor. Kalkýp bir iki satýr birþeyler yazmak da fena olmayabilir. Bir mektup falan yazýlabilir. Uzun zamandýr görmediði bir dosta mesela. Bir iki dakika üzerinde düþününce aslýnda yazmaya deðecek birininde olmadýðýný farkediyor. Ýçinden hiçbirþey yapmak gelmiyor. Belki de bugün sadece piyano çalabilir, parmaklarý ve ruhu dýþýnda hiçbiryerini oynatmadan... Kendini denizin tam ortasýnda olduðunu düþündüðü bir adanýn orta yerinde buldu. Hem de parmaðýný bile kýpýrdatmadan. Öyle olduðunu düþünüyordu çünkü dallar ve yapraklarý pek de çevresini görmesine izin vermiyordu. Ada bu adý üstünde denizin ortasýndaydý büyük bir ihtimalle. Adanýn arka taraflarýna doðru yürümeye baþladý. Toprakla gözgöze gelse hýzla altýndan kayýp giden birþeyler olduðunu farkedebilirdi. Ama o hep baþý ileride omuzlarý dik bir biçimde atýyordu adýmlarýný. Arada sýrada gökyüzünü görebilmek adýna çenesini yerden çekip göðe doðru yakýnlaþtýrýyordu. Yeþilin tüm tonlarýnýn birbirine karýþtýðý bir renk cümbüþü tüm vücudunu sarmýþtý ki, dallarýn arasýndan fýsýldayan sarýnýn sesiyle irkildi. Adanýn arka taraflarýna sarýnýn görmesi gerektiðini söylediði sahili görmek üzere adýmlarýný daha sýk ve hýzlý bir þekilde atmaya baþladý. Kafasýnýn içinde adýný hatýrlayamadýðý bir melodi bir saða bir sola belki de bir aþaðý bir yukarý dolaþýyordu. Açýkçasý o an kafasýnýn içinde olup biteni düþünemeyecek kadar farkýndaydý bütün olup bitenlerin. Çevresindeki yapraklarýn, topraðýn, yeþilin, sarýnýn, bulutlarýn...Kulaðýna bir melodi iliþti. Orkestra þeflerinden oldum olasý korkmuþtu. Bisiklete binemediðini anlar mýydý orkestra þefi? Deniz kenarýnageldiðinde sadece kendi olmaktan mutluydu. Bu mutluluk birçoðunun istediði mutluluklarýn yerini alabilirdi. Bu mutluluk hiç de þaþýrtýcý gelmedi. Hayatý boyunca birþeylerin þaþýrtýcý gelmesi için özel bir çaba harcamamýþtý. Güvenilir kaynaklara güvenmezdi. Ýnsanlara güvenilir kaynaklar gibi bakmayý hiç düþünmedi. Ýnsanlara roller, görevler, yüklemenin onlarý incittiðini düþündü hep. Çimenlere uzanmak istedi sonra. Biraz ýslak mýydý çimenler? Gerçekleþen bir rüya mýydý bu, düþlediði bir þey mi? Adýný bilmediði bir aðacýn dibine oturup, önceden tanýmadýðý bir bitkinin yapraðýný çiðnemeye koyuldu. Zehirlenmekten korkmuyordu, çünkü anýlarý çok saðlamdý. Ölmekten korkuyordu çünkü düþlemekle rüya görmek arasýndaki kaygan zeminde dans edemeyecek kadar yorgundu. Adanýn iç taraflarýndaki bir kaynaða ulaþtýðýnda burayý neden daha önce hiç görmediðini düþünmeye baþladý. Bu düþünce kafasýndan anýyý götürdü ama melodi hala sapasaðlam orada duruyordu; adý neydi acaba? Bir baþka düþünceye daha yer olmadýðýný anladýðý anda; tamam, dedi, buraya kadarmýþ. Uykusundan sýçrayarak uyandýðý anla uzun bir yaz uykusuna yatmaya karar veriþi hemen hemen ayný ana denk gelmiþti. Henüz yöntem konusunda bir karar verdiði de yoktu. Hangisinin daha ilginç olacaðý, acý vereceði ya da son anda son bir keyif almasýna yardýmcý olup olmayacaðýný bilemiyordu. Kendi hayatýna son verirken bile kararsýzdý. En zor kararý vermiþti, yöntemi seçemiyordu. Asýl meraký sonunda ne olacaðýydý. Masmavi bulutlarýn üzerinde, çizgi filmlerde iyi kahramanlarýn gittiði gibi huzurlu bir yer miydi onu bekleyen? Yoksa gerçekten alev alev yanan odalarýn önünde bekleyen, yaptýklarý iþten haince bir keyif duyan zebaniler mi ? Ya da gerçekten ruhu bedenden ayrýlýp, bir baþka bedende yeniden geri gelecek miydi? Yeniden geldiðinde mutlu olacak mýydý? Eðer þimdiyi hatýrlamayacaksa o mutluluðun þimdiki ona faydasý neydi? Bir an önce bitirseydi de öðrenseydi. Bu sorulardan kurtulsaydý. Ama korkuyordu, ya öldüðü anda unutursa! Ya bulduðu cevabý anlayamazsa. Ve belki de en kötüsü de herkes arkasýndan konuþacaktý. Herkes, “kolayý seçti” diyecekti, bilmeyeceklerdi ki þimdiye kadar aldýðý en zor karardý onun için. Neden bu kadar karmaþýklaþtýrýyordu ki iþi. Bütün bu karmaþýklýk onu fazlasýyla yormuþtu. Karmaþa küçüklüðünden beri hoþuna gitmiyordu. Kendisini nasýl böyle kargaþa içinde býraktýðýna anlam veremedi. Bir yaz daha gelecekti iþte. Gri bulutlar güneþe razý gelmeye baþlamýþlardý bile. Yaz gelecekti. Bir yaz daha görecekti.. Þunun þurasýnda yaza ne kalmýþ tý ki... 04.05.2004 Ömür Ýsfendiyaroðlu
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ömür Ýsfendiyaroðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |