Ýnsan gülümsemeyle gözyaþý arasýnda gidip gelen bir sarkaçtýr. -Byron |
|
||||||||||
|
Özetle insan vardýr ve var olduðunu anlayacak bir bilince sahip olduðu için belki de var olmanýn bedelini ödemek gibi aðýr bir külfete katlanma zorunluluðu ile cezalandýrýlmýþ tek türdür bu gezegende. Yani var olmak gibi laneti reva görmüþtür tanrý ona.Yine insanýn bilinen özelliklerinden yola çýkarak ödediði bu bedelin bir geri dönüþünü yaratmaya ve tanrýdan bunun hesabýný sormaya kalkýþmasý kaçýnýlmazdý. Ve insan tanrýnýn akýl edemediðini akýl etmeyi baþardý. Sanatý keþfetti. Ve kendisini yaratan tanrýnýn ona verdiði hem ödül hem de çektiði cezanýn ortak nedeni olan bilince ek olarak yaratma yeteneðine de ortak oldu tanrýnýn. Tanrý bundan baþlarda pek rahatsýz olmasa da zamanla tepkisini belli etmeye baþladý. Bunu tanrýnýn yeryüzü temsilcileri ile sanatçýlarýn arasýnýn pek iyi olmamasýndan anlayabiliriz. (bülbül hoca ve kilise korolarýný saymazsak tabi). Sonra sanat dallandý ve budaklandý. Ýlk zamanlarda çok küçük bir azýnlýðýn uðraþý olan sanat gerek insan neslinin niteliksel kazanýmlarý gerek sanatýn dallarýnýn artmasý neticesinde kendisi ile iþtigal edenlerin sayýsýný artýrdý. Bu arada insanlar toplumsal yaþayýþýn ana kurallarýný koymaya baþlamýþlar yasa yapmaya ve otoriter biçimde idare edilen kurallý topluluklar oluþturmaya baþlamýþtý bile. Ama doðasý gereði bir yaban hayvaný kadar özgür olmayý isteyecek kadar aykýrýsýndan tutunda aðýlý, merasý ve yakasýnda ipi boncuklarla süslenmiþ çaný olduðunda kendini son derece mutlu zannedebilecek bir koyun kadar munis olanýna kadar çeþitli bireyleri olan bu topluluk bir konuda bir türlü konsensüs saðlayamýyordu. Kararlarý alanlarla bu kararlara uyanlar bir türlü anlaþamýyor ve sürekli çatýþýyorlardý. Ateþi kontrolü altýna alan, tabiatla baþ etmenin, avlanmanýn, tarýmýn, barýnmanýn ilkel de olsa yöntemlerini geliþtiren atalarýndan kalan maðara resimlerinin üzerine sanatta yenilikler ekleyen insanoðlu biz torunlarýna da tekerlek ve yazý ( bizim kuþaðýmýzda bunlara elektro manyetizma ve transistoru ekleme baþarýsýný nükleer enerji ve bu prensiple çalýþan bomba üretmek gibi bir basiretsizliði ekledi ) gibi olaðanüstü faydalý buluþlar ve kesici delici hatta ateþli silahlar gibi tehlikeli oyuncaklar icat esip miras býrakmýþlardý. Ve insanlýk yönetenle yönetilen arasýndaki çatýþmaya neden olan uyuþmazlýðý yumuþatmak iþini tanrýya havale etmiþ tanrýda yeryüzüne bir takým elçiler temsilciler göndererek yönetilen kalabalýklarýn yöneten azýnlýða itaat edip baþta emekleri olmak üzere her þeylerini en fazla da çoðunluðun potansiyelinin oluþturduðu gücü itirazsýz sömürtmesini saðlýyordu. Hatta bu iþi yapmak için tapýnaklar, yöntem ve yordamlar geliþtirilmiþ sadece farklý dini ayinlerle sömürülen kalabalýklar sadece bu farklar için bile ayrý kavimler olmaya ve hatta birbirleriyle savaþmaya baþlamýþlardý artýk. Tanrýnýn akýl edemediðini akýl eden insanoðlunun en büyük keþiflerinden biri olan sanat insanoðluna özgür olmayý, eþit olmayý salýk veriyordu. Fakat insanoðlunun sayýca çoðunlukta olan kýsmýný iktidardan, ve iktidarýn nimetlerinden mümkün olduðunca uzak tutulmakta ve en cüzi payý almaya devam ediyorken bunun yarattýðý gerilimi sanatýn ve dallarýnýn görsel, iþitsel ve manevi hazlarý ile yatýþtýrýyorlardý ruhlarýnda. Bu çeliþki modern sanat akýmlarý ve modern sanatçýlar ortaya çýkana kadar çeliþki olarak bile görülmedi fazlaca. Sonra bir gün birileri bu çeliþkinin insanlýk tarihinde oluþturduðu uzun soluklu ironiyi açýða kavuþturdu. Ardýk modern çaðlarýn yeni düþünce tarzý modern olmak gibi bir derdi vardý insanoðlunun. Bir yandan da uygarlýk fýrýný komedyayla baþlayan ve insanlýðýn serüveni boyunca bireysel olan mizahi þahsiyetleri daha kýymetli hale gelecek biçimde piþirmiþ ve servise hazýr hale getirmiþti. Artýk modern çaðýn insaný odaðýnda sadece kendinin olduðunu zannettiði daha rahat, daha eðlenceli, daha kendi þekillendirebildiði bir hayatý teknolojik ve sosyal devrimlerle yaþarken bir yandan da farkýnda bile olmadýðý bir bataða gittikçe saplanýyordu. Baþta sanat olmak üzere kendi emeðini ve kalabalýk olmanýn yarattýðý potansiyele karþýlýk gelen yazgýsal kaybýný önlemesi muhtemel tüm deðerlerini hýzla önemsizleþtiren, varolmanýn kahrýna raðmen keyfini sürmesine yol açan taraflarýný sevimsizce kemiren ve tamamýyla kendi yarattýðý bir bataktý bu üstelik. Artýk yaþayýþýn kriterleri moda ve popülizm gibi kavramlarýn cirit attýðý insanlarýn kiþisel alanlarýna kayýyordu büyük bir hýzla. Toplumsal ve uzun soluklu akýmlarýn ve kurallarýn yerini kiþisel ve güncel trendler almaya baþlamýþ, insanýn kendini yaþamýn odaðýnda sanmasýna yol açan bir illüzyon baþlamýþtý. Ýnsanlýk tarihi için çok küçük sayýlabilecek kadar bir zaman önce tanrýya ayný biçimde inanmadýðý için birbirini boðazlayan kavimler artýk diðer insanlarý (örneðin barýþ yada demokrasi için savaþarak {barýþ= petrol demokrasi=diðer yeraltý kaynaklarý}) baþka gerekçeler ve yöntemlerle hem daha zahmetsizce boðazlamakta ve bunu yaparken eline kan bile bulaþtýrmamakta idi. Artýk yaþasýn dý ! Ýnsan özgürdü ! Yaþamýn tam odaðýnda kendisi var dý ! Ya da öyle sanýyordu. Tamam eskiden yani modern çaðdan önce de insanlar özgür deðildi, her ne kadar olumsuzluklar çaðý da olsa modern çaðlar ötekilerden asla kötü deðildi. Yapýlan ve hayatý kolaylaþtýrmakta sýnýr tanýmayan buluþlarýn sayýsý ve kullaným alanlarý öyle çoktu ki ! Haftalýk bir derginin tirajý yüz yýl evvel gezegendeki bütün yazýlý materyalin birkaç yüz misli idi. Artýk infilak edip kendini kanser edecek nükleer santralleri ve tarým ilaçlarý da vardý, teþhis ve tedavi için kullanabileceði manyetik rezonans cihazlarý ve tedavi yöntemleri de. Lazerle bozuk gözleri, salatalýk sütüyle sorunlu tenleri iyi etmekte idi. Baþta sanatçýlar (Örn: Tarkan, Seren Serengil, Arto, Aldo,Fatih Ürek vb…) olmak üzere insanoðlunun bazý fertleri ise ilk çaðlardan beri sömürülüp durmanýn, artýk adýna kýsaca sermaye denmeye baþlayan dünya malýnýn çalýþýp didinen yani fiziksel anlamda üreten deðil de diðer nüfusa oranla bir avuç denebilecek kadar az sayýda insanýn elinde toplandýðý gerçeðini türlü çeþitli yollarla hatýrlatmaya devam etmekteydiler sürekli olarak. Üstelik bu durum sadece adýna ülke denen ve sýnýrlarý olan tanýmlanmýþ alanlarda yaþayan insanlar arasýndaki ekonomik farklýlýklara yol açmakla kalmamýþ ülkelere göre de farklar yaratmaya bazý ülkelerin efendilerinin bazý ülkelerin hizmetkarlarý kadar pay almasýna yol açmýþtý dünya nimetlerinden. Ama bu hatýrlatmalar gittikçe sanayileþen sanatýn, ve özelliklede modern çaðýn en büyük marifeti olan sanatý eðlence dünyasýnýn baþ rol oyuncusu haline getirmesinden faydalanarak sanatý sermayenin emrine sunmuþtu bile. Sanatçýlarýn çoðu bu çatýþmayý yaþamlarýnda ve yapýtlarýnda hissetmeye, hissettirmeye devam etmekteler hala. Bu açýklanabilmiþ bir durum deðildir. Eðlence anlayýþýnýn sanatý sermayenin emrine soktuðu aþikardýr ama bu sermayenin zaferi midir yoksa zaafý mý bilinmemektedir.Tek bilinen iyi bir sanatçýnýn yada sanat eserinin bedelini sermayeye ödeterek yaptýðý ve sermayeyi eleþtirdiði bir dünya görüþünün insanoðluna faydalý mý yoksa zararlý mý olduðu gerçeðinin net olmayýþýdýr. Ayrý bir orta sýnýf güruhu dolmuþtur dünyada artýk. Hatta sanat o kadar içi boþaltýlabilir hale getirilmiþtir ki tanrýnýn yeryüzündeki elçilerinin günümüzdeki tutumundan anlayacaðýmýz üzere tanrýda artýk kýzmamaktadýr eskisi kadar sanata ve sanatçýya. Ve insanoðlu serüveninin takvim tutmaya baþladýðýndan beri geçen üç bininci yýlýna doðru giderken olgunlaþmadan çürümeye baþlayan bir meyve tadýnda sallanmaktadýr artýk evren denen aðacýn bir dalýnda. Bunlarýn tümünü birden aklýndan geçirip kaleme almaya kaktýðýnda bencileyin insanoðlunun biri kafasý karýþmakta, genel kültürünün ne denli kifayetsiz olduðuna biraz daha ikna olmakta ve Hawkingin büyük çatýrdý tanrýnýn ise kýyamet dediði o büyük vidanjörü sabýrsýzlýkla bekliyor olmanýn yarattýðý kara mizaha da sinsice gülümsemektedir artýk.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Gültekin BAYIR, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |