Sabah köþedeki kitapevinden aldýðý kitaba öylesine dalmýþtý ki zamanýn nasýl geçtiðini anlamamýþtý. Yarýn dönüyorlardý. Sessizliðin hakim olduðu bir hayat nasýl da güzel olabiliyormuþ, diye düþündü. Aslýnda beklediði bu deðildi biliyordu. Ama nasýlda iyi gelmiþti. Þimdi tekrar eski haline dönmesine az kalmýþtý. Onlarý özlememiþ miydi? Kendiyle yaþamak güzeldi, ama onlarýn onu sevdiðini bilmek ve sevmek evet bu yeterliydi yalnýzlýktan vazgeçmek için.
Dýþarda yaðmur deli gibi yaðýyordu. Pencereye yaklaþtý. Ah yine mi dedi. Geçen sene tamir ettiði çatlaktan çerçeve su alýyordu. Banyoya gitti aceleyle, bir bez aldý ve çatlaða iyice bastýrdý. Seneler aktý gitti diye söylendi kendi kendine. Yolda yürürken buldu kendini. Yaðmurun hýzý azalmýþtý. En son, en son ne zaman diye düþündü. Arkasýndan gelen sesi duyduðunda kendini yerde buldu. Caný acýmýyordu. Hiçbir þey hissetmiyordu, kalbindeki sýzýdan baþka. Sesler geliyordu. Yardým edin, çabuk ambulans çaðýrýn baðýrýþlarýný iþitiyordu. Gözlerini bir an açtý ve aðzýndan “kýzým yarýn ...” kelimeleri döküldü.
Ve yalnýzlýk...