Cumhuriyet fikir serbestliði taraftarýdýr. Samimi ve meþru olmak þartýyla her fikre saygý duyarýz. -Atatürk |
|
||||||||||
|
Arkadaþým, "Seni Hasan amcayla tanýþtýracaðým bugün."dediðinde, gerçeði söylemek gerekirse, fazla önemsememiþtim. Yaþadýðý yer Denizli'nin 4000 nüfuslu küçük bir ilçesi olan Bekilli'ydi. Her ne kadar þaraplarýyla tanýnýyor olsa da, kafamdaki önyargýyý bir süre sonra paramparça edebileceðini doðrusu hiç düþünmemiþtim. Boyu 1.50 civarýnda, kýr saçlarýný örttüðü yün kumaþ þapkasý baþýnda, çok hafif kamburu çýkmýþ ufak tefek bir adam vardý karþýmda. Þarap üretim sahasýndan bizi hemen kendi çalýþma odasýna aldý. Karþýlýklý bir söyleþi baþladý aramýzda. Arkadaþým bir kaç yýl öncesi ziyaret ettiði bu kiþinin kendisini yeniden anýmsamýþ olmasýndan mutluydu. Demek belleði güçlüydü, dedim içimden. Ýlk konuþmalarýnýn ardýndan bu kiþiyle çok önemli konularý paylaþacaðýmýzý anlamýþtým. Hemen kaðýt kalem aradým..Ses alma aygýtým olsa daha iyiydi ama olsun, ne yakaladýn o kâr hesabý, not almaya baþladým. Bu yazý profesyonel olmayan bir ortamda tutulmuþ notlarla ortaya çýkabildi. Yaþamýnýn büyük bir bölümünde çok çeþitli meslekler deneyen Hasan Altýntaþ'ýn þapkacýlýk mesleðine ayrý bir önem verdiði her satýr arasýnda dile getirdiði sözlerden anlaþýlýyordu. -Ben adamýn ne olacaðýný kafa çapýndan anlarým. -Kafaya uyacak þapkanýn ölçümünü iki þekilde alýrým:Ýster eninden, isterse alnýndan boyuna uzanan bir çizgiden. -Þarapçýlýða baþladýðým ilk yýllarda ülkede þarap üretimi yapan 250-260 kadar üretici vardý. Ve ben bunlarýn arasýna girip, kendimi kabul ettirinceye kadar Trakya'da yýllarca bedava þarap daðýttým. Üç çocuðumu okutmak için de þapkacýlýðý býrakmadým. Ordan saðladýðým gelirle okuttum. Bu arada pet þiþede altýn sarýsý renginde beyaz þarabý koydu ortaya. Bizim ikimize þarap kadehi gelmiþti. Ancak Hasan abinin bardaðý ise Ýzmir bardaðý dediðimiz ince belli çay bardaðýydý. Merakýmý biraz sonra giderdi. -Ben þarabý bu bardakla içerim. Her bardaðý da onbeþ dakikada bitiririm. Saatlerce de þarap içerim, ayný yöntemle. Doðrusu onun bardaðý ile biz genelde fondip yaparýz. Hasan abi, gerçek bir halk filozofu! Bu söyleþi sýrasýnda öyle inciler döküldü ki dilinden, alýn iþte, bazýlarý: -Ben önce iþimi yaparým; para, benim peþimden gelir. -Önce iþ ediniriz, sonra eþ ediniriz. -Gölge satan, aç yatan. Bu sözü, gençliðinde yaptýðý seyyar sinemacýlýk günleri için dile getirdi. O günlere ait de çok ilginç anýlara sahip biri Hasan Altýntaþ. Çocukluðunda her Cuma günü, her aileden imam efendiye "Cumalýk" denen bir yardým gönderilirmiþ. O yýllarda imamlar günümüzdeki gibi devletten maaþ almamaktadýr. Annesi Hasan'a altý yumurta verir ve Hoca Efendiye vermesini söyler. Hasan Hoca efendiye Cumalýðýný verirken, dayanamayýp þu soruyu sorar:" Hocam, Cumalýðýnýzý biz veriyoruz. Bizimkini kim verecek?" Hoca da:"Sizinkini Allah cennette verecek."deyince, bu kez Hasan:"Hocam sizinkisi þimdi peþin oluyor da, bizimkisi niye ölünce oluyor?" diye sorunca, hoca yanýt veremez. Hasan'ýn babasýna gider. "Bu çocuk büyüyünce bir þey olacak ama ne olur onu bilemem."der. Hasan gene bir gün anasýna:"Beni doðurunca niye hemen okula göndermedin?" diye sorgular. Anasý pek tabii, bu cin fikirli oðluna bir þey diyemez. Hayatý boyunca sigara içmeyen ve þarap dýþýnda da alkollü içki almayan Hasan abiye, þarapçýlýk iþine nasýl baþladýðýný sordum. Yöre üzüm baðlarý ile doludur. Hemen her aile o yýllarda pekmezlik üzüm üretir. Bazý þarap üreticileri de yöreye gelerek üzümlerini toptan alýrlar. Bunlardan birisi, üreticinin getirdiði üzümleri beðenmez, müstahsilin üzümünü yere döküp ayaklarý altýnda çiðner, üreticiyi de fena þekilde azarlar. Bu olayý yerinde izleyen Hasan abi, derhal orda kararýný verir. O þarap imalatýna giriþecektir. O güne deðin aðzýna alkollü içecek deðmeyen Hasan abi, 1958 yýlýnda ilk ve son kez Tekel birasýný susuz içer. Üretime baþladýðý günden beri de hergün mutlaka ince belli bardaðýyla þarap içer. Beþ-altý yýl deneme üretimi yapar. Trakya'yý karýþ karýþ gezer. Vespa motorsikletiyle Bekilli'den Trakya'ya gider gelir. Ona göre: -Zamaný gelen þey hafýzaya doðuyor. Arkadaþlarýyla sohbet ettiði bað evinde bazen sabahlara kadar içerler. Hatice haným kocasýna son derece güven duyar. Ona kimse ne yapýyorsun diye karýþamaz. Bað evi sofralarýnýn altýn bir kuralý vardýr: Herkes ne kadar içerse içsin önemli deðildir. Ancak bu muhabbetin sonunda herkes evinin yoluna yalnýz gitmek zorundadýr. -Ben insaný bu tezgahta tanýdým. Bu kaba iki þiþe dök. Bu kapta en ufak bozuk laf yoktur. -Ýçki altýn kaþýktýr, her aðýza yakýþmaz. -Akþamdan kalýrsan, sabah kalktýðýnda yarým bardak sütün içine raký koyup içmelisin. Böylece kolay ayýlýrsýn. Hasan abi yýllarca bir çok kiþiyle hem perakende hem de toptan alýþveriþ yapmýþtýr. Her esnafýn tuttuðu bir alacak defteri onda da vardýr. Ancak o, bu defterin baþýna þunu yazar: "VERÝRLERSE ALACAK!" Çünkü ona göre: -Akit, nakittir. Küp Þarapçýlýk, viþne þaraplarýyla da çok ünlüdür. Bekilli'ye ekolojik tarým anlayýþý onunla girmiþ ve geliþmiþtir. Ona göre, bu þarabýn keþfini karýsý Hatice hanýma borçludur. Hatice haným eve ziyarete gelen iki hacýya içmeleri için testide koruduðu viþne þurubundan sürahiye döker. Viþnenin tatlanmasý için koyduðu þeker zamanla testi içinde fermente olmuþtur. Ertesi gün hacýlarla karþýlaþtýðýnda Hasan abi, hacýya sorar:"Dünkü içtiðiniz neydi hacý?" Hacý:"Neden sordun ki? Ben onu bir de gençliðimde içtim."diye yanýtlar. Bunun üzerine testideki viþneyi yeniden tadan Hasan Altýntaþ, bunun tatlý þarap olduðunu anlar. Bunun üzerine viþne þarabý üretimini baþlatýr. Bugün KÜP ÞARAPÇILIK markasýyla bir çok kalite ödülü alan firmanýn kurucusuyla yaptýðýmýz söyleþi onun meþhur viþne þarabýyla devam ediyordu. Dedi ki:"Bizim yatýrýmýmýz Çal'ýn 10 km ilerisinde Mahmutgazi köyündedir. O köyde kilise vardýr. Arada bir günah çýkartýrýz.(Gülüþüyoruz) O binada hiç bekçi yoktur. Kimse de þiþeleri yüklenip götürmez. Bilirler ki, orda kim bir þiþe þarap isterse ona iki þiþe verilecektir. Adam neden çalmaya yeltensin ki! Biz bu günlere karýmla buzlu þiþeleri yýkayarak geldik. Konu þarap olunca, Çallý Dellal'dan söz etmemek olmaz. Ona atfen söyledikleri: "Astrnot, yeryüzüne inerken nargile içen dedeye rastlar. Durur, 'Sen kimsin?der. O da:'Yeryüzü Tanrýsýyým.'Bunun üzerine astonot:'Ýnsene dünyana, bir baksana!' deyince, bu kez:'Bir kere geldim. Meryem'le günahýmý aldýlar. Ýsa'yý benim oðlum yaptýlar. Bir daha oraya asla gelmem.'der. Çallý Dellal'a göre bu dünyanýn Allah'ý yoktur. Allah'ýn bacanaðýyým, demesiyle yörede ünlenen Hasan Altýntaþ'a herkes burada 'Bacanak' diye seslenir. Hasan Altýntaþ'tan þarap güzellemeleri: *Sevgilinin güzeli gül, içkinin güzeli þarap kokar. *Ýnsanlýkla doðan ve onunla yaþayan, uðruna efsaneler dizilen, savaþlar tutulan, tarihin solgun yapraklarý arasýndan bize güzellikleri ve özgürlükleri fýsýldayan, kimi zaman krallarýn sofralarýnda, kimi zaman tanrýlarýn kadehlerinde, hiç söylenmemiþ mutluluk þarkýlarýnýn bestekarýdýr þarap. *Bazen þairlerde ilham, bazen danslarda ritm, bazen tablolarda renktir þarap. Ana tanrýça Kibele misali birçok güzelliði doðurmuþtur þarap. *Plutarch'a göre de içkilerin en faydalýsý, ilaçlarýn en tatlýsý ve yemeklerin en lezzetlisidir þarap. *Sokrat'a göre çok güzel ama dozu kaçýrýlmadan içilmesi gereken bir içkidir þarap. *Eski Yunan ve Romalýlar, þarabý kutsal bir içki olarak kabul etmiþler, Þarap Tanrýlarý Dionysus ve Baccus adýna mabetler yapmýþlardýr. *Kutsal kitaplarda en eski ilaç olarak tanýmlanýr þarap. *Büyük Doktor Ýbni Sina, ayda iki kere sarhoþ olmanýn yararlý olacaðýný savunmuþtur. Bu güzel adam: -Ben, Bekilli'nin geleceði için þarapçý oldum, diyerek, hedefinin ne denli yüksek olduðunu, þu sözleriyle de kanýtlýyor: -Þarapta kalite benden sorulur! "Kendim doldurur kendim içerim Kendi günahýmý kendim çekerim"diyen, Hasan Altýntaþ'a veda zamaný gelmiþti. Ýþletmenin yöneticisi oðlu Asým Altýntaþ geldi. Gözlerinin içi hep gülen birisi. "Hocam, eðer Denizli'ye dönmek istemezseniz sizleri misafirhanemizde aðýrlarýz þeref duyarýz. Yok dönmek isterseniz, aracýnýzý ya ben ya da bir þoför arkadaþ kulanmasý gerekir"deyince, duygulanýyoruz. Bir gözü þiþelerde. Çok içtiðimizi sanýyor. Teþekkür ederek yola çýkýyoruz. Denizli'ye vardýðýmýzda arkadaþým Hasan abiyi arayýp saðsalim vardýðýmýzý söyleyecek; konuþmayý Hasan abi,"Hoþ geldiniz!"diyerek noktalýyor. Böyle bir halk filozofunu tanýma fýrsatý yaratan arkadaþým Mehmet Sürgit'e teþekkür ederek, kaldýðým Öðretmenevine doðru mutlu bir þekilde yöneliyorum. Not: Hasan Altýntaþ hakkýnda daha ayrýntýlý bilgi almak isterseniz www.kupsarap.com adresini ziyaret edebilirsiniz.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © ömer akþahan, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |